Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

1960 Sonrası Türk Edebiyatında Hikâye Özellikleri Soruları

Mavi tulumlarıyla iki işçi, maden kömürü yüklü bir dekovili ite-
rek ağır ağır geçtiler. Topal Nuri beyaz mendiliyle yüzünün
terini sildi. Kısa boylu, kocaman ayaklı, tuttuğunu koparan,
sımsıkı bir adamdı. Denebilirdi ki otuz iki yaşın olanca gücü,
yuvalarında fıldır fıldır dönen kara gözlerinde toplanmıştır. Bu
gözler, bu gözlerin karası, bu kara gözlerin karasındaki ihtiras
alevleri bugün, ağustos sonları sabahının kızgın saat onunda
pörsümüştü sanki. Nasıl pörsümesin ki daha dün değil, önceki
gün Bürücek Yaylası'ndaki kiralık evinin koyu gölgeli sundur-
ması altında sadakor geceliğiyle püfür püfür yatıyordu. Hava
serindi, sular soğuk, kafası dinç, sinirleri yatkın. Akşamları
kuvvetli ay, yıldızlar, yanı başında çamların uğultusu, piresiz,
tahtakurusuz geceler... Karşı aralığa hafifçe topallayarak yü-
rüdü. (...) Bir an bütün bunları gözden geçiren Nuri Efendi,
terini yeniden, sıkıntıyla sildi. Bürücek Yaylası, Bürücek Yay-
lası'nın sarı sıcaksız, tersiz, pire ve tahtakurusuz, püfür püfür
geceleri içinden hasretle geçti.
2.
Geçti ya, ne oluyordu? Her yıl yaylaya gider, bir ay, iki ay,
sonra gene böyle uçsuz bucaksız Çukurova tarlalarından dev-
şirilip harar denilen kocaman çuvallarla fabrikaya çekilmeye
başlanan tohumlu pamukların taşındığı ağustos sonları yay-
ladan iner, içinde sık sık kıpırdaşan yayla özlemiyle ezilir, üzü-
lür, sonunda alışırdı. Madem böyleydi, madem her yılki gibi bu
yıl da alışacaktı, alışmalıydı çabucak.
Bu parçayla ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
A) Anlatma tekniğinden yararlanılmıştır.
B) Realizmin etkisiyle gözleme dayalı bir anlatım vardır.
C) Anlatımda Anadolu romantizmi, memleketçi çizgi hâkim-
dir.
D) Olaylar, toplumcu gerçekçi anlayışla işlenmiştir.
E) Anlatım, ilahi bakış açısı ile oluşturulmuştur.
Lise Türkçe
1960 Sonrası Türk Edebiyatında Hikâye Özellikleri
Mavi tulumlarıyla iki işçi, maden kömürü yüklü bir dekovili ite- rek ağır ağır geçtiler. Topal Nuri beyaz mendiliyle yüzünün terini sildi. Kısa boylu, kocaman ayaklı, tuttuğunu koparan, sımsıkı bir adamdı. Denebilirdi ki otuz iki yaşın olanca gücü, yuvalarında fıldır fıldır dönen kara gözlerinde toplanmıştır. Bu gözler, bu gözlerin karası, bu kara gözlerin karasındaki ihtiras alevleri bugün, ağustos sonları sabahının kızgın saat onunda pörsümüştü sanki. Nasıl pörsümesin ki daha dün değil, önceki gün Bürücek Yaylası'ndaki kiralık evinin koyu gölgeli sundur- ması altında sadakor geceliğiyle püfür püfür yatıyordu. Hava serindi, sular soğuk, kafası dinç, sinirleri yatkın. Akşamları kuvvetli ay, yıldızlar, yanı başında çamların uğultusu, piresiz, tahtakurusuz geceler... Karşı aralığa hafifçe topallayarak yü- rüdü. (...) Bir an bütün bunları gözden geçiren Nuri Efendi, terini yeniden, sıkıntıyla sildi. Bürücek Yaylası, Bürücek Yay- lası'nın sarı sıcaksız, tersiz, pire ve tahtakurusuz, püfür püfür geceleri içinden hasretle geçti. 2. Geçti ya, ne oluyordu? Her yıl yaylaya gider, bir ay, iki ay, sonra gene böyle uçsuz bucaksız Çukurova tarlalarından dev- şirilip harar denilen kocaman çuvallarla fabrikaya çekilmeye başlanan tohumlu pamukların taşındığı ağustos sonları yay- ladan iner, içinde sık sık kıpırdaşan yayla özlemiyle ezilir, üzü- lür, sonunda alışırdı. Madem böyleydi, madem her yılki gibi bu yıl da alışacaktı, alışmalıydı çabucak. Bu parçayla ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? A) Anlatma tekniğinden yararlanılmıştır. B) Realizmin etkisiyle gözleme dayalı bir anlatım vardır. C) Anlatımda Anadolu romantizmi, memleketçi çizgi hâkim- dir. D) Olaylar, toplumcu gerçekçi anlayışla işlenmiştir. E) Anlatım, ilahi bakış açısı ile oluşturulmuştur.
TYT/Türkçe
28. Latife Tekin'in son romanı Muinar, ismini romanın kadın
anlatıcısı Elime'nin içinde uyanan bin yıllık "kocaka-
ri" Muinar'dan alır. Gece Dersleri gibi tek kişilik şahıs
kadrosuna sahip olan romanın anlatıcısı Elime, içinde
uyanan kadın ve kadının bin yıllık geçmişinde, içinde
uyandığı kadınların kişiliklerinden birtakım özellikler
taşımasından ötürü çoğullaşmış bir kişilik yapısına sa-
hiptir. Elime'nin iç sesini temsil eden Muinar'ın konuş-
maları üzerine inşa edilen romanda herhangi bir ana
temanın ve olay örgüsünün varlığından söz edilemez.
Anlatım teknikleri bakımından Gece Dersleri ile yakın-
lık gösterirken Sevgili Arsız Ölüm'de görülen Anadolu
mitolojisi ve efsanelerine de atıflarda bulunulur.
con
Bu parçadan hareketle Latife Tekin'in son romanı
ile ilgili aşağıdakilerin hangisi söylenemez?
A) Düşsel unsurlara ve söylencelere göndermelerde
bulunduğu
SONDERN
B) Feminist bir anlayışın izlerinin hissedildiği
CEylemlerine ağırlık verilen karakterlerin kullanıldığı
D) Teknik bakımından değişik romanlarıyla benzerlik
gösterdiği
E Elime'nin iç sesini Muinar aracılığıyla dile getirdiği
29
endemik-
Lise Türkçe
1960 Sonrası Türk Edebiyatında Hikâye Özellikleri
TYT/Türkçe 28. Latife Tekin'in son romanı Muinar, ismini romanın kadın anlatıcısı Elime'nin içinde uyanan bin yıllık "kocaka- ri" Muinar'dan alır. Gece Dersleri gibi tek kişilik şahıs kadrosuna sahip olan romanın anlatıcısı Elime, içinde uyanan kadın ve kadının bin yıllık geçmişinde, içinde uyandığı kadınların kişiliklerinden birtakım özellikler taşımasından ötürü çoğullaşmış bir kişilik yapısına sa- hiptir. Elime'nin iç sesini temsil eden Muinar'ın konuş- maları üzerine inşa edilen romanda herhangi bir ana temanın ve olay örgüsünün varlığından söz edilemez. Anlatım teknikleri bakımından Gece Dersleri ile yakın- lık gösterirken Sevgili Arsız Ölüm'de görülen Anadolu mitolojisi ve efsanelerine de atıflarda bulunulur. con Bu parçadan hareketle Latife Tekin'in son romanı ile ilgili aşağıdakilerin hangisi söylenemez? A) Düşsel unsurlara ve söylencelere göndermelerde bulunduğu SONDERN B) Feminist bir anlayışın izlerinin hissedildiği CEylemlerine ağırlık verilen karakterlerin kullanıldığı D) Teknik bakımından değişik romanlarıyla benzerlik gösterdiği E Elime'nin iç sesini Muinar aracılığıyla dile getirdiği 29 endemik-
2. Bu romanda nesnel zaman, II. Dünya Savaşı'nın
başlamasından bir gün öncedir. Savaşın başladığı
haberinden sonra roman biter. Romanın "İhsan" ve
"Mümtaz" başlığını taşıyan birinci ve dördüncü bölüm-
leri, bu bir günlük yaşananları kapsar. "Nuran" ve "Suat"
başlığını taşıyan ikinci ve üçüncü bölümler, Nuran ve
Mümtaz'ın bir yıl önce başlayan ve Suat'ın ölümünün
aralarına girmesiyle sona eren aşklarının hikâyesidir.
Tanpınar, zamanda geriye dönüşle Mümtaz'ın an-
nesini ve babasını kaybettiği çocukluk yıllarından,
nesnel zamandan bir yıl önce Nuran'la yaşadığı aşktan
bahsederek, bilinç akışı ve iç konuma tekniklerinden
yararlanarak romanı oldukça hacimli hâle getirmiştir.
Romanda Mümtaz, Nuran'ın varlığında sevdiği bütün
şeyleri toplayarak bir rüya hâlini yaşar. Nuran, aynı za-
manda estetiğinin ve iç nizamının anahtarıdır.
Bu parçada tanıtılan eser, aşağıdakilerden hangisi-
dir?
A) Fatih - Harbiye
C) Devlet Ana
2022-2023 Öğretim Yılı
B) Huzur
D) Avare Yıllar
E) Kuşlar da Gitti
Lise Türkçe
1960 Sonrası Türk Edebiyatında Hikâye Özellikleri
2. Bu romanda nesnel zaman, II. Dünya Savaşı'nın başlamasından bir gün öncedir. Savaşın başladığı haberinden sonra roman biter. Romanın "İhsan" ve "Mümtaz" başlığını taşıyan birinci ve dördüncü bölüm- leri, bu bir günlük yaşananları kapsar. "Nuran" ve "Suat" başlığını taşıyan ikinci ve üçüncü bölümler, Nuran ve Mümtaz'ın bir yıl önce başlayan ve Suat'ın ölümünün aralarına girmesiyle sona eren aşklarının hikâyesidir. Tanpınar, zamanda geriye dönüşle Mümtaz'ın an- nesini ve babasını kaybettiği çocukluk yıllarından, nesnel zamandan bir yıl önce Nuran'la yaşadığı aşktan bahsederek, bilinç akışı ve iç konuma tekniklerinden yararlanarak romanı oldukça hacimli hâle getirmiştir. Romanda Mümtaz, Nuran'ın varlığında sevdiği bütün şeyleri toplayarak bir rüya hâlini yaşar. Nuran, aynı za- manda estetiğinin ve iç nizamının anahtarıdır. Bu parçada tanıtılan eser, aşağıdakilerden hangisi- dir? A) Fatih - Harbiye C) Devlet Ana 2022-2023 Öğretim Yılı B) Huzur D) Avare Yıllar E) Kuşlar da Gitti
4. Aşağıdaki bilgilerden hangisi Cumhuriyet Dönemi
Türk romanı ile ilgili yanlış bir bilgi içermektedir?
A) 1940'lı yıllara gelindiğinde ilk romanlarını İkin-
ci Dünya Savaşı yıllarında yayımlamaya başlayan
yazarlarda toplumsal kaygının ağırlık kazandığı gö-
rülür.
B) 1950-1960 yılları arasında Ahmet Hamdi Tanpınar,
bir gülmece ustası olarak daha çok geçim koşulları-
na yönelmiş ve bu konuyu mizahi tarzda ele almıştır.
C) Peyami Safa, Tanzimat'la birlikte gelen yanlış Bati-
lılaşmayı toplum katlarından geçtiği çarpıcı kesitler
hâlinde işlediği Fatih-Harbiye romanında, geleneği
ve yozlaşmayı temsil eden iki semti karşı karşıya ge-
tirir.
D) Köy çıkışlı yazarlar arasında adı ilk akla gelen Yaşar
Kemal, ilk romanı Teneke ile Çukurova'yı yazmaya
başlamış ve onu, alışılmış eşkıya tipini değiştiren İn-
ce Memed takip etmiştir.
E) Doğduğu yer olan Burdur yöresini romanlarının bir
bölümünde yansıtan Fakir Baykurt, Yılanların Öcü
romanıyla ün kazanmıştır.
11. SINIF
Lise Türkçe
1960 Sonrası Türk Edebiyatında Hikâye Özellikleri
4. Aşağıdaki bilgilerden hangisi Cumhuriyet Dönemi Türk romanı ile ilgili yanlış bir bilgi içermektedir? A) 1940'lı yıllara gelindiğinde ilk romanlarını İkin- ci Dünya Savaşı yıllarında yayımlamaya başlayan yazarlarda toplumsal kaygının ağırlık kazandığı gö- rülür. B) 1950-1960 yılları arasında Ahmet Hamdi Tanpınar, bir gülmece ustası olarak daha çok geçim koşulları- na yönelmiş ve bu konuyu mizahi tarzda ele almıştır. C) Peyami Safa, Tanzimat'la birlikte gelen yanlış Bati- lılaşmayı toplum katlarından geçtiği çarpıcı kesitler hâlinde işlediği Fatih-Harbiye romanında, geleneği ve yozlaşmayı temsil eden iki semti karşı karşıya ge- tirir. D) Köy çıkışlı yazarlar arasında adı ilk akla gelen Yaşar Kemal, ilk romanı Teneke ile Çukurova'yı yazmaya başlamış ve onu, alışılmış eşkıya tipini değiştiren İn- ce Memed takip etmiştir. E) Doğduğu yer olan Burdur yöresini romanlarının bir bölümünde yansıtan Fakir Baykurt, Yılanların Öcü romanıyla ün kazanmıştır. 11. SINIF
2.
Düzlem aynaya d kadar uzaklıkta bulunan K noktasal cismi
şekilde verilmiştir. K noktasının ayna I konumundayken ken-
disi ve görüntüsü arasındaki mesafe d,, ayna 60° döndürülüp
II konumuna getirildiğinde kendisi ve görüntüsü arasındaki
mesafe d₂ oluyor.
Buna göre
A) 1/1/2
K
d₁
d
B) 1
60°
oranı nedir? (sin 30º = 0,5)
C)
2
- 11
√√3
D) 2
gisi
Lise Türkçe
1960 Sonrası Türk Edebiyatında Hikâye Özellikleri
2. Düzlem aynaya d kadar uzaklıkta bulunan K noktasal cismi şekilde verilmiştir. K noktasının ayna I konumundayken ken- disi ve görüntüsü arasındaki mesafe d,, ayna 60° döndürülüp II konumuna getirildiğinde kendisi ve görüntüsü arasındaki mesafe d₂ oluyor. Buna göre A) 1/1/2 K d₁ d B) 1 60° oranı nedir? (sin 30º = 0,5) C) 2 - 11 √√3 D) 2 gisi
1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde edat yoktur?
A) Çok sürükleyici olan kitabı sabaha kadar elimden
bırakamadım.
B) Kendine göre bir bahanesi vardı ama ben söylediği
bahaneye pek inanmadım.
C) Arkadaşım okumayı çok seviyordu, öyle ki toplu
taşıma araçlarında bile kitap okuyordu.
D) Tüm dünyayı dolaşsanız kitap gibi candan ve vefalı
bir dost bulamazsınız.
E) Hayat mücadelesinde başarılı olabilmek için çok
çalışmalısın.
Lise Türkçe
1960 Sonrası Türk Edebiyatında Hikâye Özellikleri
1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde edat yoktur? A) Çok sürükleyici olan kitabı sabaha kadar elimden bırakamadım. B) Kendine göre bir bahanesi vardı ama ben söylediği bahaneye pek inanmadım. C) Arkadaşım okumayı çok seviyordu, öyle ki toplu taşıma araçlarında bile kitap okuyordu. D) Tüm dünyayı dolaşsanız kitap gibi candan ve vefalı bir dost bulamazsınız. E) Hayat mücadelesinde başarılı olabilmek için çok çalışmalısın.
Buy-
yo-
erek
ysa
şkın
Bati
arın
dern
inca
tut-
ve-
TYT/Temel Matematik
31. Aşağıda kolları birbirine es
gibi düz bir zemin üzerind
biçimde açılıyor. Daha son
bir şekilde aşağıya doğru
konuma getiriliyor.
2x
28. Bu parçada "Losing My Religion" ile ilgili aşağıda-
kilerin hangisine değinilmemiştir?
A) Üretilmesinde etkin rol alan grup üyelerinin kim-
Utilmesinde
B) şarkıya adını veren deyişin anlamına ve nerede
kullanıldığına
C) Var olan bir melodi üzerine yazılan sözlerinin
aşkı anlattığına
DR.E.M. grubunun müzik dünyasında tanınmasını
sağladığına
E Plak şirketinin şarkının alacağı tepki konusunda
yanıldığına
9. Bu parçada altı çizili sözle "Losing My Religion"
şarkısıyla ilgili anlatmak istenen aşağıdakiler-
den hangisidir?
A) Benzer aşk parçalarını çağrıştırdığı
B) Dikkat çeken ve unutulmayan bir tınısı olduğu
18
B
da F
ekil
olar
in
ce
Lise Türkçe
1960 Sonrası Türk Edebiyatında Hikâye Özellikleri
Buy- yo- erek ysa şkın Bati arın dern inca tut- ve- TYT/Temel Matematik 31. Aşağıda kolları birbirine es gibi düz bir zemin üzerind biçimde açılıyor. Daha son bir şekilde aşağıya doğru konuma getiriliyor. 2x 28. Bu parçada "Losing My Religion" ile ilgili aşağıda- kilerin hangisine değinilmemiştir? A) Üretilmesinde etkin rol alan grup üyelerinin kim- Utilmesinde B) şarkıya adını veren deyişin anlamına ve nerede kullanıldığına C) Var olan bir melodi üzerine yazılan sözlerinin aşkı anlattığına DR.E.M. grubunun müzik dünyasında tanınmasını sağladığına E Plak şirketinin şarkının alacağı tepki konusunda yanıldığına 9. Bu parçada altı çizili sözle "Losing My Religion" şarkısıyla ilgili anlatmak istenen aşağıdakiler- den hangisidir? A) Benzer aşk parçalarını çağrıştırdığı B) Dikkat çeken ve unutulmayan bir tınısı olduğu 18 B da F ekil olar in ce
A
Türkçe
7. (1) Psikiyatrik tıpta uzun zamandır bir yenilik görülmedi.
(II) Günümüzde kullanılan ilaçların büyük çoğunluğu,
1950'lerde geliştirilen ilaçların sonraki jenerasyonudur.
(III) Fakat son 15 yılda eski bir ilaç sınıfı yeniden ortaya
çıktı. (IV) Bu ilaçlar arasında en umut vadedenler ise bir
mantardan elde edildi. (V) Mantarlar, tüm canlı
varlıkların mikrobiyomlarında hatta atmosferde dahi
mevcuttur.
A
Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi
düşüncenin akışını bozmaktadır?
ASI B) 11
CIL
D) IV
E) V
Lise Türkçe
1960 Sonrası Türk Edebiyatında Hikâye Özellikleri
A Türkçe 7. (1) Psikiyatrik tıpta uzun zamandır bir yenilik görülmedi. (II) Günümüzde kullanılan ilaçların büyük çoğunluğu, 1950'lerde geliştirilen ilaçların sonraki jenerasyonudur. (III) Fakat son 15 yılda eski bir ilaç sınıfı yeniden ortaya çıktı. (IV) Bu ilaçlar arasında en umut vadedenler ise bir mantardan elde edildi. (V) Mantarlar, tüm canlı varlıkların mikrobiyomlarında hatta atmosferde dahi mevcuttur. A Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır? ASI B) 11 CIL D) IV E) V
11. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ögelere ayırmada
yanlışlık yapılmıştır?
AÇocuklann okumayı söküp / kendi kendilerine kitap
okumaya başladıklanı dönem/ oldukça / önemli ve
sevimlidir.
BY Karşılıksız sevginin önemine dair göndermeleri
bulunan kitabın şiirsel dili ve sunduğu serüven hissi
/kitap boyunca / hızlıca ilerliyor.
Günümüzden yaklaşık 50 yıl sonrasını konu edinen
Tribes of Europa, / 2029 yılında gerçekleşen küresel
bir felaketin ardından Avrupa'nın yıkıntılan
arasından doğan kabilelerin acımasız mücadelesini
/izleyiciye / sunuyor.
D) Ahmet Hamdi Tanpınar, / eserlerinde hayatın saklı
olan tarafını, görünenin ardındaki görünmeyeni
okuyucuya görsel, duyusal bir şölen gibi anlatan
yazarlarımızdan biridir.
LE Çocukluk yıllarımın büyük bir bölümünü / ailemizin
yaylak ve kışlak hayatı yaşaması nedeniyle /
dağlarda ve yaylalarda/geçirdim.
3
Lise Türkçe
1960 Sonrası Türk Edebiyatında Hikâye Özellikleri
11. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ögelere ayırmada yanlışlık yapılmıştır? AÇocuklann okumayı söküp / kendi kendilerine kitap okumaya başladıklanı dönem/ oldukça / önemli ve sevimlidir. BY Karşılıksız sevginin önemine dair göndermeleri bulunan kitabın şiirsel dili ve sunduğu serüven hissi /kitap boyunca / hızlıca ilerliyor. Günümüzden yaklaşık 50 yıl sonrasını konu edinen Tribes of Europa, / 2029 yılında gerçekleşen küresel bir felaketin ardından Avrupa'nın yıkıntılan arasından doğan kabilelerin acımasız mücadelesini /izleyiciye / sunuyor. D) Ahmet Hamdi Tanpınar, / eserlerinde hayatın saklı olan tarafını, görünenin ardındaki görünmeyeni okuyucuya görsel, duyusal bir şölen gibi anlatan yazarlarımızdan biridir. LE Çocukluk yıllarımın büyük bir bölümünü / ailemizin yaylak ve kışlak hayatı yaşaması nedeniyle / dağlarda ve yaylalarda/geçirdim. 3
8. (1) Bu şiirler nasıl bir zamandan söylenmiştir? (II) Donmuş
bir andan mı, akışkanlığın hızlı-yavaş hâllerinden mi? (III)
Zaman mı akar, nesneler mi hareket hâlindedir? (IV) Mutlak
hakikatin düzeninden mi görünürler, tarihsel zamanın diyalek-
tiği ile kaostan yeniden mi kurulurlar? (V) Şeyler Kitabı'ndaki
özne kimdir?
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde
soru anlamı sıfatla
sağlanmıştır?
A) I
B) II
C) III
D) IV
E) V
www.baska.com.tr
Lise Türkçe
1960 Sonrası Türk Edebiyatında Hikâye Özellikleri
8. (1) Bu şiirler nasıl bir zamandan söylenmiştir? (II) Donmuş bir andan mı, akışkanlığın hızlı-yavaş hâllerinden mi? (III) Zaman mı akar, nesneler mi hareket hâlindedir? (IV) Mutlak hakikatin düzeninden mi görünürler, tarihsel zamanın diyalek- tiği ile kaostan yeniden mi kurulurlar? (V) Şeyler Kitabı'ndaki özne kimdir? Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde soru anlamı sıfatla sağlanmıştır? A) I B) II C) III D) IV E) V www.baska.com.tr
3.
Sizlasa da gönüller gidenlerin yasından
Koşar adım gitmeli onların arkasından
Kahramanlık, içerek acı ölüm tasından
İleriye atılmak ve sonra dönmemektir.
Bu dizelerde aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Zarf fiil
B) Bildirme kipi
C) Adlaşmış sifat fiil
D) Tasarlama kipi
E) Şahıs zamiri
tanım yayınlanı -
E
Lise Türkçe
1960 Sonrası Türk Edebiyatında Hikâye Özellikleri
3. Sizlasa da gönüller gidenlerin yasından Koşar adım gitmeli onların arkasından Kahramanlık, içerek acı ölüm tasından İleriye atılmak ve sonra dönmemektir. Bu dizelerde aşağıdakilerden hangisi yoktur? A) Zarf fiil B) Bildirme kipi C) Adlaşmış sifat fiil D) Tasarlama kipi E) Şahıs zamiri tanım yayınlanı - E
30. Balkan Savaşları sonunda, Balkan coğrafyasından Anadolu'ya
doğru yoğun bir göç hareketi yaşanmıştır. Bu göçlerle birlikte
Osmanlı Devleti, yüzyıllar önce Balkan coğrafyasına yerleştirdiği
Müslüman nüfusu ülkenin birçok bölgesine yerleştirmek zorun-
da kalmıştır.
Balkan göçleri sonucunda Osmanlı Devleti'nde;
I. Müslüman nüfusta artış,
II. genel nüfusta azalma,
III. barınma sorunu
durumlarından hangilerinin ortaya çıktığı savunulabilir?
B) Yalnız il
A) Yalnız
D) I ve III
10
E) I/II ve III
C) II ve III
Lise Türkçe
1960 Sonrası Türk Edebiyatında Hikâye Özellikleri
30. Balkan Savaşları sonunda, Balkan coğrafyasından Anadolu'ya doğru yoğun bir göç hareketi yaşanmıştır. Bu göçlerle birlikte Osmanlı Devleti, yüzyıllar önce Balkan coğrafyasına yerleştirdiği Müslüman nüfusu ülkenin birçok bölgesine yerleştirmek zorun- da kalmıştır. Balkan göçleri sonucunda Osmanlı Devleti'nde; I. Müslüman nüfusta artış, II. genel nüfusta azalma, III. barınma sorunu durumlarından hangilerinin ortaya çıktığı savunulabilir? B) Yalnız il A) Yalnız D) I ve III 10 E) I/II ve III C) II ve III
AYTUT
26. Milli Mücadele'nin kazanılmasının ardından Mustafa Kemal Ata-
türk, inkılap hareketlerine girişmiştir. Siyaset, sosyal, hukuk ve
eğitim alanlarında birçok inkılap yapılmış ve Türkiye çağdaşlaş-
ma yolunda büyük adımlar atmıştır.
Ziya Gökalp'in "Lisani bir istiklal, siyasi bir istiklalin mukaddime-
sidir (başlangıcıdır)." sözü ile aşağıdaki Atatürk inkılaplarının
hangisi arasında ilişki bulunmaktadır?
A) Türk Tarih Kurumu'nun kurulması
B) Türk Parasını Koruma Kanunu'nun çıkarılması
C) Üniversite Reformu'nun yapılması
D) Kabotaj Kanunu'nun kabulü
E) Türk Dil Kurumu'nun kurulması
Lise Türkçe
1960 Sonrası Türk Edebiyatında Hikâye Özellikleri
AYTUT 26. Milli Mücadele'nin kazanılmasının ardından Mustafa Kemal Ata- türk, inkılap hareketlerine girişmiştir. Siyaset, sosyal, hukuk ve eğitim alanlarında birçok inkılap yapılmış ve Türkiye çağdaşlaş- ma yolunda büyük adımlar atmıştır. Ziya Gökalp'in "Lisani bir istiklal, siyasi bir istiklalin mukaddime- sidir (başlangıcıdır)." sözü ile aşağıdaki Atatürk inkılaplarının hangisi arasında ilişki bulunmaktadır? A) Türk Tarih Kurumu'nun kurulması B) Türk Parasını Koruma Kanunu'nun çıkarılması C) Üniversite Reformu'nun yapılması D) Kabotaj Kanunu'nun kabulü E) Türk Dil Kurumu'nun kurulması
2.
Güzel bir ilkbahar sabahıydı. Sait elinde ince bir
defter, Meserret'e geldi. Şakalaştık. Çok memnun-
du. Gözlerinin içleri canlı canlı gülüyordu. "Hayro-
la?" dedim. "Yeni bir hikâye yazdım da... Okuya-
yım mı?" dedi. "Ne duruyorsun?" dedim. Yüzüme
şakadan baktı ve "Hikâyeden anlamazsın ya sen
de... Neyse..." gibi bir şeyler söyledi, okumaya
başladı. "Hişt Hişt" hikâyesiydi bu. Severek, he-
yecanla okudu. Bitirdi. "Nasıl?" diye sormadan,
defteri cebine soktu. Şakadan da olsa vereceğim
karşılığı biliyordu. Hikâyesini öylesine sevdiğini an-
lamıştım ki, beğenilmemiş ya da toz kondurulmuş
olmasına dayanamayacaktı. Gene de "Bu ne?"
dedim. "Hikâye mi güya?" Öyle bir baktı ki nasıl
kızdığını anladım. Hırsla çıktı gitti kahveden. Onun
baştaki "Hikâyeden anlamazsın ya sen de, ney-
se..."sinin karşılığını vermiş, öcümü almıştım. O
"Hişt Hişt" hikâyesini beğenmemiş miydim gerçek-
ten? Ne münasebet? Adayı, onun adasını, onun
adasının baharını son derece usta veriveren nefis
bir atmosfer hikâyesiydi şüphesiz. Şıp şıp, birkaç
kalem darbesi, al sana Burgaz baharının o renk
cümbüşü.
Orhan Kemal'in Sait Faik Abasıyanık'la olan bir
anısını aktardığı bu parçadan aşağıdakilerden
hangisine ulaşılamaz?
A) Orhan Kemal, başka yazarların eserlerini takdir
edecek bir kişilik özelliğine sahiptir.
B) Salt Faik Abasıyanık, yazdıklarını yayımlanma-
dan önce başkalarıyla paylaşabilen bir yazar-
dir
COrhan Kemal ve Sait Faik Abasıyanık arasında
samimi bir arkadaşlık ve sanatçı ilişkisi vardır.
t Faik Abasıyanık'ın kendi sanatına duydu-
u öz güven, küçük bir eleştiri ile yıkılabilecek
niteliktedir.
Sait Faik Abasıyanık, güzel bir hikâye yazdı-
ğına inandığında bunu davranışları ve ruhsal
durumuyla yansıtan bir sanatçıdır.
Lise Türkçe
1960 Sonrası Türk Edebiyatında Hikâye Özellikleri
2. Güzel bir ilkbahar sabahıydı. Sait elinde ince bir defter, Meserret'e geldi. Şakalaştık. Çok memnun- du. Gözlerinin içleri canlı canlı gülüyordu. "Hayro- la?" dedim. "Yeni bir hikâye yazdım da... Okuya- yım mı?" dedi. "Ne duruyorsun?" dedim. Yüzüme şakadan baktı ve "Hikâyeden anlamazsın ya sen de... Neyse..." gibi bir şeyler söyledi, okumaya başladı. "Hişt Hişt" hikâyesiydi bu. Severek, he- yecanla okudu. Bitirdi. "Nasıl?" diye sormadan, defteri cebine soktu. Şakadan da olsa vereceğim karşılığı biliyordu. Hikâyesini öylesine sevdiğini an- lamıştım ki, beğenilmemiş ya da toz kondurulmuş olmasına dayanamayacaktı. Gene de "Bu ne?" dedim. "Hikâye mi güya?" Öyle bir baktı ki nasıl kızdığını anladım. Hırsla çıktı gitti kahveden. Onun baştaki "Hikâyeden anlamazsın ya sen de, ney- se..."sinin karşılığını vermiş, öcümü almıştım. O "Hişt Hişt" hikâyesini beğenmemiş miydim gerçek- ten? Ne münasebet? Adayı, onun adasını, onun adasının baharını son derece usta veriveren nefis bir atmosfer hikâyesiydi şüphesiz. Şıp şıp, birkaç kalem darbesi, al sana Burgaz baharının o renk cümbüşü. Orhan Kemal'in Sait Faik Abasıyanık'la olan bir anısını aktardığı bu parçadan aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz? A) Orhan Kemal, başka yazarların eserlerini takdir edecek bir kişilik özelliğine sahiptir. B) Salt Faik Abasıyanık, yazdıklarını yayımlanma- dan önce başkalarıyla paylaşabilen bir yazar- dir COrhan Kemal ve Sait Faik Abasıyanık arasında samimi bir arkadaşlık ve sanatçı ilişkisi vardır. t Faik Abasıyanık'ın kendi sanatına duydu- u öz güven, küçük bir eleştiri ile yıkılabilecek niteliktedir. Sait Faik Abasıyanık, güzel bir hikâye yazdı- ğına inandığında bunu davranışları ve ruhsal durumuyla yansıtan bir sanatçıdır.
ST
dâsı:
üş-
Servetifünun Şiiri
7. Aşağıdakilerin hangisinde, Tevfik Fikret'in
şiirlerinden alınan örnek ile ayraç içindeki açıklama
uyuşmamaktadır?
A) Küçük, muttarid, muhteriz darbeler
Kafeslerde, camlarda pür ihtizaz
Olur dembedem nevha-ger, nagme-saz
Kafeslerde, camlarda pür ihtizaz
Küçük, muttarid, muhteriz darbeler
(Anjanbmanlara yer verme)
B) - Bugün açız yine evlatlarım, diyordu peder
Bugün açız yine lâkin yarın, ümid ederim
Sular biraz daha sakinleşir... Ne çare, kader
- Hayır, sular ne kadar coşkun olsa ben giderim
Diyordu oğlu, yarın sen biraz ninemle otur
Zavallıcık yine kaç gündür işte hasta
(Manzum hikâyeler yazma)
C) Bir ömr-i muhayyel... Hani göllerde, yeşil, boş
Göllerde, o sâfiyet-i vecd-âver içinde
Bir dalgacığın ömrü kadar zaîl ü muğfel
Bir ömr-i muhayyel
(Nazmı nesre yaklaştırma)
D) Evet, sabah olacaktır, sabah olur, geceler
Tulü-i haşre kadar sürmez; akıbet bu semâ
bu mâi gök bize bir gün acır; melûl olma
Hayatta neş'e güneştir, melâl içinde beşer
(Karamsar ruh hâlini yansıtma)
E) Yeşil dikenler içinden, yosunlu bir yardan
Sukût eder gibi indik kenâr-ı deryâyân
Yağardı sâhili tezyin eden ağaçlardan
Sadefli kumlara titrek, rakîk bir saye
(Görsel ögelere yer verme)
LİMİT
9. A
ya
10.
11.
Lise Türkçe
1960 Sonrası Türk Edebiyatında Hikâye Özellikleri
ST dâsı: üş- Servetifünun Şiiri 7. Aşağıdakilerin hangisinde, Tevfik Fikret'in şiirlerinden alınan örnek ile ayraç içindeki açıklama uyuşmamaktadır? A) Küçük, muttarid, muhteriz darbeler Kafeslerde, camlarda pür ihtizaz Olur dembedem nevha-ger, nagme-saz Kafeslerde, camlarda pür ihtizaz Küçük, muttarid, muhteriz darbeler (Anjanbmanlara yer verme) B) - Bugün açız yine evlatlarım, diyordu peder Bugün açız yine lâkin yarın, ümid ederim Sular biraz daha sakinleşir... Ne çare, kader - Hayır, sular ne kadar coşkun olsa ben giderim Diyordu oğlu, yarın sen biraz ninemle otur Zavallıcık yine kaç gündür işte hasta (Manzum hikâyeler yazma) C) Bir ömr-i muhayyel... Hani göllerde, yeşil, boş Göllerde, o sâfiyet-i vecd-âver içinde Bir dalgacığın ömrü kadar zaîl ü muğfel Bir ömr-i muhayyel (Nazmı nesre yaklaştırma) D) Evet, sabah olacaktır, sabah olur, geceler Tulü-i haşre kadar sürmez; akıbet bu semâ bu mâi gök bize bir gün acır; melûl olma Hayatta neş'e güneştir, melâl içinde beşer (Karamsar ruh hâlini yansıtma) E) Yeşil dikenler içinden, yosunlu bir yardan Sukût eder gibi indik kenâr-ı deryâyân Yağardı sâhili tezyin eden ağaçlardan Sadefli kumlara titrek, rakîk bir saye (Görsel ögelere yer verme) LİMİT 9. A ya 10. 11.
Bir hikâye:
ESKİCİ
Refik Halid KARAY
Vapur rıhtımdan kalkıp tâ Marmara'ya doğ-
ru uzaklaşmaya başlayınca yolcuyu geçirmeye
gelenler, üzerlerinden ağır bir yük kalkmış gibi
ferahladılar:
-Çocukcağız Arabistan'da rahat eder.
Dediler, hayırlı bir iş yaptıklarına herkesi
inandırmış olanların uydurma neşesiyle, fakat
gönülleri isli, evlerine döndüler.
Zaten babadan yetim kalan küçük Hasan,
anası da ölünce uzak akrabaları ve konu komşu-
nun yardımıyla halasının yanına, Filistin'in ücra
bir kasabasına gönderiliyordu.
Hasan vapurda eğlendi; gırıl gırıl işleyen vinçlere,
üstleri yazılı cankurtaran simitlerine, kurutulacak
çamaşırlar gibi iplere asılı sandallara, vardiya
değiştirilirken çalınan kampanaya bakarak çok
eğlendi. Beş yaşında idi; peltek, şirin konuşmalarıyla
da güverte yolcularını epeyce eğlendirmişti.
Fakat vapur, şuraya buraya uğrayıp bir sürü yol-
cu bıraktıktan sonra sıcak memleketlere yaklaşınca
kendisini bir durgunluk aldı: Kalanlar, bilmediği
bir dilden konuşuyorlardı ve ona İstanbul'daki gibi:
-Hasan gel!
-Hasan git!
Demiyorlardı; ismi değişir gibi olmuştu. Has-
sen şekline girmişti:
-Taal hun yâ Hassen,
Diyorlardı, yanlarına gidiyordu.
-Ruh yâ Hassen...
Derlerse uzaklaşıyordu.
*
Hayfa'ya çıktılar ve onu bir trene koydular.
Artık ana dili büsbütün işitilmez olmuştu. Ha-
san köşeye büzüldü; bir şeyler soran olsa da susu-
yordu, yanakları pençe pençe, al al olarak susuyor-
du. Portakal bahçelerine dalmış, göğsünde bir ka-
tılık, gırtlağında lokmasını yutamamış gibi bir sert
düğüm, daima susuyordu.
Fakat hem pür nakıl çiçek açmış, hem yemişler-
le donanmış güzel, ıslak bahçeler de tükendi; zey-
tinlikler de seyrekleşti.
Yamaçlarında keçiler otlayan kuru, yalçın, çat-
lak dağlar arasından geçiyorlardı. Bu keçiler kap-
kara, beneksiz kara idi; tüyleri yeni otomobil bo-
yası gibi aynamsı bir cila ile, kızgın güneş altında,
pırıl pırıl yanıyordu.
Bunlar da bitti; göz alabildiğine uzanan bir düz-
lüğe çıkmışlardı; ne ağaç vardı, ne dere, ne ev! Yalnız
Kış 2018
Lise Türkçe
1960 Sonrası Türk Edebiyatında Hikâye Özellikleri
Bir hikâye: ESKİCİ Refik Halid KARAY Vapur rıhtımdan kalkıp tâ Marmara'ya doğ- ru uzaklaşmaya başlayınca yolcuyu geçirmeye gelenler, üzerlerinden ağır bir yük kalkmış gibi ferahladılar: -Çocukcağız Arabistan'da rahat eder. Dediler, hayırlı bir iş yaptıklarına herkesi inandırmış olanların uydurma neşesiyle, fakat gönülleri isli, evlerine döndüler. Zaten babadan yetim kalan küçük Hasan, anası da ölünce uzak akrabaları ve konu komşu- nun yardımıyla halasının yanına, Filistin'in ücra bir kasabasına gönderiliyordu. Hasan vapurda eğlendi; gırıl gırıl işleyen vinçlere, üstleri yazılı cankurtaran simitlerine, kurutulacak çamaşırlar gibi iplere asılı sandallara, vardiya değiştirilirken çalınan kampanaya bakarak çok eğlendi. Beş yaşında idi; peltek, şirin konuşmalarıyla da güverte yolcularını epeyce eğlendirmişti. Fakat vapur, şuraya buraya uğrayıp bir sürü yol- cu bıraktıktan sonra sıcak memleketlere yaklaşınca kendisini bir durgunluk aldı: Kalanlar, bilmediği bir dilden konuşuyorlardı ve ona İstanbul'daki gibi: -Hasan gel! -Hasan git! Demiyorlardı; ismi değişir gibi olmuştu. Has- sen şekline girmişti: -Taal hun yâ Hassen, Diyorlardı, yanlarına gidiyordu. -Ruh yâ Hassen... Derlerse uzaklaşıyordu. * Hayfa'ya çıktılar ve onu bir trene koydular. Artık ana dili büsbütün işitilmez olmuştu. Ha- san köşeye büzüldü; bir şeyler soran olsa da susu- yordu, yanakları pençe pençe, al al olarak susuyor- du. Portakal bahçelerine dalmış, göğsünde bir ka- tılık, gırtlağında lokmasını yutamamış gibi bir sert düğüm, daima susuyordu. Fakat hem pür nakıl çiçek açmış, hem yemişler- le donanmış güzel, ıslak bahçeler de tükendi; zey- tinlikler de seyrekleşti. Yamaçlarında keçiler otlayan kuru, yalçın, çat- lak dağlar arasından geçiyorlardı. Bu keçiler kap- kara, beneksiz kara idi; tüyleri yeni otomobil bo- yası gibi aynamsı bir cila ile, kızgın güneş altında, pırıl pırıl yanıyordu. Bunlar da bitti; göz alabildiğine uzanan bir düz- lüğe çıkmışlardı; ne ağaç vardı, ne dere, ne ev! Yalnız Kış 2018