Anlatım Biçimleri Soruları

bitki dir. dir. rle- dır. en, le- > ğı- ul- til- kı- pe- se- e, beğeni bir eylemin son art anlamı vardır. sinden önceki yargını irtilmiştir. aimlede, karşı cümlede, bir e amunin belirledic SE yıl önce bi amazdı. (11) erten fotoğraf enolojileri anla Ne var ki bu 40 y Agun dunya çap Laimlede, bir tes cimlede, 40 y de yararland cümlede, ven ettiği belirtilm cümlede, bir d Vaimlede, kend 4. (1) Şair hakkındaki bilgilerimiz, ön yargı ve sezgilerimiz, mis- raların etrafında ister istemez bir iklim yaratır. (II) Şiir hazzına şair hakkındaki bilgilerin karıştırılması şiire karşı bir günah sa- yılır ve öyledir de. (III) Bununla beraber, bize hitap eden sesin sahibini belirsiz bir şekilde tasarlamaktan kendimizi alamayız. (IV) Şiir hazzı şairin adıyla başlar ve biter de o yüzden. (V) lyi tanıdığımız, hayat görüşünü bildiğimiz bir şairin şiirlerini daha anlamlı bulur ve daha çok beğeniriz. (VI) Öte yandan, her ne kadar şiir adına büyük güzellikler taşısa da şairi hakkında bilgi sahibi olmadığımız şiirlere biraz mesafeli dururuz. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağı- da verilenlerden hangisi yanlıştır akinyorlar. radaki numar lerden har le bağlıdır. E) V. ve VI. cümlelerde, 1. cümledeki yargının olumlu ve olumsuz yönleri kişisel görüşle belirtilmiştir. ona gitgide güç bu yana gittiği iç een sözleri an 0 başka me bi belleğimde c un daha gerçek, ste, Jorge LL ad kitap için d A) I. cümlede, bir şiirin, şairin yaşamıyla anlam bulduğundan söz edilmiştir. B) II. cümlede, şair hakkındaki bilgilerin şiir zevkinden ayrı tutulması gerektiği belirtilmiştir. III. cümlede, şiir okuyucularının bilinçsizce yaptıkları bir hangisi soy düşünce eyleminden bahsedilmiştir. D) IV. cümle, kendinden önceki yargıya sebep-sonuç ilişkisiy adaki numara Smlede, aşama Smlede koşula Gimlede, benze Smlede yazarı lede, kendi

TYT - Türkçe 27. Öykü, yapısı gereği artık ille de bir karakterde yoğunlaşmıyor. Bir damla gözyaşı, sallanan bir mendil, acı bir vapur çığlığı sadece ve sadece bunlar onun konusu olabilir. Bu nedenle karakter bir başına onun için önemli değildir. Ama kuşkusuz bütün bunlardan, öykünün insanı dışladığı sonucu çıkarılamaz. Çünkü öykü tam da burada, duyan, hisseden, kavrayan insani bir düzlemde var olabiliyor; anlam kazanabiliyor. Değilse insani durumları sorgulamayan, bizi rahatsız etmeyen, bir teklifi ve sunumu olmayan insansız bir öykünün ne anlamı olabilir ki? Öyküde zaten bu yüzden hikâye anlatıcısına ihtiyaç duyuyoruz: ---- Bu parça düşüncenin akışına uygun olarak aşağıdakilerden hangisiyle sürdürülebilir? A) Unutulmaz öykü karakterleri olduğu için Duygu aktarımını başarıyla gerçekleştirdiği için Kendi hikâyemize bakmamıza imkân verdiği için D) Yaşamsal fonksiyonları barındırdığı için E) Bize yeni bir yaşam teklif ettiği için 28. İngiltere'n Kelvin, 18 geleceği daha ağı IT YAYINLARI demişti. ve sizin kazanar eğitim F 1948'd tavada açıklan Bu pa A) Ins sa B) Te a C) in n

3 Denemeler, çeviriye en az elverişli kitaplardan biridir. Bu çe- virileri iddialı birer örnek olarak değil, birer deneme olarak veriyorum. Parçaların seçilmesi de daha çok gelişigüzeldir. Montaigne'den yapılacak her seçme, ister istemez, keyfi ve eksik olacaktır. Bunlar, Denemelerin ötesinden berisinden koparılmış düşüncelerdir. Montaigne'in bahçesinden her ge- çişte insanın çok değişik demetler yapabileceği bir gerçektir. Bu parçada "Montaigne'in bahçesinden her geçişte insanın çok değişik demetler yapabileceği" sözüyle anlatılmak is- tenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Montaigne'in çevirilerini yaparken seçkinin zor olacağı B) Montaigne'in Denemelerinin her okunuşta kişiyi geliştire- ceği Çevirilerde eserin aslından uzaklaşılarak keyfi davranıl- dığı Montaigne'in Denemelerinin her birinde başka başka tatların olduğu Denemeler'in yalnız bir bütün hâlinde anlamlı olacağı AMAG

TYT / TÜRKÇE 23. Bugün üçüncü gün, hâlâ yatıyorum. Üşütmüşüm, hastalan- dım, yüzüm sarardı, gözlerim kızardı. Onun için yatıyorum. Çok sıkılıyorum. Oysa ben yatmayı severim, günün uzun bir bölümünü yatakta geçiririm. Yazılarımın çoğunu yanımda sadece gaz lambası, kalem ve kâğıdımla yatakta yazarım. Mecbur kalıp yatmak gerekince dayanamıyorum; kalkmak, dolaşmak geliyor içimden. Beyitler söylüyorum, Galip'ten söylerken aklıma geldi. "Geçenlerde kendini bilmezin biri aruzla yazılmış şiirleri sevmezsiniz değil mi?" gibi bir söz söyledi. Söyleyişinden belliydi, o yalnız sevmediğim değil bilmediğim kanısındaydı. Yeni yetmelerin çoğu böyle bey- lik düşüncelerle yetindikleri için alık oluyor. Beylik düşünce- ler onları alıklığa, alıklık da beylik düşüncelere götürüyor. Kendini bilmek, kendinin ve çevresinin bilincine varmaktır. Hastaneye düştüm. Bu kez önemliye benziyor. Öldürür mü, öldürmez mi? Orasını bilemem ya. İstanbul'a gidecektim, he- kimler bırakmıyor. Bir süre yazı yazamayacağım. Ola ki son yazdığım çiziklerdir bunlar. Öyleyse ne yapalım? Bunca yıl yaşadım, yeter bana. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Çıkarımda bulunma yoluna gidilmiştir. Öykülemeye başvurulmuştur. C) Tanık gösterme vardır. Betimlemeye yer verilmiştir. E Tanımlama yapılmıştır. P 24. (1) ek ku me me be E S olg yo içi ki m ol B SC po ço le 25.

27. Hafızadan her kaçış denemesinde bir anıya çarpanz. Kimi zaman pusludur rengi, kimi zaman mor sümbül- lerle, erguvanlarla örülüdür yüzü. Bazen başını unutu- ruz, bazen de sonunu kaçınınız çünkü bellek denen şey. seçer, eler, değiştirir, abartır, hafifletir ve nihayet kendi gerçeğini yaratıverir. Belki de bu yüzden kendiyle ya- şanması en zor şeylerden biridir. Borges'in "Benim bel- leğim bayım, bir çöp yığını gibidir." cümlesini vurgular- casına hafızası güçlü insanların sözcüklere, anılara, iliş- kilere, hareketlere anlam yükleme mekanizmaları hızlı ve aktif çalışır. 16 Bu parçanın anlatımı için aşağıda verilenlerden han- gisi söylenemez? Benzetme yapılmıştır. B) Sessel yinelemelere yer verilmiştir. Alıntı yapmadan yararlanılmıştır. Koşul bildiren cümleler vardır. E) Sayıp dökmelere yer verilmiştir.

keşfedebilir, yeniden keşfedebilir, araştırabilir, hatırlaya- Shakespeare ile ilgili neler yapılabilir? Onu okuyabilir, öykünebilir, onu referans verebiliriz. Ondan bahsedebi- bilir, anlatabiliriz. Ona hayran olabilir, yakınlık duyabilir, lir, etkilenebilir, yola çıkabilir, ilham alabiliriz. Bu parçada Shakespeare ile ilgili olarak asıl anlatıl- mak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Herkesçe okunması gerektiği Yazacaklarımıza kaynaklık edebileceği Kayıtsız kalmanın mümkün olmadığı D) Düşüncelerimize tanık olarak gösterebileceğimiz E) Yeni yorumlarla okunabileceği

el- Slır. en YAYINLARI LİMİT 13. Divan edebiyatı şiir ağırlıklı bir yer tutar. Ancak şiirlerin bü- yük bölümü sözcük örgüsü, söz ve anlam sanatlarının çe- şitliliği, dilinin eskimişliği yüzünden çağdaş okurun rahat- lıkla anlayacağı, tadına varacağı türden değildir. Ama ki- mi beyitler vardır ki bugün de tazeliğini korumaktadır. Böyle söyleyen bir kişi aşağıdaki beyitlerden hangisi- ni son cümlede söylediklerine örnek gösteremez? A) Beni ağlan beni kim, üstüme gelmez ölicek Bir avuç toprak atar bad-ı sabadan gayrı B) Senin mahzunun olmak bana şadan olmadan yeğdir Gaminla ağlamak ellerle handan olmadan yeğdir C) Bülbüller öter, güller açar, şad gönül yok Hiç böyleliğin görmemişiz fasl-ı baharın Göz gördü, gönül sevdi seni, ey yüzü mahım Kurbanın olam, var mı benim bunda günahım E) Hayal'i şem-i ruhsarın ko yansın hane-i dilde Perin ol şem'a yakıp şevkile pervaneler

(1) Kitap bizi avuttuğu gibi yükseltir, ruhumuzu zenginleştiri. (II) Kısa hayatında insanın edindiği tecrübeler ne kadar azdır oysaki şiirler ve roman- lar, yaratıcılarının türlü iç tecrübeleriyle kaynaşır. nine (III) Bizler de onlarla zenginleşir, onlarla eksiklikle- telerimizi gideririz. (IV) Duygu dünyamızın zenginleş- tiğini gördükçe de daha mutlu ve huzurlu oluruz. (V) Bir şeyler öğrenmek için roman ya da şiir okun- enduğunu sanmıyorum. (VI) Sanatçı bir şeyler öğret- mek, bazı doğruları göstermek için yazmamıştır ki okuyucu öğrenmek için okusun. (VII) Okuyucu öğrenmek istiyorsa sanat eserlerini değil bilimsel ve öğretici kitapları okusun. 4. Bu parça iki paragrafa bölünmek istense ikinci paragraf kaç numaralı cümle ile başlamalıdır? V B) C)TV D) EV A) II D LO 5

36. (1) Epilepsi (sara), beyin hücrelerinin kısa devre yap- ması sonucunda kişinin düşüp bayılması, ağzından köpüklerin gelmesi olarak bilinir. (II) Aslında epilep- sinin yüzden fazla çeşidi vardır. (III) Bütün epilepsi nöbetleri düşüp bayılma şeklinde gerçekleşmez. (IV) Bazen küçük çocukların aşırı derecede gözlerini kırp- masından bile epilepsi olma ihtimalinden şüpheleni- lir. (V) Hayat akışı içinde sorun çıkarmadığı için an- laşılmayabilir. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisin- den sonra "Birçok epilepsi türünün nöbeti ayakta ge- çirilebilir." cümlesi getirilirse parçanın anlam bü- tünlüğü sağlanır? A) V BWV C) III D) II E

alkkaveri (metil gaplar e Asat Avail ou 2bc2m² ya göre kendine has arak sunan kişilerdir. peleneksel teknikle- em...) güçlü olması mların özgün olma- fazia bilinen bir dal işma olacağından başladı. Bunda Ama yine de da Türkiye'de ni gösteren bir we televizyon emizde bilim nılabileceği calışma im- rden han- Imak ge- görüyor ir mi? ? matçısı ki yeri S DENEME-12 cevaplayınız. 35 ve 36. soruları aşağıdakı parçaya göre (1) Bugün bizim kültürümüzde tabiatla ilişkimiz çok kötü. (II) Tabiatı kendi kölemiz gibi görüp, onun da canlı olduğunu unutup kendi yuvamız olan toprağı, havayı, suyu meta gibi satıp parçalıyor, deliyor, yok ediyoruz. (III) Bunun bedelle- rini sağlığımızla, hayatımızla ödüyoruz. (IV) Bu intikamın adı bazen seldir, bazen toprak kaymasıdır, bazen heye- landır. (V) Oysa bir zamanlar tabiatın parçası olduğumuzun uyandığı sırada toprağın üzerinde parmak uçlarında yü- bilincindeyken ninelerimiz ve dedelerimiz, baharda tabiat rürlermiş. (VI) Çünkü onlar için toprak; anaymış, hamile bir kadının karnıymış. 35.Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinden sonra "Hemen her kültürün mitolojisi insanın daha zengin ve güçlü olma hırsı adına tabiata, hayvanlara ve tüm can- lılara verdiği zararlar yüzünden tabiatın insanoğlundan al- diği intikamı anlatır." cümlesi getirilirse anlam bütünlüğü sağlanmış olur? B) III 36. Run C) IV D) V E) VI TYT/TÜR Uzun den, k taşına olduğ riyor. yava Yaşı doğa dem lanr yor. sac cec ma ka 37.B

10. (1) Bu, yerli bir yazarın metinlerinde Hamletlerin veya Don Kişotların kol gezmesine benzer. (II) Yaşamın yazmakla öz- deşleştirildiği ve her şeyin okurla ilgili olduğu romanlarda ise metnin yapısı roman ve öykü parçacıklarıyla doludur. (III) Yaşamın sadece yazmak olarak açıklanabileceği romanlarda sığ ve düz bir anlam mevcuttur. (IV) Somut gerçekliğin yerini metinlerin dünyası almıştır. (V) Yazar metninin çoğu yerinde somut yaşamdan değil de eski metinlerin dünyasından esin- lenerek eserini yaratır. Bu parçadaki anlam akışının düzeltilmesi için numara- landırılmış cümlelerin hangileri yer değiştirmelidir? A) I. ile II. B). Ile III. C) II. ve IV. D) III. ile IV. E) I. ile V. ÜNİTE-5 PARAGRA

(1) Bizde Tercüman-ı Ahval'le başlayan tefrika usulü ilk kez Fransa'da gazete okurunu artırmak için başvurulan bir yöntem olarak ihdas edilmiştir. (11) Tefrika roman, gazete veya dergilerde çıkan, birbirini tamamlayan yazılardan oluşan dizidik ( Fransa'da ilk zamanlar okurları çekmek için gaze- tenin "zemin kat" adı verilen bölünmüş aşağı taraf- larına edebî bahisler konmuştur. (IV) XIX. yüzyılın ilk yarısında da bu bölümlere merak uyandırıcı bir roman parça parça yerleştirilerek yayınlanmıştır. (M) İlk tefrika roman Frederick Soulier'in "Şeyta- nın Yadigârları" adlı romanı olmuş ve bu yöntem okuyucu sayısını hemen artırmıştır. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden han- gisi düşüncenin akışını bozmaktadır? A) I/ BII C) IN P) IV E) V

Benim için amatör ya da profesyonel hiç fark etmez. Ben filmimde o rol için doğru resme bakarım. Oyuncu o role yakışsın, inandırıcı olsun. Yerel oyuncuların sahiciliği beni cezbediyor. Belki işin profesyonelliğiyle çalışsam bir saatte çekeceğim sahneyi amatör oyuncuyla bir günde çekerim. Zaman ve enerji kaybı da olabiliyor çoğu zaman ama önemli değil, gerçek olsun tek derdim bu. Onların hevesleri ve doğallıkları beni daha da motive ediyor. Neticeye baktığımda gayet memnunum. Bu parçada aşağıdaki sorulardan hangisinin yanıtı yoktur? A) Rol dağıtımında öncelikleriniz nelerdir? B) Amatör ve profesyonel oyuncularla çalışmanın avantajı, dezavantajı var mı? C) Profesyonel oyuncular rolünü pekema yansıtamıyor mu? D) Amatör oyuncuyu profesyoneline tercih ettiğiniz doğru mu? E) Amatör oyuncular rollerinde daha mı istekli? C a b b y

alan Sanat Sokağı'nın hemen Hamamönü'nde yer yakınında, Mehmet Akif Kültür Parkı içinde Mehmet Akif Ersoy'un, şu an müze olan ve İstiklal Mar- şı'nı yazdığı evi bulunuyor. (1) Mehmet Akif Ersoy, İstanbul'un işgalinden sonra aldığı davet üzerine milli mücadeleye katılmak üzere Ankara'ya gelmiş. (II) Kendisine büyük hayranlık duyan Taceddin-i Veli Camii imamı Tevfik Hoca kendisini karşılamış, şehirde kiralık ev bulmanın çok zor olduğu o dö- nemde külliyede yer alan bu yapıyı kendisine tahsis etmiş. (III) Mehmet Akif, bir ulusal marş yazılması için açılan yarışmaya para ödüllü olduğu için baş- langıçta katılmamış. (IV) Yarışmaya katılan şiirlerin hiçbirisi uygun nitelikte bulunmayınca dönemin Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi'nin ısrarı üzerine İs- tiklâl Marşı'nı bu evde yazmaya başlamış. (V) Gece gelen ilhamı kaçırmamak için bazı dörtlükleri mum ışığında dergâhın duvarlarına yazdığı anlatılır ancak duvardaki yazılar zaman içinde kaybolmuş. Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf hangi cümleyle başlar? A) BNI ID) V e) E) V

(1) Eski Türklerde hükümdarlık "il"e aitti ve il, millet meclisi hükmündeydi. (II) Boy beylerinden oluşan "şölen" adlı meclis, il'e ait işlere karar verirdi. (III) Göktürklerin ünlü hakanı Bilge Kağan'ın da cumhuriyet anlayışıyla hareket ettiği yönetimi altındaki insanlara yönetimiyle ilgili hesap verme gibi erdemli bir davranış içinde bulunduğu anlaşılmaktadır. (IV) Hakanlıklarda ise kurultay vardı ve kurultay, savaş-barış gibi önemli işlere bakar; kararlar alırdı. (V) Her şey görüş alışverişiyle kararlılık içerisinde ve adaletle halledilirdi. Numaralandırılmış cümlelerden hangisi dü- şüncenin akışını bozmaktadır? A) I B) II ||| D) IV E) V

Yüz tyl- inin vril- nda aki <ta şir n- la n 20 4. Bir insan akını pazar yerine. Mal mülk heybeler, tehlizler, kağnılar dolusu. Saman kağnıları, sap kağnıları, buğday kağnıları, gıcır gıcır, yakarışlı. Artlarında, yanlarında yüzler- ce ayak toprağa değdiği zaman puf diye toz kaldıran, çarıklı, lastikli, çıplak ama hepiciği yorgun, sürünen ayaklar toz du- man. Bölüm bölük insan akını. Arkaları naylonla, traktörler kamyonlar, on beş kişi bindirince öbek olmuş insan yığılı jipler. Ve bu kadar araçtan korna sesinden, tedirgin, elinde- ki değnekle eşekleri sağa sola kovalayan, kağnıların ipine asılan, güya canını, malını kurtarma savaşında o insan seli. Toz duman içinde. Sonra kavakların arasında süzüm süzüm süzülen seherin ilk ışınları. Boru gibi boru gibi tozdan. Bu parçanın dil ve anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakiler- den hangisi söylenemez? ikilemelerle anlatıma akıcılık kazandırılmıştır B) Betimleyici unsurlar söz konusudur. CYSayıp dökmelerden faydalanılmıştır! DYEkşiltili cümlelere yer verilmiştir. E) Karşılaştırmadan faydalanılmıştır. 3 nokta olması gerekme