Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları

27. Öğrencilerin neyi ne kadar anladığını öğrenmek, diğer bir deyişle bir dersteki başarı düzeylerini ortaya çıkarmak, derse karşı öğrencinin ilgisini artırmak ve üst düzey düşünme becerilerini artırmak amacı ile sorular kullanılır. Soru sormak, öğrenciyi öğrenme sürecine yönlendirmenin temel aracı olup öğrenme ve öğretme süreçlerini destekleyen bir tutumdur. Öğretim bir sanatsa soru sormak, bu sanatı icra etmede temel beceriler arasında yer alır. Soru sormak, öğrencinin problemi düşünmesini ve çözmesini sağlar; her zaman en temel öğrenme şekli ve merak gidermenin en önemli yöntemi olmuştur. Bu sözler aşağıdaki soruların hangisine karşılık söylenmiş olabilir? A) Eğitimde soru sormak, farklı bakış açılarının ortaya çıkmasında etkili bir yaklaşım mıdır? B) Soru sormak, öğrencinin gelişim sürecine hangi aşamalarda fayda sağlar? C) Bir konu hakkında soru sormak için hangi donanımlara sahip olmak gerekir? D) Soru sormak, eğitimde hangi amaç ve sonuçlara ulaşmak için kullanılır? E) Bilginin öğrenci zihninde kalıcı olmasını sağlamada soru sormak ne kadar etkilidir? S M L

26. Senin kişiliğinden korkuyorum. En kestirme yolu seçemeyecek kadar insanlık sütüyle beslenmişsin. Yükselmek istiyorsun, içinde tutku yok değil ama onunla birlikte bulunması gereken kötülük eksik. Gönlünün çektiği yüksekliğe günah işlemeden erişmek istiyorsun fakat sahtekarlık etmek istemiyorsun yine de hakkın olmayan yere sahip olmak istiyorsun. Çabuk buraya gel de bütün gücüm söz olup kulaklarına aksin. Senin yazgın olan ve görünmez güçlerin de başına geçirmeye yardım ettikleri altın çelenkle arana giren bütün engelleri, dilimin gözü pekliği bir bir devirsin. Lady Macbet'in kocasına yönelik bir tiradından alınan bu parçada Shakespeare'in üzerinde durduğu konu aşağıdakilerden hangisidir? A) Yükselme tutkusunun yaptırmak istediği kötülükler sebebiyle yaşanan iç çatışma B) C) D) E) Kişinin yükselme hırsıyla yaptığı kötülükten doğan vicdan muhasebesi Ulaşılan bir makama layık olup olmadığını düşünen bir insanın ruhsal çatışması Başarıya ulaşmada yönteme sahip olmanın ve motivasyonun önemi Birine duyulan sevginin, insanı kişiliğine aykırı davranışlara yöneltmesinin pişmanlığı

24. Aşağıdaki parçalardan hangisi "Bir çocuk kitabı, çocukların sorun çözme becerisini ve yaratıcı düşünme yetisini harekete geçirmiyorsa işlevsiz bir kitaptır." düşüncesine uzak düşmektedir? A) Vladimir Tumanov'un Haritada Kaybolmak adlı romanı birçok bilmecenin dünya haritası ve ansiklopedi kullanılarak çözülmesiyle ilerliyor. Kitap hem öğrenmeyi eğlenceli kılıyor hem de coğrafyanın yaşamımızdaki önemini vurguluyor. B) C) Psikolog Anıl Şen, Kabarık adlı çocuk kitabında dikkat eksikliği olan çocukları olay örgüsüne sık aralıklarla konuyla ilgili sorular ekleyerek dâhil ediyor. Yazar, kitabı okuyan çocuğun roman kahramanı Kabarık'ın dikkat sorununu çözerken onunla duygudaşlık kurmasını da hedefliyor. D) E) Sema Çınar'ın okul öncesi çocuklarına yönelik olarak yazdığı Elmayı Kim Isırdı? adlı hikâyesini okuyan çocuklar, başlıktaki sorunun cevabını kitaptaki ipuçlarını takip ederek buluyorlar. Dikkatli çocuklar kitabı bitirebildiklerinde öz güven duyguları da gelişmiş oluyor. Ferit Avcı'nın Kırmızı Fil'i Gördünüz mü? adlı anlatısı, kurgusu itibarıyla çocuk okurların hayal gücünü harekete geçirmeyi amaçlıyor. Kitap, çocukları çevrelerindeki her şeye farklı gözlerle bakma, eşyaları imgelemlerinde sıra dışı çizgiler, renkler ve şekillerle resmetme, görünende görünmeyeni yakalama yönünde teşvik ediyor. Kemalettin Tuğcu, Küçük Besleme adlı romanıyla çocukları hayatın somut gerçekleriyle yüz yüze getiriyor. Yazar, yaptığımız iyilik ve kötülüklerin karşı tarafta bıraktığı izleri; her çocuğun sevgiye, şefkate ihtiyacı olduğunu ve ne olursa olsun iyi kalmanın verdiği huzuru anlatıyor.

Belge - Türkiye Geneli 30. Endonezya'nın tarihi hakkında bilinen en eski bilgiler, 4-5 bin yıl kadar önce Malezya'dan gelen insanların Endonezya'ya yerleşmesine kadar dayanır. Eski çağlardan beri ülkenin üzerinde bulunduğu adaların deniz ticaretinde ehemmiyeti çok büyük olmuştur. Bu sebepten halk. genellikle denizci veya tüccardır. Tarih çağlarında ülke; Çin, Hindistan, İran ve Bizans Imparatorluğu'nun deniz ticaret yolu üzerinde bulunmuş ve hålen bu özelliğini korumaktadır. Eski çağlarda ticaret gemileri buraya uğrar: baharat, reçine ve değerli kereste alırdı. Ticaretteki bu ehemmiyeti sebebiyle dünyanın çeşitli yerlerinden Endonezya'ya gelip yerleşen insanlar, ülkede yeni fikir ve geleneklerin yerleşmesini sağlamışlardı. Bu devirlerde ülkede aşiret idareleri krallık haline geldi. Öyle ki her ada ayrı bir krallıktı. Yedinci asır ile on üçüncü asır arasında bölgenin en güçlü krallıkları, Sumatra ve Cava krallıkları idi. B Bu parçada "Endonezya" ile ilgili aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz? A) Deniz ticaretindeki önemli konumunu günümüzde de devam ettirdiğine B) Dünyanın farklı yerlerinden göç alarak kültürel değişikliklere uğradığına C) Ticari faaliyetlerinin resmi belgelerle kayıt altına alındığına D) Sahip olduğu bir özelliğin dışarıdan buraya gelip yerleşmeyi cazip kıldığına E) Halkının baharat, reçine ve değerli kereste ticaretiyle uğraştığına

20. Tarihsel düşünme becerilerinin tarih dersleri aracılığıyla öğrencilere kazandırılabilmesi için uygun strateji ve yöntemlerin kullanılması gerekmektedir. Bazı tarihçiler, tarih öğretiminin şu şekilde olması gerektiğini söylüyorlar: Öğrenci önce- Bizim ülkemizde ise bunun tam tersi yapılıyor: Öğrenciler dünyanın uzak bir köşesindeki mekânı öğrenerek yola çıkıyor, Anadolu'ya gelinceye dek de sıkılıyorlar. Bu durumda, öğrencilerin tarihe karşı ilgi eksikliğini doğal karşılamak gerekiyor. Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? A) konuları değişik kaynaklardan araştırmalı, sonra bunları sınıfa getirmelidir B) öğretmeninin anlattıklarını özümsemeli, sonra daha çok bilgi toplamalıdır C) doğduğu kentin, sonra yurdunun, sonra da dünyanın tarihini öğrenmelidir D) tarihle ilgili konuları araştırırken tarafsız kaynaklar bulmalı, bunlardan yararlanmalıdır E) ön yargılardan uzak durmalı, tarihsel olaylara duygulardan sıyrılarak bakmalıdır

I L i B S A A M R L 23. Yaşımı bildirmekten hiçbir zaman gocunmadım. Hatta iyice ihtiyarladıktan sonra biraz gururla neredeyse övünerek ilan etmeye başladım tam kaç yaşında olduğumu. Onun için yüzlerine bir maske takarcasına ağır makyajlarla yaşlarını gizlemeye çalışan kadınları pek anlamıyorum. Belirli bir yaşa kadar makyaja hiç de karşı değilim. "Otuzuma basınca ben de makyaja başlayacağım." derdim kendi kendime. Ama bu iş çok vakit aldığı için üşendim, başlayamadım. Sonra otuz beşe erteledim makyajı, sonra kırka. Kırktan sonra iş işten geçti zaten. Bu parçanın yazarı için aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Düşündüklerini açık açık söylemekten çekinmeyen biridir. B) Abartılı makyajın anlamsız olduğu kanısındadır. C) Makyajın kendisi için bir zaman kaybı olduğuna inanmıştır. D) Her yaşta makyaj yapılabileceğini düşünmektedir. E) Kimilerinin makyajı genç görünme amacıyla yaptığı kanısındadır.

B) gerçekleşer C) çoğalan - gücüne D) sıklaşan - yeteneğine E belirginleşen - imkânına 8 - 9. Eleştirmeni bakılacak meydan saati sanmak ciddi bir ya- nılgı. Eleştirmen size bir sanat yapıtının analizini yapan kimsedir. Eleştirmenin kullandığı ölçütleri beğenmeye- bilirsiniz. Hatta dünya görüşünüz onunkiyle bağdaşma- yabilir. Karşıtlığınızın nerede olduğunu bilmeniz de si- zin için kazanç. Bu parçada altı çizili sözle anlatılmak istenen aşağı- dakilerden hangisidir? A) Eleştirmenin değerlendirme ve yargılarını küçümse- mek O Jovem nsinunce an C) Eleştiriyi bir yaratı, eleştirmeni de bir sanatçı olarak görmek BY Beğenilerimizi eleştirmenin değerlendirmeleriyle belirlemek nutid obrigt hed D) Eleştirmenliğin nesnellikten çok, öznelliği gerektiren bir uğraş olduğuna inanmak E) Eleştirmenin sadece olumsuzlukları göstermekle yükümlü olduğunu düşünmek egen AKADEMI

5. Termal su nedir? ● . . Termal su nasıl oluşur? Termal sular hangi amaçlarla kullanılır? Termal suyun faydaları nelerdir? Aşağıdaki araştırma sonuçlarından hangisi bu sorulardan herhangi biriyle ilişkili değildir? A) Termal suyun rahatlamak ve keyifli vakit geçirmek için kullanılmasının yanı sıra cilt bakımı ve fizik tedavi gibi uygulamalarda da etkileri bulunmaktadır. B) Her bölgenin termal suyu aynı özellikleri göstermediğinden suyun yüzeye çıkarken dolaştığı alanlara ve sıcaklığını kaybetmemesine bağlı olarak elementlerin doğası ve miktarı değişir. C) Kan basıncını düzenlemesi, fiziksel rahatlık sağlaması, stresten uzak tutması, vücutta genel bir hijyen sağlaması gibi birçok etkiye sahiptir. D) Jeotermal aktivite sonucunda yeryüzüne çıkan yüksek mineral oranına ve yüksek sıcaklık seviyesine sahip sulardır. E) Dünya'nın katmanlarındaki çatlaklardan sızan su kütleleri, yer altına ulaşıp yer altındaki sıcak katmanda isinarak, ani sıcaklık artışının etkisiyle buharlaşıp tekrar yeryüzüne çıkmaktadır.

7. (1) Gülün Adı adlı dev romanıyla bir anda dünyanın dört bir yanında ünlenen italyan yazar Umberto Eco, aslında çok yönlü bir bilim adamı. (II) Italya'da Bologna Universitesinde öğretim üyesi, semiolog, tarihçi, filozof, estetikçi, Orta Ca uzmanı ve James Joyce üzerine derin araştırmalar yapm ilk yayımlanışından bu yana sayısız basım yaptı ve biri. (III) Umberto Eco'nun bu ilk romanı, 1980'de Italya'da dünyanın pek çok diline çevrildi. (IV) Dünyada olağanüstü bir ilgi uyandıran bu büyük romanın yankıları hålà sürüyor. (V) Filmi de dünyada büyük yankılar uyandıran bu romanin başarısında, kuşkusuz, yazarın Orta Çağ konusunda derin ve dolaysız bilgisinin büyük payı var. Bu parçada numaralanmış cümlelerde "Umberto Eco ile ilgili aşağıdakilerin hangisi yanlıştır? A) I. cümlede yazarın bilim adamı kimliğiyle ön plana çıktığı belirtilmiştir. II. cümlede birçok alanla ilgili çalışmalarının olduğu söylenmiştir. III. cümlede yazdığı romanın çok ses getirdiği vurgulanmıştır. D) IV. cümlede romanın etkisinin devam ettiği ifade edilmiştir. V. cümlede romanin başarısının nedenine yer verilmiştir. B) C) E)

için. 7 eydi. Cin Paragrafta Anlam Anlam Bilgisi Karma 42 3-5. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. "Şiirin Gizli Tarihi" tadı çıkarıla çıkarıla okunacak bir yapıt. Ömrünü şiire adamış usta bir şair; kendisini yetiştirenleri, tanıdıklarını ve çok eskilerde yaşamış olanları anılardan yola çıkarak yaşatıyor, hem kişisel anılar hem başka anı kitapları. Siyasî karmaşalarda şiir yazdıkları için hırpalanmış şairler, 11 değeri bilinmemişler, unutulmuşlar, acı bir geçit töreni. Sonra veda yazıları: Refik Durbaş bu kez hüzünlerini dile getiriyor. Çağdaş edebiyatımızda iz bırakmış şairler, yazarlar birer ikişer ||| beliriyorlar. Çoğunluğun kendinden ötesini göremeyişe IV sürüklendiği ortamda Refik'in vefası ürpertiyor. Kitap biterken V içim sızladı: Bir iyilikten ayrılıyordum! Refik Durbaş'a o iyiliği yaşattığı için teşekkür ediyorum. Şairlerin Ev Hâli yazısını mutlaka okumalısınız, Durbaş'ın edebiyatımızın iç dünyasına ışık tuttuğunu saptayacaksınız. 3. Bu parçadan hareketle "Şiirin Gizli Tarihi" adlı eserden 1. Ömrünü şiire adamış, usta II. Refik Durbaş'ı yetiştiren III. Günümüzde yaşayan IV. Çağdaş edebiyatımızda iz bırakmiş L V. Çok eskilerde yaşamış şairlerden hangileriyle ilgili bilgiye ulaşılamaz?

7. I. Alakarga, zürafa ve fil gibi bazı hayvanların ölen akra- ba üyelerinin cesedi çevresinde dolaştıklarını belirledi bilim insanları. II. Bu, hayvanların da insanlak gibi ölüm kavramına ya- bancı olmadıklarını hatta "yas" tuttuklarını gösteriyor. Yukarıda verilen II numaralı cümleyle ilgili olarak aşağı- dakilerden hangisi söylenebilir? Acümlede anlatılanlarla ilgili bir karşılaştırma yapılmak. tadır. B) I. cümlede anlatılanlarla ilgili bir değerlendirme yapılmak tadır. C) I. cümlede anlatılanlarla ilgili olarak bir varsayımdan so edilmektedir. D) I. cümlede anlatılanlarla ilgili bir çıkarım yapılmaktadır. E) 1. cümlede anlatılanlarla ilgili bir kaygı dile getirilmekted

TEST-1 1. I. PARAGRAFTA YAPI Bazıları birkaç cümle de olsa insan dilini anlamayı öğ- renebilir fakat insan dilini hayvan dillerinden ayıran iki temel fark vardır. II. Ayrıca insan dilinin sesleri değişir ama hayvanlar hep aynı sesleri çıkarırlar. HOPARS III. Hayvanlar da gerek ses gerek hareketler yardımıyla birbirleriyle iletişim kurabilir.. IV. Çıkardığı sesleri, sistem hâline getirmeyi yalnızca insanlar başarmıştır. V. İnsan dili, hayvan dilleri gibi kalıtım yoluyla değil, toplum içinde öğrenerek elde edilir. VI. Dil, yalnızca insanlara özgü bir yetenektir. Numaralanmış cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak biçimde sıralandığında hangisi baştan ikinci olur? A) II B) III C) IV D) V E) VI B (SDGY (A 3.

1 Sanatın birçok dalında olduğu gibi çeviride de var olanın aktarımı ve anlatımı söz konusudur. Çeviride sanata özgü olan bu hususu, var olanın veya düşünülenin yazılı aktarımını görüyoruz. Umberto Eco'nun çevirinin "iki dil arasında değil her zaman iki kültür arasında bir değişim" olduğu düşüncesine katılarak, duygu ve düşüncelerimizin ifadecisi olan dil ve bu dili somutlaştıran metin, kültürel bileşenleri orijinalinden bir başka dile ne şekilde aktarıp anlatıyor, sorusunu soruyoruz. Tabii ki dünya dillerinin ortak kültürel değerleri, bir dilden diğerine genel hatlarıyla aktarılmaktadır. Bununla birlikte her bir dilde, diğer dillerde bulunmaktadır. Bu özellik, göz ardı edilmemekte ve çeviride kesin ve eş değer karşılığı olmayan kelime veya ifadeler aşılması sorun olarak da görülmektedir. Ulusal kültür bileşenlerinin bir dilden farklı bir dile aktarımı; o metni farklı dilde okura sunma konusunu kültürlerin tanıtımı, kaynaşması ve zenginleşmesi etkenini de beraberinde getirmektedir. Doğal olarak insanlar, yaşamı ve değerleri dil bilincinde farklı ifade etmekte veya düşünmektedirler. Bu farklılığı sıra dışı bir özellik olarak vurgulamak doğru olmaz, bileşenleri göz önünde tam tersine ulusal kült bulundurulursa bu özellik diller için sıradan sayılabilir. 4 ODAKLANN Bu parçadan hareketle 1. Çeviride, var olan bir metnin aktarımı önemlidir. II. Bazı kelimelerin, çevrildiği dilde tam olarak karşılığı yoktur. III. Çeviride risk alan çevirmen, yeni bir eser oluşturur. yargılarından hangileri söylenebilir? A) Yalnız I B) Yalnız II I ve II E) II ve III 6. C)Yalnız III 5. Türk edebiyatında şiir geleneği eski ve güçlü olmasına rağmon lismaların tarihi Son büy çok otu üni ne ge ve da

Fahri Işık, 1930'lu yıllarda Atatürk'ün "Yurt dışına gidin, bu ilmin metodolojisini öğrenin, kendi toprağımızda arkeolojiyi geliştirin; sizi bir kıvılcım olarak gönderiyorum ama bir ateş olarak geri geleceksiniz." telkinleriyle Bonn Arkeoloji Entitüsüne gittim, diyor. Sonra da ekliyor: Oraya gidince kendimi Beydağı'ndan yere çakılmış gibi hissettim. Almanya'da her şeyi sorgulayan bir eğitim vardı. Bunu görünce "Oğlum Fahri ya köyüne dönüp mişmiş (kayısı) yetiştireceksin ya kalıp çok çalışacaksın." dedim. Sonuçta beş yıl dünyanın en iyi arkeologlarından Nikolaus Himmelman'ın yanında yetiştim. Kıvılcım olarak gittim, ateş olarak döndüm. 1973'te Atatürk Üniversitesinin yeni açılan arkeoloji bölümüne atandım. Erzurum, benim bilgiyi bulduğum yer oldu. Bölüm ilk mezunlarını verince yol arkadaşlarımdan beşi Erzurum'u terk etti. On Asya ve Prehistorya hocasız kalınca bu dersleri de ben üstlendim. Her seferinde Erken Demir Çağı'nda bir şeyler ters gidiyor diye düşündüm. Hitit ile Frig uygarlıkları arasında 400 yıllık karanlık bir dönem vardı. Anadolu'ya uygarlığı lyonların yani Yunanlıların getirdiği kabul ediliyordu. Düşündüm ki nasıl olur da Frig uygarlığı MÖ 8. yüzyılda Midas Dönemi gibi en parlak hâliyle birden ortaya çıkabilir. Bu yöndeki iddialarım 1986'da "Anatolian Studies" dergisinde yayımlandı. Tüm arkeoloji dünyasının tersine Frig Kybele resimlerinin Yunan/lyon etkisiyle değil daha eski bir dönemde tam da o karanlık denen yahut karanlık bırakılan dönemde Yeni Hitit ve Frig etkisiyle ortaya çıktıklarını ileri sürdüm ve kabul gördüm. 39. Bu parçada konuşan arkeoloğun genel kabul gören bir yanlışı düzeltmesindeki hareket noktası aşağıdakilerden hangisidir? A) B) Çok parlak bir uygarlığın aniden ortaya çıkamayacağı ve bunun gerilere giden gelişme evrelerinin olması gerektiği Arkeolojide bilimin yayılmacı anlayışın bir aparatı yapılabileceği ve bazı gerçeklerin bilinçli olarak saklanabileceği C) Ortaya atılan bir görüşün daha sonra sorgulamasız bir biçimde doğru olduğunun tekrar edilmiş olabileceği D) Nesnel gerçekliklerin saptanması için uğraşmak yerine toptancı bir yaklaşımla bir uygarlığın yükseltilmek istenmiş olabileceği B) Dönemsel olaral C) Akıl yürütmeyi benimsemiştir. Yurt dışındaki kendini çok ge D) 1 E) 6 1 S A M A L E) Bazı milletlerin bazı coğrafyalarda hak iddia etmesine zemin hazırlamak için arkeologların algı yönetme çabasında olabileceği Friglerin Yuna edilmesine ka 15

in eri Testokul ÖZEL SERİ OM00-SS.00TYT07 / TÜRKÇE 35 ve 36. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Rönesans'tan baroka geçişteki bir ara dönem olan maniyerizm (üslupçuluk); mimari, resim ve heykelde görülen her tür sanatsal kuralı yadsır. Rönesans Dönemi'nin ölçü ve simetri anlayışına karşı tepki olarak ortaya çıkan maniyerizm, İtalyan sanatının 1520 ile 1590 arasındaki dönemidir. Doğduğu yer İtalya'nın nu merkezi Floransa olan maniyerizmle birlikte Rönesans Dönemi'nde yakalanan klasik tarz, sanatçılar tarafından bilinçli olarak değişikliğe uğratılmıştır. Sanatta görülen tüm özellikler, Avrupa'da hüküm süren siyasi gerilim ve huzursuzluğun eserlere yansıyan biçimidir. Bu eserlerde abartmalar görülür, resim ve heykeldeki figürler hareketlidir, havada uçuyormuş gibidir. Vücut formlarında bozulmalar dikkat çeker, başlar vücuda oranla küçülmüş; boyun, el, kol ve beden ölçüleri uzatılarak deformasyona gidilmiştir. Elbiseler, hava ile şişirilmiş gibi kabarık olup kalabalık sahnelerde figürler birbirlerine girer, özellikle dinî konulu çalışmalarda figürlerin yüzlerinde mistik bir ifade görülür. 35. Bu parçadan hareketle maniyerizmle ilgili aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılabilir? A) Dinsel içerikli hiçbir çalışmada insan yüzü kullanılamaz. B) Yeni Çağ'ın en önemli sanat ve edebiyat akımıdır. E of Resimlerde insan vücudu çizilirken anatomik özelliklere dikkat edilmiştir. D) Görsel sanatlara ait sanatsal kurallardan uzak durulmuştur. E) Çokça manzara resmi yapılarak doğaya önem verilmiştir.

ilardan at dalla- I arasın- ki etkileri ana ayak zalsa bile 4. Sevgi Soysal, Türk edebiyatına hikâye ve romanla- rıyla alışılmamış yepyeni bir kadın tipi armağan eden ilk değilse bile en başarılı sanatçıdır. Onun eserle- rinde Halide Edip ile başlayan kadın duygusallığının tutsaklığında eriyen ama ruhunu, kişiliğini koruma yolunda savaş veren romantik kadın tipini geriler- de bırakıyoruz. Sevgi Soysal'da artık yalnız duyan, duygulanan, sevip sevilen bir yaratık değil; düşünen, kafasını işleten, toplum hayatındaki yerinin sorumlu- luğunun bilincinde gözü açılmış, hakkını hukukunu koruyabilen bir ana, bacı, bir eş, bir dost olarak çı- kıyor karşımıza. Kendi deyimiyle "şaşkın ördek" ol- maktan kurtulan çabası içindeki aydın kadının dünya düzenine kafa tutuşuna tanık oluyoruz. Bu parçadan Sevgi Soysal'la ilgili kesin olarak çıkarılabilecek yargı aşağıdakilerden hangisidir? A) En başarılı kadın yazarımızdır. B) Öykü ve romanlarında kendi hayatını anlatmıştır. C) Yanlış olan her şeye karşı gelmiştir. capa Edebiyatımız öykü ve romanına yeni kadın tipi katan sanatçılardandır. E) Hukukçu kimliği sayesinde insanların hakkını sa- vunmuştur.