Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

1960 Sonrası Türk Edebiyatında Hikâye Özellikleri Soruları

NARIZADE NAZIM
eğimler sergilemekte ve bu eğimlerin birbirine bağlanışları o ka-
dar sanatsal görünmektedir ki, işte asıl şaşkınlık ve zevk uyandı-
ran harmoni ve biçim güzelliği bundan kaynaklanır.
Boğazın bu güzel biçimine, arazi yapısına ve topografyasına
eklenen bir başka gösterişli özelliği ise bu muhteşem görüntüdeki
tepeleri ara ara örten, güçsüz bırakan gölgeler, ormancıklar, ko-
rular ve de sahil boyunca devam ederek bazı koycuklar, vadicik-
ler içine doğru serpilen binalardır.
Boğaz, her tarafında doğallığını korumuştur. Yalıların, köy-
lerin duruşu ve mimarileri de doğaldır.
Büyükdere, Tarabya ve kısmen Yeniköy doğallıktan biraz
uzaklaşır gibi görünseler de normalde varolan şu doğal güzellik-
lerin önüne geçememişlerdir.
yanını
Istanbul'u daha hayatında ilk kez görmeye gelen birini ta-
savvur ediniz. Tabiatın güzellikleriyle kendinden geçmiş olması
beklenen bir ziyaretçinin, fenerler hizasından boğaz içine girmeye
başladığı zaman, gözünün önünde öyle güzel bir alan olur ki, bu
alanın iki bir çıplaklık sınırlamış olsa da şaşkın bakışları
cepheye döndüğünde, nazik yalılarla süslenmiş ve etekleri o gü-
zel denizin şarkı söyleyen dalgalarıyla islanan yeşil tepelerle kar-
şılaşır. Bu çekici alanın temelini oluşturan denizin gümüş renkli
suyuna gökyüzünde serserice dolaşmakta olan kar beyazı bu-
lut kümeleri yansıdığında ve bu yansı denizi gökyüzüne; gökyü-
zünü de denize benzettiğinde, o ilgili kişinin duygularını anlat-
mak mümkün değildir.
Büyükdere civarlarına yaklaştığında ve sahile paralel olarak
Incirküpü'ne doğru inildiğinde, insanın önceden hayran kaldığı
manzara tümüyle değişir. Iki gece sağdan ve soldan akıntı bo-
yunca tepeler arasında akıp giderken hangi yana bakmak, hangi
yana daha fazla hayran olmak gerektiğine bir türlü karar veremez.
Zaten o kişi için olduğu yerde durmak da pek mümkün değildir.
www.wygl
Aader k
p
Lise Türkçe
1960 Sonrası Türk Edebiyatında Hikâye Özellikleri
NARIZADE NAZIM eğimler sergilemekte ve bu eğimlerin birbirine bağlanışları o ka- dar sanatsal görünmektedir ki, işte asıl şaşkınlık ve zevk uyandı- ran harmoni ve biçim güzelliği bundan kaynaklanır. Boğazın bu güzel biçimine, arazi yapısına ve topografyasına eklenen bir başka gösterişli özelliği ise bu muhteşem görüntüdeki tepeleri ara ara örten, güçsüz bırakan gölgeler, ormancıklar, ko- rular ve de sahil boyunca devam ederek bazı koycuklar, vadicik- ler içine doğru serpilen binalardır. Boğaz, her tarafında doğallığını korumuştur. Yalıların, köy- lerin duruşu ve mimarileri de doğaldır. Büyükdere, Tarabya ve kısmen Yeniköy doğallıktan biraz uzaklaşır gibi görünseler de normalde varolan şu doğal güzellik- lerin önüne geçememişlerdir. yanını Istanbul'u daha hayatında ilk kez görmeye gelen birini ta- savvur ediniz. Tabiatın güzellikleriyle kendinden geçmiş olması beklenen bir ziyaretçinin, fenerler hizasından boğaz içine girmeye başladığı zaman, gözünün önünde öyle güzel bir alan olur ki, bu alanın iki bir çıplaklık sınırlamış olsa da şaşkın bakışları cepheye döndüğünde, nazik yalılarla süslenmiş ve etekleri o gü- zel denizin şarkı söyleyen dalgalarıyla islanan yeşil tepelerle kar- şılaşır. Bu çekici alanın temelini oluşturan denizin gümüş renkli suyuna gökyüzünde serserice dolaşmakta olan kar beyazı bu- lut kümeleri yansıdığında ve bu yansı denizi gökyüzüne; gökyü- zünü de denize benzettiğinde, o ilgili kişinin duygularını anlat- mak mümkün değildir. Büyükdere civarlarına yaklaştığında ve sahile paralel olarak Incirküpü'ne doğru inildiğinde, insanın önceden hayran kaldığı manzara tümüyle değişir. Iki gece sağdan ve soldan akıntı bo- yunca tepeler arasında akıp giderken hangi yana bakmak, hangi yana daha fazla hayran olmak gerektiğine bir türlü karar veremez. Zaten o kişi için olduğu yerde durmak da pek mümkün değildir. www.wygl Aader k p
1. Birdenbire güneşi, buluta benzemez garip ve sarı bir his
kapladı. Bir kirli el, çağla bademi eşeğin sırtından bir ku-
maş çekip aldı. Her zamanki külrengi, yer yer havi dö-
külmüş eski mantosunu giydirdi eşeğe. Yola indim. İste-
diği kadar "Hişt!" desin. İsterse sahici sulu bir dost olsun.
İsterse kimseler olmasın, kendi kendime kulağıma "hişt,
hişt!" diyen bir divane olayım, ben, aldırmayacağım.
Bu parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi
yanlıştır?
A) İç konuşma tekniğinden yararlanmıştır.
B) Birinci kişili anlatım kullanılmıştır.
C) Betimleyici anlatım kullanılmıştır.
D) Mekân ve kişi ögelerine yer verilmiştir.
E) Kişileştirmeye yer verilmiştir.
Lise Türkçe
1960 Sonrası Türk Edebiyatında Hikâye Özellikleri
1. Birdenbire güneşi, buluta benzemez garip ve sarı bir his kapladı. Bir kirli el, çağla bademi eşeğin sırtından bir ku- maş çekip aldı. Her zamanki külrengi, yer yer havi dö- külmüş eski mantosunu giydirdi eşeğe. Yola indim. İste- diği kadar "Hişt!" desin. İsterse sahici sulu bir dost olsun. İsterse kimseler olmasın, kendi kendime kulağıma "hişt, hişt!" diyen bir divane olayım, ben, aldırmayacağım. Bu parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır? A) İç konuşma tekniğinden yararlanmıştır. B) Birinci kişili anlatım kullanılmıştır. C) Betimleyici anlatım kullanılmıştır. D) Mekân ve kişi ögelerine yer verilmiştir. E) Kişileştirmeye yer verilmiştir.
uğu
az. Zaten
en bu ya-
yerlerde
anlarını
şileri kan
murtala-
macıyla
dan
pilirler
ardır.
deniz
Z.
ngisi
58
20. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) 2015
Uluslararası Toprak Yılı ilan etti. Birleşmiş Millet-
ler'den yapılan basın açıklamasında insanlığın sessiz
dostuna dikkat çekilerek toprağa gereken önemin
verilmediği vurgulandı. Amerika Toprak Bilimi Derneğ
de bir çorba kaşığı kadar toprakta yeryüzünde ya-
şayan insan sayısından daha fazla insan yaşadığını
belirtiyor. Dünyadaki biyolojik çeşitliliğin en az dörtte
biri ise toprak altında yaşıyor. İçinde yetenekli minik
işçilerin çalıştığı canlı bir fabrikadır toprak. Bu minik
işçiler gece gündüz insanlık için çalışıyor. Atıklarımızı
ve toksik kimyasallarımızı ayrıştırıp zararsız hâle ge-
tiriyor, suyumuzu arıtıyor, erozyonu önlüyor, verimliliği
yeniden sağlıyor. Şunu da belirtmeden geçmeyelim:
Kullandığımız antibiyotiklerin çoğunun kaynağı da
topraktaki mikroorganizmalar.
Bu parçanın anlatımı ile ilgili olarak
aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A)
Öznel bir bakış açısıyla kaleme alınmıştır.
B) Birilerinin sözleri dolaylı bir şekilde aktarılmıştır
C) Karşılaştırmalara yer verilmiştir.
(D) Tanım cümlesi vardır.
E) Terim anlamlı sözcüklere yer verilmiştir.
Lise Türkçe
1960 Sonrası Türk Edebiyatında Hikâye Özellikleri
uğu az. Zaten en bu ya- yerlerde anlarını şileri kan murtala- macıyla dan pilirler ardır. deniz Z. ngisi 58 20. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) 2015 Uluslararası Toprak Yılı ilan etti. Birleşmiş Millet- ler'den yapılan basın açıklamasında insanlığın sessiz dostuna dikkat çekilerek toprağa gereken önemin verilmediği vurgulandı. Amerika Toprak Bilimi Derneğ de bir çorba kaşığı kadar toprakta yeryüzünde ya- şayan insan sayısından daha fazla insan yaşadığını belirtiyor. Dünyadaki biyolojik çeşitliliğin en az dörtte biri ise toprak altında yaşıyor. İçinde yetenekli minik işçilerin çalıştığı canlı bir fabrikadır toprak. Bu minik işçiler gece gündüz insanlık için çalışıyor. Atıklarımızı ve toksik kimyasallarımızı ayrıştırıp zararsız hâle ge- tiriyor, suyumuzu arıtıyor, erozyonu önlüyor, verimliliği yeniden sağlıyor. Şunu da belirtmeden geçmeyelim: Kullandığımız antibiyotiklerin çoğunun kaynağı da topraktaki mikroorganizmalar. Bu parçanın anlatımı ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Öznel bir bakış açısıyla kaleme alınmıştır. B) Birilerinin sözleri dolaylı bir şekilde aktarılmıştır C) Karşılaştırmalara yer verilmiştir. (D) Tanım cümlesi vardır. E) Terim anlamlı sözcüklere yer verilmiştir.
Yararının
jalgıyla
arakterle
istanbul
sahnele
den ya-
, bir ul-
1940
dalga-
eden-
ye ait
Kral
avaş
çel,
nda
eme
ah-
vu-
8.
7 ve 8. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
Gerek veznin gerek lisanın o devirlerde böyle hoş kar-
şılanmasının başlıca amilleri?
Ziya Gökalp'in ilmi de Yahya Kemal'in zevki, şüphesiz.
Bunlar mevzu ve ilhamlarımızda istikamet çizmişlerdir.
ilhama inanır mısınız?
- Hem de nasıl, perisi ile beraber... Hislerimizin, heye-
canlarımızın en dolgun zamanında, bir tesadüf, bir ha-
dise, bir manzara, bir yüz, ne diyeyim, herhangi bir ve-
sile, şimşeklerin boşalmasına meydan verir; bu infilak,
bence, ilhamın ta kendisidir.
Şiirlerinizden hangilerini daha çok seversiniz?
Talihsizlerini daha çok severim. Talihli şiirlerimi zaten
koruyanlar bulunuyor: "Han Duvarları", "Firari", "Co-
ban Çeşmesi", "Kıskanç", "At", "Çankaya", "Sen Ner-
desin", Canavar'daki "Yağmur Duası" ile Akın'daki "Çi-
ni" gibi...
Va talihsizleri?
En az bunlar kadar emek verdiğim hâlde, boyunlan bü-
külmüş, akıbetlerini bekleyen sahipsizler... Takdirini si-
ze birakıyorum.
7.
Bu parça aşağıdaki türlerin hangisinden alınmıştır?
A) Mülakat
C) Biyografi
DV Sohbet
B)Boylev
E) Otobiyografi
Bu parçada sorulara cevap veren sanatçı aşağıdakile-
rin hangisidir?
A) Yusuf Ziya Ortaç
B) Enis Behiç Koryürek
C) Orhan Seyfi Orhon
(D) Faruk Nafiz Çamlıbel
E) Halit Fahri Ozansoy
Lise Türkçe
1960 Sonrası Türk Edebiyatında Hikâye Özellikleri
Yararının jalgıyla arakterle istanbul sahnele den ya- , bir ul- 1940 dalga- eden- ye ait Kral avaş çel, nda eme ah- vu- 8. 7 ve 8. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Gerek veznin gerek lisanın o devirlerde böyle hoş kar- şılanmasının başlıca amilleri? Ziya Gökalp'in ilmi de Yahya Kemal'in zevki, şüphesiz. Bunlar mevzu ve ilhamlarımızda istikamet çizmişlerdir. ilhama inanır mısınız? - Hem de nasıl, perisi ile beraber... Hislerimizin, heye- canlarımızın en dolgun zamanında, bir tesadüf, bir ha- dise, bir manzara, bir yüz, ne diyeyim, herhangi bir ve- sile, şimşeklerin boşalmasına meydan verir; bu infilak, bence, ilhamın ta kendisidir. Şiirlerinizden hangilerini daha çok seversiniz? Talihsizlerini daha çok severim. Talihli şiirlerimi zaten koruyanlar bulunuyor: "Han Duvarları", "Firari", "Co- ban Çeşmesi", "Kıskanç", "At", "Çankaya", "Sen Ner- desin", Canavar'daki "Yağmur Duası" ile Akın'daki "Çi- ni" gibi... Va talihsizleri? En az bunlar kadar emek verdiğim hâlde, boyunlan bü- külmüş, akıbetlerini bekleyen sahipsizler... Takdirini si- ze birakıyorum. 7. Bu parça aşağıdaki türlerin hangisinden alınmıştır? A) Mülakat C) Biyografi DV Sohbet B)Boylev E) Otobiyografi Bu parçada sorulara cevap veren sanatçı aşağıdakile- rin hangisidir? A) Yusuf Ziya Ortaç B) Enis Behiç Koryürek C) Orhan Seyfi Orhon (D) Faruk Nafiz Çamlıbel E) Halit Fahri Ozansoy
Sanatçılar
YANLIŞ SAYISI
8.
Nurullah Ataç'in eleştiri anlayışı dikkate alındığında
aşağıdakilerden hangisinin ona ait olduğu söylenemez?
A) Su Thomas Mann denilen adamı zaten sevmezdim, son
yazdıklarını okuyunca büsbütün soğudum. Hitlerciliğin
yenilmesine elbette sevinecekti, ta ilk günlerden beri o
a kışa karşı koymak istedi, ona bir diyeceğim yok; ama
Alamanya'nın, kendi yurdunun, milletinin ezilmesi kar
şısında da bir üzgünlük duymuyor. "Oh olsun!" der gi-
bi bir hâli var.
B) Özgür koşuğu doğarken alkışladım şimdi de kötüleme-
ge kalkacak değilim. Duygunun, coşkunun dile dökü-
lüşündeki duraklara, kıvrımlara daha yakından uyma-
ga, kuralların yardımına sığınmaksızın ezgilerini kendi
kendilerine yaratmağa çalışan o kimi uzun, kimi kısa-
cik misralara bayılıyorum.
C) Tevfik Fikret'i bir şair olarak da, bir kişi olarak da pek
sevmediğimi şimdiyedek çok söyledim, yeniden söyli-
yecek değilim. Büğün de onu savunmağa kalkacağımı
sanmayın; öyle bir şey istesem bile o eciş bücüş mıs-
ralanını, düşüncesinin de, bilgisinin de darlığına bakmi-
yarak böbürlenmesini anmak, beni o dilekten döndür-
meğe yeter. Hayır, Tevfik Fikret'i beğenip övmeğe kal-
kacak değilim.
D) Varlık dergisinin şubat sayısında okudum, Ahmet Ham-
di Tanpınar şiir üzerine derin derin, büyük büyük söz-
ler söylemiş. Ne dediğini, doğrusu, ben pek anlama-
dim, ancak o sözlerin önemi deyişten de seziliyor. Dü-
şündüklerini bildirmesine Türkçe yetmemiş, dilimize ka-
rişan Arapça ile Farsça da yetmemiş, Firenkçeye de sık
sık başvuruyor. "Biçim" demek şöyle dursun, "şekil"
bile demiyor, "form" diyor. Der a! daha güzel oluyor öy-
le... Neden "gestalt" dememiş, ben asıl ona şaştım.
E) II. Meşrutiyet döneminde geçen ilk romanı Kiralık
Konak'ta Karaosmanoğlu, Tanzimat'tan sonra ortaya
çıkan değer kargaşasını, kuşaklar arasındaki kopuklu-
ğu ve genel olarak Batılılaşmanın yol açtığı yozlaşma-
yı göstermek için Naim Efendi ailesini ve onların çev-
resinden birkaç kişiyi seçer. Naim Efendi eski bir Os-
manlı, damadı Servet Bey alafranga bir züppe, torunu
Seniha, "asir sonu" denilen bir kadın tipinin örneğidir.
Lise Türkçe
1960 Sonrası Türk Edebiyatında Hikâye Özellikleri
Sanatçılar YANLIŞ SAYISI 8. Nurullah Ataç'in eleştiri anlayışı dikkate alındığında aşağıdakilerden hangisinin ona ait olduğu söylenemez? A) Su Thomas Mann denilen adamı zaten sevmezdim, son yazdıklarını okuyunca büsbütün soğudum. Hitlerciliğin yenilmesine elbette sevinecekti, ta ilk günlerden beri o a kışa karşı koymak istedi, ona bir diyeceğim yok; ama Alamanya'nın, kendi yurdunun, milletinin ezilmesi kar şısında da bir üzgünlük duymuyor. "Oh olsun!" der gi- bi bir hâli var. B) Özgür koşuğu doğarken alkışladım şimdi de kötüleme- ge kalkacak değilim. Duygunun, coşkunun dile dökü- lüşündeki duraklara, kıvrımlara daha yakından uyma- ga, kuralların yardımına sığınmaksızın ezgilerini kendi kendilerine yaratmağa çalışan o kimi uzun, kimi kısa- cik misralara bayılıyorum. C) Tevfik Fikret'i bir şair olarak da, bir kişi olarak da pek sevmediğimi şimdiyedek çok söyledim, yeniden söyli- yecek değilim. Büğün de onu savunmağa kalkacağımı sanmayın; öyle bir şey istesem bile o eciş bücüş mıs- ralanını, düşüncesinin de, bilgisinin de darlığına bakmi- yarak böbürlenmesini anmak, beni o dilekten döndür- meğe yeter. Hayır, Tevfik Fikret'i beğenip övmeğe kal- kacak değilim. D) Varlık dergisinin şubat sayısında okudum, Ahmet Ham- di Tanpınar şiir üzerine derin derin, büyük büyük söz- ler söylemiş. Ne dediğini, doğrusu, ben pek anlama- dim, ancak o sözlerin önemi deyişten de seziliyor. Dü- şündüklerini bildirmesine Türkçe yetmemiş, dilimize ka- rişan Arapça ile Farsça da yetmemiş, Firenkçeye de sık sık başvuruyor. "Biçim" demek şöyle dursun, "şekil" bile demiyor, "form" diyor. Der a! daha güzel oluyor öy- le... Neden "gestalt" dememiş, ben asıl ona şaştım. E) II. Meşrutiyet döneminde geçen ilk romanı Kiralık Konak'ta Karaosmanoğlu, Tanzimat'tan sonra ortaya çıkan değer kargaşasını, kuşaklar arasındaki kopuklu- ğu ve genel olarak Batılılaşmanın yol açtığı yozlaşma- yı göstermek için Naim Efendi ailesini ve onların çev- resinden birkaç kişiyi seçer. Naim Efendi eski bir Os- manlı, damadı Servet Bey alafranga bir züppe, torunu Seniha, "asir sonu" denilen bir kadın tipinin örneğidir.
18. (1) Dünyada teknoloji, ekonomi ve eğitim koşullarının
iyileşmesi, mutfaklarda kullanılan teknolojik aletlerin
artmasıyla kolaylıkların sağlanması, mutfak kültürü-
ne bağlı bazı değişimlerin ortaya çıkmasına neden
olmaktadır. (II) Hazır yiyeceklerin hayatımıza girme-
siyle başlayan değişim ve dönüşüm, geleneksel mut-
fak kültürünü önemli oranda etkilemiştir. (III) Eskiden
imece usulüyle yapılan kış hazırlıkları;/sosyal daya-
nışmanın, birlik ve beraberliğin bir göstergesiydi. (IV)
Son yıllarda azalan kış hazırlıkları, sağlıklı ve orga-
nik beslenmenin tekrar gündeme gelmesiyle dikkat-
leri üzerinde toplamaktadır. (V) Geleneksel yapıda-
ki ailelerin mutfak kültüründe kış hazırlıklarının önem-
li bir yeri vardır. (VI) Ancak son yıllarda gelişen ye-
mek saklama ve koruma teknolojisinin bu hazırlıkla-
rin bir kısmının kısmen ortadan kalkmasına sebep
olduğunu söylemek mümkündür.
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci pa-
ragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle baş-
lar?
A) II
B) III
C) IV
D) V
E) VI
Lise Türkçe
1960 Sonrası Türk Edebiyatında Hikâye Özellikleri
18. (1) Dünyada teknoloji, ekonomi ve eğitim koşullarının iyileşmesi, mutfaklarda kullanılan teknolojik aletlerin artmasıyla kolaylıkların sağlanması, mutfak kültürü- ne bağlı bazı değişimlerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. (II) Hazır yiyeceklerin hayatımıza girme- siyle başlayan değişim ve dönüşüm, geleneksel mut- fak kültürünü önemli oranda etkilemiştir. (III) Eskiden imece usulüyle yapılan kış hazırlıkları;/sosyal daya- nışmanın, birlik ve beraberliğin bir göstergesiydi. (IV) Son yıllarda azalan kış hazırlıkları, sağlıklı ve orga- nik beslenmenin tekrar gündeme gelmesiyle dikkat- leri üzerinde toplamaktadır. (V) Geleneksel yapıda- ki ailelerin mutfak kültüründe kış hazırlıklarının önem- li bir yeri vardır. (VI) Ancak son yıllarda gelişen ye- mek saklama ve koruma teknolojisinin bu hazırlıkla- rin bir kısmının kısmen ortadan kalkmasına sebep olduğunu söylemek mümkündür. Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci pa- ragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle baş- lar? A) II B) III C) IV D) V E) VI
n
3-
p
3,
10. Türk edebiyatı; halkın atasözleriyle bilmecelerinden.
halk masallarıyla halk türkülerinden, koşmalarından,
destanlarından, halk cengnameleriyle menkibelerin-
den, halkın güldürücü fıkralarından ve halk tiyatro-
sundan ibarettir. Banarlı, Bir Dil Nasıl Güzelleşir ad-
li yazısında, "Dilleri dil yapanlar milletlerdir. Milletle-
rin dillerini seven, anlayan ilahi bir güzellikle kulla-
nan büyük şairlerdir." der. Şiir, her milletin kültürü için-
de önemli bir yer tutar. Toplumlara ulus bilinci veren,
onları belli amaçlara yöneltip yönlendiren şiirler var-
dır. İnsanoğlunun mutlu mutsuz günlerinde sevgisi-
ni, duygulanışını dile getirmeyi istediği anlarda, be-
şik başında, savaşa giderken ölenin arkasından söy-
lediği şiirler her insanın yaşamında belli bir yer tutar.
Bu parçada düşünceyi inandırıcı kılma adına aşa-
ğıdakilerin hangisine başvurulmuştur?
A) Örneklendirme
C) Tanımlama
B) Karşılaştırma
D) Somutlama
E) Tanık gösterme
Lise Türkçe
1960 Sonrası Türk Edebiyatında Hikâye Özellikleri
n 3- p 3, 10. Türk edebiyatı; halkın atasözleriyle bilmecelerinden. halk masallarıyla halk türkülerinden, koşmalarından, destanlarından, halk cengnameleriyle menkibelerin- den, halkın güldürücü fıkralarından ve halk tiyatro- sundan ibarettir. Banarlı, Bir Dil Nasıl Güzelleşir ad- li yazısında, "Dilleri dil yapanlar milletlerdir. Milletle- rin dillerini seven, anlayan ilahi bir güzellikle kulla- nan büyük şairlerdir." der. Şiir, her milletin kültürü için- de önemli bir yer tutar. Toplumlara ulus bilinci veren, onları belli amaçlara yöneltip yönlendiren şiirler var- dır. İnsanoğlunun mutlu mutsuz günlerinde sevgisi- ni, duygulanışını dile getirmeyi istediği anlarda, be- şik başında, savaşa giderken ölenin arkasından söy- lediği şiirler her insanın yaşamında belli bir yer tutar. Bu parçada düşünceyi inandırıcı kılma adına aşa- ğıdakilerin hangisine başvurulmuştur? A) Örneklendirme C) Tanımlama B) Karşılaştırma D) Somutlama E) Tanık gösterme
9.
Ergnub
Aşağıdaki dizelerin hangisinde sitem anlamı vardır?
A) Elbet bir gün buluşacağız,
Bu böyle yarım kalmayacak.
B) Kapat gözlerini kimse görmesin.
Yalnız benim için bak yeşil yeşil
C) Hani o bırakıp giderken seni
Bu öksüz tavrını takmayacaktın?
D) Gönül penceresinden ansızın bakıp geçtin.
Bir yangının külünü, yeniden yakıp geçtin
E) Şimdi uzaklardasın, gönül hicranla doldu.
Hiç ayrılamam derken kavuşmak hayal oldu.
Lise Türkçe
1960 Sonrası Türk Edebiyatında Hikâye Özellikleri
9. Ergnub Aşağıdaki dizelerin hangisinde sitem anlamı vardır? A) Elbet bir gün buluşacağız, Bu böyle yarım kalmayacak. B) Kapat gözlerini kimse görmesin. Yalnız benim için bak yeşil yeşil C) Hani o bırakıp giderken seni Bu öksüz tavrını takmayacaktın? D) Gönül penceresinden ansızın bakıp geçtin. Bir yangının külünü, yeniden yakıp geçtin E) Şimdi uzaklardasın, gönül hicranla doldu. Hiç ayrılamam derken kavuşmak hayal oldu.
yazılmıştır.
B) Çapraz uyak kullanmiştir.
C) Ek halinde redit vardır.
D) Soyut kavramlara yer verilmiştir.
E) 4+4 durakla kaleme alınmıştır.
D
2. Aşağıdaki dizelerden hangisinin farklı bir
şiir geleneği içinde yazıldığı söylenebilir?
A) İnsan bu su misali kıvrım kıvrım akar ya
Bir yanda akan benim öbür yanda Sakarya
B) Su iner yokuşlardan hep basamak basamak
Benimse alın yazım yokuşlarda susamak
C) Her şey akar su, tarih, yıldız, insan ve fikir
Oluklar çift birinden nur akar birinden kir
D) Ey kör! Bu yer, bu gök, bu yıldızlar boştur boş
Bırak onu bunu da gönlünü tut hoş
ⒸHocaların Gözünden Edebiyat
E) Akışta demetlenmiş büyük küçük kâinat
Şu çıkan buluta bak bu inen siyah inat
3. Gümüş bir dumanla kapandi her yer
Yer ve gök bu akşam yayla dumanı
Sürüler, çimenler, sarı çiçekler
Beyaz kar, yeşil çam yayla dumanı
Bu dizelerde aşağıdaki şiir türlerinden
5.
C
E
Lise Türkçe
1960 Sonrası Türk Edebiyatında Hikâye Özellikleri
yazılmıştır. B) Çapraz uyak kullanmiştir. C) Ek halinde redit vardır. D) Soyut kavramlara yer verilmiştir. E) 4+4 durakla kaleme alınmıştır. D 2. Aşağıdaki dizelerden hangisinin farklı bir şiir geleneği içinde yazıldığı söylenebilir? A) İnsan bu su misali kıvrım kıvrım akar ya Bir yanda akan benim öbür yanda Sakarya B) Su iner yokuşlardan hep basamak basamak Benimse alın yazım yokuşlarda susamak C) Her şey akar su, tarih, yıldız, insan ve fikir Oluklar çift birinden nur akar birinden kir D) Ey kör! Bu yer, bu gök, bu yıldızlar boştur boş Bırak onu bunu da gönlünü tut hoş ⒸHocaların Gözünden Edebiyat E) Akışta demetlenmiş büyük küçük kâinat Şu çıkan buluta bak bu inen siyah inat 3. Gümüş bir dumanla kapandi her yer Yer ve gök bu akşam yayla dumanı Sürüler, çimenler, sarı çiçekler Beyaz kar, yeşil çam yayla dumanı Bu dizelerde aşağıdaki şiir türlerinden 5. C E
Sayfa No
....... 127-132
....... 133-138
...... 139-144
..... 145-148
Sayfa No
YOUTUBE
3. DERS
1. GİRİŞ
1.3. YAZMA SÜRECİ (Hazırlık, Planlama, Anlatım
Özellikleri)
1. Aşağıdakilerden hangisi, yazma sürecinin hazırlık aşama-
tarından biri değildir?
A) Metnin konusunu belirleme
B) Metnin amacını belirleme
C) Metnin hedef kitlesini belirleme
D) Metnin türünü belirleme
E) Metni inandırıcı kılan unsurları belirleme
Yazariara duyulan
yazarlan kitaplarıy
Hayranlık duyulan
hayatının olması, a
isteğidir. Okur üzer
ticari başarısıdır. Bu
şey değildir. Ancal
ması, eleştirmenler
bilir. 1960'larda Tü
du. Bir şairin herke
ona duyulan saygıy
ülkelerin sokakları
televizyonlarda yer
Bu parçada vurg
n hangisidir?
Lise Türkçe
1960 Sonrası Türk Edebiyatında Hikâye Özellikleri
Sayfa No ....... 127-132 ....... 133-138 ...... 139-144 ..... 145-148 Sayfa No YOUTUBE 3. DERS 1. GİRİŞ 1.3. YAZMA SÜRECİ (Hazırlık, Planlama, Anlatım Özellikleri) 1. Aşağıdakilerden hangisi, yazma sürecinin hazırlık aşama- tarından biri değildir? A) Metnin konusunu belirleme B) Metnin amacını belirleme C) Metnin hedef kitlesini belirleme D) Metnin türünü belirleme E) Metni inandırıcı kılan unsurları belirleme Yazariara duyulan yazarlan kitaplarıy Hayranlık duyulan hayatının olması, a isteğidir. Okur üzer ticari başarısıdır. Bu şey değildir. Ancal ması, eleştirmenler bilir. 1960'larda Tü du. Bir şairin herke ona duyulan saygıy ülkelerin sokakları televizyonlarda yer Bu parçada vurg n hangisidir?
ca-
ICEBERG
4. Mustafa Kemal Mondros Ateşkes Antlaşması'nın imzalan-
masından sonra Anadolu'ya geçmiş(halkı bilinçlendirerek
Milli Mücadele hareketini başlatmıştır./Silahlı mücadeleye
başlamadan önce (halkı örgütleyen Mustafa Kemal, bu
çalışmalarını milli iradeye dayandırarak gerçekleştirmeye
özen göstermiştir.
Buna göre metindeki ifadelerde Mustafa Kemal'in aşa-
ğıdaki faaliyetlerinden hangisine atıf yapıldığı söyle
nemez?
LA Havza Genelgesi'ni yayımlamasına
BY Amasya Genelgesi'ni kamuoyuyla paylaşmasına
LC Erzurum ve Sivas Kongrelerini toplamasına
D) Temsil Heyeti'ni oluşturmasına
E) Milli İktisat Kongresi'ni düzenlemesine
Diğer sayfaya geçiniz
Lise Türkçe
1960 Sonrası Türk Edebiyatında Hikâye Özellikleri
ca- ICEBERG 4. Mustafa Kemal Mondros Ateşkes Antlaşması'nın imzalan- masından sonra Anadolu'ya geçmiş(halkı bilinçlendirerek Milli Mücadele hareketini başlatmıştır./Silahlı mücadeleye başlamadan önce (halkı örgütleyen Mustafa Kemal, bu çalışmalarını milli iradeye dayandırarak gerçekleştirmeye özen göstermiştir. Buna göre metindeki ifadelerde Mustafa Kemal'in aşa- ğıdaki faaliyetlerinden hangisine atıf yapıldığı söyle nemez? LA Havza Genelgesi'ni yayımlamasına BY Amasya Genelgesi'ni kamuoyuyla paylaşmasına LC Erzurum ve Sivas Kongrelerini toplamasına D) Temsil Heyeti'ni oluşturmasına E) Milli İktisat Kongresi'ni düzenlemesine Diğer sayfaya geçiniz
10. Şiir hakkında ne şöylense bir yanı hep eksik kalır. Şiir ne ma-
1
nadır tek başına ne ahenk. Şimdiye kadar ne poetikalar di-
||
|||
le getirildi, insanları hayran bırakan ne güzel şiirler yazıldı
IV
ama herkesin kabul edebileceği bir şür tanımı yapılamadı.
Bu parçada numaralanmış sözcüklerin türü aşağıdakile-
rin hangisinde sırasıyla verilmiştir?
A) Zarf-sifat - bağlaç - bağlaç
B) Zamir - bağlaç - zarf - zarf
C) Zarf - sifat-sifat - bağlaç
D) Zamir - bağlaç - sıfat - zarf
E) Sifat-zarf - zamir - sıfat
Lise Türkçe
1960 Sonrası Türk Edebiyatında Hikâye Özellikleri
10. Şiir hakkında ne şöylense bir yanı hep eksik kalır. Şiir ne ma- 1 nadır tek başına ne ahenk. Şimdiye kadar ne poetikalar di- || ||| le getirildi, insanları hayran bırakan ne güzel şiirler yazıldı IV ama herkesin kabul edebileceği bir şür tanımı yapılamadı. Bu parçada numaralanmış sözcüklerin türü aşağıdakile- rin hangisinde sırasıyla verilmiştir? A) Zarf-sifat - bağlaç - bağlaç B) Zamir - bağlaç - zarf - zarf C) Zarf - sifat-sifat - bağlaç D) Zamir - bağlaç - sıfat - zarf E) Sifat-zarf - zamir - sıfat
17. Bir canlının otozomal bağımsız 4 ve gonozomal 1 karakter
bakımından AbdEX gametini oluşturma olasılığının 1/16
olduğu bilinmektedir.
Canlının bu karakterler bakımından aşağıdaki genotip-
lerden hangisine sahip olması beklenir?
A) AaBbDdEeX'y
AabbDdEeX'y
-B) aaBbDDeexx
D) AaBBDdEexⓇx
E) AAbbDdEEX'X'
Lise Türkçe
1960 Sonrası Türk Edebiyatında Hikâye Özellikleri
17. Bir canlının otozomal bağımsız 4 ve gonozomal 1 karakter bakımından AbdEX gametini oluşturma olasılığının 1/16 olduğu bilinmektedir. Canlının bu karakterler bakımından aşağıdaki genotip- lerden hangisine sahip olması beklenir? A) AaBbDdEeX'y AabbDdEeX'y -B) aaBbDDeexx D) AaBBDdEexⓇx E) AAbbDdEEX'X'
11. Sokakta yürüdüğünüzü ve o sırada gölde boğulan bir ço-
cuk gördüğünüzü hayal edin. Yüzebilirsiniz ve hemen ha-
rekete geçerseniz onu kurtarabilecek kadar yakınsınız.
Fakat bunu yapmak pahalı ayakkabılarınızı mahveder. Bu
durumda çocuğu kurtarmak için hâlâ bir yükümlüğünüz var
mı? Filozof Singer'a göre var, ölmekte olan bir çocuğun
hayatını kurtarmak senin sorumluluğun ve ayakkabının fi-
yatının hiçbir önemi yok. Singer, The Life You Can Save
kitabında önünüzde boğulan bir çocukla uzak bir ülkede
açlıktan ölen bir çocuk arasında ahlaki bir fark olmadığını
savunuyor. Deneydeki harap olan ayakkabıların maliyeti
bir bağışın maliyetine benzer. Yakındaki çocuğu kurtara-
caksan uzaktaki çocuğu da kurtarmalısın. Peter Singer bu
konuda harekete geçmiş ve insanların işini en iyi yapan
hayır kurumlarına bağış yapmasına yardımcı olmak için bir
program başlatmıştır.
Bu parçada sözü edilen program, aşağıdaki kavramlar-
dan hangisi temel alınarak başlatılmış olabilir?
A) Özgürlük
C) Evrensel ahlak
E) Vicdan
B) Ahlaki karar
Ödev
Lise Türkçe
1960 Sonrası Türk Edebiyatında Hikâye Özellikleri
11. Sokakta yürüdüğünüzü ve o sırada gölde boğulan bir ço- cuk gördüğünüzü hayal edin. Yüzebilirsiniz ve hemen ha- rekete geçerseniz onu kurtarabilecek kadar yakınsınız. Fakat bunu yapmak pahalı ayakkabılarınızı mahveder. Bu durumda çocuğu kurtarmak için hâlâ bir yükümlüğünüz var mı? Filozof Singer'a göre var, ölmekte olan bir çocuğun hayatını kurtarmak senin sorumluluğun ve ayakkabının fi- yatının hiçbir önemi yok. Singer, The Life You Can Save kitabında önünüzde boğulan bir çocukla uzak bir ülkede açlıktan ölen bir çocuk arasında ahlaki bir fark olmadığını savunuyor. Deneydeki harap olan ayakkabıların maliyeti bir bağışın maliyetine benzer. Yakındaki çocuğu kurtara- caksan uzaktaki çocuğu da kurtarmalısın. Peter Singer bu konuda harekete geçmiş ve insanların işini en iyi yapan hayır kurumlarına bağış yapmasına yardımcı olmak için bir program başlatmıştır. Bu parçada sözü edilen program, aşağıdaki kavramlar- dan hangisi temel alınarak başlatılmış olabilir? A) Özgürlük C) Evrensel ahlak E) Vicdan B) Ahlaki karar Ödev
300 Haziran ve Temmuz ayları çok güzeldi. Mart ayında
1 hava, normalin dışında bir ilkbahar hoşluğunda geçerken; Ni-
san ve Mayıs ayında ise neredeyse kış havası vardı.
Istanbul'da Haziran ve Temmuz önceki yıllara nazaran "yaz
aylarından kabul edilse de bu yıl sanki "bahar mevsimi" bu ay-
lara da hakim olmuştu. Havanın tazeliği ve hoşluğu başka bir
mevsimle kıyaslanamayacak derecede olup, özellikle bu mevsimde
boğazın güzelliğine doymak mümkün değildi. Rumeli ve Ana-
dolu yalılarının hepsi tamamen dolmuş, keyfine düşkün olan
çoğu insan zamanında bir yalı ya da hiç değilse bir ev almadık-
ları için çok üzülmüşlerdi.
Güneş, doğuşundan batışına değin ufuk üzerinde hemen hiç-
bir bulut parçasına rastlamadan Istanbul üzerine ılık bir ışık saç-
makta, geceleri ise zaman, "yıldızlı gece" adina uygun şekilde geç-
mekteydi. Özellikle de güneşin batışı ile doğuşu arasında Göksu
deresi gibi Beykoz Büyükdere Limanları gibi Balta Limanı gibi
Kefeliköy, Küçüksu, Beykoz, Sultaniye Çayırları gibi Sarıyer'in
suları gibi Kavaklar'ın Sütlücesiyle Otuzbir suyu gibi yerler ve
baştanbaşa bütün boğaz içi öylesine ruh okşayan, duygulandı-
ran, iç gıdıklayan tablolar, manzaralar göstermekteydi ki meş-
hur şehrimizin müthiş güzelliğinin farkına varabilmek için bu
manzarayı iç geçirerek izlemek gerekir. Binlerce yıllık bir akışın
etkisiyle aşındığı sanılan bu yılan şeklindeki boğazın dört bü-
yük havzasından her biri, doğal güzellik olarak kabul edilen gü-
zellik anlayışlarının tümüne sahiptir. Yükseltileri boğazın eni ve
boyu ile hepten orantılı olan bu sıra sıra iki tepe, o kadar güzel
-5-
Lise Türkçe
1960 Sonrası Türk Edebiyatında Hikâye Özellikleri
300 Haziran ve Temmuz ayları çok güzeldi. Mart ayında 1 hava, normalin dışında bir ilkbahar hoşluğunda geçerken; Ni- san ve Mayıs ayında ise neredeyse kış havası vardı. Istanbul'da Haziran ve Temmuz önceki yıllara nazaran "yaz aylarından kabul edilse de bu yıl sanki "bahar mevsimi" bu ay- lara da hakim olmuştu. Havanın tazeliği ve hoşluğu başka bir mevsimle kıyaslanamayacak derecede olup, özellikle bu mevsimde boğazın güzelliğine doymak mümkün değildi. Rumeli ve Ana- dolu yalılarının hepsi tamamen dolmuş, keyfine düşkün olan çoğu insan zamanında bir yalı ya da hiç değilse bir ev almadık- ları için çok üzülmüşlerdi. Güneş, doğuşundan batışına değin ufuk üzerinde hemen hiç- bir bulut parçasına rastlamadan Istanbul üzerine ılık bir ışık saç- makta, geceleri ise zaman, "yıldızlı gece" adina uygun şekilde geç- mekteydi. Özellikle de güneşin batışı ile doğuşu arasında Göksu deresi gibi Beykoz Büyükdere Limanları gibi Balta Limanı gibi Kefeliköy, Küçüksu, Beykoz, Sultaniye Çayırları gibi Sarıyer'in suları gibi Kavaklar'ın Sütlücesiyle Otuzbir suyu gibi yerler ve baştanbaşa bütün boğaz içi öylesine ruh okşayan, duygulandı- ran, iç gıdıklayan tablolar, manzaralar göstermekteydi ki meş- hur şehrimizin müthiş güzelliğinin farkına varabilmek için bu manzarayı iç geçirerek izlemek gerekir. Binlerce yıllık bir akışın etkisiyle aşındığı sanılan bu yılan şeklindeki boğazın dört bü- yük havzasından her biri, doğal güzellik olarak kabul edilen gü- zellik anlayışlarının tümüne sahiptir. Yükseltileri boğazın eni ve boyu ile hepten orantılı olan bu sıra sıra iki tepe, o kadar güzel -5-
S
PARABOL
[y=ax²+bx+c eğrisine parabol denir.
●
a>0⇒>
a<0⇒
TYT / Türkçe
26. "Karşılaştığım hiç kimseye benzemez yapılmışım hatta tüm dün-
yada hiç kimseye benzemediğimi söylemeye cüret edeceğim. Di-
ğerlerinden daha iyi olmayabilirim ama en azından ben farklıyım."
der, Rousseau. Bireysellik olgusu, tarih içinde farklı uluslar tara-
fından değişik boyutlarda algilansa da her zaman bireyin kendini
gerçekleştirmesi ve diğerlerinden farklı bir kimse olma isteği an-
lamını hep korumuştur. Bireyselliği, bireyin kendine özgü özellik-
leri gerçekleştirmesi ve diğerlerinden farklı kimse olarak yaşamını
sürdürmesi şeklinde açıklayabiliriz. Bu, kişinin farklılığını anlayıp
yaşamın her alanında -sanat, ekonomi, siyaset ve etik- varlığını
sürdürmesi ve kendine özgü düşünceler geliştirmesi anlamını içer-
diği için evrensel bir yaklaşımdır.
Aşağıdakilerden hangisi bu parçada savunulanları destek-
ler niteliktedir?
A) İnsanın kendini benzersiz görmesi; psikolojisinde zaman-
la bencilliğe, kendini beğenmişliğe doğru bir gidişe sebep
olabilir.
B) Bireysellik ve özgünlük birbiri ile iç içe geçmiş kavramlar
olduğu söylenebilir.
C) Bu dünyada "çok özel bir şey olma" düşüncesi, beraberinde
kendine özgülük özelliğini içinde barındırmayı da getirmiştir.
28.
D) Esere atılan imza ve üslup, küstahça ve arsızca haddi aşan
böbürlenmekten başka bir şey değildir.
ÖR
E) Birbirine çok benzeyen moda ve medyanın etkisiyle şekille-
nen düşünceler, bireyselliğin anlaşılmadığı bir gerçek ola-
rak karşımız çıkar.
27. Insanoğlunun yeryüzünde varoluşundan beri, ben merkezli bir
eğiliminin olduğu açıktır. Narsistik bir tutum diyebileceğimiz bu
Lise Türkçe
1960 Sonrası Türk Edebiyatında Hikâye Özellikleri
S PARABOL [y=ax²+bx+c eğrisine parabol denir. ● a>0⇒> a<0⇒ TYT / Türkçe 26. "Karşılaştığım hiç kimseye benzemez yapılmışım hatta tüm dün- yada hiç kimseye benzemediğimi söylemeye cüret edeceğim. Di- ğerlerinden daha iyi olmayabilirim ama en azından ben farklıyım." der, Rousseau. Bireysellik olgusu, tarih içinde farklı uluslar tara- fından değişik boyutlarda algilansa da her zaman bireyin kendini gerçekleştirmesi ve diğerlerinden farklı bir kimse olma isteği an- lamını hep korumuştur. Bireyselliği, bireyin kendine özgü özellik- leri gerçekleştirmesi ve diğerlerinden farklı kimse olarak yaşamını sürdürmesi şeklinde açıklayabiliriz. Bu, kişinin farklılığını anlayıp yaşamın her alanında -sanat, ekonomi, siyaset ve etik- varlığını sürdürmesi ve kendine özgü düşünceler geliştirmesi anlamını içer- diği için evrensel bir yaklaşımdır. Aşağıdakilerden hangisi bu parçada savunulanları destek- ler niteliktedir? A) İnsanın kendini benzersiz görmesi; psikolojisinde zaman- la bencilliğe, kendini beğenmişliğe doğru bir gidişe sebep olabilir. B) Bireysellik ve özgünlük birbiri ile iç içe geçmiş kavramlar olduğu söylenebilir. C) Bu dünyada "çok özel bir şey olma" düşüncesi, beraberinde kendine özgülük özelliğini içinde barındırmayı da getirmiştir. 28. D) Esere atılan imza ve üslup, küstahça ve arsızca haddi aşan böbürlenmekten başka bir şey değildir. ÖR E) Birbirine çok benzeyen moda ve medyanın etkisiyle şekille- nen düşünceler, bireyselliğin anlaşılmadığı bir gerçek ola- rak karşımız çıkar. 27. Insanoğlunun yeryüzünde varoluşundan beri, ben merkezli bir eğiliminin olduğu açıktır. Narsistik bir tutum diyebileceğimiz bu