Paragrafta Yardımcı Düşünceler Soruları

eis Yorynfon 20. Şiiri soylu bir sanat olarak gören, estetik tavrı ön plan- da tutan, iyi ve güzel şiir yazma endişesi taşıyan şairlere göre şiir; dil işçiliği ürünü olmalıdır. Günlük dilden farklı bir şiir dili kuran bu şairler; simgelerle, özgün ve yaratıcı imgelerle donattıkları şiirlerinde biçime ve ahenk ögele- rine çok önem vermişlerdir. İdeolojik kaygılardan uzaktır onların şiirleri. Aşk, yalnızlık, hüzün, özlem, ölüm gibi te malar onların ustaca kurulmuş dizelerinde ahenkle dans eder. Bu parçada anlatılanlardan hareketle aşağıdakiler- den hangisi söylenemez? A) Aralarında Ahmet Haşim ve Yahya Kemal Beyatlı'nın da bulunduğu şairlerin şiire yaklaşımlarından söz edilmektedir. B) Şiirin kendine özgü bir dili olması gerektiğini savunan şairlerce benimsenmiş bir şiir anlayışına değinilmek- tedir. C) "Birinci Yeni” şiirinin karşı çıktığı bir şiir anlayışına de- ğinilmektedir. D) İyi ve güzel şiir yazma endişesi duyan şairlerin ölçü, uyak, dize sınırlaması gibi ögelerden uzak; özgür Şiir- ler yazdıkları vurgulanmaktadır. E) Saf (öz) şiir anlayışını benimseyen şairlerin şiir anlayı- şi yansıtılmaktadır.

7, 8 ve 9. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. e- u, r n- Bir disiplinin dilinden diğerinin diline geçerken kalem sekmesi yaşanabilir, örneğin deneme ya- zarken ayrı, roman yazarken ayrı dil kullanırsınız. (1) Bunun bilgisine sahip olsanız bile her ikisinin de düzyazı olması kaleminizi şaşırtabilir; düzyazı sentaksinin ve semantiğinin akrabalığı nedeniyle birinden diğerine geçerken sizmalar olabilir. (II) Özellikle düzyazıdan şiire ya da kurmaca türüne geçerken, gereken ruh haline girmok, bıraktığınız yerden aynı atmosferi sürdürmek konsantrasyonu yüksek bir oyunculuk becerisi gerektirir. (I) Ye- terince farkındalik geliştirmediyseniz, bu konuda yeteneğinizi kollamadıysanız, İngilizce düşünüp Türkçe roman yazmaya kalkışmak gibi sorunlar doğurabilir. (IV) Benim gibi farklı türlerde, üstelik yoğun tempoda çalışanların özel dikkatler geliştir- mesi gereken bir durumdur bu. (W) Bu oyunculuk örneğiyle durumu “şıklaştırıyor" olabilirim; belki de bir tür şizofrenidir bu. (VI) Öyle ya da böyle yıllardır bu sorunu kendi payıma iyi hallettiğimi saniyorum. Di- nli ra- na 7. Aşağıdakilerden hangisi altı çizili sözlerin parçaya kattığı anlamlardan biri değildir? A) Sanatçının kendini tanıması ve kabullenmesi hiştir. By Özelliklerin birbiri içine azar azar akması Paragrafın Şifresi® - Modüler Soru Bankası nus zelliğe atlama erini devam ettirmesi kişiyi sikolojiye bürünmesi 1 e ele 8. da aşağıdakilerden han- tir? Haki- msel un nin Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin anlamlı bir bütün oluşturması için hangilerinin birbiriy- le yer değiştirmesi gerekir? evrilip A) II ve III B) III ve IV C) 11/ve IV sem D) IV ve V E) I ve II 207 Modüler Soru Bankası

ve 8 1 L 10. Fantastik edebiyatın öncülerinden olan Yüzükle- rin Efendisiyle milyonları peşinden sürükleyen J.R.R. Tolkien'in el yazması koleksiyonunu okurlarına sunan Mar- guette Üniversitesi Kütüphanesi, geçen yıl yazarın bu kadar okuyucuyu/seyirciyi etkisi altına almasının sırrını araştırma konusu yaptı. ABD merkezli radyo kanalı Wuwm'un inter- net sitesindeki habere göre kütüphanenin müdürü William Fills, koleksiyonun hayranlarıyla yazar hakkında kısa süreli soru-Cevap sohbeti yaptı. Röportajda “Tolkien'in eserleriyle ne zaman karşılaştınız?", "Neden Tolkien hayranısınız?", "Tolkien, sizin için ne ifade ediyor?” soruları yöneltildi ve bunların 3 dakikada yanıtlanması istendi. 400'den fazla rö- portajın kesiştiği nokta şu oldu: Tolkien'i okuyunca yahut seyredince gelecekte iyi şeyler olacak; bekle, bırakma, pes etme, geçip gidiyor bak işte karanlıklar, dağılıyor kara bu- lutlar mesajını çokça aldım. İşte bu ortak algi, okuru ona bağlıyor. Bu parçada sözü edilen araştırma ve röportajlarla 1. Tolkien, okuyucuya umutlu olmayi telkin ettiği için kitlelerin beğenisini kazanmaktadır. II. Tolkien, okuyucunun hayal gücüne hitap eden bir yazar olduğu için popülerlik kazanmaktadır. III. Tolkien, eserlerini el yazısıyla yazdığı ve özgün hayallerle bezediği için çok beğenilmektedir. sonuçlarından hangilerine ulaşılmıştır? S A R M A A) Yalnız! D) I ve III B) Yalnız 11 C) I ve II E) II ve III

7. Avrasya'nın geniş bozkırlar tarihin ilk devirlerinden itibaren Türk kökenli halklara yurtluk etmiştir. Bu sebepten İslam Oncesi Türk tarihi sadece Orta Asya'da değil, Kafkaslar ve Karadeniz'in kuzeyinde hatta Macaristan'ın ovalarına uzanan geniş sahada da gerçekleşmiştir. Milyonlarca kilometrekare bu alanlar coğrafi olarak aşağı yukarı aynı iklim özelliklerini göstermektedir. Türk tarihinin bilinen en eski devirlerinden XI. yüzyıla kadar Türk kökenli topluluklar Moğolistan'ın doğusundaki Kerulen Irmağı'ndan Tuna boylarına kadar çok geniş bir alanda hareket etmişlerdir. Nitekim bu geniş alanda söz konusu halkların izlerini takip etmek, bir bakıma erken dönem Türk tarihini aydınlığa kavuşturmaktır. Ancak kaynakların çoğu Türk dilinde değil; Çin, Fars, Arap, Grek, Latin ve Rus gibi komşu milletlerin dillerinde yazılmıştır. Bu durum Eski Türk tarihini araştırmayı zorlaştırmaktadır. Ancak söz konusu alanın tamamında eski Türk dilinin yadigârları bulunmaktadır, runik alfabe de denen bu oyma yazı çoğunlukla taşların üstüne kazınmıştır. Bu metinden aşağıdaki yargılardan hangisi kesin olarak çıkarılır? Türkler, İslam öncesinde yalnızca Orta Asya'da yaşamıştır. B) Orta Asya'nın iklim özellikleri çağlar boyu aynı kalmıştır. C) Türk kültürünü anlatan ilk metinler, komşu milletlerin edebiyatlarında yer almaktadır. D) Türklerden kalan ilk yazılı belgelerde runik kökenli alfabe kullanılmıştır. Türkler İslam'ı kabul ettikten sonra yerleşik hayata geçmeye başlamıştır.

5. Şairin işi, kendinden öncekilerin ördükleri duvara bir tuğla daha eklemekten başka bir şey değildir. Bu tuğla, kendinden önce gelenlere yaslanarak sağlamlaşır ve kendinden sonrakilerin üzerine bir tuğla daha koyabil- mesi için uygun, kimseye benzemeyen bir biçim alır. Şair, elbette bu biçimin estetik açıdan yeterli seviyede olmasını amaçlar. Bu parçaya göre, aşağıdakilerden hangisi şairin özelliklerinden biri olamaz? A) Güzelliğe değer verme B) Gelenekten yararlanma C) Geçmişe yüz çevirme D) Kendine ait bir tarzı olma E) Geleceğe kaynak olma 2021 / TYT

25. "Satılmiyor" gerekçesiyle şiir dizisini yayından kaldıran büyük yayınevlerine her gün yenileri ekleniyor. Sayısız şiir dergisinin çıktığı, antolojilerin, yıllıkların peş peşe sökün ettiği bir dönemde üstelik. “Bir antoloji yüz şiir kitabına bedeldir." deniliyor âdeta Tadımlık olan, doyumluk olanın yerine geçer oldu. Ancak şiir kitaplarının yeterince satmıyor oluşu sadece şimdiye özgü bir durum değil. Has şiir, her zaman az satılmadı mi? Eskiden de öyleydi ama medyatik olmak, popüler olmak bugün olduğu kadar prim yapmıyordu, göz boyamıyordu? Böyle düşünen birinin aşağıdakilerden hangisini söylemesi beklenemez? AV Şiir kitaplarının yeterince satmıyor olusu sadece günümüze has bir durum değildir B) Popüler olmak günümüz kültür hayatının ayrılmaz bir parçası durumundadır. C) Sayısız şiir dergisinin çıktığı, antolojilerin, yıllıkların peş peşe yayımlandığı bir dönemde bazı yayınevleri şiir dizisini ne yazık ki yayından kaldırmaktadır. İyi şiir, hiçbir zaman çok satmadı ki günümüzde de çok satsın. E) Bir antoloji, birçok şiir kitabinin tadini size bir arada yaşatabilir.

3 Bakırköy'ün uydu serti olan Yeşilköy'ün zengin tarihine baktı- ģimizda 1204'te IV. Haçlı Seferi ordularının Istanbul'u ele ge- çirmeden önce burada karargâh kurmuş olduklarını görürüz, 1877-78 yılları arasında geçen ve "93 Harbi" olarak adlandı- rilan Çarlık Rusya'sına karşı yaptığımız savaşta, Grand Dük Nicola Nikolayeviç kumandasındaki 40 bin kişilik Rus ordusu Yeşilköy'de konuşlanır. 3 Mart 1878'de Osmanlı Devleti'nin en acı antlaşmalarından olan Ayastefanos Antlaşması burada im- zalanır. Balkan Savaşları'nın sonlarında cephelerde tifo, tifüs, kolera gibi bulaşıcı hastalıklara yakalanan askerlerimizin teda- vileri burada kurulan sahra hastanelerinde yapılır, çok sayıda şehit de verilir. Bu şehitler toplu olarak Yeşilköy'de belirli yer- lere gömülür ancak ne acıdır ki bugüne dek onlar için bir anıt yapılmamıştır. Bu parçadan hareketle Yeşilköy ile ilgili aşağıdakilerin hangisine ulaşılabilir? A) Uzun yıllar, yediden yetmişe Bakırköylülerin uğrak yeri ol- muştur. B) Savaş döneminin en büyük ve en modern hastanesine sa- hiptir. C) Pek çok semtte olduğu gibi insanlar tarafından unutulmuş tur. D) Osmanlı Devleti'nin imzaladığı ilk antlaşmaya ev sahibi ol- muştur. E) Geçmişten günümüze çok önemli tarihî olayların içinde yer almıştır

33 2. Bir kitabın derinlikler içindeki bilinç dışı malzemeyi de dürtme ihtimali vardır. Şansınız varsa bir blogda, bir oku- ma grubunda, doktorunuzun odasında bu derin etkileri yorumlama şansı bulursunuz. Aksi takdirde elinizdeki kitabın kapağını kapattığınız an beklenmedik bir huzur- suzluk da sizi bulabilir. Sonuçta edebiyat sadece umut aşılamaz, ufuk açmaz, yaralara merhem olmaz. Edebiyat kimi zaman görmezden gelinen bir çocuk kadar hırçın- dır. Onu görün, hissedin ve algılayın ister. Günlük rutin hayatınızda kaçındığınız her gerçeği bir kurgu süsünde yüzünüze çarpabilir. Boşuna demiyorlar "dikkat kitap var" diye. Edebiyat göz yummuş, boyun eğmiş kitleler için bu yüzden ürkütücüdür. George Orwell'in 1984'ünü oku- duğunuzda da Aldous Huxley'in Cesur Yeni Dünya'sını okuduğunuzda da ütopya denen şeyin aslında içinde yaşadığımız sistemin kendisi olduğuyla yüzleşiyoruz. Çünkü kurgu aslında gerçekliğin katili değil, gerçeğe dair en can alıcı olanın temsilidir. Bir insanın kurgusal olanda kendini bulması belki de oyuncu doğasıyla mümkündür. Gerçeği bu şekilde evirip çevirebilir. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisine ulaşılır? A) Bireyler, bir kitabın derinlikler içerisindeki malzemesi- ni bulamazlar. B) Edebiyat, bazı insanlar için korkutucu özellikler taşı- yabiliyor. C) Kurgu, edebiyatın vazgeçilmez ve olmazsa olmaz bir parçasıdır. DY Gerçeğin değişebilir olduğunu bilmeyiz ve algılaya- mayız. E) Gerçek; değişime kapalı, değerlendirmeye açık bir olgudur.

B B Türkçe 32 31. Minyatür, genellikle el yazması kitaplarda yer alan küçük boyutlu, renkli resimlerdir. Kelime, Orta Çağ Avrupası'nda hazırlanan el yazmalarının bölüm başlarında metnin ilk harfinin etrafında kızıl-turuncu minium ile kırmızı kurşun tozuyla yapılan miniatura adli tezhipten gelmekte ve kır- mızı kurşun tozu anlamını taşımaktadır ancak zaman- la "küçük" kelimesinin etkisinde kalarak küçük resim an- lamını da kazanmıştır. İslam sanatında minyatüre tasvir, minyatür sanatçısına musavvir veya nakkaş adı verilmiş- tir. Metni açıklamak amacıyla kitap sayfalarına veya bir al- büm içinde toplanmak için tek yaprak hâlinde sulu boya ve altın, gümüş yaldızla yapılan minyatürler, ışık ve gölge oyunlarıyla derinlik duygusu kazandırılmayan küçük bo- yutlu resimlerdir. Minyatür sanatı tasvir yasağı varsayımı- na rağmen bütün Türk devletlerinde kendine yer bulmuş- tur. Osmanlılar Devri'nde de Nakkaş Osman ve Levnî gibi isimler bu alanda çok önemli eserler vermişlerdir. Bu parçada "minyatür" ile ilgili olarak 1. Boyutu kitabın büyüklüğüne göre değişmektedir. II. İslamiyet'in etkisiyle gelişme göstermiştir. III. Değişik dönemlerde etkisi görülmüştür. yargılarından hangilerine ulaşılamaz? MIRAY YAYINLARI- A) Yalnız! B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve II I, II ve III

eis Yayınları ..... 35 34. Hiçbir düşünce sistemi, kendinden öncekilerin topra- ğında aynıyla filizlenmez. Her düşünce sistemi, birtakım düşünceleri yok saymak zorundadır, bu sebeple ister is- temez eksik ve yetersizdir. Nitelikli yazar da genellikle bu boşluğa parmak basar. Belli bir dönemde egemen olan dünya görüşünü kopya ederek sunmaz; eksik bırakılan, görmezden gelinen, inkâr edilen yönleri gün yüzüne çi- karır. Bunu yaparken kurgu gücünden yararlanır. Ona göre, edebiyat eserleri toplumun tutanağı gibidir. "Sa- natçı bu tutanakta toplumla birlikte kendini de anlatır.” anlayışını savunur. Belki de bu sebepledir ki günümüz düşünce sistemine gelecekten bakmaya çalışır ve toplu- mun önünden gider. Bu parçadan hareketle "nitelikli yazar” için, I. Yazdıklarıyla, içinde yaşadığı zamanı, o zamanın in- sanlarını, o zamanda yaşananları kayıt altına alır. II. Yaşadığı çağın ilerisindeki fikirleriyle topluma yön ve- rir. III. Kendinden öncekilerin düşüncelerini ve kullandıkları üslubu, eserlerinin ana malzemesi olarak görür. IV. Eserlerinde kimliğini gizlemekten geri durmayı pren- sip hâline getirir. yargılarından hangisi/hangileri söylenemez? A) I ve II B) I ve III C) Yalnız It D) III ve IV . E) Yalnız IV eis Yayinlar

24. Herkesin kendi sesi var. İnce bir ses. Harika bir ses Doyumsuz bir ses. Çekilmez bir ses. Etkili bir ses. Ne önemi var? Ben her sese göre bir şarkı, bir türkü, bir ezgi olduğuna inananlardanım. Bu nedenledir ki şu bet sesim hiçbir zaman üzmedi beni. Sesimi güzelleştirmek için bir çaba da harcamadım. Yalnızca bu sesin söyleyebileceği ezgileri, türküleri yaratmaya çalıştım. Aşağıdakilerden hangisi bu parçanın yazarının söyle- yeceği bir cümle değildir? A) Bireysel farklılıkları saklamak yerine ön plana çıkar- dığımız bir eğitim sistemi oluşturmalıyız. B) Başkaları gibi olmaya çalışmak çok yorucu bir çaba- dır, enerjini sahip olduğun özelliklerini geliştirmeye harcamalısın. a) Sanatta kendi tarzını ve sınırlarını bulmak gerçekten Hem zaman hem de doğru yönlendirme isteyen bir şeydir. D) Kendi yeteneklerini keşfedebilmiş ve bu yetenekleri aktarabileceği alanlar yaratabilmiş insanlara hayran- lik duyuyorum. E) Herkes kendinde bir cevher olduğunu düşünür oysa gerçek cevhere sahip insanlar herkesten farklıdır, onları gözden kaçırmanız mümkün değildir.

35. ve 36. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Ü- ar- ol n- a- ec p Kertenkelelerin bugün dünya üzerinde 3.000'den fazla türü mevcuttur. Soğuk iklime fazla dayanıklı olmadıklarından ge- nel olarak çöl bölgelerinde ve tropikal kuşakların kurak kısım- larında sık görülür. Yer altında, ağaçlar üzerinde yaşayanları olduğu gibi, havada uçanları, suda yüzenleri, renk değiştire- bilenleri de boldur. Uzunca ve yuvarlakça olan vücutlarının üzeri pullu veya pütürlüdür. Avlanırken dilleri üzerindeki ya- pışkan tükürük, avı yakalamalarına yardımcı olur. Çoğunluk- la dört ayaklı ve pek azı iki ayaklı veya tamamen ayaksız olur. Her ayakta beşer adet parmak ve uçlarında gelişmiş tırnak- ları bulunur. Karın pulları sırt ve yanlarda olanlardan daha iri- dir. Kertenkelelerin kuyrukları koptuğu zaman bir ayı geçme- yen bir süre içinde yeni bir kuyruk meydana gelir. Yalnız bu yeni çıkan kuyruk eskisi gibi olmayıp pul, renk ve yapı bakı- mindan farklıdır. Ilk kuyruktaki gibi omurgalar yoktur. Yeni kuy- ruğa kıkırdak dokusundan bir yapı destek olur. Bunda pullar gayri muntazam olup derideki desen meydana getiren boya- lar da yoktur. Kuyruk kopmadan kırılırsa o yerden yeni bir kuy- ruk uzar. Böylece çatalkuyruk meydana gelir. 35. Bu parçada kertenkelelerle ilgili olarak; nerelerde ve nasıl yaşadıkları, Hl. beslenme ve korunma alışkanlıkları, lui. bedensel özellikleri ve organlarinin işlevleri D özelliklerinden hangilerine değinilmemiştir? A) Yalnızt B) alnız C) Yalnız III Ditvett E) II ve III 36. Bu parçanın anlatımı için aşağıdakilerden hangisi söy- lenemezi

6.-7. soruları asagidaki parçaya göre cevaplaymiz Beş yüz yıl kadar önce Baki şöyle demiş : "Yaşarken senin değerini bilmediler ey Bakil Musalla taşına yatırıldığında eş dost karşına sıra sıra dizilip ancak o zaman sana saygı gösterecekler." Bu şairi , daha 12 yaşında kanun virtao- zü olan, 16 yaşında çok önemli sanatçılar arasında yer alip konserler veren, gazellere eşlik eden ve yurt dışında plak dolduran Ferid Alnar'ı hatırladıkça o kadar iyi anli- yorum ki... Sonradan Türk müziği ögelerine heves edip kullanmaya çalışanların aksine geleneksel müziğin için- de doğup büyüyen ve o müziği adeta ruhuna sindirmiş bir sanatçı. Daha çocukken benimsediği makam olgusu- nu ileriye taşımak ve Türk müziğiyle Batı müziğini har- manlamak istemiş. Bu nedenle müzisyen; eleştirmenler tarafından, kendi bağlarından kopmakla itham edilmiş ve onun, geleneksel müziğimize yeni bir soluk getirdiği gözden kaçırılmış. Müzik dünyasına katkıları görmezden gelinen sanatçının eserleri dinleyiciyle ancak günümüzde buluşabilmekte. Bu parçaya göre Ferid Alnar'ın dönemindeki eleştir- menlerce değerli görülmemesinin nedeni aşağıdaki lerden hangisidir? A) stalaşmak amacıyla salt geleneksel sanatçılanın de- gil, Batı müziği sanatçılarının da desteğine başvurması B) Türkü, ninni ve ağıt gibi halk kultura Orünlerini Batı me- ziğinin çeşitli kaynaklarından üstün tutması C) Müzik alanında yetkin isimlerle ortak etkinlikler gerçek- 6. leştirmek yerine yalnız başına çalışmayı tercih etmesi Türk ve Batı müziği arasında bir sentez kurmaya ça- lışmasının sonucunda kendi koltGründen uzaklaşması E) Gelişmiş müzik ve makam incelemeleri sonucunda icradan uzaklaşarak müziğin teorik yönüne ağırlık ver- mesi (2021-DGS)

7./1) Gazetecilik gündelik bir iştir. (tanım) (II) Güncele dayanır, yalnızca o günü ilgilendirir. (bir sonraki cümlenin nedeni) (III) Bu nedenle o gün için taze olan bir yazı, ertesi gün bayatlar. (anlamca olumlu) (IV) Oysa zaman geçse de değişmeyen, olaylardaki ilişkiler, bağlantılardır. (önceki cümlede anlatılanlarla karşit durum) () İşte gazeteciliğin asıl zor yanı da bu ilişki ve bağlantıları, tarihin hızla akip giden sayfaları arasında yakalayıp işlemektir. (gazeteciliğin işlevi) Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi ayraç içindeki söze örnek niteliği taşımaz? A) B) II C) III D) IV E) V

Türkçe 29. Özellikle gim bir temez Ben de deniyle nelik kahra dans ci Be 28.) 1980 darbesi sonrası dönemin genel sosyolojik ve poe- tik eğiliminin de etkisiyle şairler, kendi içine kapanan şi- ir yazmışlardır. 80 darbesinin yazın alanini politika dışına yöneltmesi, Ergülen'in deyimiyle şairleri "eve dönen" şair- ler durumuna getirmiştir. Ilimli bir şiir anlayışıyla Ergülen, geleneksel şiirden kopmayan ve gelenek içerisinde yeni bir şiir tarzı oluşturmaya çalışmaktadır. Şiir yazarken şi- irin oluşum sürecine de değinen şair için şiir hem hayat- la bağlantılıdır hem de hayatın olumsuzluklarına karşı sa- vunma aracıdır. Ergülen, taklit ve yaratma arasında olan bir şiir anlayışına sahiptir. Dolayısıyla şiirinde hem sezgi hem kurgu mevcuttur. Şiir, onun varoluşunun özsel bağ- lantısıdir ve tinsel arınma vasitasıdır. Şiir üzerine görüş. leri de çoğunlukla şiirin kurguya dayalı yapısına yöneliktir. Şairi bir işçi gibi görmesi buna işaret eder. yaya ama dec nim Bu ler A Bu parçadan hareketle Haydar Ergülen ile ilgili aşağı- dakilerin hangisi söylenemez? A) Geçmiş şiir deneyimlerinden yararlanıp yeni bir şiir tar- zi oluşma çabası içerisinde olduğu B) Manevi temizlik için şiiri bir araç olarak gördüğü C) Şiir anlayışında daha çok şiirin kurgusal yapısının ön planda olduğu D) 80 darbesinden olumsuz bir şekilde etkilenip içe dönük şiirler yazan şairlere özendiği E) Yaşamın olumsuzluklanna karşı şiiri bir kalkan vazife- sinde kullandığı MIRAY YAYINLARI

2. "Çocuktum ufacıktım / Bir susayip bir aciktim /Dedim: Dede masal anlat/ Dedem dedi: Sen anlat / Ben anlattım. Dedem güldü / Bilmem dedem neden güldü..." Bu dizelerle başlayan, söz oyunları ve tekerlemelerle anlatılan öykülerle benim oğlum 4,5 yaşında okumayı öğrendi. Tabii ki hedefim okumayı öğretmek değildi. Bu satırları bilmeyenlerin sayısı çok azdır. Fatih Erdoğan, IÜC SEM Çevrim içi Çocuk Edebiyatı Eğitimi Programina destek vererek bizi son derece mutlu etti. Kesin kayıtlar kontenjan dolana kadar devam ediyor. Alana önemli katkıları olan akademisyen, yazar, yayıncı, yapımcı birçok paydaşı bir araya getiren ve Türkiye'de ilk olma özelliğiyle özgün bir eğitim programı bu. İstanbul Üniversitesi- Cerrahpaşa olarak gururlu ve heyecanlıyız. Bu parçadan 1. Istanbul Üniversitesi bünyesinde Çevrim İçi Çocuk Edebiyatı Eğitimi Programı düzenlenmektedir. II. Fatih Erdoğan, çocuk edebiyatı ile ilişkili bir kişidir. III. Okul öncesi çocuklara okumayı öğretmek amacıyla bazı kitaplar yayımlanmıştır. bilgilerinden hangilerine ulaşılabilir? A) Yalnız! B) Yalnız 11 C) I ve II D) I ve III E) II ve III