Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Anlatım Biçimleri Soruları

16
4.) Yahya Kemal "İnsan hayal ettiği müddetçe yaşar." diyor.
Doğru; hayal kurmak, insan için yeni bir amaç oluşturmak
demektir. Hayal kurmadığınız zaman, gidebileceğiniz uzaklığı
bile tahmin edemezsiniz. Onun için yapmak istediklerinizi
önüne set çekmeden, gerçeğin süzgecinden geçirmeden
hayal edin. İşte ancak bu koşullarda kurulan bir hayal,
gerçekle tanışabilir. Gerçekle tanışan bir hayal de insanı her
zaman daha ileriye taşır.
BÖLÜM 01 Test
Bu parçada geçen "hayalin gerçekle tanışması" sözüyle
anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Düşle gerçeğin uyum içinde yaşaması
B) Düşlerin gerçekçi temel üzerinde yükselmesi
C) Düşlerin gerçeğe dönüşmesi
D) Düşle gerçeğin iç içe girmesi
E) Düşlerin gerçeğin önüne geçmesi
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
16 4.) Yahya Kemal "İnsan hayal ettiği müddetçe yaşar." diyor. Doğru; hayal kurmak, insan için yeni bir amaç oluşturmak demektir. Hayal kurmadığınız zaman, gidebileceğiniz uzaklığı bile tahmin edemezsiniz. Onun için yapmak istediklerinizi önüne set çekmeden, gerçeğin süzgecinden geçirmeden hayal edin. İşte ancak bu koşullarda kurulan bir hayal, gerçekle tanışabilir. Gerçekle tanışan bir hayal de insanı her zaman daha ileriye taşır. BÖLÜM 01 Test Bu parçada geçen "hayalin gerçekle tanışması" sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Düşle gerçeğin uyum içinde yaşaması B) Düşlerin gerçekçi temel üzerinde yükselmesi C) Düşlerin gerçeğe dönüşmesi D) Düşle gerçeğin iç içe girmesi E) Düşlerin gerçeğin önüne geçmesi
27. Gazeteck:
Feis
Yeven
(1)
Uzman:
TYT
- Güneş'ten, atmosfere ulaşan kısa dalga boylu (yüksek
enerjili) ışınlar, sera gazlarını da geçerek yerküreye ulaşır;
ışıktan ısıya dönüşmek suretiyle dünyamızı ısıtır. Yeryüzü,
bu işinların bir kısmını uzun dalga boylu kızılötesi ışını ola-
rak uzaya geri yansıtır. Bu işinların çoğu, atmosferden doğ-
rudan geçemez; sera gazlan tarafından tutularak havanın
soğuması yavaşlatılır. Seralanın camlarına benzer şekilde
ısının Dünya çevresinde tutulması sağlanır, buna sera etkisi
denir. Bu sayede havanın aşırı ısınması ve soğuması engel-
lenerek canlılar için uygun yaşam ortamları sağlanmış olur.
Gazeteci:
(II)----
Uzman:
- Şöyle açıklayarak bunu somutlayalım: İncecik yaprakları
olan bir gül, dondurucu soğuklarda bir süre kalırsa kaskati
kesilir ve donar. Eğer dünya, bir gece içinde atmosferini
yitirseydi tüm canlıların başına aynı şey gelirdi. Gündüz
sıcaklıkları kavurucu düzeye ulaşırken gece sıcaklıkları
da ani şekilde aşını düşerdi. Ortalama küresel sıcaklık 14
C'den yaklaşık -18 °C'ye kadar inerdi.
Bu diyalogda boş bırakılan yerlere aşağıdakilerin han-
gisinde verilenler getirilmelidir?
A) I. Canlılar, varlığını sürdürmek için gerekli olan ele-
mentleri nasıl sağlar?
II. Sera gazlarının yerküredeki sıcaklık dengesine etkisi
nedir?
B) I. Sera gazlarının oranının artması, ani sıcaklık değişim-
lerine yol açabilir mi?
II. Dünyada, canlıların yaşamlarını sürdürmeleri için uy-
gun ortam nasıl sağlanır?
O₁
C) I. Dünya sıcaklığın dengede kalması nasıl gerçekleş-
mektedir?
II. Atmosferin dünyadaki canlıların yaşamını sürdürme-
sindeki rolü nedir?
D) 1. Güneş'ten Dünya'ya gelen bütün ışınlar başka tür bir
ışına mı dönüşür?
II. Yaşamlarını sürdürme konusunda bitkiler ile insanla-
nın ortak yönü nedir?
E) 1. Atmosferdeki sera gazlarının artması yerkürenin ikli-
mini nasıl etkiler?
II. İklimin düzensiz hale gelmesinin nedeni atmosferin
yapısındaki değişim midir?
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
27. Gazeteck: Feis Yeven (1) Uzman: TYT - Güneş'ten, atmosfere ulaşan kısa dalga boylu (yüksek enerjili) ışınlar, sera gazlarını da geçerek yerküreye ulaşır; ışıktan ısıya dönüşmek suretiyle dünyamızı ısıtır. Yeryüzü, bu işinların bir kısmını uzun dalga boylu kızılötesi ışını ola- rak uzaya geri yansıtır. Bu işinların çoğu, atmosferden doğ- rudan geçemez; sera gazlan tarafından tutularak havanın soğuması yavaşlatılır. Seralanın camlarına benzer şekilde ısının Dünya çevresinde tutulması sağlanır, buna sera etkisi denir. Bu sayede havanın aşırı ısınması ve soğuması engel- lenerek canlılar için uygun yaşam ortamları sağlanmış olur. Gazeteci: (II)---- Uzman: - Şöyle açıklayarak bunu somutlayalım: İncecik yaprakları olan bir gül, dondurucu soğuklarda bir süre kalırsa kaskati kesilir ve donar. Eğer dünya, bir gece içinde atmosferini yitirseydi tüm canlıların başına aynı şey gelirdi. Gündüz sıcaklıkları kavurucu düzeye ulaşırken gece sıcaklıkları da ani şekilde aşını düşerdi. Ortalama küresel sıcaklık 14 C'den yaklaşık -18 °C'ye kadar inerdi. Bu diyalogda boş bırakılan yerlere aşağıdakilerin han- gisinde verilenler getirilmelidir? A) I. Canlılar, varlığını sürdürmek için gerekli olan ele- mentleri nasıl sağlar? II. Sera gazlarının yerküredeki sıcaklık dengesine etkisi nedir? B) I. Sera gazlarının oranının artması, ani sıcaklık değişim- lerine yol açabilir mi? II. Dünyada, canlıların yaşamlarını sürdürmeleri için uy- gun ortam nasıl sağlanır? O₁ C) I. Dünya sıcaklığın dengede kalması nasıl gerçekleş- mektedir? II. Atmosferin dünyadaki canlıların yaşamını sürdürme- sindeki rolü nedir? D) 1. Güneş'ten Dünya'ya gelen bütün ışınlar başka tür bir ışına mı dönüşür? II. Yaşamlarını sürdürme konusunda bitkiler ile insanla- nın ortak yönü nedir? E) 1. Atmosferdeki sera gazlarının artması yerkürenin ikli- mini nasıl etkiler? II. İklimin düzensiz hale gelmesinin nedeni atmosferin yapısındaki değişim midir?
Bir anlatının dilinde, türün belirleyici bir fonksiyonu vardır.
Bir eser hangi türde kaleme alınmışsa o türün dilsel
özelliklerini taşır. Mesela makalenin dili, göndericilik
işlevindedir. Çünkü makalede bilgi verme ve kanıtlama
amacı ön plandadır. Buna bağlı olarak makalenin dili ciddi
ve akademiktir. Makalede sözcükler genelde gerçek ve
terim anlamda kullanılır. Devrik cümlelere yer verilmez.
Süslü, sanatlı ve imgesel söyleyişten kaçınılır.
Bu parçaya göre anlatı türleri ile ilgili olarak
I. Anlatı türlerinde gündelik dili aşan bir dil kullanılır.
Yazın yapıtının dili, türünden bağımsız değildir.
II.
III. Anlatı türleri, birbirlerinden kalın ve belirgin çizgilerle
ayrılır.
yargılarından hangilerine ulaşılabilir?
A) Yalnız I
B) Yalnız II
D) I ve II
E) I ve III
C) Yalnız III
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
Bir anlatının dilinde, türün belirleyici bir fonksiyonu vardır. Bir eser hangi türde kaleme alınmışsa o türün dilsel özelliklerini taşır. Mesela makalenin dili, göndericilik işlevindedir. Çünkü makalede bilgi verme ve kanıtlama amacı ön plandadır. Buna bağlı olarak makalenin dili ciddi ve akademiktir. Makalede sözcükler genelde gerçek ve terim anlamda kullanılır. Devrik cümlelere yer verilmez. Süslü, sanatlı ve imgesel söyleyişten kaçınılır. Bu parçaya göre anlatı türleri ile ilgili olarak I. Anlatı türlerinde gündelik dili aşan bir dil kullanılır. Yazın yapıtının dili, türünden bağımsız değildir. II. III. Anlatı türleri, birbirlerinden kalın ve belirgin çizgilerle ayrılır. yargılarından hangilerine ulaşılabilir? A) Yalnız I B) Yalnız II D) I ve II E) I ve III C) Yalnız III
Günümüzde mülteci sorunu dünya ülkelerinin bir-
çoğunun ciddi bir sorunu. Türkiye'de bundan en
çok ve en olumsuz etkilenenlerinden. Komşusu ve
yaklaşık 900 kilometrelik ortak sınırı olan Suriye'de
yaşayan milyonlarca ve dinleri İslam olan insanlar,
yönetimin acımasız saldırıları karşısında canları
ni kurtarmak için, Türkiye'ye sığınmış durumdalar.
Kendisi kalkınma yolunda kararlı bir şekilde ilerle-
yen Türkiye için bu göçmenler ciddi bir sorun. Oysa
ki, Suriyelilerin, Türklerle, İslam dini dışında başka
bir yakınlıkları yok. Dilleri farklı. Kültür ve alışkan-
lıkları farklı. Türkiye devleti, onlara haklı olarak ge-
çici konuklar gözüyle bakıyor ve Dünya kamuoyun-
dan, bu sorunun çözümü için destek bekliyor.
9.
Bu parçada vurgulanmak istenen asıl düşünce
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Suriyelilerin ülkelerine dönebilmeleri için Türki-
ye diğer ülkelerinde elini taşın altına koymasını
beklemektedir.
B) Türkiye Müslüman din kardeşlerini sıkıntılı za-
manlarında yalnız bırakmamıştır.
C) Mülteci sorunu tüm dünyanın olduğu gibi Türki-
ye'nin de büyük bir sorunudur.
D) Türkiye'ye sığınan Suriyeli mülteciler vatanları-
na dönecekleri günü iple çekmektedir.
E) Hiçbir ortak noktamız olmamasına rağmen Su-
riyeli mültecilere yardım etmek bizim boynumu-
zun borcudur.
T
E
M
P
0
S
E
R
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
Günümüzde mülteci sorunu dünya ülkelerinin bir- çoğunun ciddi bir sorunu. Türkiye'de bundan en çok ve en olumsuz etkilenenlerinden. Komşusu ve yaklaşık 900 kilometrelik ortak sınırı olan Suriye'de yaşayan milyonlarca ve dinleri İslam olan insanlar, yönetimin acımasız saldırıları karşısında canları ni kurtarmak için, Türkiye'ye sığınmış durumdalar. Kendisi kalkınma yolunda kararlı bir şekilde ilerle- yen Türkiye için bu göçmenler ciddi bir sorun. Oysa ki, Suriyelilerin, Türklerle, İslam dini dışında başka bir yakınlıkları yok. Dilleri farklı. Kültür ve alışkan- lıkları farklı. Türkiye devleti, onlara haklı olarak ge- çici konuklar gözüyle bakıyor ve Dünya kamuoyun- dan, bu sorunun çözümü için destek bekliyor. 9. Bu parçada vurgulanmak istenen asıl düşünce aşağıdakilerden hangisidir? A) Suriyelilerin ülkelerine dönebilmeleri için Türki- ye diğer ülkelerinde elini taşın altına koymasını beklemektedir. B) Türkiye Müslüman din kardeşlerini sıkıntılı za- manlarında yalnız bırakmamıştır. C) Mülteci sorunu tüm dünyanın olduğu gibi Türki- ye'nin de büyük bir sorunudur. D) Türkiye'ye sığınan Suriyeli mülteciler vatanları- na dönecekleri günü iple çekmektedir. E) Hiçbir ortak noktamız olmamasına rağmen Su- riyeli mültecilere yardım etmek bizim boynumu- zun borcudur. T E M P 0 S E R
8. Son arabayı da yükledikten sonra, uzun uzun güneşin
batışını seyretti, başka her şeyi unutmuştu dünyada. Ora-
da, ırmağın ötesinde, Kazak bozkırının sonunda, hasat
güneşi bir tandır gibi alev alevdi. Dağınık bulutları kızar-
tarak, alacakaranlığın gölgelerine bürünmüş mor bozkı-
ra son ışıklarını saçarak ağır ağır batıyordu. Cemile, bir
mucizeye tanık oluyormuş gibi, hayranlıkla seyretti güne-
şin batışını. Yüzü ışıl ışıldı, aralık dudaklarında bir çocuk
gülümsemesi vardı. İşte o zaman, hâlâ dilimin ucundaki
söylenmemiş azarları cevaplandırdı, kaldığımız yerden
konuşmaya devam etti.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili aşağıdaki yargılardan
hangisi yanlıştır?
A) İkilemelere yer verilmiştir.
B) Öykülemeden yararlanılmıştır.
C) Üçüncü kişi ağzından anlatılmıştır.
D) Doğa devinim hâlinde
yansıtılmıştır.
E) Benzetmeler yapılmıştır.
of
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
8. Son arabayı da yükledikten sonra, uzun uzun güneşin batışını seyretti, başka her şeyi unutmuştu dünyada. Ora- da, ırmağın ötesinde, Kazak bozkırının sonunda, hasat güneşi bir tandır gibi alev alevdi. Dağınık bulutları kızar- tarak, alacakaranlığın gölgelerine bürünmüş mor bozkı- ra son ışıklarını saçarak ağır ağır batıyordu. Cemile, bir mucizeye tanık oluyormuş gibi, hayranlıkla seyretti güne- şin batışını. Yüzü ışıl ışıldı, aralık dudaklarında bir çocuk gülümsemesi vardı. İşte o zaman, hâlâ dilimin ucundaki söylenmemiş azarları cevaplandırdı, kaldığımız yerden konuşmaya devam etti. Bu parçanın anlatımıyla ilgili aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır? A) İkilemelere yer verilmiştir. B) Öykülemeden yararlanılmıştır. C) Üçüncü kişi ağzından anlatılmıştır. D) Doğa devinim hâlinde yansıtılmıştır. E) Benzetmeler yapılmıştır. of
TYT-AYT PARAGRAF SORU BANKASI
1. - 2. soruları aşağıdaki metinden
yola çıkarak çözünüz.
so gut som
Albert Camus, bir zamanlar, "Kara kışın ortasında içimde
galip gelen bir yaz olduğunu fark ettim." diye yazmıştır.
Karşılaştığımız bir güçlük, zihnimizi stresle ve kalbimizi
acıyla doldurmadan gerçekten ne kadar güçlü ve esnek
olduğumuzu fark etmeyiz. Yaşamın önümüze çıkaracağı
virajlarla baş edebilecek cesaret ve kapasitesinin her biri-
mizin içinde var olduğunu sonradan görürüz.
2. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yok-
tur?
A) Tanık gösterme
B) Doğrudan anlatım
CY Somutlama
D) Ornekleme X
E Sanatlı söyleyişlerden yararlanma
R
A
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
TYT-AYT PARAGRAF SORU BANKASI 1. - 2. soruları aşağıdaki metinden yola çıkarak çözünüz. so gut som Albert Camus, bir zamanlar, "Kara kışın ortasında içimde galip gelen bir yaz olduğunu fark ettim." diye yazmıştır. Karşılaştığımız bir güçlük, zihnimizi stresle ve kalbimizi acıyla doldurmadan gerçekten ne kadar güçlü ve esnek olduğumuzu fark etmeyiz. Yaşamın önümüze çıkaracağı virajlarla baş edebilecek cesaret ve kapasitesinin her biri- mizin içinde var olduğunu sonradan görürüz. 2. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yok- tur? A) Tanık gösterme B) Doğrudan anlatım CY Somutlama D) Ornekleme X E Sanatlı söyleyişlerden yararlanma R A
17. Kimileriniz için sevimsiz ve aykırı düşünceler ses-
lendirdiğimin farkındayım ama gitgide hakiki edebi-
yatın geri çekilmesi gerektiğini düşünmeye başla-
dığımı da söylemeliyim. Bu yüzden şu "yarı Tanrı
yazarlar ve şairler" çağında görünme arzusunun,
metnin önüne geçtiği ve "yazar" denen yaratığın biz-
zat sahneyi doldurduğu bir zamanda has edebiyatın
yeraltına inmesi, yüzünü öyle ulu orta göstermeme-
si taraftarıyım. Bunu da bizzat "yazı"nın kendisine
verdiğim değerden dolayı savunuyorum. Bir şairin
ya da romancının fotoğrafının bilboardlarda görün-
mesinden, bir edebiyat eserinin büyük alışveriş mer-
kezinde kola şişelerinin yanı başına yığılmasından
duy
duyduğum iç bulantısını dışa vurmak için.
1
Bu parçada yazarın yakındığı durum aşağıdaki-
lerden hangisidir?
A) Aykur ve sevimsiz düşüncelerin seslendirilmesi
Sanatçıların eserlerinin yeterince bilinmemesi
illa Yazıya değer verenlerin sayılarının azalması
Yazarların çok fazla öne çıkarılarak aslında de-
gersizleştirilmeleri
Sanatçıların çağa ayak uydurmayı başarama-
Ver maları
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
17. Kimileriniz için sevimsiz ve aykırı düşünceler ses- lendirdiğimin farkındayım ama gitgide hakiki edebi- yatın geri çekilmesi gerektiğini düşünmeye başla- dığımı da söylemeliyim. Bu yüzden şu "yarı Tanrı yazarlar ve şairler" çağında görünme arzusunun, metnin önüne geçtiği ve "yazar" denen yaratığın biz- zat sahneyi doldurduğu bir zamanda has edebiyatın yeraltına inmesi, yüzünü öyle ulu orta göstermeme- si taraftarıyım. Bunu da bizzat "yazı"nın kendisine verdiğim değerden dolayı savunuyorum. Bir şairin ya da romancının fotoğrafının bilboardlarda görün- mesinden, bir edebiyat eserinin büyük alışveriş mer- kezinde kola şişelerinin yanı başına yığılmasından duy duyduğum iç bulantısını dışa vurmak için. 1 Bu parçada yazarın yakındığı durum aşağıdaki- lerden hangisidir? A) Aykur ve sevimsiz düşüncelerin seslendirilmesi Sanatçıların eserlerinin yeterince bilinmemesi illa Yazıya değer verenlerin sayılarının azalması Yazarların çok fazla öne çıkarılarak aslında de- gersizleştirilmeleri Sanatçıların çağa ayak uydurmayı başarama- Ver maları
ve
wa-
tan
ile
re-
dir.
ani
da
a-
in
a-
ul
5. Aristo'ya göre insanda hoşlanma duygusu vardır. Edebî
çıkaran şiir, insanlığın önemli bir yönünün gelişmesine
ve sanatsal hazzı hoşlanma duygusu temelinde ortaya
hizmet etmektedir. Şiir, insanın tabiatında var olan gü-
zelden hoşlanma duygusunu ortaya çıkarır. Bunu taklit
yoluyla gerçekleştirse bile önemli olan güzelin oluşturul-
ması ve insan ruhunun güzelle terbiye edilmesidir.
Aristo'ya göre şiirin temel işlevi aşağıdakilerden
hangisidir?
A) İnsanın estetik bakışını ortaya çıkarmak
B) İnsanı iyi ve doğru olana yönlendirmek
Doğayı taklit ederek insanı doğaya yaklaştırmak
D) İnsanın dünyayı daha çok sevmesini sağlamak
Insanı kötülük ve çirkinliklerden uzaklaştırmak
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
ve wa- tan ile re- dir. ani da a- in a- ul 5. Aristo'ya göre insanda hoşlanma duygusu vardır. Edebî çıkaran şiir, insanlığın önemli bir yönünün gelişmesine ve sanatsal hazzı hoşlanma duygusu temelinde ortaya hizmet etmektedir. Şiir, insanın tabiatında var olan gü- zelden hoşlanma duygusunu ortaya çıkarır. Bunu taklit yoluyla gerçekleştirse bile önemli olan güzelin oluşturul- ması ve insan ruhunun güzelle terbiye edilmesidir. Aristo'ya göre şiirin temel işlevi aşağıdakilerden hangisidir? A) İnsanın estetik bakışını ortaya çıkarmak B) İnsanı iyi ve doğru olana yönlendirmek Doğayı taklit ederek insanı doğaya yaklaştırmak D) İnsanın dünyayı daha çok sevmesini sağlamak Insanı kötülük ve çirkinliklerden uzaklaştırmak
PARAGRAFTA YARDIMCI DÜŞÜNCE
Patates cipsi, kraker, kuru yemiş gibi tuzlu yiyeceklerin
daha fazla su içmemize neden olduğu yakın bir zamana
kadar uzmanlar arasında da yaygın bir düşünceydi. Buna
göre kandaki tuz miktarının artması hücrelerdeki su yo-
ğunluğunun azalmasına neden oluyordu. Bunun sonucun-
da hücrelerin beyne sıvı kaybettiklerine dair mesaj gön-
derdiği ve kişiyi su içmeye yönlendirdiği düşünülüyordu.
Ancak geçtiğimiz yıl Journal of Clinical Investigation'da
yayımlanan araştırmada tuzlu yiyeceklerin susatmadığı,
acıktırdığı ortaya çıktı. Araştırma sonuçlarına göre yiye-
ceklerdeki tuz oranı arttıkça -tahmin edilebileceği üzere-
idrardaki tuz oranında ve toplam idrar miktarında artış
görülmüştü. Ancak ilginç olan idrardaki artışın daha fazla
su içmekle ilgisinin olmamasıydı. Hatta katılımcıların daha
tuzlu yediklerinde daha az su içtiği gözlendi. Araştırma-
cıların tahminine göre tuz suyun böbreklerde tutulmasın
tetikliyor, bu da enerji gerektiriyordu. Dolayısıyla katılımcı-
Tar enerji gereksinimini karşılamak için daha fazla yemek
yeme ihtiyacı hissediyordu. Acıktırsa da susatsa da uz-
manlar gereğinden fazla tuz tüketmenin tansiyon yüksel-
mesine ve kalp rahatsızlıklarına neden olabileceğini, bu
nedenle tuzu kontrollü tüketmek gerektiğini söylüyor.
A)
B)
C)
3 ve 4. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
3. Bu parçaya göre tuzlu yiyecek tüketenlerin karşılaşa-
bilecekleri biyolojik durumlar aşağıdakilerden hangi-
sinde doğru işaretlenmiştir?
D)
Böbrekte Toplam idrar Aşırı su
fonksiyon
miktarında kaybı
bozukluğu
artış
*
X
X L
X
X
X
X
Daha çok
enerji
gereksinimi
XL
XL
4. Bu parçada söz edilen araştırma asağıdaki duru
5.
VINLARI
6
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
PARAGRAFTA YARDIMCI DÜŞÜNCE Patates cipsi, kraker, kuru yemiş gibi tuzlu yiyeceklerin daha fazla su içmemize neden olduğu yakın bir zamana kadar uzmanlar arasında da yaygın bir düşünceydi. Buna göre kandaki tuz miktarının artması hücrelerdeki su yo- ğunluğunun azalmasına neden oluyordu. Bunun sonucun- da hücrelerin beyne sıvı kaybettiklerine dair mesaj gön- derdiği ve kişiyi su içmeye yönlendirdiği düşünülüyordu. Ancak geçtiğimiz yıl Journal of Clinical Investigation'da yayımlanan araştırmada tuzlu yiyeceklerin susatmadığı, acıktırdığı ortaya çıktı. Araştırma sonuçlarına göre yiye- ceklerdeki tuz oranı arttıkça -tahmin edilebileceği üzere- idrardaki tuz oranında ve toplam idrar miktarında artış görülmüştü. Ancak ilginç olan idrardaki artışın daha fazla su içmekle ilgisinin olmamasıydı. Hatta katılımcıların daha tuzlu yediklerinde daha az su içtiği gözlendi. Araştırma- cıların tahminine göre tuz suyun böbreklerde tutulmasın tetikliyor, bu da enerji gerektiriyordu. Dolayısıyla katılımcı- Tar enerji gereksinimini karşılamak için daha fazla yemek yeme ihtiyacı hissediyordu. Acıktırsa da susatsa da uz- manlar gereğinden fazla tuz tüketmenin tansiyon yüksel- mesine ve kalp rahatsızlıklarına neden olabileceğini, bu nedenle tuzu kontrollü tüketmek gerektiğini söylüyor. A) B) C) 3 ve 4. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. 3. Bu parçaya göre tuzlu yiyecek tüketenlerin karşılaşa- bilecekleri biyolojik durumlar aşağıdakilerden hangi- sinde doğru işaretlenmiştir? D) Böbrekte Toplam idrar Aşırı su fonksiyon miktarında kaybı bozukluğu artış * X X L X X X X Daha çok enerji gereksinimi XL XL 4. Bu parçada söz edilen araştırma asağıdaki duru 5. VINLARI 6
12. Bugüne kadar yapılan pek çok çalışma, bebeklik
döneminde mikroorganizmalara maruz kalmanın,
yetişkinlik döneminde bahar nezlesi, astım ve il-
tihabi bağırsak hastalığı gibi alerjik ve otoimmün
hastalıklara karşı direnci artırdığını ortaya koyu-
yor. Hijyen hipotezine göre de hayatın erken dö-
nemlerinde mikroorganizmalarla tanışmanın, ba-
ğışıklık sisteminin gelişmesine katkısı oluyor. Bu
konuda uzman tıp doktorları da hijyen hipotezi-
nin, özellikle alerjik ve otoimmün hastalıkların ne-
den arttığı konusuna açıklık getirdiği görüşünde.
Bu parçadan aşağıdakilerin hangisi çıkarıla-
maz
APOIEMI
A) Bebeklik döneminde mikroorganizmalarla ta-
nışmak, yetişkin çağlarda alerjik hastalıklara
yakalanma riskini azaltmaktadır.
B) Erken yaşlarda mikroorganizmalarla karşılaş-
mak, çocuklarda bağışıklık sistemini geliştirir.
C) Çocukluğunda aşırı hijyenik ortamlarda büyü-
yenlerin, ileride hastalığa yakalanmaları daha
kolaydır.
P) Bahar nezlesi, astım, iltihabi bağırsak hasta-
liklari aynı hastalık grubunda yer almaktadır.
E) Alerjik ve otoimmün hastalıkların çok görülme-
sinin nedenlerinden biri de mikroorganizmala-
rin sağlıklı olmayan ortamlarda üremesidir.
APOIEMI
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
12. Bugüne kadar yapılan pek çok çalışma, bebeklik döneminde mikroorganizmalara maruz kalmanın, yetişkinlik döneminde bahar nezlesi, astım ve il- tihabi bağırsak hastalığı gibi alerjik ve otoimmün hastalıklara karşı direnci artırdığını ortaya koyu- yor. Hijyen hipotezine göre de hayatın erken dö- nemlerinde mikroorganizmalarla tanışmanın, ba- ğışıklık sisteminin gelişmesine katkısı oluyor. Bu konuda uzman tıp doktorları da hijyen hipotezi- nin, özellikle alerjik ve otoimmün hastalıkların ne- den arttığı konusuna açıklık getirdiği görüşünde. Bu parçadan aşağıdakilerin hangisi çıkarıla- maz APOIEMI A) Bebeklik döneminde mikroorganizmalarla ta- nışmak, yetişkin çağlarda alerjik hastalıklara yakalanma riskini azaltmaktadır. B) Erken yaşlarda mikroorganizmalarla karşılaş- mak, çocuklarda bağışıklık sistemini geliştirir. C) Çocukluğunda aşırı hijyenik ortamlarda büyü- yenlerin, ileride hastalığa yakalanmaları daha kolaydır. P) Bahar nezlesi, astım, iltihabi bağırsak hasta- liklari aynı hastalık grubunda yer almaktadır. E) Alerjik ve otoimmün hastalıkların çok görülme- sinin nedenlerinden biri de mikroorganizmala- rin sağlıklı olmayan ortamlarda üremesidir. APOIEMI
8.
Kendi yaşantımı düşündüm; bulunduğum çevre-
leri, iş yerlerini, tanıdığım insanları... Boş verebil-
seydim, hiçbir şeye aldırmasaydım, üzülecek yer-
de gülseydim... Ama yapamadım, anlamamıştım
yaşamın maskeli bir balo olduğunu. İnsanların her
gün, her an değişik maskeler taktıklarını... Ben de
kendime çeşitli maskeler hazırlamalıymışım! Boy
boy, renk renk... Yerine göre kullanmalıymışım,
duruma göre... Güleç, kızgın, asık suratlı, üzgün,
perişan, mutlu... Hepsinin yeri geldi ama yapa-
madım. Hep kendi yüzümü taşıdım. "Binbir surat"
denilen insanlar arasında maskesiz biri yaşayabilir
miydi? Dayanabilir miydi?
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıda ve-
rilenlerden hangisi yanlıştır?
A) Benzetmeden yararlanılmıştır.
BY Oykülemeye başvurulmuştur.
C) Niteleyici sözcüklere yer verilmiştir.
DOrneklerden yararlanılmıştır.
LE
E Karşıt kavramlar kullanılmıştır.
(2013-LYS)
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
8. Kendi yaşantımı düşündüm; bulunduğum çevre- leri, iş yerlerini, tanıdığım insanları... Boş verebil- seydim, hiçbir şeye aldırmasaydım, üzülecek yer- de gülseydim... Ama yapamadım, anlamamıştım yaşamın maskeli bir balo olduğunu. İnsanların her gün, her an değişik maskeler taktıklarını... Ben de kendime çeşitli maskeler hazırlamalıymışım! Boy boy, renk renk... Yerine göre kullanmalıymışım, duruma göre... Güleç, kızgın, asık suratlı, üzgün, perişan, mutlu... Hepsinin yeri geldi ama yapa- madım. Hep kendi yüzümü taşıdım. "Binbir surat" denilen insanlar arasında maskesiz biri yaşayabilir miydi? Dayanabilir miydi? Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıda ve- rilenlerden hangisi yanlıştır? A) Benzetmeden yararlanılmıştır. BY Oykülemeye başvurulmuştur. C) Niteleyici sözcüklere yer verilmiştir. DOrneklerden yararlanılmıştır. LE E Karşıt kavramlar kullanılmıştır. (2013-LYS)
7.
Batı'ya açılmanın herhangi bir sinirlamasının olma-
yışı "Frenkleşme" (Batılılaşma) gibi bir tehlikeyi be-
raberinde getirir. Düşünce, zevk ve yaşayışta "alaf-
ranga" bir yol açılır. Ahmet Mithat, "Felatun Bey ile
Rakım Efendi'nin hemen başlarında Mustafa Meraki
Efendi'den bahsederken "Hani ya bundan on beş yir-
mi sene evvel İstanbul'da alafranga-meşrepler yok
mu idi? İşte onlardan." dediğine göre, Frenk taklidi bir
gençlik türemiş olmalı. "Şair Evlenmesi'nden itibaren
edebiyatta da bir tip olarak yerini alan "Avrupai insan"
aynı zamanda model de alınır. Oysa "Avrupai" neslin.
içinden "alafranga insan" tipinin doğmaya başlaması
önce cemiyeti, sonra da cemiyetin bir aynası sayılan
edebiyatı rahatsız eder. Giyiniş, davranış, yaşayış ve
konuşma özellikleriyle edebiyat eserinin konusu olan
alafranga tipler Batılılaşmanın olumsuz hatta komik
modellerini oluştururlar.
Bu parçada Frenkleşmeyle ilgili aşağıdakilerden
hangisine değinilmemiştir?
A) Edebî eserlerde alafranga bir tipin oluştuğuna
B) Frenkleşmenin, olumsuz ve komik tipler olduğu-
na
C) Batılılaşmanın düşünce, yaşam ve zevkte orta-
ya çıktığına
D) Eserlerde yaratılan tiplerle Batılılaşmanın önüne
geçilmeye çalışıldığına
E) Avrupai neslin hem model alındığına hem de
toplumu rahatsız ettiğine
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
7. Batı'ya açılmanın herhangi bir sinirlamasının olma- yışı "Frenkleşme" (Batılılaşma) gibi bir tehlikeyi be- raberinde getirir. Düşünce, zevk ve yaşayışta "alaf- ranga" bir yol açılır. Ahmet Mithat, "Felatun Bey ile Rakım Efendi'nin hemen başlarında Mustafa Meraki Efendi'den bahsederken "Hani ya bundan on beş yir- mi sene evvel İstanbul'da alafranga-meşrepler yok mu idi? İşte onlardan." dediğine göre, Frenk taklidi bir gençlik türemiş olmalı. "Şair Evlenmesi'nden itibaren edebiyatta da bir tip olarak yerini alan "Avrupai insan" aynı zamanda model de alınır. Oysa "Avrupai" neslin. içinden "alafranga insan" tipinin doğmaya başlaması önce cemiyeti, sonra da cemiyetin bir aynası sayılan edebiyatı rahatsız eder. Giyiniş, davranış, yaşayış ve konuşma özellikleriyle edebiyat eserinin konusu olan alafranga tipler Batılılaşmanın olumsuz hatta komik modellerini oluştururlar. Bu parçada Frenkleşmeyle ilgili aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? A) Edebî eserlerde alafranga bir tipin oluştuğuna B) Frenkleşmenin, olumsuz ve komik tipler olduğu- na C) Batılılaşmanın düşünce, yaşam ve zevkte orta- ya çıktığına D) Eserlerde yaratılan tiplerle Batılılaşmanın önüne geçilmeye çalışıldığına E) Avrupai neslin hem model alındığına hem de toplumu rahatsız ettiğine
ANLATIM BİÇİMİ/DÜŞÜNCEYİ GELİŞTİRME
5. Eserlerindeki kendine özgü şiirsel anlatımı, insan
ve doğa betimlemeleriyle Türk edebiyatının Ho-
meros'u olarak nitelendirilen Yaşar Kemal: "Daha
okuryazar olmadan işe şiirle başladım, Karacaoğ-
lan gibi olma niyetiyle olacak. Sonra okula gittim,
ilkokulda yaşlı halk şairleriyle çakıştığımı anımsıyo-
rum. Hâlâ Kadirli'de bu günleri anımsayanlar var.
İlk şiirim kötü bir şiirdi, Adana'da çıkan bir dergide
yayımladım, on altı yaşındaydım. Sonra şiirlerimi
Türkiye'deki birçok dergide yayımladım. 1963'e
kadar şiir yazmayı sürdürdüm. Daha da arada sıra-
da yazıyorum, çok da yazmak istiyorum. Belki de
bir gün şiirlerimi, yenilerini de katarak kitap olarak
çıkarabilirim." demiş bir söyleşisinde. İlk gençlik
yıllarında, hikâye ve romandan önce, şiir yazmaya
başlayan, romanlarıyla devleşen Yaşar Kemal'in şi-
irleri Bugünlerde Bahar İndi adlı kitapta toplanmış.
aşağıdakilerden
Bu parçanın anlatımı için
hangisi söylenebilir?
A)
Sayısal
Sayısal
verilere yer verilmiştir.
t
+B) Örnekleme yapılmıştır.
C) Tanık gösterme vardır.
D) Kişileştirme
yapılmıştır.
E) Tartışma vardır.
6. Klasik Türk edebiyatının zirvesindeki ustalardan
Paragrafın Şifresi - Metot Anlatımlı Soru Bankası
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
ANLATIM BİÇİMİ/DÜŞÜNCEYİ GELİŞTİRME 5. Eserlerindeki kendine özgü şiirsel anlatımı, insan ve doğa betimlemeleriyle Türk edebiyatının Ho- meros'u olarak nitelendirilen Yaşar Kemal: "Daha okuryazar olmadan işe şiirle başladım, Karacaoğ- lan gibi olma niyetiyle olacak. Sonra okula gittim, ilkokulda yaşlı halk şairleriyle çakıştığımı anımsıyo- rum. Hâlâ Kadirli'de bu günleri anımsayanlar var. İlk şiirim kötü bir şiirdi, Adana'da çıkan bir dergide yayımladım, on altı yaşındaydım. Sonra şiirlerimi Türkiye'deki birçok dergide yayımladım. 1963'e kadar şiir yazmayı sürdürdüm. Daha da arada sıra- da yazıyorum, çok da yazmak istiyorum. Belki de bir gün şiirlerimi, yenilerini de katarak kitap olarak çıkarabilirim." demiş bir söyleşisinde. İlk gençlik yıllarında, hikâye ve romandan önce, şiir yazmaya başlayan, romanlarıyla devleşen Yaşar Kemal'in şi- irleri Bugünlerde Bahar İndi adlı kitapta toplanmış. aşağıdakilerden Bu parçanın anlatımı için hangisi söylenebilir? A) Sayısal Sayısal verilere yer verilmiştir. t +B) Örnekleme yapılmıştır. C) Tanık gösterme vardır. D) Kişileştirme yapılmıştır. E) Tartışma vardır. 6. Klasik Türk edebiyatının zirvesindeki ustalardan Paragrafın Şifresi - Metot Anlatımlı Soru Bankası
10. (I) İstanbul'u anlatan, kahramanları hâlâ yaşayan güzel bir
öykü vardır. (II) O koskocaman ahşap köşklerin bahçelerin-
de dev gibi incir, erik, dut ağaçları vardır. (III) Bu bahçelerde
ağaçların yanında gül, lale, sümbül kokuları, ıhlamur koku-
larına karışır. (IV) Günümüzde bütün bu kokuları bahçesin-
de barındıran bir köşk bulmak oldukça zor, kentleşme hep-
sini yerle bir ediyor. (V) Bu öyküde küçük çocuklar kalabalık
aileleriyle kocaman ahşap köşklerde yaşarlar.
Bu parçada anlam akışındaki bozukluğu gidermek için
aşağıdaki değişikliklerden hangisi yapılmalıdır?
AVV. cümle I. cümleden sonra getirilerek
B) III ile V. cümleler yer değiştirerek
C) IV. cümle II. cümleden sonra getirilerek
D) II ile V. cümleler yer değiştirerek
E) I. cümle IV. cümleden sonra getirilerek
243
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
10. (I) İstanbul'u anlatan, kahramanları hâlâ yaşayan güzel bir öykü vardır. (II) O koskocaman ahşap köşklerin bahçelerin- de dev gibi incir, erik, dut ağaçları vardır. (III) Bu bahçelerde ağaçların yanında gül, lale, sümbül kokuları, ıhlamur koku- larına karışır. (IV) Günümüzde bütün bu kokuları bahçesin- de barındıran bir köşk bulmak oldukça zor, kentleşme hep- sini yerle bir ediyor. (V) Bu öyküde küçük çocuklar kalabalık aileleriyle kocaman ahşap köşklerde yaşarlar. Bu parçada anlam akışındaki bozukluğu gidermek için aşağıdaki değişikliklerden hangisi yapılmalıdır? AVV. cümle I. cümleden sonra getirilerek B) III ile V. cümleler yer değiştirerek C) IV. cümle II. cümleden sonra getirilerek D) II ile V. cümleler yer değiştirerek E) I. cümle IV. cümleden sonra getirilerek 243
33-36. soruları aşağıdaki bilgilere
göre birbirinden bağımsız olarak
cevaplayınız.
Bir mağazada buket ve sepet olarak
hazırlanıp satılan çiçekler listede veril-
miştir.
Çiçek türü
.
.
Gül
Lavanta
Karanfil
Papatya
Zambak
.
Hazırlanma şekilleri
Sepet
X
X
Gül, karanfil ve papatya ile birlikte çiko-
lata; lavanta ile birlikte pasta; zambak
ile birlikte hem çikolata hem de pasta
hediye olarak verilmektedir. Ali, Banu,
Cemil, Derya ve Emre adlı kişilerin han-
gi çiçekleri ve hediyeleri aldığıyla ilgili
şunlar bilinmektedir.
.
Buket
X
X
X
• Papatyayı Emre almıştır.
Ali iki farklı çiçek almıştır.
P
X
Gülü iki kişi, diğer çiçekleri birer kişi
almıştır.
Cemil sepette hazırlanan bir çiçek
almıştır.
Derya hediye olarak çikolata ve
pasta almıştır.
Banu'nun aldığı çiçek bukettir.
33. Bu bilgilere göre, aşağıdaki ifadeler-
den hangisi kesin olarak doğrudur?
A) En az dört kişi hediye olarak çikola-
ta almıştır.
liklim Sana Yater!
B) Sepette çiçek alanlar en fazla iki ki-
şidir.
C) En az iki kişi hediye olarak pasta al-
miştir.
3
D) Buketle çiçek alanlar en fazla üç ki-
Sidir.
E) Gül alan kişi karanfil almamıştır.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
33-36. soruları aşağıdaki bilgilere göre birbirinden bağımsız olarak cevaplayınız. Bir mağazada buket ve sepet olarak hazırlanıp satılan çiçekler listede veril- miştir. Çiçek türü . . Gül Lavanta Karanfil Papatya Zambak . Hazırlanma şekilleri Sepet X X Gül, karanfil ve papatya ile birlikte çiko- lata; lavanta ile birlikte pasta; zambak ile birlikte hem çikolata hem de pasta hediye olarak verilmektedir. Ali, Banu, Cemil, Derya ve Emre adlı kişilerin han- gi çiçekleri ve hediyeleri aldığıyla ilgili şunlar bilinmektedir. . Buket X X X • Papatyayı Emre almıştır. Ali iki farklı çiçek almıştır. P X Gülü iki kişi, diğer çiçekleri birer kişi almıştır. Cemil sepette hazırlanan bir çiçek almıştır. Derya hediye olarak çikolata ve pasta almıştır. Banu'nun aldığı çiçek bukettir. 33. Bu bilgilere göre, aşağıdaki ifadeler- den hangisi kesin olarak doğrudur? A) En az dört kişi hediye olarak çikola- ta almıştır. liklim Sana Yater! B) Sepette çiçek alanlar en fazla iki ki- şidir. C) En az iki kişi hediye olarak pasta al- miştir. 3 D) Buketle çiçek alanlar en fazla üç ki- Sidir. E) Gül alan kişi karanfil almamıştır.
18. (1) Bilimde, teknolojide yaşanan gelişmeler dile de
yansır. (II) Yeni kavramlara, yeni ürünlere dilimizin
kaynaklarından yararlanarak karşılık bulmamız gere-
kir. (III) Türkçe söz köklerinden işlek eklerle yapılan
yeni türetmelerle dilin söz varlığı zenginleştirildiği gibi
aynı yolla dile kazandırılacak terimlerle Türkçenin bi-
lim dili olarak gelişmesine katkıda bulunmuş olacağız.
(IV) Bu yapılmadığı takdirde yabancı sözler, yabancı
terimler dile girer. (V) Dildeki yabancı ögelerin ayık-
lanması gereklidir. (VI) Dile, dilin doğal yapısına aykın
düşmeyen türetimler yapmalıyız.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerden hangisi du-
şüncenin akışını bozmaktadır?
A) II
B) III
C) IV
DIV
E) VI
benimhocam
Lise Türkçe
anlatim-bicimleri
18. (1) Bilimde, teknolojide yaşanan gelişmeler dile de yansır. (II) Yeni kavramlara, yeni ürünlere dilimizin kaynaklarından yararlanarak karşılık bulmamız gere- kir. (III) Türkçe söz köklerinden işlek eklerle yapılan yeni türetmelerle dilin söz varlığı zenginleştirildiği gibi aynı yolla dile kazandırılacak terimlerle Türkçenin bi- lim dili olarak gelişmesine katkıda bulunmuş olacağız. (IV) Bu yapılmadığı takdirde yabancı sözler, yabancı terimler dile girer. (V) Dildeki yabancı ögelerin ayık- lanması gereklidir. (VI) Dile, dilin doğal yapısına aykın düşmeyen türetimler yapmalıyız. Yukarıdaki numaralanmış cümlelerden hangisi du- şüncenin akışını bozmaktadır? A) II B) III C) IV DIV E) VI benimhocam