Paragrafta Yapı Soruları

B TYT / Türkçe B 3. 1. Yazdığımız romanın anlatiminin nasıl olduğunu biz yazarlar bile sonuna kadar bilmemeliyiz. B II. Şiir karanlık noktaları, belirsizlikleri, biçim dertleri yü- zünden muğlaklığa, yoruma açık bir türdür. III. Bilsek de samimiyetle, bilmiyor gibi yazmayı derinle- mesine öğrenmeliyiz. IV. Bu durum ayrıca farklı bir okuyucu kitlesini çekmeye de yardımcı olur. V. Ama bana kalırsa roman da böyledir ve böyle olma- lıdır. Numaralandırılmış cümlelerle anlamlı bir paragraf oluşturulmak istenirse sıralama aşağıdakilerden han- gisi olmalıdır? A) II-V-IV-I-III B) II-IV-III-I-V D) I-V-IV-II-III C) I-II-IV-V-III E) I-II-III-V-IV

IV. Kemal Tahir is okuyucuya aktarmak yolda hazırladığı roman kişilerine so V. Ahmet Mithat'ın verdiği bilgi, roman kişisinin o and yaptığı işlerle ve davranışlarla ilgilidir. Numaralanmış bu cümleler anlamlı bir bütün oluştu- racak biçimde sıralandığında hangisi baştan üçüncü olur? A) I B) II C) CON D) IV (2022-2023) -1- 111-V-10-1 E) V 17. (1) Oktay Akbal'ın kimi hikâyeleri gerçekle düş karışımı, çoğu hikâyeleri de ani ile hikâye karışımıdır. (11) Bunlar, toplumsal olaylarla ilgili gözlemlere değil; anılara ya da düşlere dayalı, içe dönük hikâyelerdir. (III) Oktay Akbal, anı türündeki eserlerinde bile yaşanmışlığı hayalle har- manlamıştır aslında. (IV) Birinci kişi ağzıyla yazılan bu hikâyelerde çoğu zaman, anı ile hikâye birbirine karış- mıştır ve anının nerede bitip hikâyenin nerede başladığını ayırt etmek zordur. (M) Çocukluk, ilk gençlik ve gençlik yıllarının anlatıldığı bu metinlerde geçmişe özlem duygu- su buram buram kokmaktadır. Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi dü- şüncenin akışını bozmaktadır? A) F- BHHH C) III D) IV E) V 19. Fe la k 4 r

TYT TÜRKÇE TESTİ 16. 1. Diyelim roman kişisi bir balyoz kullanıyorsa yazar, balyoz üzerine bilgi verir ve bu yoldaki bilgileri kendi ağzından anlatır. II. Bunlar, olaylanın içinde yaşayan canlı kişiler değil; "sahibinin sesi" gramofonlan gibidir, sahibinin sesini aktarır. III. Ahmet Mithat ve Kemal Tahir'in romanlarındaki bilgi aktarımı kişisel birikime bağlı olarak birbirinden elbet- te farklıdır. IV. Kemal Tahir ise toplumsal ve tarihsel birtakım bilgileri okuyucuya aktarmak için, o duruma uygun düşecek yolda hazırladığı roman kişilerine söylettirir. V. Ahmet Mithat'ın verdiği bilgi, roman kişisinin o anda yaptığı işlerle ve davranışlarla ilgilidir. Numaralanmış bu cümleler anlamlı bir bütün oluştu- racak biçimde sıralandığında hangisi baştan üçüncü olur? A) I B) II C) I D) IV 111-V-₁-1- E) V 17. (1) Oktay Akbal'ın kimi hikâyeleri gercekin dü 18. r

Ski yaklaşmak" biçimde kul- askerlerinin ni gördüler, ginliğin or izliklerim, aciyle bir en Ka- mak in- zarafetiyle ün yapmış el sanatlarımızdan biridir. isteyen, yorucu ve uzun aşamalardan sonra ortaya çıkan Gümüş işleme sanatı; büyük bir sabır, dikkat, yaratıcılık eserler karşısında insanda hayranlık duygusu uyandıran II. Tümüyle el işçiliğine dayanan bu sanatla külçe hâlinde olan gümüş; ateşle buluştuğunda, hünerli ustaların ellerin- de can bulup birbirinden güzel eşyalara dönüşüyor. Yukarıda verilen II numaralı cümleyle ilgili olarak aşağıda- kilerden hangisi söylenebilir? 1. A) I. cümlede ifade edilen konuyla çelişen farklı bir durumdan söz edilmektedir. B) I. cümlede anlatılan durumun sebep olduğu bir olumsuz- luktan bahsedilmektedir. C) I. cümledeki açıklamanın aynı çizgide devamı sağlanmıştır. D) I. cümlede belirtilen durumun lokal faydaları örneklenmek- tedir. E) I. cümlede değinilen düşüncenin rakamsal olarak kanıtlan- dığını göstermektedir.

15-16 soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Bilimsel araştırma, bilimsel bilgiye ulaşmak için kullandığı araçlarla ve izlediği amaçlarla diğer araştırma biçimlerin- den ayrılır. Bilimsel bilgi, ölçülebilir veya tekrar gözlem- lenebilir. Bilimsel araştırmanın işlevsel olarak güvenilir sağlam iki kanıtı bulunmaktadır. Birincisi; bilimsel çalış- ma, sonuçları açık ve anlaşılır bir biçimde ortaya koyar. İnandırıcı bir hakem olarak iddialarını, bilgi elde etmede kullandığı yöntemlerini açıklar. İkincisi, ortaya koyduğu so- nuçlar mantıklıdır. Ayrıca bilimsel araştırma yöntemleri sis- tematiktir, yani belirli ve kesindir. Tutarlı ve uygun bilgileri bir araya getirir. Bilimsel araştırmada araştırmacı, içinde yaşadığı toplumun kültüründen, ahlaktan ve inanışlardan etkilenmez. Kişisel değerlerine ve inançlarına ters düşse de ulaştığı sonuçları dürüstçe paylaşır. 15. Aşağıdakilerden hangisi bu parçada savunulan düşün- celeri destekleyen bir açıklamadır? A Biyolojik çeşitliliğine yönelik en ciddi tehditlerden birinin hayvanların yasa dışı öldürülmesi ve ticareti olduğu bi- liniyor. X BY Boyun ağrılarında akla ilk olarak ik gelse de özellikle akıllı telefonların günlük hayam vazgeçilmezleri arası- na girmesi de bu ağrıları tetikleyebiliyor. X C Mide koruyucular, toplumda zararsız ilaçlar olarak algı- lansa da ulaşılan veriler, beş yılın üzerindeki kullanım- larda kanser oranlarında belirgin artışlara neden oldu- ğunu gösteriyor. 16. Gözlerde oldukça yoğun kızarıklık ve çapaklanma ile seyreden kırmızı göz hastanğı; kreşler, okullar, hasta- neler ve toplu taşıma araçlarında hızla yayılabiliyor. Dişler kısa süreli fırçalama ile yeterince temizleneme- diği için dişler üzerinde biriken bakteri plağı nedeniyle diş taşı oluşumu, çürük ve diş eti sorunları meydana gelebiliyor. Bu parçada aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir? 17 18

güçlü aracı haline geliyor. E) Geleneksel görsel ve yazılı basın ve bilgi kaynak- larının, teknolojiyi etkili biçimde kullanması, inter- netin habere de bilgiye de ulaşmanın en önemli aracı hâline gelmesini engelleyemiyor. 8. 1. Garip Hareketi, şiiri hem o güne dek süregelen bir- takım II. şiire sınırsız bir özgürlük getirmeyi III. kurallardan soyutlamayı, yeni bir şiir dili kurmayı 3 IV. hem de alışılageldik konulardan arındırıp V. Orhan Veli'nin öncülüğünü yaptığı VI. istiyordu Yukarıdaki sözler anlamlı ve kurallı bir cümle oluş- turacak biçimde sıralandığında hangisi baştan ikin- ci olur? ATT B CHITT DIV EW Diğer sayfaya geçiniz.

33. Öncelikle, kilosundan rahatsız olan insanları yemeye iten etkenleri bulmak gerekir. Tedavi ondan sonra gelir. Hiç kimseye sihirli bir formül veremeyiz. Bize yol göste- ren ilkelerin birincisi yeterli ve dengeli beslenme. İkinci- si bilinçli ve düzenli egzersiz. Üçüncüsü ise yerleşmiş kimi davranışları değiştirme. Kesinlikle diyet yok. Çün- kü insanlar "rejim" sözcüğünü duyar duymaz dehşete kapılıyorlar. 1. KİTAPÇIĞI Her şeyden yiyebilirsiniz, yediklerinizi kısıtlamıyo- ruz; sadece miktarını ve çeşitliliğini sağlıyoruz. Bu- nu da vücudunuzun yeterli ve dengeli gıda alması için yapıyoruz. II. Kendinize yetecek ve vücudunuzun dengesini gö- zetecek biçimde yiyorsanız istediğinizi yiyin ama yediklerinizi eritecek hareketler ya da egzersiz yap- mıyorsanız kilo verme konusunda size yardımcı ol- mamız hiç kolay değil. III. Ben size şunu yiyin, bunu yemeyin demiyorum ama gece yatmadan önce aile sohbeti bahanesiyle ça- yın yanında götürdüğünüz kekleri, pastaları, poğa- çaları artık terk edin diyorum. Gece bir şeyler ye- me alışkanlığını bırakmalısınız. Yukarıdaki metinde kilo verdirme yönteminden söz eden diyetisyenin numaralanmış bölümlerden han- gilerini söylemesi beklenebilir? A) Yalnız I D) II ve III B) Yalnız III E) I, II ve III C) I ve

m. an Ç 17. Anatomi, en eski temel tip bilim dallarından biridir. Dolayı- sıyla birçok bilim dalı gibi anatominin de uzunca bir tarihsel geçmişi bulunmaktadır. MÖ 400'lü yıllarda tıbbın kurucusu olarak kabul edilen Hippocrates Yunanistan'da çalışmalar yapmış ve Kos Adası'nda ilk tıp okulunu açmıştır. Günü- müzde hekimlik andı olarak bilinen yemin metni de bu ta- rihlerden günümüze gelmiş ve bu metin güncel uyarlamalar yapılarak kullanılmaktadır. 15. yüzyıl ortalarında anatominin babası olarak da bilinen bilim adamı Andreas Vesalius çok sayıda kadavra çalışması yapmış ve De Humani Corporis Fabrica isimli eseri bilim dünyasına kazandırmıştır. Türk- lerde ilk defa Hekim Şanizade Ataullah Mehmet Efendi 18. yüzyıl başlarında Mirat-ül Ebdan fi Teşrih-i Azaü'l-İnsan isimli ilk anatomi ve tip kitabını yazmıştır. Türkiye'de modern anatominin kurucusu Mazhar Paşa'dır. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisi çıkarıla- maz? Türkiye'de çağdaş anatominin kurucusunun kim olduğu Hekimlik andını kimin hangi tarihte yazdığı CDünyada ilk tıp okulunun nerede açıldığı D) Andreas Vesalius'in hangi alanda çalıştığı E) Anatominin hangi bilim alanına girdiği

TYT oğun pl bir olan cilere pryla aki- psi en TÜRKÇE A 30. Her okur, yaşamının bir döneminde, sevdiği yazarın peşine düşer. "Şimdiye kadar onun yazdıklarını fazlasıyla okudum hatta tekrar tekrar okudum, peki aslında kim bunları yazan?" diye düşünür. Nihayet yazara dair önemli biyografileri gözden geçirir, teker teker okur. Büyük hayatları, yani büyük insanları okumak her zaman büyüleyicidir. Ancak biyografi okumanın da kendine mahsus bir tehlikesi hatta sıkıcılığı vardır. Bir kere biyografiyi kaleme alanın üslubu, yazara bakış açısı her şeyden önemlidir. 1. Sevdiğimiz bir yazarın hayatını okuyacaksak tatsız şeylerle karşılaşmak istem öyle değil mi? II. Zira belki de o çok sevdiğimiz yazarın, hiç beklemediğimiz, bambaşka bir hayat hikâyesinin olduğunu gösterecek bize biyografi yazarı. III. Tüm bunları merak etmek demek, kütüphanemizde hayat okumaya, yani biyografiye geniş bir yer açmak demektir. ---- Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre yukarıdakiler- den hangileri getirilebilir? A) Yalnız I D) I ve II B) Yanız II E) II ve III C) Yalnız III

Nedim'de gönül eğlendirici bir aşk, Fuzuli'de platonik B olan derin ve acılı bir aşk, Yunus Emre'de ilahî ve sonsuz bir aşk, Cemal Safi'de kendine dönük, vurdulu kırdılı bir A aşk... Edip Cansever'de daha kanlı canlı, hayata oturmuş bir aşk... Ataol Behramoğlu da aşkı ölümle kıyaslayarak M anlatıyor Aşk İki Kişiliktir adlı eserinde. A Bu parçada boş bırakılan yere dil ve düşünce akışına uygun olarak 1. 28. ——— Her şairin aşkı duyuş ve dillendirişi birbirinden farklı- dır. ✓ II. Aşkı en yoğun ve duygulu anlatan sanatçılar, halk ve divan şairleridir. III. Birbirinden çok farklı da olsa şairlerin çıkış noktaları aşktır. X yargılarından hangilerinin getirilmesi uygundur? A) Yalnız I I ve III C) Yalnız II D) II ve III E) Yalnız III

TYT/Türkçe 17. Yapılan bir deneyde yaşları 13-20 arasında değişen bir grup gençten basit bir soru-cevap oyununu oynamaları istendi. O sırada bir cihazla beyinleri görüntüleniyordu. Oyunun ba- zi evrelerinde doğru cevap oyuncuya 20 sent kazandırırken yanlış cevap 10 sent kaybettiriyordu. Bazı evrelerde ise doğ- ru cevap 1 dolar kazandırırken yanlış cevap 50 sent kaybet- tiriyordu. Sonuçta yaşı daha ileri olan gönüllülerin yüksek ödüllü evrelerde daha yüksek performans gösterdiği görül- dü. Ancak daha genç olanlarda performans, ödülün mikta- rına bağlı olarak değişmedi. Üstelik gönüllünün yaşı ne ka- dar ileriyse yüksek ödüle bağlı performans artışı o kadar fazlaydı. Bu parçada sözü edilen deney aşağıdakilerden hangisi- ni ortaya koymak için yapılmış olabilir? A) Bir işte potansiyel kazanç ya da kayıp daha fazla oldu- ğunda performansın yaşa göre değiştiğini B) Farklı yaş aralıklarında ödül vermenin veya cezalandır- manın aynı işlevi sağlamadığını C Maddi beklentilerin yaşlanmayla birlikte daha güçlü bir uyarıcı olarak kendini gösterdiğini D) Yaş grupları arasında farklılık gösterse de ödülün, en güçlü güdüleyici olduğunu 19. Genç oldu sakalına onun elin bile musa saygısız görür ge pılanlar di. Neti nu sağ E) Yaşın ilerlemesine bağlı olarak gençlerin hayata karşı bakış açılarının önemli ölçüde değiştiğini Prf Yayınları Bu pa cek b A) K r E

niz nr. rak er- din- do- eliş- kul- özler unları erilen ar ve a ica- amda aktır. ylıkla isti- i'nin, akı- mesi illerle öne Imaz ekme abart- endemik E) 23.-24. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. (1) Yönetmen için kamerayı nereye yerleştireceği sahnenin tüm anlamını, filmin havasını değiştirebilir. (il) Bu tercih, izleyiciye neyin önemsetileceği konu- sunda önemli rol oynar(III) Aynı durum yazınsal eserlerde kullanılan bakış açılarında da geçerlidir. (IV) Okura anlatan ve kahramandan çok, yaza- rin sesini duyuran klasik "ben anlatıcı"dan epeydir uzak duruyorum. (V) Birinci tekil ile anlatacaksam, klasik ben anlatıcı yerine bilinç akışı tekniğini tercih ediyorum; ikinci tekil, bir başka deyişle sen anlatıcı, sevdiğim ama nadiren kullandığım bir anlatıcı türü. (VI) Üçüncü tekil, sık kullandığım, birçok açıdan daha olanaklı bulduğum bir bakış açısı. 23. Bu parçada anlatılanlar aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiştir? A) Kurgu aşamasındaki bir eseriniz sizi en çok han- gi yönden zorluyor? B) Eserlerinizde anlatıcının konumunu neye göre belirliyorsunuz? Bir yapıt geniş bir okur kitlesine seslenmesi için ne yapmak gerekiyor? D) Sizce bir romanda kahramanlar kendi dünyaları- ni okura kendileri mi açmalı? E) Her hikâyenin kendi anlatıcısını belirlediği görü- şüne katılıyor musunuz? 24. Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci pa- ragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle baş- lar? A) II. B) III. CLA D) V Esimden fir ELV 26.

'de miş Din ha 3. XVI. yüzyıl başlarında Martin Luther'in Almanya'da baş- lattığı dinde yenilik hareketleri ülkede etkili olmaya başla- yınca Alman İmparatoru Şarlken, Lutherciliğin daha fazla yayılmasına müsaade etmedi. Onun bu tutumunu Luther taraftarı Alman prensler protesto edince bunlara protes- mezhebini kuranlara karşı Şarlken bir mücadele başlattı ve tan adı verildi. Katolik Kilisesi'nden ayrılarak Protestanlık bu mücadele sürecinde Fransa katolik bir devlet olmasına rağmen Protestan Alman prensleriyle birlikte hareket ede- rek Şarlken'e karşı mücadele verdi. Sonunda imparator, Protestanlığı 1555 Augsburg Antlaşması ile resmen tanıdı. Buna göre, 1. Fransa'nın öncelikli hedefi siyasi rakibi Almanya'yı Zayıflatmaktır. VI./ Bazı Alman prensleriyle Fransa siyasi bir yapıda birleşmiştir. III., Almanya'daki dinde yenilik hareketlerine siyasi oto- rite sıcak bakmamıştır. yargılanından hangilerine ulaşılamaz? (A) Yalnız I B) Yalnız II Aun D) I ve II C) Yalnız III E) II ve III

8. Bütün sabahlarım sesinde ağarsın Keder tırmanmasın yüzüme bir daha sarmaşık gibi Bilmiyorum yüreğin durgun sudur dindiğim Firtinalar yorgunu yüreğim sana Bu dizelerdeki altı çizili sözcüklerle ilgili olarak aşa- ğıdakilerden hangisi söylenemez? "Sabahlarım" sözcüğünde çekim eki vardır. B) "Ağarsın" sözcüğü isimden türemiş fildir. C) "Bilmiyorum" fiili basit yapılıdır. V "Fırtınalar" sözcüğü yansımadan türemiştir. E) "Yorgunu" sözcüğü hem yapım hem çekim eki al- mıştır.

AYT/EDEBİYAT 3. Bugüne kadar müze kataloğu olarak yazılan ilk eser olan bu çalışma Türkçe, Arapça ve Fransızca olarak dört dilde yayımlandı. JP Müzede Müslüman bilim insanlarının icat ve keşiflerini ortaya koyan bu ürünler, bilim tari- hinin farklı alanlarındaki değişimi kapsamlı bir şekilde ortaya koyuyor. Prof. Dr. Fuat Sezgin, 2008 yılında İstanbul İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesini kurdu. IV. Müzede ayrıca Prof. Dr. Fuat Sezgin tarafın- dan yazılmış "İslam'da Bilim ve Teknik" adlı bir katalog eser bulunuyor. 1 4 2 H Müzede astronomi, saat teknolojisi denizcilik, savaş teknolojisi; tip, madenler, fizik ve teknik; optik, kimya, matematik ve geometri; mimari, şehircilik ve coğrafya alanlarında hazırlanmış toplam 570 alet, cihaz kopyaları, maket ve model koleksiyonu, harita çizimleri bulunuyor. Numaralanmış cümlelerle anlamlı bir paragraf oluşturulduğunda sondan ikinci cümle aşağıda- kilerden hangisi olur? A) V B) II C) I D) IV E) III 5.

5. ● ● DENEME D vitamini nerede nasıl üretilmektedir? D vitamini yönünden Havuzun dolu olması nicin önemlidir? Son yıllarda neden D vitaminin eksikliği artış göster- mektedir? D vitamini eksikliği ne şekilde giderilebilir? AYT/TÜRK DE Aşağıdaki araştırma sonuçlarından hangisi bu sorular- dan herhangi biriyle ilişkili değildir? A) 11-14 saatleri arasında 15-20 dakika dik gelen ışınlara kollarımızın içiyle veya yüzümüzle maruz kalmamızın D vitaminini depolamak için yeterli olduğu, bunun balkon- da veya parkta dinlenmeyle birleştirilerek de gerçekleş- tirilebeceği dile getirilmiştir. B) Hücre içine girip DNA üzerinden işlemesi ve vücuttaki kolesterolün kullanımı için hücre içine girmesi yoluyla ortaya çıkan D vitaminin vitaminden çok hormona ben- zeyen bir vitamin olduğu saptanmıştır. Q vitamini eksikliği için sınırın 30 ng/ml olarak kabul edilmesi gerektiği ve önerilen yani ideal kabul edilen -vitamin seviyesinin ise 40-60 nanogram arasıda olduğu tespit edilmiştir. 7 Man D) D vitamini eksikliğinin depresyondan kansere, gripten, kemik erimesine, tiroit fonksiyon bozukluklarından obe- ziteye kadar birçok sağlık sorunuyla ilişkisinin olduğu ortaya konmuştur. E) D vitamini eksikliğinin artışıyla güneşten uzak, kapalı çalışma ortamlarında çalışmanın artışı arasında doğru- dan bir ilişki olduğu saptanmıştır. 7. Bizdik o hücum Bizdik o saha