Edebiyat Nedir? Soruları

11 Aşağıda verilenlerden hangisi sözlü iletişimde dikkat edilmesi gereken özelliklerden biri değildir? A) Jest ve mimikleri etkili kullanma B) Ses tonunu ayarlama C) Vurgu ve tonlamaya dikkat etme D) Uzun cümleler kullanma E) Açık ve anlaşılır bir dil kullanma

Belirtisiz ad tamlamalarının önüne gelen sıfatlar, tamlama- nin bütününü belirtir veya niteler. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bu kurala uymayan bir örnek vardır? A) Ünlü roman yazarı Nobel Edebiyat Ödülü'ne aday gös- terildi. B) Soğuk kış gecelerinde sobanın önünde oturmayı öz- lemişti. C) Yeşil asker üniforması güneşte adeta renk değiştir- mişti. D) Küçük bir Van kedisi almışlardı geçen yıl. E) Mutfaktaki taze meyve sepeti herkesin dikkatini çek- Smişti.

AO +55 87 25. Sağ Sol O00 Ali Can Berk Yukarıdaki kavanozun içinde özdeş 8 tane top var ve bunların üzerinde 0, 1, 2, 3, 4, 5 rakamları yazılı- dır. Ali, Berk ve Can sırasıyla kavanozdan rastgele birer top alarak karton bölmede kendilerine ayrılan bölüme topları yerleştiriyor. Yerleştirilen topların üzerindeki sayıların soldan sağa doğru okunduğunda iki basamaklı bir tek sayı olma olasılığı kaçtır? E) 9 10 A) 56 B) C) 42 D) 42

11. vurma kazmayı ferhâaad he'nin iki gözü iki çeşme âaahhh dağın içinde ne var ki güm güm öter ya senin içinde ne var ferhâaad ejderha bakışlı he'nin iki gözü iki çeşme ve ayaklar altında yamyassı kasrında şirin de böyle ağlıyor ferhâaad Bu şiir alıntısı Garip şiirinden sonra Cumhuriyet Dönemi Türk şiirinde ortaya çıkan şiir anlayışlarından hangisine örnek verilebilir? A) Dinî yönelim B) Mistik yönelim C) Toplumcu eğilim D) Millî yönelim E) Tarihî yönelim

ÜNIT Asağıdaki parçaların hangisinde yazınsal veya dilsel gerçeklikte ilgili.olarak ötekilerden farklı bir bakış açı- SI söz Konusudur? A) Romanda ya da öyküde yansitılan gerçek, aslında ger- çeğin kendisi değildir. Bir bakıma izdüşümüdür ger- çeğin. Değiştirilmiş, törpülenip cilalanmıştır; parçay- sa bütünleştirilmiş, bütünse parçalanıp yeniden kur- gulanmıştır. Bir tür yeni gerçek de diyebiliriz buna. B) Her yazınsal yaratının dokusunda gerçeklikten alın- mış, yaşamın içinden algılanmış ögelerle, düşlenmiş, imgesel ögeler iç içe bulunur. Bunları birbirinden ayır- mak olanaksızdır da. Ancak tek başına ne düşlem yo- luyla yaratılan ögeler ne de gerçekten alınanlar bir ya- piti yaşar kılamaz, ayakta tutamaz. C) Roman ya da öykü gerçeğe ne denli sıkı sıkıya bağlı kalırsa o denli başarılı ve değerli sayılmıştır. Yani ya- zınsal ürünler gerçeği değiştirmeden ona bir tutanak gerçekliği vererek onu aktarmalıdır. Yazınsal yapıtlar, yol boyunca gezdirilen bir ayna gibi olmalıdır. D) Sanatçı, romancı ya da öykücü bir algılama sürecin- den geçirir gerçeği, kişiliğini süzerek yansıtır bize. Öy- leyse yazınsal yapıitları irdeleyip değerlendirirken “ger- çeği değiştirmeden yansıtıyor", "yaşanılanlara ayna tutuyor" gibisinden yargılar yanılsama ürünüdür, ger- çekliği yoktur. E) Yazınsal yönden, değişikliğe uğramamış bir gerçek- ten söz edilemez. Daha doğrusu yaşanmış her olay, her durum, her sorun bir roman ya da öykü biçimine girerken uzam, sürem ve kişi ögeleri yönünden deği- şik ilişkiler ağı içine sokulur; yeni yeni düzenlemeler- le gidilir. Kısacası yeniden üretilir gerçek. LIMİT YAYINLARI

Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır? A) Güzel bir kitap gördü mü durup onu ince- ler. B) İstanbul'a yerli ve yabancı birçok turist gelir. C) Onlar, her tatilde farklı bir şehire giderlerdi. D) Annesinden mektup gelince çok mu sevinir? E) Bahçenizde de bu çiçeklerden var mıydı?

11. 9. ve 10. soruları aşağıdaki parçaya göre cevap- layınız. Çoğumuz günlük hayatın karmaşası içerisinde yok olan değerlerimizi ne kadar da arıyor ve de özlüyo- ruz. Eski ramazanları hatırımıza getirdiğimizde onları bir nostalji firtınası olarak zihinlerimizde yaşatıyoruz. Çünkü günümüzde ramazanların içi boşaltıldı, heyeca- ni ve coşkusu kalmadı. Oysa eskiden ramazan yak- laşırken herkesi bir heyecan sarardı. Alış verişler ve genel temizlikler yapılırdı. Ramazanı adına yaraşır şe- kilde karşılamak için herkes seferber olurdu. Ramazan hayatımıza renk ve ahenk katardı. Ya şimdi, bunların hangisi yaşatılıyor? Geçmişte ramazan iftarlarında misafirsiz sofra olmazdı. İnsanların bir ekmeği bile ol- sa onu dostlarıyla bölüşürdü. İftardan sonra teravihe gidilirdi. İstanbul'da yaşayanlar Direklerarası'na gide- rek orada ortaoyunu, karagöz ve meddah seyrederdi. Çayların biri gider biri gelirdi. Evlerde kalan kadınlar musiki âlemleri yapardı. Kahveler Yemen'den gelirdi... Ve her birinin kırk yıl hatırı olurdu. Oysa şimdi o eski ramazanları yaşayamıyoruz. Insanlar misafir ağırla- mayı artık yük olarak görüyor. Eskiden misafirsiz sofra olmazdı. Misafirin bereketiyle geldiğine inanılırdı. Üs- telik misafirlere yemek sonunda 'diş kirası' adı altında hediyeler verilirdi. Hem yedir, hem hediye ver. Hangi kültür ve medeniyette var böyle incelik? Bizde var- di işte, fakat bugün pek çok değerimiz gibi, onları da kaybettik. Günümüzde evlerimizin başköşesine "ekran efendi" oturmuş, topluca önünde saygıyla eğilip donuk bakışlarla onu seyrediyoruz. Yaşama biçimlerimiz çok değişti. Artık o eski ramazanları yaşayamıyoruz. Eski gelenek ve görenekler rafa kaldırıldı. 12. 9. Bu parçadan aşağıdaki yargılardan hangisine ula- şılamaz? A) Günümüzün karmaşık yaşamında eskiye has- ret bir tutum vardır. B) Eskiden ramazanda iftara gelen aileye giderken hediyeler verilirmiş. C) Zamanında ramazanın geleceği zaman hayatı- mizda bir hareketlenme olurdu. D) iftardan sonra İstanbul'da ramazan eğlenceleri yapılır, insanlar da oraya giderlermiş E) Eskiden daha çok oruç tutulup daha çok nama- za gidilirmiş. 10. Bu parçanın anlatımında ağır basan anlatım tekniği aşağıdakilerden hangisidir? A) Tartışma B) Betimleme C)örnekleme D) Öyküleme E) Açıklama

Aysel git başımdan ben sana göre değilim Ölümüm birden olacak seziyorum Hem kötüyüm, karanlığım, biraz çirkinim Aysel git başımdan istemiyorum Benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün Dağıtır gecelerim sarışınlığını Bu dizelerde numaralanmış sözcüklerin aldığı “-ım, -im" ekleriyle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır? A) I. sözcükte, birincisi yapım, ikincisi iyelik ekidir. B) II ve V. sözcükte, aynı görevde kullanılmıştır. C) III ve IV. sözcükte, ek fiil olarak kullanılmıştır. D) VI. sözcükte, tamlayan eki olarak kullanılmıştır. E) VIl. sözcükte, ek fiil olarak kullanılmıştır.

B) To C) Ed D) Ye E) BE 2. Aşağıdakilerden hangisi dilin tarihî süreç içerisindeki değişimini etkileyen sebeplerden biri değildir? A) Kültürel etkileşim B) Coğrafi değişiklikler C) Dilin kendi iç dinamikleri D) Teknolojik gelişmeler E) Kişilerin dile müdahalesi 10. Dön şiiri BE C)

11 9. Ah bu türküler köy türküleri Olgun bir karpuz gibi yarilir içim Kan damlar ucundan mürekkep değil İşte söz, işte ses, işte biçim Uzun kavak gıcım gicim gicılar iliklerine kadar işlemiş sizi Artık iflah olmaz kavak ağacı Bu türkünün yüreğinde sancı var Bu dizelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır? A) Serbest şiir geleneğiyle yazılmıştır. B) Benzetme yapılmıştır. V C) Deyimlere yer verilmiştir. D) Söz tekrarından yararlanılmıştır.) E) Cinasa yer verilmiştir.

16. Işıklı , aydınlık bir bahar günü bir su kenarında daha yeni I yeşermiş çimleri iştahla yiyen keçiler gördüm. Keçiler , ot- II ları dişlerin arasında sanki yeniden diriliyormuşçasına yi- yordu. Suya doğru eğildim ve suyun güzelliğini gördüm. III Hayvanlar bu suyla ihtiyaçlarını gideriyorlar. Ben de bu su üzerine bir şiir yazdım : Tabiatın şiirini. Oysa o mutlu keçi- IV ler hiçbir zaman şiir yazamayacak. Beni o keçilerden ayı- ran; onların otları iştahla yemeleri için yahut suya dudak- larını değdirişleri değil ._yazdığım şiirdi. V Bu parçada numaralanmış yerlerden hangisinde nok- talama yanlışlığı yapılmıştır? A) B) 11 C) III D) IV E) V

1. Aşağıdaki cümlelerde yer alan anlatım bozukluklarını bulunuz. Anlatım bozukluklarının nedenini belirtiniz. Cümlelerin doğru anlatımlarını defterinize yazınız. a. "Çünkü İstanbul'un fethi gerçekten de çok önemli ve o ölçüde sinemalaştırması belalı bir olay. b. "Tarih sahnesinde yeniden yükselmeye başlamış bir toplumun, bu yükselişin en önemli etapların- dan birine eğildiği ve bizim için önemli bir yapım." dolri cümlelerde ayraçlarla belirtilen yerlere doğru noktalama işaretlerini koyunuz.

6. Ağlama, gözleri kızarmis çocuk! Tek damla yaşın düşmesin yere. Bak, tek qüzelliğimiz yokluk, Sana bir öğüt; ağlama boş yere. Bu dizelerdeki altı çizili sözcüklerden kaçı türemiş yapıdadır? A) 1 B) 2 C) 3 D) 4. E) 5

25. Abraham Lincoln, oğlunun öğretmenine yazdığı mektupta şunları dile getirmiştir: Ona kendi fikirlerine inanmayı öğret, herkes ona yanlış olduğunu söylediğinde dahi. Herkes birbirine takılmış bir yönde giderken kitleleri izlemeyip kendi yolunu çizme gücünü vermeye çalış oğluma. Kaybetmeyi doğal karşılamayı öğretona ve kazanmaktan neşe duymayı. Okulda hata yapmanın, hilekârlıktan daha onurlu olduğunu öğret ona. D Tüm insanları dinlemesini öğret ona fakat tüm dinlediklerini gerçeğin eleğinden geçirmesini ve sadece iyi olanları almasını öğret ona. Buna göre, aşağıdakilerden hangisi Abraham Lincoln'in oğlunda görmesini istediği özelliklerden biri değildir? A Sorgulayıcı olmak v 5) Yenilmeyi bilmek C) Düşüncelerinden vazgeçmemek D. Dürüst olmak Kitlelere yön vermek

8-Aşağıda verilen metinlerde hangi anlatım tekniklerinin kullanıldığını altına yazınız. 8P "Her zaman beklediğim büyülü gücü yarattı bu dörtlük. Aldı, götürdü beni, yemyeşil bir çayırın ortasına bırakıverdi. Altımda ebemgümeçleri, hışır hışır kırılıyor. Elimde yapraklı, tomurlu, top top beyaz çiçekli bir dal. Küçücük ninelerin oluşturduğu çiçek yumaklar. Bütün özlemlerimle birleşip ak bir çiçek topu olan bu dal sensin. Evim var sende; anam, babam, doğmamış çocuğum var." A...... "Ilkin şaşırdı. Onun kasa yapımındaki yorgunluğunu şuradaki serin sularla giderdiğini, içini dışını yıkadığını sanmıştı. Derken ürktü, yüzüne bakmadı onun. Direndi. Karanfillerinden birini kulak ardından çekip resimli tahtanın üst başına kondurdu." B.. "O gün ne güzel bir gündü! Deniz ne serindi! Ne güler yüzlüydü sandallar, çocuklar, kadınlar! Dünya yüzünde bir tek kötü lakırdı, kötü hareket, kötü düşünce o gün için günün başı için- insan elinden, insan dilinden, insan kafasından çıkmamış gibi bir akşam oldu. Ben her zamanki gibi kimsesiz, pazarımı bitirmiştim. Hayatımdan memnundum. Her şey işıl ışıldı. Her şey mavi, akşama doğru kırmızı, sonra lacivert oldu. C....... -0 Bir aralık nerede ve kimlerle olduğunu keyfinden unuttu, dalgınlığından anadiliyle sordu: Çiviler ağzına batmaz mi senin? Eskici başını hayretle işinden kaldırdı. Uzun uzun Hasan'ın yüzüne baktı: Türk çocuğu musun be? İstanbul'dan geldim. Ben de o taraflardan... İzmit'ten! D..

7. I. Âşık Ömer Şairname II. Yunus Emre İlahi III. Eşrefoğlu Rûmî Tasavvuf IV. Hacı Bayram Veli Hiciv V. Pir Sultan Abdal Lirizm Yukarıdaki numaralanmış şairlerden hangisi kar- şısındaki kavramla ilişkilendirilemez? AN B) II C) II DNV v V