Cümlede Anlam İlişkileri Soruları

3. 1. l. Pers Kralı Kyros'un MÖ 547-452 arasında Sardeis'de yol açtığı yıkımın izlerini taşıyan ve Anıtsal Kerpiç Duvar'ın doğusunda yer alan "mutfak"a üzeri açık küçük bir iç av- ludan girilmektedir. II. Yıkım tabakasının altında kalmış bu iskeletin kayıp olan bölümlerinin sonraki bir dönemde taşınmış olmadığı an- laşılmaktadır. III. Bu alan yanmış ve yıkılmış kerpiç duvar kalıntılarıyla, taşı- yici ahşap ayakların ve tabanın yanmış parçalarıyla kap- lanmış hâldeydi. IV. Bu odanın kuzeyinde ise başı, sağ kolu, sol eli ve her iki bacağı da kayıp bir insan iskeleti ele geçmiştir. V. Mutfağın "depolama ve saklama" amacıyla kullanılan (ki- ler) bölümü olarak değerlendirilen bu yıkım tabakasında sayıları 150'ye varan, kimileri bütün hâlde korunmuş çok sayıda mutfak ve sofra kabı ele geçmiştir. VI. Bu nedenle hayvanlar tarafından parçalandığı veya Ky- ros'un askerlerinin kasdi bir saldırısı sonucunda bu hâle geldiği düşünülmektedir. Yukarıdaki numaralanmış cümleler anlamlı bir bütün oluş- turacak biçimde sıralandığında, hangisi baştan dördün- cü olur? D) V B) III ARRES YAYINLARI C) A) || ENVI

4. 1. Hava soğuduğunda insan vücudundaki yağ bezleri daha az yağ üretiyor, cildi besleyen kan damarları daralıyor; havadaki nem miktarı düştüğü için de ciltteki su daha hızlı buharlaşıyor. II. Orta yaşlı insanlarda, cildin nem dengesinin bozulmasına bağlı olarak ortaya çıkan cilt çatlakları, kış aylarında ciddi sorunlar yaratıyor. Yukarıda verilen Il numaralı cümleyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? A) I. cümlede belirtilen olgunun her yaştan insanda görülmediği örneklenmektedir. B) I. cümlede aktarılan konuyla çelişen farklı bir konudan bahsedilmektedir. C) I. cümlede anlatılan durumun yol açtığı bir olumsuzluktan söz edilmektedir. D) I. cümlede değinilen düşünceyi bilimsel verilerle güçlendirmektedir. E) 1. cümlede ifade edilenlerin, orta yaşlı insanları neden daha fazla etkilediği açıklanmaktadır.

4. Uzak ve bilinmez masal adalarından gelmişe benzeyen süt gibi beyaz martılar etrafımızda uçuşuyorlar, çıkar- dıkları tatlı ve derin sesleriyle şehirde kalmış, kalabalik- tan, uğraşmalardan, hırslardan, kederlerden bunalmış zavallı insanları kendi vatanlarına, gerçekten pek uzak, tenha, sakin yerlere biraz aşk ve şiir tatmak için çağırı- yorlardı. Lacivert dalgalar içinde bir masal, bir efsane köşkünü andıran Kız Kulesi hayalime dokunuyor, ruhu- mu, hissimi beyaz ve aydınlık dualarıyla uyutarak ak- limdan bütün çevremin, semtimin yankılarını siliyordu. Artık vapurda olduğumu unutuyordum. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Benzetmeden yararlanılmıştır. B) Anlatım birinci şahıs ağzıyla yapılmıştır. C) Betimlemeler nesnel nitelik taşımaktadır. DW insandan doğaya aktarma yapılmıştır. E) Duyularla ilgili ayrıntılar bulunmaktadır.

5. Var olmak, "burada olmaktır" sadece, var olanlar ortaya çıkarlar, onlara rastlanabilir ama hiçbir zaman çıkarsayamayız onları. Bunu anlamış kimselerin olduğunu sanıyorum. Çünkü olumsallik bir sahte görünüş, ortadan kaldırılabilecek bir dış görünüş değildir; mutlak olanın kendisidir, bu yüzden yetkin bir temelsizliktir. Şu bahçe, şu kent, ben kendim, her şey temelsiz ve nedensizdir... Bulantı budur işte. İnsanların hak düşüncesi ile kendilerinden saklamak istedikleri işte budur. Ne aptalca bir avunuş... Jean Paul Sartre'ın "Bulantı" adlı romanından alınan bu parça edebiyatla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine örnek gösterilebilir? A) Felsefi düşüncelerden yararlandığına B) Teknolojik gelişmelerden etkilendiğine C) Betimlemeler üzerine kurulduğuna D) Toplumun zihniyetini yansıttığına E) Tarihî olayları konu olarak seçtiğine

Simgesel olarak toplumsallığı, zevki ve paylaşımı çağrıştıran kahve, marka kahve dükkânlarının yay- gınlaşması ile birlikte hızlı bir dönüşüm yaşamaktadır. Geçmişte yalnız kahve servisinin yapıldığı kahveha- neler, günümüzde farklı kahve türlerinin, değişik tat ve görünümde sunulduğu, kahve dışında buzlu ya da soğuk içecek servisinin de bulunduğu ve kahveyle bir- likte farklı yiyeceklerin de tüketildiği mekânlar hâline gelmiştir. Bu bağlamda kahve kültürü kabuk değiştir- mekte, yeni alışkanlıklar ya da davranış biçimleri or- taya çıkmaktadır. Örneğin, bir mekânda oturup sohbet edilmesine dayanan geleneksel kahve tüketim anlayı- şi hızla değişmektedir. Nitekim son yıllarda kahvenin alınarak yürürken işe ya da okula giderken tüketilmesi sık rastlanan yeni bir davranış hâline gelmiştir. Diğer taraftan özellikle toplumdaki genç nüfus tarafından hızla benimsenen kahve dükkânlarına duygusal ve sosyal olarak yeni anlamlar yüklenmektedir. Toplu- mun farklı kesimleri, kahve dükkânlarını toplumsal ya- şamda bir statü göstergesi olarak algılamaktadır. 38. Bu parçadaki altı çizili sözle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Alışkanlıkları terk etme B) Kendini farklılaştırma Toplumsal kuralları değiştirme D) Kurallara aykırı davranma Görünümde yenilenmeye gitme

Roman ve öykü türünde eser veren sanatçıyı Türk mizah edebiyatında önemli kılan eserleri, yaşadığı dönemin belli başlı gazete ve dergilerinde yazdığı ve herhangi bir edebî türe bağlamakta zorlandığımız yazılarıdır. Zaman değirme- ninin öğütemediği bu eserler fikra, sohbet, deneme, röpor- taj, ani türlerinin özelliklerini bir arada taşır. İstanbul'un kül- türel ve toplumsal yaşamından renkli kesitler sunar. Bu parçada geçen "zaman değirmeninin öğütememesi" sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Farklı anlatım tarzıyla edebiyatta bir çığır açması B) Kendisinden çok, yapıtlarının ön planda olması C) Günümüzde hâlâ güncelliğini kaybetmemesi D) Kültür sanat ortamına bir canlılık getirmesi E) Sanatçının uzunca bir süre yapıt vermeye devam etmesi

5.SORU Başkasına ait bir sözün hiç değiştirilmeden ak- tarılmasına doğrudan anlatım denir. * Başkasından alınan sözün, cümledeki yargı- yı değiştirmeden kendi sözcüklerimizle akta- rılmasına dolaylı anlatım denir. Bu açıklamalara göre aşağıdaki cümlelerden hangisi dolaylı anlatıma sahiptir? A) Ömer Hayyam adaletin, evrenin ruhu olduğu- nu söylemiştir. B) Yunus Emre “Cümleler doğrudur sen doğru isen, doğruluk bulunmaz sen eğri isen." der. C) “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.” demiş Ata- türk. D) Kelimelerin gücünü anlamadan insanların gü- SYcünü anlayamazsınız, demiş Konfüçyus.

u ve Ana Düşünce 17. Köpek balıkları insan olsaydı, denizin dibinde küçük balıklar için sağlam sandıklar yaptırır, sandıkların içine bitkisel olsun hayvansal olsun, her çeşit yiyecek koyar- lardı. Sandıklarda her zaman taze su bulunmasına dikkat ederler, her türlü sağlık tedbirlerini alırlardı. Örneğin bir balığın kanadı yaralansa, balığın vaktinden önce köpek balıklarının elinden çıkmaması için onun yarasını hemen sararlardı. Küçük balıkların üzülmemesi için ara sıra büyük su eğlenceleri düzenlerlerdi. Çünkü neşeli balıkların eti, üzüntülü balıkların etine göre daha tatlı olur. Büyük sandık- ların içinde okullar da bulunurdu elbet. Küçük balıklar bu okullarda, köpek balıklarının boğazından nasıl geçileceğini öğrenirlerdi. Örneğin, bir kenarda tembel tembel yatan köpek balıklarının nerede bulunduğunu öğrenmek için coğrafya dersine ihtiyaçları olacaktı. Şüphesiz en önemli konu, küçük balıkların ahlak yönünden eğitilmesi sayılırdı. Bu parçadaki düşünceyi en iyi açıklayan atasözü aşa- ğıdakilerden hangisidir? A) Mermer iyi taştan, iyilik iki baştan olur. B) İyilik eden, iyilik bulur. c) Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez. D) İyiliğe iyilik olsaydı, koca öküze bıçak olmazdı. E) İyilik yap, denize at, balık bilmezse, Halik bilir. D A B E 3. Anton Çehov, duyguların abartılmadan nesnel olarak öykü,

19.) Aşağıdaki dizelerin hangisinde arasına sitat gir- miş bir ad tamlaması vardır? o ( A) Ahşap ev, camlarından kızıl biberler sarkan Arsız gökdelenlerle çevrilmiş önün, arkan B) Eskiden ne güzeldin, evdin, köşktün, yalıydın Madden kaç para eder, sen bir remz olmalıydın C) Semaverde huzuru besteleyen bir sarki Asma saatte tik tik zamanın hazin çarkı D) Komşuya hatır soran sira sıra terlikler Ölçülü uzaklıkta yakın beraberlikler E) Evim, evim, vah evim, gönül bucağı evim Tadım, rengim, işığım, anne kucağı evim

1 13. (1) Türk edebiyatının en önemli isimlerinden biri olan Tevfik Fikret, sanatıyla geniş kesimler tarafından tak- dir görse de dini, siyasi görüşleri dolayısıyla çokça da eleştirildi. (II) O, ülkesinin ilerlemesini ve modernleş- mesini istedi, bunun mücadelesini verdi. (III) Tevfik Fikret, Fransız Devrimi'nin ürünü olan özgürlüğe, eşit- liğe ve kardeşlik fikrine inandı. (IV) İlericiydi, ülkesinin modernleşmesini ve dünyada saygı görmesini istiyor- du. (V) Sanatını bu amaç uğrunda kullandı. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangile- rinde sifat tamlaması kullanılmamıştır? A) I ve II B) II ve III C) I ve III D) Il ve IV E) IV ve V

TYT/Türkçe 19. 17. Endüstrileşmiş toplumlarda yalnızlık ve buna bağlı olarak incinebilirlik duygusu, insanı, kendisini koruyabileceği ve bu zayıf tarafıyla savaşabileceği bir arayışa sevk ediyor. Ar- tik bizi sarıp kuşatan, sıcaklığıyla bize emniyet aşılayan ge- niş aileler yahut eski mahalleler yok. Çoğumuz çekirdek ai- lemizle bir apartman dairesinde sıkış tıkış yaşıyoruz. Bu parçada altı çizili sözün cümleye kattığı anlam aşa- ğıdakilerin hangisinde vardır? A) Araba sevdası, içinde yaşadığımız şehri giderek çirkin- leştiriyor; hız kirliliği çok sayıda insanın hayatını tehdit ediyor. BY Kişiler kendini güvende hissetmek için çok para kazan- maya çalışıyor ancak bu kez de sağlığını kaybediyor. c) internet, bizi yalnızlaştırarak mutsuz hâle getiriyor ve top- lumsal bağları gevşetiyor. D) Sahici ilişkiler kuramayan, hayatlarında dostluğun kol ka- nat geren varlığını hissedemeyen insanlar, teselliyi mad- di kazanımlarda arıyor. E) Televizyon dizileriyle pompalanan rahat ve mutlu yaşam, gerçeklerle bağdaşmıyor. Yayınları

4. Aşağıdaki atasözlerinin hangisinde mecazlı bir anlatım yoktur? A) Ayağını yorganına göre uzat. B) Bugünün işini yarına bırakma. C) Demir tavında dövülür. D) Üzüm üzüme baka baka kararır. E) Dağ başından dumar eksik olmaz.

in kültürld mecilerin 31. Olgun bir okuyucu, çoğu kez yapıtlarda yazarın dü- şünmediği güzellikleri bulur. Okuduklarına daha zen- gin anlamlar katar ve renkler kazandırır. Diğer sanat- çıların yapıtlarıyla aradaki farka dikkat eder. Bu parçadan olgun okuyucu ile ilgili olarak aşağı- dakilerden hangisi çıkarılamaz? üphesiz Sitimin- oldu- ştır- anri az AV Gizli güzellikleri görebildiği B) Yapıta ve yazara sadık kaldığı C) Yorum yapabildiği D) Farklı yapıtları tanıdığı EX Karşılaştırma yapabildiği ir

B B altındaki ma tipi. staların ellikle izah en erken ģimiz larında ini Elme Franış 24. Kazanma arzusu ve başarıya endeksli popülerlik, spor alanında da artık sermayeye teslim olmuş durumda. Sponsorluk, yayın gelirleri, bahisler, kombine, naklen yayın ihaleleri, reklam anlaşmaları ve sermayenin diğer soğuk enstrümanları... Tüm bunlar baş döndürücü bir sarhoşluğu körüklerken taraftarlık ruhundan ve "hesapsız kitapsız seven"lerden bahsetmek oldukça amatör bir duygusallikla eş değer kabul ediliyor artık. Ve insanlar bu acı durum üzerinde bir an durup düşünmüyor. Bu parçayla ilgili olarak 1 Bir saptama üzerine kurulmuştur. II. Sayıp dökmelere yer verilmiştir. III. Eleştirel bir tavır söz konusudur. IV. Kişisel düşünceyle şekillenmiştir. V. Nicel veriler kullanılmıştır. yargılarından hangisi söylenemez? A) B) II C) III D) IV E) V ikinci gisiyle E) VI SINAV in ri

14. 1. Hayatın her döneminde başarılı olmak için bu yolda ilerliyor II. Yavru penguenler yeterince büyüdüklerinde yüzme derslen almaya başlarlar III Farklı ülkeleri gezmeyi çok sevdiğinden turizm bölümünü seçti. 14.Numaralanmış cümlelerin anlam özellikleri aşağıdakilerden hangisinde doğru sırayla verilmiştir? II MI 1 A) Amaç B) Neden C) Amaç D) Neden Neden Koşul Koşul Amaç Koşul Amaç Neden Koşul D

10. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “ki” bağlacı, cümle- de neden sonuç ilişkisi kurmuştur? A) Hiçbir sanatçi yoktur ki samimiyetten uzak olduğu hâlde insanların yüreğinde bir teli titretsin. B) Bulutlar öylesine yakındı ki neredeyse uzanıp bulut- lara değebilecekti. C) Sen ki bu yerlerin en büyük sesi, en büyük yüreği değil miydin? D) Şu hayatta bilmenin sınırı yok ki akumanın sınır ol- sun. Epo E) Yılan Hikâyesi bugün de ilgiyle okunuyor, ne var ki bu ilgiyi roman ögeleri değil olaylar sağlıyor,