Makale Türü Soruları

Dy Birinci dörtlük çapraz, ikinci dörtlük düz kafiye düzeniyle yazılmıştır. Ey İçerik açısından pastoral şiir niteliği taşımaktadır. karsic birlik bo a çıkms er, burju ti soy 13. I. Röportaj • Inandırıcılığı kanıtlardan, belgelerden değil anlatımındaki içtenlikten gelir. politike II. Makale sern . Bir konu veya günlük olay hakkındaki görüş ve düşüncelerin ayrıntılara inilmeden anlatıldığı gazete ya da dergilerde yayımlanan yazılardır. Avr III. Eleştiri Lot . Bir sanat ya da düşünce eserini tanıtırken zayıf ve güçlü yönlerini belirtme, yazarın gerçek değerini bir kond IV. Deneme • Bilim, ekonomi, siyaset, sanat vb. konularda kaleme alınan nesnel yazılardır. us V. Fıkra Bu numaralanmış yazı türlerinden hangisi karşı taraftaki açıklamalardan biriyle ilişkilendirilemez? D) IV » EV B) II AI C) III Diğer sayfaya geçiniz.

Question 10 Aşağıdakilerden hangisi makale türünün özelliklerden değildir? O A. Ele alınan meseleden bir sonuç çıkarılır. B. Öznel ve birinci tekil kişinin ağzından bir dil kullanılır. O C. Ele alınan konuyu detaylı biçimde ele alır. D. Objektif açık ve net bir üslubu vardır O E. Daha önce yapılmış araştırmaları kaynak gösterir.

24. Makale, Türk edebiyatına Tanzimat Dönemi'nde gazeteyle beraber girdiğine göre aşağıdaki sa- natçılardan hangisi makale yazmış olamaz? A) ibrahim Şinasi ✓ BHüseyin Cahit Yalçın C) Ziya Gökalp ✓ DÖmer Seyfettin e E) Nevizade Atai ✓

3-Aşağıda verilen cümlelerdeki boşlukları uygun kelimelerle doldurunuz. *Sosyal, siyasal, ekonomik, günlük, sanatsal ve toplumsal konuları açıklayıcı, didaktik niteliği olan, verilen bilgilerin ispatlandığı gazete ve dergi yazılarına .. ..denir. *İlk makale .. ....tarafından gazetesinde yayımlanır. yayımlanan ........ ...makalesi Milli Edebiyatın doğmasında ve dil anlayışının temelinin oluşumunda önemli yere sahiptir. .. *

Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yazım yanlışı vardır? A) İlk Çağ'da gerçekleşen olayları bana anlatır misin? B) Milliyet gazetesinde ve Ağaç dergisinde yazı- larını yayımlıyordu. Türkler'in en sevdiğim özelliği de buydu. D) Millî Edebiyat Dönemi Türk edebiyatında Yakup Kadri furyası başlamıştı. E) Halk bilimi ürünleri benim için en kıymetli hazi- nedir.

30. Zeka, her kapının anahtarı mı? Neden zekâ üzerinde bu kadar çok uğraşıyoruz? Zeki tavşan, çalışkan kaplumbağaya nasıl yeniliyor? Gelmiş geçmiş en iyi zekâ tanımını "Zeki olduğumu biliyorum cünkü hiçbir şey bilmediğimi biliyorum." diyerek Sokrates'in yaptığını bugün herkes kabul ediyor. Bu parçada anlatılmak istenen düşünceyle aşağıdakilerden hangisi örtüşür? A) Bildiklerimi öğrenmek için bir ömür harcadım, bilginin emek olduğunun farkındayım. B) Yıllarca, bilmediklerimi ayaklarımın altına alsaydım başım göğe ererdi, anlayışı ile çalıştım. C) Emek hırsızlarına emeğe saygının ne demek olduğunu öğretmek için çabalıyorum. D) Gerçeğin gizine sahip oldukça kalabalıkların neler kaybettiğini daha iyi anlıyorum. E) Bildiklerimi söylesem etrafımda gerçek anlamda dost kalmayacağını biliyorum.

4. 2. Edebiyatta, yerliliğin peşine düşmek çıkmaza sokar kişi- yi . Dergi , gazete, roman, eleştiri, deneme, çapraz uyak Batı'dan; gazel Iran üzerinden geldiği için yabancı olarak değerlendirilemez çünkü iletişimin sınır tanımazlığı sayesin- de dünyanın herhangi bir yerinde üretilen bir güzellik kısa zamanda dünyanın öbür ucundakinin de malıdır. A) Edebiyatta bizim gibi görünen hiçbir şey bize ait değildir çünkü edebiyat evrensel bir sanattır. B) İletiştiin güçlenmesi sanatçıları başka edebiyatların sof- rasına götürmüştür. Millî nitelikte bir edebiyat aramak boş bir çabadır, Bati ve Doğu, güçlü iletişim ağını kullanarak bizi esir almıştır. D) İletişimin herkesi çevrelediği bir dünyada edebiyatımız- daki unsurların bize ait olup olmadığını sorgulamak hem boş hem de yanlış bir çabadır. E) Milli unsurlarla dolu bir edebiyatın varlığından söz etmek nafile bir uğraşıdır çünkü iletişimin sihirli gücü sanatçıları taklitçiliğe sürüklemiştir.

04 PARAGRAFC 24. Ben kendi hesabıma sanatım olmadan yaşayamam. Ama bu sanatı her şeyin üstüne koymuş da değilim. Tersine, onsuz edemeyişim, onun beni herkesle bir etmesi ve olduğumdan başka türlü olmaksızın herkesle bir düzeyde yaşatmasıdır. Sanat, benim için tek başına tadı çıkarılan bir şey değildir. Sanat bence, çok sayıda insanı, ortak acılar ve sevinçlerle coşturacak görüntüleri, biçimleri bulmaktır. Demek ki sanat, sanatçıyı insanlardan ayrılmamaya zorlar: onu en gündelik ve en evrensel gerçeğe bağlar. Ve çok kez, kendilerini başka- larından farklı gördükleri için, sanatı seçenler kısa bir zaman sonra anlarlar ki, sanatlarını ve başkalıklarını ancak herkesle benzerliklerini ortaya koyarak gösterebilirler. Bu parçada yazar aşağıdaki yargılardan hanglsine karşı çıkmaktadır? A) Sanat insanların en temel ayrışma noktalarında birleştirici bir rol üstlenir. B) Sanatçılar aşılmaz görünen kültürel farkların karşısına yapıtlarıyla çıkarlar. C) Sanat adami kendi sesini bulma sürecinde içine dönmeyi seçebilen kişidir. D) Özgün sanat yapıtları bu özelliklerine bulundukları kültür ortamında ulaşır. E) Sanatsal farkındalık oluşturmada en önemli görev sanat- çıya düşmektedir. Prf Yayınları

1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde cümlenin an- lamını durum yönünden tamamlayan söz kul- lanılmamıştır? A) Yaratıcı bir yazar, dili de güzel kullanmalıdır. B) Askerler, nöbet yerlerine teker teker geçiyor- lardı. C) Çocuk, büyük bir hevesle her gün okula gidi- yordu. D) Güneş, dağların ardından usul usul yükseli- yordu. E) Yaşadıklarını anlatırken gözleri yaşardı.

11. (1) Sonbahar, gelecek kış mevsiminin gizli telaşını yaşatıyor doğaya. (11) Amasra'da bir Roma yapıtı olan Kuşkayası sisten hiç görülmüyor. (III) Hasankeyf'teki Artukoğulları zamanın- dan kalma cami, minaresindeki son leyleği hüzünle yolcu edi- yor. (IV) Kara kışlarda yağmur her zamankinden daha fazla mesai yapmaya başlıyor. (V) Bolu Dağları'nda, Istrancalarda gezinirken yerlerde ağaç gövdelerinin acılı bakışları görülü- yor. Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde zarf (be- lirteç) yoktur? AI B) II C) III D) IV E) V

SALG LÜTFE OR NE AYNI YA DA YAKIN ANLAMLI CÜMLELER KARA KUTU KİTAPLARI NE 8. NE NE BR NE PR NE PR NI 7. Picasso 1920'lerde kariyerinin önemli bir dönüm nokta- sini oluşturacak kritik bir adım atar: Eşi benzeri olmadi- ği düşünülen sanat eserlerini karikatürize etmeye baş- lar. Karikatür sözcüğü yanlış bir izlenim uyandırmasın. Picasso'nun her biri bir dehayı taklit eden bu yapıtları, basit birer şaka olarak kabul edilemeyecek kadar ustaca yapılmıştır. Picasso'nun, ustalarınkine yakın bir yeteneğe sahip olduğunu kanıtlayan bu eserleri, özgün yapıtlar Öl- çüsünde doyurucu veya derin kabul edilmemiştir çünkü biçimleriyle içerikleri arasında rahatsız edici bir bölünme vardır. İşte tam da bu yönüyle derin bir alay ögesi taşırlar. Aslında ustalar gibi yapabileceğini bu eserleriyle kanıtla- yan ressam, kendi üslubunu belirlemek yerine ustaların hepsine onların kendi tarzlarıyla meydan okumayı seçer. Öte yandan Picasso, döneminde önemli görülüp kültürel bir öge olarak müzelerde sergilenen eserlere verilen de- ğerin ve onur payesinin abartılı olduğunu öne sürer. Bu yapıtları üreten Picasso'nun motivasyonu, ressamlara duyduğu saygısızlık veya resim hakkında söylemek iste- dikleri değil, sanat tarihi hakkında vurgulamak istedikle- ridir. Henüz kendi eserleri geniş çevrelerce tanınmamış sıradan bir ressamın bile o dönemde önemli görülen eserleri kendi üslubuyla taklit edilebilmesine dayanarak şu soruyu sorar: Halktan biri, kralın yaptığını yapabiliyor- sa soyluluğun ne anlamı var? Bu parçada altı çizili sözle anlatılmak istenen aşağı- dakilerden hangisidir? NI DR NL: PR NE OR NE MAL YAYINLARI *** INFORMAL YAYINLARI ** INFORMAL YAYINLARI * INFORMAL YAYINLARI & INFORMAL YAYINLARI & INFORMAL YAYINLARI OR NI PR PR NI AR NI DR A) Tekrar edilebilir sanatsal üretimin ayrıcalıklı kabul edil- mesi beklenemez. B) Eserlerin soyluluk göstergesi kabul edilmesi, sanatın gelişmesini engeller. Müzelerde sergilenen eserler, sanatçılar tarafından üstün olarak değerlendirilir. D) Sanatçılar, eserlere üstünlük payesini ancak halkın ve- rebileceğine inanır. E) Sıradan birinin anlayamadığı sanat, üstün olarak de- ğerlendirilemez. (2020-KPSS) NI OR NI OR Einz 20t im

4. 1. Ara sıra geçiyor bir atlı, iki yayan Bozuk düzen taşların üstünde tıkırdayan Tekerlekler yollara bir şeyler anlatıyor, Uzun yollar bu sesten silkinerek yatıyor. Kendimi kaptırarak tekerleğin sesine Uzanmış kalmışım yaylının şiltesine. (Yaylı: yaylı at arabası) 1 1 Bu dizelerle ilgili aşağıda verilen bilgilerden hangisi yanlıştır? AM 1. dizede nicel anlamlı sözçükler vardır. B) 2. dizede yansıma sözcük vardır. 1 1 1 € 3. dizede insandan doğaya bir aktarım vardır. Dt 5. dizede duyu aktarımı vardır. . 1 1 636. E) 6. dizede ad aktarması vardır.

1. Dönem Tanzimat Edebiyatı Sanatçıları SARAWAN 7. Kendi döneminde "Osmanlıcılık" fikrini benimse- yen yazarın "Lisan-i Osmani'nin Edebiyatı Hak- kinda Bazı Mülahâzâtı Şamildir” adlı yazısı, Milli Edebiyat'ın oluşmasına zemin hazırlamıştır. www.TAR Bu parçada sözü edilen sanatçı aşağıdakiler- den hangisidir? A) Şinasi B) Ahmet Vefik Paşa C) Şemsettin Sami D) Ziya Paşa E) Namik Kemal

Wakale Makale ÜNİTE DEĞERLENDİRME ÇALIŞMALARI A. Aşağıdaki cümlelerin bildirdiği yargılar doğru ise yay ayraç içine "D", yanlış ise “Y” ya- ZINIZ. • tar- 1. Türk edebiyatında ilk makale İbrahim Şinasi tarafından yazılmıştır. (24) Makalede dil, kanali kontrol işlevinde kullanılır. göndergesel olmal. 3. ( ) Edebî makalelerde dil mecaz, yan anlam ve imgelere dayanır. 4. ( ) Makalelerde yararlanılan kaynakları belirtme zorunluluğu yoktur.

Küresel ısınma, sera gazlarının etkisi ile atmosferin, denizlerin Klasik Türk edebiyatına yönelik eleştiriler Tanzimat'tan beri ve dünya yüzeyinin ortalama 15ısının yükselmesidir. Dünya, görülmekle birlikte, bu eleştirilerin en çok ses getiren ve güneşten gelen ışınların direkt etkisinden çok, yansıyan işınlarla yankılan onlarca yıl devam edenlerinden biri Abdülbaki Isinır. Güneş Gölpınarlı'nın "Divan Edebiyatı Beyanındadır" (Gölpınarlı 1945) ışınlarının karbon dioksit ve metan gibi çeşitli gazlar tarafından adlı kitabı olmuştur. Bu kitap, -klasik Türk edebiyatını çok iyi tutulmasına "sera etkisi" adı verilmektedir. Bu etki ile gezegen bilen bir akademisyenin kaleminden çıktığı için olmalıdır- geniş yüzeyindeki ısının bir kısmı tutulur ve isi kaybı önlenir. Ancak, yankı uyandırır. Kitaba yönelik eleştiriler, başlangıçta yazarına özellikle fosil yakıtların tüketilmesi sonucunda sera gazları karşı öfke ve sitem içeriklidir. Ancak Hilmi Yavuz'un atmosfer içinde daha çok tutulur olmuş ve böylece dünyanın "Mazmunları Gerçeklik Saymak" (Yavuz 2004) adlı yazısı ile ISISI artış göstermiştir. işte, küresel ısınma sera gazlarının "Divan Edebiyatı Beyanındadır" (Yavuz 2006: 41) adlı şiiri de artarak fazla isi tutması sonucunda oluşmaktadır. Gölpınarlı'nın söz konusu kitabına yönelik itirazlar taşımakla birlikte, itirazların içeriği öfke ve sitem değil, gerçeklik algısıdır. Her doğruyu söylemeye gelmezmiş, birtakım doğruları yaymamak, çokluktan, kamudan gizlemek gerekmiş... Peki, ama bir doğruyu söylememek, gizlemek, yayılmasını önlemeye ça- lışmak o doğrunun yerinde duran yalanı sürdürmek demektir. Yalanın yalan olduğunu bilerek gene sürmesine göz yummaya hakkınız var mıdır? Bazı yalanlar kutsalmış onlara dokunmaya gelmezmiş... Bir şeyin yalan olduğunu anladık mı kutsallığına artık inanmıyoruz demektir; bunun için "kutsal yalan" sözü bir şeyin hem köşeli hem de yuvarlak hem katı hem de biçimsiz olduğunu söylemek gibi bir saçmadır. Ama duygularını birer düşünce saymaktan çekinmeyenler böyle saçmalarla kolayca bağdaşabiliyor. Bu bayram, dilimizin bir kelime kaybettiğine iyice inandım. "Tandır" gibi "kağnı" gibi artık yaşanan hayatta, yeri kalmamış, şöyle böyle bir kelime değil; zarif, ince, medeni bir kelime. Kapıyı çalan çöpçünün pos biyikları arasında onu aradım. Yok!.. Bahşişini alan bekçinin kavlak dudaklarından onu bekledim. Yok!.. Bakkalın çırağından, sebzecinin yamağından, kasabın oğlundan onu işitmek istedim. Yok... Ipek mendilini alan oğlan, eşarbini kıvıran kız, iki buçukluğu cebine indiren manav, üç gün kapımızı kim çaldıysa hediyesini kim aldrysa bana o beklediğim kelimeyi vermeden gitti!

Tuy ( ) Makale konuşma dili havasında rahat bir dille yazılır. ( ) Makale başlığı konunun ilgilileri tarafından okunacak ilk bölümdür. ( ) Yöntem bölümü makalenin bütününde geçenlerin ana hatlarıyla ifade edildiği bölümdür.