Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Anlatım Biçimleri Soruları

1. I. Bu tür bitkilere budama yoluyla çeşitli biçimler ve-
rilebilir.
II. Örneğin, meyve ağaçları ve asmalar meyve veri-
mini artırmak ve bitkinin sağlıklı bir biçimde yetiş-
mesini sağlamak için düzenli olarak budanır.
Bitkiler çok çeşitli nedenlerle budanabilir.
III.
IV.
Bahçelerdeki süs ve çit bitkileri budanarak çok
dallanmaları ve gereğinden fazla büyümeleri en-
gellenir.
V. Özellikle ağaçların ve çalımsı bitkilerin yaşlı, has-
ta ya da bitki için zararlı olan bölümlerinin kesile-
rek ayıklanmasına budama denir.
Yukarıdaki cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak
biçimde sıralandığında hangisi baştan üçüncü
olur?
A) I
B) II
C) III D) IV E) V
3.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
1. I. Bu tür bitkilere budama yoluyla çeşitli biçimler ve- rilebilir. II. Örneğin, meyve ağaçları ve asmalar meyve veri- mini artırmak ve bitkinin sağlıklı bir biçimde yetiş- mesini sağlamak için düzenli olarak budanır. Bitkiler çok çeşitli nedenlerle budanabilir. III. IV. Bahçelerdeki süs ve çit bitkileri budanarak çok dallanmaları ve gereğinden fazla büyümeleri en- gellenir. V. Özellikle ağaçların ve çalımsı bitkilerin yaşlı, has- ta ya da bitki için zararlı olan bölümlerinin kesile- rek ayıklanmasına budama denir. Yukarıdaki cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak biçimde sıralandığında hangisi baştan üçüncü olur? A) I B) II C) III D) IV E) V 3.
8. 1. Deniz kıyısındaki ağaçlık ve ormanların açıklık
yerlerini, bozulmuş orman alanlarını, yol kenarla-
rını ve dere kıyılarını kaplar.
II. Türkiye'de en çok Karadeniz ve Marmara bölge-
lerinde görülür.
III. En yaygın tür olan adi böğürtlen 2-3 metreye ka-
dar boylanabilen dikenli bir çalıdır.
IV. Ana yurdu Kuzey Yarım Küre'nin ılıman bölgeleri
olan böğürtlen dünyanın bütün iliman bölgelerin-
de yaygın olarak yetişir.
V. Daha çok nemli kıyı iklimini sever ama iç bölgele-
re uyum sağlamış türleri de vardır.
Yukarıdaki cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak
biçimde sıralandığında hangisi baştan ikinci olur?
A) I
B) II
C) III
D) IV
E) V
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
8. 1. Deniz kıyısındaki ağaçlık ve ormanların açıklık yerlerini, bozulmuş orman alanlarını, yol kenarla- rını ve dere kıyılarını kaplar. II. Türkiye'de en çok Karadeniz ve Marmara bölge- lerinde görülür. III. En yaygın tür olan adi böğürtlen 2-3 metreye ka- dar boylanabilen dikenli bir çalıdır. IV. Ana yurdu Kuzey Yarım Küre'nin ılıman bölgeleri olan böğürtlen dünyanın bütün iliman bölgelerin- de yaygın olarak yetişir. V. Daha çok nemli kıyı iklimini sever ama iç bölgele- re uyum sağlamış türleri de vardır. Yukarıdaki cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak biçimde sıralandığında hangisi baştan ikinci olur? A) I B) II C) III D) IV E) V
1. Kapakta, çoğunlukla özel olarak çekilmiş ya da
seçilmiş bir fotoğraf yer alır.
II. Her derginin bir kapağı vardır.
III.
Bazen dergi sözcüğünün karşılığı olarak kullanı-
lan magazin, Arapça depo ya da eşyaların sak-
landığı yer anlamındaki mahzen sözcüğünün ço-
ğulu olan "mehasin'den gelir.
IV. Magazin sözcüğü ilk kez 1731'de Edward Cave'in
Gentleman's Magazine adlı dergisinde kullanıl-
mıştı.
V. Çeşitli yazarların makale ve öykülerini bir araya
getiren dergiler, gazetelerden farklı olarak ciltlidir
yani sayfalar tel zımba ya da yapıştırıcı ile bağ-
lanmıştır.
Yukarıdaki cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak
biçimde sıralandığında hangisi baştan ikinci olur?
A) I
B) II
C) III
D) IV
E) V
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
1. Kapakta, çoğunlukla özel olarak çekilmiş ya da seçilmiş bir fotoğraf yer alır. II. Her derginin bir kapağı vardır. III. Bazen dergi sözcüğünün karşılığı olarak kullanı- lan magazin, Arapça depo ya da eşyaların sak- landığı yer anlamındaki mahzen sözcüğünün ço- ğulu olan "mehasin'den gelir. IV. Magazin sözcüğü ilk kez 1731'de Edward Cave'in Gentleman's Magazine adlı dergisinde kullanıl- mıştı. V. Çeşitli yazarların makale ve öykülerini bir araya getiren dergiler, gazetelerden farklı olarak ciltlidir yani sayfalar tel zımba ya da yapıştırıcı ile bağ- lanmıştır. Yukarıdaki cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak biçimde sıralandığında hangisi baştan ikinci olur? A) I B) II C) III D) IV E) V
EYTED
P
24. Geleneksel kültür, baskı ve otorite yüzünden aile içi iletişim
bir türlü olması gerektiği gibi gerçekleşemedi. Tam başlaya-
caktı, tam konuşacaktık, birbirimize derdimizi anlatacaktık
ki televizyon çıktı.70'li yıllarda aile fertleri yan yana dizilip
konuşmak yerine, ekrana bakmaya başladı. O zamanlar bu
televizyon sevdasını, şimdiki akıllı telefonlar gibi abarttık ta-
bii. Bayrak törenine kadar izler olduk. İstiklâl Marşı söylenir,
biz de karşısında hazır ola geçer, öyle yatmaya giderdik.
Sonra sonra televizyonu seçici kullanmayı öğrendik. Yine
tam aile içi muhabbet başlayacaktı ki bu sefer hayatımızın
orta yerine cep telefonuyla birlikte internet düştü! Olmayan
iletişimi önce televizyon süpürdü, sonra internet. Şimdi ise
insanlar Takipçim çok." diyorlar. Takipçi ve çokluğunu ileti-
şim zannediyorlar.
Bu parça bütünüyle ele alındığında aşağıdaki sorular-
dan hangisinin yanıtı olabilir?
A) Geçmişten günümüze aile içi iletişim sorunlarının ne-
denleri nelerdir?
B) İnternetteki takipçi çokluğu sağlıklı bir iletişimi ifade
eder mi?
C) 70'li yıllarda televizyon hayatımızı nasıl etkiledi?
D) Ailede bireyler, birbiriyle iletişim kurmak için gereken ça-
bayı gösteriyor mu?
E) Teknolojik cihazların hayatımızdaki olumsuz etkileri ne-
lerdir?
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
EYTED P 24. Geleneksel kültür, baskı ve otorite yüzünden aile içi iletişim bir türlü olması gerektiği gibi gerçekleşemedi. Tam başlaya- caktı, tam konuşacaktık, birbirimize derdimizi anlatacaktık ki televizyon çıktı.70'li yıllarda aile fertleri yan yana dizilip konuşmak yerine, ekrana bakmaya başladı. O zamanlar bu televizyon sevdasını, şimdiki akıllı telefonlar gibi abarttık ta- bii. Bayrak törenine kadar izler olduk. İstiklâl Marşı söylenir, biz de karşısında hazır ola geçer, öyle yatmaya giderdik. Sonra sonra televizyonu seçici kullanmayı öğrendik. Yine tam aile içi muhabbet başlayacaktı ki bu sefer hayatımızın orta yerine cep telefonuyla birlikte internet düştü! Olmayan iletişimi önce televizyon süpürdü, sonra internet. Şimdi ise insanlar Takipçim çok." diyorlar. Takipçi ve çokluğunu ileti- şim zannediyorlar. Bu parça bütünüyle ele alındığında aşağıdaki sorular- dan hangisinin yanıtı olabilir? A) Geçmişten günümüze aile içi iletişim sorunlarının ne- denleri nelerdir? B) İnternetteki takipçi çokluğu sağlıklı bir iletişimi ifade eder mi? C) 70'li yıllarda televizyon hayatımızı nasıl etkiledi? D) Ailede bireyler, birbiriyle iletişim kurmak için gereken ça- bayı gösteriyor mu? E) Teknolojik cihazların hayatımızdaki olumsuz etkileri ne- lerdir?
27. 1. Böcekçil bitkilerin çoğu fotosentezle kendi besini-
ni üretebilen yeşil bitkilerdir.
II. Böcekçil bitkiler bir süre hiç böcek yakalamasalar
da açlıktan ölmezler.
III. Fotosentez yapabildikleri için böcek yemeden de
yaşayabilir ama böcek yedikleri zaman daha sağ-
lıklı gelişirler.
IV. Öyleyse havadan, sudan ve güneş ışınlarından
yararlanarak kendisine gerekli şeker ve nişastayı
oluşturabilen bir bitki neden böcek yakalayıp ye-
meye gerek duysun?
V. Bunun nedeni büyük olasılıkla bu bitkilerin bazı
besin maddeleri, özellikle azot açısından yoksul
olan asitli, turbalık ya da bataklık yerlerde yetiş-
mesidir.
Yukarıdaki cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak
biçimde sıralandığında hangisi sonuncu olur?
A) I
B) II
C) III
D) IV
E) V
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
27. 1. Böcekçil bitkilerin çoğu fotosentezle kendi besini- ni üretebilen yeşil bitkilerdir. II. Böcekçil bitkiler bir süre hiç böcek yakalamasalar da açlıktan ölmezler. III. Fotosentez yapabildikleri için böcek yemeden de yaşayabilir ama böcek yedikleri zaman daha sağ- lıklı gelişirler. IV. Öyleyse havadan, sudan ve güneş ışınlarından yararlanarak kendisine gerekli şeker ve nişastayı oluşturabilen bir bitki neden böcek yakalayıp ye- meye gerek duysun? V. Bunun nedeni büyük olasılıkla bu bitkilerin bazı besin maddeleri, özellikle azot açısından yoksul olan asitli, turbalık ya da bataklık yerlerde yetiş- mesidir. Yukarıdaki cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak biçimde sıralandığında hangisi sonuncu olur? A) I B) II C) III D) IV E) V
3. 1. Mutfakta kaynayan bir çaydanlıktan çıkan su
buharının pencere camlarında ve duvarlarda su
damlacıkları hâlinde yoğunlaşması bu olayın en
canlı örneğidir.
II. Çeşitli sıvıları önce buharlaştırıp sonra yoğunlaş-
tırarak arıtmaya dayanan damıtma işleminin te-
meli de bu olaydır.
III. Örneğin, tuzlu deniz suyu kaynatıldığında için-
deki tuz kazanın dibinde ve kenarlarında çökelip
kalırken su buharlaşarak uçar.
IV. Suyu kaynattığınızda buharlaşarak uçar ama bu
buhar soğuduğunda yeniden su damlacıklarına
dönüşür.
V. Yoğunlaşmış bu su damlacıkları çok duru ve katı-
şıksızdır çünkü su buharlaşıp uçarken içinde eri-
miş hâlde bulunan yabancı maddeler geride kalır.
Yukarıdaki cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak
biçimde sıralandığında hangisi sonuncu olur?
A) I
B) II
C) III
D) IV
E) V
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
3. 1. Mutfakta kaynayan bir çaydanlıktan çıkan su buharının pencere camlarında ve duvarlarda su damlacıkları hâlinde yoğunlaşması bu olayın en canlı örneğidir. II. Çeşitli sıvıları önce buharlaştırıp sonra yoğunlaş- tırarak arıtmaya dayanan damıtma işleminin te- meli de bu olaydır. III. Örneğin, tuzlu deniz suyu kaynatıldığında için- deki tuz kazanın dibinde ve kenarlarında çökelip kalırken su buharlaşarak uçar. IV. Suyu kaynattığınızda buharlaşarak uçar ama bu buhar soğuduğunda yeniden su damlacıklarına dönüşür. V. Yoğunlaşmış bu su damlacıkları çok duru ve katı- şıksızdır çünkü su buharlaşıp uçarken içinde eri- miş hâlde bulunan yabancı maddeler geride kalır. Yukarıdaki cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak biçimde sıralandığında hangisi sonuncu olur? A) I B) II C) III D) IV E) V
2.
1. Belirli bir donanımla belli bir amaçla bir süre için
su altına dalmaya dalgıçlık, bu dalışı yapan kim-
seye de dalgıç denir.
II. MÖ 300'lerde Doğu Akdeniz'deki Rodos
Adası'nda batık gemilerden mal çıkartacak dal-
gıçlara verilen ve dalınan derinliğe göre artan üc-
reti gösteren biz çizelge yapılmıştı.
III. Çok derin olmayan denizlerde batan bir gemiye
inen dalgıçlar kalın halatlar bağlayarak geminin
yukarıya çekilmesini sağlayabilir ya da gemideki
değerli yükleri denizden çıkarabilirler.
IV. Gemilerin, iskele ve limanların su altındaki bö-
lümlerinde yapılacak inceleme ve ortamlarda dal-
gıçlardan yararlanılır.
V. Deniz altında yapılması gereken çok çeşitli işler
için dalgıçlara gereksinim vardır.
Yukarıdaki cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak
biçimde sıralandığında hangisi baştan ikinci olur?
A) I
B) II
C) III D) IV E) V
///
////
m
LLL
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
2. 1. Belirli bir donanımla belli bir amaçla bir süre için su altına dalmaya dalgıçlık, bu dalışı yapan kim- seye de dalgıç denir. II. MÖ 300'lerde Doğu Akdeniz'deki Rodos Adası'nda batık gemilerden mal çıkartacak dal- gıçlara verilen ve dalınan derinliğe göre artan üc- reti gösteren biz çizelge yapılmıştı. III. Çok derin olmayan denizlerde batan bir gemiye inen dalgıçlar kalın halatlar bağlayarak geminin yukarıya çekilmesini sağlayabilir ya da gemideki değerli yükleri denizden çıkarabilirler. IV. Gemilerin, iskele ve limanların su altındaki bö- lümlerinde yapılacak inceleme ve ortamlarda dal- gıçlardan yararlanılır. V. Deniz altında yapılması gereken çok çeşitli işler için dalgıçlara gereksinim vardır. Yukarıdaki cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak biçimde sıralandığında hangisi baştan ikinci olur? A) I B) II C) III D) IV E) V /// //// m LLL
1.
1. Belirli bir sıcaklığa kadar ısıtılmış bir çözücü artık
içine karıştırılan çözünür maddeleri çözemiyorsa
o çözelti doymuş durumdadır.
II. Örneğin, çay ne kadar sıcaksa şeker de o kadar
çabuk çözünür.
III. Belirli bir miktardaki bir çözücü içinde çözünebile-
cek madde miktarının genellikle bir üst sınırı var-
dır; belirli bir sıcaklıkta ve belirli miktardaki bir çö-
zücüde moleküllerine ayrılabilen en fazla madde
miktarına, o maddenin o sıcaklıktaki çözünürlüğü
denir.
IV. Değişik maddelerin çözünürlük sınırlarının farklı
olması, karışımların kimyasal analizinde ve çeşitli
maddelerin birbirinden ayrılarak arıtılmasında ya-
rarlanılan bir özelliktir.
V. Genellikle çözücünün sıcaklığı arttıkça çözüne-
bilir katı maddelerin o sıvıdaki çözünürlükleri de
artar.
Yukarıdaki cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak
biçimde sıralandığında hangisi baştan dördüncü
olur?
A) I
B) II
C) III D) IV E) V
nkitabevi.com.tr
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
1. 1. Belirli bir sıcaklığa kadar ısıtılmış bir çözücü artık içine karıştırılan çözünür maddeleri çözemiyorsa o çözelti doymuş durumdadır. II. Örneğin, çay ne kadar sıcaksa şeker de o kadar çabuk çözünür. III. Belirli bir miktardaki bir çözücü içinde çözünebile- cek madde miktarının genellikle bir üst sınırı var- dır; belirli bir sıcaklıkta ve belirli miktardaki bir çö- zücüde moleküllerine ayrılabilen en fazla madde miktarına, o maddenin o sıcaklıktaki çözünürlüğü denir. IV. Değişik maddelerin çözünürlük sınırlarının farklı olması, karışımların kimyasal analizinde ve çeşitli maddelerin birbirinden ayrılarak arıtılmasında ya- rarlanılan bir özelliktir. V. Genellikle çözücünün sıcaklığı arttıkça çözüne- bilir katı maddelerin o sıvıdaki çözünürlükleri de artar. Yukarıdaki cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak biçimde sıralandığında hangisi baştan dördüncü olur? A) I B) II C) III D) IV E) V nkitabevi.com.tr
97. 1. Yeryüzündeki yaşamın itici gücü olan güneş ener-
jisinin yeşil bitkiler ve bazı canlılarca alınıp kulla-
nılmasına fotosentez denir.
II. Insanda kasların ve kalbin çalışmasını, vücuttaki
kimyasal tepkimelerin gerçekleşmesini sağlayan
bu enerji hayvansal ve bitkisel besinlerden alınır.
III. Bütün besinlerdeki enerjinin ilk kaynağı ise gü-
neştir.
IV.
Fotosentezde, üzerine güneş ışınları düşen bir
bitki bu işik enerjisini kimyasal enerjiye dönüştü-
rür.
V. Eski Yunancadan çağdaş dillere geçen bu bileşik
sözcük ışıkla üretmek anlamına gelir.
Yukarıdaki cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak
biçimde sıralandığında hangisi sonuncu olur?
A)I
B) II
C) III
D) IV E) V
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
97. 1. Yeryüzündeki yaşamın itici gücü olan güneş ener- jisinin yeşil bitkiler ve bazı canlılarca alınıp kulla- nılmasına fotosentez denir. II. Insanda kasların ve kalbin çalışmasını, vücuttaki kimyasal tepkimelerin gerçekleşmesini sağlayan bu enerji hayvansal ve bitkisel besinlerden alınır. III. Bütün besinlerdeki enerjinin ilk kaynağı ise gü- neştir. IV. Fotosentezde, üzerine güneş ışınları düşen bir bitki bu işik enerjisini kimyasal enerjiye dönüştü- rür. V. Eski Yunancadan çağdaş dillere geçen bu bileşik sözcük ışıkla üretmek anlamına gelir. Yukarıdaki cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak biçimde sıralandığında hangisi sonuncu olur? A)I B) II C) III D) IV E) V
5. I. 1835'te Fransa'da Louis-Jacques - Mande Da-
guerre kalıcı görüntünün daha kısa sürede elde
edilebileceği daguerreotype adı verilen yöntemi
geliştirdi.
II. Niepce 1826'da, kimyasal işlemler yoluyla kalıcı
bir görüntü elde eden ilk kişi oldu.
III. 1840'ta ise Ingiliz William Henry Fox Talbot du-
yarlı kâğıt üzerine kaydedilen gizli görüntüyü
daha sonraki banyo işlemleri ile görünür hâle ge-
tirmeyi başardı.
IV. Fotoğraf çekmek için gerekli araç gereçlerin ba-
şında gelen fotoğraf makinesinin temeli olan kara
kutu 11. yüzyıl ile 16. yüzyıl arasında geliştirilmişti
ve çoğunlukla ressamlarca bir yardımcı araç ola-
rak kullanılırdı.
V. Ama fotoğrafçılık 19. yüzyılın başlarında Fransız
Fizikçi Joseph - Nicephore Niepce ile başlar.
Yukarıdaki cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak
biçimde sıralandığında hangisi baştan dördüncü
olur?
A) I
B) II C) III
D) IV E) V
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
5. I. 1835'te Fransa'da Louis-Jacques - Mande Da- guerre kalıcı görüntünün daha kısa sürede elde edilebileceği daguerreotype adı verilen yöntemi geliştirdi. II. Niepce 1826'da, kimyasal işlemler yoluyla kalıcı bir görüntü elde eden ilk kişi oldu. III. 1840'ta ise Ingiliz William Henry Fox Talbot du- yarlı kâğıt üzerine kaydedilen gizli görüntüyü daha sonraki banyo işlemleri ile görünür hâle ge- tirmeyi başardı. IV. Fotoğraf çekmek için gerekli araç gereçlerin ba- şında gelen fotoğraf makinesinin temeli olan kara kutu 11. yüzyıl ile 16. yüzyıl arasında geliştirilmişti ve çoğunlukla ressamlarca bir yardımcı araç ola- rak kullanılırdı. V. Ama fotoğrafçılık 19. yüzyılın başlarında Fransız Fizikçi Joseph - Nicephore Niepce ile başlar. Yukarıdaki cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak biçimde sıralandığında hangisi baştan dördüncü olur? A) I B) II C) III D) IV E) V
2.
1. Bu nedenle bütün bilimlerde olduğu gibi fizikte
de deneylerin iyi tasarlanması, büyük bir titizlikle
gerçekleştirilmesi ve bütün koşulların kesinlikle
denetim altında tutulması sağlıklı sonuçlara vara-
bilmek açısından son derece önemlidir.
II. Fizikçiler, deneylerle elde ettikleri bilgilerden
ve matematiksel yöntemlerden yararlanarak bu
doğa olgularını açıklayabilecek kapsamlı ilkeler
ya da yasalar ortaya koyarlar.
www.pelikankitabevi
III. Bu kuramsal fizikçilerin ortaya attıkları varsayım
ve kuramların geçerliliği yeni deneylerle sınanır.
IV. Bazı fizikçiler maddenin ve enerjinin doğasını
açıklamaya yardımcı olacak bilgileri deneylerle
toplamaya çalışırken bazıları da olgularını ve de-
ney sonuçlarını gelişmiş matematik yöntemleriyle
yorumlamaya uğraşırlar.
V. Deneylerin güvenilir olması için kullanılan ölçü
aletleri olağanüstü duyarlı, ölçümler çok titiz ol-
mali; alınan sonuçların doğruluğunu sınamak için
gerekli denetleme yöntemlerine başvurulmalı ve
elde edilen bütün bilgiler ayrıntılarıyla kaydedil-
melidir.
Yukarıdaki cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak
biçimde sıralandığında hangisi sonuncu olur?
A) I
B) II
C) III
D) IV
E) V
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
2. 1. Bu nedenle bütün bilimlerde olduğu gibi fizikte de deneylerin iyi tasarlanması, büyük bir titizlikle gerçekleştirilmesi ve bütün koşulların kesinlikle denetim altında tutulması sağlıklı sonuçlara vara- bilmek açısından son derece önemlidir. II. Fizikçiler, deneylerle elde ettikleri bilgilerden ve matematiksel yöntemlerden yararlanarak bu doğa olgularını açıklayabilecek kapsamlı ilkeler ya da yasalar ortaya koyarlar. www.pelikankitabevi III. Bu kuramsal fizikçilerin ortaya attıkları varsayım ve kuramların geçerliliği yeni deneylerle sınanır. IV. Bazı fizikçiler maddenin ve enerjinin doğasını açıklamaya yardımcı olacak bilgileri deneylerle toplamaya çalışırken bazıları da olgularını ve de- ney sonuçlarını gelişmiş matematik yöntemleriyle yorumlamaya uğraşırlar. V. Deneylerin güvenilir olması için kullanılan ölçü aletleri olağanüstü duyarlı, ölçümler çok titiz ol- mali; alınan sonuçların doğruluğunu sınamak için gerekli denetleme yöntemlerine başvurulmalı ve elde edilen bütün bilgiler ayrıntılarıyla kaydedil- melidir. Yukarıdaki cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak biçimde sıralandığında hangisi sonuncu olur? A) I B) II C) III D) IV E) V
3. 1. Uçuş sırasında kanatlarındaki kızıl ve kara tüyler
de bütün güzelliğiyle gözler önüne serilir.
II. Uçarken boyunlarını ve bacaklarını gererek iyice
dümdüz uzattıkları için bir uçtan öbür uca uzun-
lukları 2 metreyi bulur.
III. Çok uzun ve kıvrık boyunları, uzun bacakları,
sanki ucu kırıkmış gibi aşağı doğru bükülen ga-
galarıyla ilginç görünümlü kuşlardır.
IV. Pembemsi beyaz tüylerinin göz okşayan rengi,
kanatlarındaki kızıl ve kara tüylerle hoş bir karşıt-
lık yaratır.
V. Yalnız ucu kara olan gagaları ve incecik bacakları
da pembedir.
Yukarıdaki cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak
biçimde sıralandığında hangisi baştan dördüncü
olur?
A) I
B) II
C) III D) IV E) V
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
3. 1. Uçuş sırasında kanatlarındaki kızıl ve kara tüyler de bütün güzelliğiyle gözler önüne serilir. II. Uçarken boyunlarını ve bacaklarını gererek iyice dümdüz uzattıkları için bir uçtan öbür uca uzun- lukları 2 metreyi bulur. III. Çok uzun ve kıvrık boyunları, uzun bacakları, sanki ucu kırıkmış gibi aşağı doğru bükülen ga- galarıyla ilginç görünümlü kuşlardır. IV. Pembemsi beyaz tüylerinin göz okşayan rengi, kanatlarındaki kızıl ve kara tüylerle hoş bir karşıt- lık yaratır. V. Yalnız ucu kara olan gagaları ve incecik bacakları da pembedir. Yukarıdaki cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak biçimde sıralandığında hangisi baştan dördüncü olur? A) I B) II C) III D) IV E) V
1. İkinci tür fırçalar da aynı derecede önemlidir ve
ressamların ince boya firçalarından, boyacıların
gemi bordası gibi geniş yüzeylere koruyucu boya
sürmek için kullandıkları büyük kaba fırçalara ka-
dar çeşitlilik gösterir.
II. Sert ya da yumuşak bütün fırçalar bir tür esnek
liften yapılır.
III. Fırça sözcüğü, sanayide kullanılan ve yakından
tanıdığımız fırça tipinden çok farklı fırçaları da
içermekle birlikte bunlar da aynı tür gereçlerden,
aynı biçimde yapılır.
IV. Bir tanesi fırçalayarak ya da süpürerek temizle-
meye, öbürü de bir maddeyi herhangi bir yüzeye
sürmeye yarayan iki tür fırça vardır.
V. Birinci türe, kir ve istenmeyen maddeleri temiz-
lemek için kullanılan el ve tırnak fırçaları, diş fır-
çaları, saç fırçaları, süpürgeler, pas çıkarmak için
kullanılan tel fırçalar gibi farklı amaçlarla kullanı-
lan sayısız fırça girer.
Yukarıdaki cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak
biçimde sıralandığında hangisi baştan ikinci olur?
A) I
B) II
C) III
D) IV
E) V
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
1. İkinci tür fırçalar da aynı derecede önemlidir ve ressamların ince boya firçalarından, boyacıların gemi bordası gibi geniş yüzeylere koruyucu boya sürmek için kullandıkları büyük kaba fırçalara ka- dar çeşitlilik gösterir. II. Sert ya da yumuşak bütün fırçalar bir tür esnek liften yapılır. III. Fırça sözcüğü, sanayide kullanılan ve yakından tanıdığımız fırça tipinden çok farklı fırçaları da içermekle birlikte bunlar da aynı tür gereçlerden, aynı biçimde yapılır. IV. Bir tanesi fırçalayarak ya da süpürerek temizle- meye, öbürü de bir maddeyi herhangi bir yüzeye sürmeye yarayan iki tür fırça vardır. V. Birinci türe, kir ve istenmeyen maddeleri temiz- lemek için kullanılan el ve tırnak fırçaları, diş fır- çaları, saç fırçaları, süpürgeler, pas çıkarmak için kullanılan tel fırçalar gibi farklı amaçlarla kullanı- lan sayısız fırça girer. Yukarıdaki cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak biçimde sıralandığında hangisi baştan ikinci olur? A) I B) II C) III D) IV E) V
6. 1. Bugün de sıcaklığı iyi ayarlanmış bir fırında küçük
ve yassı parçalar hâlinde pişirildiği için bütün su-
yunu kaybederek kurur.
II. Böylece, nem alamayacak biçimde paketlendi-
ğinde uzun süre tazeliğini koruyabilir.
III. Bisküvi, mayasız hamurdan yapılan, ağızda dağı-
lacak kadar gevrek bir çeşit kurabiyedir.
IV. Bisküvi gibi bozulmadan saklanabilen kurabiye-
ler, peksimet, gevrek ve galetalar da büyük çapta
üretilerek pastanelerde ve bakkal dükkânlarında
satışa sunulur.
V. Latinceden türeyen adı da iki kez pişmiş anlamı-
na gelir çünkü ilk bisküviler iyice kuruyup gevrek
olması için iki kez fırınlanırdı.
Yukarıdaki cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak
biçimde sıralandığında hangisi baştan üçüncü
olur?
A) I
B) II
C) III D) IV
E) V
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
6. 1. Bugün de sıcaklığı iyi ayarlanmış bir fırında küçük ve yassı parçalar hâlinde pişirildiği için bütün su- yunu kaybederek kurur. II. Böylece, nem alamayacak biçimde paketlendi- ğinde uzun süre tazeliğini koruyabilir. III. Bisküvi, mayasız hamurdan yapılan, ağızda dağı- lacak kadar gevrek bir çeşit kurabiyedir. IV. Bisküvi gibi bozulmadan saklanabilen kurabiye- ler, peksimet, gevrek ve galetalar da büyük çapta üretilerek pastanelerde ve bakkal dükkânlarında satışa sunulur. V. Latinceden türeyen adı da iki kez pişmiş anlamı- na gelir çünkü ilk bisküviler iyice kuruyup gevrek olması için iki kez fırınlanırdı. Yukarıdaki cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak biçimde sıralandığında hangisi baştan üçüncü olur? A) I B) II C) III D) IV E) V
LİMLER TESTİ
ORTS A
Kültürü ve Ahlak Bilgisi (16-20), Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersini yasal olarak
21-25) alanlarına ait toplam 25 soru vardır.
8,75
na işaretleyiniz.
110
2.
Büyük Selçuklu hükümdarları; İslam öncesi dönemde kulla-
nılan han, hakan, kağan unvanlarının yerine Tuğrul Bey'den
itibaren 'sultan' unvanını kullanmışlardır. Diğer Türk devlet-
lerinde olduğu gibi Selçuklu Devleti'nde de devletin merke-
zinde ikamet eden hükümdar mutlak egemenlik sahibidir. Di-
vanda görüşülen konularda son sözü söyleme yetkisi ona
aittir ancak hükümdar, kararlarını töre ve yasalara da dayan-
dırmak zorundadır. Hükümdarın belirli esaslara göre yayım-
ladığı fermanlar hatta ağzından çıkan sözler kanun niteliğin-
dedir. Memurlar ve halk bunlara uymakla yükümlüdür.
Bu bilgilere bakılarak Büyük Selçuklu Devleti'yle ilgili;
hükümdarların yasama yetkisine sahip olmakla birlikte
sınırsız yetkiye sahip olmadığı,
Divanın danışma kurumu özelliği taşıdığı,
III. İslam ve Arap kültüründen etkilenildiği
yargılarından hangileri söylenebilir?
A) Yalnızl
74
D) II ve III
B) I ve I
numb
E) I, II ve III
E
C) I ve III
toprak
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
LİMLER TESTİ ORTS A Kültürü ve Ahlak Bilgisi (16-20), Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersini yasal olarak 21-25) alanlarına ait toplam 25 soru vardır. 8,75 na işaretleyiniz. 110 2. Büyük Selçuklu hükümdarları; İslam öncesi dönemde kulla- nılan han, hakan, kağan unvanlarının yerine Tuğrul Bey'den itibaren 'sultan' unvanını kullanmışlardır. Diğer Türk devlet- lerinde olduğu gibi Selçuklu Devleti'nde de devletin merke- zinde ikamet eden hükümdar mutlak egemenlik sahibidir. Di- vanda görüşülen konularda son sözü söyleme yetkisi ona aittir ancak hükümdar, kararlarını töre ve yasalara da dayan- dırmak zorundadır. Hükümdarın belirli esaslara göre yayım- ladığı fermanlar hatta ağzından çıkan sözler kanun niteliğin- dedir. Memurlar ve halk bunlara uymakla yükümlüdür. Bu bilgilere bakılarak Büyük Selçuklu Devleti'yle ilgili; hükümdarların yasama yetkisine sahip olmakla birlikte sınırsız yetkiye sahip olmadığı, Divanın danışma kurumu özelliği taşıdığı, III. İslam ve Arap kültüründen etkilenildiği yargılarından hangileri söylenebilir? A) Yalnızl 74 D) II ve III B) I ve I numb E) I, II ve III E C) I ve III toprak
Türkçe
23. Yazın hayatlarına öyküyle başlayıp başka bir türe
geçen yazarlar, yine de öyküye hep üstün bir değer
biçmişler, işlevselliğine, parlak geleceğine hep inan-
mışlar ve öyküyü hak ettiği yere koymuşlardır. Hem
ştir hem de roman yazmış olan Gabriel Garcia Marqu-
ez, öykü yazdığı dönemde eleştiriler aldığını, roman
yazmasına karşın öykünün kendisinde farklı bir karşı-
lığı olduğunu belirterek türlere bakışını şöyle açıklar:
"Arkadaşlarım öykü yazmaya kafayı takmış olmamı
anlamıyorlardı, ben de şiirin en yüce sanat olduğu bir
ülkede neden böyle yaptığımı açıklayamıyordum ken-
dime. İlk öykülerim çıktığı zaman bunu yapmaya hiç
de hakkı olmayan bazı kişiler tutup yazdıklarımın türü
hakkında tartıştı." Bu dirence rağmen Marquez, öykü
yazmayı sürdürmüştür. "Şiirin en yüce sanat olduğu
ülkede hikâye anlatıcılığını seçtim." demiştir çünkü o,
pazarlarda satılan ucuz kâğıda basılmış öykülerle bü-
yümüştür.
Bu parçanın anlatımında
I. Karşılaştırma
II. Benzetme
III. Örneklendirme
IV. Alıntı yapma
düşünceyi geliştirme yollarının hangisi ya da han-
gileri kullanılmamıştır?
A) Yalnız I
B) Yalnız II
D) II ve IV
C) I ve III
24.
E) III ve IV
"Ora
sana
şam
rik c
pak
me
yok
ma
ge
SI
he
g
b
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
Türkçe 23. Yazın hayatlarına öyküyle başlayıp başka bir türe geçen yazarlar, yine de öyküye hep üstün bir değer biçmişler, işlevselliğine, parlak geleceğine hep inan- mışlar ve öyküyü hak ettiği yere koymuşlardır. Hem ştir hem de roman yazmış olan Gabriel Garcia Marqu- ez, öykü yazdığı dönemde eleştiriler aldığını, roman yazmasına karşın öykünün kendisinde farklı bir karşı- lığı olduğunu belirterek türlere bakışını şöyle açıklar: "Arkadaşlarım öykü yazmaya kafayı takmış olmamı anlamıyorlardı, ben de şiirin en yüce sanat olduğu bir ülkede neden böyle yaptığımı açıklayamıyordum ken- dime. İlk öykülerim çıktığı zaman bunu yapmaya hiç de hakkı olmayan bazı kişiler tutup yazdıklarımın türü hakkında tartıştı." Bu dirence rağmen Marquez, öykü yazmayı sürdürmüştür. "Şiirin en yüce sanat olduğu ülkede hikâye anlatıcılığını seçtim." demiştir çünkü o, pazarlarda satılan ucuz kâğıda basılmış öykülerle bü- yümüştür. Bu parçanın anlatımında I. Karşılaştırma II. Benzetme III. Örneklendirme IV. Alıntı yapma düşünceyi geliştirme yollarının hangisi ya da han- gileri kullanılmamıştır? A) Yalnız I B) Yalnız II D) II ve IV C) I ve III 24. E) III ve IV "Ora sana şam rik c pak me yok ma ge SI he g b