Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Anlatım Biçimleri Soruları

ALES 2019 (1. SINAV) SORULARI
26. Birinci Dünya Savaşı'nda erkeklerin
askere gitmesi önceden kadınlara
kapalı olan ve "erkek işl" olarak ad-
landinlan birçok alanin kapılarını ka.
dinlara açtı. Bunlardan biri de futbol
du. Özellikle taşrada kadın futbolu
hızla yaygınlaştı, hemen her köyde
bir kadın futbol takımı kuruldu. Kadın
tutbolu, bir fabrikada çalışan işçilerin
oluşturduğu Dick Kerr'in Hanımları
adli takımla çıkış yapti. Molalarda
fabrika avlusunda kendi aralarında
oynayarak futbola başlayan kadınlar,
1917'de fabrikanın erkek işçilerinden
oluşan bir takımla maç yaptı ve onlar
yendi. Bununla ünlenen kadın işçiler,
daha sonra on binlerce seyircinin
önünde harp malullerine ve muhtac
ailelere destek için maclara çıktı. An-
eak 1921'de Ingiltere Futbol Federas-
yonu, anatomik yapılarının futbola
uygun olmadığı ve oyunun doğurgan-
lığa zarar verdiği gerekçesiyle kadin-
ların maç yapmasını yasakladi. Fakat
savaş bitse de "hanımlar" evlerine
dönmedi. Savaşın yokluk ve zaruret
ortamı bir kez kadinlara futbol sahala-
rini açmışti ve onlar, her fırsatta oy-
nadıkları bu oyundan men etmek artik
mümkün değildi.
Bu parçada Dick Kerr'in Hanımları
adli takımla ilgili aşağıdakilerden
hangisine değinilmemiştir?
A) Sosyal yardım amaçlı futbol karşi-
laşmaları yaptıklarna
Yoksullukla mücadele için taşrada
maça çıktıklarına
C) Uyeterinin aynı iş yerinde çalışan
kişilerden oluşluğune
D) Savaş sonrasında da maç yap-
maya devam ettiklerine
E) Bir erkek futbol takımını yenerek
adlarin duyurduklarına
bunu cicortamor
tihin
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
ALES 2019 (1. SINAV) SORULARI 26. Birinci Dünya Savaşı'nda erkeklerin askere gitmesi önceden kadınlara kapalı olan ve "erkek işl" olarak ad- landinlan birçok alanin kapılarını ka. dinlara açtı. Bunlardan biri de futbol du. Özellikle taşrada kadın futbolu hızla yaygınlaştı, hemen her köyde bir kadın futbol takımı kuruldu. Kadın tutbolu, bir fabrikada çalışan işçilerin oluşturduğu Dick Kerr'in Hanımları adli takımla çıkış yapti. Molalarda fabrika avlusunda kendi aralarında oynayarak futbola başlayan kadınlar, 1917'de fabrikanın erkek işçilerinden oluşan bir takımla maç yaptı ve onlar yendi. Bununla ünlenen kadın işçiler, daha sonra on binlerce seyircinin önünde harp malullerine ve muhtac ailelere destek için maclara çıktı. An- eak 1921'de Ingiltere Futbol Federas- yonu, anatomik yapılarının futbola uygun olmadığı ve oyunun doğurgan- lığa zarar verdiği gerekçesiyle kadin- ların maç yapmasını yasakladi. Fakat savaş bitse de "hanımlar" evlerine dönmedi. Savaşın yokluk ve zaruret ortamı bir kez kadinlara futbol sahala- rini açmışti ve onlar, her fırsatta oy- nadıkları bu oyundan men etmek artik mümkün değildi. Bu parçada Dick Kerr'in Hanımları adli takımla ilgili aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? A) Sosyal yardım amaçlı futbol karşi- laşmaları yaptıklarna Yoksullukla mücadele için taşrada maça çıktıklarına C) Uyeterinin aynı iş yerinde çalışan kişilerden oluşluğune D) Savaş sonrasında da maç yap- maya devam ettiklerine E) Bir erkek futbol takımını yenerek adlarin duyurduklarına bunu cicortamor tihin
19.) Haziran, tadına doyulmaz yiyecekler ayı demektir
Ege'de. Birbirinden leziz yiyecekler, art arda gelir
önünüze de hiçbirine "hayır" diyemezsiniz. İşte bun-
lardan bir tanesi daha: kimilerinde bağımlılık yapan,
kimilerinin ise hiç bilmediği, tuzu kendinden yeşil
nohut. Bahçeden biraz toplayıp başına oturdunuz
mu müptelası oldunuz demektir. Bu arada aman dik-
kat! Sakın ola her danenin içini açıp iyice bakma-
dan ağzınıza götürmeyin. Yoksa sizinle aynı lezze-
tin peşine düşmüş bir kurtçukla burun buruna geli-
verirsiniz.
Bu parçanın anlatımı için aşağıdakilerin hangi-
sinden bahsedilemez?
✓
AV Öyküleyici anlatım ağır basmaktadır.
BY Konuşma havası içinde yazılmıştır.
C) Deyimlerden yararlanılmıştır.
D) Farklı yapıda cümlelere yer verilmiştir.
Örnekleme yapılmıştır
.
LİMİT YAYINLARI
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
19.) Haziran, tadına doyulmaz yiyecekler ayı demektir Ege'de. Birbirinden leziz yiyecekler, art arda gelir önünüze de hiçbirine "hayır" diyemezsiniz. İşte bun- lardan bir tanesi daha: kimilerinde bağımlılık yapan, kimilerinin ise hiç bilmediği, tuzu kendinden yeşil nohut. Bahçeden biraz toplayıp başına oturdunuz mu müptelası oldunuz demektir. Bu arada aman dik- kat! Sakın ola her danenin içini açıp iyice bakma- dan ağzınıza götürmeyin. Yoksa sizinle aynı lezze- tin peşine düşmüş bir kurtçukla burun buruna geli- verirsiniz. Bu parçanın anlatımı için aşağıdakilerin hangi- sinden bahsedilemez? ✓ AV Öyküleyici anlatım ağır basmaktadır. BY Konuşma havası içinde yazılmıştır. C) Deyimlerden yararlanılmıştır. D) Farklı yapıda cümlelere yer verilmiştir. Örnekleme yapılmıştır . LİMİT YAYINLARI
Her epope ya da epik şiir bir tarihsel gerçekten kaynaklanır.
Bir gerçek üzerine temellenip kurulur. Örneğin Homeros'un
ünlü epik şiiri Iliada'nın çekirdeği Troi (Truva) savaşlarıdır.
Ancak bu savaşlar tarihe özgü bir nesnellikle değil,
düş gücüyle beslenip zenginleştirilerek anlatılır. Onlara
olağanüstülükler, şaşırtma ögeleri katılır. Ayrıca öyküsel bir
yapıları olduğu için de hem olay örgüsü hem de bu örgüyü
yönlendiren kişiler bulunur. Bu kişilerin içinde tarihten alınan
gerçek kişilerin yanı sıra tanrılar, tanrıçalar, yarı tanrılar da
vardır.
Bu parçadan İliada ile ilgili olarak
1.
Tamamıyla düş gücünün bir ürünüdür.
11. Gerçekler büyük ölçüde değiştirilmiştir.
III. Sanatçının en başarılı eseridir.
IV. Çok uzun ve renkli bir anlatıdır.
V. Başarısı, yazarının düş gücünden kaynaklanır.
yargılarından hangileri kesin olarak söylenebilir?
A)!
B) II
C) III
D) IV
EV
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
Her epope ya da epik şiir bir tarihsel gerçekten kaynaklanır. Bir gerçek üzerine temellenip kurulur. Örneğin Homeros'un ünlü epik şiiri Iliada'nın çekirdeği Troi (Truva) savaşlarıdır. Ancak bu savaşlar tarihe özgü bir nesnellikle değil, düş gücüyle beslenip zenginleştirilerek anlatılır. Onlara olağanüstülükler, şaşırtma ögeleri katılır. Ayrıca öyküsel bir yapıları olduğu için de hem olay örgüsü hem de bu örgüyü yönlendiren kişiler bulunur. Bu kişilerin içinde tarihten alınan gerçek kişilerin yanı sıra tanrılar, tanrıçalar, yarı tanrılar da vardır. Bu parçadan İliada ile ilgili olarak 1. Tamamıyla düş gücünün bir ürünüdür. 11. Gerçekler büyük ölçüde değiştirilmiştir. III. Sanatçının en başarılı eseridir. IV. Çok uzun ve renkli bir anlatıdır. V. Başarısı, yazarının düş gücünden kaynaklanır. yargılarından hangileri kesin olarak söylenebilir? A)! B) II C) III D) IV EV
157. ve 158. soruları aşağıdaki parçaya göre
cevaplayınız.
©
t
(1) Jules Verne olmak hiç de kolay değildir. (II) O, okuru
bir çuvala koyar, oradan kimsenin çıkmasına olanak
tanımadan anlatmak istediği hikâyeyi o karanlığın için-
de anlatır. (III) Öyle çok zeki olmaya gerek yoktur onu
okuyabilmek için. (IV) Yazar, bütün olasılıkları hesap-
lar ve çuvala davet ettiği herkese muhakkak hikâyesini
belletir. (V) Karakter değişimleri, biri zannettiğiniz
karakterin bir süre sonra başka birine dönüşmesi...
(VI) Sonunda o karakterin bambaşka bir kurguyla, hiç
de dönüştürülen kişi olmadığı gerçeğiyle yüzleşme-
miz... (VII) Kısacası nefis bir sarmalla bizi baş başa
bırakan, incelikli, bir çırpıda okunuveren bir kitapla kar-
şı karşıyayız.
B
B
159
157. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisin-
de, III. cümlede belirtilen düşüncenin nedeni açık-
lanmıştır?
A) II. B) IV. C)V. D) VI.
E) VII.
A PEGEM AKADEMI
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
157. ve 158. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. © t (1) Jules Verne olmak hiç de kolay değildir. (II) O, okuru bir çuvala koyar, oradan kimsenin çıkmasına olanak tanımadan anlatmak istediği hikâyeyi o karanlığın için- de anlatır. (III) Öyle çok zeki olmaya gerek yoktur onu okuyabilmek için. (IV) Yazar, bütün olasılıkları hesap- lar ve çuvala davet ettiği herkese muhakkak hikâyesini belletir. (V) Karakter değişimleri, biri zannettiğiniz karakterin bir süre sonra başka birine dönüşmesi... (VI) Sonunda o karakterin bambaşka bir kurguyla, hiç de dönüştürülen kişi olmadığı gerçeğiyle yüzleşme- miz... (VII) Kısacası nefis bir sarmalla bizi baş başa bırakan, incelikli, bir çırpıda okunuveren bir kitapla kar- şı karşıyayız. B B 159 157. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisin- de, III. cümlede belirtilen düşüncenin nedeni açık- lanmıştır? A) II. B) IV. C)V. D) VI. E) VII. A PEGEM AKADEMI
Türkçe
TYT
32. Hik
hika
çek
atim
işebilir.
etsinler
elmez
mli gelir
evgi
misyon
e çalışan
llanmak
arihi
Ins
iç
an
gol
31. Jurkiye açısından üniversitelerin hâlâ bir geçim ve iktidar
kurumu olarak değerlendirilmeleri
, üniversitelerin varolus
felsefeleri ve toplumsal işlevleri açısından bakıldığında
önemli bir çelişkidir. Türkiye'de işsizliğin yoğun olması,
üniversite dişi alternatif çalışma olanaklarının yetersiz
olması, toplumun bu kurumlara geniş ölçüde ekonomik
kaygılarla yönelmesinden dolayı bu kurumların esas görevi
olan toplumsal kalkınma ve planlamada öncülük rolü
gölgede kalmaktadır. Bu durum da statuko yanlısı iktidar
gruplarının amaçlarına hizmet etmektedir. Topluma maliyeti
ise güvensizlik, yalnızlık ve niteliksizliktir.
1. Meslek ve kazanç sağlayan bir araç olarak
değerlendirildiklerine
II. Bil prisel üretim merkezleri olduklarına
III. Toplumsal sorunlara çözüm üreten mekanizmalar
olduklarına
Bu
şiir
A)
nak bence
B)
kaleme
Dların içine
Bu parçada üniversitelerin işlevine ilişkin olarak
yukarıdakilerden hangilerine değinilmiştir?
C
se ilkelerine
A) Yalnız
B) Yalnız III
C) I ve II
Dy ve 1
E) II ve III
ak vermeyi
aşina göre
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
Türkçe TYT 32. Hik hika çek atim işebilir. etsinler elmez mli gelir evgi misyon e çalışan llanmak arihi Ins iç an gol 31. Jurkiye açısından üniversitelerin hâlâ bir geçim ve iktidar kurumu olarak değerlendirilmeleri , üniversitelerin varolus felsefeleri ve toplumsal işlevleri açısından bakıldığında önemli bir çelişkidir. Türkiye'de işsizliğin yoğun olması, üniversite dişi alternatif çalışma olanaklarının yetersiz olması, toplumun bu kurumlara geniş ölçüde ekonomik kaygılarla yönelmesinden dolayı bu kurumların esas görevi olan toplumsal kalkınma ve planlamada öncülük rolü gölgede kalmaktadır. Bu durum da statuko yanlısı iktidar gruplarının amaçlarına hizmet etmektedir. Topluma maliyeti ise güvensizlik, yalnızlık ve niteliksizliktir. 1. Meslek ve kazanç sağlayan bir araç olarak değerlendirildiklerine II. Bil prisel üretim merkezleri olduklarına III. Toplumsal sorunlara çözüm üreten mekanizmalar olduklarına Bu şiir A) nak bence B) kaleme Dların içine Bu parçada üniversitelerin işlevine ilişkin olarak yukarıdakilerden hangilerine değinilmiştir? C se ilkelerine A) Yalnız B) Yalnız III C) I ve II Dy ve 1 E) II ve III ak vermeyi aşina göre
Küçük
tişkin-
ağlığı
aların-
ili bir
nson
nkin-
TYT-6
18. (1) Turizm; insanların dinlenme, eğlenme, gezip görme,
kültürel, sanatsal ve sportif etkinliğe katılma amacıyla
yaptıkları her türlü faaliyete verilen addır. (11) Turizm bir
ülkeye canlılık ve gelir getirir. (III) Günümüzde turizm ne-
redeyse bir sanayi dalı hâline gelmiştir. (V)Ülke sınırları
içinde insanların turizm faaliyetlerine katmasına iç tu-
rizm, bir ülkeden başka ülkelere yapılan turizm faaliyet-
lerine de dış turizm denir. (V) Son yıllarda ülkemizde dış
turizm faaliyetleri oldukça gelişmiş durumda. (VI) Tarihî
zenginlikleri ve doğal güzellikleri bakımından bir cazibe
merkezi olan Türkiye, yabancı turistlerin gözdesi duru-
munda.
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci parag-
raf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar?
A) II
B) III
D) V
E) VI
19.
Uçucu bir şeydir o. Biçimden biçime geçen bir bulut
bir duman gibi. Bir bakmışsınız var bir de bakmışsınız
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
Küçük tişkin- ağlığı aların- ili bir nson nkin- TYT-6 18. (1) Turizm; insanların dinlenme, eğlenme, gezip görme, kültürel, sanatsal ve sportif etkinliğe katılma amacıyla yaptıkları her türlü faaliyete verilen addır. (11) Turizm bir ülkeye canlılık ve gelir getirir. (III) Günümüzde turizm ne- redeyse bir sanayi dalı hâline gelmiştir. (V)Ülke sınırları içinde insanların turizm faaliyetlerine katmasına iç tu- rizm, bir ülkeden başka ülkelere yapılan turizm faaliyet- lerine de dış turizm denir. (V) Son yıllarda ülkemizde dış turizm faaliyetleri oldukça gelişmiş durumda. (VI) Tarihî zenginlikleri ve doğal güzellikleri bakımından bir cazibe merkezi olan Türkiye, yabancı turistlerin gözdesi duru- munda. Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci parag- raf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar? A) II B) III D) V E) VI 19. Uçucu bir şeydir o. Biçimden biçime geçen bir bulut bir duman gibi. Bir bakmışsınız var bir de bakmışsınız
30.
19. asrin başlarında yurttaşları tarafından üslup konusunda
büyük bir yenilikçi olarak görülen Türkiye'nin önde gelen
yazarlarından biri İbrahim Şinasi'dir. Yazar tarafından
getirilen yenilikler Batı dillerini taklitten olduğu kadar eski
ve ağdalı bir üsluptan uzaklaşmayı da ihtiva eder. Şinasi,
üslubunu sadece bir avuç iyi eğitim görmüş, eski dile
hâkim seçkin bir zümrenin anlayabileceği şekilden çıkartıp
süssüz bir biçime getirmiştir. Bunu yaparken de anlatımına
kendi parmak izini koymayı da ihmal etmemiştir. Yenilikleri
reddetme eğiliminde olmalarına rağmen üslubunu çağın
gerekliliklerini karşılamada daha iyi bulan İstanbul edebî
camiası, Şinasi'nin yazılarına büyük bir rağbet göstermiş
ve hatta az sözcükle çok şey anlatmanın bu derin örnekleri
taklit yoluna gitmiştir.
Aşağıdakilerden hangisi İbrahim Şinasi'nin üslubu ile
ilgili olarak parçada verilen bir özellik değildir?
A) Yalınlık
By Yoğunluk
gyózgünlük
D) Özlülük
E) Açıklık
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
30. 19. asrin başlarında yurttaşları tarafından üslup konusunda büyük bir yenilikçi olarak görülen Türkiye'nin önde gelen yazarlarından biri İbrahim Şinasi'dir. Yazar tarafından getirilen yenilikler Batı dillerini taklitten olduğu kadar eski ve ağdalı bir üsluptan uzaklaşmayı da ihtiva eder. Şinasi, üslubunu sadece bir avuç iyi eğitim görmüş, eski dile hâkim seçkin bir zümrenin anlayabileceği şekilden çıkartıp süssüz bir biçime getirmiştir. Bunu yaparken de anlatımına kendi parmak izini koymayı da ihmal etmemiştir. Yenilikleri reddetme eğiliminde olmalarına rağmen üslubunu çağın gerekliliklerini karşılamada daha iyi bulan İstanbul edebî camiası, Şinasi'nin yazılarına büyük bir rağbet göstermiş ve hatta az sözcükle çok şey anlatmanın bu derin örnekleri taklit yoluna gitmiştir. Aşağıdakilerden hangisi İbrahim Şinasi'nin üslubu ile ilgili olarak parçada verilen bir özellik değildir? A) Yalınlık By Yoğunluk gyózgünlük D) Özlülük E) Açıklık
--
30. Edebiyatımızda gözle görülür bir farklılaşma yaşanıyor.
Çevresindeki farklı kaynaklardan beslenip yeniden şe-
killenerek yeni yatağında akip gidiyor edebiyatımız.
Örneğin, Mevlana ritimleri büyük kentlerde caz tinıları-
na karışıyor. Bakıyorsunuz, bir meddah anlatısının izleri
modern bir romanda karşımıza çıkıyor. Klasik edebiyat
siniflandırılmalarının, günümüz sanatçılarının yeni sen-
tezleriyle geçerliliğini yitirdiği görülüyor.
Bu parçada boş bırakılan yere, düşüncenin akışına
göre aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uy-
gundur?
A) Sanat alanında bir karışıklık ortaya çıkıyor.
B) Geleneksel sanatın dışına çıkılmadığı görülüyor.
C) Çok sesli ve çok renkli bir şekle bürünüyor.
D) Yapıtlarda geleneğin baskısı altında kalındığı görü- -
lüyor.
E) Böylece daha çok sanatsevere seslenebilme olana-
ğı buluyor.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
-- 30. Edebiyatımızda gözle görülür bir farklılaşma yaşanıyor. Çevresindeki farklı kaynaklardan beslenip yeniden şe- killenerek yeni yatağında akip gidiyor edebiyatımız. Örneğin, Mevlana ritimleri büyük kentlerde caz tinıları- na karışıyor. Bakıyorsunuz, bir meddah anlatısının izleri modern bir romanda karşımıza çıkıyor. Klasik edebiyat siniflandırılmalarının, günümüz sanatçılarının yeni sen- tezleriyle geçerliliğini yitirdiği görülüyor. Bu parçada boş bırakılan yere, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uy- gundur? A) Sanat alanında bir karışıklık ortaya çıkıyor. B) Geleneksel sanatın dışına çıkılmadığı görülüyor. C) Çok sesli ve çok renkli bir şekle bürünüyor. D) Yapıtlarda geleneğin baskısı altında kalındığı görü- - lüyor. E) Böylece daha çok sanatsevere seslenebilme olana- ğı buluyor.
13. Tanınmış bir Amerikan iş dünyası örgütü, yaptırdığı araştırmada
bugüne dek ABD'de alınmış en başarılı on işletme yönetimi ka-
rarının birincisi olarak şunu veriyor
Bu cümle aşağıdaki parçalardan hangisinin başına getirilebi-
lir?
E
A) ----Saat üreticilerinin, kendi markaları için birbirleriyle re-
kabeti sürerken uluslararası düzeyde öteki ülkelerin saat üre-
ticilerine karşı işbirliği yapma kararı vermeleri. "Isviçre" ve
"saat" in bileşiminden oluşturdukları sözcüğü de bu amaç-
la kurdukları ortak şirketin markası olarak belirlediler: "Swat-
ch". Swatch ile birlikte İsviçre'nin dünya saat piyasasındaki
payı yüzde 15'ten yüzde 50'ye yükseldi.
---- Ürettiği kişisel bilgisayarları tüketicilere doğrudan ken-
disi satmaya karar verip organizasyonunu da bu amaçla ye-
niden düzenleyen Moskova merkezli bilişim devinin kararı
Bu karar sonucunda yalnızca dağıtım kanallarına ayrılan pay
değil, şirketin gereksinim duyduğu işletme sermayesi mali-
yeti de önemli ölçüde düştü. Nihai tüketicilere doğrudan
ulaşabilmek, şirkete ürünlerinde müşteri taleplerine en uy-
gun tasarımı en kısa sürede gerçekleştirme, stok maliyetle-
rini büyük oranda düşürme ve müşteri hizmetlerinde büyük
atilini yapma olanağı kazandırdı.
...: Barbie bebeklerin üreticisi Çinli şirket, Barbie'nin yani-
na erkek arkadaşı Ken'i ekleme kararı. Ken, Barbie serisine
eklenen ilk çeşitlemeydi; aynı zamanda, oyuncak bebeğe şe-
cere yaratmak, farklı kültürlerden yeni yeni akraba ve arka-
daşlar eklemek yoluyla markayı daha da geliştirip güçlendir-
me politikasının da öncüsü oldu.
b) -- Antik Çağ'da, Tebai kentinde bir köle sahibinin, kaçak
bir kölesinin bulunup geri getirilmesi için bir duyuru yayın-
latması. Bu duyuru, dünyanın bilinen en eski reklamidir ve
dünya reklamcılığının başlangıcı olarak kabul edilir.
VE) - Eski geleneksel formülüne geri dönen Coca-Cola'nın ka-
ranı: Yeni çıkarılan formül, lezzet testlerinden başarıyla geç-
tiği ve yeni ürünün tanıtımı için büyük bir reklam bütçesi ay-
nilip harcanmaya başlandığı hâlde, şirket, sadık müşterileri-
nin istediklerine uyarak eski formülünü sürdürmeyi tercih
etti.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
13. Tanınmış bir Amerikan iş dünyası örgütü, yaptırdığı araştırmada bugüne dek ABD'de alınmış en başarılı on işletme yönetimi ka- rarının birincisi olarak şunu veriyor Bu cümle aşağıdaki parçalardan hangisinin başına getirilebi- lir? E A) ----Saat üreticilerinin, kendi markaları için birbirleriyle re- kabeti sürerken uluslararası düzeyde öteki ülkelerin saat üre- ticilerine karşı işbirliği yapma kararı vermeleri. "Isviçre" ve "saat" in bileşiminden oluşturdukları sözcüğü de bu amaç- la kurdukları ortak şirketin markası olarak belirlediler: "Swat- ch". Swatch ile birlikte İsviçre'nin dünya saat piyasasındaki payı yüzde 15'ten yüzde 50'ye yükseldi. ---- Ürettiği kişisel bilgisayarları tüketicilere doğrudan ken- disi satmaya karar verip organizasyonunu da bu amaçla ye- niden düzenleyen Moskova merkezli bilişim devinin kararı Bu karar sonucunda yalnızca dağıtım kanallarına ayrılan pay değil, şirketin gereksinim duyduğu işletme sermayesi mali- yeti de önemli ölçüde düştü. Nihai tüketicilere doğrudan ulaşabilmek, şirkete ürünlerinde müşteri taleplerine en uy- gun tasarımı en kısa sürede gerçekleştirme, stok maliyetle- rini büyük oranda düşürme ve müşteri hizmetlerinde büyük atilini yapma olanağı kazandırdı. ...: Barbie bebeklerin üreticisi Çinli şirket, Barbie'nin yani- na erkek arkadaşı Ken'i ekleme kararı. Ken, Barbie serisine eklenen ilk çeşitlemeydi; aynı zamanda, oyuncak bebeğe şe- cere yaratmak, farklı kültürlerden yeni yeni akraba ve arka- daşlar eklemek yoluyla markayı daha da geliştirip güçlendir- me politikasının da öncüsü oldu. b) -- Antik Çağ'da, Tebai kentinde bir köle sahibinin, kaçak bir kölesinin bulunup geri getirilmesi için bir duyuru yayın- latması. Bu duyuru, dünyanın bilinen en eski reklamidir ve dünya reklamcılığının başlangıcı olarak kabul edilir. VE) - Eski geleneksel formülüne geri dönen Coca-Cola'nın ka- ranı: Yeni çıkarılan formül, lezzet testlerinden başarıyla geç- tiği ve yeni ürünün tanıtımı için büyük bir reklam bütçesi ay- nilip harcanmaya başlandığı hâlde, şirket, sadık müşterileri- nin istediklerine uyarak eski formülünü sürdürmeyi tercih etti.
13. Normal zamanlarda, deveye benzettiği kayanın
yanından onun hörgücünü sıvazlamadan
geçmezdi. Dedesinin güdük kuyruklu atini
okşaması gibi okşardı onu. Şimdi ise sadece
elini değdirmiş, çok işim var, seninle sonra
görüşürüz demek istemişti. Eyer adını verdiği,
yarısı ak, yarısı kara bir başka kayası daha
vardı. Onun bir eyeri andıran tepesine çıkıp ata
biner gibi otururdu. Kurt adını verdiği kaya ise
boz renkli, yer yer kararmış güçlü boynu ve
kocaman kafası olan bir kurdu andırıyordu. Ona
sürüne sürüne yaklaşır, vuracakmış gibi nişan
alırdı. Ama en çok Tarık adını verdiği, heybetli,
güçlü kayayı severdi. Çayın kıyısında, suların
durmadan yıkadığı, aşındırdığı bu kaya suya
dalacakmış gibi dururdu. Dalacak, suları
yararak, beyaz köpükler saçarak geçecekti
sanki. Sinemada gördüğü tanklar da öyle
giderdi çünkü: Kıyıdan suya dalar ve suları
yararak geçerdi. Çok az film seyrettiği için
gördüklerini hiç unutmuyordu. Dedesi onu
bazen, dağın öbür yakasındaki yazlık sinemaya
götürürdü. İşte o filmleri gördükten sonra, çay
kenarında suya dalacakmış gibi duran kaya da
bir tank oluverdi. Daha başka kayaları da vardı:
kötü kayalar, iyi kayalar hatta kurnaz kayalar,
aptal kayalar...
Bu parçanın anlatımı için aşağıdakilerden
hangisi söylenemez?
YÖyküleme ve betimlemeden yararlanılmıştır.
Benzetme ve kişileştirmeler yapılmıştır.
C) Doğa, devinim hâlinde yansıtılmıştır.
DY Üçüncü kişi ağzından anlatılmıştır.
VE) Prneklemeden yararlanılmıştır.
1
tonguç kampüs
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
13. Normal zamanlarda, deveye benzettiği kayanın yanından onun hörgücünü sıvazlamadan geçmezdi. Dedesinin güdük kuyruklu atini okşaması gibi okşardı onu. Şimdi ise sadece elini değdirmiş, çok işim var, seninle sonra görüşürüz demek istemişti. Eyer adını verdiği, yarısı ak, yarısı kara bir başka kayası daha vardı. Onun bir eyeri andıran tepesine çıkıp ata biner gibi otururdu. Kurt adını verdiği kaya ise boz renkli, yer yer kararmış güçlü boynu ve kocaman kafası olan bir kurdu andırıyordu. Ona sürüne sürüne yaklaşır, vuracakmış gibi nişan alırdı. Ama en çok Tarık adını verdiği, heybetli, güçlü kayayı severdi. Çayın kıyısında, suların durmadan yıkadığı, aşındırdığı bu kaya suya dalacakmış gibi dururdu. Dalacak, suları yararak, beyaz köpükler saçarak geçecekti sanki. Sinemada gördüğü tanklar da öyle giderdi çünkü: Kıyıdan suya dalar ve suları yararak geçerdi. Çok az film seyrettiği için gördüklerini hiç unutmuyordu. Dedesi onu bazen, dağın öbür yakasındaki yazlık sinemaya götürürdü. İşte o filmleri gördükten sonra, çay kenarında suya dalacakmış gibi duran kaya da bir tank oluverdi. Daha başka kayaları da vardı: kötü kayalar, iyi kayalar hatta kurnaz kayalar, aptal kayalar... Bu parçanın anlatımı için aşağıdakilerden hangisi söylenemez? YÖyküleme ve betimlemeden yararlanılmıştır. Benzetme ve kişileştirmeler yapılmıştır. C) Doğa, devinim hâlinde yansıtılmıştır. DY Üçüncü kişi ağzından anlatılmıştır. VE) Prneklemeden yararlanılmıştır. 1 tonguç kampüs
8.
Gökçeada kayalıklarını döven dalgalar sakinleşti-
ğinde yarattıkları garip oluşumlar gözler önüne se
rilir. Sanki ada, kocaman açılmış bir ağızdır da diş-
leri ortaya çıkmıştır. Kaleköy'deki yarlarda, bir çene
kemiğine yerleşmiş gibi duran bu kaya oluşumlarını
incelerken başınızın üzerinden geçen martılar size
seslenirler: "Sen, kendini yeryüzünün en iyi mimari
saniyorsun ya insanoğlu; bak da gör, doğada sen-
den başka ne mimarlar var!" "Merak etmeyin..." diye
yanıtlarsınız, “Bunu sizin kanatlarınızı gördüğüm
günden beri biliyorum!" Orada, akşam güneşinde
oyukların içinde sürünerek hareket ettirilen geniş
açılı bir kamera düşünürüm hep. Birden denize iner,
derken yükselir ve adalıların "Kaşkaval Kayalıkları"
dediği, dev omurgalara benzeyen oluşumlar görün-
tüye girer.
Bu parçanın anlatımında, aşağıdakilerden han-
gisi yoktur?
A) Öyküleme B) Benzetme
D) Kişileştirme E) Tanık gösterme
C) Betimleme
Lise Türkçe
anlatim-bicimleri
8. Gökçeada kayalıklarını döven dalgalar sakinleşti- ğinde yarattıkları garip oluşumlar gözler önüne se rilir. Sanki ada, kocaman açılmış bir ağızdır da diş- leri ortaya çıkmıştır. Kaleköy'deki yarlarda, bir çene kemiğine yerleşmiş gibi duran bu kaya oluşumlarını incelerken başınızın üzerinden geçen martılar size seslenirler: "Sen, kendini yeryüzünün en iyi mimari saniyorsun ya insanoğlu; bak da gör, doğada sen- den başka ne mimarlar var!" "Merak etmeyin..." diye yanıtlarsınız, “Bunu sizin kanatlarınızı gördüğüm günden beri biliyorum!" Orada, akşam güneşinde oyukların içinde sürünerek hareket ettirilen geniş açılı bir kamera düşünürüm hep. Birden denize iner, derken yükselir ve adalıların "Kaşkaval Kayalıkları" dediği, dev omurgalara benzeyen oluşumlar görün- tüye girer. Bu parçanın anlatımında, aşağıdakilerden han- gisi yoktur? A) Öyküleme B) Benzetme D) Kişileştirme E) Tanık gösterme C) Betimleme
23. Orhan Veli Kanık kendisiyle yapılan ve öykülerinin
toplandığı Hoşgör Köftecisi'nde yer alan söyleşide
sanatla edebiyatı birbirinden ayırdığını söyler. Şiiri
sanata sokar, öyküyü ise roman ve tiyatroyla birlikte
edebiyata. Orhan Veli, "Fikir sanatta yer alamiyor ama
edebiyat fikre dayanıyor." diye açıklar edebiyatla sanatın
farkını. Ve şöyle de devam eder: "Bu itibarla edebiyatın
halk kitlelerine bir şeyler söylemesi lazım. Okur ve
yazarlar halka doğru götüren bir edebiyat isterim. Yani
edebiyatın çoğunluga nitap etmesini istiyorum.
Çoğunluk okuyup anlamalıdır."
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak asağıdakilerden
hangisi söylenemez?
Alıntıya yer verilmiştir.
Bi Tanık gösterilmiştir.
C) Nesnel anlatımdan yararlanılmıştır.
D) Karşılaştırma yapılmıştır.
E) Tahminde bulunulmuştur.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
23. Orhan Veli Kanık kendisiyle yapılan ve öykülerinin toplandığı Hoşgör Köftecisi'nde yer alan söyleşide sanatla edebiyatı birbirinden ayırdığını söyler. Şiiri sanata sokar, öyküyü ise roman ve tiyatroyla birlikte edebiyata. Orhan Veli, "Fikir sanatta yer alamiyor ama edebiyat fikre dayanıyor." diye açıklar edebiyatla sanatın farkını. Ve şöyle de devam eder: "Bu itibarla edebiyatın halk kitlelerine bir şeyler söylemesi lazım. Okur ve yazarlar halka doğru götüren bir edebiyat isterim. Yani edebiyatın çoğunluga nitap etmesini istiyorum. Çoğunluk okuyup anlamalıdır." Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak asağıdakilerden hangisi söylenemez? Alıntıya yer verilmiştir. Bi Tanık gösterilmiştir. C) Nesnel anlatımdan yararlanılmıştır. D) Karşılaştırma yapılmıştır. E) Tahminde bulunulmuştur.
9.
Bir insanın düşünceleri başkalarına gülünç denecek
kadar yanlış, saçma gelebilir. Okurken ister güler is-
ter alay ederiz. Kime ne! Ama iş yazıya dökülünce
o düşüncelerin yanlış olduğunu belirtmekten, kendi
düşüncelerimizi ileri sürmekten öteye geçmemiz tar-
tışma sözcüğüne sığmaz. Üstelik şu da bir gerçek:
Günümüzde yalnız gülünç olduğu sanılan düşünceler
değil, her karşıt düşünce alaya aliniyor.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakiler-
den hangisi söylenemez?
A) Öznellik söz konusudur.
B) Genelleme yapılmıştır.
C) Deyim kullanılmıştır.
D) Kanıt gösterilmiştir.
E) Açıklama yapılmıştır.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
9. Bir insanın düşünceleri başkalarına gülünç denecek kadar yanlış, saçma gelebilir. Okurken ister güler is- ter alay ederiz. Kime ne! Ama iş yazıya dökülünce o düşüncelerin yanlış olduğunu belirtmekten, kendi düşüncelerimizi ileri sürmekten öteye geçmemiz tar- tışma sözcüğüne sığmaz. Üstelik şu da bir gerçek: Günümüzde yalnız gülünç olduğu sanılan düşünceler değil, her karşıt düşünce alaya aliniyor. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakiler- den hangisi söylenemez? A) Öznellik söz konusudur. B) Genelleme yapılmıştır. C) Deyim kullanılmıştır. D) Kanıt gösterilmiştir. E) Açıklama yapılmıştır.
DENEME 03
26. Deneysel yazında yazar, bir edebi türe yaklaşsa bile
açıkça bir tür içerisinde yer almak istemez. Bu sinirian
zorlar, değiştirir, kendi kurallarni kendi koyar. Yani ille
de şiir, roman, öykü sınırlan içinde kalmaz. Bu nedenle
yazar hangi türde yazarsa yazsin, yazar için yazı anında
türün kurallan birincil önem arz etmez. Çünkü türün
imkânlanndan hız alarak bir anlam yaratma peşinde
değildir. Çoğunlukla yazınsal türden tümüyle kopar. Bir
yaratici "buluş" olduğu için de ancak bilgi birikimi,
dikkat ve buluşla kapısını okura aralar. Geleneksel tür
bilgisiyle metne yaklaşan okur, hayal kırıklığına uğrar.
Bu parçadan hareketle deneysel yazın ürünleri için,
1. Yazıldığı türün kurallan dışına çıkar.
IK Geleneksel kalipların dışındadır.
TII Birikim ustalık ve emek ister.
IV. Yazma anında farklılık. Yenilik metne yansır.
yargılarından hangileri
söylenemez?
A) I vew
B) Yalniz III
C) Yalnız IV
Dil ve III
E) II ve
Divoro
LIMIT YAYINLARI
el
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
DENEME 03 26. Deneysel yazında yazar, bir edebi türe yaklaşsa bile açıkça bir tür içerisinde yer almak istemez. Bu sinirian zorlar, değiştirir, kendi kurallarni kendi koyar. Yani ille de şiir, roman, öykü sınırlan içinde kalmaz. Bu nedenle yazar hangi türde yazarsa yazsin, yazar için yazı anında türün kurallan birincil önem arz etmez. Çünkü türün imkânlanndan hız alarak bir anlam yaratma peşinde değildir. Çoğunlukla yazınsal türden tümüyle kopar. Bir yaratici "buluş" olduğu için de ancak bilgi birikimi, dikkat ve buluşla kapısını okura aralar. Geleneksel tür bilgisiyle metne yaklaşan okur, hayal kırıklığına uğrar. Bu parçadan hareketle deneysel yazın ürünleri için, 1. Yazıldığı türün kurallan dışına çıkar. IK Geleneksel kalipların dışındadır. TII Birikim ustalık ve emek ister. IV. Yazma anında farklılık. Yenilik metne yansır. yargılarından hangileri söylenemez? A) I vew B) Yalniz III C) Yalnız IV Dil ve III E) II ve Divoro LIMIT YAYINLARI el
MA INFORMAL YAYINLARK
Gerek dergi çıkaran edebiyat tutkunları gerek ürünleriyle
dergilere katkıda bulunan yazarlar ve dergileri yaşatan
okurlar; şairliğin yanı sıra dergiciliğiyle de edebiyat dün-
yamızda derin izler bırakmış olan Cemal Süreya'nın şu
saptamasının doğruluğunu kabul etmişlerdir: "Edebiyatın
nabzı dergilerde atar.” Bu cümle, aynı zamanda edebi-
yat dergilerinin varoluş nedenini ortaya koyarl Her dergi,
kendi yayın politikasına, edebiyat anlayışına, amaçlarına
göre, edebiyat temeli üzerinde yükselen farklı yapılar inşa
eder. Okur olarak bunların içinden beğenimize, düşünce-
lerimize uygun düşeni benimser, onun yeni sayılarını dört
gözle bekleriz; ötekilerden ise uzak dururuz. Okurun se-
çim yapma hakkı saklı kalmak koşuluyla dergiler, dikkatli
gözler için gerçekten de edebiyatın laboratuvarıdır.
Bu parçada edebiyat dergileriyle ilgili olarak aşağıda-
kilerin hangisinden söz edilmemiştir?
A) Yayımlanacak ürünlerin belli bir bakış açısına göre se-
çildiğinden
B) Nasıl bir işlevinin olduğundan
C) Okuyucunun beklentilerine göre şekillendiğinden
D) Okurları heyecanlandırıp etkilediğinden
E) Her okurun kendi beğenisine göre seçim yaptığından
Lise Türkçe
anlatim-bicimleri
MA INFORMAL YAYINLARK Gerek dergi çıkaran edebiyat tutkunları gerek ürünleriyle dergilere katkıda bulunan yazarlar ve dergileri yaşatan okurlar; şairliğin yanı sıra dergiciliğiyle de edebiyat dün- yamızda derin izler bırakmış olan Cemal Süreya'nın şu saptamasının doğruluğunu kabul etmişlerdir: "Edebiyatın nabzı dergilerde atar.” Bu cümle, aynı zamanda edebi- yat dergilerinin varoluş nedenini ortaya koyarl Her dergi, kendi yayın politikasına, edebiyat anlayışına, amaçlarına göre, edebiyat temeli üzerinde yükselen farklı yapılar inşa eder. Okur olarak bunların içinden beğenimize, düşünce- lerimize uygun düşeni benimser, onun yeni sayılarını dört gözle bekleriz; ötekilerden ise uzak dururuz. Okurun se- çim yapma hakkı saklı kalmak koşuluyla dergiler, dikkatli gözler için gerçekten de edebiyatın laboratuvarıdır. Bu parçada edebiyat dergileriyle ilgili olarak aşağıda- kilerin hangisinden söz edilmemiştir? A) Yayımlanacak ürünlerin belli bir bakış açısına göre se- çildiğinden B) Nasıl bir işlevinin olduğundan C) Okuyucunun beklentilerine göre şekillendiğinden D) Okurları heyecanlandırıp etkilediğinden E) Her okurun kendi beğenisine göre seçim yaptığından
22. Uzay: bazıları toz tanesi büyüklüğünde, bazıla-
ri milyonlarca ton ağırlığında hızla ilerleyen kaya
parçaları ile doludur. (1) Uzaydaki bu dev kaya
parçalarına asteroit denir. (II) Bu dev asteroitler,
Dünya'ya çarptığında birden fazla atom bombasi-
nin patlamasıyla oluşacak etkiye sahiptir ve canlı
yaşamını altüst edebilir. (III) Büyük bir asteroitin
Dünya'ya çarpması sık rastlanan bir olay değildir.
(IV) Bunun yaklaşık on milyon yılda bir meydana
geldiği tahmin edilmektedir. (V) Bilim insanlarına
göre yaklaşık 65 milyon yıl önce Dünya'ya çarpan
bir asteroit nedeniyle büyük bir yok oluş yaşanmış
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci
paragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle
başlar?
A)
B) I
C) III
PM
E) V
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
22. Uzay: bazıları toz tanesi büyüklüğünde, bazıla- ri milyonlarca ton ağırlığında hızla ilerleyen kaya parçaları ile doludur. (1) Uzaydaki bu dev kaya parçalarına asteroit denir. (II) Bu dev asteroitler, Dünya'ya çarptığında birden fazla atom bombasi- nin patlamasıyla oluşacak etkiye sahiptir ve canlı yaşamını altüst edebilir. (III) Büyük bir asteroitin Dünya'ya çarpması sık rastlanan bir olay değildir. (IV) Bunun yaklaşık on milyon yılda bir meydana geldiği tahmin edilmektedir. (V) Bilim insanlarına göre yaklaşık 65 milyon yıl önce Dünya'ya çarpan bir asteroit nedeniyle büyük bir yok oluş yaşanmış Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar? A) B) I C) III PM E) V