Paragrafta Yapı Soruları

26. Bizim memlekette yazarlar başka yazarların kitaplarını okumaz, müzisyenler başkasını dinlemez, sinemacılar film seyretmez. Çok mu önemsiyorlar kendilerini, bu yüzden mi başkalarını görmezden geliyorlar? Gerçi kimse yabancı yazarları övmek konusunda cimri değil. Zerre kıymetihar- biyesi olmayan bir kitabı aylarca konuşuyorlar. Kardeşim, Hemingway'in izlerini takip ediyorsun ama bir de Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın izlerini takip et, bakalım ne bulacaksın? Orhan Pamuk müze açtı, edebiyatçılardan kaç kişi baktı? Sahici bir iş mi, uyduruk mu, romanıyla nasıl bağlantıları var, hiç mi merak edilmez? Herkes Tanpınar'ı seviyor ama okuyan az. Kitaplar reklamcı kafasıyla yazılıyor, yayıncılar slogan peşinde koşuyor, 'proje romancılığı' diye bir şey tü- redi. Boşuna kendilerini kandırmasınlar, dünyada ne pom- palanıyorsa, onun peşinden gidiyorlar aslında. Bu parçada yazarlarla ilgili olarak 1. Diğer sanat dallarıyla ilgilenmeme, II. Yabancı yazarları överken Türk yazarlara ilgi göstermeme, HOCALARA GELDİK Dyl ve Il E) II ve III casi olmali C) Bir yazarı ler nelerdi Gerçek y yazma tu E) Büyük lıdır? III. Eserlerinde yabancı yazarların etkilerinin açıkça görünmesi durumlarından hangisi veya hangileri eleştirilmektedir? A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III 28. Yazar ic hici, ço masay "Müm ceğim yorsu bekl bun kate çal za nu V C

12. (1) Bugün neredeyse her şeyden haberdar olduğumuz bir çağın içindez. (II) Her şey ölçülüyor, kaydediliyor, izleni- yor. (III) Kendimizin ve yakınlarımızın sağlığından aşçıla- rin sendikalarına kadar hem de. (IV) Ne merak ediyorsan yaz, arama motorları yığsın bilgiyi ayaklarının dibine. (V) Sıyrılıp kurtulsak desek de artık cahillik bile zor. Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili aşağıda- kilerden hangisi söylenemez? A I. cümlede kaynaştırma harfi kullanılmıştır. II. cümlede ünlü daralması vardır. III. cümlede ünsüz benzeşmesine örnek bir kullanım vardır. DIV. cümlede birden fazla ünsüz değişimi örneklenmiş- tir. EV. cümlede ünlü düşmesi gerçekleşmiştir. 3.2.A.4.15

22. (1) Çizgi roman uçsuz bucaksız bir ? dünyanın tanıdık bölgelerine yerleşmeyi ve o bölgenin sınır- ları dışına çıkmamayı tercih eder; Fumetti tutkunları, Manga müdavimleri, Marvel ya da DC fanları vardır mesela. (II) Çizgi roman aynı zamanda devasa bir endüstri haline geldiği için bu endüstriyi çekip çevirenler hitap ettiği kitleyi kaybetmek istemez. (III) Dolayısıyla da oyunun kurallarını değiştirmek, üretimi gerçekleştirenlerin de çok işine gelmez. (IV) Bu yüz- den de maalesef teknik ve zanaat seviyesinde kaydedilen gelişmeler her zaman sanata dönüşmez. (V) Cizgi roman endüstrisinin çarklarından sıyrılarak daha bağımsız işler yap- maya cesaret eden sanatçılar ve yayınevleri çizginin imkân- larını alışılmadık şekillerde kullanarak bambaşka hikâyeler anlatıyor, grafik romanlar ortaya koyuyorlar. Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinden sonra "Tam da bu noktada, artık dilimize yerleşmiş adıyla, grafik romanlar devreye giriyor." cümlesi getirilebilir? AX EII of Dy E) V

Diğer türlere göre senli benli, içtenliğe daha yatkın bir anlatımı vardır. Yazar, karşısında biri varmış gibi davranarak, konuşma dilinin sözcükleri ve sözcük öbeklerinden, deyimlerden yararlanarak kaleme alır yazısını. 118-Bu parçada sözü edilen yazı türü aşağıda-kilerden hangisidir? A) Deneme B) Fıkra C) Öykü D) Ani E) Sohbet

13. Yılın en büyük 10 tip olayı arasında gösterilen kolon kanser tedavisinde yüzde 100 başarı elde edilmesini sağlayan üç etaplı radyoimmünoterapi yöntemi, bilim dünyasında yeni kapıları araladı ve 2017 yılının en iyi 10 teknolojik buluşu; tip, elektronik, fizik, kimya ve mühendislik alanlarında gerçekleştirildi. Bu parçayla ilgili olarak Sifat türünde bir sözcüğü derecelendirme görevinde kullanılan zarf vardır. II. Birden fazla tamlayanın ortak tamlanana bağlandığı bir isim tamlaması kullanılmıştır. III. Sifat görevinde kullanılmayan bir ortaç bulunmaktadır. IV. Kurallı birleşik sıfata yer verilmiştir. yargılarından hangileri söylenemez? 1. A) Yalnız ! D) Il ve IV UcDört Best B) Yalnız III E) III ve IV C) II ve III Diğer sayfaya geçiniz.

ÇAP/TYT 30. Şiir nedir ve şiir denildiğinde akla neden farklı tarifler geliyor? Necip Fazıl Kısakürek'e göre "Bizce şiir, mut- lak hakikati arama işidir." Cahit Sıtkı'da şiiri, "Şiir, söz- cüklerle güzel biçimler kurmak sanatıdır. başka bir şey değildir." diye tanımlar. Edip Cansever de şiirle ilgili "Bir tanımı yok mu onun? Bence yok Olsa olsa sezil- mesi var." ifadelerini kullanır. Ahmet Haşim, "Şiirin dili, düzyazı gibi anlaşılmak için değil, duyulmak için oluş- muş, müzikle söz arasında, sözden çok müziğe yakın, arabulucu bir dildir." der. Şiirin tanımı ile ilgili sadece bizde değil yabancı şairlerde de aynı düşüncelerin hâ- kim olduğunu söyleyebiliriz. İngiliz şair William Cow- per'e göre, "Gerçek şiir tarif edilemez. Bir anahtar bir büyüdür kendisi." Fransız yazar George Sand ise şiirle ilgili şunları ifade ediyor: "Şiir, bilinmeyen ve bilinemez engellere ateş heceleri için bir aramadır." Bu parçadaki, Tanımlanamaz oluşu, II. Duygunun ön planda yer alması, III. Estetik kaygı taşıması, Arayış içermesi, Gerçeği kurgulaması maddelerinden hangileri şairlerin şiir tanımlamala- rındaki özelliklerden değildir? A) I B) C) III D) IV E) V

nabagtagus ubrey 12808 17. (1) Goffman'a göre, kişinin hayattaki iki sahnesinden biri, dav- ranışların dikkatle sergilendiği "vitrin bölgesi"; diğeri ise da- ha rahat davranılan "sahne arkası"dır. (II) Vitrin bölgesi ya da sahne önü, kişisel performansın sahnelendiği bölümdür. (III) Sahne arkası ise kişiyi rolüne hazırlayan, seyircinin gör- mediği onun hakkında herhangi bir fikrinin olmadığı yerdir. (IV) Sahne arkasında ne kadar planlı ve düzenli olunursa sahnede o oranda başarı sağlanacağı aşikârdır. (V) Sahne önünde kişi başkasıyla etkileşime geçtiğinden sürekli orta- ya koyduğu performansı gözden geçirir. (VI) Arka bölge se- yirciye kapalı olduğu için orada böyle bir hassasiyete gerek duyulmaz. tasy Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşün- cenin akışını bozmaktadır? 73 Longi A) II lors B) MI anals munhequ D) V e V EXVI

15. (1) Sanat, yaratıcılığın ve hayal gücünün türlü kanallar aracılığı ile ifade edilme biçimidir. (II) Bu ifade ediş, her ne kadar bireysel bir iletişimin ürünü gibi algılanıyor olsa da ulusal ya da uluslararası boyutta kurduğu iletişimin gücünü inkâr etmek olanaksızdır. (III) Bireylerin sanat sayesinde kendilerini yansıtabilmeleri, aynı zamanda öz benliklerini de bulabilmelerinin en önemli adımıdır. (IV) Bunu başaran bireylerin toplum içinde çoğunlukta olması, mutlu ve sağlıklı toplumların çok sayıda olması anlamına gelmektedir. (V) Sanatın sahip olduğu iyileştirici güçten yararlanan tüm bireyler; bu sayede öncelikle yaşadıkları toplumu sonra da tüm dünyayı iyileştirir, güzelleştirir. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır? A) I B) II Bill D) IV E) V

13. Her şeyden bihaber olan bir adamım ben. Şapkamın altında yaşarım. Kimsenin etlisine ve sütlüsüne karışmayan, yapayalnız biriyim. Bunu başkaları söylemiyor, ben kendim dile getiriyorum. İnanabilirsiniz siz de. Bu parçayla ilgili olarak aşağıdakilerin hangisi söylenemez? takımı J A Bir adı niteleme görevinde kullanılan ad takımı bulunmaktadır. B) Özneyi pekiştirme görevinde kullanılan dönüşlülük zamiri vardır. C) Tamlayanı belgisiz adil olan ad takımına yer verilmiştir. D) Türkçenin sondan eklemeli dil olma özelliğine aykırı sözcük kullanılmıştır. E) Kurallı birleşik eylem bulunmaktadır.

ridir. n 11 an Bilerek ya da farkında olunmadan yanlış bilgilerin sunulması ve neyin doğru, neyin yanlış olduğunun tespit edilememesi bilgi kirliliğidir. Bilimsellik adı altında bilgi ve bilim olarak önümüze konulan birtakım şeyler, bizi asıl bilgiden uzaklaştırmaktadır. Çünkü insan yaşamı, sadece bilimin yöneldiği olgusal unsurlardan oluşmamaktadır. Bilakis insanın; bilimin ölçmekte zorlandığı, bilimsel sonuçlarla her zaman genellenemeyen; duygusal, ruhsal ve manevi bir yönü de bulunmaktadır. Bilimsel otoriteler ise insana ait tüm bu genellenemeyişlere rağmen sundukları bilginin kesinliğine mutlak şekilde inanılmasını ve buna uyulmasını bir hak olarak görmektedir. 25. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? A) Bilgi kirliliği, kontrol altına alınmadan doğru bilgiye ulaşamayız. TÜRKÇE B) Bilimsellik adı altında yapılmış çalışmaların kesinliği daima şüphelidir. C) Bilimsel oligarşi, her şeye şüphe ile yaklaşması sonucu ayakta kalmaktadır. D) Neyin doğru neyin yanlış olduğunu sanatçılar belirlemelidir. E) Asıl bilgi, bilim tarafından ispatı yapılmış ve kabullenilmiş bilgidir.

yat- ndu ku- flas cin. 30- üz- n 33. Muhabir: (1) Yazar: -Yazmaya senaryoyla başladım aslında. Uzun yıllardır iyi de bir öykü okuru olarak senaryo yazarken bir gün öykü de yazabileceğimi hayal ederdim. Tek kişilik oyunlar yazmaya başladıktan sonra bu hayale yaklaştığımı hissettim ve bir sü re sonra ufak ufak yazmaya başladım. Öykü benim için yaz- makla ilgili uzun süre kafa yorduktan sonra curet edilebile- cek yerdeydi ve o yere ulaştığımı hissedince yazdım. Muhabir: (11) Yazar: - Uyumsuz karakterler benim senaryolarımda da oyunlarım- da da sıklıkla çalıştığım bir konu. Uyumsuzluk erkeklerde ço- ğu zaman "zeki" olduklarının bir göstergesi gibi yorumlanıyor fakat uyumsuz olan kadın olduğunda aynı anlayışlı, hoşgö- rülü tavır yerine, dört bir koldan aile içinde, eğitim hayatında, sosyal çevresinde, çalışma hayatında hızla hizaya getirilmek isteniyor. Ben de yeni kitabımda bu görmezden, duymazdan gelinen, ha bire yontulmaya, kıymetsizleştirilmeye çalışılan; bütün bunlara rağmen yaşamın kenarında nefes almaya, var olmaya çabalayan kadınları anlatmak istedim. Bu diyalogda boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden han- gisi sırasıyla getirilmelidir? fo A) (1) Yazın hayatınızda ilk olarak hangi türde eser verdi- niz? Uyumsuz insanları eserlerinizde sık sık konu etmek- le güttüğünüz özel bir amaç var mı? (1) İlk öykü kitabınızdan sonra öykü yazmaya özellikle mi ara verdiniz? (II) Toplumumuzda kadınlara ayrımcılık yapıldığına katı- liyor musunuz? Öykü yazmaya ne zaman ve nasıl başladınız? (II) Yeni kitabınızda uyumsuz kadınları seçmenizin özel bir anlamı var mı? 34. Aşağıc D) (1) Senaryo yazmakla öykü yazmak arasında teknik açı- dan bir farklılık var mı? (II) Eserlerinizde özellikle üzerinde durduğunuz bir ko- nu var mı? (1) Öykü yazmak için özel bir birikim gerektiğine inanı- yor musunuz? (II) Uyumsuz karakterleri öykülerinizde özellikle mi kah- raman olarak seçiyorsunuz? gereki A) Di da lis d

(1) Yazar, romanında, hayal ve gerçeği öyle bir harmanlıyor ki neyin hayal, neyin gerçek olduğunu çok zaman fark ede- miyor okur. (II) Müziğin ve sinemanın dilinin sağladığı ko- laylıklardan büyük bir ustalıkla faydalanıyor edebiyatta. (III) Karakterlerinin bile bilmediği yaşamsal sırları, olay akışı bo- yunca okuyucuyla paylaşıyor hatta kimi zaman olaylarla ilgili düşüncelerini farklı kılıklara bürünme gereği bile duymadan açık biçimde söylüyor okura. (IV) Roman boyunca bir tarafta kahramanlarına kendi karanlıklarından kurtulmaları için ışığın yönünü gösteriyor; öte tarafta okurun karşısına çıkıp romanın yazılma gerekçelerini anlatıyor ona. (V) İsimleri tarihe saklan- mış kişileri kurgusal olarak ete kemiğe büründürdüren Pere Borrell del Caso'nun 1874 tarihli ünlü tablosu Eleştiriden Ka- çış'ında olduğu gibi, betimlendiği çevreden, daha doğrusu tarihteki yerinden çıkarıp bugüne getiriyor. (VI) Bu yönüyle, romanın tarihî dekoru, geniş coğrafi mekânı ve karakterleri- nin dünyalarıyla Borrell del Caso'nun sanat ve düşünce zin- cirine bir halka daha ekliyor. 35. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangilerinden "ya- zarın romanında kişiliğini gizleme gereği duymadığı" anlamı çıkarılabilir? A) Yalpiz II x GINTON ve IV Yalnız III E) I, ve V acher E C) I ve III

12. Ben ayağımda çarık, elimde asa Senin için şu yollara düşmüşüm || Senelerce sonra sana dönüşüm ||| Bir mahşer gününe de rastlasa IV V Beni unutma Bu dizelerde geçen numaralı sözcüklerden hangileri yapıca diğerlerinden farklıdır? A) Ivell BY 'Il ve Ill D) III ve V C) I ve IV E) IV ve V

1. (1) Yaşanan olaylara karşı yaklaşımlar ve bunlar karşısında duyulan hislerin yoğunluğu insandan insana değişebiliyor. (II) Bu farklılıkların yetiştirilme biçimi ve deneyimlerden kaynaklandığı düşünülüyordu ancak bazı bilim insanları, bu konuda genlerimizin de etkili olduğunu düşünüyor. (III) Toplam 2800 tek ve çift yumurta ikizinin katıldığı araştırma, insanların hassasiyet düzeyinde genetik faktörlerin oldukça önemli bir payı olduğunu gösterdi. (IV) Araştırma, hassasiyet farkını ortaya çıkaran etkenlerin %47'sinin genetik, %53'ünün ise yaşanan tecrübeler sonucu oluştuğunu söylüyor. (V) Ancak bu araştırma, kısıtlı bir denek topluluğu ile yapıldığı için sonuçlarının hålå tartışmalı olduğunu da eklemek gerek. Bu parçadaki numaralanmış yerlerden hangisine, "Stresten etkilenme düzeyi hatta alınan psikolojik yardımlar karşısında gösterilen iyileşme eğilimi bile farklı olabiliyor." cümlesinin getirilmesi uygundur? A) I B) II C) III D) IV E) V

akiler- mayı gra- am eye B 5 A R M na- sal ir- r- 1 L 3 4. yaya şadıklarını kalbiyle duyumsanız. İşte bir yolculuk bileti daha... Bu parçada altı çizili söz öbeğiyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? AVOkuduklarımıza kendi yorumlarımızı katmak Hayatı gözlemci bakış açısıyla değerlendirmek C) Okuduklarımıza yazarın penceresinden bakmak Yaşananlan olduğu gibi kabul etmek Yaşadıklarımızı kendi kalbimizle hissetmek ● ● geniş: Kolay kolay tasalanmayan, hoşgörülü, rahat. çıkmak: Elde edilmek, sağlanmak. kalıp: Gösterişli görünüş. Aşağıdakilerin hangisinde "geniş, çıkmak, kalıp" söz- cükleri belirtilen anlamlarını karşılayacak şekilde kul- lanılmıştır? Kültür; çok geniş bir zaman kesitinde ortaya çıkan, belirli davranış kalıplarını da içinde barındıran sosyolo- jik bir olgudur. BY Birçok kaliba girerek net bir duruş sergileyemeyen geniş yapılı kişilerin bu tavırları nedeniyle insanlarda güven sorunu ortaya çıktı. Belirli kalıpların dışına çıkmayan insanların olgun ve geniş çaplı düşünceler elde etmesi, çok da mümkün değildir. D) Büyük bir kalıp kullanılarak ortaya çıkan Kars gravyeri, geniş kitleler tarafından büyük bir beğeniyle tüketilen peynir çeşididir. E) Kalıbıyla çevresindekileri ürküten bu gencin olayı değerlendirirken sergilediği geniş tutum sayesinde top- lantıdan olumlu bir netice çıktı. Diğer Sayfaya Geçiniz.

9. Adaptasyonlar, edebiyat eserlerinin yaratıcı bir şekilde yorumlanmasını gerektirir; bir romanın tüm içeriğinin fil- me dâhil edilmesi imkânsızdır. Film yapımcıları, anlatıyı sinemaya uygun hale getirebilmek için içeriği seçici olarak yorumlar ve birçok değişiklik yaparlar. Adaptasyonun çekiciliği de bundan gelir. Romanların filme adaptasyonu, edebiyatın değerini düşürmenin aksine onun pozisyonunu güçlendirir ve yükseltir. Kanıt olarak da filme adaptasyonu yapılan kitapların satışlarının artması gösterilebilir. Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden han- gisidir? Adaptasyon, eserin kalıcılığını gölgeler. B Adaptasyonu yapılan eserler çekicilik kazanır. Adaptasyon, edebiyatımızda fazla gelişmemiştir. Edebiyat eserleri adaptasyona tabi tutulmamalıdır. Ünlü yazarların eserleri daha çok okunmaktadır.