Paragrafta Yapı Soruları

A 11. Eleştiriyi "edebiyatın dar yolu" olarak nitelemem eleştirenden de geliyor, eleştirilenden de. (II) Yazarı övmemişse eleştirmen, Haşim'in deyişiyle edebiyat alanından topal bir karga gibi kovulur. (III) Eleştir- men, övmediğinin baş düşmanı ilan edildiği gibi, övdüğüne de yaranamaz. (IV) Hele yazarın aklın- dan geçenleri söylememişse ondan söz edilirken "Kendince bir şeyler yazmış." denilip beceriksizliğin kör kuyusuna atılıverir. (V) Eleştirmeni kötülemekte yarışa girenler, yaptıklarını dev aynasına tutanlar- dır. (VI) "Türkiye'de eleştirmen yok." diye yaygara çıkaranlar, yazdığının endazesini görme yeteneğin- den yoksun bu tür yazarlar arasından çıkıyor. Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangi- sinden sonra "Oysa çoğu, hakkında öyle bir yazı yazılmasını kim bilir nasıl beklemiştir!" cümlesi ge- tirilebilir? AYT BY₁ C) III D) IV E) V 13

Cirkiye k yapıtını mun beşinci ve "sanat emin ermiştir. ise kolunu zarın demir k man hin F 23. Her yazar, sanat hayatı boyunca bir eleştirmenin süzgecing takılmıştır. Sanat o kadar derin bir olgudur ki estetik kurgusunu evrensel değerler içine sıkıştırmak oldukça zordur. Sanatçının hitap ettiği topluluk estetik algısını göre değerlerle şekillendirdiği için her eseri, her kişiye eleştirinin yöneltilme beğendirmek zor iştir. Asıl sorun o nedenine ulaşmaktır. Sanatçı bu amaçla hareket ederse doğru yola düşmüş demektir. Bir süre sonra sanat algısı değişen ve gelişen sanatçı, herkese hitap etmenin kuvvetini eserlerine yansıtır ve onu eleştiren bir zihin gün gelir ona beğenilerini sunar. Bu sözler aşağıdaki soruların hangisine karşılık söylenmiş olabilir? A) Sanat algısının değişmesinde eleştirmenler rol oynuyor mu? B) Eleştirmenin zihninde eleştirel bakışın doğması nasıl gerçekleşir? C) Eleştirel düşüncenin oluşması toplumsal dengeyi nasıl etkilemektedir? D) Bazı eleştirmenler sanatta hangi değerleri önemsiyor? E) Bir eleştirmenin yazar hakkındaki düşüncelerini değiştirmek mümkün mü? TYT/TU 25. Aşağıda bozuklul olur?" s A) Topl hass toplu kara ve c B) Ror pla Ok anl C) He olc ba or D) EI ka is h E) S

B ceğin damla rmer mini ecek IŞ ni ir, na er 9. TYT / Türkçe XVII. yüzyılın başında Bacon, kendi bilgi haritasını imgelem, bellek ve anlamanın yönettiği üç büyük alana yani şiir, tarih ve felsefeye bölmüştür. Onun için tarih, geçmişe ilişkin bilgilerin saklandığı belleğin bir ürünüdür ve eğer ön yargılardan uzak durarak tarihsel varlık alanına yönelirsek tarih, insanlara sağlam bilgiler sunabilir. Bacon, dönemin akıl anlayışı ile tarih düşüncesini bağdaştırmaya çalışmıştır. Collingwood, Bacon'un bu görüşünden hareketle tarihin asıl işinin geçmişi gerçekte olduğu gibi gerçek olgularıyla anımsayıp kaydetmek olduğunu söylemektedir. Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? A) Bir yandan, geleneksel görüşler devam ederken öte yandan yeni keşifler ve yaklaşımların tarih düşüncesini beslediğini söyleyen B) Diğer taraftan XVII. yüzyıl filozoflarının genellikle tarihi, bir bilim olarak kabul etmediğini ve eserlerinde tarih yazıcılığına fazla yer vermediğini iddia eden C) Çünkü bu dönemde kaynaklara hâkim düşüncenin kesin ve güvenilir olan gerçek bilgiye ulaşmak olduğunu savunan D) Tarihe dayalı alternatif bir bilim ortaya koymak isteyen ve kurmak istediği bilimin gerçekten yeni olup olmadığını daha kolay kavramaya çalışan E) Tarihi; bellek ile birlikte işleyen, peşin hüküm vermeyen ve mantık kuralları çerçevesinde ilerleyen bir süreç olarak gören 11. ( tonguç kampüs fa (1 b ä il r S 12.

klılık gös- lerin fark- gelenek erini orta- na gelen ş olduğu örüşüyle n dünya zı farklı- iyimden pek çok her ge- er, bazı neden ci pa- e baş- 21. Eski Mısırlılar yazı yazmak için papirüs kâğıdı- ni icat ederek insanların işlerini kolaylaştırmış- lardır. II. Kuruyan kalıplar fil dişi ile parlatılıp satışa su- nuluyordu. 1. III. Mısır'da kurulan İskenderiye Kütüphanesinde çoğunluğu papirüs kâğıdından hazırlanmış yaklaşık 900 bin kitap bulunuyordu. IV. Nil Nehri kıyılarında yetişen papirüs bitkisini iğ- neye benzeyen bir aletle şeritler hâlinde soyu- yorlar, sonra da bu şeritleri bir kalıpta dikey ve yatay olarak hasır örer gibi yapıştırıyorlardı. V. Papirüsler katlandığında kırıldığından ancak üst üste istiflenerek saklanabiliyordu. Yukarıdaki numaralanmış cümleler anlamlı bir bü- tün oluşturacak biçimde sıralandığında hangisi sondan ikinci olur? A) I B) II C) III D) IV E) V Ç 22

19. (1) Bütün sanat tarihçileri Picasso'nun adını Giotto ve Miche- langelo'yla birlikte andılar. (II) Bunun sebebi, Picasso'nun eserlerinin Batı sanatına yön vermesiydi. (III) Picasso'nun eserlerine bu gözle bakmayanlar bunu anlayamaz. (IV) Onun yapıtlarını bir sanatın devamı gibi görür. (V) Oysa o özgün eserler vermese bugün adından bu kadar söz ettiremezdi her- hâlde. Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda- kilerden hangisi yanlıştır? A) I'de haber kipiyle çekimlenmiş bir fiil vardır. B) Il'de hikâye birleşik zamanla çekimlenmiş bir eylem kul- lanılmıştır. C) IIl'te yeterlik birleşik fiiline yer verilmiştir. D) IV'te basit yapılı bir fiil vardır. VE V'te hem basit hem birleşik çekimli (zamanlı) eylem kul- lanılmıştır.

E 33. Dünyanın en tanınmış çikolata firmalarından biriyle ilgili rivayet edilen hadise ilginçtir. Anlatılana göre kurulduğu yıllarda piyasada tutunmaya çalışırken şirketin işleri zamanla kötüye gider. Bunu gören çalışanlardan birisi şirkete bir teklif sunar. Teklife göre satışları bir ayda üç katına çıkarmayı başarabilirse şirketin yarısına ortak olmayı ister. Firma sahipleri zaten batacaklarını düşün- dükleri için teklifi kabul eder. Ancak teklifi sunan adam çok sayıda boş çikolata paketine ve bir uçağa ihtiyacı olduğunu belirtir. Yetkililer son paralarıyla adama uçak tahsis ederler. Gece şehrin üzerine boş çikolata paketle- ri atılır. Sabah sokaklarda paketleri gören insanlar o çikolatanın çok iyi olduğu düşüncesine kapılır ve bunu birbirlerine söyler. Çikolatadan almak için marketlere akın eder. Böylece şirket o ay üç değil beş katı kâr eder. Daha sonraları ise satış rekorları kırar. Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz? A) Yararsız gibi görünen düşünceler beklenmeyen so- nuçlar doğurabilir. B) Ticarette başarılı olmanın ön koşulu ortaklıktır. Algı oluşturmanın değişik yolları vardır. V D) Bazı başarılar risk alınmadan sağlanamaz. E) İnsanların birbirini yönlendirmesi etkili bir reklam yöntemidir.

A 21. I. A 16. asrın ortalarında doğu istikametinde genişleyerek kadim Türk coğrafyasını işgal etmeye başlayan Rus Çarlığı, 17. asırda Kuzey ve Doğu Asya'da yayılmaya devam etmiştir. II. Ruslar, işgal ettikleri bu stratejik bölgelere Rus kökenli kabileler yerleştirmişlerdir. III. İngilizlerin Hint coğrafyasında kuzeye doğru ilerleyişini tehdit olarak algılayan Rus Çarlığı da bunun üzerine do- ğuda Mançurya, güneyde İran hattında ilerleyerek işgal ettiği bölgeleri demir yolu ile ülkeye bağlamıştır. IV. 18. asırda Avrupa'da da güç yarışına giren Rus Çarlı- ğı'nın Akdeniz'e doğru inmesinin yanı sıra Orta Asya'da- ki topraklarını genişletmesi, İngiltere'nin Hint coğrafya- sındaki kazanımlarını tehdit etmeye başlamıştır. V. Böylece Ruslar hedeflerine ulaşmış, işgal ettikleri coğ- rafyadaki bölgeleri güvenlik altına almış ve buradaki ekonomik hayatı kontrol altına almayı başarmıştır. Yukarıdaki cümlelerin anlamlı bir paragraf oluşturması için hangileri birbiriyle yer değiştirmelidir? A) I ve II D) III ve V B) II ve IV B A E) IV ve V C) II ve IV 23.

29. Kimin kalbi dayanır aşk sözlerine Bilmem beni gördü mü sor gözlerine || Yüzümde çok rastladım göz izlerine ||| Gizli bakıp çıktıysan söyle bileyim IV les V Bu dizelerdeki numaralanmış fiillerle ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır? ohe nineliamely Aulsuzmulo ev izomie moy illoso Joho al A) I. fiil yapıca türemiştir. B) II. fiil geniş zamanla çekimlenmiştir. III. fiil basit zamanlıdır. DIV. fiil şart kipinin hikâyesiyle çekimlenmiştir. E) V. fiil istek kipiyle çekimlenmiştir. 100

CELAL AYDIN YAYINLARI 7. Gezi yazıları gezip görmenin, iyi bir gözlemin Üürünüdürler. II. Gezi yazıları, bir yazarın yurt içinde ve yurt di- şında gezip gördüğü yerlerin ilgi çekici özellik- lerini anlattığı yazı türüdür. III. Uzak ülkeler hakkında edinilen izlenimlerin başkalarıyla paylaşılması ihtiyacından doğmuş bir yazı türüdür. IV. Bu nedenle başka ülkelere giden kişilerle kar- şılaştığımızda, onları soru yağmuruna tutma- mız bundandır. V. İnsanlar hep uzak ülkeleri, uzak ülkelerin doğa- sını, insanlarını bu insanların yaşayış biçimle- rini ve yarattıkları kültür eserlerini merak etmiş- leridir. Yukarıdaki numaralanmış cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak biçimde sıralandığında aşa- ğıdakilerden hangisi baştan dördüncü olur? B) IV e) III E) I AYV D) II

27. Yağmurca gözyaşların ıslatırdı içimi Bu dizedeki altı çizili fiille ilgili aşağıdakilerden hangisi söy- lenemez? A) Yapıca türemiş bir fiildir. B) Anlamına göre kılış fiildir. C) III. tekil şahsa göre çekimlenmiştir. D) Ek eylemli bir yüklemdir. E Dilek kiplerinden biriyle çekimlenmiştir. doming 1/19831 oma

16. Her şeyden bihaber olan bir adamım ben. Şapkamın altında yaşarım. Kimsenin etlisine ve sütlüsüne karışmayan, yapayalnız biriyim. Bunu başkaları söylemiyor, ben kendim dile getiriyorum. İnanabilirsiniz siz de. Bu parçayla ilgili olarak aşağıdakilerin hangisi söylenemez? A) B adı niteleme görevinde kullanılan ad takımı bulunmaktadır. B) Özneyi pekiştirme görevinde kullanılan dönüşlülük zamiri vardır. Tamlayanı belgisiz adi olan ad takımına yer verilmiştir. D) Türkçenin sondan eklemeli dil olma özelliğine aykırı sözcük kullanılmıştır. birleşik eylem bulunmaktadır. EXKuralli E)Kurallı

11. ---- Eleştiri yazılarında kişisel duyguların çekiciliğine kapılmamayı, duygusallıktan arınmayı... Bu şekilde yazmaya, davranmaya hep özen gösterdim. Ama söz konusu Memet Fuat'ı anlatmaksa ne yalan söyleyeyim, nesnel olamayacağım. İstesem de olamam zaten. Onun yazdıklarını okurken de ben herhangi bir okur değildim. Kitapta anlatılanların bir bölümünü onun ağzından dinlemiş, bazı kişileri tanımış, olayların geçtiği yerleri görmüş biriydim. Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygundur? A) Memet Fuat, duygularını özgün sözcüklerle dile getirebilen nadir sanatçılardandı B) Kendisini övenlere mesafeli duran bir sanatçıydı Memet Fuat C) Memet Fuat, bana edebiyatın büyüleyici kapılarını aralayan kişidir (D) Özgürlüğüne çok önem veren Memet Fuat, kitaplarından tanınması zor bir kişiliğe sahiptir E) Memet Fuat, dizinin dibinde olan bizlere nesnel olmayı öğretmişti

mu 6 13. Yılın en büyük 10 tip olayı arasında gösterilen kolon kanser tedavisinde yüzde 100 başarı elde edilmesini sağlayan üç etaplı radyoimmünoterapi yöntemi, bilim dünyasında yeni kapıları araladı ve 2017 yılının en iyi 10 teknolojik buluşu; tip, elektronik, fizik, kimya ve mühendislik alanlarında gerçekleştirildi. Bu parçayla ilgili olarak 1. Sifat türünde bir sözcüğü derecelendirme görevinde kullanılan zarf vardır. II. Birden fazla tamlayanın ortak tamlanana bağlandığı bir isim tamlaması kullanılmıştır. III. Sifat görevinde kullanılmayan bir ortaç bulunmaktadır. IV. Kurallı birleşik sıfata yer verilmiştir. yargılarından hangileri söylenemez? A) Yalnız I D) II ve IV UcDört Best B) Yalnız III E) III ve IV C) II ve III Diğer sayfaya geçiniz. 15. Co Ba Ki G B E E

13. İstisnaları olmakla birlikte, günümüzde bazı sanatçıların teoriyi, bazılarının da uygulamayı bil- medikleri bir gerçektir. Bu tip sanatçıların her ikisi de eksiktir. Gerçek sanatçı, sanatının teorisini de pratiğini de bilen kişidir. Aslında sanatsal duyarlılığa sahip olmak içten gelen bir şeydir. Sadece okuluna gitmek ve eğitimini görmekle sanatçı olunmaz. Hiç- bir okul insana, sanatsal duyarlılığı edinip kullanma- yı öğretemez. Bu parçanın başına, anlam bütünlüğüne göre asağıdakilerin hangisi getirilmelidir? A) Sanatçılar kendilerini toplumdan farklı görmek- tedir. B) Sanatın icra edilmesinde aileyle başlayan bir başlangıç önemlidir. C) Sanat hem teorik ve hem de pratik olarak bilindi- ği zaman olgunluğa ulaşır. D) Sanat, okulların olmazsa olmaz programların- dan biridir. E Ganatı öğrenen kişiler toplumdan uzak yaşaya- maz.

Her şeyden bihaber olan bir adamım ben. Şapkamın altında yaşarım. Kimsenin etlisine ve sütlüsüne karışmayan, yapayalnız biriyim. Bunu başkaları söylemiyor, ben kendim dile getiriyorum. İnanabilirsiniz siz de. Bu parçayla ilgili olarak aşağıdakilerin hangisi söylenemez? A) Bir adı niteleme görevinde kullanılan ad takımı bulunmaktadır. B) Özneyi pekiştirme görevinde kullanılan dönüşlülük zamiri vardır. C) Tamlayanı belgisiz adıl olan ad takımına yer verilmiştir. D) Türkçenin sondan eklemeli dil olma özelliğine aykırı sözcük kullanılmıştır. E) Kurallı birleşik eylem bulunmaktadır. UcDört Bes Diğer sayfaya geçiniz.

Aşk, ölüm, hastalık, özlem, umutsuzluk gibi evrensel konuları işleyerek yüreğimizin ince tellerine dokunur tangolar. Başlan- gıçta mutsuzların, dışlanmışların, başarısızların yakınmala- rını anlattığı için yadırganan tango, daha sonra öylesine be- ğenilip tutuldu ki yalnız vatanı Arjantin'de değil tüm dünyada sevildi. 1915'te tango müziği ve tango dansi Paris'e, oradan da tüm dünyaya yayıldı. Tangonun dünyayı kasıp kavurduğu 1940'lı yıllarda ülkemiz de bu akımın dışında kalmadı doğal olarak. Tangonun çok sevilmesi, tango plaklarının çok satıl- ması üzerine ülkemizdeki sanatçılardan kimileri tango müzi- ğine Türkçe sözler yazmaya başladılar. Esin Engin, Erol B0- yükburç, Orhan Avşar gibi isimler, tango zincirinin günümüze uzanan altın halkaları. "Papatya gibisin beyaz ve ince", "Sev- dim bir genç kadını","Kemanimla ona bir ses verebilseydim eğer" gibi unutulmaz şarkılar, dilimize sanki birer özdeyiş gibi yerleşiverdi. 3. 1. Başlangıçta niçin benimsenemediği II. Hangi duyguları yansıttığı III. İlk olarak nerede ortaya çıktığı IV. Kendine özgü bir dansının olduğu V. Günümüzde niçin unutulduğu Bu parçada tangoyla ilgili olarak yukarıda verilenlerden hangileriyle ilgili bilgi yoktur? A) Yalnız III D) II ve III B) Yalnız V E) Ill ve IV C) I ve IV