Paragrafta Yapı Soruları

3. Insan, aslında hiçbir zaman geçmişi özlemez, gözünde tüten; kendini gerçekten mutlu ve huzurlu hissettiği an- daki hâlidir. Bu cümlede anlatılmak istenen aşağıdakilerden han- gisidir? psylvtione A) Insan, artık mutlu olmadığını fark ettiğinde geçmişi öz- Temeye başlar. B) Insan geçmişte bir ana değil, geçmiş zamandaki ken- disine özlem duyar. Geçmişte mutlu olan insanlar o anı sürekli yaşama ar- zusunda olurlar. Insanların geçmişe özlemi, sevdiği ve mutlu olduğu anlara ilişkindir. E Geçmişteki anları doyasıya yaşayanlar huzurlu ve mutlu insanlardır. FORMAL YAYINLARI A INFORMAL YAYINLARI * INFORMAL YA 6. C

6. Genelde aynı kuşaktan ve belli bir sanatsal olgunluğa 8. erişmiş sanatçılar hepsi ve dediğim gibi daha önce bu konuya değinmiş ya da işleri bu konuya uygun olabilecek kişilerle ilk etapta irtibata geçtik. Onlardan da heyecan duyan ajandası el verenlerle çalıştık. Çünkü bazılarının Bienal'e hazırlanması bazılarının solo sergilerine hazır- lanması gerekiyordu. Öyle olunca hem takvimi el veren hem de konuyla ilgilenen, konuyla ilgili yeni bir şey söy- lemek isteyenlerle yaptık. Bu paragraf aşağıdaki sorulardan hangisine yanıt olabilir? A) Bu sergiyi hazırlamadaki amacınız neydi? B) Sergiyi hazırlarken hangi süreçleri yaşadınız? C) Şiz bu sanatçıları bir araya getirirken neleri baz aldı- nız, nelere öncelik verdiniz? D) Bu sanatçıların önceki çalışmaları seçimlerinde bir öl- çüt müydü? SERS E) Sergide yer alan eserler hangi sanatçıların eserlerin- den oluştu?

Ormana ve ağaca saygı, medeniyet değerlerimizdendir. Bi- zim medeniyet tarihimiz; yeşille, doğal çevre ile barışıktır. Anadolu'da yeni doğan çocuk için tarla kenarlarına kavak; kurt kuş faydalansın diye dağa-bayıra meyve ağaçlarının dikilmesi insanımızın hassasiyetini göstermektedir. Edebi- ve halk kültürümüzde ağaç ve yeşil hep canlı tu- yatımızda tulmuştur. Tanpınar: "En çok sevdiğim ağaç çınardır." der. Geniş, pençe pençe yaprakları ve dev gövdeleriyle serhat gazilerine benzetir. Refik Halit Karay ise "Hayvan muhab- beti gibi ağaç muhabbeti de iyi kalpliliğe delalet eder. Bun- ları seven çocuk yarın insanlığa zarar vermeyecek." der. Necip Fazıl da "Tomurcuk derdinde olmayan ağaç kütük gibidir." şeklinde çok anlamlı bir söz söylemiştir. Bu parçanın anlatımında düşünceyi inandırıcı kılmak için aşağıdakilerin hangisine başvurulmuştur? Tanık gösterme 13. C) Öyküleme E) Tartışma B) Tanımlama D) Karşılaştırma Bu parçada ağaç ve ormanla ilgili vurgulanmak istenen düşünce aşağıdakilerden hangisidir? A) Bizden sonraki nesillere bırakabileceğimiz en değerli hazinedir. B) Toplumsal kıymetinin yanında ekonomik değeri göz ardı edilemeyecek kadar çoktur. Korumak, kesilen ağaçların yerine yeni fidanlar dikmek tüm bireylerin görevidir. D)) Kültür ve sanat hayatımızda önemli bir yere sahiptir. Bizim göstereceğimiz sorumluluk çocuklarımızın güzel bir çevrede yaşamalarını sağlayacaktır.

ST Bir öyküde davranışlar, olaylar, durumlar önemlidir; kişi- ler değil. Kişileri ortaya çıkarmak ise romanın işidir. Ro- manla öykü arasındaki en önemli ayrım bu bence. Öykü yüzeyseldir ve daha çok, anlatıma ve kurguya dayanır. Ayrıntıya girmez pek. Hele gereksiz ayrıntılara, süslemelere hiç. Kısacası öyküde yer alan her şey, bir amaca yöneliktir. Bu açıklamaya göre bir öyküde, 1. Özlülük →> az sözle cok dey II. Akıcılık an lotilmes! eleyimler ve atasózú III. Duruluk niteliklerinden hangisi görülmez? A) Yalnız I. B) Yalnız II. D) II. ve III. E) I. ve III. C) I. ve II. COS kil

Deneme - 2 20. (1) Dünya genelinde üretilen sakkaroz kökenli şekerin yaklaşık %75'i şeker kamışından, geriye kalan %25'lik kısmın tamamına yakın bir bölümü de şeker pancarından elde ediliyor.(() Şekerin daha çok, şeker kamışından elde edilmesinin nedeni, şeker oranının daha yüksek olması ve tarımının da daha kolay yapılması. (III) Ülkemizde iklim nedeniyle şeker kamışı yetiştirilemediği için şeker, sadece şeker pancarından üretiliyor. (IV) Şeker pancarı ise şeker kamışına göre hem daha az şeker içeriyor hem de toprak altında kalan kök kısmından elde edildiği için temizlenmesi daha fazla işlem gerektiriyor. (V) Şeker pancarının daha kurak ve soğuk yerlerde yetişebilmesi ise şeker kamışına göre kendisine bir avantaj sağlıyor. Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır? A) I B) II C) III D) IV

19. I. İkinci Dünya Savaşı sonrasında kurulan balık ürünü fabrikaları için düzenli ve ucuz ham maddeye ihtiyaç duyuluyordu. II. Denizde geçen her gün, masrafları artırıyor; personel ve amortisman giderlerini karşılamak için günde on tonun üzerinde balık tutmak gerekiyordu. III. Ancak açık denizlerde, o teknelerle balık sürülerinin yerini tespit etmek büyük zaman kaybına neden oluyordu. IV. Balık fabrikalarının gereksinimini karşılamak için daha büyük balıkçı tekneleriyle balık avına çıkılmaya başlandı. V. Soruna bir çare bulmak isteyen mühendislerle biyologlar, balık sürülerinin yarattığı yankılardan hareketle onların yerini tespit edecek bir sistem geliştirdi. Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin anlamlı bir bütün oluşturması için hangilerinin birbiriyle yer değiştirmesi gerekir? A) | voll D) III ve IV B) I ve III (E) ve V V C) II ve IV

DR INI OR NI OR R 3. samlibe udal desproteoglubiye rah lepas inizempilab Tüm muhteşem hikâyeler iki şekilde başlar: Ya bir insan bir yolculuğa çıkar ya da şehre bir yabancı gelir. Bu sözüyle Tolstoy, "muhteşem hikâyelerin hangi özel- liğini vurgulamaktadır? Günlük yaşamda gerçekleşen olaylara odaklanmasına BOkurda heyecan ve merak uyandıran unsurlar içerme- sine C) Değişiklik ve bilinmezlik kurgusu üzerine yapılanma- sına D) Karakterlerin iç dünyalarını bütün yönleriyle betimle- mesine E) insanın değişimine katkı sağlayacak konuları anlatma- sına A FORMAL YAYINLARI A INFORMAL YAYINLARI ** INFORMAL 6.

17. Orta Asya'da özellikle Yenisey Irmağı boyunca Göktürk alfabesi ile yazılmış çok sayıda küçük ya- zıt bulunmuştur. Alfabenin çözümlenmesi ne yö- nelik çalışmalar ise Orhun Yazıtları ismiyle anı- lan iki devasa yazıtın 1889'da Moğolistan'daki Orhun Irmağı'nın kıyısında keşfedilmesinin ardın- dan yoğunlaşmıştır. Danimarkalı Türkolog Vilhelm Thomsen, Orhun Yazıtları'nı çözmüştür. Böylece Kültigin ve Bilge Kağan tarafından diktirildikleri, yazıtların üzerindeki damgaların Göktürklere özgü bir yazı sistemini temsil ettiği ve bu dilin öz Türkçe- nin bir kolu olduğu tespit edilmiştir. Araştırmalara göre, Göktürk alfabesi ilk olarak 6. yüzyılda, Orhun Yazıtları'nın dikilmesinden yaklaşık 200 yıl önce kullanılmaya başlanmıştır. Alfabenin bu süreçte sadeleştiği, harf sayısının azaldığı ve mükemmel- leştiği düşünülmektedir. Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? A) Bu bağlamda Orhun Yazıtları Türk edebiyatı, Türk kültürü ve Türk dili açısından bir mihenk taşıdır. Bu iki dikili taştan belli bir süre sonra Vezir Ton- yokuk adına dikilmiş üçüncü bir dikili taş daha keşfedilmiştir. Danimarkalı Vilhelm Thomsen'in ölümünden sonra yazıtlara yönelik çalışmalara Rus Türko- log Radloff devam etmiştir. Zira Yenisey'de bulunan daha eski yazıtlarda 150'den fazla işaret veya harf bulunurken bu sayı zaman içinde 38'e düşmüştür. Bir öz eleştiri niteliği taşıyan bu iki dikili taşta halk dilinden ziyade söylem üslubu egemendir. 18.

6. (1) Buzlu tatlılar Avrupa'ya Doğu'dan gelmiş, Marco Polo'nun Çin'den getirdiği dondurma tarifleri İtalyan aşçılarca geliştirilmiştir. (II) Ünlü İtalyan Medici ailesinin Fransa sarayına gönderdiği aşçılar sayesinde Fransız- lar da dondurma yapmayı öğrendi. (III) 1851'de Vacop Fussel ABD'de Baltimore'da dondurma yapıp satmaya başladı. (IV) O dönemde dondurma, etrafı buzlarla buz tabakasıyla kaplı olan döner yayıklarda yapılıyordu. (M) Dondurmanın yaygınlaşması ise 1900'den sonra soğutu- cu makinelerin geliştirilmesiyle gerçekleşti. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır? A) I. cümlede, dondurmanın ilk örneklerinin kaynağı hakkında bilgi verilmiş. B) II. cümlede, dondurmanın Fransa'ya ne şekilde ulaştığı belirtilmiş. C) III. cümlede, dondurmanın ABD'de yapılıp satılma- sından söz edilmiş. D) IV. cümlede, dondurma yapımının 19. yüzyıldaki teknikleri açıklanmış. E) V. cümlede, dondurmanın 20. yüzyılda doğal olma- yan yöntemlerle üretildiği ifade edilmiş.

7. (1) Cemal Şakar'ın "Öykünmek" hikâyesinde kahra- man, "Doğallığı beceremiyoruz." diye söylenir. (II) Anlatıcı tiyatroya gidip oyunu izlerken kendi kendine söylenen biridir. (III) Sahne, izleyiciler ve oyuncular vardır. (IV) Dekor bir köy evidir. (V) Hikâye bir tiyatro salonunda geçer. (VI) Bu arada hem oyun hem de kendisi hakkında düşünür. Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin anlamlı bir bütün oluşturması için aşağıdakilerden hangile- rinin birbiriyle yer değiştirmesi gerekir? A) I ve III BILve V D) IV ve V E) V ve VI C) III ve IV

13. (1) "Seyahatin önündeki tek engel kapının eşiğidir." der bir Boşnak atasözü. (II) O eşiği bir kez aştınız mı gerisi kendiliğinden geliyor. (III) Bence çantamıza ha- yallerimizi doldurabildiğimiz sürece çıkamayacağımız herhangi bir yolculuk yok. (IV) Sanırım biraz da bu yüzden yolculuğa sırt çantasıyla çıkmanın daha keyifli olduğunu düşünüyorum. (V) Bırakın, sırtınızda taşıdık- larınız bu yapay düzenin getirdiği sıkıcı sorumluluklar değil de hayalleriniz olsun. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır? A) I. cümle, devrik ve olumlu bir cümledir. B) II. cümle, yer yön zarfı olan basit cümledir. CHI. cümle, birleşik yapılı, isim cümlesidir. D) IV. cümle, miktar zarfı olan eylem cümlesidir. E) V. cümlede, emir kipiyle çekimlenmiş eylemler vardır.

7. . Su döngüsü, suyun yeryüzündeki kaynaklardan buharla- şarak yükselmesi ile başlayan ve tekrar yeryüzüne yağış olarak dönmesi ile son bulan bir süreçtir. Bu süreçte su buharı atmosferde bir araya gelerek bulutları oluşturur. Bulutlar, çeşitli hava akımlarıyla yer değiştirerek veya yük- selmeye devam ederek daha soğuk hava tabakası ile karşılaşır; bu durumda su yoğunlaşarak yeryüzüne kar, yağmur ve dolu gibi çeşitli yağış biçimlerinde döner. Su döngüsü, yeryüzünde pek çok nedenle kirlettiğimiz suyu, saf su olacak şekilde temizler. Onu bize yağmur, kar, dolu, çiy, sis vb. olarak geri gönderir. Biz de onu her seferinde dikkatsizce ve acmasızca kirleterek yeniden döngüye sokarız. Bu iki parçayla gili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? Aynı konu üzerine birbirini tamamlayıcı ifadeler kullanılmıştır. B) Farklı görüşlerin birbirini desteklediği vurgulanmaya çalışılmıştır. C) Aynı konu değişik yönleriyle ele alınmıştır. D) Düşünceyi pekiştirmek için farklı örnekler sunulmuştur. E) Birbirinden farklı konular aynı üslupla dile getirilmiştir.

playınız. klara doğru şünüyorum. en benim de ima. Ona içinde imayi da bir fikrimiz or, Netflix ayrı. amıyoruz da değil maklarımız. im. ngisidir? erine ak kadar S af duyguların in aşağıdaki Iduğu 29.-30. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. "Sadaka taşı" adıyla bilinen yardımlaşma sistemi, dilenciliğin önlenmesi ya da en düşük düzeye indirilmesi için alınmış bir önlem niteliğindedir. Bu taşlar kimi yerde zekât taşı, hacet fukara taşı, hayrat deliği, taşı, ihtiyaçgâh ve zekât kuyusu diye de anılmaktadır. Bu amaçla halkın kolayca ulaşabileceği camilerin, çeşmelerin, köprülerin, kimi türbe, dergâh, han, hastane ve bakımevlerinin, kimi zaman da sık geçilen sokakların bir köşesine küçük taş sütunlar dikilir. Bunların üst yüzleri üzerinde küçük bir çukur (hazne) bulunur. İsteyenler sadakasını buraya bırakır, ihtiyacı olup da sadaka isteyemeyen kişiler ihtiyacı kadar parayı buradan alarak sıkıntısını giderir. Parayı bırakan da parayı alan da kimsenin görmemesi için çoğu kez gece karanlığını tercih eder. Bu zarif yardımlaşma aracı "alan el"i utanç ve eziklikten, "veren el" i gurur ve riyadan korur. Bu bir sivil toplum dayanışmasıdır. Taşlar, bulundukları yere halk tarafından yerleştirilmiştir. 29. Bu parçadan "sadaka taşı" uygulaması ile ilgili aşağıdakilerin hangisine ulaşılamaz? Bazı olaylar, z anlatamadığın etmenin gerel Sürdürmezsir Bu parçada sözü ile anla 1. A) Dilenciliğin önlenmesi için bulunmuş bir çözüm niteliğinde olduğuna B) ihtiyacı olanların yararlanması için bulunan bir uygulama olmasına rağmen bazı kişilerce istismar edilebildiğine C) Dilenmenin taraflarını utanç, kibir gibi duygulardan kurtarmayı amaçladığına D) Yardım gizli yapılır ilkesinin gözetildiğine E) Halkın yarattığı ve uyguladığı sivil bir uygulama olduğuna A) Betimleme - açıklama B) Öyküleme-betimleme C) Tanımlama-dramatize etme D) Ömekleme - karşılaştırma E) Benzetme betimleme 30. Bu parçanın anlatımında ağırlıklı olarak aşağıdakilerin hangisinden yararlanılmıştır? A) Susman B) Herkesi C) Haklılığ D) Uzlaşm vermek E) İleride hissetr 2. Bütün b adım ile Bu cü aşağıc A) Ka B) Ö C) D D) G E) K

11. Fotoğraf, günümüzde herkes tarafından kolay lıkla üretilebilir ve tüketilebilir olması nedeniyle yaygınlaşmış durumdadır. Fotoğrafın hızla yay- gınlaşmasının beraberinde getirdiği sorun ise her türlü görüntünün fotoğraf olduğunun zanne- dilmesidir. Oysa fotoğraf sanatı, sanıldığı kadar ucuz ve kolay bir uğraşı değildir. Bir fotoğraf üretmek için fotoğraf makinesine sahip olmak yetmez. Öncelikle fotoğrafın tasarım, uygula- ma ve sunum aşamalarından haberdar olmak gerekir. Tüm bu aşamaların en doğru biçimde gerçekleştirilebileceği temel yapı bilgisine sahip olup aşamaları takip etmek şarttır. Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getiril- melidir? AY Fotoğraf, düşünsel ve duygusal anlamda büyük bir kitleyi etkileyebilir. B) Aşamalar arasındaki geçişler fotoğraf sanat- çısını çoğu zaman çıkmaza sürükler. C) Sanat ve fotoğraf kelimelerini ayrı ayrı yorum- lamak ve düşünmek yanlıştır. DEğer fotoğrafçı teknolojiyi amaç olarak benimserse kendini dijital bir karmaşanın içinde bulur. E) Yoksa çekilen fotoğraflar görüntü kirliliği oluşturmaktan öteye gidemez.

f 1 P S A M R 4. Her şeyi söylemiş, konuşacak hiçbir şeyi kalmamış olanların suskunluğu ne kadar acı ve korkunçtur. Bu cümleyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söyle- nemez? A) Olumsuz isim cümlesidir. B) Öznesi bir söz öbeğinden oluşmuştur. C) Belgisiz sifatlara yer verilmiştir. D) Tamlayanı adlaşmış sifat olan bir isim tamlaması kulla- nılmıştır. E) Bir sözcükte birden fazla ses olayı vardır. Diğer Sayfaya Geçiniz.

Zihnime üşüşen şiirsel esintileri galiba düzyazı- ya serpiştiriyorum. Şiir bir bulut gibi başımın üze- rinde dolaşıyor, kalbimin kenarına kadar geliyor ama onu içeri buyur edemiyorum. İçerisi sıkış tıkış dolu; onun orada rahat etmesi, yeterince dinlenmesi henüz mümkün değil. Şiir, insanın çok yoğunlaşmasını; ruhunun aylaklığını, insa- nın iç uzayında serbestçe gezinmesini gerekti- ren bir sanat alanı. Kendinizle uzun konuşmalar yapmaksızın, uzun yalnızlıklar yaşamaksızın bir Bazen elimiz- şiirin içinizde demlenmesi zor. den kaçırdığımızı düşündüğümüz bir bereket, olmadık zamanda kanatlarıyla omzumuzun üze- rine konar. Sanırım bunu çağırmak için de daha şairane bir hayatı öncelemek gerekiyor. Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getiril- melidir? A) Sakin ve belki de şairane bir hayat yaşama- yan insanlarla iletişim kurmam zor oluyor. B) Aslında bakarsanız kendi iç dünyamda uzun gezintilerimden sonra ortaya çıktı bu şiirler. C) Doğrusu şiir yazdım ama hiçbir zaman şair olmak gibi bir iddiada bulunmak istemem. D) Dolayısıyla son yıllarda şiir üzerine yoğunla- şabildiğimi söyleyemem ama bu, bir bakarsı- nız oluverir. E Bunun için düzyazı alanında yetkinliğe ulaş- mak için çaba sarf ettiğimi söylemeliyim.