Lise Türkçe Soruları

1. Günümüzde toplumsal bilimlerde giderek arttığı bir ger- çektir. Sosyoloji, sosyokültürel antropoloji ve özellikle sos- yal psikolojiden oluşan davranış bilimleri, ---- kendi içlerinde konularına göre uzmanlaşmaktadır. Psikolojik antropoloji de sosyokültürel antropoloji içinde yeni bir uzmanlık alanıdır ve bu alan kültürlerin kendine özgü kişilik özelliklerini ve psiko- lojilerini inceler. Psikolojik antropoloji, hem ---kisilik oluşma-> sındaki etkisine hem de kişilik özelliğinin kültüre etkisini ele almaktadır. Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangi- si sırasıyla getirilmelidir? A) gelişmenin - uzun zamandır - eğitimin B) uzmanlaşmanın - günden güne - kültürün C) değişimlerin - belli bir süredir - toplumun D) araştırmaların - diğer bilimlerdeki gibi - ailenin E) verilerin - son yüzyılda - fiziksel mekânın 3.

O mis nennsy 32. Insan, eline geçen her kitabı okuma zevkini zaman- la kaybediyor. Geride kalan yıllarım daha sayılı oldu ğu için mi nedir, önceden sorup soruşturmadığım ki tapları elime artık alamıyorum, alsam da okuyamıyo- rum. Ama buna karşılık yeni bir huy edindim. Kötü yazılmış kitapların yapraklarını karıştırmaktan hos- lanır oldum. Dilin ve zevkin ne hallere gelebileceğini görmekten daha eğlendirici, daha uyarıcı şey mi olur? ret Böyle diyen biri için aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Okumayı seven biridir. B okuyacagı kitaplar için seçici davranmaktadır. CHer kitabı okumaktan hoşlanmaktadır. D) Kötü kitapları tanımaktadır. E) Dil ve sanat zevki olan biridir.

malıdır. Sirleşik den anlı fiil k zamanlı zamanın sem) 2. E) etkisini görme) (Ulmuş bir olayın Aşağıdakilerden hangisinde görülen geçmiş zaman kipinin eyleme kattığı anlam diğerlerin- den farklıdır? A) Necip Fazıl, "Kaldırımlar" şiirini yirmi dört ya- şında, senin şimdiki yaşında, yazdı B) Onunla dün Selen Hanım da tartışt). C) Babam, bugün hastaneye kontrole gitti D) Az önce çocuğa durakta bir bisikletli çarptı. E) Polisler, bütün yolları trafiğe kapattı. 3. Aşağıdakilerden hangisinde şimdiki zaman kipi kendi anlamında kullanılmıştır? 5. Türkiye'nin A) Geçen hafta verdiğiniz ödevleri yapıyorum. B) Haberleri seyrettikçe can sıkıcı şeyler düşünü- A/OB yorum. lear C) Bu yıl, İstanbul'a hukuk okumaya gidiyorum. D) Hemen odana geçiyor, yatağını düzenliyor- sun. E) Kaşgarlı Mahmut Divanü Lügati't Türk'ü Abba- inque si halifesine sunuyor. G I S SAR gölü olan E dan gelen suları ile b M Balıkgölü rina ulaşt öylece ka Bu parça ları için dir? A) Bütü Büt mis Bü B 6. 1. B n II.

ginizi duy- Erim yok. endirilmek bildirmek -ine uygu- bir sorun venilir bir soruları- şağıda- ri hangi Aracın bilgileri- sahibini luğun- maruz arınızı sora- di kar- ümkün da bu eltebi- leme- = işle- 10 Kk Kara Kutu YAYIN INFORMAL YAYINLARI cevaplayınız. Bu yazımda neyi anlatmaya çalışacağım? Sait Faik'i mi? Buna pek lüzum yok sanıyorum. Oyle ya, adı sanı duyul- hepsi tanır. Bu yazım, olsa olsa onun yeni çıkmış bir kita- madık bir yazar değil ki. Onu Yaprak dergisi okuyucularının bından haber vermeye yarayacak. "Işte söyledin söyleye- da sayılmazsınız. Bu kitaptaki hikâyelerinin özellikleri de ceğini; bir de kitabın adını ver, yeter!" diyeceksiniz. Haksız eski hikâyelerindekinden pek farklı değil. Ama ne yapalım ki âdet olmuş, yeni bir kitap çıkınca birkaç söz söylemek gerek. Yalnız bu, Sait Faik söz konusuysa tehlikeli bir iş olabilir. Güçtür çünkü onun hakkında konuşmak. Hoşlan- mayabilir. Kendisi de bir hikâyesinde yazmıştı: "Hikâyeleri- mi beğenmezler üzülürüm; beğenirler kızarım." diye. 35. Bu parçanın anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söyle- nemez? Akileme kullanılmıştır. B Karşılaştırma yapılmıştır. C Sohbet havasındadır. D) Açıklamaya yer verilmiştir. Benzetmeye başvurulmuştur. agay hesey gold abainamashed St olid ebleneg sluogol inhelpütög sbmeho lan no sa naho 36. Bu parça-Sait Faik'le ilgili aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? A Hikâyelerinin benzer yönler taşıdığına B Tanınmış bir yazar olduğuna i Eleştiriye karşı takındığı tutuma D) Yeni kitabının özelliklerine E Yaprak dergisiyle üne kavuştuğuna

10 17. İstanbul'un denizini sinirli, ufuklarını mürekkep gibi si- nyah ve Üsküdar taraflarının göklerini uzak bir yangının hafif kırmızılığına boyanmış bıraktım. Onun için zifiri bir on karanlıkta tren Sirkeci'den ayrılırken sinirlerim iyi değil- di. İnsan geceleyin nasıl yola çıkmaya cesaret eder? d Bunu, bir köşesinde büzülüp kaldığım kompartımanım- halda kara kara düşünmeye koyuldum: Gece her çeşit po kuruntunun kafatasımızın kovuklarından çıkıp, hakikat çehreleri takınarak sürü sürü ortaya dağıldıkları, yeri ve göğü tuttukları saattir. Uyku, geceye bir panzehir gibi tesir etmese insan, karanlıklar içinde duyacağı ve gö- receği şeylerle kolayca aklını oynatabilir. Uykusu kaç- mış bir adam, oturduğu odanın penceresinden kendi bahçesine bile bakamaz. Çitlerin genişlediğini, demir- lerin, taşların, ağaçların, çiçeklerin en akla gelmez şe- killere girerek bir şeyler fısıldaşmakta olduklarını, tüyle- ri ürpererek görür. Sonsuz karanlıkları, uzun ve büyük bir burgu gibi delip geçecek olan trenimizin kafası ve gözü, iki üç saat sonra uykunun ve yorgunluğun uyuş- turacağı iki makinistin aciz kafası ve gözünden başka nedir? Alevlerin deli ettiği makinelerin binbir ihanet ihti- maline karşı bunlara nasıl güvenilebilir? Sonra, karan- lıkta çelik yolların asıl sahipleri kimlerdir? Bunlar, her- kes uyurken yıldızlar altında ne işler görür? Bu parçanın anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden han- gisi söylenemez? A) Kişileştirmeye yer verilmiştir. B) Birinci kişili anlatım kullanılmıştır. mie C) Tanımlama yapılmıştır. D) Benzetme yapılmıştır. E) Tanık gösterme vardır. Janse teri ugubio imeiles leo unuduleo 160 vie2 intainheney eb anhebeso vist A A A

MSÜ/Türkçe A 33. Uzun süre hareketsiz kaldığımız veya kolumuzu, bacağımı- zi ters bir pozisyonda tuttuğumuz zaman vücudumuzun bu bölgeleri uyuşup karıncalanır. Bunun nedeni, çevresel sinir- ler üzerine uygulanan basıncın, beyin ile kol ve bacaklarda bulunan sinirler arasındaki iletişimi düzensizleştirmesidir. Karıncalanma, sinirler ciddi biçimde hasar görmeden daha uygun bir pozisyon almamız için bizi uyarır. Diğer yandan bu uyarı hastalık belirtisi de olabilir. Beyin ve omurilikteki bölgeler hasar aldiginda da karıncalanma hissedilir. Böyle ciddi durumlarda süreklilik kazanan karıncalanma, hastalı- ğa bağlı olarak başka belirtilerle birlikte görülür. Bu parçadan karıncalanmayla ilgili aşağıdakilerin han- gisine ulaşılamaz? A) Oluşmasına neden olan etkenlerin çeşitliliğine B) Belli organlardaki bozulmalara işaret edebildiğine CVücuttaki hangi uzuvlarda görülebileceğine DY Sinirleri tahribattan koruma görevi üstlendiğine E Hastalıkların ortaya çıkmasına yol açabileceğine

fark edilmiyor. C) Yırtık pırtık giysilerle dolaşma ortalıkta. D) Yalan yanlış sözler söyleyip duruyor. E) Taze taze sebzeler satılıyor pazarda. 10. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde "pekiştirmeli zarf" kullanılmamıştır? A) İşiniz bitince dosdoğru eve gidiniz. B) O, her şeyi apaçık anlattı. C) Karşı dağların üstü kapkara görünüyor. D) Masaların üstüne tertemiz örtüler koydu. E) Akşama kadar yapayalnız dolaştı.

TYT / TÜRKÇE 5. Dili doğru ve güzel konuşmak dilcilerin işidir, diyenler bir yükü omuzlarından atmış olmanın verdiği rahatlıkla sözcük- lerin kaşını gözünü parçalıyorlar. Dilin düşüncenin aynası olduğunu akla bile getirmiyorlar, sonra da düşüncelerinin anlaşılmamasından yakınıyorlar. Artık bunların şikâyetleri kabak tadı vermeye başladı. Ben onlara aynalarının üstün- deki tozu, kiri silmelerini salık veriyorum. Yukarıdaki parçada altı çizili sözlerin anlamını içeren bir söze aşağıdakilerden hangisinde yer verilmemiştir? A) Toplumun değerlerini yaşatmayı istiyoruz ama aydınım diyen birçok kişi, sorumluluktan kaçınıyor. entraute B) Sosyal medyanın kullanımı arttıkça dili doğru kullanma- yanların sayısı, çığ gibi büyüyor. CHesaba katmadığımız ve basit bir ayrıntı olarak gördüğü- müz bazı şeyler, hayatımızı altüst edebiliyor. D) Futbol konuşmalarının uzayıp gitmesi, beni usandırmaya başlamıştı ki Orhan Bey, asıl konuya girdi. E) Beni en çok eleştiren dostlarım, zamanı geldiğinde benim için en büyük özveride bulundular. 6. 1. II. Bu çim A) B)

ibablemlühög ab obrneheze 6050 18. (1) Hüzün ve Ben adlı deneme kitabı, bir anlamda Hil- mi Yavuz'un hüzün tarihi. (II) Son sözü erkenden söy- lemekte sakınca yok. (III) Hüzün ve Ben yayımlanmış olmasaydı hem okurun zihnindeki Hilmi Yavuz portre- si hem de yazarın artık bir kitaplık oluşturan deneme külliyatı eksik kalırdı. (IV) Hüzün ve Ben bir insan ola- rak Hilmi Yavuz'u getiriyor okurun önüne. (V) Şair, ye- di bölüme ayırdığı kitapta geçip geldiği kederli yolların haritasını seriyor önümüze. as Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde evartinu koşula bağlılık söz konusudur? nelesd elmize and -108082 A) Itaim B) || C) III 20 vertonsa (3 D) IV E) V

1. (1) Duyuruncaya dek bastım en üstteki isimsiz zile. (II) Bu kadar kat aşağıdan zil duyulmuyordu (III) Derken arabalar geçmeye başladılar arkamdaki yoldan. (IV) Kediler, kö- pekler sağda solda görünür oldu. (V) Birden zilinkini bas- tıran cızırtılı bir ses yankılandı sabahın sessizliğinde. in Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangilerinde ek hâlinde zamir kullanılmıştır? A) I ve II B) I ve III D) III ve V C) II ve IV E) IV ve V

1. Tarih öğretmeni derste "Tarihi bir olayın kendi devrine ait bir materyale veya aynı devirde yazılmış bir esere, bir belgeye ana kaynak veya birinci elden kaynak adı verilir." ifadeleriy- le ana kaynağı tanımlamıştır. Buna göre öğretmen, I. antlaşma metni, II. kılıç, III. kumaş parçası, IV. çanak ve çömlek buluntularından hangilerinin tarih öncesi devirlerle ilgi- li birinci el kaynaklar arasında olamayacağını sorsaydı öğrencilerin cevap olarak aşağıdakilerden hangilerini vermesi beklenirdi? A A) Yalnız I D) III ve IV B) Yalnız IV E) I, II ve III C) I ve II

917267 182900 S dd 1/0/ON TYT / TÜRKÇE 17. Devrin yönetiminin çöküntü içindeki imparatorluğu ayakta tutma çabaları arasında yer alan kısıtlama siyaseti, tiyat- ro alanında ağır bir sansür denetimine neden oldu. Bu cümledeki anlatım bozukluğunun nedeni aşağıda- kilerden hangisidir? A) Gereksiz sözcük kullanılması B) Fiil çatılarının birbiriyle uyumsuz kullanılması C Anlamca birbiriyle çelişen sözcüklerin kullanılması D) Sözcüğün yanlış yerde kullanılması E) Sözcüğün yanlış anlamda kullanılması

OV 19. Yazar, bir edebî metinde her şeyi söyleyemez; söyle- meye güç yetiremez. Bütün edebî metinler bu anlam- da tamamlanmamış eserlerdir. Edebî metnin tamam- lanması okuyucuyla mümkündür. Okuyucunun kültü- rel seviyesi, çağrışım gücü, toplumsal şartlarına bağ- lı olarak tamamlanan edebî eser bu yönüyle özel bir eserdir. Onda birçok ara boşluk vardır ve o boşlukları okuyucu kendince doldurur. Ancak okura hiçbir boş- luk bırakmayan metnin edebilîği ya da iyi bir metin oluşu epeyce tartışılabilir. ut B500 36 Bu parçaya göre bir metnin edebî olması aşağıda- kilerden hangisine bağlıdır? A) Açık, anlaşılır bir dilinin olmasına Keng B) Etkileyici bir üslubunun olmasına C) İçerik bakımından farklı olmasına Sallia D) Seçkin bir okuyucu kitlesine seslenmesine E) nonwlyi Okuyucusuna yorumlama imkânı vermesine 1698

A A bisbiene ilgilen leip 20. Modern sanatın büyük isimlerinden olan Salvador Da- li'nin resim sanatındaki dehasının yanında takı sana- tında da nasıl bir dâhi olduğunun anlatılması gerekir. Sinemadan takıya kadar birçok sanatsal alanda çalış- malar ortaya koymuş olan Dali, kendisine özgü sanat- sal üslubunu çalışmış olduğu her sanat dalında oldu- ğu gibi takı eserlerine de yansıtmıştır. Salvador Da- li'nin resimlerinde görülen detaycı ve zihni zorlayıcı özelliği, Dali'nin takı alanında ortaya koymuş olduğu eserlerinde de görülmektedir. Bu parçadan hareketle Salvador Dali ile ilgili aşa- ğıdakilerden hangisine ulaşılabilir? KAR A) Takı sanatındaki başarısını, resim sanatındaki us- viszemio talığı ile üst aşamaya taşımıştır. B) Eser verdiği bütün sanat dallarında kendine özgü bir ifade tarzı yakalamıştır. C) Eserlerini disiplinli bir çalışma süreci sonunda or- aya koyduğundan başarılı olmuştur. neatherf D) Takı sanatı alanındaki başarıları, onu ticari olarak obdleipn.. un shooteq u6 düşünmeye sevk etmiştir. E) Sanat hayatına resimle başlamış ve takı sanatın- daki başarısından sonra resmi bırakmıştır.

14. Neticeden bağımsız olarak hedefe ulaşmak için ya- pılan her girişim, hayatımızın kalan kısmında yaşa- mımızı kolaylaştıracak deneyimler elde etmemizi ve ne farklı olaylar karşısında alternatif duruşlar geliştirme- mizi sağlar. Bu cümlede anlatılmak istenen aşağıdakilerden- hangisidir? A) Olumsuz sonuçlanan denemeler, farklı çözüm yol- ları bulmamızı engeller. B) Başarı getiren girişimler, başka olaylarda da olum- lu sonuçlar doğurur. C) Sonucu olumlu biten çabalarımız, olumsuz giri- şimlerimizi engeller. D) Değişik çözüm yolları bulma yeteneğimiz, kararlı duruşumuz sayesinde olur.blob E) Sonucu ne olursa olsun deneyimlerimiz hayatımı- za pozitif etkiler katar. Eroa nebislip EDNA (O

13. (1) Edebiyat dile dayanır. (II) Bir şiirde, hikâyede, ro- manda, tiyatroda, bize heyecan veren o derin ve yü- ce hisler, kafamızın içinde bir dünya yaratan hayaller ve tasvirler, varlıklarını ve tesirlerini kelimelere borçlu- dur. (III) Musikide ses, resimde boya, mimaride taş ne ise edebiyatta da kelime odur. (IV) Edebiyattan anla- mayanlar, edebiyatın bu maddi temelini unutarak onu his ve hayal sanırlar. (V) Kafasında çok parlak hayal- ler olduğu hâlde şiir yazamadığından şikâyet eden ressam arkadaşına Mallarme "Dostum, şiir hayallerle değil kelimelerle yazılır." der. Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisin- den sonra "Bir dil zanaatkârı olan gerçek edebiyatçı bu dayanağı çok iyi bilir." cümlesi getirilebilir? vssemblan shine sto imelad chrano insta @ A) Iubio B) II sma C) III D) IV E) V