Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Anlatım Biçimleri Soruları

A
TYT - ÖZEL-4 H
29. Bizim edebiyatımız samimilikten çok çekti. Hâlâ çekiyor.
Bakıyorsunuz bir delikanlı ağzını yaya yaya birtakım şiir-
ler söylüyor, akşamüstleri canı çay içmek istermiş yahut
şıpıdık terlikle suya giden kıza gönlü akmış, onu anlatı-
yor. "Bu ne böyle?" diye sordunuz mu cevap hazır:
"Samimilik!.." Fuzûlî, Baki uğraşa uğraşa yazarlarmış,
birtakım kurallara boyun eğerlermiş, toplumun ileri gelen-
lerinin saygısını kazanmaya çalışırlarmış, şimdikilerinki
samimilik değil ikiyüzlülük. Sanıyorlar ki insan samimiliği
doğuştan getirir. Yağma yok! Çetin bir yoldur ona götüren
yol, bütün büyüklere götüren yollar gibi çetindir. Kendinizi
büyük görürseniz -ne kadar büyük olursanız olun- ereğe
göre küçük olduğunuzu anlamazsanız ona eremezsiniz.
Samimilik; laubaliliğin, yarenliğin ayıp olduğunu içinize
sindirdikten sonra başlar.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden
hangisidir?
A Samimilik araç değil, amaç olmalıdır.
B Samimiyet kişiden kişiye değişen durumlara sahiptir.
C) Birtakım kurallara boyun eğmeden gerçek samimiyeti
yakalamak mümkün değildir.
Günümüzde eski şairler ile yenileri arasında farklılık-
lar bulunmaktadır.
E) Samimilik, toplumun ileri gelenlerinin saygısını ka-
zanmaya çalışmakla olur.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
A TYT - ÖZEL-4 H 29. Bizim edebiyatımız samimilikten çok çekti. Hâlâ çekiyor. Bakıyorsunuz bir delikanlı ağzını yaya yaya birtakım şiir- ler söylüyor, akşamüstleri canı çay içmek istermiş yahut şıpıdık terlikle suya giden kıza gönlü akmış, onu anlatı- yor. "Bu ne böyle?" diye sordunuz mu cevap hazır: "Samimilik!.." Fuzûlî, Baki uğraşa uğraşa yazarlarmış, birtakım kurallara boyun eğerlermiş, toplumun ileri gelen- lerinin saygısını kazanmaya çalışırlarmış, şimdikilerinki samimilik değil ikiyüzlülük. Sanıyorlar ki insan samimiliği doğuştan getirir. Yağma yok! Çetin bir yoldur ona götüren yol, bütün büyüklere götüren yollar gibi çetindir. Kendinizi büyük görürseniz -ne kadar büyük olursanız olun- ereğe göre küçük olduğunuzu anlamazsanız ona eremezsiniz. Samimilik; laubaliliğin, yarenliğin ayıp olduğunu içinize sindirdikten sonra başlar. Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A Samimilik araç değil, amaç olmalıdır. B Samimiyet kişiden kişiye değişen durumlara sahiptir. C) Birtakım kurallara boyun eğmeden gerçek samimiyeti yakalamak mümkün değildir. Günümüzde eski şairler ile yenileri arasında farklılık- lar bulunmaktadır. E) Samimilik, toplumun ileri gelenlerinin saygısını ka- zanmaya çalışmakla olur.
35. Bütün "edebî" yeterliliğine rağmen bu kitabın gücü oradan
gelmiyor ya da sadece oradan gelmiyor. Kendi sözel biri-
kimlerine, sözcüklerine, cümlelerine, paragraflarına kadar
hakim kaç sanatçı vardır ki? Bu kitabı okurken sözcükle-
rin ve cümlelerin bir geçmişi olduğunu hissediyor insan.
Bu parçada kitap yazarının hangi yönü önemsenmiş-
tir?
A Sözcükleri seçerken çok titiz davranması
BY Üslubunu etkili ve başarılı bir şekilde oluşturması
Eserin edebî yönünü her şeyin üstünde tutması
D) Eserini oluştururken anılarından faydalanması
E) Eserinde yaşanmışlık hissini gözler önüne sermesi
Diger sayfaya geçiniz.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
35. Bütün "edebî" yeterliliğine rağmen bu kitabın gücü oradan gelmiyor ya da sadece oradan gelmiyor. Kendi sözel biri- kimlerine, sözcüklerine, cümlelerine, paragraflarına kadar hakim kaç sanatçı vardır ki? Bu kitabı okurken sözcükle- rin ve cümlelerin bir geçmişi olduğunu hissediyor insan. Bu parçada kitap yazarının hangi yönü önemsenmiş- tir? A Sözcükleri seçerken çok titiz davranması BY Üslubunu etkili ve başarılı bir şekilde oluşturması Eserin edebî yönünü her şeyin üstünde tutması D) Eserini oluştururken anılarından faydalanması E) Eserinde yaşanmışlık hissini gözler önüne sermesi Diger sayfaya geçiniz.
playi-
kesen
asında
hretine
ularını
a yitir-
rçek
ahlaki
Hyde
kişilik
in si-
yi net
runun
met in
cimde
aldır-
gele-
give
oku-
apiyi
bir
bir
zda
ve
am
✔FEN BİLİMLERİ YAYINLARI
A
A
38, 39 ve 40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevap-
layınız.
Türkçe dahil yaklaşık kırk dilin birleşiminden türetilmiş söz-
cükler, söz ve ses oyunları, çok anlamlı sözcük ve cümle-
ler, özellikle tarihe, mitolojiye olmak üzere dünya kültürünü
oluşturan tüm değerlere göndermeler içeren bir metin bu
Ingilizce veya Irlandaca yazılmış demek mümkün değil.
James Joyce'un kendine has bir dili olduğunu söylemek en
doğrusu. Bilinç akışı tekniğinin şahikası. Aşılması mümkün
görünmeyen bir anlatım. O nedenle de konusundan söz
etmek pek kolay değil. James Joyce, "Ulysses gündüzün,
Finnegans Uyanması gecenin kitabı." demiş. Zaman
değişken. Dil karmaşık. Yerler, kişiler, ortamlar birbirine
geçiyor ve bir rüya alemi oluşuyor. Kitap yarim bir cümle ile
başlıyor ve sonundaki yarım cümleyle bağlanarak bir sar-
mal oluşturuyor, yani hiçbir zaman bitmiyor. Tekrar tekrar
okunması gerekiyor. Tam anlamıyla bir konudan söz etmek
mümkün değil. Sel Yayıncılık baskısının sonuna "Finne-
gans Uyanmasına Kılavuz" başlığıyla yirmi üç sayfalık bir
özet konmuş. Hangi bölümde neyin anlatıldığını anlamaya
yardımcı oluyor bu özet.
Bu parçadan, sözü edilen kitapla ilgili aşağıdakilerden
hangisine varılamaz?
A) Belli bir roman tekniğinin tipik ömeği sayıldığı için pek
çok esere ilham kaynağı olduğuna
B) Eserip, teknik özellikleri gereği, okur için anlaşılması,
özetlenmesi zor bir konuya sahip olduğuna
C) Kullanılan dilin, yazarın eklemelerinin, oluşturmalarının
çokluğu nedeniyle orijinal bir dil gibi göründüğüne
D) yazarın diğer eserleriyle bu eser arasında bir tür birbir-
lerini tamamladıkları zannının oluştuğuna
E) Okurların, yenilikçi tekniğini izlerken kendilerini hayali
bir dünyada semabileceklerine
39. Bu parçaya göre Finnegans Uyanması adlı kitabın
anlatımı aşağıdakilerden hangisiyle nitelenou
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
playi- kesen asında hretine ularını a yitir- rçek ahlaki Hyde kişilik in si- yi net runun met in cimde aldır- gele- give oku- apiyi bir bir zda ve am ✔FEN BİLİMLERİ YAYINLARI A A 38, 39 ve 40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevap- layınız. Türkçe dahil yaklaşık kırk dilin birleşiminden türetilmiş söz- cükler, söz ve ses oyunları, çok anlamlı sözcük ve cümle- ler, özellikle tarihe, mitolojiye olmak üzere dünya kültürünü oluşturan tüm değerlere göndermeler içeren bir metin bu Ingilizce veya Irlandaca yazılmış demek mümkün değil. James Joyce'un kendine has bir dili olduğunu söylemek en doğrusu. Bilinç akışı tekniğinin şahikası. Aşılması mümkün görünmeyen bir anlatım. O nedenle de konusundan söz etmek pek kolay değil. James Joyce, "Ulysses gündüzün, Finnegans Uyanması gecenin kitabı." demiş. Zaman değişken. Dil karmaşık. Yerler, kişiler, ortamlar birbirine geçiyor ve bir rüya alemi oluşuyor. Kitap yarim bir cümle ile başlıyor ve sonundaki yarım cümleyle bağlanarak bir sar- mal oluşturuyor, yani hiçbir zaman bitmiyor. Tekrar tekrar okunması gerekiyor. Tam anlamıyla bir konudan söz etmek mümkün değil. Sel Yayıncılık baskısının sonuna "Finne- gans Uyanmasına Kılavuz" başlığıyla yirmi üç sayfalık bir özet konmuş. Hangi bölümde neyin anlatıldığını anlamaya yardımcı oluyor bu özet. Bu parçadan, sözü edilen kitapla ilgili aşağıdakilerden hangisine varılamaz? A) Belli bir roman tekniğinin tipik ömeği sayıldığı için pek çok esere ilham kaynağı olduğuna B) Eserip, teknik özellikleri gereği, okur için anlaşılması, özetlenmesi zor bir konuya sahip olduğuna C) Kullanılan dilin, yazarın eklemelerinin, oluşturmalarının çokluğu nedeniyle orijinal bir dil gibi göründüğüne D) yazarın diğer eserleriyle bu eser arasında bir tür birbir- lerini tamamladıkları zannının oluştuğuna E) Okurların, yenilikçi tekniğini izlerken kendilerini hayali bir dünyada semabileceklerine 39. Bu parçaya göre Finnegans Uyanması adlı kitabın anlatımı aşağıdakilerden hangisiyle nitelenou
5.
Biz yazarlar için "korsan" önemli bir so-
run, dinmeyen bir dert. (1) Bilenler bilir,
Türkiye'de çok okunan bir romanın ya da
kitabın korsan kopyasının çıkması an me-
selesidir. (II) Sanatçıların kendi alın terleri-
nin ürünü olan eserlerinden para kazanma-
ları, geçim sıkıntısı çekmeyip daha üretken
ve bağımsız olabilmeleri önemsenmez bile
bizde. (III) Ama hiçbir Batı ülkesinde biz-
deki kadar gevşek değildir telif hakları. (IV)
Bazen bir imza gününde karşınıza çıkıverir
kitabınızın korsanı. (V) Bir okur gelir mesela,
bilinçsizce uzatıverir korsanı önünüze, im-
zalamanız için gülümser saflıkla. (VI) Öyle
yazar arkadaşlarım var ki, böyle durumlar-
da okurlarını azarlayıp tersler.
Bu parçada numaralı cümlelerin hangi-
sinden başlanarak ikinci paragrafa ge-
çilmelidir?
A) 1.
B) II.
CHII.
D) IV.
E) V.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
5. Biz yazarlar için "korsan" önemli bir so- run, dinmeyen bir dert. (1) Bilenler bilir, Türkiye'de çok okunan bir romanın ya da kitabın korsan kopyasının çıkması an me- selesidir. (II) Sanatçıların kendi alın terleri- nin ürünü olan eserlerinden para kazanma- ları, geçim sıkıntısı çekmeyip daha üretken ve bağımsız olabilmeleri önemsenmez bile bizde. (III) Ama hiçbir Batı ülkesinde biz- deki kadar gevşek değildir telif hakları. (IV) Bazen bir imza gününde karşınıza çıkıverir kitabınızın korsanı. (V) Bir okur gelir mesela, bilinçsizce uzatıverir korsanı önünüze, im- zalamanız için gülümser saflıkla. (VI) Öyle yazar arkadaşlarım var ki, böyle durumlar- da okurlarını azarlayıp tersler. Bu parçada numaralı cümlelerin hangi- sinden başlanarak ikinci paragrafa ge- çilmelidir? A) 1. B) II. CHII. D) IV. E) V.
11.
KARA KU
KİTAPLA
Daktilo, çocukluğumun büyülü nesnesiydi. Babam yaz-
maya koyulduğunda benim dünyamdaki atlar yelelerini
savurarak dörtnala koşmaya başlardı. Mürekkepli şerit
ilerledikçe merdaneye sıkıştırılan kâğıttaki nal izleri harf-
lere dönüşür, babamın parmakları arasındaki dizginler
yazı bitene kadar esrarlı bir diyarın rüzgârıyla titrerdi.
Kabartma harflerin şeride her çarpışındaki tık tıklarla ye-
rinden oynardı yüreğim. Tuşlara vuruşun kuvvetine göre
koyu ya da silik gölgeler düşerdi perdeye. Raylarda bir
kara tren görürdüm dumanlar çıkaran. Vagonları harflerle
doluydu ve her istasyona birkaç cümle bırakmadan çal-
mazdı çanını. Satır sonlarını beklemek ise oyunun en he-
yecanlı yanıydı benim için.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıda verilen-
lerden hangisi yanlıştır?
A) İzlenimsel bir havası vardır.
B) Devrik cümleler kullanılmıştır.
C) Deyim kullanılmıştır.
D) Karşılaştırma yapılmıştır.
E) Pekiştirmeli sözcüğe yer verilmiştir.
(2012-JANA)
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
11. KARA KU KİTAPLA Daktilo, çocukluğumun büyülü nesnesiydi. Babam yaz- maya koyulduğunda benim dünyamdaki atlar yelelerini savurarak dörtnala koşmaya başlardı. Mürekkepli şerit ilerledikçe merdaneye sıkıştırılan kâğıttaki nal izleri harf- lere dönüşür, babamın parmakları arasındaki dizginler yazı bitene kadar esrarlı bir diyarın rüzgârıyla titrerdi. Kabartma harflerin şeride her çarpışındaki tık tıklarla ye- rinden oynardı yüreğim. Tuşlara vuruşun kuvvetine göre koyu ya da silik gölgeler düşerdi perdeye. Raylarda bir kara tren görürdüm dumanlar çıkaran. Vagonları harflerle doluydu ve her istasyona birkaç cümle bırakmadan çal- mazdı çanını. Satır sonlarını beklemek ise oyunun en he- yecanlı yanıydı benim için. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıda verilen- lerden hangisi yanlıştır? A) İzlenimsel bir havası vardır. B) Devrik cümleler kullanılmıştır. C) Deyim kullanılmıştır. D) Karşılaştırma yapılmıştır. E) Pekiştirmeli sözcüğe yer verilmiştir. (2012-JANA)
14. Stephen Fears'ın 2006 yapımı etkileyici filmi Kra-
lice, Prens Charles'tan boşandıktan sonra tüm
İngiliz aristokrasisine sırtını dönen Prenses Dia-
na'nın ölümünü anlatıyor. Filmin esas odağı, Pren-
ses Diana'nın şaibeli bir trafik kazasında hayatını
kaybetmesinden hemen sonra kraliyet ailesinde
yaşananlar. Pek çok yazılı ve görsel malzemeyle
desteklenen bir belgesel gibi çekilmesine rağmen
film, senaryosu fazlasıyla içeriden yazıldığı ge-
rekçesiyle eleştirilmiştir. Bununla birlikte film, tipik
İngiliz mizahı ile bu mizahla atbaşı giden hüzün
duygusunu her karesinde birleştirmeyi başarmıştır.
Bu parçada söz edilen filmin senaryosunun
eleştirilme nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A) Prenses Diana'nın özel hayatıyla ilgili sırlara
yer vermesi
B) Üzücü bir olayı sinemaya aktarırken mizahi
ögeler kullanması
C) Olayları daha çok kraliyet ailesinin bakış açısıy-
la sunması
D) Hayatını belgeselleştirerek Prenses Diana'yı
idolleştirmesi
E) İçeriğinin kazanın hemen ertesinde olanlarla si-
nırlı kalması
2019 TVT
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
14. Stephen Fears'ın 2006 yapımı etkileyici filmi Kra- lice, Prens Charles'tan boşandıktan sonra tüm İngiliz aristokrasisine sırtını dönen Prenses Dia- na'nın ölümünü anlatıyor. Filmin esas odağı, Pren- ses Diana'nın şaibeli bir trafik kazasında hayatını kaybetmesinden hemen sonra kraliyet ailesinde yaşananlar. Pek çok yazılı ve görsel malzemeyle desteklenen bir belgesel gibi çekilmesine rağmen film, senaryosu fazlasıyla içeriden yazıldığı ge- rekçesiyle eleştirilmiştir. Bununla birlikte film, tipik İngiliz mizahı ile bu mizahla atbaşı giden hüzün duygusunu her karesinde birleştirmeyi başarmıştır. Bu parçada söz edilen filmin senaryosunun eleştirilme nedeni aşağıdakilerden hangisidir? A) Prenses Diana'nın özel hayatıyla ilgili sırlara yer vermesi B) Üzücü bir olayı sinemaya aktarırken mizahi ögeler kullanması C) Olayları daha çok kraliyet ailesinin bakış açısıy- la sunması D) Hayatını belgeselleştirerek Prenses Diana'yı idolleştirmesi E) İçeriğinin kazanın hemen ertesinde olanlarla si- nırlı kalması 2019 TVT
pali
7
TYT - Türkçe
36-38. sorulan aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
Yazmak, faniliğin saldırısına karşı bazı yetenekli
insanların gösterdiği reflekstir. Refleks ne kadar güçlü
olursa refleks sahibi o kadar uzun yaşar. Bu, şu anlama
geliyor: Edebiyatçılar, genellikle ömürlerini uzatmak için
yazarlar. Mesela Mehmet Akif Ersoy, hâlâ yaşıyor;
yaşamaya da devam edecek. Yunus Emre veya Şeyh
Gâlip de öyle. Fakat bu insanların arkadaşlarını,
yaşıtlarını kim biliyor? Kimse... Biraz dikkat edince
ayakta kalan, ömrü uzayan isimlerin, edebiyata meslek
olarak değil de mesele olarak baktıklarını görüyoruz.
Yine, ayakta kalan edebiyatçıların edebiyatı tutunacak
dal olarak değil; dikilecek fidan olarak gördüklerini
biliyorum. Malum, tutunduğumuz dal kırılırsa uçuruma
yuvarlanırız fakat diktiğimiz fidan kurursa yenisini
dikeriz.
38.
DENEME 01
1. Düşünceyi örnek vererek pekiştirmek
II. Ana düşünceyi, benzetme yoluyla somutlaştırmak
III. Konuyu tanık göstererek kanıtlama yoluna gitmek
Bu parçadaki altı çizili sözle yukarıdakilerden
hangilerine başvurulmuştur?
A) Yalnız I
B) Yanız II
D) I ve ll
C) Yalnız III
E) II ve III
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
pali 7 TYT - Türkçe 36-38. sorulan aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Yazmak, faniliğin saldırısına karşı bazı yetenekli insanların gösterdiği reflekstir. Refleks ne kadar güçlü olursa refleks sahibi o kadar uzun yaşar. Bu, şu anlama geliyor: Edebiyatçılar, genellikle ömürlerini uzatmak için yazarlar. Mesela Mehmet Akif Ersoy, hâlâ yaşıyor; yaşamaya da devam edecek. Yunus Emre veya Şeyh Gâlip de öyle. Fakat bu insanların arkadaşlarını, yaşıtlarını kim biliyor? Kimse... Biraz dikkat edince ayakta kalan, ömrü uzayan isimlerin, edebiyata meslek olarak değil de mesele olarak baktıklarını görüyoruz. Yine, ayakta kalan edebiyatçıların edebiyatı tutunacak dal olarak değil; dikilecek fidan olarak gördüklerini biliyorum. Malum, tutunduğumuz dal kırılırsa uçuruma yuvarlanırız fakat diktiğimiz fidan kurursa yenisini dikeriz. 38. DENEME 01 1. Düşünceyi örnek vererek pekiştirmek II. Ana düşünceyi, benzetme yoluyla somutlaştırmak III. Konuyu tanık göstererek kanıtlama yoluna gitmek Bu parçadaki altı çizili sözle yukarıdakilerden hangilerine başvurulmuştur? A) Yalnız I B) Yanız II D) I ve ll C) Yalnız III E) II ve III
Yazmak, faniliğin saldırısına karşı bazı yetenekli
insanların gösterdiği reflekstir. Refleks ne kadar güçlü
olursa refleks sahibi o kadar uzun yaşar. Bu, şu anlama
geliyor: Edebiyatçılar, genellikle ömürlerini uzatmak için
yazarlar. Mesela Mehmet Akif Ersoy, hâlâ yaşıyor;
yaşamaya da devam edecek. Yunus Emre veya Şeyh
Gâlip de öyle. Fakat bu insanların arkadaşlarını,
yaşıtlarını kim biliyor? Kimse... Biraz dikkat edince
ayakta kalan, ömrü uzayan isimlerin, edebiyata meslek
olarak değil de mesele olarak baktıklarını görüyoruz.
Yine, ayakta kalan edebiyatçıların edebiyatı tutunacak
dal olarak değil; dikilecek fidan olarak gördüklerini
biliyorum. Malum, tutunduğumuz dal kırılırsa uçuruma
yuvarlanırız fakat diktiğimiz fidan kurursa yenisini
dikeriz.
36. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisine
ulaşılamaz?
A) Sanatçılar, toplumsal bellekte varlığını sürdürmek
için eser üretirler.
B) Kalıcı eserler, yazarların unutulmamasını sağlar.
Eserlerini yararlı olma ilkesiyle yazanlar, yarına
kalırlar.
D) Yazma eylemi, sanıldığından fazla yetenek isteyen
bir iştir.
E) Sadece edebiyat kaygısıyla eser kaleme almak, bir
azar için olumsuz sonuçlar doğurabili
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
Yazmak, faniliğin saldırısına karşı bazı yetenekli insanların gösterdiği reflekstir. Refleks ne kadar güçlü olursa refleks sahibi o kadar uzun yaşar. Bu, şu anlama geliyor: Edebiyatçılar, genellikle ömürlerini uzatmak için yazarlar. Mesela Mehmet Akif Ersoy, hâlâ yaşıyor; yaşamaya da devam edecek. Yunus Emre veya Şeyh Gâlip de öyle. Fakat bu insanların arkadaşlarını, yaşıtlarını kim biliyor? Kimse... Biraz dikkat edince ayakta kalan, ömrü uzayan isimlerin, edebiyata meslek olarak değil de mesele olarak baktıklarını görüyoruz. Yine, ayakta kalan edebiyatçıların edebiyatı tutunacak dal olarak değil; dikilecek fidan olarak gördüklerini biliyorum. Malum, tutunduğumuz dal kırılırsa uçuruma yuvarlanırız fakat diktiğimiz fidan kurursa yenisini dikeriz. 36. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz? A) Sanatçılar, toplumsal bellekte varlığını sürdürmek için eser üretirler. B) Kalıcı eserler, yazarların unutulmamasını sağlar. Eserlerini yararlı olma ilkesiyle yazanlar, yarına kalırlar. D) Yazma eylemi, sanıldığından fazla yetenek isteyen bir iştir. E) Sadece edebiyat kaygısıyla eser kaleme almak, bir azar için olumsuz sonuçlar doğurabili
2.
kapsadı.
Okurunu mest eden bu kitabı okumak, büyük bir
ayrıcalıktır.
Bu cümleden söz konusu kitapla ilgili olarak
aşağıdakilerden hangisi çıkarılabilir?
A)
B) Okuyana zevk verdiği
C)
D)
Geniş kitlelerce beğenilerek okunduğu
Çok tanındığı ve sevildiği
Alanındaki en iyi kitap olduğu
E) Oldukça nitelikli özelliklere sahip olduğu
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
2. kapsadı. Okurunu mest eden bu kitabı okumak, büyük bir ayrıcalıktır. Bu cümleden söz konusu kitapla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılabilir? A) B) Okuyana zevk verdiği C) D) Geniş kitlelerce beğenilerek okunduğu Çok tanındığı ve sevildiği Alanındaki en iyi kitap olduğu E) Oldukça nitelikli özelliklere sahip olduğu
32. Kendisini yazdıracak olan şeyi bulduktan sonra iç içe
geçen iki sorun yaşıyorum. Birincisi öykünün ilk cümlesi,
diğeri bu öyküyü kim anlatacak? Yazar mı, tanık olan
mı, yaşayan mı? Genellikle birinci tekil kişi ağzından
anlatmayı tercih ediyorum. Yazdıklarıma asla
acımıyorum. Bu yüzden bir öykü için yüzlerce sayfa
yazsam da geriye pek az sayfa kalıyor. Benim için
öykünün başlangıcını yazmak bir işkence, sonunu
yazmak ise gerçek bir haz. Galiba sondaki hazzı
yaşamak için baştaki işkenceye katlanıyorum.
Bu parçada kendisinden böyle söz eden bir yazar
için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Üşlup konusunda hassas davranmaktadır.
B) Yazdıklarına karşı eleştirel bakabilmektedir.
Bireysel konulara ağırlık vermektedir.
D) Anlatier kimliğini önemsemektedir.
E) Amaema ulaşma yolunda sıkıntılara katlanmaktadır.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
32. Kendisini yazdıracak olan şeyi bulduktan sonra iç içe geçen iki sorun yaşıyorum. Birincisi öykünün ilk cümlesi, diğeri bu öyküyü kim anlatacak? Yazar mı, tanık olan mı, yaşayan mı? Genellikle birinci tekil kişi ağzından anlatmayı tercih ediyorum. Yazdıklarıma asla acımıyorum. Bu yüzden bir öykü için yüzlerce sayfa yazsam da geriye pek az sayfa kalıyor. Benim için öykünün başlangıcını yazmak bir işkence, sonunu yazmak ise gerçek bir haz. Galiba sondaki hazzı yaşamak için baştaki işkenceye katlanıyorum. Bu parçada kendisinden böyle söz eden bir yazar için aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Üşlup konusunda hassas davranmaktadır. B) Yazdıklarına karşı eleştirel bakabilmektedir. Bireysel konulara ağırlık vermektedir. D) Anlatier kimliğini önemsemektedir. E) Amaema ulaşma yolunda sıkıntılara katlanmaktadır.
VINVAY
15. Dönüp dönüp okuma duygumu perçinleyen bir söz i
ğıdır Salah Birsel'in anlaticiliği, Evet, şiirle başlayan yol
luğunu getirip denemede, günlükte buluşturmuş, girden
kopmamış ama şiirin gizemli duruşunu öyküleyici bir ara
tımla bu yeni yoluna taşımıştır hep. Denemeleri ve günlük
leriyle yol alırken, bir gün kendisini arayıp gittim. Ama bu
öyle hemen olmadı, Telefondaki konuşmamızda bana ça-
talçeşme Hatboyu Sokak'taki Şükür Apartmani'na nasil
ulaşabileceğimi öyle bir anlatışı vardı ki bunu yazmak ge
rekirdi
Bu parçadan hareketle Salah Birsel'e ilişkin;
I. Anlatımıyla okuma zevki vermektedir
11. Denemecilikte çığır açmış bir yazın adamıdır.
III. Denemelerindeki anlatımı günlük konuşmasında da
gözlemlenmektedir.
V. Düzyazı ile şiir dilini birbirinden bağımsız görmektedir.
yargılarından hangilerine ulaşılabilir?
A) Yalnız !
B) Yalnız II
D) II ve IV
E) II ve IV
C) I ve III
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
VINVAY 15. Dönüp dönüp okuma duygumu perçinleyen bir söz i ğıdır Salah Birsel'in anlaticiliği, Evet, şiirle başlayan yol luğunu getirip denemede, günlükte buluşturmuş, girden kopmamış ama şiirin gizemli duruşunu öyküleyici bir ara tımla bu yeni yoluna taşımıştır hep. Denemeleri ve günlük leriyle yol alırken, bir gün kendisini arayıp gittim. Ama bu öyle hemen olmadı, Telefondaki konuşmamızda bana ça- talçeşme Hatboyu Sokak'taki Şükür Apartmani'na nasil ulaşabileceğimi öyle bir anlatışı vardı ki bunu yazmak ge rekirdi Bu parçadan hareketle Salah Birsel'e ilişkin; I. Anlatımıyla okuma zevki vermektedir 11. Denemecilikte çığır açmış bir yazın adamıdır. III. Denemelerindeki anlatımı günlük konuşmasında da gözlemlenmektedir. V. Düzyazı ile şiir dilini birbirinden bağımsız görmektedir. yargılarından hangilerine ulaşılabilir? A) Yalnız ! B) Yalnız II D) II ve IV E) II ve IV C) I ve III
TYT / TÜRKÇE
B
(1) Cemal Süreya'nın sözünü anımsarsan "Şair, edasi olan
kişidir." demişti. (II) Şairlerin böyle edalı olması yadırgana-
cak bir şey değil. (III) Kimi bu edayı içe dönük tutumuyla
kimi toplumsal yanıyla kimi de bireysel hünerleriyle edinme-
ye çalışır. (IV) Burada önemli olan, şairin bu edayı kimliğine
ne denli uydurup uyduramadığıdır. (V) Şairlik, hazır elbise
gibi alip giyebileceğiniz bir şey değildir çünkü.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak
aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) cümle, içinde tanım cümlesi olan doğrudan anlatımlı
bir cümledir.
MAS
B) II. cümlede kişisel bir düşünce ifade edilmiştir.
C) III. cümlede bir konuda farklı tutumlar olduğu dile geti-
rilmiştir.
D) IV. cümlede bir koşul öne sürülmüştür.
E) V. cümle, kendinden önceki cümlenin gerekçesi duru-
mundadır.
6.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
TYT / TÜRKÇE B (1) Cemal Süreya'nın sözünü anımsarsan "Şair, edasi olan kişidir." demişti. (II) Şairlerin böyle edalı olması yadırgana- cak bir şey değil. (III) Kimi bu edayı içe dönük tutumuyla kimi toplumsal yanıyla kimi de bireysel hünerleriyle edinme- ye çalışır. (IV) Burada önemli olan, şairin bu edayı kimliğine ne denli uydurup uyduramadığıdır. (V) Şairlik, hazır elbise gibi alip giyebileceğiniz bir şey değildir çünkü. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) cümle, içinde tanım cümlesi olan doğrudan anlatımlı bir cümledir. MAS B) II. cümlede kişisel bir düşünce ifade edilmiştir. C) III. cümlede bir konuda farklı tutumlar olduğu dile geti- rilmiştir. D) IV. cümlede bir koşul öne sürülmüştür. E) V. cümle, kendinden önceki cümlenin gerekçesi duru- mundadır. 6.
Konserlerin en önemli işlevi, sosyalleşmeyi sağlama-
sıdır. Bir sanatçı için toplanan binlerce insan, aynı
alanda aynı aktiviteyi hep birlikte yaparak büyük bir
sosyal faaliyet yapmış olur. Bu süreç devam ettikçe
insanların konser kültürünü alması ve sosyal etki-
leşimle birlikte kendilerini geliştirmeleri de olasıdır.
Üniversite yıllarında daha çok görülen bu sosyal
etkinlik hayatımızın her alanında yapılabilir. Bir rock
yıldızının konserine gitmek zorunda değiliz. Yaşımız
ilerledikçe bir Türk sanat müziği konseri iyi gelebilir.
Küçük yaşlarda da çeşitli müzikallerle bu etkinliği
yerine getirebiliriz. Konserler sosyal etkileşimin yanı
sıra toplumsal birliktelik konusunda da etkilidir. Tek
bir amaç uğruna toplanan kişiler her türlü dayanışma
ortamında bir araya gelebilmenin de temellerini atmış
demektir.
36. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıda-
kilerden hangisi söylenemez?
A) Olasılık bildiren ifadeye yer verilmiştir.
B) Niteleyici sözcüklere yer verilmiştir.
scholie anün son umu
Nesnel anlatım ağır basmaktadır.
D)Bir genelleme yapılmıştır.
E) Düz cümlelere yer verilmiştir.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
Konserlerin en önemli işlevi, sosyalleşmeyi sağlama- sıdır. Bir sanatçı için toplanan binlerce insan, aynı alanda aynı aktiviteyi hep birlikte yaparak büyük bir sosyal faaliyet yapmış olur. Bu süreç devam ettikçe insanların konser kültürünü alması ve sosyal etki- leşimle birlikte kendilerini geliştirmeleri de olasıdır. Üniversite yıllarında daha çok görülen bu sosyal etkinlik hayatımızın her alanında yapılabilir. Bir rock yıldızının konserine gitmek zorunda değiliz. Yaşımız ilerledikçe bir Türk sanat müziği konseri iyi gelebilir. Küçük yaşlarda da çeşitli müzikallerle bu etkinliği yerine getirebiliriz. Konserler sosyal etkileşimin yanı sıra toplumsal birliktelik konusunda da etkilidir. Tek bir amaç uğruna toplanan kişiler her türlü dayanışma ortamında bir araya gelebilmenin de temellerini atmış demektir. 36. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıda- kilerden hangisi söylenemez? A) Olasılık bildiren ifadeye yer verilmiştir. B) Niteleyici sözcüklere yer verilmiştir. scholie anün son umu Nesnel anlatım ağır basmaktadır. D)Bir genelleme yapılmıştır. E) Düz cümlelere yer verilmiştir.
Bu test
1.
Bir cümlede sözcüklerin arasına sıfatları yerli yersiz yerleştirme-
nin cümleyi estetik hâle getirdiğini sanan genç yazarlar var. Oy-
sa yakın anlamlı sıfatların işlevsiz olarak kullanıldığı cümleler,
metni gereksiz sözlere boğmakta ve okuru yormaktadır.
Aşağıdakilerden hangisi bu parçada eleştirilen bakış açısıyla
yazılmıştır?
UNO UN
C
mak her yönüyle zor ve teh-
uxo indom
Kimsenin olmadığı bu yerde
Vikeliydi.
B) Yoksul, kimsesiz çocuklar yararına düzenlenen bu etkinliğe
katılarak çok iyi yaptık.
ok iyi yaptık. shapab həblər
Ormanın bazı bölgelerinde kısa boylu, bodur ağaçları görün-
ce şaşırdık doğrusu.
D) Ne zaman yola çıkacağımızı ve neden Mersin'e gittiğimizi bil-
miyorduk hiçbirimiz.
Yaşlılar bazen kendilerine yardımcı olunmamasına gönül ko-
yabiliyor.51 lstemun
III III:sbniteM
istemu Vi tibizemeimet
mi smshionis 921 126mslm61 "nebluluhod
layarak
3. (Aynanlar
güzel hâle
lar işlevs
mektedin
Aşağıda
yazılmış
A) Gec
rolled fat biy
B)) Ça
ler
C) 0-
D) C
S
E)
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
Bu test 1. Bir cümlede sözcüklerin arasına sıfatları yerli yersiz yerleştirme- nin cümleyi estetik hâle getirdiğini sanan genç yazarlar var. Oy- sa yakın anlamlı sıfatların işlevsiz olarak kullanıldığı cümleler, metni gereksiz sözlere boğmakta ve okuru yormaktadır. Aşağıdakilerden hangisi bu parçada eleştirilen bakış açısıyla yazılmıştır? UNO UN C mak her yönüyle zor ve teh- uxo indom Kimsenin olmadığı bu yerde Vikeliydi. B) Yoksul, kimsesiz çocuklar yararına düzenlenen bu etkinliğe katılarak çok iyi yaptık. ok iyi yaptık. shapab həblər Ormanın bazı bölgelerinde kısa boylu, bodur ağaçları görün- ce şaşırdık doğrusu. D) Ne zaman yola çıkacağımızı ve neden Mersin'e gittiğimizi bil- miyorduk hiçbirimiz. Yaşlılar bazen kendilerine yardımcı olunmamasına gönül ko- yabiliyor.51 lstemun III III:sbniteM istemu Vi tibizemeimet mi smshionis 921 126mslm61 "nebluluhod layarak 3. (Aynanlar güzel hâle lar işlevs mektedin Aşağıda yazılmış A) Gec rolled fat biy B)) Ça ler C) 0- D) C S E)
7.
Günümüz bilim kurgusu, klasik bilim kurgular gibi
"mevcudu sündürmek" yani bugünün teknolojile-
rini alıp daha da büyütmek şeklinde bir içeriğe
sahip değil. Nasıl ki hemen her alanda disiplinler
arası olmanın önemi artıyorsa bilim kurguda da
öyle bir eğilim var. 1980'lerden beri doğa bilimsel
spekülasyonların yanı sıra karmaşık toplumsal
ilişkiler de derinlemesine ele alınıyor. Eskiden
daha çok ütopya ya da distopya şeklinde olurdu
bu. Şimdilerde daha gerçekçi. Daha gerçekçi
olduğu için de "Aman haaa!" diye parmağını sal-
liyor aslında bize.
Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine
karşılık söylenmiş olabilir?
A) Bilim kurgunun kaygı temelli bir uyarma eyle-
mi olduğunu söylemek mümkün müdür?
B) Bilimin yükselişi bilim kurgu yazarlarının işini
zorlaştırıyor diyebilir miyiz?
Bilimin bu denli ilerlemediği ve bilginin yay-
gınlaşmadığı zamanlarda bilim kurgu yaz-
mak, okuru yazılanlara ikna etmek daha mı
kolaydı?
D) Sizce bilim kurgu bir gelecek öngörüsü
müdür, yoksa bugünden geleceğe yapılan
bir uyarı mı?
E) Kurguya bir bilimsel anlatı koymadığınızda
ya da olan biteni doğal fenomenlerle değil
de fantastik güçlerle açıkladığınızda geçmiş-
gelecek bağlantısını yakalayamaz mısınız?
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
7. Günümüz bilim kurgusu, klasik bilim kurgular gibi "mevcudu sündürmek" yani bugünün teknolojile- rini alıp daha da büyütmek şeklinde bir içeriğe sahip değil. Nasıl ki hemen her alanda disiplinler arası olmanın önemi artıyorsa bilim kurguda da öyle bir eğilim var. 1980'lerden beri doğa bilimsel spekülasyonların yanı sıra karmaşık toplumsal ilişkiler de derinlemesine ele alınıyor. Eskiden daha çok ütopya ya da distopya şeklinde olurdu bu. Şimdilerde daha gerçekçi. Daha gerçekçi olduğu için de "Aman haaa!" diye parmağını sal- liyor aslında bize. Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir? A) Bilim kurgunun kaygı temelli bir uyarma eyle- mi olduğunu söylemek mümkün müdür? B) Bilimin yükselişi bilim kurgu yazarlarının işini zorlaştırıyor diyebilir miyiz? Bilimin bu denli ilerlemediği ve bilginin yay- gınlaşmadığı zamanlarda bilim kurgu yaz- mak, okuru yazılanlara ikna etmek daha mı kolaydı? D) Sizce bilim kurgu bir gelecek öngörüsü müdür, yoksa bugünden geleceğe yapılan bir uyarı mı? E) Kurguya bir bilimsel anlatı koymadığınızda ya da olan biteni doğal fenomenlerle değil de fantastik güçlerle açıkladığınızda geçmiş- gelecek bağlantısını yakalayamaz mısınız?
ACE TESTI
8. Küçükken zekâ sorunu olduğu düşünülürken atomu keşfe-
dip parçalayarak herkesi şaşırtan Einstein'ın zamanında,
güçlü ve zayıf kuvvetler henüz keşfedilmemişti. Einstein iki
farklı kuvvetin varlığını -kütle çekimi ile elektromanyetizma-
oldukça sorunlu bulmuştu. Bu yüzden onun teorileri sert tar-
tışmalara yol açıyordu. Bu yüzden de bu iki kuvvetin aslın-
da tek bir büyük temel ilkenin görünümü olduğunu göste-
receğini umduğu birleşik bir alan kuramı arayışına girdi.
Onun bu sonuçsuz arayışı otuz yıl sürecekti. Don Kişot'un-
kine benzeyen bu arayış, Einsteih'ı ana akım fizikten ve bi-
lim insanlarından ayırdı. 1940'ların başında bir dostuna, "As-
lina bakarsan çorap giymemekle tanınan, özel bazı durum-
larda ilginç bir vaka olarak sergilenen yalnız bir ihtiyar olup
çıktım." diyecekti. Sanılanın aksine Nobel Ödülü'nü "İzafiyet
Teorisi" ile değil, "Fotoelektrik Etkisi" ile almıştır.
Bu parçadan Einstein ile ilgili olarak aşağıdakilerden
hangisine ulaşılamaz?
A) Zamanının çok ilerisini görebilen bir bilim insanıdır.
B) Düşünceleriyle çağdaşı bilim insanlarından farklı bir ta-
vir sergilemiştir.
C Bir iddiasını ispatlamak için uzun yıllar çalışsa da sonuç
alamamıştır.
D Hakkında edinilmiş yanlış bilgiler vardır.
E) Yaşamının son dönemlerinde fikirlerinden çok, dış gö-
rünümüyle ilgilenilmistir.
10.
Lise Türkçe
Anlatım Biçimleri
ACE TESTI 8. Küçükken zekâ sorunu olduğu düşünülürken atomu keşfe- dip parçalayarak herkesi şaşırtan Einstein'ın zamanında, güçlü ve zayıf kuvvetler henüz keşfedilmemişti. Einstein iki farklı kuvvetin varlığını -kütle çekimi ile elektromanyetizma- oldukça sorunlu bulmuştu. Bu yüzden onun teorileri sert tar- tışmalara yol açıyordu. Bu yüzden de bu iki kuvvetin aslın- da tek bir büyük temel ilkenin görünümü olduğunu göste- receğini umduğu birleşik bir alan kuramı arayışına girdi. Onun bu sonuçsuz arayışı otuz yıl sürecekti. Don Kişot'un- kine benzeyen bu arayış, Einsteih'ı ana akım fizikten ve bi- lim insanlarından ayırdı. 1940'ların başında bir dostuna, "As- lina bakarsan çorap giymemekle tanınan, özel bazı durum- larda ilginç bir vaka olarak sergilenen yalnız bir ihtiyar olup çıktım." diyecekti. Sanılanın aksine Nobel Ödülü'nü "İzafiyet Teorisi" ile değil, "Fotoelektrik Etkisi" ile almıştır. Bu parçadan Einstein ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz? A) Zamanının çok ilerisini görebilen bir bilim insanıdır. B) Düşünceleriyle çağdaşı bilim insanlarından farklı bir ta- vir sergilemiştir. C Bir iddiasını ispatlamak için uzun yıllar çalışsa da sonuç alamamıştır. D Hakkında edinilmiş yanlış bilgiler vardır. E) Yaşamının son dönemlerinde fikirlerinden çok, dış gö- rünümüyle ilgilenilmistir. 10.