Anlatım Biçimleri Soruları

Özellikle kış aylarının gelmesiyle birçok evde rutubet kokusu oluşmaya başlar. Bu koku, soğuk havalarda yağan yağmurun bina duvarına zarar vermesiyle ortaya çıkar ve ev halkını ra- hatsız eder. Binanın dışında hissedilen soğuk hava, evin için- deki sıcak havayla karşılaşır ve nem oluşmaya başlar. Peki, rutubet kokusu nasıl önlenir ve bu kokuyu gidermek için neler yapılmalıdır? Yaz aylarında olduğu gibi kış aylarında da gün içinde camları açarak evinize temiz hava girmesini sağlayın. Rutubetli odada çiçek bulundurmayın çünkü çiçekler odadaki nem miktarını artırarak nem kokusunu yoğunlaştırır. Kötü ko- kan kıyafetlerinizi, karbonatlı su ile dolu bir leğenin içinde 30 dakika bekletin ve kıyafetlerinizi durulamadan asarak kurutun. Bu parçada yazar rutubet kokusunu gidermek için; 1. Peteklerin önünü açık bırakmak 11. Ortamı sürekli havalandırmak III. Çiçekleri odada tutmamak IV. Çamaşırları suda bekletmek/ durumlarından hangilerini önermektedir? A) Yalnız III D) III ve IV B) I ve IV C) II ve III B Diğer sayfaya geçiniz. 211, III ve IV

7. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde sözcüğün yanlış kul- lanılmasından kaynaklanan anlatım bozukluğu vardır? A: Kendini aşmayı ve yenilikler getirmeyi amaçlayan ya- zarlar, dillerinin özgünlüğüne önem vermelidir. Başka yazarların ayak izlerini takip etmekten kendini alamayan bir edebiyat insanının, varlığını uzun süre de- vam ettirmesi beklenemez. Sıradan yöntemler kullanarak kendini ispatlamaya çalı- şan bir yazarın tüm gayretleri boşa çıkacaktır. C Daima farklı olanın peşinde olan bir edebiyat dünyası, kendisine özel bir üslup geliştirecektir. Usta yazarların düşüncelerini göz ardı etmeyen ede- biyatçıların eserleri, zamanın yıpratıcılığına karşı koyabilir.

e 0- r. ari eni lu- eri /a- ler ari- şa- Edebiyat bir anlamda, kendini ve bazı değerleri büyütmek, yüceltmek amacını güder. Gerçeklik bize yetmez. Çünkü in- san psikolojisi olanı olduğu gibi kabul etme eğiliminde de- ğildir. Edebiyat da olanı değil, olması gerekeni anlatır. Olay, durum, duygu ve düşünce yani bütünüyle dış dünya biraz mübalağalı ve başka bir kimlik verilerek anlatılır. Gerçi her abartı gerçeklerden uzaklaşma eğilimindedir ama bu, ya- lan söylemek anlamına gelmez. Fuzuli'nin "Yalnızım, kim- sem yok." dediğini farz edin, bir de onun "Ne yanar kimse bana ateş-i dilden özge / Ne açar kimse kapım bad-ı saba- dan gayrı." dizelerini okuyun ve karşılaştırın. Edebiyatın tek- niğinden aldığı gücü göreceksiniz. 7. Yazar düşüncesini geliştirmek için parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisine başvurmuştur? A) Benzetmeye Tanık göstermeye B) Tanımlamaya D) Kişileştirmeye E) Örneklendirmeye 10.

4. Kendini öteki her şeyden dilinin ayırt ettiğini, dili sözcük- lerin oluşturduğunu, sözcükleri iyi kullanarak yeni biçimler bulmak için kesintisiz ve aralıksız bir arayış içinde olması gerektiğini anlamayan edebiyat, tekdüzeliğin köreltici etki- lerinden kurtulamaz. Bu cümledeki anlatım bozukluğunun benzeri, (1) "Binbir Gece Masalları"ndaki Şehrazat, anlattığı masallar sayesinde kadınların hayatını kurtarır. (II) An- lattığı ilk masal olan "Tüccar ve İfrit'in Hikâyesi'nde diğer kahramanların tüccarı kurtarmak için masallar an- latması, bir kere daha bize masalların gücünü gösterir. (III) Zaten kitap boyunca esas hikâyelerden başka, kah- ramanların birbirlerine anlattıkları hikâyelerle beraber bitmeyen, sürekli devam eden bir şölende buluruz kendimizi. (IV) Masallar, gücümüzün her şeye yetebileceği ve her şeyi değiştirebileceğimiz bir dünya sunar bize. (V) Bizim biricik hikâyelerimize garip bir şekilde denk düşmesi, as- lında yüzlerce yıldır taşıdığı insanlık mirasının mucizesidir. elsiz bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde vardır? C) IV BV

1 38. Latince "clasisicus" kelimesinden gelen klasik-sözcüğü; Z Fransızcada eski, antik anlamlarında kullanılmıştır. Bu nedenle de örneğin Yunan ve Latin dillerine klasik dendiği R gibi eski Yunan ve İtalyan edebiyatlarına da klasik edebiyat- N lar denmiştir. Ancak zamanla kelimenin sınıf anlamı ağırlık kazanmış ve belirli sanat kurallarına bağlı, üstün nitelikli eser veren ve kendinden sonrakilere örnek olan sanatçılara ya da eserlerine klasik denmiştir. Klasik kelimesinin söz konusu ettiğimiz bu anlamı zamanla genişleyip yaygınlaşarak kelime K PASAKY Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre; 1. sanat bakımından üstün niteliklere sahip eserler için kul- lanılmıştır moxe II. edebiyatta Antik Yunan ve Roma sanatını temel alan ta- rihselci yaklaşım için kullanılmıştır III. değişmez kurallara sahip eser ve sanatçılar için kullanıl- mıştır IV. daha sonraki dönemlerde kendini yenilemeyen sanatçı- lar ve eserler için kullanılmıştır yargılarından hangileri getirilemez? A) I ve II B) I ve IV D) II ve IV C) II ve III E) III ve IV

24. Başını kaldırıp etrafına bakındı. Kimseler durumun farkında değildi. Ceketin kenarını eliyle bastırarak yürüdü. Kalabalığın en ortasında, omzuna çarpan omuzlara aldırış etmeden ilerliyordu. Bir an önce bu dehşetli yükten kurtulup kaçmak istiyordu. Günler- İşte dir rüyasını gördüğü o paraya kavuştuğu an... o anı düşündü ve hızlandı adımları. Bu parçanın anlatımı için; 1. Nesnel bir anlatım vardır. X II. Tanık göstermeden faydalanılmıştır. III. Gözlemci bakış açısı kullanılmıştır. IV. Pekiştirmeli sözcük kullanılmıştır. ifadelerinden hangileri doğrudur? A) Yalnız 1 D) Il ve TV BYalnız III E) Il ve IV CI ve III

şinin karın gedir. Sa- de can çe- ama aynı bir söyle- nelere kar- düşündü- aklarından latim tu- alıp veren vor. r açılınca ni gördük. kesmek susaya- -lanlar gi- etten ve ilir kavu- tiyor. miz, hey- i saat sü- za ulaşı- Prf Yayınları 22. Amerika nasıl ele geçirildi? Resmî tarihler, İspanyollar kıtaya ayak basmadan önce burada küçük kabileler hâlinde yaşayan birtakım ilkel insanların yaşadıklarına, dolayısıyla medeniyeti Avrupa'dan buraya taşıyanların kolaylıkla kitaya girdiklerine hatta "yerliler" tarafından yüce varlıklar zannedildiklerine, tapıldıklarına dairdir. Bunun koca bir yalan olduğunu elbette hepimiz biliyoruz fakat doğrusunu bildiğimiz de söylenemez. Amerikalılar yurtlarını nasıl kaybettiler, hangi şartlar onları buna zorladı, üç beş hazine me- raklısı çapulcu nasıl olup da medeniyetlerini yıktı? Çalıntı Kıtalar işte bu soruların cevaplarına dair yazılmış bir tarih kitabı. Bize bel- lettirilmiş tarihi de tarih algısını da değiştiren önemli, son derece sarsıcı bir çalışma. Sistemli bir biçimde yüceleştirdiğimiz Batı uy- garlığının saldırgan, çalıntı yüzünü gösteren, ipliğini pazara çıka- ran Çalıntı Kıtalar'da bir yandan da gerçek uygarlığın, gerçek de- mokrasinin ve en önemlisi bireyin özgürlüğünün önemini gerçek anlamda kavramış kültürlerin yok edilişine dair de son derece ha- zin bir hikâye anlatılıyor. Bu parçadan "Çalıntı Kıtalarla ilgili olarak, 1. Resmî tarih anlayışını çürütmek amacıyla yazıldığ II. Amerika'nın keşfine ilişkin gerçekleri ortaya koyduğu III. Batı dünyasında ciddi tartışmalara neden olduğu IV. Tarihteki kimi karanlık noktaları aydınlattığ yargılarından hangilerine ulaşılamaz? A) Yalnız I p) I, ve III B) I ve III Deneme 4 E) II, III ve IV C) Il ve IV

23. Başarılı insanların hedeflerine kendi çabalarıyla nasıl ulaştıklarını anlatan kişisel gelişim kitapları gerçekte bunları okuyanları hüznün kucağına bırakıyor. Buralarda bizlere anlatılan başarı öykülerinin çoğu sansürlenmiş, yoldaki acılar, sıkıntılar ayıklanmış ve geriye mutlu sondaki göz alıcı parıltı bırakılmış. Hiçbir sıkıntı yaşamadan bir anda servet edinmiş, istediği yaşama kavuşmuş olan insanların hikâyelerini okuyup da nasıl mutlu olunabilir ki? Bu parçanın yazarının başarı öyküleriyle ilgili eleştirdiği husus aşağıdakilerden hangisidir? A) Insanları hüzne boğacak üzüntülü olaylardan bahsedilmesi B) Kurulu düzeni olan insanları maceraya sürüklemesi CBaşarı kavramının maddi zenginliğe indirgenmesi DYSıradan faaliyetlerin başarı olarak gösterilmesi Sürecin kendisinin değil sonuçlarının anlatılması

İki temel taşımızı -ruh ve bedeni- birbirinden ayırmak, ko- parmak isteyenler yanılıyorlar; tam tersine onları birleş- tirmek gerek. Ruhtan istenecek şey bir köşeye çekilmek, kendi kendine düşünmek, bedeni hor görüp kendi başına bırakmak değil; ona bağlanmak, onu kucaklamak, sevmek, ona arkadaşlık ve kılavuzluk etmek, öğüt vermek, yanlış yola saptığı zaman geri çevirmek, kısacası onunla evlen- mek, ona gerçekten sahip çıkmaktır. Ta ki ikisinin hareketleri arasında başkalık ve karşıtlık değil, uygunluk ve benzerlik olana kadar. 19. Bu parçaya göre aşağıda verilen davranışlardan hangisi parçada dile getirilen anlayışa uygun olur? A) Yemeğimizi yedikten sonra moralimizin düzelmesi için müzik dinlemek B) Müzik dinledikten sonra bir süre kitap okumak C) Banyo yapmadan önce tırnaklarınızı kesmek ve te- mizliğini yapmak -D) Kıyafetlerimizi yıkadıktan sonra düzgün durması için ütü yapmak E) Düzenli bir yemek yedikten sonra kendimize gelmek için bir kahve içmek

34. Rehberlik çalışmaları 20. yüzyıl başlarında Amerika'da ortaya çıkmış ve ilk olarak meslek seçimi ile iş bulma ko- nularında uygulanmıştır. 1908 yılında Amerika'nın Boston eyaletinde Parsons adlı bir kişi, bir büro açarak iş ara- yanlara yardım hizmetleri vermeye başlamış ve böylece ilk rehberlik çalışmasını yapmıştır. Bu nedenle Amerika- li Parsons, rehberliğin babası sayılır. 1910 yılında yine Amerika'da bir atılım olmuş ve APGA (Amerikan Kişilik Hizmetleri ve Rehberlik Derneği) kurulmuştur. Bunun ya- ninda rehberlik ilk kez ABD'de 1913 yılında eğitim siste- mine alınmış ve gelişmeye başlamıştır. Eğitime girdiği bu ilk dönemde rehberlik anlayışı, geleneksel anlayışı temsil etmiştir. Bu parçadan rehberlik çalışmalarıyla ilgili olarak aşa- ğıdakilerden hangisi çıkarılamaz? A) Rehberlik araştırmaları eğitime çare bulmak için başla- mıştır. B) Amerika, yapılan rehberlik araştırmalarında başı çek- miştir. C) Rehberlik çalışmaları için bir cemiyet kurulmuştur. D) Rehberlik çalışmaları adım adım gelişmiştir. E) Rehberlik anlayışının 1913'lerde geleneksel bir yapısı vardır.

22. (1) Ben küçükken Cadılar Bayramı'nın akşamında babam, erkek kardeşimi ve beni dışarı çıkarırdı. (II) Babam, güne uyum sağlamak için büyük beyaz bir çarşafa sarınıp hayalet görünümüne girerdi. (III) Kardeşim ve ben komşulara gidince babam bir ağacın arkasına saklanırdı. (IV) Kostümlerini giyip oradan geçen çocukları gördüğünde ağacın arkasından fırlar, en iyi hayalet taklidini yapar, "Bööö!" diye bağırırdı. (V) Herkes kaçışır, bağırırken ben, kardeşim ve babamdan en çok hangi- miz eğleniyordu bilmiyorum. Siche Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde bir an- latım bozukluğu vardır? NOKOL A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.

a Metot Anlatımlı Soru Bankası KONU BELİRLEME METODU 20. Nazim, 1950'li yıllarda, kendisine sorulan "Maya- kovski'nin kitaplarından en çok hoşunuza gidenler hangileridir?" sorusuna şu yanıtı verir: "Sevgili- nin gözlerini mi, yoksa burnunu mu seviyorsun sorusunu nasıl yanıtlamalı? Mayakovski'yi tepeden tırnağa severim ben... O öylesine büyük bir şairdir ki onunla karşılaştırıldığımızda, biz çağdaş şairler, hepimiz küçük kalırız. O, öğretmenimizdir bizim ve kişisel olarak benim. Pablo Neruda, Louis Aragon, dünyanın bütün dürüst şairleri aynı şeyi söyleye- ceklerdir; o, öğretmenidir onların." Bu parçada aşağıdakilerden hangisi üzerinde durulmuştur? A) Nazım Hikmet'in şiirlerinde Mayakovski'den etkilenmesi B) Mayakovski ile Nazım'ın şairliğinin karşılaştırılması C) Rus şiirini dünyaya Mayakovski'nin duyurması D) Ayni dönem şairlerin şiirlerini Mayakovski'nin şekillendirmesi E) Mayakovski'nin dünya çapında büyük bir şair olması

Palme Yayınevi 23. (1) Yahya Kemal, İstanbul vurgunu yemiştir. (II) Boğaz'ın güzelliklerini onun kadar dile getirmiş baş- ka bir ozan gösterilemez. (III) O, İstanbul'u seyre- derken Osmanlı İmparatorluğu'nun eski zaferlerini de bulur karşısında. (IV) Onları da İstanbul'la birlikte parlatmak ister. (V) Şiirleri arasındaki İstanbul Fethini Gören Üsküdar bu bakımdan çok anlamlıdır. BHT E) Karşıt Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangi- sinden sonra "Çünkü damarlarında kan yerine Bo- ğaziçi suları akar." cümlesi getirilmelidir? CAH C) T DVIV 7

yani aşırı ma in, ak adı. ? tes A) Yalnız I D) I ve II haz? B) Yalnız II E) I, II ve III ÖSYM TİPİ SORULAR C)Ivell Üç ay yazım y boyunca hemen hemen her gün bilgisayarımın başına oturarak yazdım ve çeşitli araştırmalar yaptım. Tabii ki kitabın kafamda oluşma aşamaları daha eskilere gidiyor. Gün içerisinde yanımda taşıdığım ajandalara aklıma gelen her şeyi yazdım. Kurgu, bir organizma gibi n sürecinde sürekli kendini yenileyip geliştiriyor. Bu yüzden geriye dönüp değiştirdiğim ve yeniden yazdığım bölümler de oldu. İnsan bir roman yazarken yazdığı şeyler karşısında duygu patlamaları yaşayabiliyor. Bazen bunlardan arınarak yazılanlara geriye çekilip bakmak gerekiyor. Bunun için de defalarca okumak lazım. Roman bittikten sonra iki hafta hiçbir şey yapmadım ve sonrasındaysa yazdıklarımın çıktısını alıp kâğıt üzerinden okudum. Bunun oldukça faydalı bir şey olduğunu düşünüyorum. Roman yazma süreciyle ilgili bilgi veren yazara yönelik bu parçada aşağıdakilerden hangisi cıkarılamaz? A) Titizdir. B) Çalışkandır. D) Sorgulayıcıdır. E) Düzenlidir. C) Yenilikçidir. Jesuiker as #t

23. Biliriz ki yazının kendisi bir yorumdur. Yazarın aklındaki ya da dış dünyadaki gerçekliğin yazar tarafından meydana getirilmiş bir yorumu. Okur, o yazıyı okuduğunda bu kez, kendi kafasındaki yorumu meydana getiriyor. Ne var ki okurun bu yorumu bir bakıma yeni bir ürün de sayılabilir. Bir önceki metinden esinlenerek oluşturulan bir yorum. Bu parçada yazarın asıl anlatmak istediği aşağıdakilerden hangisidir? A) Okurun oluşturduğu yorum, okuduğu yapıta bağlı yeni bir üründür. B) Yapıtlar, uzun ve yorucu çalışmalar sonunda meydana getirilebilmektedir. C) Bir yapıt, onu okuyanlarda farklı etkiler ve izler bırakabilmelidir. D) Okur, her şeyden önce okuduğu kitabın bir yorum olduğu bilincini taşımalıdır. E) Her okur, okuduğu kitaplarda kişiliğine uygun çıkarımlar görmek ister.

TYT - Türkçe 26. Dünyaca ünlü bir Türk mücevher markası için mücevher tasarımı yapıyorum. Yaklaşık 30 yıldır mücevher işindeyim. Politika ve popüler sanatta dünya çapında üne sahip pek çok isme verilen mücevherlerin tasarımında imzam var. Bunun yanında Türkiye'nin motosiklet üreten ilk firmasında sanat ve tasarım direktörlüğü yapıyorum. Aslında mücevher ve motosiklet tasarlarken de resim yapıyorum. Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık olarak söylenmiş olabilir? A) Daha çok hangi işlere ilgi duyuyorsunuz? B) Resimleriniz hangi işlere ilham kaynağı olmuştur? C) Resim dışında hayatınızı kazandığınız diğer alanlar nelerdir? D) Ressam olmanızın size sağladığı ayrıcalıklar var mjetir? E) Hayatınıza yön veren alanlardan söz eder misiniz?