Paragrafta Yapı Soruları

ok ne de n 31. Dünyanın ekolojik dengesinin oldukça hassas bir dönemeçte olduğu bu çağda gıda sektörü, iktisadi faaliyetlerin en önemlisi ve en sorumlusu haline gelmiştir Hayata yeni bir heyecan, lezzet ve yorum katmak bütün sektörlerin ortak sorumluluğudur. Gıda sektörünün farkı hem iktisadi hem de kültürel bir anlam taşımasıdır. Çanka beslenmek temel ihtiyaç olmanın yanı sıra bir kültür olgusudur. Toplumdan topluma, coğrafyadan coğrafyaya değişen beslenme alışkanlıklarını değişen urunlerle zenginleştirmek, birleştirmek ve dönüştürmek küresel etkileşimin kaçınılmaz sonucudur. Bu nedenle kültürümüz adına ödevimiz, kendi ürünlerimizi bütün insanlığa tanıtmak ve sevdirmektir. Bu parçadan; 1. dünyanın, gıda üretiminde yeni ve kültürel merkezli bir anlayışa doğru evrildiği, II. beslenme alışkanlıklarının evrensellikten uzaklaşarak yerel ve yöresel bir anlam kazandığı, III. gıda sektörünün uluslararası ekonominin yanında başka birçok stratejik alanla da ilgili olduğu ifadelerinden hangilerine ulaşılabilir? AV Yalnız I I ve II I, II ve III B) Yalnız II D) I ve III 33.

37. 1. Tanzimat Dönemi'nde düşünsel yapıda yenileşen edebiyatta türler yönünden de bir gelişme olmuştur. II. Bunun yanı sıra divan edebiyatında bulunmayan makale, tiyatro, roman, hikâye gibi türleri Batı'dan getirmişlerdir. III. Tanzimatçılar, divan edebiyatında bulunan şiir, tarih, mektup gibi türleri Batı anlayışına göre yenileştirmiştir. IV. Öte yandan düzyazıda söz hünerinden vazgeçilmiş, düşünceleri halka yayma amacı güdülmüştür. V. Bu amaçla seciler bırakılmış, anlatım gereksiz kelimelerden arındırılmıştır. Numaralanmış cümlelerle anlamlı bir paragraf oluşturmak istenirse sıralama aşağıdakilerden hangisi olur? V-IV-11-11-1 BY I - III-V-II-IV 3) 11 D) III-1-11-V-IV EI-III-II-IV-V ) II - I - IV - III - V

14. Birçok kişi, Cahit Sıtkı Tarancı'nın ünlü Fransız şair Baudelaire'den çok etkilendiğini, onu taklit ettiğini söyler. Oysa milli ölçümüz olan hece ölçüsünün olanaklarını ge- nişletmeyi başarmış bir şair için haksız bir isnattır bu. Her şair, sanat yolculuğuna başkalarının adımlarını takip ede- rek başlar. Cahit Sıtkı ile Baudelaire'nin hatta Verlaine'nin kesiştiği birçok nokta bulmak elbette mümkündür. Ama şiirlerine yaşadığı coğrafyayı, bu coğrafyanın havasını sindirmiş bir şair için tamamen bir başkasının etkisi altın- da kalmıştır, diyemezsiniz. Bu paragrafın yazarı, "Cahit Sıtkı Tarancı'nın ünlü Fransız şair Baudelaire'den etkilendiği fakat onu taklit etmediği" iddiasını hangi temele dayandırmaktadır? → A) Ulusalcılığına B) Kullandığı ölçüye C) Anlayış farklılıklarına Coğrafyasına hakimiyetine E)Dil-anlayışına M

12. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde "daha" sözcüğü cümleye diğerlerinden farklı bir anlam katmıştır? A) Ben biraz daha kalıp konuşmak istiyordum. B) Onun kendisinden çok daha kuvvetli olduğunu bili- yormuş. C) Kaplumbağadan daha çok bir sürüngene benziyor- du. D) Özgürlük için savaş bazıları için daha zordur. E) Buradaki hava, çöldeki havadan çok daha kuruydu.

8. (1) Oğuz Atay, edebiyatımızda öncü bir yazardır. (II) Atay'ın öncülüğü, biçimsel olarak eserlerinde Batı romanıyla kurdu- ğu sıkı ilişkiden, iç konuşma, mizah ve ironinin ağır bastığı anlatım gibi teknikleri ustaca kullanarak Türk roman yazınına yeni bir dil getirmiş olmasından kaynaklanır. (III) Oğuz Atay'ın eserlerinin modernite-gelenek gerilimi eksenli bir düşünce dünyasında şekillendiği görülür. (IV) Atay, modernleşme sancılarını yaşayan bir toplumda kaybolup giden aydın ka- rakterlerinin dramını çıkış noktası olarak ele alır. (V) Türk ro- manının başlangıcından itibaren insanımızı bu temel mese- leden ayrı düşünememiş romancıların oluşturduğu geleneğe eklemlenir. (VI) Biçimsel olarak getirdiği yeniliklerin ötesinde, Atay'ın modernleşmeyle eş anlamlı olan Batılılaşma soru- nuna yaklaşımının derinliği ve getirdiği yorumlar, daha önce çok az romancımızın erişebildiği olgunluktadır. Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar? C) IV D) V A) II B) III E) VI po

5. (1) Avrupa'da basımevlerinin hızla yaygınlaşmaya başladığı yıllar, Osmanlı padişahı İkinci Mehmet'in saltanat dönemi- ne rastlar. (II) Basımcılığın Osmanlı sarayının bilgisi dışında kalabileceği düşünülemeyeceğine göre bu yeniliğin ülkeye getirilmesi sakıncalı bulunduğu için herhangi bir girişime yönelinmediği sonucuna ulaşılır. (III) İkinci Bayezid'in ba- sımcılık işleriyle uğraşanlar için idam cezası verileceği yo- lunda bir ferman çıkardığı, İkinci Selim tarafından da aynı nitelikte bir ferman yayımladığı öne sürülmüşse de söz ko- nusu fermanlar bugüne kadar ele geçmemiştir. (IV) Üstelik, İkinci Bayezid döneminde Yahudilerin İstanbul'da ilk mat- baayı kurdukları bilinmektedir. (V) Demek ki hangi nedenle olursa olsun, İkinci Mehmet'in döneminde Osmanlı Devleti sınırları içerisinde Arapça ya da Osmanlıca kitap basılama- maktadır. Bios Hovn AN Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangilerinde "çı- karım"dan söz edilebilir? A) I ve II D) III ve IV B) II ve III E) IV ve V C) II ve V

22. (1) Fizik ve matematik gibi pozitif bilimlere özgü yasalar, belli bir bilgi birikimini deneme yanılmaya dayanan yön- temlerle ortaya koyarken sosyal bilimlerdeki yasalar, belli olguların ve kabullerin temellendirilmesine dayanır. (II) Bilimin tarihsel serüvenine bakıldığında fizik ve mate- matiğin hep birbirini geliştiren iki alan olduğu görülebilir. (III) Bazen fizik matematiğin gelişimini sağlarken bazen de matematik fiziğin önünde gitmiştir. (IV) Gözlenen bir doğa olayını anlamak için yeni matematiksel yöntemler tasarlanırken bazen de bir matematik kuramı, fiziksel bir olayı açıklamak için sonradan kullanılmıştır. (V) 19. yüz- yılın ortalarında Bernhard Riemann'ın bulduğu geometri yöntemi o dönemde bir uygulama alanı bulamazken 20. yüzyılın başında fizikçi Einstein, genel görelilik kuramını temellendirmek için bu geometri teoremlerinden yararlanmıştır. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır? G B) II C) III A) I D) IV E) Y

24. Eserin anlamı yazarın kastettiği anlam mıdır yoksa okurun eserden çıkardığı anlam mı? Bunların her zaman birbirini tutmadığını biliyoruz. Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun Yaban romanını yorumlayanlardan bazıları eserin "köylü aleyhtarı bir karakter" taşıdığını, "köylünün maddi ve manevi sefaletini bir entelektüel ağzından" tezyif ettiğini söylemişlerdir. Karaos- manoğlu ise Yaban'ın ikinci baskısına yazdığı ön sözde böyle bir şeyi asla kastetmediğini ve romandan böyle bir anlam çıkarılamayacağını, romandaki bazı parçalara dayanarak iddia etmektedir. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur? A) Açıklama C) Tanımlama D) Alıntı yapma B) Tartışma E) Örnekleme 7

? ilgi IYES, let your di chilo 13. Bu sözleri duyunca şehre geldiğinden beri çektiği acıların tümünü o anda yeniden yaşıyormuş gibi, gözlerini elindeki kâğıdın üzerindeki yazılara dikerek sadece acac bakmış adam. Bu parçada aşağıdakilerden hangisi yoktur? A) Zarf görevinde kullanılmış ikileme B) İlgi ekiyle türemiş sıfat C) Belirsiz geçmiş zamanla çekimlenmiş fiil D) Uzaklaşma durumu eki almış isim web E) Birden çok edąt ✓ den bois -du-de 15 shy lit, birlikte

n 12 e bu sikti. VCI- CO edi. en a- an r- K AZZA Türkçe 11. Aşağıdakilerin hangisinde altı çizili sözcükler tür bakımından birbirinden farklıdır? A) Beyrut'un sokak yaşamı tıpkı bugün olduğu gibi geçmişte de hareketliydi. Gezi yazarı Temmuz Arden, Beyrut'taki on dokuz rotanın her birini bizzat gezerek gördü. B) Bu kitabı hazırlarken ünlü yazarlardan tarih profe- sörlerine, esnaftan şehir uzmanlarına ve turizmcile- re pek çok insandan görüş aldı. Tuhaf doğa harikaları, tarihe geçmiş gariplikleri ve ilginç mimari yapıları mercek altına alan bu kitap, okurlarını dünyanın az bilinen harikalarına götürü- yor. C) Bütün satıcılar onu tanıdık bir yüzle karşılıyorlardı ve her yerde aşırı bir itibar görüyorduk. Şiirde bir bütünün lüzumuna inananlar bile misralar arasında birtakım aralıklar kabul eder. D) Şu dünyada her birimiz alnımızın teriyle ekmeğimizi çıkarmak zorundaydık. Böyle yerlerde bulunmak bana her zaman saçma sözler dinlemek kadar azap verir. E) Antika ve eski eşya satıcılarının bir çekim merkezi hâline getirdiği Çukurcuma sokaklarında vitrinlere, vitrinlerdeki değerli eşyalara baka baka geziniyo- rum. Ahşap, kâğıt ve metal kokusunun birbirine karıştığı bu mekânlarda dikkatimi sonuna kadar toplayıp ka- labalık eşya topluluklarının arasındaki küçük ayrın- tıları kaçırmamaya özen göstererek dolaşıyorum. 12. (1) Edebiyatımızın usta kalemi Adnan Binyazar'ın de- nemeleri, derinliği, kapsayıcılığı ve evrenselliğinin ya-

5. gelişimi için çok önemlidir D) Sanat alanında verilen okul eğitiminin yanı sıra yerel yönetimler tarafından sunulan kültür hizmetleri kesintisiz devam etmelidir E) Toplumsal eşitsizliklerin bir çeşidi, sanat eğitimi alanında kendini göstermektedir 111-V-11-1-1V 1. Başka dile çevrilen eserlerinin daha iyi anlaşıldığını söylüyorlar. II. Bunlardan bazıları daha da ilginç bir iddiada bulunuyor. III. Günümüz genç yazarlarından bazıları, yazdıklarının anlaşılmadığından yakınıyor. IV. Ancak bu yazarların anlatmak istediklerinin kendi dilleri dışındaki başka bir dilde daha iyi anlaşıldığını söylemeleri pek de inandırıcı değil. ENEME-3 V. Eleştirmenlerin de onları bir türlü anlamadığını, yazdıklarındaki incelikleri göremediğini sert bir biçimde dışa vuruyorlar. alimo gin sq ue Yukarıda numaralanmış cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak biçimde sıralandığında hangisi baştan üçüncü olur? A) I B) II Paylaşım Yayınları C) I D) IV E) V 8.

al 34. Ömer Seyfettin'in Efrûz Bey romanındaki başkahramanın asıl adı Ahmet'tir. Ahmet Bey, büyük bir halk kahramanı olma arzusu duymakta; bu nedenle sahip olduğu ismi sıradan bulmaktadır. Kendisine yeni bir ad seçmek için elindeki sözlükleri karıştırır, çeşitli harf kombinasyonlarıyla alternatifler oluşturur. Nihayet Efrûz isminde karar kılar. Söz konusu seçim sahnesi mizahidir. Burada okura karşısındaki kahramanın her sayfasında farklı hikâye yatan bir kitap gibi olduğu sezdirilir. Diğer taraftan bu adın yaptığı çağrışımla Araba Sevdası romanının kahramanı Bihrûz da hatırlatılır. Bu parçada altı çizili sözle Efrûz Bey karakteri hakkında anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Ele alınış şeklini kişilik özelliğindeki zıtlıkların belirlediği B) Karakterinden dolayı zaman zaman sorun yaşadığı C) Okurun zihninde farklı çağrışımlar yaratmak için kurgulandığı D) Ironik özellikleriyle diğer kişilerden farklı hareket ettiği E Değişik özellikler taşıyan bir kişiliğe sahip olduğu

12. Öykü, yazarın her durumunu, ne demek, ne yapmak iste- diğini okura yansıtan en etkili türdür bence. Bu nedenle okur da kendini öykünün içinde bulur. idligen Bu parçayla ilgili aşağıda verilenlerden hangisi yanlış- tır? A) Üstünlük belirteci vardır. B) "Bu" sözcüğü işaret sıfatıdır. "Ne" sözcükleri bağlaç görevinde kullanılmıştır. Dikinci cümlede dolaylı tümleç vurgulanmıştır. E) Tamlayan ile tamlananı arasına sıfat girmiş bir belirtili ad takımına yer verilmiştir.

10. Bir bahar sabahının karanlığında ıssız Gökte diz çökmüş iki titrek ışıklı yıldız. Bu dizelerle ilgili aşağıda verilenlerden hangisi yanlış- tır? egyebmişi sinibla A) Bir sifat, ad takımını belirtmiştir. B). dizede, II dizede geçen bir ismin niteleyicisine yer verilmiştir. slmnible) CAnlamca kaynaşmış birleşik eylem vardır. D) Ogeleri "zarf tümleci - dolaylı tümleç - yüklem ve öz- ne" biçiminde sıralanmıştır. Sifat-fiil eki vardır.

2. Al elmalar yeşil dalı eğince Yaprakların ucu yere değince Hava bulutlanıp gök gürleyince Bir yağmur başlar ya inceden ince Bak o zaman topraktaki sevince Bu dizelerde aşağıdakilerden A) Sifatlaştıran-ki C) Belirsizlik sıfatı hangisi yoktur? B) Durum zarfı D) Sayı sıfatı E) Niteleme sıfatı

7. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde birleşik sifat diğerlerinden farklı bir yolla oluşturulmuştur? A) Ona Kırmızı Başlıklı Kız masalını okudum. B) Üstü kareli defterimi buralarda gördün mü? C) /Üstün zekâlı çocuklara eğitim veren bir kuru- muz. D) Senin temiz kalpli bir insan olduğunu biliyo- rum. E) Asik suratlı bir adam, "Ben müdürüm." dedi.