Paragrafın Yapısı Soruları

ük kullanıl- Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak eki kullanıl- aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır? A) 1. cümlede belirtisiz isim tamlaması vardır. B) II. cümlede edat kullanılmıştır. C) III . cümlede niteleme sıfatı kullanılmıştır. D) IV. cümlede bağlaç kullanılmıştır. ardır. ardır. rdır. BMW 5) V. cümlede ek fiil kullanılmıştır. 11. Aşağıdakilerin hangisinde altı çizili sözcükler tür bakımından özdeştir? A) Sen her şeye rağmen umudunu kaybetme ve insan- larla ilgili hep güzel düşün. Bir insanın hayattaki en büyük amacı güzel bir evde oturmak olabilir mi? B) Görünen o ki öğrenciler eğitim sürecini bütünüyle yanlış anlamışlar. 2orf almış bir Yıllar sonra dönüp baktığımda yanlış meslek seçtiği- mi anlıyorum. Sifot CY Nasıl insanlar bunlar ki kendilerinden başka hiç kim- seyi düşünmüyorlar. KONDISYONSERİSİ Bu projeyi kısıtlı imkanlar ve dar zamanda nasıl ger- çekleştirdiler? a D) Sabah, işıklar saçarak odama dolmuş beni yatağım- dan çıkmaya zorlamıştı. Öğleden sonra burası çok kalabalık oluyor sen en iyisi sabah gel. E) Bütün geceyi dışarda geçirince elleri ayakları buz tut- muş, yorgunluktan tükenmişti. Kalbi kırılmıştı belli ki yoksa öyle buz gibi davran- mazdı asla

-- Insanda bilme isteği, doğal bir dürtü olarak kabul edilir. Insan aklının doğal olarak sorduğu soruların belirli bir sistematik ve iç bütünlükle yanıtlanması gerekir. Çünkü insan, siğ ve temellendirilmemiş görüşlerle yetinmek istememektedir. Bu nedenle her zaman sorularına derin yanıtlar bulmak için uğraş vermiştir. Insan hayatının amacı, evrende bir düzen olup olmadığı, ruhun varlığı, nasıl bir yaşam sürdürülmesi gerektiği, neyin güzel olduğu, adaletin nasıl sağlanabileceği gibi sorulara yanıt bulmak amacıyla yapılan bir etkinliktir felsefe. Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilemez? A) Felsefe, insanın sorduğu sorulara yanıt arayan bir disiplindir B) Insan, düşünen bir varlık olduğu için aklındaki sorulara cevap arar Merak, öğrenme ve soru somma gibi edimler insanın doğasında vardır Bütün bilimler, septik anlayıştan ve varlıkların sorgulanmasından doğmuştur 2) Felsefe, insanı temel alan sorgulayıcı amaçlar taşır

19. 3. 1. Zagros Dağları'ndaki Şanidar Mağarası'nda 1950'li yıllarda yapılan bir keşif insanlık tarihi için çok önemli bulgular ortaya çıkarmıştı. 11. Bu teoriyle, daha önce tamamen vahşi ve yaba- ni olduğu düşünülen Neandertaller ile ilgili daha önceki görüşler değişti. III. Bu bulgu, gömü esnasında birilerinin mezara çi- çek koymuş olabileceği teorisinin ortaya atılma- sina neden oldu. IV. Yaklaşık on adet Neandertal gömüsü bulunan mağarada yapılan çalışmalarda iskeletlerden bi- rinin üzerinde çiçek polenleri bulunmuştu. V. Daha sonra da Neandertallerin sembolik düşün- ce yetisine sahip olup olmadığı konusu iyice tar- tışılmaya başladı. Yukarıdaki cümlelerin anlamlı bir bütün oluştu- rabilmesi için hangilerinin birbiriyle yer değiş- tirmesi gerekir? MURAT YAYINLARI A) I ve II B) ve III (C) Il ve IV D) III ve V E) IV ve v

. Gece görüp avlanabildikleri için "gece savaşçısı" sıfatıyla anılan baykuşların anatomisi, adaptasyon konusunda oldukça donanımlı. Örneğin; baykuşların boynu, insan boynundan daha esnek. İnsanda yedi boyun kemiği varken onlarda on dört tane var. Ayrıca baykuşların oksijenli kanı beynine taşıyış şekli, etkileyici bir beceri içeriyor. Aşağıdakilerden hangisi, baykuşların bu parçada altı çizili sözcükle belirtilen yeteneklerini örneklendirmektedir? A) Baykuşların kanatlarındaki tüylerin biçimi, avlarına sessizce yaklaşabilmelerini sağlıyor. Süzülerek alçaldığında ayakları bir uçağın tekerlekleri gibi aşağıya doğru uzanıyor, avinin sirtina aniden biniyor. B) Baykuşların geniş yüzü, nispeten sert ve kavisli tüylerle kaplıdır. Bu tüyler bir kepçe gibi sesleri toplayarak kulağa iletir. Hatta bazı baykuş cinslerinin kulak delikleri, başlarının yan tarafını tamamen kaplayacak kadar büyüktür. er Yurtici kuşlardan olan baykuşlar, yuvaları ya da yavrulan tehdit altında bulunduğu zaman koruma içgüdüsüyle hareket edip saldırganlaşabilir. D) Baykuş ailesinin, özellikle peçeli baykuşların, çıkardıkları sesler sayesinde ruh hâllerini tarif edebildikleri biliniyor. Kızginlik, korku, hirçinlik, yaşama sevinci ve aşk zamanları; seslerinden fark ediliyor. E) Baykuşların gözleri, kafatasındaki göz çukurlannda sabit durumda bulunur. Ancak gece avlanan hayvanlar arasında bulunan baykuşların beden yapısı, bu durumu aşacak şekilde uyumlanmıştır. Kafalarını 270 derece çevirdiklerinde bile kafalarına kan akışı kesilmez ve damarlar zarar görmez. ESEN YAYINLARI

3. insanlığın ilk çalgılarından biri olarak ---- ve Mezopo- tamya uygarlıklarından günümüze dek çeşitli kültürle- rin geleneksel müziklerinde çeşitli değerleri arp, Türk müziği geleneğinde en son bir Orta Doğu coğraf- yası arpi "çeng" olarak bugün erişebildiğimiz kaynak- lar doğrultusunda 17. yüzyıla dek varlık göstermiştir. Bu cümlede boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağı- dakilerden hangisi getirilmelidir? A) ün yapan - ortaya koyan B) rağbet gören - kazandıran C) animsanan - aktifleştiren D) kabul edilen - sembolize eden E) tanımlanan - alıp işleyen

3. (1) Ağız kuruluğu, tükürük salgısının azalması sonucu ile ağız içinin nemsiz kalma durumudur. (II) Antihistaminikler, burun açıcılar, ağrı kesici- ler, diüretikler, tansiyon ve depresyon ilaçları gibi 500'den fazla ilacın yan etkisi ağız kuruluğuna ne- den olmaktadır. (III) Diş hekimliğinde bu duruma “kserostamia" denmektedir. (IV) Tükürüğün ağzı Islak tutma dışında besin sindirimi, dişleri çürükten korumak, ağız için enfeksiyonları önlemek, çiğne- meyi ve yutkunmayı kolaylaştırmak gibi işlevleri de vardır. (V) Ağız kuruluğu ciddi sağlık problemleri- nin de habercisi olabilir. Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangi- si düşüncenin akışını bozmaktadır? A) B) II C) III D) IV E) V

Aris son göre kay Sosyoloji, yaşamın görünüşte bildik olan yanlarının nasıl başka bir gözle görülebileceğini ve yorumlanabileceğini gösterir. Sosyolojik düşünmenin bireye sağladığı en önemli fayda, şimdiye kadar düşünmediği farklı bir şekilde düşünmeye başlamasını ve böylece o güne kadar tanıdığını düşündüğü dünyanın şimdi olduğundan daha farklı bir dünya olabileceğini keşfetmesini sağlamasıdır. Sosyolojik düşünmek, hem kendi yaşamımızı ve sorunlarımızı, hem de çevremizdeki insanları daha iyi inceleyip anlamamızı sağlar. Bütün insanların bizimle aynı engellerle ve hayal kırıklıklarıyla karşılaştıklarını fark eder ve diğer insanların tercih ettikleri hayat tarzını seçme ve uygulama haklarına daha çok saygı gösteririz. Sosyolojik düşünmek, sosyolojik imgelemi kullanmak demektir. C. Wright Mills'in geliştirdiği bir kavram olan sosyolojik imgelem (sosyolojik tahayyül ya da sosyolojik düş gücü olarak da bilinir), bireysel deneyimleri toplumsal kurumlarla ve toplumların tarihteki yeriyle ilişkilendirmeyi ifade eder. şek Çü izle hel kal gö ina he go di SC tü y 22. Bu parçaya göre, aşağıdaki önermelerden hangisi sosyolojik imgelemin yaşama bakışıyla örtüşür? d Se Al Etrafımızdaki insanların yaşam stillerini öğrenip kendi hayatımıza uygulamada sosyolojik imgelemin payı vardır. Yaşamı kritik etmede ve empati özelliğinin kazanılmasında sosyolojik imgelemin işlevi bulunmaktadır. @ Hayatın tekdüzeliğine ve düş kırıklıklarına karşı sosyolojik faaliyetlerin birebir etkin olduğu insanlarca içselleştirilmiş bir olgudur. D) Kişisel tecrübelerle sosyal olguların birbirini desteklemesi, sosyolojik imgelemin etkinliğini zamanla artırdığını göstermektedir. E) Sosyolojik düşünme, hem bireysel hem de toplumsal sorunlar karşısında nihai çözümlere ulaşılmasını sağlamaktadır. 23. Bu parçaya göre, aşağıdakilerin hangisi sosyolojik düşünmenin bireye katkılarından değildir? A) Gerçek olanla ideal olanı ayırt edebilme becerisini sağlama Zihinsel etkinliklerde özgün olabilme C) Çevresindekilere karşı hoşgörü duyarlığını kazanma D) Hayata değişik açılardan bakabilme yetisini edinme E) Başkalarıyla duygudaşlık içinde olduğunu fark etme UcDört Bes

18. Bir iletişim aracı olan sanat, kültürel ---- bir toplumun geç- miş ve gelecek kuşakları arasında bağ kurarak sağlar. Bugün geçmişi büyük ölçüde sanat eserleriyle kavriyor, anlıyor ve bugünümüzü biçimlendiriyoruz. Yarınımızı ondan yararlanıyoruz. Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden han- gisi sırasıyla getirilmelidir? A) ilerlemeyi - düşünürken B) paylaşımı - kurarken canlılığı- beklerken yakınlaşmayı hazırlarken E) gelişmeyi - hayal ederken Dyakınlaşmay

3 . (1) Çıktığım gezilerde her zaman kentlerin, dağların, so- kakların, tarihin peşine düşmem; ülkeye has lezzetleri de öğrenebilmek için can atarım. (II) Mutfağın, bir ülkenin kültürünü anlamak için en doğru adreslerden biri olduğu- na inanırım. (III) Tokyo'da ilk olarak tanınmış şefler Jibi- ki ve Nakata'nın yaptıkları suşileri yeme fırsatı buldum. (IV) Anladım ki suşi yapmak aslında bir sanat; pilavının lezzetli olması için yaklaşık yirmi dakika kaynatılması ge- reken pirincin, kısa taneli ve bol nişastalı olması gerekir . (V) Bu gezim sırasında Japonya'da suşi ustalarının hem birer zanaatkâr hem de Japon kültürünü temsil eden birer sanatçı olarak saygı gördüklerini keşfettim. A) B) II C) III D) IV EV (2021-ALES)

19. - 20. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. 20. Bu parçada sözü edilen eser ve yazarlarla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Oğuz Atay, Tutunamayanlar adlı romanında yazınsal bi- Fikimimizle bağ kurma yoluna gitmemiştir. B) Orhan Pamuk, Kara Kitap adlı romanında geçmiş kül- türümüzün yazınsal bağlamını arkasına almak istemiş- tip: Orhan Pamuk, romanında Anadolu uygarlıklarının izle- rine yer verirken Oğuz Atay, bu tür bir kaygı içine gir- memiştir . Türk romanında “kendi olmak" sorununa bir çözüm getirme bakımından Orhan Pamuk'un Kara Kitap'ı ile Oğuz Atay'ın Tu- tunamayanlar'ını karşılaştırmak aydınlatıcı olabilir. Her iki ro- manda da çerçeve öykü içine yerleştirilmiş öykülerle kurgu- lanmış; her ikisinde de romanın başkişisi aldığı küçük bir not sonucu arama serüvenine başlar; Turgut da Galip de sonunda aradığı ile özdeşleşir ve yazmaya başlar. Bunları metinler ara- si bir ilişkiye işaret etmek için belirtmiyorum; belirtmek istedi- ğim, tersine, iki romanı ayıran bir özellik. Tutunamayanlar'da anlatılan, gönderme yapılan yapıtlar Batı dünyasının yapıtla- ridir ve karakterleri Batı yazarlarına hayran kişilerdir. Selim de Turgut da biraz İsa, biraz Hamlet, biraz Don Kişot'tur. Kara Kitap'ta Batılı yazarlara gönderme yapılmaz değil ama Celal ve Galip Batılı kişilerle değil, Mevlana ve Şeyh Galip ile ilintili karakterler olarak çizilmişlerdir. Tutunamayanlar taklit bir ro- mandır anlamına gelmez bu elbette. Çünkü Oğuz Atay, ken- di romancı kişiliğinin damgasını vurmuştur yapıtına. Aslında iki roman arasında, gerçekçilikten uzaklaşma çabaları bakı- mindan fazla fark yoktur ama Oğuz Atay, Orhan Pamuk gi- bi, Bizans ve Osmanlı renkleri taşıyan, masallar ve mesnevî- lerden sesler duyuran bir atmosfer yaratmaya çalışmamıştır. DY Tutunamayanlar, roman tekniği açısından Batılı örnek- lerle yarışırken Kara Kitap geleneksel Türk anlatılarının etkisinde kalmıştır. E) Temel yaklaşım farklarına rağmen ne Tutunamayanlar bütünüyle taklit bir eserdir ne de Kara Kitap Batı'ya bū- tünüyle kapali bir romandır.

cevapla- DENEME-5 39. ve 40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevapla- yınız. Sampiyo- -ABD ve ik şam- nistan'ı, enecek Olacak- ajun ile şalana deyse ukova nunda izle- lönü- Biraz Türkçeyle ilgilenmek, inceliklerine kulak vermek ge- rekiyor. Dili bir de kendi kendimize öğrenip geliştirmeliyiz. Yalnızca çevremiz ve yayın organlarıyla yetinmemeliyiz. Türkçede ne çok incelikler ne çok canlı anlatımlar var, on- lara kulak vermeliyiz. Ağrılarla yaşayan halk göğüs ağrısı, bel ağrısı, bağırsak sancısı ve yaradakini ise sızı ile ifade eder. Ağrı, sancı, sizi kelimelerinin kullanım yerleri farklıdır. Öte yandan kalp ağrısı, kalp acısı, göz ağrısı, eski göz ağ- risi gibi bir de bunları mecaz anlamlarda kullanmışız. Şu mecazlı ifadelere, buradaki canlılığa, çekiciliğe bakınız. Zaman zaman Türkçedeki anlam çeşitliliğine dikkat çek- meliyiz. Öğrencilerimize gerçek anlam, yan anlam, mecazlı ifade terimlerinin ne olduğunu örneklerle öğretmeliyiz. Gü- zel Türkçe bir şey ifade etmiyor. Dili sevdirip, yücelterek ortaöğretimde dildeki bu canlılığı, anlatım zenginliğini öğ- rencilerimize tattırmalıyız. ngi- Coor 39. Parçada Türkçe ile ilgili söz edilen aşağıdakilerden hangisidir? lar Doktrin Yayınlan A) Güzel dilimizin bütün coğrafyalarda doğru kullanımını sağlamak ve tüm coğrafyalarda yayılımcı bir politika izlemesini özendirmek B) Bazı sözcükleri doğru kullanmak, yerine geçecek keli- meleri doğru belirlemek ve yanlış kullanmamak C) Türkçeyi ifade etme konusunda hassas olmak, dili geliştirmek ve dille ilgili güzellikleri tattırmak D) Dilimizdeki yabancı kullanımları hızlı bir şekilde tespit edip yerine öz Türkçe ifadeler yerleştirmek E) Dili ilköğretimden lisansüstü eğitime kadar belirli bir program çerçevesinde doğru bir şekilde yönetmek

B B 37-38. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Okan Bölükbaşı, unutkan- liğa yol açan nedenleri şöyle sıraladı: "Kafa travma- si, epilepsi, başka nedenlere bağlı nöbetler ve beyin felçleri sıklıkla unutkanlığa yol açar. Özellikle tiroit gibi hormonal sorunlar, yatıştırıcı ilaçlar, parkinson ilaçları, uzun süreli alkol kullanımı, yetersiz beslenme ve özellikle tiyamin eksikliği sık görülen unutkanlik nedenleri arasındadır. Bunun dışında erken çocukluk dönemindeki ruhsal sorunlar, beyin tümörleri, beyin enfeksiyonları, beyin ameliyatları, kanser tedavileri, elektrokonvulzif tedavi (EKT), en sık nedeni Alzhei- mer olan bunama yapan hastalık grupları ve vücudu bütün olarak etkileyen herhangi bir hastalığın seyri de unutkanlığa neden olabilir." 37. Bu parçada unutkanlığa neden olan unsurlar sında aşağıdakilerden hangisi sayılamaz? A) Geçmişte yaşanan travmalar B) Başa alınan darbeler ve baştaki sarsıntılar C) Sara hastalığının neden olduğu nöbetler D) Zararlı içecekler ve bazı ilaçlar E) Uzun süreli psikolojik baskı altında kalmalar 38. Bu parçadan hareketle unutkanlıkla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine ulaşılabilir? A) Tedavisinin mümkün olmadığı bilimsel olarak açıklanmıştır. B) Bir nedene bağlanmayan onlarca nedenin tetik- lediği bir rahatsızlıktır. C) Son dönemlerde bilhassa gelişmiş ülkelerde fazlaca rastlanmaktadır. D) Başka rahatsızlıklar da vücutta bu rahatsızlığı tetiklemektedir. E) Halk arasında yaşlılarda daha fazla rastlandığı- na şahit olunmuştur.

---- 1. Insanlık tarihinde önemli bir yere sahip olan avci-toplayıcı toplumlarda erkeklerin avcı, kadınlarınsa toplayıcı olduğuna dair mevcut. Fakat yeni bir araştırma, bunun tam tersini söylüyor. And Dağları'nda 9000 yıl önce öldüğü tahmin edilen ve mezarında pek çok av araç gereci bulunan bir kadın cesedine rastlandı. Bu mezarı inceleyen araştırmacılar eski çağlardaki.---- modern avcı-toplayıcı toplumlardakinden farklı olduğunu ve avcılığın erkekler gibi kadınlar tarafından da yapıldığını gösteriyor. Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisi sırasıyla getirilmelidir? A) ispatlanamayan bir öngörü-gündelik hayatın B) eleştirel bir yaklaşım - sosyal statülerin C) yaygın bir inanış - cinsiyet rollerinin D) bilimsel kanıtlar - göçebe toplulukların E) genel bir tartışma - toplumsal rekabetin

8. iSLER 1. Edebî eser; yazarının hayatından, hayata bakış açı- sindan, gözlemlerinden az çok izler taşır. II. Bir edebî metnin tamamen yazarın hayatının ve ki- şisel özelliklerinin yansıması olduğunu düşünmek yanlıştır. III. Bir edebî eserin iyi anlaşılması için yazarın sanatının oluşmasında etkili olan hayat hikâyesinin bilinmesin- de yarar vardır. IV. Olay çevresinde oluşan edebî metinlerde bazen ya- zar ile metin arasında benzerlikler bulunur. V. Olay çevresindeki edebî metinlerin tümü gerçek ha- yat örnek alınarak yazılmış olsa bile kurguya dayalı- dır. Yukarıdaki numaralanmış cümlelerden hangileri an- lamca birbirine en yakındır? A) I ve II B) I ve III C) II ve IV D. 11 ve v El IV ve v 4 Diğer Sayfaya Geçiniz.

BAĞLANTI ÖĞELERİ METODU 11. Şairler, edipler, ressamlar, yaratıcılığı olan vb. sa- natçılar; içinde yaşadıkları toplumun gören gözü, duyan kulağı, atan nabzı ve heyecan kaynağı- dırlar. Ulusları derinden sarsan dinî, içtimai ve sosyal olaylar şairlerin destanlarında hayat bulur: dinanizm kazanırlar. Özellikle iletişim araçlarının yaygınlık kazanmadığı dönemlerde sözlü gelene- ğin devam ettiricisi halk şairlerinin öneminin bir kat daha arttığı görülür. Çünkü --- Düşüncenin akışına göre parçanın sonuna aşağıdakilerden hangisi getirilirse anlam bütünlüğü sağlanmış olur? A) destanlar toplumlar için son derece önemlidir B) halk arasında iletişim görevini bu sanatçı tipler üstlenmiştir C) sanatçılar o toplumun gelişiminin göstergesidir D) halk şairleri aynı zamanda din adamıdır, hekimdir E) kültür alışverişi bu şekilde sağlanmaktadır 12. Şiir, gerek söze dönüştürme ve içerik açısından, gerekse sunuluş açısından orijinal, etkilemeye, duygulandırmaya yönelik, yaratı niteliği taşıyan bir söz sanatı ürünüdür. Burada içerik ve öz dücünce dünyasında

4. (1) Uygar kayıtsızlık, kişinin diğeriyle göz göze gelmekten kaçınması veya onu hiç fark etmemiş gibi davranmasidir an Kisi; bakmadığı, işitmediği ve hepsinden önce çevredekilerin yaptıklarıyla ilgilenmediği havasını verecek bir tavır takınır. (WI) Gözlemlemekten kendini alıkoyamayan bakışların karşılaşması ise iletişim kurmaya davettir, insanların gözünde görünmez kalma kararlılığından feragat etmeyi gerektiric (IV) Çoğu zaman yol kalabalık olan sokaklarda sırf bir yerden başka bir yere gitmek bile her şeye dikkatle bakmayı, gözlemlemeyi gerektirir. () Bu nedenle göz teması kurulan insanları rahatsız ve tedirgin etmeden gözlemlemek gerekir, uygar kayıtsızlığın özü de budur.is of a Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır? isboa delio 157 Sons A) I thiB) II C) III (DIV uno E) V TYT - 2021 ÖSYM - TOS - 20 -