Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Paragrafta Yardımcı Düşünceler Soruları

urdu: Hayat
bulanlar ve
ar yalın ne
en'in sah-
mez yan-
ngüsü bir
uğu içer-
eyi değil,
Sahnede
ermişçe-
umrukla-
parag-
?
Muhabir: Size göre aydın her zaman yaşadığı toplumla ça-
tişan ya da en azından uyuşmayan biri midir?
Yazar: Aydin, kavram olarak beni rahatsız ediyor. Ancak
böyle bir kavram var ve ben bu kavramı, değişim ve gelişim
üstüne düşünülerek yol göstericiler yararlı olur mantığından
hareketle yapay olarak kazandırılmış bir kimlik olarak dü-
şünüyorum. Nitekim aydın, çok yönlü bir kişi olarak algılan-
maya başladı.
Muhabir: Peki siz romanlarınızı bir aydın sorumluluğu
içinde yazıyor musunuz?
Yazar: Aydin sözcüğünün zamanla genişletilen içeriği beni
mutlu etmiyor. Batı'daki "entelektüel" kavramının bir tercü-
mesi olan “aydın" ile yetinmeyen ve kendilerini biraz daha
"modem bilge" gibi sunmak isteyenler "entelektüel" tabirini
kullanıyor. Ama entelektüel, toplumumuza çok yabancı ve
dilimizde de eğreti duruyor. Batı ülkelerinden dilimize geçen
bu sözcük bana göre yoğun anlamını yitirdi. Ben yazıla-
rimda kendi özgün değerleri oluşmuş insanlara toplumsal
açıdan yaklaşmaya, onları yakınlaştırmaya ve bilinçlendir-
meye çalışan bir yazanm sadece.
Aşağıdaki yargılardan hangisinin bu diyalogdaki ya-
zarın aydın kavramı üzerine düşünceleriyle örtüştüğü
söylenebilir?
VI
A) Kavram olarak aydın, bireyden topluma doğru geniş-
leyen, toplumdaki bireylerin kutuplaşmasının önüne
geçmeyi hedefleyen önemli bir yol göstericidir.
B) Kendini aydin sanan insanlar, sahiden aydın olsalardı
aydın kavramı, asıl kimliğini yitirmeden daha entelek-
tüel bir yapıya bürünebilirdi.
C) Aydin, kavram olarak var olsa da gerçekte içi boşal-
tilmiştır. Doğurganlığı ve etki gücü kaybolmuş olan bu
kavram, zamanla derinliğini yitirmiştir.
D) Aydin, toplumun örnek aldığı kişiler olmalıdır. Toplum
üzerinde estetik bir denge kurmalı ve yaptığı her şeyde
insani gerçekliği temel almalıdır.
E) Metalaştırılmış insanların kendi özgün kimliğini kazan-
ması yolunda önemli bir kaynak olan aydın, insanlara
algı ve anlama yetisi kazandırmalıdır.
Lise Türkçe
Paragrafta Yardımcı Düşünceler
urdu: Hayat bulanlar ve ar yalın ne en'in sah- mez yan- ngüsü bir uğu içer- eyi değil, Sahnede ermişçe- umrukla- parag- ? Muhabir: Size göre aydın her zaman yaşadığı toplumla ça- tişan ya da en azından uyuşmayan biri midir? Yazar: Aydin, kavram olarak beni rahatsız ediyor. Ancak böyle bir kavram var ve ben bu kavramı, değişim ve gelişim üstüne düşünülerek yol göstericiler yararlı olur mantığından hareketle yapay olarak kazandırılmış bir kimlik olarak dü- şünüyorum. Nitekim aydın, çok yönlü bir kişi olarak algılan- maya başladı. Muhabir: Peki siz romanlarınızı bir aydın sorumluluğu içinde yazıyor musunuz? Yazar: Aydin sözcüğünün zamanla genişletilen içeriği beni mutlu etmiyor. Batı'daki "entelektüel" kavramının bir tercü- mesi olan “aydın" ile yetinmeyen ve kendilerini biraz daha "modem bilge" gibi sunmak isteyenler "entelektüel" tabirini kullanıyor. Ama entelektüel, toplumumuza çok yabancı ve dilimizde de eğreti duruyor. Batı ülkelerinden dilimize geçen bu sözcük bana göre yoğun anlamını yitirdi. Ben yazıla- rimda kendi özgün değerleri oluşmuş insanlara toplumsal açıdan yaklaşmaya, onları yakınlaştırmaya ve bilinçlendir- meye çalışan bir yazanm sadece. Aşağıdaki yargılardan hangisinin bu diyalogdaki ya- zarın aydın kavramı üzerine düşünceleriyle örtüştüğü söylenebilir? VI A) Kavram olarak aydın, bireyden topluma doğru geniş- leyen, toplumdaki bireylerin kutuplaşmasının önüne geçmeyi hedefleyen önemli bir yol göstericidir. B) Kendini aydin sanan insanlar, sahiden aydın olsalardı aydın kavramı, asıl kimliğini yitirmeden daha entelek- tüel bir yapıya bürünebilirdi. C) Aydin, kavram olarak var olsa da gerçekte içi boşal- tilmiştır. Doğurganlığı ve etki gücü kaybolmuş olan bu kavram, zamanla derinliğini yitirmiştir. D) Aydin, toplumun örnek aldığı kişiler olmalıdır. Toplum üzerinde estetik bir denge kurmalı ve yaptığı her şeyde insani gerçekliği temel almalıdır. E) Metalaştırılmış insanların kendi özgün kimliğini kazan- ması yolunda önemli bir kaynak olan aydın, insanlara algı ve anlama yetisi kazandırmalıdır.
Que
(1) 2010 yılında Tokyo Üniversitesinde bir grup
araştırmacı, bakterilerin sudokuya benzer basit
bulmacaları çözüp çözemeyeceği ile ilgileniyordu.
(I) Bunun için yapılan deneyde dörde dört bir tabloya
farklı genetik kimlikler verilerek on altı E.coli bakterisi
yerleştirildi. (III) Genlerde yapılan ek bir programlama ile
renkleri belirlenmemiş olan bakterilerin aynı satır, sütun
veya ikiye iki bloktaki diğer bakterilerden biriyle aynı
rengi alması engellendi. (IV) Başka bir ifadeyle bu
deneyde bakteriler, RNA aracılığıyla hem konumlarını
hem de renklerini birbirlerine aktarabildi. (V) Deneyin
sonunda, bakterilerin yüzde seksen oranında tabloyu
doldurmak için doğru renkleri seçtiği ve her bir kareyi
aynı anda çözdüğü görüldü.
Bu parçada numaralanmış
cümlelerle ilgili
aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede deneyle ilgili zaman, mekân ve araştırma
konusu bilgisine yer verilmiştir.
B) II. cümlede deneyin uygulanma şekli ve denekler
hakkında bilgilerden bahsedilmiştir.
C) III. cümlede deneydeki bazı kurallardan ve
deneklerdeki değişikliklerden söz edilmiştir.
D) IV. cümlede deney koşulları ve deneklerden beklenen
değişimler üzerinde durulmuştur.
E) V. cümlede araştırmacıların deneyden elde ettikleri
bulgu ve sonuçlara yer verilmiştir.
Lise Türkçe
Paragrafta Yardımcı Düşünceler
Que (1) 2010 yılında Tokyo Üniversitesinde bir grup araştırmacı, bakterilerin sudokuya benzer basit bulmacaları çözüp çözemeyeceği ile ilgileniyordu. (I) Bunun için yapılan deneyde dörde dört bir tabloya farklı genetik kimlikler verilerek on altı E.coli bakterisi yerleştirildi. (III) Genlerde yapılan ek bir programlama ile renkleri belirlenmemiş olan bakterilerin aynı satır, sütun veya ikiye iki bloktaki diğer bakterilerden biriyle aynı rengi alması engellendi. (IV) Başka bir ifadeyle bu deneyde bakteriler, RNA aracılığıyla hem konumlarını hem de renklerini birbirlerine aktarabildi. (V) Deneyin sonunda, bakterilerin yüzde seksen oranında tabloyu doldurmak için doğru renkleri seçtiği ve her bir kareyi aynı anda çözdüğü görüldü. Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır? A) I. cümlede deneyle ilgili zaman, mekân ve araştırma konusu bilgisine yer verilmiştir. B) II. cümlede deneyin uygulanma şekli ve denekler hakkında bilgilerden bahsedilmiştir. C) III. cümlede deneydeki bazı kurallardan ve deneklerdeki değişikliklerden söz edilmiştir. D) IV. cümlede deney koşulları ve deneklerden beklenen değişimler üzerinde durulmuştur. E) V. cümlede araştırmacıların deneyden elde ettikleri bulgu ve sonuçlara yer verilmiştir.
13. (1) Muğla, Türkiye'nin ağacı en çok, yeşili en bereketli
olan şehri. (II) Muğla; ilçeleri, beldeleri, köyleri ve mez-
ralarıyla, ormanların içerisinde veya bitişiğinde güzel
ve mağrur duruyor. (III) Sokaklarında gezerken yüzyıl-
lar öncesinin manzaralarıyla günümüzün modernliğini
birlikte yaşıyorsunuz. (IV) insanlar ve hayvanlar, bitmez
tükenmez yeşilliklerle koyun koyuna yaşıyorlar. (V)
Geniş otobanlar, ya çok sık ağaçlı ormanların içinden
geçiyor veya yemyeşil tarlalar, meralar, dağlar arasın-
dan. (VI) Kayalıklar üstünde hatta o kayaların çatlak-
ları, yarıkları arasında bile, sülün gibi çam ağaçlar....
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisi dü-
şüncenin akışını bozmaktadır?
A) II
B) III
C) IV
D) V
E) VI
Lise Türkçe
Paragrafta Yardımcı Düşünceler
13. (1) Muğla, Türkiye'nin ağacı en çok, yeşili en bereketli olan şehri. (II) Muğla; ilçeleri, beldeleri, köyleri ve mez- ralarıyla, ormanların içerisinde veya bitişiğinde güzel ve mağrur duruyor. (III) Sokaklarında gezerken yüzyıl- lar öncesinin manzaralarıyla günümüzün modernliğini birlikte yaşıyorsunuz. (IV) insanlar ve hayvanlar, bitmez tükenmez yeşilliklerle koyun koyuna yaşıyorlar. (V) Geniş otobanlar, ya çok sık ağaçlı ormanların içinden geçiyor veya yemyeşil tarlalar, meralar, dağlar arasın- dan. (VI) Kayalıklar üstünde hatta o kayaların çatlak- ları, yarıkları arasında bile, sülün gibi çam ağaçlar.... Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisi dü- şüncenin akışını bozmaktadır? A) II B) III C) IV D) V E) VI
Cumhuriyet Dönemi edebiyatı; maziyi inkârıyla veya ma-
ziden yararlanmasıyla bizi dünden bugüne getirmekle
kalmıyor, yarına da götürüyor; dünü bugünü yargılarken
yarını nasil görmek istediğini söylüyor. Bu açıdan bakınca
Cumhuriyet'in ilk nesillerine neler borçlu olduğumuz görü-
lüyor. Ne yazık ki Cumhuriyet'in ilk dönem yazarlarının bü-
yük bir kısminin eserleri bugün okunmaz olmuştur. Bunda
dilimizin hızlı değişmesinin etkisi olduğu gibi kültür eserle-
rini tanımak ve tatmak için önce dile sahip olma gerçeğinin
çocuklara ve gençlere telkin edilmemesi de etkilidir. Büyük ?
bir kısmı yazara, sanata ve okuyucuya karşı hiçbir saygısı
olmadığı anlaşılan sadeleştirmelerle okuyucuya sunulan
eserler veya özetleri, genç okuyucuları da başka ufuklara
götürmektedir. Bunun doğrudan doğruya bir eğitim konusu
olduğu açıktır. Zira hiçbir edebiyat eseri dil malzemesine
sahip olmadan tadılamaz. Ancak son yıllarda bu yozlaş-
maya karşı çıkan yayınevlerinin, eserlerin asıllarını yayım-
lama çabalarını saygıyla anmak gerekir. Malzemesi değiş-
tirilen sanat eseri ne aranda kendi kendisi olabilir?
Bu parçada aşağıdaki sorulardan hangisinin cevabı
yoktur?
A) Edebi eserlerin sadeleştirilmişleri asıllarına tercih edi-
lebilir mi? you !
BhCumhuriyet'in ilk dönem yazarları bugün layıkıyla oku-
y de
olms
nuyor mu?
c) Cumhuriyet'in ilk dönem yazarlarının eserleri vasıta
sıyla okura kazandırmak istedikleri değerler nelerdir?
DJ Edebi eserlerin
sadeleştirilmesi faaliyetleri için ne
düşünüyorsunuz?
€) Cumhuriyet'in ilk dönem yazarlarının günümüzde
okunmamasının başlıca sebepleri nelerdir?
Lise Türkçe
Paragrafta Yardımcı Düşünceler
Cumhuriyet Dönemi edebiyatı; maziyi inkârıyla veya ma- ziden yararlanmasıyla bizi dünden bugüne getirmekle kalmıyor, yarına da götürüyor; dünü bugünü yargılarken yarını nasil görmek istediğini söylüyor. Bu açıdan bakınca Cumhuriyet'in ilk nesillerine neler borçlu olduğumuz görü- lüyor. Ne yazık ki Cumhuriyet'in ilk dönem yazarlarının bü- yük bir kısminin eserleri bugün okunmaz olmuştur. Bunda dilimizin hızlı değişmesinin etkisi olduğu gibi kültür eserle- rini tanımak ve tatmak için önce dile sahip olma gerçeğinin çocuklara ve gençlere telkin edilmemesi de etkilidir. Büyük ? bir kısmı yazara, sanata ve okuyucuya karşı hiçbir saygısı olmadığı anlaşılan sadeleştirmelerle okuyucuya sunulan eserler veya özetleri, genç okuyucuları da başka ufuklara götürmektedir. Bunun doğrudan doğruya bir eğitim konusu olduğu açıktır. Zira hiçbir edebiyat eseri dil malzemesine sahip olmadan tadılamaz. Ancak son yıllarda bu yozlaş- maya karşı çıkan yayınevlerinin, eserlerin asıllarını yayım- lama çabalarını saygıyla anmak gerekir. Malzemesi değiş- tirilen sanat eseri ne aranda kendi kendisi olabilir? Bu parçada aşağıdaki sorulardan hangisinin cevabı yoktur? A) Edebi eserlerin sadeleştirilmişleri asıllarına tercih edi- lebilir mi? you ! BhCumhuriyet'in ilk dönem yazarları bugün layıkıyla oku- y de olms nuyor mu? c) Cumhuriyet'in ilk dönem yazarlarının eserleri vasıta sıyla okura kazandırmak istedikleri değerler nelerdir? DJ Edebi eserlerin sadeleştirilmesi faaliyetleri için ne düşünüyorsunuz? €) Cumhuriyet'in ilk dönem yazarlarının günümüzde okunmamasının başlıca sebepleri nelerdir?
3.
• Kimyasal ilaçlarla büyütülen sebzelerin yendi-
ği takdirde vücudumuzda bırakacağı izler ileriki
yaşlarda sıkıntı olacaktır.
. İnsanların kimi hastalıklarının temelinde yedikleri,
içtikleri de vardır.
Bu iki cümlede ifade edilenlerin anlamca doğru bir
biçimde birleştirilmiş hâli aşağıdakilerden hangi-
sidir?
Az
A Yenilen içilen şeylerin hastalıklarda ilk etken olduğu
herkesçe bilinir.
Kimi hastalıkların insan kaynaklı olmadığı görül-
müştür.
Yeme içme kültürümüz hastalıkları tetiklerken kim-
yasal ilaçlar da bir diğer etkendir.
DJ Sebzeleri ilaçlarla büyüten kimseler vücudumuzda-
ki izlerini görmelidirler.
Einsanların hastalıkları harekete geçiren faaliyetleri
olabilir.
Lardan bahsedilmenis
Lise Türkçe
Paragrafta Yardımcı Düşünceler
3. • Kimyasal ilaçlarla büyütülen sebzelerin yendi- ği takdirde vücudumuzda bırakacağı izler ileriki yaşlarda sıkıntı olacaktır. . İnsanların kimi hastalıklarının temelinde yedikleri, içtikleri de vardır. Bu iki cümlede ifade edilenlerin anlamca doğru bir biçimde birleştirilmiş hâli aşağıdakilerden hangi- sidir? Az A Yenilen içilen şeylerin hastalıklarda ilk etken olduğu herkesçe bilinir. Kimi hastalıkların insan kaynaklı olmadığı görül- müştür. Yeme içme kültürümüz hastalıkları tetiklerken kim- yasal ilaçlar da bir diğer etkendir. DJ Sebzeleri ilaçlarla büyüten kimseler vücudumuzda- ki izlerini görmelidirler. Einsanların hastalıkları harekete geçiren faaliyetleri olabilir. Lardan bahsedilmenis
Deneme
35 - 36. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
at
;
Bu film, şaklaban tiplemesinin yayıldığı alanlarda çok fazla
iş yapmayacaktır muhtemelen, zihnin alt katmanlarına hitap
eden filmler kadar popüler olmayacaktır. Fakat insanların
ruhlarının tedavi edilmesinde, psikososyal yaraların deşifre
edilip fark edilmesinde gidilen dönüşsüz yolu sorgulatacak-
tir mutlaka, Belki kadın o geçmeyen zamanlarda baş başa
kalacağı kocasıyla şimdi daha az kavga edecek, belki oğul
para vermedikleri için anne-babasını sokağa atmayacaktır.
Torunlar, dedelere ve ninelere sığınarak hayatın hayhuyun-
dan bunalan anne-babaların ellerinde hırpalanmayacak,
psikolojik travmalar çocukluktan kaynaklanmayacaktır.
Film, kendisini üreten isimleri de aşan bir çoğullukla yapım-
cisini; yönetmenini, senaristini, oyuncularını, müzikçisini
efsaneleştiren bir film olmadı. Kendisi bir efsane oldu, bir
efsane gibi kalacak sinema tarihinde.
35. Bu parçada söz edilen film ile ilgili olarak aşağıdakiler-
den hangisi söylenemez?
er
EYELAS
Teknik yönleriyle değil içeriğiyle adından söz ettirdiği
Belli bir eğilimi olan izleyici kitlesi üzerinde etki yapma-
yacağı
Çevrenin insan psikolojisi üzerindeki etkilerinin dışa vu-
rulmasını sağladığı
Uzun yıllar sinema geçmişinde adından söz ettireceği
E) Filmi ortaya koyan isimlerin çok da meşhur kimseler ol-
madıkları
Lise Türkçe
Paragrafta Yardımcı Düşünceler
Deneme 35 - 36. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. at ; Bu film, şaklaban tiplemesinin yayıldığı alanlarda çok fazla iş yapmayacaktır muhtemelen, zihnin alt katmanlarına hitap eden filmler kadar popüler olmayacaktır. Fakat insanların ruhlarının tedavi edilmesinde, psikososyal yaraların deşifre edilip fark edilmesinde gidilen dönüşsüz yolu sorgulatacak- tir mutlaka, Belki kadın o geçmeyen zamanlarda baş başa kalacağı kocasıyla şimdi daha az kavga edecek, belki oğul para vermedikleri için anne-babasını sokağa atmayacaktır. Torunlar, dedelere ve ninelere sığınarak hayatın hayhuyun- dan bunalan anne-babaların ellerinde hırpalanmayacak, psikolojik travmalar çocukluktan kaynaklanmayacaktır. Film, kendisini üreten isimleri de aşan bir çoğullukla yapım- cisini; yönetmenini, senaristini, oyuncularını, müzikçisini efsaneleştiren bir film olmadı. Kendisi bir efsane oldu, bir efsane gibi kalacak sinema tarihinde. 35. Bu parçada söz edilen film ile ilgili olarak aşağıdakiler- den hangisi söylenemez? er EYELAS Teknik yönleriyle değil içeriğiyle adından söz ettirdiği Belli bir eğilimi olan izleyici kitlesi üzerinde etki yapma- yacağı Çevrenin insan psikolojisi üzerindeki etkilerinin dışa vu- rulmasını sağladığı Uzun yıllar sinema geçmişinde adından söz ettireceği E) Filmi ortaya koyan isimlerin çok da meşhur kimseler ol- madıkları
6. 1.
5. (1) Türkiye'de kelebek türlerinin olağanüstü zengin çeşit-
liliği ve düzenli olarak yeni türlerin ve alt türlerin keşfedil-
mesi, 1980'lerden bu yana kelebeklere olan ilgiyi ciddi bir
oranda arttırmıştır. (ID) 451 endemik 381 türüyle Türkiye,
Avrupa'daki herhangi bir ülkeden daha çok kelebek türünü
barındırmaktadır. (i) Son 30 yılda Türkiye'nin kelebekle-
riyle ilgili (türlerin dağılımları, tür tanımlama yöntemleri,
yeni kelebek türleri) çok sayıda kitap yayımlanmıştır. (IV)
Tüm bu gelişmeler, hem amatör gözlemciler tarafından
kelebeklere yönelik ciddi çalışmaların başlatılmasını sağ-
lamış hem de kelebeklerin koruma çalışmalarına bir hedef
olarak dâhil edilmesini kolaylaştırmıştır. (V) Son yıllarda
yapılan etkinlikler sayesinde de kelebeklerin korunma-
si için gerekli altyapı oluşturulmuş; kelebek gözlemcileri,
koruma çalışmalarında kullanılmak üzere veri toplama ve
paylaşmaya teşvik edilmiştir.
Bu parçada yer alan numaralanmış cümlelerde kele-
bekler hakkında aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) I. cümlede, bir yerde üzerinde yapılan araştırmaların
artmasının gerekçesi dile getirilmiştir.
B) II. cümlede, tür yoğunluğu olarak Türkiye ve Avrupa ül-
keleri arasında kıyaslama yapılmıştır.
C) III. cümlede, bazı yazılı kaynaklara konu olduklarından
söz edilmektedir.
>POLİMER
AYINL
D) IV. cümlede, üzerinde yapılan çalışmaların niteliğinde-
ki ve içeriğindeki değişimlerden bahsedilmiştir.
E) V. cümlede, korunmalarına yönelik yapılan çalışmalar
anlatılmıştır.
Lise Türkçe
Paragrafta Yardımcı Düşünceler
6. 1. 5. (1) Türkiye'de kelebek türlerinin olağanüstü zengin çeşit- liliği ve düzenli olarak yeni türlerin ve alt türlerin keşfedil- mesi, 1980'lerden bu yana kelebeklere olan ilgiyi ciddi bir oranda arttırmıştır. (ID) 451 endemik 381 türüyle Türkiye, Avrupa'daki herhangi bir ülkeden daha çok kelebek türünü barındırmaktadır. (i) Son 30 yılda Türkiye'nin kelebekle- riyle ilgili (türlerin dağılımları, tür tanımlama yöntemleri, yeni kelebek türleri) çok sayıda kitap yayımlanmıştır. (IV) Tüm bu gelişmeler, hem amatör gözlemciler tarafından kelebeklere yönelik ciddi çalışmaların başlatılmasını sağ- lamış hem de kelebeklerin koruma çalışmalarına bir hedef olarak dâhil edilmesini kolaylaştırmıştır. (V) Son yıllarda yapılan etkinlikler sayesinde de kelebeklerin korunma- si için gerekli altyapı oluşturulmuş; kelebek gözlemcileri, koruma çalışmalarında kullanılmak üzere veri toplama ve paylaşmaya teşvik edilmiştir. Bu parçada yer alan numaralanmış cümlelerde kele- bekler hakkında aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) I. cümlede, bir yerde üzerinde yapılan araştırmaların artmasının gerekçesi dile getirilmiştir. B) II. cümlede, tür yoğunluğu olarak Türkiye ve Avrupa ül- keleri arasında kıyaslama yapılmıştır. C) III. cümlede, bazı yazılı kaynaklara konu olduklarından söz edilmektedir. >POLİMER AYINL D) IV. cümlede, üzerinde yapılan çalışmaların niteliğinde- ki ve içeriğindeki değişimlerden bahsedilmiştir. E) V. cümlede, korunmalarına yönelik yapılan çalışmalar anlatılmıştır.
gör
kat
Ya
bi
b
2. Masabaşı işlerde çalışmak gibi uzun süre hareketsiz kaldığımız
durumlarda bazen hızlıca gelen yerimizde duramama hissi ile
bacak sallama hareketleri sergileyebiliriz. Bazen de kaygılı dö-
nemlerimizde uykuya dalmaya çalışırken huzursuzlanıp ben-
zer hareketler yapabiliriz. Çoğumuz için nadiren gerçekleşen
bu durum, bazı insanlarda sıkça tekrarlanarak yaşam ve uyku
kalitelerini düşüren bir rahatsızlığa dönüşebiliyor. Willis-Ek-
bom hastalığı ya da toplumda daha yaygın kullanılan adıyla
"huzursuz bacak sendromu"nu deneyimleyenler otururken
ya da yatarken gelen, karşı koyamadıkları ve tanımlamakta
zorlandıkları his yüzünden bacaklarını hareket ettirmeden
rahatlayamıyor. Çoğu kişi bu hisse karşılık olarak sadece
bacaklarını hareket ettirirken bazı vakalarda kişiler kollarını,
kafalarını ve gövdelerini de sallayabiliyor.
Bu parçadan Willis-Ekbom ile ilgili olarak
(1. hâlâ tam olarak anlaşılmadığı
II. her insanda aynı olmadığı
(III. kesin bir tedavisinin olmadığı
IV. kaygıların tetikleyebildiği
yargılarından hangilerine ulaşılamaz?
©III
) I ve
B) Yalnız III
A) Yalnız
D) lyon
amyonu
E) III
D) Il ye IV
Lise Türkçe
Paragrafta Yardımcı Düşünceler
gör kat Ya bi b 2. Masabaşı işlerde çalışmak gibi uzun süre hareketsiz kaldığımız durumlarda bazen hızlıca gelen yerimizde duramama hissi ile bacak sallama hareketleri sergileyebiliriz. Bazen de kaygılı dö- nemlerimizde uykuya dalmaya çalışırken huzursuzlanıp ben- zer hareketler yapabiliriz. Çoğumuz için nadiren gerçekleşen bu durum, bazı insanlarda sıkça tekrarlanarak yaşam ve uyku kalitelerini düşüren bir rahatsızlığa dönüşebiliyor. Willis-Ek- bom hastalığı ya da toplumda daha yaygın kullanılan adıyla "huzursuz bacak sendromu"nu deneyimleyenler otururken ya da yatarken gelen, karşı koyamadıkları ve tanımlamakta zorlandıkları his yüzünden bacaklarını hareket ettirmeden rahatlayamıyor. Çoğu kişi bu hisse karşılık olarak sadece bacaklarını hareket ettirirken bazı vakalarda kişiler kollarını, kafalarını ve gövdelerini de sallayabiliyor. Bu parçadan Willis-Ekbom ile ilgili olarak (1. hâlâ tam olarak anlaşılmadığı II. her insanda aynı olmadığı (III. kesin bir tedavisinin olmadığı IV. kaygıların tetikleyebildiği yargılarından hangilerine ulaşılamaz? ©III ) I ve B) Yalnız III A) Yalnız D) lyon amyonu E) III D) Il ye IV
33. • Ahmet Mithat Efendi, romanlarında okurlarına bazı öğüt-
lerde bulunurken bu öğütlerini gerekçelendirme gereği
duvar. Çünkü o, okurlarının tavsiyelerini bagnazca degil:
mantık çerçevesinde kabullenmesini ve uygulamasını
ister. Bu doğrultuda, yazarın okurlarına öğütlerinin en
başında kötülük ve yanlışı ortaya koymak vardır. Çünkü
bireye en fayda sağlayacak yöntem, onun neyin iyi ve
neyin kötü olduğunun ayrimini yapabilmesi ile mümkün
olacaktır. Bu düşünce yapısıyla Ahmet Mithat, okurlarına
önce kötüyü ve yanlışı gösterir; ardindan bu davranıplarina
dan uzak durmanın faydalarını anlatır.
Jön Türk romanının başkarakterleri Nurullah ve
Ceylan'dan hareketle Ahmet Mithat, Batılılaşma konusuna
oldukça dikkat çekmiştir. Batılılaşmanın hangi bağlamda
fayda sağladığı, hangi bağlamda zarar verdiğine dair
okurlar için genel bir değerlendirme yapma fırsatı bulan
yazar, Ceylan karakteri vasıtasıyla Avrupa'daki kadınların
yaşam şekilleri, eğitim, ahlak gibi konular başta olmak
üzere Batılılaşmayı pragmatist felsefenin odaklandığı
farklı temeller üzerinden irdelemiştir.
Bu iki parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi
söylenebilir?
A) II. parçada, I. de öne sürülen görüşün nedeni belirtil-
miştir.
B) 1. parçada yapılan açıklama, II. de örnekle desteklen-
miştir.
Iki farklı konuya ilişkin ortak bir görüş olduğu vurgulan-
mıştır.
D) Her ikisinde de aynı düşünceyi pekiştirmeye yönelik
örnekler sunulmuştur.
Elki farklı konu, farklı üsluplar kullanılarak açıklanmıştır.
Lise Türkçe
Paragrafta Yardımcı Düşünceler
33. • Ahmet Mithat Efendi, romanlarında okurlarına bazı öğüt- lerde bulunurken bu öğütlerini gerekçelendirme gereği duvar. Çünkü o, okurlarının tavsiyelerini bagnazca degil: mantık çerçevesinde kabullenmesini ve uygulamasını ister. Bu doğrultuda, yazarın okurlarına öğütlerinin en başında kötülük ve yanlışı ortaya koymak vardır. Çünkü bireye en fayda sağlayacak yöntem, onun neyin iyi ve neyin kötü olduğunun ayrimini yapabilmesi ile mümkün olacaktır. Bu düşünce yapısıyla Ahmet Mithat, okurlarına önce kötüyü ve yanlışı gösterir; ardindan bu davranıplarina dan uzak durmanın faydalarını anlatır. Jön Türk romanının başkarakterleri Nurullah ve Ceylan'dan hareketle Ahmet Mithat, Batılılaşma konusuna oldukça dikkat çekmiştir. Batılılaşmanın hangi bağlamda fayda sağladığı, hangi bağlamda zarar verdiğine dair okurlar için genel bir değerlendirme yapma fırsatı bulan yazar, Ceylan karakteri vasıtasıyla Avrupa'daki kadınların yaşam şekilleri, eğitim, ahlak gibi konular başta olmak üzere Batılılaşmayı pragmatist felsefenin odaklandığı farklı temeller üzerinden irdelemiştir. Bu iki parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? A) II. parçada, I. de öne sürülen görüşün nedeni belirtil- miştir. B) 1. parçada yapılan açıklama, II. de örnekle desteklen- miştir. Iki farklı konuya ilişkin ortak bir görüş olduğu vurgulan- mıştır. D) Her ikisinde de aynı düşünceyi pekiştirmeye yönelik örnekler sunulmuştur. Elki farklı konu, farklı üsluplar kullanılarak açıklanmıştır.
TYT/Türkçe
5. (1) Paris'te benim için en şaşırtıcı ressam, Victor Hugo
oldu. (II) Evini görmeye gittiğim gün, yukarı katlarda
onarım olduğu için ancak resimlerinin sergilendiği
birinci katı gezebildim. (III) Müze yetkilileri o kadar
seviyorlar ki (!) Hugo'yu kendilerinden başka kimseye
göstermeyecekler neredeyse ona ait güzelim hatıraları.
(IV) Gezinirken en büyük Fransız şairi kimdir, sorusuna
"Hugo." yanıtını veren Andre Gide'e onun ressamlığı
sorulsaydı acaba ne derdi, diye düşündüm. V) Çok ileri
gitmiş olmayayım ama Hugo o şiirleri, o romanları
yazmamış olsaydı yalnız ressamlığı ile kalabilirdi
geleceğe, gibi geldi bana.
Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak
aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede, bir karşılaştırma vardır.
B) II. cümlede, bir durum, gerekçesiyle birlikte
verilmiştir.
C) III. cümlede, ironiden yararlanılmıştır.
D) IV. cümlede, doğrudan anlatıma başvurulmuştur.
E) V. cümlede, bir öneride bulunulmuştur.
Lise Türkçe
Paragrafta Yardımcı Düşünceler
TYT/Türkçe 5. (1) Paris'te benim için en şaşırtıcı ressam, Victor Hugo oldu. (II) Evini görmeye gittiğim gün, yukarı katlarda onarım olduğu için ancak resimlerinin sergilendiği birinci katı gezebildim. (III) Müze yetkilileri o kadar seviyorlar ki (!) Hugo'yu kendilerinden başka kimseye göstermeyecekler neredeyse ona ait güzelim hatıraları. (IV) Gezinirken en büyük Fransız şairi kimdir, sorusuna "Hugo." yanıtını veren Andre Gide'e onun ressamlığı sorulsaydı acaba ne derdi, diye düşündüm. V) Çok ileri gitmiş olmayayım ama Hugo o şiirleri, o romanları yazmamış olsaydı yalnız ressamlığı ile kalabilirdi geleceğe, gibi geldi bana. Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır? A) I. cümlede, bir karşılaştırma vardır. B) II. cümlede, bir durum, gerekçesiyle birlikte verilmiştir. C) III. cümlede, ironiden yararlanılmıştır. D) IV. cümlede, doğrudan anlatıma başvurulmuştur. E) V. cümlede, bir öneride bulunulmuştur.
Yazar bu kitabındaki hemen her öyküsünde farklı bir arayışın,
oyunun peşindet Her öyküde; dilinde, üslubunda bir farklılık
getirmeye çalışıyor. Bu gayret, onun öykü sayısına bir sinir-
lama getiriyor ister istemez. Ancak şunu net bir şekilde söy-
lemem gerek: Onun hiçbir öyküsü, okurda "Bunu daha önce
okumuştum." duygusu uyandırmıyor. Tabii, bu noktada yaza-
rin üç öykü kitabının yanı sıra çocuk ve gençlik kitapları yaz-
dığı, dolayısıyla hiç de az yazmadığı da söylenebilir. Nicelik
patlaması yaşanan bir zaman diliminde yazarın, oyunu ede-
biyattan yana kullandığını, "firesiz" metinlere imza atma kay-
gisi taşıdığını rahatlıkla söyleyebilirim.
39. Bu parçadan sözü edilen öykü yazarıyla ilgili olarak aşa-
ğıdakilerden hangisine ulaşılamaz?
Tekrara düşmediğine
By Öykülerini, öykünmecilikten uzak bir şekilde kaleme al-
dığına
c) Öykülerinde farklı üslup denemelerine giriştiğine
D) Anlamca yoğun öyküler kaleme aldığına
E) Nicelikten çok, niteliğe önem verdiğine
Lise Türkçe
Paragrafta Yardımcı Düşünceler
Yazar bu kitabındaki hemen her öyküsünde farklı bir arayışın, oyunun peşindet Her öyküde; dilinde, üslubunda bir farklılık getirmeye çalışıyor. Bu gayret, onun öykü sayısına bir sinir- lama getiriyor ister istemez. Ancak şunu net bir şekilde söy- lemem gerek: Onun hiçbir öyküsü, okurda "Bunu daha önce okumuştum." duygusu uyandırmıyor. Tabii, bu noktada yaza- rin üç öykü kitabının yanı sıra çocuk ve gençlik kitapları yaz- dığı, dolayısıyla hiç de az yazmadığı da söylenebilir. Nicelik patlaması yaşanan bir zaman diliminde yazarın, oyunu ede- biyattan yana kullandığını, "firesiz" metinlere imza atma kay- gisi taşıdığını rahatlıkla söyleyebilirim. 39. Bu parçadan sözü edilen öykü yazarıyla ilgili olarak aşa- ğıdakilerden hangisine ulaşılamaz? Tekrara düşmediğine By Öykülerini, öykünmecilikten uzak bir şekilde kaleme al- dığına c) Öykülerinde farklı üslup denemelerine giriştiğine D) Anlamca yoğun öyküler kaleme aldığına E) Nicelikten çok, niteliğe önem verdiğine
31. Aslanların başının etrafı uzun ve güzel bir yele ile süs-
lüdür. Omuzlarının üzerine kadar dağılan bu perçem,
kızdığı zaman kabarır. Pençelerinin büyük olması, yere
sağlam basmasını sağlar. Aslanlar birbiriyle bölgeleri
için kavga eder. Genellikle bu, ölümle sonuçlanır. As-
lanların pençeleri ve dişleri çok keskindir. Bir insanı bir
vuruşta öldürebilir veya yaralayabilir. Genellikle Afrika
kitasında yaşamlarını sürdürürler. Aslanlar dünya üze-
rinde yaşayan kedi türleri içinde en sosyal cinstir. Diğer
tüm kedi cinsleri antisosyal olup yalnız yaşamayı tercih
ederken aslanlar büyük gruplar oluşturan tek kedi cinsi-
dir. Grup oluşturmalarının en büyük sebebi, kendilerin-
den çok hızlı hareket kabiliyetlerine sahip avlarını sürü
hâlinde pusu kurarak yakalamalarıdır.
Bu parçada aslanlar ile ilgili aşağıdakilerden hangi-
sine değinilmemiştir?
A) Fiziki görüntülerine
B) Aralarındaki mücadeleye
C) Yaşam bölgelerine
D) Sosyal olduklarına
Ferdi avcılık yeteneğine
6
ziyor?
Lise Türkçe
Paragrafta Yardımcı Düşünceler
31. Aslanların başının etrafı uzun ve güzel bir yele ile süs- lüdür. Omuzlarının üzerine kadar dağılan bu perçem, kızdığı zaman kabarır. Pençelerinin büyük olması, yere sağlam basmasını sağlar. Aslanlar birbiriyle bölgeleri için kavga eder. Genellikle bu, ölümle sonuçlanır. As- lanların pençeleri ve dişleri çok keskindir. Bir insanı bir vuruşta öldürebilir veya yaralayabilir. Genellikle Afrika kitasında yaşamlarını sürdürürler. Aslanlar dünya üze- rinde yaşayan kedi türleri içinde en sosyal cinstir. Diğer tüm kedi cinsleri antisosyal olup yalnız yaşamayı tercih ederken aslanlar büyük gruplar oluşturan tek kedi cinsi- dir. Grup oluşturmalarının en büyük sebebi, kendilerin- den çok hızlı hareket kabiliyetlerine sahip avlarını sürü hâlinde pusu kurarak yakalamalarıdır. Bu parçada aslanlar ile ilgili aşağıdakilerden hangi- sine değinilmemiştir? A) Fiziki görüntülerine B) Aralarındaki mücadeleye C) Yaşam bölgelerine D) Sosyal olduklarına Ferdi avcılık yeteneğine 6 ziyor?
A
27. Türkçede
yabancı
sözcüğün
ince okur
ezberlem
olmasa d
de böyle
ses düze
biçiminde
A
A
TÜRKÇE TESTI
26. İşitme engellilerin geçen yüzyıldaki öncülerinden
olan ve işitme engellilere yönelik ilk sivil toplum ör-
gütü ile ilk özel okulu kuran Süleyman Gök, 1906
yılında İstanbul'da doğmuştur. Soyadı Kanunu
öncesinde Süleyman Sırrı olan adını, Gök soya-
dını almasından sonra yalnızca Süleyman olarak
kullanmıştır. İşaret dilinin yanı sıra Ragip Paşa
Dilsiz Mektebi'nde aldığı özel eğitimle az da olsa
konuşma yeteneği kazanan Süleyman Gök, genç-
lik yıllarından başlayarak işitme engellilere hitap
eden çeşitli etkinliklerle, yazı ve açıklamalarla ka-
muoyunun dikkatini çekmiştir. 1930'da İstanbul'da-
ki işitme engellileri bir araya getirmek amacıyla
Sağır-Dilsizler Cemiyeti'ni kurmuştur. İstanbul'da
1932 yılında tahminen dokuz yüz işitme engelli
vardır. Aralarında evlenenler olmuştur. Bu ailelerin
genellikle konuşanlardan daha iyi geçindiğini söy-
leyen Süleyman Bey, görüşünü şu sözle destekler:
"Bülbülün çektiği dili belasıdır! Dil olmayınca kavga
kuralların
bakıma F
Aynı tutu
rüz. Zeka
de söyle
buluruz.
bu
yaba
zuyla me
kelimele
ses, söy
tan ibare
az olur. Saadet güneşi kendini gösterir."
Bu parçada "Süleyman Gök” ile ilgili aşağıdaki-
lerden hangisine değinilmemiştir?
Aşağıda
ceyi des
A) İşitme engellilere yönelik sivil toplum örgütleri
ve özel okullar kurmuştur.
B) Soyadı Kanunu sonrasında Sırrı adını kullan-
mamış, soyadını kullanmıştı
C) Ragip Paşa Dilsiz Mektebi'nde aldığı özel eği-
timle kısmen konuşabilmiştir.
D) İşitme engellilerin birbiriyle daha iyi anlaştıkları
düşüncesiyle bu tür evlilikleri teşvik etmiştir.
E) Gençlik yıllarından başlayarak toplumdaki işit-
me engellilere yönelik çalışmalara öncülük et-
miştir.
A) Dile
leyiş
plan
B) Yab
kişid
açm
C) Dilin
lerin
D) Yab
ve b
E) Ana
day
Lise Türkçe
Paragrafta Yardımcı Düşünceler
A 27. Türkçede yabancı sözcüğün ince okur ezberlem olmasa d de böyle ses düze biçiminde A A TÜRKÇE TESTI 26. İşitme engellilerin geçen yüzyıldaki öncülerinden olan ve işitme engellilere yönelik ilk sivil toplum ör- gütü ile ilk özel okulu kuran Süleyman Gök, 1906 yılında İstanbul'da doğmuştur. Soyadı Kanunu öncesinde Süleyman Sırrı olan adını, Gök soya- dını almasından sonra yalnızca Süleyman olarak kullanmıştır. İşaret dilinin yanı sıra Ragip Paşa Dilsiz Mektebi'nde aldığı özel eğitimle az da olsa konuşma yeteneği kazanan Süleyman Gök, genç- lik yıllarından başlayarak işitme engellilere hitap eden çeşitli etkinliklerle, yazı ve açıklamalarla ka- muoyunun dikkatini çekmiştir. 1930'da İstanbul'da- ki işitme engellileri bir araya getirmek amacıyla Sağır-Dilsizler Cemiyeti'ni kurmuştur. İstanbul'da 1932 yılında tahminen dokuz yüz işitme engelli vardır. Aralarında evlenenler olmuştur. Bu ailelerin genellikle konuşanlardan daha iyi geçindiğini söy- leyen Süleyman Bey, görüşünü şu sözle destekler: "Bülbülün çektiği dili belasıdır! Dil olmayınca kavga kuralların bakıma F Aynı tutu rüz. Zeka de söyle buluruz. bu yaba zuyla me kelimele ses, söy tan ibare az olur. Saadet güneşi kendini gösterir." Bu parçada "Süleyman Gök” ile ilgili aşağıdaki- lerden hangisine değinilmemiştir? Aşağıda ceyi des A) İşitme engellilere yönelik sivil toplum örgütleri ve özel okullar kurmuştur. B) Soyadı Kanunu sonrasında Sırrı adını kullan- mamış, soyadını kullanmıştı C) Ragip Paşa Dilsiz Mektebi'nde aldığı özel eği- timle kısmen konuşabilmiştir. D) İşitme engellilerin birbiriyle daha iyi anlaştıkları düşüncesiyle bu tür evlilikleri teşvik etmiştir. E) Gençlik yıllarından başlayarak toplumdaki işit- me engellilere yönelik çalışmalara öncülük et- miştir. A) Dile leyiş plan B) Yab kişid açm C) Dilin lerin D) Yab ve b E) Ana day
19. Şair evrensel bir insandır. Bir insanın yüreğini kabartan
bütün duygular, insan doğasının her koşul içinde duydu-
ğu ve ortaya koyabildiği bütün şeyler, ölümlü bir insanoğ-
lu gönlünde yer etmiş olan ve oluşup duran bütün izle-
nimler onun alanıdır. Bundan ötürü şair basitliği de üstün
duyguları da anlatır. Trajediler ya da komediler yazar.
Yatkınlığına ya da ruhsal durumuna göre soylu ya da ba-
yağı duyguları dile getirebilir. Çünkü şair insanlığın ayna-
sıdır ve insanlığın ne hissettiğini aslına uygun bir biçimde
gösterir insanlığa
Bu parçanın anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi
söylenemez?
A) Kişisel düşüncelere yer verilmiştir.
B Tanımlamaya başvurulmuştur.
SyKarşıt kavramlardan yararlanılmıştır.
D) Benzetme yapılmıştır.
E) Örneklemeye başvurulmuştur.
Lise Türkçe
Paragrafta Yardımcı Düşünceler
19. Şair evrensel bir insandır. Bir insanın yüreğini kabartan bütün duygular, insan doğasının her koşul içinde duydu- ğu ve ortaya koyabildiği bütün şeyler, ölümlü bir insanoğ- lu gönlünde yer etmiş olan ve oluşup duran bütün izle- nimler onun alanıdır. Bundan ötürü şair basitliği de üstün duyguları da anlatır. Trajediler ya da komediler yazar. Yatkınlığına ya da ruhsal durumuna göre soylu ya da ba- yağı duyguları dile getirebilir. Çünkü şair insanlığın ayna- sıdır ve insanlığın ne hissettiğini aslına uygun bir biçimde gösterir insanlığa Bu parçanın anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Kişisel düşüncelere yer verilmiştir. B Tanımlamaya başvurulmuştur. SyKarşıt kavramlardan yararlanılmıştır. D) Benzetme yapılmıştır. E) Örneklemeye başvurulmuştur.
24. Seyirciye hayatın acıklı yönlerini göstermek, seyircide ac-
ma ve korku duyguları uyandırmak, ahlak ve erdemi anlat-
mak için yazılmış manzum eserlerdir, tragedyalar, kendine
özgü katı kuralları olan bu tiyatro türü, baştan sona ciddi
bir hava fasır. Kusursuz bir üslubu vardır ve kaba sözlere
yer vermez. Konularını, mitolojiden ve tarihten alır. Kişiler
ise doğaüstü varlıklar ve yüksek tabakadan insanlardır.
Bu parçadan hareketle tragedya ile ilgili olarak
1. Şiir biçiminde yazıldığı
4. Evrensel ve ulusal konuları ele aldığı
WH. Titizlikle oluşturulan bir üslubunun olduğu
W. Sıradan insanlara yer vermediği
Farklı duyguları harekete geçirmeyi amaçladığı
yargılarından hangisi ya da hangileri cikanlamaz?
A) Yalnız I.
"B)Yalniz IT.
-C) I ve II
D) Ive IV
E) IV. ve v.
Lise Türkçe
Paragrafta Yardımcı Düşünceler
24. Seyirciye hayatın acıklı yönlerini göstermek, seyircide ac- ma ve korku duyguları uyandırmak, ahlak ve erdemi anlat- mak için yazılmış manzum eserlerdir, tragedyalar, kendine özgü katı kuralları olan bu tiyatro türü, baştan sona ciddi bir hava fasır. Kusursuz bir üslubu vardır ve kaba sözlere yer vermez. Konularını, mitolojiden ve tarihten alır. Kişiler ise doğaüstü varlıklar ve yüksek tabakadan insanlardır. Bu parçadan hareketle tragedya ile ilgili olarak 1. Şiir biçiminde yazıldığı 4. Evrensel ve ulusal konuları ele aldığı WH. Titizlikle oluşturulan bir üslubunun olduğu W. Sıradan insanlara yer vermediği Farklı duyguları harekete geçirmeyi amaçladığı yargılarından hangisi ya da hangileri cikanlamaz? A) Yalnız I. "B)Yalniz IT. -C) I ve II D) Ive IV E) IV. ve v.
B
B
Deneme - 0
35 ve 36. soruları aşağıdaki parçaya
göre cevaplayınız.
Bilim adamları, mürekkep yerine ışık kullanarak çıktı al-
manın bir yolunu keşfetti. Bu yeni yöntem özellikle ga-
zete basımında kullanılan büyük ölçekli yazıcılar için çok
uygun. Mürekkebin ve kâğıdın çevre dostu olmaması,
geliştirilen bu yeni yöntemin önemini daha da artırıyor.
Fazla kâğıt kullanımı, ormanların yok olmasının ana se-
beplerinden biri. Ayrıca kâğıt üretimi süreci de çok fazla
su tüketimine ve önemli derecede çevre kirliliğine neden
oluyor. Kâğıt, kullanıldıktan sonra ya atılıyor ya da geri
dönüştürülüyor. Geri dönüştürme işlemi de çevre kirli-
liğine yol açıyor. Bu nedenler, bulunan yöntemin çevre
dostu olarak nitelendirilmesini sağlıyor. Bu yöntem sa-
yesinde geliştirilen nano parçacıklarla normal bir kâğıt
kaplanıyor ve bu parçacıklar UV ışığa maruz kaldıkla-
rinda renk değiştiriyor. Kaplama 120 dereceye kadar
Isıtıldığında renk değişimi tersine çevrilebiliyor ve aynı
kâğıttan 80 kez çıktı alınabiliyor.
35. Bu parçadan hareketle geliştirilen yeni yöntemle il-
gili aşağıdakilerin hangisine ulaşılabilir?
A) Mürekkep ve kâğıt kullanımına son veren çevre
dostu bir yöntem olduğuna
B) Nano parçacıklar kullanmanın çıktı maliyetini büyük
Jölçüde azalttığına
c) Zararlı yan etkilerinin önceki yöntemlere göre çok az
olduğuna
Kullanılan teknik sayesinde kâğıdın yerini nano par-
çacıkların aldığına
E) Sadece gazete basımında kullanılan büyük ölçekli
P
Lise Türkçe
Paragrafta Yardımcı Düşünceler
B B Deneme - 0 35 ve 36. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Bilim adamları, mürekkep yerine ışık kullanarak çıktı al- manın bir yolunu keşfetti. Bu yeni yöntem özellikle ga- zete basımında kullanılan büyük ölçekli yazıcılar için çok uygun. Mürekkebin ve kâğıdın çevre dostu olmaması, geliştirilen bu yeni yöntemin önemini daha da artırıyor. Fazla kâğıt kullanımı, ormanların yok olmasının ana se- beplerinden biri. Ayrıca kâğıt üretimi süreci de çok fazla su tüketimine ve önemli derecede çevre kirliliğine neden oluyor. Kâğıt, kullanıldıktan sonra ya atılıyor ya da geri dönüştürülüyor. Geri dönüştürme işlemi de çevre kirli- liğine yol açıyor. Bu nedenler, bulunan yöntemin çevre dostu olarak nitelendirilmesini sağlıyor. Bu yöntem sa- yesinde geliştirilen nano parçacıklarla normal bir kâğıt kaplanıyor ve bu parçacıklar UV ışığa maruz kaldıkla- rinda renk değiştiriyor. Kaplama 120 dereceye kadar Isıtıldığında renk değişimi tersine çevrilebiliyor ve aynı kâğıttan 80 kez çıktı alınabiliyor. 35. Bu parçadan hareketle geliştirilen yeni yöntemle il- gili aşağıdakilerin hangisine ulaşılabilir? A) Mürekkep ve kâğıt kullanımına son veren çevre dostu bir yöntem olduğuna B) Nano parçacıklar kullanmanın çıktı maliyetini büyük Jölçüde azalttığına c) Zararlı yan etkilerinin önceki yöntemlere göre çok az olduğuna Kullanılan teknik sayesinde kâğıdın yerini nano par- çacıkların aldığına E) Sadece gazete basımında kullanılan büyük ölçekli P