Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Anlatım Biçimleri Soruları

32. Satranç şampiyonu Garry Kasparov, 1996 yılında “Derin Ma-
vi" adlı bilgisayarla satranç maçı yapmıştı. O sırada ben,
"Gün gelecek insanoğlu, karmaşık problemleri
, insandan
çok daha kısa sürede çözen bilgisayarı satrançta yeneme-
yecek." demiştim. Bir arkadaşım ise “Bilgisayar insan yapı-
mi olduğu için insanoğlu daima bilgisayara galip gelecek-
tir." görüşünü savunmuştu. Sosyoloji eğitimi almış olmama
karşın ben bir makineyi üstün bulurken matematik eğitimi
almış olan arkadaşımsa insanı üstün bulmuştu. Konuştuk-
larımızı duyan bir akademisyense bu konunun araştırılma-
ya değer olduğunu söylemişti.
Bu parçadan aşağıdaki yargıların hangisine ulaşılabilir?
A) Sosyoloji ve matematik, koşut temeller üzerine kurulmuş
disiplinlerdir.
B) Sosyoloji eğitimi almış kişilerin aynı zamanda iyi bir ma-
tematikçi olmaları beklenemez.
C) Temeli matematiğe dayanan bilgisayarlar, insanın yapa-
mayacağı her şeyi yapabilme özelliğine sahiptir.
D) Teknolojinin gelişmesi, insana olan gereksinimi giderek
azaltacaktır.
E). Kişiler, sosyokültürel bilgi birikimlerini günlük yaşamda
uygulayabilirler.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
32. Satranç şampiyonu Garry Kasparov, 1996 yılında “Derin Ma- vi" adlı bilgisayarla satranç maçı yapmıştı. O sırada ben, "Gün gelecek insanoğlu, karmaşık problemleri , insandan çok daha kısa sürede çözen bilgisayarı satrançta yeneme- yecek." demiştim. Bir arkadaşım ise “Bilgisayar insan yapı- mi olduğu için insanoğlu daima bilgisayara galip gelecek- tir." görüşünü savunmuştu. Sosyoloji eğitimi almış olmama karşın ben bir makineyi üstün bulurken matematik eğitimi almış olan arkadaşımsa insanı üstün bulmuştu. Konuştuk- larımızı duyan bir akademisyense bu konunun araştırılma- ya değer olduğunu söylemişti. Bu parçadan aşağıdaki yargıların hangisine ulaşılabilir? A) Sosyoloji ve matematik, koşut temeller üzerine kurulmuş disiplinlerdir. B) Sosyoloji eğitimi almış kişilerin aynı zamanda iyi bir ma- tematikçi olmaları beklenemez. C) Temeli matematiğe dayanan bilgisayarlar, insanın yapa- mayacağı her şeyi yapabilme özelliğine sahiptir. D) Teknolojinin gelişmesi, insana olan gereksinimi giderek azaltacaktır. E). Kişiler, sosyokültürel bilgi birikimlerini günlük yaşamda uygulayabilirler.
1.
Bazı sanat eserlerinin kalıcılığı sık sık mantıksız
birtakım varsayımların öne sürülüşüne yol açar.
Bu çeşit sanatın ölümsüz özleri kapsadığı, hiç
değişmeyecek özel doğrulari ortaya koyduğu
düşünülür. Ama bu gibi ciliz düşünüşlerden
kaçınılmalıdır. Sorunun en iyi biçimde tartışılmasını
sağlayacak terimler bunlar değildir. Kalıcı sanatçılar,
fildişi kulelerden çıkmış ve insanlığı kucaklayarak
başarıya ulaşmışlardır.
Bu parçadaki altı çizili sözle aşağıdakilerden
hangisi vurgulanmaktadır?
A) Sanatçıların toplumla ilişkilerinde özgür olması
gerektiği
BY Yüzünü topluma dönmeyen sanatçıların
başarısız olacağı
C) Sanatçıların, nitelikli eserlerle kalıcılığı
yakalayabileceği
D)) Toplumun sorunlarını yansıtan eserlerin daha
değerli olacağı
E) Sanatçının devrinin siyasi görüşlerini eserlerinde
yansıtabilmesi gerektiği
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
1. Bazı sanat eserlerinin kalıcılığı sık sık mantıksız birtakım varsayımların öne sürülüşüne yol açar. Bu çeşit sanatın ölümsüz özleri kapsadığı, hiç değişmeyecek özel doğrulari ortaya koyduğu düşünülür. Ama bu gibi ciliz düşünüşlerden kaçınılmalıdır. Sorunun en iyi biçimde tartışılmasını sağlayacak terimler bunlar değildir. Kalıcı sanatçılar, fildişi kulelerden çıkmış ve insanlığı kucaklayarak başarıya ulaşmışlardır. Bu parçadaki altı çizili sözle aşağıdakilerden hangisi vurgulanmaktadır? A) Sanatçıların toplumla ilişkilerinde özgür olması gerektiği BY Yüzünü topluma dönmeyen sanatçıların başarısız olacağı C) Sanatçıların, nitelikli eserlerle kalıcılığı yakalayabileceği D)) Toplumun sorunlarını yansıtan eserlerin daha değerli olacağı E) Sanatçının devrinin siyasi görüşlerini eserlerinde yansıtabilmesi gerektiği
2018-ALES-İlkbahar/SÖZEL
43. - 46. soruları aşağıdaki bilgilere göre
birbirinden bağımsız olarak cevaplayınız.
44. Aşağıdaki kuruyemiş çeşitlerinden hangileri ayni ki
tarafından alınmış olamaz?
A) incir - leblebi
Sinem, Tarık, Umut ve Vildan adli kişiler bir
kuruyemişçiden ceviz, fındık, incir, kaya ve leblebi
çeşitlerinde kuruyemiş almışlardır. Bu kişilerin aldıkları
kuruyemişlere ilişkin kimi bilgiler şu şekildedir:
B) findik - incir
C) kayısı - incir
.
D) findik - kays!
E) ceviz - leblebi
Her kuruyemiş çeşidi iki kişi tarafından satın
alınmıştır.
Sinem ve Vildan üçer çeşit, Tarık ve Umut ikişer
çeşit kuruyemiş almıştır.
Sinem ve Vildan, kayısı dışında aynı çeşit
kuruyemiş satın almamışlardır.
Tarik ve Umut'un aldığı kuruyemiş çeşitleri
birbirinden farklıdır.
Sinem findik, Vildan ceviz almamıştır
Tarik leblebi, Umut incir almamıştır
.
45. Buna göre
f se
Sinem
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
2018-ALES-İlkbahar/SÖZEL 43. - 46. soruları aşağıdaki bilgilere göre birbirinden bağımsız olarak cevaplayınız. 44. Aşağıdaki kuruyemiş çeşitlerinden hangileri ayni ki tarafından alınmış olamaz? A) incir - leblebi Sinem, Tarık, Umut ve Vildan adli kişiler bir kuruyemişçiden ceviz, fındık, incir, kaya ve leblebi çeşitlerinde kuruyemiş almışlardır. Bu kişilerin aldıkları kuruyemişlere ilişkin kimi bilgiler şu şekildedir: B) findik - incir C) kayısı - incir . D) findik - kays! E) ceviz - leblebi Her kuruyemiş çeşidi iki kişi tarafından satın alınmıştır. Sinem ve Vildan üçer çeşit, Tarık ve Umut ikişer çeşit kuruyemiş almıştır. Sinem ve Vildan, kayısı dışında aynı çeşit kuruyemiş satın almamışlardır. Tarik ve Umut'un aldığı kuruyemiş çeşitleri birbirinden farklıdır. Sinem findik, Vildan ceviz almamıştır Tarik leblebi, Umut incir almamıştır . 45. Buna göre f se Sinem
nii ay-
3.
sme-
ndan
rün-
inlik
nda
suz
(ÖSYM
HEDEF SORULAR
Genç yazarlanmizin çoğu özen düzen düşünmeksizin kalemlerinin
ucuna nasıl gelirse öylece yazıveriyorlar. Başka türlü söyleseler
dediklerinin daha iyi anlaşılacağini, belki daha güzel, daha çekici
olabileceğini bilmiyorlar. Şu ya da bu sözü yerinde kullanmadik-
larını gösterdiniz mi "Adam sen del” der gibi bir bakışları var. Aca-
ba yazdıklarni mi önemli bulmuyorlar yoksa bir günde unutulup
geçeceğini biliyorlar da onun için mi özenmiyorlar? Onun için mi
baştan savma ile yetiniyorlar? Hayır, hemen hepsi en büyük so-
runlarla uğraştıklarına, o sorunları çözümleyecek doğrulan bildik-
lerine kanmışlar, kendi kendilerini kandırmışlar, içleri inanç dolu
o gençlerin. Tuttukları yolun bütün bir ülkeyi, ondan da öte, insa-
noğlunu kurtaracağına inanıyorlar; kendi değerlerinin üstünlüğü-
eri-
tir.
e
di
ne, yazdıklarının yarın bir “muştu" diye okunacağına inanıyorlar.
Getirdikleri, yaymak istedikleri doğruların yüceliği yanında biçim
güzelliği, deyişin akıcılığı, bir sözün yerinde kullanılması nedir ki?
Öyle küçük şeylere bakar mı, öyle küçük şeyler üzerinde durur
mu hiç onlar?
Bu parçanın yazarının genç yazarlara yönelttiği asıl eleştiri
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Sözcük seçiminde özensiz davranıp akıcılığı yakalayamama-
lari
B) Eserlerinde içeriği ön plana çıkarıp dil ve anlatımı geri planda
tutmalar
C) Toplumsal sorunlara elle tutulur bir çözüm üretememeleri
D) Yazdıklarıyla tüm insanlığın kurtulacağına inanmalan
E) Yazdıkları ve inandıkları arasında bir tutarlılık olmaması
Kara ye hava yolu taşımacılığı gelişmeye başladığından beri de-
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
nii ay- 3. sme- ndan rün- inlik nda suz (ÖSYM HEDEF SORULAR Genç yazarlanmizin çoğu özen düzen düşünmeksizin kalemlerinin ucuna nasıl gelirse öylece yazıveriyorlar. Başka türlü söyleseler dediklerinin daha iyi anlaşılacağini, belki daha güzel, daha çekici olabileceğini bilmiyorlar. Şu ya da bu sözü yerinde kullanmadik- larını gösterdiniz mi "Adam sen del” der gibi bir bakışları var. Aca- ba yazdıklarni mi önemli bulmuyorlar yoksa bir günde unutulup geçeceğini biliyorlar da onun için mi özenmiyorlar? Onun için mi baştan savma ile yetiniyorlar? Hayır, hemen hepsi en büyük so- runlarla uğraştıklarına, o sorunları çözümleyecek doğrulan bildik- lerine kanmışlar, kendi kendilerini kandırmışlar, içleri inanç dolu o gençlerin. Tuttukları yolun bütün bir ülkeyi, ondan da öte, insa- noğlunu kurtaracağına inanıyorlar; kendi değerlerinin üstünlüğü- eri- tir. e di ne, yazdıklarının yarın bir “muştu" diye okunacağına inanıyorlar. Getirdikleri, yaymak istedikleri doğruların yüceliği yanında biçim güzelliği, deyişin akıcılığı, bir sözün yerinde kullanılması nedir ki? Öyle küçük şeylere bakar mı, öyle küçük şeyler üzerinde durur mu hiç onlar? Bu parçanın yazarının genç yazarlara yönelttiği asıl eleştiri aşağıdakilerden hangisidir? A) Sözcük seçiminde özensiz davranıp akıcılığı yakalayamama- lari B) Eserlerinde içeriği ön plana çıkarıp dil ve anlatımı geri planda tutmalar C) Toplumsal sorunlara elle tutulur bir çözüm üretememeleri D) Yazdıklarıyla tüm insanlığın kurtulacağına inanmalan E) Yazdıkları ve inandıkları arasında bir tutarlılık olmaması Kara ye hava yolu taşımacılığı gelişmeye başladığından beri de-
Test
1
1. Modernite ile gelenek arasında gözlemlenebilecek en önemli ay-
nim, kuşkusuz kişisel ve toplumsal değerlerdeki köklü değişme-
lerdir. 20. yy. modernleşme sürecini, geçmiş ile ilişkisi açısından
metafizik anlamda “değer kaybı" ile ifade etmek mümkün görün-
mektedir
. Teknolojik gelişmelere paralel olarak gittikçe yaygınlık
kazanan değer kaybı, sosyal boyutta ilk olarak Batı toplumlarında
ortaya çıkmıştır. Sosyokültürel alanda yaşadığı pek çok olumsuz
deneyim nedeniyle Batı medeniyeti, geçmişi ile yüzleşmek yeri-
ne, onu ve barındırdıklarını reddederek hesaplaşmayı yeğlemiştir.
Bu gelişmenin doğal sonucu olarak o, aslında üzerinde yükseldi-
ği temel dayanaklarını kaybetmekle karşı karşıya gelmiştir. Kitle
iletişim araçlarında ve kültürler arası ilişkilerde ortaya çıkan hızlı
gelişmeler, benzer bir neticeyi zaman farkı olmakla birlikte diğer
ülkelerde de doğurmuştur.
Bu parçadan aşağıdakilerin hangisine ulaşılabilir?
A) Batı medeniyetinde yaşanan değer kaybı, diğer uluslardan
daha fazladır.
o
16
B) Modernitenin gelişim süreci, tüm ülkelerde benzer şekilde ol-
muştur.
C) Modernite ile birlikte yaşanan olumsuz gelişmelerin en büyük
nedeni kitle iletişim olanaklarının yaygınlık kazanmasıdır.
D) Modern hayatın getirdiği yaşam tarzı, geleneksel değerlerin
kıymetini anlamamızı sağlamıştır.
E) Geçmişin değerleri üzerine inşa edilen modern yaşam, za-
manla üzerine inşa edildiği değerlerle çatışmıştır.
Prf Yayınla
2.
Giyim insanoğlunun var oluşundan beri onun ayrılmaz bir par-
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
Test 1 1. Modernite ile gelenek arasında gözlemlenebilecek en önemli ay- nim, kuşkusuz kişisel ve toplumsal değerlerdeki köklü değişme- lerdir. 20. yy. modernleşme sürecini, geçmiş ile ilişkisi açısından metafizik anlamda “değer kaybı" ile ifade etmek mümkün görün- mektedir . Teknolojik gelişmelere paralel olarak gittikçe yaygınlık kazanan değer kaybı, sosyal boyutta ilk olarak Batı toplumlarında ortaya çıkmıştır. Sosyokültürel alanda yaşadığı pek çok olumsuz deneyim nedeniyle Batı medeniyeti, geçmişi ile yüzleşmek yeri- ne, onu ve barındırdıklarını reddederek hesaplaşmayı yeğlemiştir. Bu gelişmenin doğal sonucu olarak o, aslında üzerinde yükseldi- ği temel dayanaklarını kaybetmekle karşı karşıya gelmiştir. Kitle iletişim araçlarında ve kültürler arası ilişkilerde ortaya çıkan hızlı gelişmeler, benzer bir neticeyi zaman farkı olmakla birlikte diğer ülkelerde de doğurmuştur. Bu parçadan aşağıdakilerin hangisine ulaşılabilir? A) Batı medeniyetinde yaşanan değer kaybı, diğer uluslardan daha fazladır. o 16 B) Modernitenin gelişim süreci, tüm ülkelerde benzer şekilde ol- muştur. C) Modernite ile birlikte yaşanan olumsuz gelişmelerin en büyük nedeni kitle iletişim olanaklarının yaygınlık kazanmasıdır. D) Modern hayatın getirdiği yaşam tarzı, geleneksel değerlerin kıymetini anlamamızı sağlamıştır. E) Geçmişin değerleri üzerine inşa edilen modern yaşam, za- manla üzerine inşa edildiği değerlerle çatışmıştır. Prf Yayınla 2. Giyim insanoğlunun var oluşundan beri onun ayrılmaz bir par-
22. Taşa çalınmış bir nara benzetirim dilimizi. Eşsiz parıltılar
saçan bazı taneleri kaybolmuştur bu narin, bazı tanele-
ri unutulmuştur. Bu benzetmeden yola çıkarak şunları
söyleyebilirim: Sokaklar, caddeler, ağızlar ve gönüller
yavaş yavaş benim bilmediğim sözcüklerle doldu. Ben-
de en küçük anısı bile olmayan, derinliğini göremedi-
ğim sözcükler bunlar: "sunucu” spiker, "gösteri adamı”
showman, "iş hanı” plaza, “yıldız” star, “çarpıcı haber”
flaş haber oldu söz gelimi. Daha da önemlisi “paşa'yı
pasha, "efendi"yi efendy, “evet”i ewet biçiminde yazan
bir kuşak çıktı ortaya.
Buntark söyleyen kişi aşağıdakilerin hangisinden
yakınmaktadır?
A) Dil kurallarının geçerliğini yitirmesinden
B) Dil bilincinin zayıflamasından
C) Sözcüklere farklı anlamlar yüklenmesinden
Anlamdaş sözcüklerin birlikte kullanılmasından
EY Yabancı sözcüklerin doğru yazılmamasından
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
22. Taşa çalınmış bir nara benzetirim dilimizi. Eşsiz parıltılar saçan bazı taneleri kaybolmuştur bu narin, bazı tanele- ri unutulmuştur. Bu benzetmeden yola çıkarak şunları söyleyebilirim: Sokaklar, caddeler, ağızlar ve gönüller yavaş yavaş benim bilmediğim sözcüklerle doldu. Ben- de en küçük anısı bile olmayan, derinliğini göremedi- ğim sözcükler bunlar: "sunucu” spiker, "gösteri adamı” showman, "iş hanı” plaza, “yıldız” star, “çarpıcı haber” flaş haber oldu söz gelimi. Daha da önemlisi “paşa'yı pasha, "efendi"yi efendy, “evet”i ewet biçiminde yazan bir kuşak çıktı ortaya. Buntark söyleyen kişi aşağıdakilerin hangisinden yakınmaktadır? A) Dil kurallarının geçerliğini yitirmesinden B) Dil bilincinin zayıflamasından C) Sözcüklere farklı anlamlar yüklenmesinden Anlamdaş sözcüklerin birlikte kullanılmasından EY Yabancı sözcüklerin doğru yazılmamasından
18. Aşağıdaki parçalarda kullanılan bakış açı-
Asıyla ayraç içinde verilen özelliklerden han-
gisi birbiriyle uyuşmaz?
A) Koca Ali en kalin, en katı demirleri mısır
yaprağı gibi incelten, kâğıt gibi yumuşat-
ma sanatını kimseden öğrenmemiş, kendi
kendine bulmuştu. Daha on iki yaşınday-
ken, sert bir beylerbeyi olan babasının
başı vurulmuş, öksüz kalmıştı. Amcası çok
zengindi. Gösterişe düşkün bir vezirdi. Onu
yanına aldı. Okutmak istedi. (Taruk anlatıcı
bakış açısı)
B) Yatsı namazını kıldıktan sonra mescitten
çıkınca, doğru dükkânına giremedi. Yürüdü.
Gündüz uyuduğu için uykusu yoktu. llik,
yıldızlı bir yaz gecesiydi. Samanyolu, sarı
altın tozundan göz alabildiğine bir bulut gibi
göğün bir yanından öbür yanına uzanıyor-
du. Yürüdü, yürüdü. Kentten mandıralara
giden yolun geçtiği tahta köprüde durdu.
Kenara dayandı. Geniş derenin dibine yan-
siyan yıldızlar, ışıktan çakıl taşları gibi parlı-
yor, şırıldıyordu. (Hakim bakış açısı)
V Gümüş gibi parlayan bu güzel kaşağının
dişlerine baktım. Çok keskin, çok sivriydi.
Biraz köreltmek için duvarın taşlarına sürt-
meye başladım. Dişleri bozulunca yeniden
denedim. Gene atların hiçbiri durmuyordu.
Kızdım. Öfkemi sanki kaşağıdan çıkarmak
istedim. (Kahraman bakış açısı)
D) Polisler etrafı ablukaya almışlar, kaçırılan
eşyanın yağmasına meydan vermiyorlardı.
Çiroz Ahmet etrafına bir göz gezdirdi. Bu
kaşarlanmış bir külhanbeyl idi. Onca yangin
demek vurgun demekti. Ama mahalle çok
fakirdi. Biliyordu ki, şu yanan zavallı kulo-
beciklerin içinde yatak yorgandan başka bir
şey yoktu. Halbuki vurgunda adet "yükte
hafif, pahada ağır şeyler" bulmaktı. (Ilahi
bakış açısı)
E) Bahara, hayata dargin gibi arkasını dışarıya
çevirmişti. Hayattan beklediğini bulamayan
sönmüş gözleri köşelerdeki gölgelere karı-
siyordu. Karşısında, bir şezlonga uzanmış
esmer, güzel bir kız, siyah maroken kaplı bir
kitabi merakla okuyor; pencereden çiçek,
kir kokuları, deniz, dalga fisiltıları getiren
tatlı bir nisan rüzgârı giriyordu. (Tannisal
söylem)
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
18. Aşağıdaki parçalarda kullanılan bakış açı- Asıyla ayraç içinde verilen özelliklerden han- gisi birbiriyle uyuşmaz? A) Koca Ali en kalin, en katı demirleri mısır yaprağı gibi incelten, kâğıt gibi yumuşat- ma sanatını kimseden öğrenmemiş, kendi kendine bulmuştu. Daha on iki yaşınday- ken, sert bir beylerbeyi olan babasının başı vurulmuş, öksüz kalmıştı. Amcası çok zengindi. Gösterişe düşkün bir vezirdi. Onu yanına aldı. Okutmak istedi. (Taruk anlatıcı bakış açısı) B) Yatsı namazını kıldıktan sonra mescitten çıkınca, doğru dükkânına giremedi. Yürüdü. Gündüz uyuduğu için uykusu yoktu. llik, yıldızlı bir yaz gecesiydi. Samanyolu, sarı altın tozundan göz alabildiğine bir bulut gibi göğün bir yanından öbür yanına uzanıyor- du. Yürüdü, yürüdü. Kentten mandıralara giden yolun geçtiği tahta köprüde durdu. Kenara dayandı. Geniş derenin dibine yan- siyan yıldızlar, ışıktan çakıl taşları gibi parlı- yor, şırıldıyordu. (Hakim bakış açısı) V Gümüş gibi parlayan bu güzel kaşağının dişlerine baktım. Çok keskin, çok sivriydi. Biraz köreltmek için duvarın taşlarına sürt- meye başladım. Dişleri bozulunca yeniden denedim. Gene atların hiçbiri durmuyordu. Kızdım. Öfkemi sanki kaşağıdan çıkarmak istedim. (Kahraman bakış açısı) D) Polisler etrafı ablukaya almışlar, kaçırılan eşyanın yağmasına meydan vermiyorlardı. Çiroz Ahmet etrafına bir göz gezdirdi. Bu kaşarlanmış bir külhanbeyl idi. Onca yangin demek vurgun demekti. Ama mahalle çok fakirdi. Biliyordu ki, şu yanan zavallı kulo- beciklerin içinde yatak yorgandan başka bir şey yoktu. Halbuki vurgunda adet "yükte hafif, pahada ağır şeyler" bulmaktı. (Ilahi bakış açısı) E) Bahara, hayata dargin gibi arkasını dışarıya çevirmişti. Hayattan beklediğini bulamayan sönmüş gözleri köşelerdeki gölgelere karı- siyordu. Karşısında, bir şezlonga uzanmış esmer, güzel bir kız, siyah maroken kaplı bir kitabi merakla okuyor; pencereden çiçek, kir kokuları, deniz, dalga fisiltıları getiren tatlı bir nisan rüzgârı giriyordu. (Tannisal söylem)
40
38. Tarık Bin Ziyad, 19 Temmuz 711'de, 12.000 kişilik ordusuyla
İspanya'ya geçti. Bu arada İspanya Kralı Rodric'in, 100.000
kişilik ordusuyla üzerine geldiğinin haberini aldı. Askerlerine
şu tarihî sözü söyledi: "Arkanızda düşman gibi deniz, önünüz-
de deniz gibi düşman... Nereye kaçacaksınız? Düşmanın sila-
hi, teçhizatı, erzaki boldur. Sizin silah olarak ancak kılıçlarınız,
erzak olarak da düşmanın elindeki sahip olabilecekleriniz var-
dır. Yapmamız gereken tek şey onlara sahip olmak, bunu ya-
pacağımıza hiç şüphem yok." Tarik Bin Ziyad, düşman asker
sayısının kendi ordusundan sekiz kat fazla olduğu bu savaşı,
kesin bir zaferle kazandı. Endülüs Emevilerinin temelini attı ve
adını tarihe yazdırdı.
Bu parçadan çıkarılabilecek en kapsamlı yargı aşağıdaki-
lerden hangisidir?
A) Büyük komutanlar, az sayıda askerle büyük zaferler kaza-
nan insanlardır.
Başarısız olma fikrinden uzaklaşılıp, hedefe odaklanıldı-
ğında imkânsız görünen işler başarılabilir.
C) Kazanılan savaşlar sonunda, dünya tarihine damga vur-
muş devletler kurulmuştur.
D) Tarik Bin Ziyad, Endülüs Devleti'nin tarihinde yaşamış en
başarılı komutanıdır.
E) Savaş öncesinde yapılan komutan konuşmaları, her za-
man savaşların seyrini değiştirir.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
40 38. Tarık Bin Ziyad, 19 Temmuz 711'de, 12.000 kişilik ordusuyla İspanya'ya geçti. Bu arada İspanya Kralı Rodric'in, 100.000 kişilik ordusuyla üzerine geldiğinin haberini aldı. Askerlerine şu tarihî sözü söyledi: "Arkanızda düşman gibi deniz, önünüz- de deniz gibi düşman... Nereye kaçacaksınız? Düşmanın sila- hi, teçhizatı, erzaki boldur. Sizin silah olarak ancak kılıçlarınız, erzak olarak da düşmanın elindeki sahip olabilecekleriniz var- dır. Yapmamız gereken tek şey onlara sahip olmak, bunu ya- pacağımıza hiç şüphem yok." Tarik Bin Ziyad, düşman asker sayısının kendi ordusundan sekiz kat fazla olduğu bu savaşı, kesin bir zaferle kazandı. Endülüs Emevilerinin temelini attı ve adını tarihe yazdırdı. Bu parçadan çıkarılabilecek en kapsamlı yargı aşağıdaki- lerden hangisidir? A) Büyük komutanlar, az sayıda askerle büyük zaferler kaza- nan insanlardır. Başarısız olma fikrinden uzaklaşılıp, hedefe odaklanıldı- ğında imkânsız görünen işler başarılabilir. C) Kazanılan savaşlar sonunda, dünya tarihine damga vur- muş devletler kurulmuştur. D) Tarik Bin Ziyad, Endülüs Devleti'nin tarihinde yaşamış en başarılı komutanıdır. E) Savaş öncesinde yapılan komutan konuşmaları, her za- man savaşların seyrini değiştirir.
TYT / Türkçe
28. Kendine özgü bir sanat anlayışı, sınırlı bir duygu ve şiir
dünyası, sanatlı bir dili, İslam dini ve tasavvufa dayalı bir
düşünce örgüsü bulunan, şekilci, kuralcı ve idealist divan
şiiri; yüksek bir değer taşıması, yer yer saf ve güzel ör-
nekler ortaya koymasıyla, duygu ve heyecanlarıyla, ifade
güzelliği ve diliyle, beyit ve dize yapısıyla, yoğun sanat gücü
ve söyleyişiyle kendinden sonraki dönemlerde de etkisini
yitirmemiştir.
Aşağıdakilerden hangisi, bu parçadaki düşünceyle çe-
lişir?
A) Tanzimat edebiyatı sanatçılarından Muallim Naci divan
şiirini savunmaya devam edip “göz için uyak" anlayışını
benimsemiştir.
B) Servetifünun sanatçıları şiirlerinde aruz ölçüsünü kullan-
maya devam etmiş, süslü ve sanatlı bir dil tercih etmiş-
lerdir.
C) Servetifünun şiirinde, parça güzelliği yerine konu bütün-
lüğü esas alınmıştır.
D) Yahya Kemal Beyatlı Ok şiiri dışındaki tüm şiirlerini aruz
ölçüsüyle kaleme almıştır.
E) Ziya Paşa Harabat adlı antolojisinde gerçek şiirimizin
divan şiiri olduğunu savunmuş, halk edebiyatını eleştir-
miştir.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
TYT / Türkçe 28. Kendine özgü bir sanat anlayışı, sınırlı bir duygu ve şiir dünyası, sanatlı bir dili, İslam dini ve tasavvufa dayalı bir düşünce örgüsü bulunan, şekilci, kuralcı ve idealist divan şiiri; yüksek bir değer taşıması, yer yer saf ve güzel ör- nekler ortaya koymasıyla, duygu ve heyecanlarıyla, ifade güzelliği ve diliyle, beyit ve dize yapısıyla, yoğun sanat gücü ve söyleyişiyle kendinden sonraki dönemlerde de etkisini yitirmemiştir. Aşağıdakilerden hangisi, bu parçadaki düşünceyle çe- lişir? A) Tanzimat edebiyatı sanatçılarından Muallim Naci divan şiirini savunmaya devam edip “göz için uyak" anlayışını benimsemiştir. B) Servetifünun sanatçıları şiirlerinde aruz ölçüsünü kullan- maya devam etmiş, süslü ve sanatlı bir dil tercih etmiş- lerdir. C) Servetifünun şiirinde, parça güzelliği yerine konu bütün- lüğü esas alınmıştır. D) Yahya Kemal Beyatlı Ok şiiri dışındaki tüm şiirlerini aruz ölçüsüyle kaleme almıştır. E) Ziya Paşa Harabat adlı antolojisinde gerçek şiirimizin divan şiiri olduğunu savunmuş, halk edebiyatını eleştir- miştir.
3.
.
I. Günümüzde gerek yazın yapıtları gerekse genel olarak yazın
olgusu üzerinde araştırmalar yapılmaktadır. 10
II. Araştırmaların yazınsal gösterge bilimi alanında gerçekleş-
tirildiği görülmektedir
. 2
III. Ama değişik yönelimler içinde en tutarlı, en geçerli yolun
hangisi olduğunun belirlenmesinin en önemli sorun olduğu
da ortada.
IV. Neredeyse her gün yeni bir örnekle karşılaşıyoruz; her yeni
örnek de bambaşka bir yönelim çıkarıyor karşımıza.
V. Bu alanda ortaya konulan tüm ürünlerin aynı ölçüde başa-
rili olmadıkları açık.
Yukarıdaki cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak biçimde si-
alandığında hangisi baştan üçüncü olur?
A) 1
B) 11
C) III
D) IV
E) V
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
3. . I. Günümüzde gerek yazın yapıtları gerekse genel olarak yazın olgusu üzerinde araştırmalar yapılmaktadır. 10 II. Araştırmaların yazınsal gösterge bilimi alanında gerçekleş- tirildiği görülmektedir . 2 III. Ama değişik yönelimler içinde en tutarlı, en geçerli yolun hangisi olduğunun belirlenmesinin en önemli sorun olduğu da ortada. IV. Neredeyse her gün yeni bir örnekle karşılaşıyoruz; her yeni örnek de bambaşka bir yönelim çıkarıyor karşımıza. V. Bu alanda ortaya konulan tüm ürünlerin aynı ölçüde başa- rili olmadıkları açık. Yukarıdaki cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak biçimde si- alandığında hangisi baştan üçüncü olur? A) 1 B) 11 C) III D) IV E) V
Müzelerdeki sanat yapıtlarını koruma ve sergileme
yöntemlerini akılcı temellere oturtmak amacıyla ilk
araştırmalar, Fransa'da 18. yüzyılın sonunda Angi-
viller kontunun çabalarıyla başladı. Louvre'da Büyük
Galeride bulunan krallık koleksiyonlarının halka sunul-
ması tasarlanıyordu. Bu tasarı gerçekleştirilerek müze
bilimi konusunda önemli çalışmalar yaptı. Bu çalışma-
lar imparatorluk döneminde gelişerek sürdü ve tüm
Avrupa'ya yayıldı. Napolyon müzesinin yöneticisi olan
Vivant Denon, bu çabaları birleştirip eşgüdüm sağla-
di. 19. yüzyılın ikinci yarısında, müze bilimi ilkelerini
saptamak için en yöntemli araştırmalar Almanya'da
yapıldı. Berlin müzeleri müdürü olan ve 1903'te Kaiser
Friedrich Museum'u açan Wilhelm von Bode, bu araş-
tırmalara büyük bir hiz kazandırdı. 19. yüzyılın sonun-
da ve 20. yüzyılın başında yeni Amerikan müzelerinin
inşa edilmesiyle araştırmalar belirgin bir teknik nitelik
kazandı. Araştırma ve yöntemler arasında uluslararası
düzeyde bir eşgüdüm sağlanması, Birinci Dünya Sa-
vaşı'ndan sonra uluslararası müzeler dairesince ger-
çekleştirildi. Bu daire, Milletler Cemiyetinden doğmuş
entelektüel işbirliği enstitüsüne bağlıydı ve Fransızca
yayımlanan Mouseion adlı bir uzmanlık dergisi çıkardı.
Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisi çı-
karılamaz?
Relikankitabevi come
Müze bilimi konusundaki çalışmalar 1700'lü yıllar-
dan önce yapılmamıştır.
Araştırmaların teknik bir özellik kazanmasında mü-
zelerin yapımı etkili olmuştur.
Müze bilimi konusunda yaklaşık 300 yıllık bir süreç
etkili olmuştur.
Müzelerdeki sanat eserlerinin korunmasının teme-
linde 1700'lü yıllarda akılcı yöntemler yer almaya-
bilir.
Müze bilimi ilkelerinin geliştirilmesinde Wilhelm von
Bode söz sahibidir.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
Müzelerdeki sanat yapıtlarını koruma ve sergileme yöntemlerini akılcı temellere oturtmak amacıyla ilk araştırmalar, Fransa'da 18. yüzyılın sonunda Angi- viller kontunun çabalarıyla başladı. Louvre'da Büyük Galeride bulunan krallık koleksiyonlarının halka sunul- ması tasarlanıyordu. Bu tasarı gerçekleştirilerek müze bilimi konusunda önemli çalışmalar yaptı. Bu çalışma- lar imparatorluk döneminde gelişerek sürdü ve tüm Avrupa'ya yayıldı. Napolyon müzesinin yöneticisi olan Vivant Denon, bu çabaları birleştirip eşgüdüm sağla- di. 19. yüzyılın ikinci yarısında, müze bilimi ilkelerini saptamak için en yöntemli araştırmalar Almanya'da yapıldı. Berlin müzeleri müdürü olan ve 1903'te Kaiser Friedrich Museum'u açan Wilhelm von Bode, bu araş- tırmalara büyük bir hiz kazandırdı. 19. yüzyılın sonun- da ve 20. yüzyılın başında yeni Amerikan müzelerinin inşa edilmesiyle araştırmalar belirgin bir teknik nitelik kazandı. Araştırma ve yöntemler arasında uluslararası düzeyde bir eşgüdüm sağlanması, Birinci Dünya Sa- vaşı'ndan sonra uluslararası müzeler dairesince ger- çekleştirildi. Bu daire, Milletler Cemiyetinden doğmuş entelektüel işbirliği enstitüsüne bağlıydı ve Fransızca yayımlanan Mouseion adlı bir uzmanlık dergisi çıkardı. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisi çı- karılamaz? Relikankitabevi come Müze bilimi konusundaki çalışmalar 1700'lü yıllar- dan önce yapılmamıştır. Araştırmaların teknik bir özellik kazanmasında mü- zelerin yapımı etkili olmuştur. Müze bilimi konusunda yaklaşık 300 yıllık bir süreç etkili olmuştur. Müzelerdeki sanat eserlerinin korunmasının teme- linde 1700'lü yıllarda akılcı yöntemler yer almaya- bilir. Müze bilimi ilkelerinin geliştirilmesinde Wilhelm von Bode söz sahibidir.
1. OTURUM
ize-
spor
sis-
arşi-
m fi-
he-
edile-
17.) () Çizim, çok çeşitli araçlar ve tekniklerden herhangi birini
kullanarak bir görüntü oluşturma aracıdır. (II) Genellikle bir
aletten basınç uygulayarak veya bir aleti bir yüzey üzerinde
hareket ettirerek yüzey üzerinde iz bırakmayı kapsamakta-
dır. (III) Bu sanatta kullanılan araç-gereçler arasında grafit
kalemler, kalem, mürekkep, mürekkepli fırçalar, balmumu
renkli kalemler, kalem boyaları, karakalemler, pasteller ve
işaretçiler bulunmaktadır. (IV)Ancak gelişen teknolojiyie kia-
sik çizim araçları önemini yitirmiş, bunların yerine dijital araç.
lar kullanılmaya başlanmıştır. (V) Dijital çizim, hata oranını
minimuma indirmekle birlikte “çizimi” sanat olmaktan çıkar-
mıştır.
açları
elidir.
e öz-
vaz-
uma-
Ingi-
Çizimin ele alındığı bu parçada numaralanmış cümleler.
le ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) 1. cümlede, tanim yapılıyor.
B) II. cümlede, nasıl yapıldığı belirtiliyor.
luğu
C) Il cümlede, çizim araçlarıyla ilgili bilgiler veriliyor.
D) IV. cümlede, bir eksiklikten söz edilmiştir.
kla-
EY V. cümlede, teknolojik gelişmelerin çizim üzerindeki et-
kisi dile getirilmiştir.
be-
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
1. OTURUM ize- spor sis- arşi- m fi- he- edile- 17.) () Çizim, çok çeşitli araçlar ve tekniklerden herhangi birini kullanarak bir görüntü oluşturma aracıdır. (II) Genellikle bir aletten basınç uygulayarak veya bir aleti bir yüzey üzerinde hareket ettirerek yüzey üzerinde iz bırakmayı kapsamakta- dır. (III) Bu sanatta kullanılan araç-gereçler arasında grafit kalemler, kalem, mürekkep, mürekkepli fırçalar, balmumu renkli kalemler, kalem boyaları, karakalemler, pasteller ve işaretçiler bulunmaktadır. (IV)Ancak gelişen teknolojiyie kia- sik çizim araçları önemini yitirmiş, bunların yerine dijital araç. lar kullanılmaya başlanmıştır. (V) Dijital çizim, hata oranını minimuma indirmekle birlikte “çizimi” sanat olmaktan çıkar- mıştır. açları elidir. e öz- vaz- uma- Ingi- Çizimin ele alındığı bu parçada numaralanmış cümleler. le ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) 1. cümlede, tanim yapılıyor. B) II. cümlede, nasıl yapıldığı belirtiliyor. luğu C) Il cümlede, çizim araçlarıyla ilgili bilgiler veriliyor. D) IV. cümlede, bir eksiklikten söz edilmiştir. kla- EY V. cümlede, teknolojik gelişmelerin çizim üzerindeki et- kisi dile getirilmiştir. be-
29. Gazeteci:
(1) ...
Yetkili:
Kurum kimliğinin ve itibarının oluşturulması, hedef kitle
ile güçlü ilişkiler kurulması, rakiplerden aynışarak
farklılaşmak, marka değerini artıracak işler yapmak
kurumsal iletişimin yapı taşlarını oluşturuyor. Bu işi,
sponsorluk, reklam, halkla ilişkiler, sosyal medya gibi birçok
alana hâkim olmayı gerektiriyor.
Gazeteci:
(U) --
Yetkili:
Bir şirkette kurumsal itibarı oluşturmak adına başarı
yakalanacaksa orada çok büyük bir özverinin olması
gerekir. Bugün şirketler artık "en büyük" olmak yerine "en
güvenilir" olmanın peşinden koşuyorlar. Bu amaçla çok
farklı disiplinlerden kurulacak bir ekibin sorumluluk alarak
çeşitli projeler üretmesi, uygulama adina da daha hızlı
adımlar atması gerekiyor.
Bu diyalogda boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden
hangileri sırasıyla getirilmelidir?
A) (1) İş dünyasında kurumsal iletişimin önemi ve gerekliliği
anlaşılabildi mi sizce?
(II) Ülkemizde kurumsal itiban yakalama adina
yapılanları doğru adımlar olarak görüyor musunuz?
B) (0) Kurumsal iletişim alanında eğitim almak isteyenlere
neler tavsiye edersiniz?
(II) Başarılı bir kurumsal iletişimin ürünü olan kurumsal
itibar nasıl oluşturulur?
C) (1) Kurumsal iletişim alanına yönelmenizin altında yatan
nedenler nelerdir?
FW) Kurumsal itibarı inşa etmek konusunda hangi adımlar
atılmalıdır?
D) () Kurumsal iletişim mesleğinizden kısaca bahseder
misiniz?
(11) Şirketlerin doğru kurumsal itibar yönetimi nasıl
olmalıdır?
E) () Kurumsal iletişim, yönettiği bütün alanlarla birlikte
kurum kültürüne nasıl katkı sağlıyor?
(II) Kurumsal itibarın artırılması son yıllarda daha çok
önem kazandı mı?
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
29. Gazeteci: (1) ... Yetkili: Kurum kimliğinin ve itibarının oluşturulması, hedef kitle ile güçlü ilişkiler kurulması, rakiplerden aynışarak farklılaşmak, marka değerini artıracak işler yapmak kurumsal iletişimin yapı taşlarını oluşturuyor. Bu işi, sponsorluk, reklam, halkla ilişkiler, sosyal medya gibi birçok alana hâkim olmayı gerektiriyor. Gazeteci: (U) -- Yetkili: Bir şirkette kurumsal itibarı oluşturmak adına başarı yakalanacaksa orada çok büyük bir özverinin olması gerekir. Bugün şirketler artık "en büyük" olmak yerine "en güvenilir" olmanın peşinden koşuyorlar. Bu amaçla çok farklı disiplinlerden kurulacak bir ekibin sorumluluk alarak çeşitli projeler üretmesi, uygulama adina da daha hızlı adımlar atması gerekiyor. Bu diyalogda boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangileri sırasıyla getirilmelidir? A) (1) İş dünyasında kurumsal iletişimin önemi ve gerekliliği anlaşılabildi mi sizce? (II) Ülkemizde kurumsal itiban yakalama adina yapılanları doğru adımlar olarak görüyor musunuz? B) (0) Kurumsal iletişim alanında eğitim almak isteyenlere neler tavsiye edersiniz? (II) Başarılı bir kurumsal iletişimin ürünü olan kurumsal itibar nasıl oluşturulur? C) (1) Kurumsal iletişim alanına yönelmenizin altında yatan nedenler nelerdir? FW) Kurumsal itibarı inşa etmek konusunda hangi adımlar atılmalıdır? D) () Kurumsal iletişim mesleğinizden kısaca bahseder misiniz? (11) Şirketlerin doğru kurumsal itibar yönetimi nasıl olmalıdır? E) () Kurumsal iletişim, yönettiği bütün alanlarla birlikte kurum kültürüne nasıl katkı sağlıyor? (II) Kurumsal itibarın artırılması son yıllarda daha çok önem kazandı mı?
BENI ME SINAVIZ
ARA
At 17 A 190
229 @ 300
AD
19010 A
# * * *
0 1 0
*#*# G 30A
NE
Do
***
Türkçe
26.
X
24 (1) Bir eserin, okuruna ya da ilgilisine doyurucu anlamı,
zayıf ya da güçlü yanlarıyla ulaşabilmesi ancak etki-
li bir edebiyat eleştirisinin rehberliğiyle mümkündür.
(11) Edebiyat eleştirisinin, üzerinde çalışılan eser üze-
rinde çok yönlü değerlendirmelere açık bir özgür alan
olduğu düşüncesinden yola çıkan kalemlerden biri de
Hüseyin Cöntürk'tür. (III) Ona göre, böyle bir derinliğin
ifadesinde ise eleştiri dilinin etkinliği, sistemli bir eleşti-
riyi amaç edinmekle koşut bir öneme sahiptir. (IV) Nu-
rullah Ataç eleştirisinin öznel esaslarına karşı çıkarken
kendi esaslarını gözeterek yaptığı çalışmaları, yeni
eleştiri alanında karşılık bulmuştur. (V) Cöntürk, eleş-
tiriyi bir üst dilin zenginliği olgusuyla kaleme almıştır
ve incelediği eseri anlama ve anlamlandırma edimini,
dış etkenler aracılığıyla değil de metnin kendi derinliği
içinde gerçekleştirmiştir.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi
parçanın anlam bütünlüğünd bozmaktadır
B) II.
C) III.
D) IV.
E) V.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
BENI ME SINAVIZ ARA At 17 A 190 229 @ 300 AD 19010 A # * * * 0 1 0 *#*# G 30A NE Do *** Türkçe 26. X 24 (1) Bir eserin, okuruna ya da ilgilisine doyurucu anlamı, zayıf ya da güçlü yanlarıyla ulaşabilmesi ancak etki- li bir edebiyat eleştirisinin rehberliğiyle mümkündür. (11) Edebiyat eleştirisinin, üzerinde çalışılan eser üze- rinde çok yönlü değerlendirmelere açık bir özgür alan olduğu düşüncesinden yola çıkan kalemlerden biri de Hüseyin Cöntürk'tür. (III) Ona göre, böyle bir derinliğin ifadesinde ise eleştiri dilinin etkinliği, sistemli bir eleşti- riyi amaç edinmekle koşut bir öneme sahiptir. (IV) Nu- rullah Ataç eleştirisinin öznel esaslarına karşı çıkarken kendi esaslarını gözeterek yaptığı çalışmaları, yeni eleştiri alanında karşılık bulmuştur. (V) Cöntürk, eleş- tiriyi bir üst dilin zenginliği olgusuyla kaleme almıştır ve incelediği eseri anlama ve anlamlandırma edimini, dış etkenler aracılığıyla değil de metnin kendi derinliği içinde gerçekleştirmiştir. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi parçanın anlam bütünlüğünd bozmaktadır B) II. C) III. D) IV. E) V.
TÜRKÇE I DENEME SINAVI. 8
tenkit;
21 ve 22. soruları aşağıdakı parçaya
göre cevaplayınız.
Edebî eseri bir bütün olarak değerlendiren,
olması gerektiğini benimseyen yeni tenkitçi-
tenkitte hareket noktasının eserin kendisi
lik, şiirin anlatmak istediği şeyi araştırır ve
bu çerçevenin dışına çıkmaz. Yeni
sanat eserini incelerken yazarın niyetini,
ifade etmek istediğinin ne kadarını söyleye.
bildiğini, yapıtla yazarın hayatının bağlantı
larını da dikkate alan klasik tenkit anlayışı
na tepki olarak ortaya çıkar. 1920'den sonra
İngiltere ve Amerika'da uygulanan yeni
tenkit; eleştiriyi, sanat eserini, özünü bizzat
kendisinde yani metin düzeninde bulan bir
gerçeklik olarak tanımlar. Eseri ise yazarin-
dan, okurundan ve yazıldığı tarihin toplum-
y sal koşulundan bağımsız, kendi başına
yeterli, kapalı dilsel bir düzen olarak görür.
R
3
1
Y
A
1
Y 21. Bu parçada sözü edilen "yeni tenkitçi-
lik” ile ilgili olarak aşağıdakilerden
hangisi doğrudur?
N
E
V
A) İncelenen eserlerin anlatmak iste-
diği şeyi araştırmalarla ortaya koy-
maya çalışan bu anlayış asıl 20.
yüzyılda ortaya çıkmıştır.
B) Bu eleştiri anlayışı hem İngiltere'de
hem de Amerika'da kendini gös-
termiş ve sanat eserlerinin klasik
eleştiri anlayışı ile incelenmesini
reddetmiştir.
C) Her sanat eserinin incelenme yön-
teminin farklı olması gerektiği üze-
rinde fikirler üreten bir eleştiri anla-
yışıdır.
D) Yeni eleştiri salt şiir üzerine gelişti-
rilmiş ve uygulanmış bir anlayış so-
nucunda ortaya çıkmıştır.
E) Yeni tenkitçilik şiirlerin anlam ve
içerik özellikleri üzerine odaklanan
bir anlayışa sahiptir.
Lise Türkçe
anlatim-bicimleri
TÜRKÇE I DENEME SINAVI. 8 tenkit; 21 ve 22. soruları aşağıdakı parçaya göre cevaplayınız. Edebî eseri bir bütün olarak değerlendiren, olması gerektiğini benimseyen yeni tenkitçi- tenkitte hareket noktasının eserin kendisi lik, şiirin anlatmak istediği şeyi araştırır ve bu çerçevenin dışına çıkmaz. Yeni sanat eserini incelerken yazarın niyetini, ifade etmek istediğinin ne kadarını söyleye. bildiğini, yapıtla yazarın hayatının bağlantı larını da dikkate alan klasik tenkit anlayışı na tepki olarak ortaya çıkar. 1920'den sonra İngiltere ve Amerika'da uygulanan yeni tenkit; eleştiriyi, sanat eserini, özünü bizzat kendisinde yani metin düzeninde bulan bir gerçeklik olarak tanımlar. Eseri ise yazarin- dan, okurundan ve yazıldığı tarihin toplum- y sal koşulundan bağımsız, kendi başına yeterli, kapalı dilsel bir düzen olarak görür. R 3 1 Y A 1 Y 21. Bu parçada sözü edilen "yeni tenkitçi- lik” ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi doğrudur? N E V A) İncelenen eserlerin anlatmak iste- diği şeyi araştırmalarla ortaya koy- maya çalışan bu anlayış asıl 20. yüzyılda ortaya çıkmıştır. B) Bu eleştiri anlayışı hem İngiltere'de hem de Amerika'da kendini gös- termiş ve sanat eserlerinin klasik eleştiri anlayışı ile incelenmesini reddetmiştir. C) Her sanat eserinin incelenme yön- teminin farklı olması gerektiği üze- rinde fikirler üreten bir eleştiri anla- yışıdır. D) Yeni eleştiri salt şiir üzerine gelişti- rilmiş ve uygulanmış bir anlayış so- nucunda ortaya çıkmıştır. E) Yeni tenkitçilik şiirlerin anlam ve içerik özellikleri üzerine odaklanan bir anlayışa sahiptir.
4.
Ruşen Hakkı'nın, çiçekleri, kuşları, ayı, güneşi, yıldızları,
dağları, toprak anayı, baharları sevdiği kadar, dikenine
sarılan bir gülün sonsuz hüznünü, kırık kalplerin son sığına-
ğı olan gücü, yıllanmış bir aşkı, çıkarsız dostlukla yürümeyi,
bildiklerini başkalarına öğreterek onurla başını kaldırmayı
kentin şiirini ve kimyasını, ezilen annelerin sevgi yüklü ker-
vanların havalandıran türküleri, yaşamın ve kavganin
içinde olmayı, açık sözlülüğü, güne not düşmeyi, parçala-
nan elmanın zavallı çekirdeğini alip bağrına basan yeryüzü-
nü, çatlayıp civciv veren taşı, ağır taşları, kocaman dünya-
yı mektup satırlarında görecek güvercinleri, serçeye okut-
tuğu mektubu, dünyanın çekirdeğini, ömrünü gömdüğü
gökyüzünü ve güncel yaşamında yer verdiği hemen her
şeyi sevdiği, şiirlerinden yansımaktadır.
Buna göre, Ruşen Hakkı aşağıda verilenlerden hangi-
siyle nitelendirilemez?
Al Paylaşımct
B) Duyarli
C) Sözünü esirgemeyen D) Emeğe saygı duyan
E) Toplumow
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
4. Ruşen Hakkı'nın, çiçekleri, kuşları, ayı, güneşi, yıldızları, dağları, toprak anayı, baharları sevdiği kadar, dikenine sarılan bir gülün sonsuz hüznünü, kırık kalplerin son sığına- ğı olan gücü, yıllanmış bir aşkı, çıkarsız dostlukla yürümeyi, bildiklerini başkalarına öğreterek onurla başını kaldırmayı kentin şiirini ve kimyasını, ezilen annelerin sevgi yüklü ker- vanların havalandıran türküleri, yaşamın ve kavganin içinde olmayı, açık sözlülüğü, güne not düşmeyi, parçala- nan elmanın zavallı çekirdeğini alip bağrına basan yeryüzü- nü, çatlayıp civciv veren taşı, ağır taşları, kocaman dünya- yı mektup satırlarında görecek güvercinleri, serçeye okut- tuğu mektubu, dünyanın çekirdeğini, ömrünü gömdüğü gökyüzünü ve güncel yaşamında yer verdiği hemen her şeyi sevdiği, şiirlerinden yansımaktadır. Buna göre, Ruşen Hakkı aşağıda verilenlerden hangi- siyle nitelendirilemez? Al Paylaşımct B) Duyarli C) Sözünü esirgemeyen D) Emeğe saygı duyan E) Toplumow