Paragraf Genel Tekrar Soruları

A A A A DENEME SINAVI - 2 36-37. soruları aşağıdaki parçaya göre cevap- layınız. 1. Binlerce yıl Batı ve Doğu medeniyetlerini aynı de recede etkilemiş olan Elemanlar kitabı sadece bir matematik kitabı değildir. Gerçeği açığa çıkarma çabasının ciddiyetini ve bunda gizli olan mutlu- luğu yakalayan, okuyucuda da öyle olmasa da bir an için bu mutluluğu yakaladığı hissini uyandıran bir kitaptır. II. James Joyce'un eseri Ulysess için, asıl yazıl- dığı dil olan İngilizceye bile çevrilmesi gereken bir roman benzetmesi yapılır. Dil ve anlam oyun- larıyla dolu olan bu roman her dile aynı başarıyla çevrilememiş hatta birden fazla çevirisinin yapıl- dığı dil sayısı çok kısıtlı kalmıştır. Oysa Türkçede Nevzat Erkmen ve Armağan Ekici tarafından ya- pılmış birbirinden başarılı, Ulysses lezzetini ra- hatlıkla taşıyan iki çeviri vardır. Türkçenin bu olanaklarını matematik dünyasının bugüne kadar kullanmamış olması, en azından Elemanlar eseri için, bir kayıptır. Bu kayıp, dilin teknik terimlere yeteri kadar hâkim olmayışından gelir. 36. Il numaralı parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? AYT. parçada ifade edilen konuyla çelişen bir durum- dan söz edilmektedir. B) 1. parçada anlatılan durumun sebep olduğu bir olumsuzluktan bahsedilmektedir. 1. parçadaki olgunun, yazarları neden daha fazla etkilemediği açıklanmaktadır. D) I. parçada belirtilen olgunun dile kazandırılmayı- şının nedeni belirtilmektedir. E.parçada değinilen düşüncenin bilimsel olarak kanıtlandığı gösterilmektedir. A A rkpe Yazildiktan on yil sonra okunacaktır? Salt Faik onlar daha yüz yaşında yüz elli yaşını dol- mlp okunuyor. Bir de s'in Don Kişor'u var ar aşağıdaki anla- ahiptir? C) inandinicilik Doğallık amaya gerek isi kazandır- iklerini ifade malar, kural sistemleri, da makine ar eş anlı er bulun- re uygu- Si yapay ay zeká er, ge- karım arak lan- ver Puan Yayınları | Güç Sende Artık 37. Numaralanmış parcalori A 38- lay Yüz lunt keli şev rim de ti te le

5 I. Yaşanan çağ, değerlerine sahip çıkamayan ve yeni değerler oluşturamayan toplumların geleceklerinin sıkıntılı olacağını göstermektedir. II. Felsefe, bir yandan evrensel değerlerin öğrenilmesi ve oluşturulması sonucunu doğururken bir yandan da toplumun kendine özgü değerlerine yönelmeyi sağlamaktadır. Numaralanmış l. cümle ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? A) II. cümlede değinilen bilim dalının sosyal faydalarını karşılaştırmalı olarak ele almaktadır. B) II. cümlede vurğulanan "Felsefe birikimli ilerler." iddiasını temellendirmenin koşulunu belirtmektedir. C) II. cümlede sözü edilen alanın geniş kitlelerin bakış açısına göre değişim yaşadığını ortaya koymaktadır. D) II. cümlede belirtilen felsefenin toplumlar tarafından nasıl algılandığını dile getirmektedir. E) II. cümlede dile getirilen felsefenin işlevsellik açısından önemini açıklamaktadır.

2. DUN Duny done 1. Farsçayı öğrenmeden Ömer Hayyam rubailerinin çevirilerini okuduğum yıllarda değişik nedenlerle dikkatimi çeken iki rubai vardı. Bunlardan biri aynı zamanda çevirmenin kitabının arka kapağında yer alan şu rubaiydi:"Ey körl Bu yer, bu gök, bu yıldızlar boştur boşl/ Bırak onu bunu da gönlünü hoş tut hoşl/şu durmadan kurulup dağılan evrende/Bir nefestir alacağın, o da boştur boş!" O günlerde ezberlemeye değecek kadar güzel bulduğum bu rubaiyi, Farsçayı öğrendikten sonra asıl metninden okuduğumda şaşırıp kaldım. Neden mi? Rubainin dört dizesinden ilk ikisi asıl metinde hiç yoktu da ondan! Rubainin dizelerinin düzyazı olarak tam çevirisi şöyledir: "Ey habersizler! Bu şekillenmiş varlık (beden) hiçtir/Bu dokuz katli ve bezenmiş gökkubbe de hiçtir./Hoş ol ki bu Kurulup-Dağılma Yurdu'nda:/Bir nefese bağlıyız o da hiçtir." Dikkatli okunduğunda hemen anlaşılacağı gibi yapılan çevirideki ilk iki dize, asıl metinde yoktur. Aşağıdakilerden hangisi bu metinden çıkarılabilecek bir sonuçtur? 3D yayınları A) Sonuç şudur: Hayyam'ın her bir dizesi derinlikli anlamlar içerir. Sıradan bir okuma eylemiyle onun şiirlerine yaklaşılamaz. Geniş bir birikim ve derinlikli bir algılayış ancak sağlıklı okumalar oluşturabilir. B) Sonuç şudur: Ömer Hayyam, yaşadığı dönemin sınırlarından sıyrılıp çağlar ötesine uzanabilen bir sanatçı olarak her zamanı kucaklayabilen bir nitelikle dünya kültür mirasının önde gelen sanatçılarından biri olmuştur. C) Sonuç şudur: Hiç kimse Hayyam kadar etkisi uzun süren bir şiir söylemi oluşturamamıştır. Böyle olduğu için de günümüzde ya da yakın zamanda bizi yürekten saracak ozanlarla karşılaşamıyoruz. D) Sonuç şudur: İlk iki dize asıl metinde hiç yoktur, Hayyam'ın söylemedikleri söylenmiştir. Çevirmenin Farsça bilmemesi, kitabının ön sözünde kendisinin de açıkladığı gibi bu çeviriyi Abdülbaki Gölpınarlı'nın düzyazı Hayyam çevirilerinden yararlanarak yapmış olması buna neden olmuştur. E) Sonuç şudur: Kendi gerçeğinden sıyrılıp evreni anlamlandırmaya çalışan her sanatçının ortaya koyduğu ürünler, eninde sonunda kıymet bilir okur kitlesiyle karşılaşacaktır. Burada önemli olan da Hayyam'ın şiirlerini Farsça söylemesi değildir. Önemli olan Hayyam'ın evrensel temalara değinmesidir.

6. Aytmatov, doğayı insanı anlatmanın bir aracı olarak kullanmıyor; onu kendisi olduğu için önemsiyor, "do- laysız" anlatıyor, insanı da "doğal" hâliyle. Bu cümleden aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz? A) Aytmatov'da doğa da bizzat eserin kahramanların- dan biri sayılabilir. B) Aytmatov, doğayı bir tiyatro dekoru gibi kullanmaz. Aytmatov, pastoral betimlemelerinin güzelliğiyle ta- ninan bir yazardır. D) Aytmatov, kahramanlarını gerçekçi bir yaklaşımla anlatır. E) Aytmatov, eserlerinde doğaya yer veren bir yazardır.

Türkçe fo- nin a- da aki c'te sa- hut EÇI- ko- ini, he- 21. Anadolu halkının leyleklerin göçü ve leyleği kutsallaştır- ması üzerine çeşitli atasözleri de günümüze taşınmış. Leyleği kuştan mı sayarsın; yazın gelir, kışın gider; ley- leğin ömrü laklakla geçer; leylek havada, yumurtası yu- vada... Yeri gelmişken "leyleğin attığı yavru" sözü veya eski kartpostallara kadar yansıyan "bebek getiren ley- lekler" mitinden de bahsetmek lazım. Bu mitin İskandi- navya ve Kuzey Avrupa'dan Türk mitolojisine kadar pek çok kültürde yeri olduğu belirtiliyor. Leyleklerin bahar aylarında doğmamış ruhları dünyaya taşıdıklarına dair çok eski bir inanış, zamanla onların gagalarıyla bebek taşıdıkları mitine dönüşmüş. 19'uncu yüzyılda Dani- markalı yazar Hans Christian Andersen'in Leylekler adlı masalıyla bu efsane popüler hâle gelmiş. Bu parçada aşağıdaki sorulardan hangisinin cevabı yoktur? gisi dan kur- nlar, olan sini, ğlar sifleri ecek A) Leyleklerle ilgili hangi atasözleri bulunmaktadır? B) Bebek getiren leylek miti nereden gelmektedir? C) Bebek getiren leylek miti hangi kültürlerde görülmek- tedir? D) Leyleklerin kutsal varlıklar olarak görülmesinin ne- deni nedir? E) Bebek getiren leylek mitini halkın zevkine uygun hâle getiren gelişme nedir?

mıştır. ada kullanıl- D E 4. Şehrazatın birinci gece anlatmak için seçtiği Tacir ve ifrit'in öyküsünü anlattığı masal benim için çok önemli. Bu öykü dünyaya nasıl bakmak gerektiğini altını çize- rek tarif eder bize. Her eylemimizden sorumluyuz. İfrit'in oğlunu, hurma çekirdekleri yüzünden, bilmeden öldüren Tacir'in öyküsü, bilmeden ve görmeden yaptığımız her hareketin evrende bir sonuç yarattığını anlatır. Bundan dolayı sorumluyuz. Öyküde Tacir, İfrit'in oğlunu öldür- düğü için sorumludur, itiraz etmez, ben görmedim, de- mez. İşte size fizik yasası kadar net bir ahlâk yasası. Başkasına karşı, tanıdığımız ya da tanımadığımız kişi- lere karşı, ondan da önemlisi doğaya karşı, bilmeden ya da bilerek kötü ya da iyi etkide bulunabiliriz. Bu parçada aşağıdakilerin hangisine örnek yoktur? A) Amaç cümlesi B) Dogrudan anlatım cümlesi C) Karşılaştırma cümlesi D) Örneklendirme cümlesi E) Öznel anlatımlı cümle AYDIN YAYINLARI

gonul B) (gereğini y A) durumunu gitmek statüsünü - odaklanmak ekonomi seviyesini - imza atmak D) düzeyini - saplanmak Ey seviyesini kilitlenmek (becerikli hepsi bir dinletme Bu parç mi par maktad A) 2. Ruhunu benliğinde eritmek isteyenleri dikkatlice gözlem- leyin. Konuşmalarına kulak kesilin ya da davranışlarına uzun uzun bakın. Bir fark göremeyeceksiniz. Neden mi? Onlar ehil eller ocağında piştiler yıllar yılı. Sevgiyi Yunus'tan, aşkı Yesevi'den hoşgörüyü Mevlana'dan aldı- lar. Bu parçadaki altı çizili sözle anlatılmak istenen aşağı- dakilerin hangisinde vardır? A) Yârin mektubunu saklarım koynumda Okusam da can verir koklasam da 4. B) Yüce dağ başına kurmuş bir çadır Kendini göğe çıkarmış sanır Pul olayım kına yakan ellerde Bir zaman benim olan şimdi nerde A Tabip olmayana yaran sardırma Aşık olmayana gönül açtırma Avcıya vurulmuş bir ceylan gibiyim Sedef olmasan da ben sende inciyim 3

4. Edebiyat, doğal dile yaslanan ancak doğal olmayan bir dille gerçekleştirilir. Aşağıdaki açıklamalardan hangisi bu cümlenin anla- mıyla örtüşmektedir? A) Edebiyat ürünlerinin dili, doğal dilden kaynaklanma- sına karşın ondan büyük ayrılıklar gösterir. B) Edebiyat, günlük yaşamda kullanılan doğal elit di- şinda hiçbir malzemeye ihtiyaç duymaz. C) Sözlü ve yazılı edebiyat ürünleri, doğal dil aracılığı ile kuşaktan kuşağa aktarılagelmiştir. D) Edebiyat ürünleri, bir dilin imkânlarını, zenginliğini, güzelliğini gösteren en önemli araçlardır. E) Dilin tanınması, öğrenilmesi edebiyat eserlerinin okunarak içselleştirilmesiyle mumkündür.

16. Bilim dünyasında kadınların rolü tarihte, ne yazık ki, erkeklerin gerisinde kalmıştır. İtalya'nın ilk kadın dok- toru olan Dr. Maria Montessori de o kadınlardan biri- dir. Gitgide daha aşina olduğumuz Montesori eğitimi, onun tarafından geliştirilmiştir. 1870 yılında doğan Dr. Maria Montessori, çeşitli ülkelerin eğitim sistemini ve çocuklarını incelemiş ve yaptığı çalışmalarla 1900'lü tır. Avrupa ve özellikle Amerika'da yaygın olan Mon- yıllarda etkisini gösterecek olan yöntemi kurgulamış- tesori eğitim yöntemi, klasik eğitimden farklı olarak sözlü eğitimden ziyade özel tasarlanmış araçların ve oyuncakların eğitimde daha etkin olduğuna inanır. Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre ---- aşağıdakilerden hangisi getirilemez? A) Klasik sistemle tek ortak yanı, okul öncesi eğitimin önemli olduğunu savunmasıdır B) Bu sayede Montesori sisteminin gelişmiş ülkeler- de de yayılması amaçlanmaktadır C) Sınıf ortamını, öğrencilerin birbirlerinden öğren- melerini destekleyecek şekilde düzenler D) Çocuğun ilgi alanlarına, öğrenme hızlarına, kişilik özelliklerine göre planlamalar yapar E) İnsan doğuştan iyiye yöneliktir ve esas amacı ken- dini ispatlamaktır, bakış açısını benimser . yy.dan sonra Türkçe, İngilizce istilasına maruz Idi. Cumhuriyet rejimi; Osmanlı ve Selçuklu yöne- lerinin aksine, dünyadaki bilinçlenmenin paralelin- dili millî bir unsur olarak kabul etti ve Türkçenin unmasına çaba gösterdi. Bu çabaların bir kısmı, devlet eliyle kurulan TDK tarafında IS YAYINLARI

529 19. - Resimler, çocukların aynasıdır. Bu dönemde oto- kontrol gelişmediği için çocuk, ne hissediyorsa onu bo- tün açıklığıyla resme döker. Bu nedenle çocuğun resmi. olduğundan çok daha fazla anlam ifade eder. Resim; çocuğun psikolojisinin, gelişiminin, becerilerinin bir gös- tergesidir. Bir çocuğun resmine bakarak korkulan, kay- gıları, özlemleri ve istekleri anlaşılabilir. Arkadaşları çevresi ve anne babası ile olan ilişkilerine dair önemli ipuçlar elde edilebilir. Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre aşağı- dakilerden hangisi getirilmelidir? A) Resim yapmak çocukların duygusal gelişimini olumlu etkiler B) Çocukların dünyasında resmin çok farklı bir yeri var- dir C) Her çocuk resim yapmaktan hoşlanmaz D) Resimler çocukların sanatsal yeteneklerini ortaya çı- karır E) Resim yapan çocuklar daha öz güvenli ve duyarlı olur

. (I) Philosophia yani "bilgeliğe duyulan aşk” anlamına gelen felsefe, bugün zihinsel bazı ipleri çözme ve bağlama gibi spekülatif bir beyin jimnastiğine indirgenmiş olsa da "bilgelik” kavramının tanımı gereği teori ve pratiğin el ele yürüdüğü bir alandır. (II) Bilgelik doğru bilginin doğrultusunda, insanı ve toplumları faziletli ve iyi olana yönelten tecrübelere denk düşer. (III) Bu yönüyle felsefe, sanıldığının tersine, yaşama sanatı olarak düşünce, duygu ve eylemin bir aradalığına vurgu yapar. (IV) İnsanın kendini ve çevresini tanıması yoluyla yaşam boyu öğrenme çerçevesinde, felsefeyle ilgilenen veya filozof olan kişi, günümüz çevre ve insan sorunlarına duyarsız kalmayan, sorunların değil çözümün bir parçası olmayı seçen bir birey olacaktır. M) Bu anlamda felsefe kişinin fildişi kulelerden aşağıyı seyretmesi değil, sosyal aksaklıklara duyarlılığı yitirmeden bilfiil çalışması anlamına gelir. Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda yapılan saptamalardan hangisi yanlıştır? A) Ide felsefenin davranış ile düşüncenin birliğinden doğduğu ifade edilmiştir. B) II.de bilgeliğin erdemli olmaya ve iyiliğe yönelttiğine vurgu yapılmıştır. C) IIl.de felsefenin zannedildiğinin tersine duygu ve eylemin birlikteliği olduğu belirtilmiştir. D) W.de felsefeyi öğrenmenin sorunlara çözüm üretmedeki faydası vurgulanmıştır. E) V.de felsefenin bireyin toplumsal sorunlara karşı duyarlı hale gelmesine katkısı olduğu belirtilmiştir.

B B B TYT - 2 HR i hem 7. Ah, nasıl geri dönmek, yine yaşamak istedi o günleril.. Bu cümlede öne çıkan duygu ile aşağıdaki dizelerden hangisinin teması özdeştir? gisini A) Benim yurdum hiçbir yere benzemez Her yeri başkadır Anadolu'nun idir. B) Kasnağından fırlayan kayışa Kaptırdın mı kolunu Aliş'im C) Sana gitme demeyeceğim Üşüyorsun ceketini al. D) Türkülerde tüter dağ dağ, yayla yayla Köyümüz, köylümüz, memleketimiz E) Dünya cennetinden çiçekler derip Türküler söylensin barıştan yana

PARAGRAF törler özel- mesi adi- bazi nları var- kül- 11. 18. yy.da bilimsel düşünce alanında bazı gelişmeler ya- şanır. Bunlardan biri D. Hume'un tümevarımın imkânsız- lığıyla ilgili kanıtıdır. Hume'u öncelikle pozitivist felsefenin temelindeki “analitik” ve “sentetik” önermeler ayrımından tanıyoruz. Analitik önermeler, kavramlar arasındaki ilişki- leri, fazladan hiçbir bilgi vermeden anlatan önermelerdir: “Bekârlar evli değildir." gibi. Sentetik önermelerse "Orta Doğu'da petrol yatakları vardır.” önermesinde olduğu gibi duyu deneyimlerine dayanarak bilgi aktaran önermelerdir. Ancak Hume'a göre tekil gözlemlerden, duyu deneyimle- rinden yola çıkılarak ulaşılan genellemelerin gerçeği yan- sıtması kuşkuludur. Geçmiş deneyimlerimize göre yapılan bazı önermeler hep doğrulandıkları için, bunların ileride de doğrulanacakları düşünülür ve tümevarım yoluyla genelle- melere gidilir. ----. Bu konuda tek dayanağımız alışkanlık- larımızdır ve onlar değişebilir. im. ay- er- de- uni 1- Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına gö- re aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? A) Cünkü bilimsel çalışmalarda başvurulan yöntemlerden biri de tümevarım yöntemidir B) Kanıtlanmış verilerle geleceğe yönelik tahminlerde bu- lunmak, sık rastlanan bir durumdur C) Tekil örneklerden genel yargılara ulaşılması bilim dün- yasında çok tartışılan bir yöntemdir DI Tümevarim yöntemi uygulanarak elde edilen sonuçla- rin genel geçerliliği olduğu kabul edilir E) Oysa geçmişte doğrulanmış olanın ileride de doğrula- nacağına dair elimizde bir kanıt yoktur

B TYT / TÜRKÇE 12. İnsan duygu ve düşüncelerinin, tek sesli veya çok sesli olarak anlatımına müzik denir. (1) Müzik genelde, enstrü- man denilen müzik aletleri kullanılarak yapılan bir sanat olup insanın coşkulu, sevinçli ve hüzünlü duygularını ifade eder. (11) Genelde uzakta olan sevgiliye kavuşma arzuları, sitemleri, coşkuları, sevinçleri; bazen de tabiat hakkında dağlara, yollara, bulutlara, çöllere sitem ediş- leri dile getirir. (III) Müzik; kendi bütünlüğü içinde klasik müzik, senfonik müzik, sanat müziği, halk müziği, pop müzik gibi çeşitli sınıflara ayrılmıştır. (IV) Anadolu insa- nimiz, halk müziğini daha çok sever ve türkü, en önemli formdur. (V) Batı'da ise sanat müziği ve pop müziğe daha fazla rağbet edilir çünkü kültürel kimlik, müziğin seçiminde önemlidir. Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci parag- raf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar? A) 1 B) 11 C) III D) IV E) V

A A TYT / Türkçe 35 ve 36. soruları aşağıdaki parçaya göre cevap- layınız. A k c d y d d o (1) Rahat bir giysi olduğundan hemen her yaştan insanın tercih ettiği tişörtlerin üzerinde yer alan ve büyük çoğunlu- ğu ingilizce olan yazılar birçoğumuzun dikkatini çekmiştir ya da çekmektedir. (II) Tişörtlerin ve tişört yazısıyla ilgili ilk tasarımların İkinci Dünya Savaşı başlarında Amerika'da ortaya çıktığı düşünülmektedir. (III) Buna karşılık giysi vb. eşyalar üzerinde logo türü çizimlerin bulunması ve kul- lanımı, yüzlerce yıl öncesinden eski Yunan'da başlamış ve o zamanlar süsleme sanatının bir parçası olmuştur. (IV) Öte yandan, günümüz tişörtlerindeki yazı ve görsel- lerin ilk örnekleri sayılabilecek tişört yazıları, ilk önceleri bir iş yerindeki işçinin statüsünü belirtmek için tasarlan- mıştı. (V) Tişörtler üzerinde resim baskıları vb. tasarımlar 1960'lardan sonra görülmeye başlandı. (VI) Bu tasarım- larla eş zamanlı olarak insanların düşüncelerini, poli- tik söylem ve sloganları yansıtan giysiler/tişörtler dikkat çekmeye başladı. (VII) Günümüz tişörtlerinde daha çok yabancı dildeki baskılar tercih edilmekte hatta bazı özel siparişler bile verilmektedir. 9 d o Ir n h g d 37. E a A E 35. Bu parçada tişörtler ve tişört yazıları hakkında aşağı- dakilerlerden hangisine değinilmemiştir? A) İlk olarak ne zaman ortaya çıktığına D B) Hangi amaçla kullanılmaya başladığına c) üzerindeki ilk tasarımların Antik Yunan'a uzandığına D) Geçmişten günümüze değişim geçirdiğine E) Bazı tişört baskilarinin ideolojiyi yansıttığına E 38. A y

24. Hiçbir eserin tam, eksiksiz olduğunu söyleyemeyiz. Don Kişot günümüzde bir yayınevine gönderilse dosya iade edilebilir ya da editörler birçok yerinde değişiklik talep edebilirdi. İnsan yapımı her eserde kusur vardır. İnsan düşünceli yanından dolayı kusurlu bir yaratıktır, üstün fa- lan değildir. Sanatı yaşamın, doğanın taklidi olarak kabul edip yeniden ürettiğimizde kusursuz olmasıdır asıl sorun. Her eserde mümkünse eksiklikleri değil de güzellikleri görmeye çalışıyorum, sonuçta bir emek harcanmış, eme- ğe saygı çerçevesinde bile ortaya konan her eserin okun- maya değer olduğunu düşünüyorum ama zaman darlığı ve seçeneklerin bolluğu birçoğunu elememi elzem kılıyor. Bu parçadan aşağıdakilerin hangisine ulaşılabilir A) Kusursuz bir esere ulaşabilmek için sanatı doğanın taklidi olarak benimsemek gerekir. B) Her eseri değerli kılan kusursuzluğundan ziyade o IMG is eser için harcanan emeğin büyüklüğüdür. C) Yayınevlerinin kusursuz eser anlayışı klasik denebi- lecek birçok eserin kaybolmasına neden oluyor. D) İnsanı diğer canlılardan üstün kılan özelliği kusur- suzluk peşinde olmasıdır. E) Sanat eserlerinde önemli olan insanın kusurlu yanla- rini yansıtmasıdır.