Paragraf Genel Tekrar Soruları

38. (1) ins TYT / KONTROL - TÜRKÇE Çocuk denilince aklımıza ilk gelen kavramlardan biri "oyundur" çünkü oyun çocukluk döneminin vazgeçilmezi- dir . Bebekler kendi ellerini keşfetmekle başlattığı oyun sü- recini, “ceee” oyunu ile devam ettirirley lik önce bebekler kendi başına oynar, sonrasında arkadaşlarla birlikte oyna- nan oyunlar gelir, sonra da kurallı oyunlar devreye girer. Bu süreç çocuklukta bitmez, yetişkinliğe ulaştığında insan yine oyun oynar. Halk oyunları, spor oyunları, kahveha- nelerde oynanan oyunlar ve sanal oyunlar yetişkinlerin oynadığı oyunlardır. Oyun çocuk gelişiminde çok önemli bir yere sahiptir. Çocuğun sağlıklı bir gelişim gösterme- sinin en önemli yolu doya doya oynamasıdır. Oyun yolu ile çocuk bedenini hareket ettirir; ziplar, koşar, tırmanır, taşları ve misketleri tutup atar. Bu parçada oyun ile ilgili olarak, 1. Çocuğun gelişimihe önemli katkıları vardır. II. insanın farklı dönemlerinde farklı türleri bulunmakta- dir. ITOS III. Zamanla bir alışkanlık hâline gelmektedir. yargılarından hangilerine ulaşılabilir? A) Yalnız! B) Yalnız III D) II ve III E) I, II ve III C) I ve II 39 B

asi açık 11. () Sik sik, dil yetisinin eklemliliğinden söz edildi- ğini duvarız. (U) Bunu söyleyenler, tam anlamıyla ne demek istedikleri sorulsa düşüncelerini lamakta sanırım güçlük çekeceklerdir. (W) Ne var ki eklemlilik teriminin, bütün dilleri gerçekten de niteleyen bir özelliği belirttiği de kuşkusuz- dur. (W) Ancak dil yetisinin eklemliliği kavramına açıklık getirerek bunun iki değişik düzlemde or taya çıktığını belirtmek yerinde olur. (V) Dil, In- sanlar arasında anlaşmayı sağlayan, sonradan çevre etkisiyle oluşan ve kendi kuralları dahilinde gelişen doğal ve canlı bir varlıktır. Bu parça iki paragrafa bölünmek istenirse bi. rinci paragrafın son cümlesi aşağıdakilerden hangisi olur? 1. (0 g ş d O DU il AT C) III D) IV E)|| B) V d

37 - 38. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Danimarkalı dilbilimci V. Thomsen'in 1893 yılında Köktürk (Göktürk) harfli metinleri çözdüğünü duyurmasıyla Türk yazıtla- nna olan ilgi birden yükselişe geçti. Avrupa'da cereyan eden bu gelişmeler, Istanbul'dan da ilgiyle izleniyordu. Bu konu 1895'te Ikdam gazetesinde haber edildi. 1897'de de Necib Asım Ya- ziksız tarafından En Eski Türk Yazısı (Yanıklar, 2015) adıyla kamuoyuna duyurulan Göktürk metinleri Anadolu coğrafyasın- da bilimsel zeminde incelenmeye başlandı. Cumhuriyet'in ilk yıllarında Hüseyin Namik Orhun ile doruğa çıkan bu çalışmalar, sonraki yıllarda gittikçe azalmaya başladı ve durma noktasına geldi. 2000'li yıllarda saha araştırmalarına başlayan Türkolog- larla canlanmaya ve ilgi görmeye başlayan yazıtlar, beklenme- dik bir biçimde 2010'lu yıllarda bilim dünyasını aşarak topluma inmiş, popüler kültürün sosyolojik bir dışavurumu olarak kendini göstermiştir. 37. Bu parçada Köktürk harfli metinler ve ardından yaşanan gelişmelerle ilgili aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz? A) Göktürk alfabesiyle yazılan metinler günümüzde hâlâ kulla- nilan alfabelerle örtüşmektedir. B) Bu metinlere olan ilgi inişli çıkışlı bir süreç izlemiştir. FenCebir Yayınları C) Metinler zamanın İstanbul basınında dile getirilmiştir. D) Metinler yabancı bir bilim insanı tarafından çözünlenmiştir. E) Avrupa bu yazılara yoğun ilgi göstermiştir.

Herakleitos; insanları bilgiyle ilişkileri bakımından "anlamayı bilen- ler" ve "anlamayı bilmeyenler” şeklinde ikiye ayırır. Anlamayı bilen- ler, her zaman araştıran kişilerdir; bilmeyenler ise sağırlar gibidir. Herakleitos'a göre insanların çoğu, evrendeki yasayı görememek- tedir. Bunun nedeni, bedensel hazları fazlaca önemsemeleridir. Ona göre insanın bilgi edinmesindeki iki önemli kaynak, gelenekler ve duyulardır fakat her ikisi de gözden geçirilmelidir . Ayrıca bilgiyi bi- riktirmek, çok şey bilmek anlamına gelmemektedir . İnsan, gelenek ve duyulardan gelen bilgileri aynen kabul ediyorsa yanılabilir. Bu nedenle insan, her iki bilgi kaynağını aktif biçimde sorgulayıp an- lamlandırarak bilgeliğe ulaşabilir . Bilgeliğin temel amacı, evrende hüküm süren yasayı anlamak ve ona göre yaşamaktır. Bu parçaya göre Herakleitos ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez? Bilgiyle bağlantısı yönüyle bireyleri sınıflandırdığı BY Bilgeliğin esas hedefinin ne olduğunu açıkladığı SY Bilginin doğruluğunun araştırılması gerektiğine inandığı DY Bedensel hazlar üzerine bir düşüncesinin olduğu El Bütün yapıtlarında evrensel konulara yer verdiği

y 26. Ekonomik değeri en yüksek olan geri dönüşümlü mal- zemeler metallerdir. Ülkemizde her yıl 20 000 ton civa- rinda metalin geri kazanımı sağlanmaktadır. Metallerin geri dönüşümü ile enerji tüketiminin %70'i, su kirliliği- nin %60', hava kirliliğinin %30'u önlenebilir. Kullanılmış alüminyumdan alüminyumun geri kazanımı, ham mad- deden alüminyum üretimine göre %95 daha az enerji gerektirir. Bu yöntemle önemli oranda enerji kaynağı korunmuş olur. Geri dönüşüm; yeryüzünde ve yer al- tında bulunan kaynakların korunması, hızla tüketilmesi, enerji tasarrufu sağlanması ve atık miktarının azalması açısından son derece önemlidir. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisi söy- lenebilir? A) Geri dönüşümlü malzemeler, toprakta daha hızlı bir şekilde çözüldüğü için insan sağlığı açısından daha az risk barındırır. B) Toprakta hızla çözülebilen malzemelerin üretimi art- tıkça dünyadaki kirlilik oranı azalır. C) Diğer malzemelerle kıyaslandığında metallerin geri dönüşümde ekonomi ve çevre temizliği açısından önemi büyüktür. D) Tüketicilerin metal kaplı ürünlere yönlendirilmesi, çevre temizliği açısından büyük önem taşımaktadır. E) Geri dönüşümlü malzeme kullanımı yaygınlaştıkça dünyadaki kirlilik oranında da önemli düşüşler görü- lecektir. +

A A A A ens 32. 31. MODİFİYE ORUÇ DİYETLERİ Modifiye oruç diyetleri genellikle düzenli olarak planla- nan, oruç günlerinde enerji gereksiniminin %20-25'inin karşılandığı bir yöntemdir. Çalışmalarda oruç terimi, enerji alımı yerine sınırlı enerji alım sürelerini tanımla- mak için kullanılır. Aralıklı enerji kısıtlaması olarak da adlandırılan bu diyet, haftada 2 ardışık olmayan gün için enerji kısıtlaması içeren ve diğer 5 günü normal düzey- de enerji alan popüler 5:2 diyetinin temelidir. Modifiye oruç diyetlerinin müdahale denemelerinden elde edilen sonuçlar; bu yeme alışkanlıklarının insülin, açlık kan şekeri, LDL kolesterol, trigliserit seviyelerini azalttığını ve ağırlık kaybına yol açtığını göstermektedir. Bununla birlikte modifiye oruç diyetlerinin standart enerjisi kısıt- lanmış diyetlere göre daha fazla ağırlık kaybına veya metabolik değişikliklere neden olduğunu gösteren çok az kanıt vardır. r g 1 S r Bu köşe yazısıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söy- Jenebili!? AT Güncel bir konunun ruhsal etkilerine değinilmekte- dir. B) Kanıtlanamayan varsayımlar üzerinde yorum yapıl- maktadır. İstatistikî verilerin gerçeği yansıtmadığı ortaya ko- yulmaktadır. Kendi içerisinde tutarsızlıkları ve yanlılıkları bulun- maktadır. E) Bilimsel düzeyde ciddiyetle yapılmış bir çalışmanın sonuçları titizlikle açıklanmıştır.

2. Bulvarı kesen sokağın başındaki dükkânında sabahtan beri ku- maşları kesiyordu. Ödeyeceği borçları düşündükçe başına ağrı giriyordu. Gelen faturaları ödemezse dükkânın elektriğini kese- bilirlerdi. Bugün işini yarıda kesti ve eski bir dostunu görmek için sokağa çıktı. Sokak çok kalabalıktı; yolunu ikide bir, paket taşıyan motosikletler kesiyordu. Yine de dışarı çıkmak iyi gel- mişti, nihayet arkadaşıyla buluşabildi. Bu parçada "kesmek” sözcüğü aşağıdaki anlamlardan hangi- sine karşılık gelecek şekilde kullanılmamıştır? A) Geçişi önlemek B) Son vermek, gidermek C) Bir şeyden yoksun bırakmak D) Ara vermek E) Kesici bir araçla bir şeyi ikiye ayırmak TÜRKÇE

TYT - Paragraf 16. Yazar olmak için karşımıza çıkan ilk sorun, dil soru- nudur. Hemen bunun yanı sıra da kültür sorunu ge- lir. Daha önce bu iki sorunu çözemeyen bir genç yazmaya çabalasa da başarı sağlayamaz. Özellikle yazı sanatına dayalı, bütün sanat kolları, dil ve kül- türü gerektirir her şeyden önce. Bu nedenle yazar- likta dil ve kültür atbaşı gitmelidir. Bu parçaya göre başarılı bir yazardan beklenen nedir? A) Dile gereken önemi verme Dili ve kültürü aynı derecede önemseme C) Yazma çabalarında özgünlük ve titizlik D) Kültürün bir dil sorunu olduğunu görebilme E) Eserlerinde dil ve kültür konularına yer verme

Türkçe 23. Matematiksel yazılım; model, sayısal, sembolik veya geometrik veri analizi hesaplamalarında kullanılır. Bugün Oberwolfach Matematik Enstitüsünün kayıtlarını tuttuğu matematik yazılımlarının sayısı 150'ye ulaşmış durumda. Bu yazılımlar sayısal veya sembolik hesap yapma konusunda bizden çok daha iyiler. Wolframalpha yazılımı, internet sitesi üzerinden merak ettiğiniz birçok matematik sorusunu cevaplayabilir. Bu parçadan matematik yazılımları ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmiştir? A) Verdiği cevapların tahmini olup matematiksel kesinliğe sahip olmadığına B) Baz alanlarda insanlardan çok daha iyi olma potansiyeline sahip olduklarına C) Kayda değer bir insan mesaisi ve yaratıcılığı sayesinde eleto edilebildiğine o matematik yapmaktan farklı özellikler taşıdığına Algoritmalarının üretiminde ve uygulanmasında vazgeçilmez bir önem taşıdığına

4. Sezai karakoç'un ölümü, herhangi bir şairin ölümü değildir. Bazı şairler büyük mimarlardır, görkemli yapılar inşa ederler. Süleymaniye'yi, Selimiye'yi inşa ederler; bazıları ise deniz kumuyla ilk depremde yıkılan binaları... Sezai karakoç, şiirin Süleymaniye'sini inşa etti. Bu parçada yer alan "Sezai karakoç, şiirin Süleymaniye'sini inşa etti." sözüne aşağıdakilerden hangisi örnek verilemez? Al Aşkın çağdaş bir manifestosu olarak değerlendirilen, aradan geçen bunca zamana rağmen hâlâ yaşayan Mona Rosa şiiri B) Gerek yapısı gerekse içeriği bakımından okuyanı kendine hayran bırakan Sürgür Ülkeden Başkentler Başkentine şiiri e Zamanın yıpratıcı etkisine rağmen zihinlerden silinemeyen “Biz koşu bittikten sonra da kosan atlarız", dizesi D) Geleneğe çağdaş bir yorumla eklemlendiği Leyla ve Mecnun şiiri 21220121 FY 1957 yılında yazılmasına rağmen etkileri hâlâ devam eden Balkon şiiri

17. Gerçekte nasıl olmak istediğinizi düşünün. (1) Diğer bireylerin hangi niteliklerine gipta ediyorsunuz ve hangi niteliklerinin sizde olmasını istiyorsunuz? (II) Vakit, bahçenizde ya da ağaçlar arasında dinlendiğiniz bir inziva vakti ve sizde olmasını istediğiniz niteliklerle donatılmış biri size yaklaşıyor. (III) Gözlerini görüyorsunuz ve sonra bir ses: “Ben senim, sen de ben; bendeki her şey sana ait." diyor, enerjisini ve niteliklerini hissedin. (IV) Yenilendiğinizi ve dinginleştiğinizi hissedebiliyor musunuz? (V) Bu ben, size huzur verdiği sürece onu yaşayın, ta ki solma anı gelinceye kadar doyasıya yaşayın. Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinden sonra "Ve sonra onunla harmanlanıp bir bütün olmayı deneyin." cümlesi getirilebilir? (A) B) II C) III D) IV E) V »

13. I. Akil, beden ve ruh eşit düzeyde gelişmemiş ve tamamen olgunlaşmamışsa hiçbir ruhî zirveye ulaşma ya da aydınlanma durumu söz konusu olamaz. II. II. cümlenin I. cümlenin gerekçesini belirtmesi için boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? A) Akil, beden ve ruh sağlığı üçgeninde en önemlisi; ruh sağlığımızdır. Bir ağacın olgunlaşıp meyve vermesi, kök-gövde- dal ilişkisinin gücüne bağlıdır. C) Aydın insanlar, çevrelerine aydınlık yayabilmek için kendilerini mum misali yakmış kimselerdir. D) Atatürk'ün "Ben, sporcunun zeki ve ahlaklısını severim." sözü bunun içindir. İnsanın “kâmil" olabilmesi için akıl, beden ve ruh sağlığına aynı anda ihtiyacı vardır. KTI

18. Argo, bir dilin parçası olmasının yanı sıra toplumun be- lirli bir kısmı tarafından kullanılan; kendine ait sözler, de- yimler ve deyişlerin bütününden oluşmuş özel bir dildir. Geçmişte argo için külhanbeyi ağzı denilirken şimdilerde bu özel dile seviyesiz ağzı, serseri ağzı, ayaktakimi ağzı, nobran ağzı ve lümpen ağzı gibi isimler verilmektedir. Argo ile sıklıkla karıştırılan ve onunla bağlantılı olan jar- gon; eski Fransızcada on ikinci ve on üçüncü yüzyıllarda ortaya çıkmış ve daha sonraki yüzyıllarda İngilizceye dâ- hil olmuştur. Hem argo hem de jargon, iki özel dil çeşidi- dir. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur A) Sayıp dökme B) Tanımlama C) Benzetme D) Karşılaştırma E) Açıklama

DENEME-1 yayılır. wap bir bilgiye susamış- ar ek er 31. Pisagor'un yandaşı ve karısı olan Theano, Pisagor'dan sonra Pisagorcu topluluğu yönetmiştir. Onun döneminde Pisagor öğretisi, Antik Ege'nin tümüne ve Mısır'a dek Theano, yaşadığı zamanda hastalık sağaltıcı özelliğiyle de tanınmaktadır. Theano, başlangıçta Pisagor'un dinleyicisidir. Ciddi ve sert ahlaklı filozofu, erdemleri ve liğiyla etkiler, böylece evlenirler. Yerel yönetim üzerindeki manlarının saldırısına uğrar. Pisagor'un bu saldırıdan sağ etkileriyle tepki çeken Pisagorcu topluluk, en sonunda düş- dağılan Pisagorcu topluluğu tekrar toparlayan Theano ol- çıkıp çıkmadığı bilinmemektedir. Ama bu olaylardan sonra muştur. Kızları Damo, Mya, Arignote ile birlikte topluluğu bize anlamlı, kısa sözler ve ahlak öğütlerinden oluşan toplu manevi olarak bir arada tutmaya çalışmıştır. Theano'dan anlatılar kalmıştır. Bir yandan kendi düşüncelerini ama öbür yandan Pisagor'un düşüncelerini yazmıştır. Bu parçadan Theano ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz? A) Pisagor'dan sonra onun düşüncelerini anlatmaya devam etmistir. B) Hastalık iyileştirme yeteneği sayesinde Pisagor'la tanış- miştir C) Pisagor'un düşüncelerinin yayılmasına önemli katkılarda bulunmuştur. D) İnsanlar üzerinde toparlayıcı bir etkisi olmuştur. E) Hem ahlaklıdır hem de öğrenme konusunda çok heves- kidir.

B B VAF / TYT - 2 TÜRK 1. Bu testte 40 soru vardır. 2. Cevaplarınızı, cevap kâğıdının Türkçe Testi için ayrılan kis 1. Kendisine sorulan Sorulara büyük bir öfkeyle verdi- ği cevapları duyunca şaşırdım. Bu davranışını onun toyluğuna, gençliğine verdim ama öte yandan da çok üzüldüm. Bu cesareti nereden, kimden aldığını düşün- meden edemedim. Çevresine verdiği korkunun farkın- da olmaması da işin cabasıydı. Ortalığı heyecana ver- menin anlamı neydi, diye düşünmez miydi bir insan? Bu parçada "vermek" sözcüğü aşağıdaki anlamlar- dan hangisine karşılık gelecek şekilde kullanılma- mıştır? A) Herhangi bir duruma yol açmak B) Döndürmek, yöneltmek C) Yaymak D) Düşünce veya bilgi anlatan şeyleri başkalarına ilet- mek E) Ondan bilmek, atfetmek

EST-23 İnsanın edebiyata alışması, okuma sevgisini mayalayan iyi kitaplarla karşılaşmış olmasına bağlıdır. Kötü kitaplar- dan hiçbir şey kalmıyor geriye. Bende uzun yıllar yaşayan tatlar, binbir güçlükle edinebildiğim ve yine elverişsiz şart- larda okuma fırsatı bulabildiğim Bati klasikleridir. Edebiya- tin sihirli değneğini onlar dokundurmuştur bana. Ve itiraf edeyim, kucak kucak okuduğum bazı yerli romanlardan tek satır bile kalmamıştır aklımda. O romanlardan zerre bir tat yok damağımda. Neden? Çünkü dil zevki, dile saygı yoktu onlarda. Ama Refik Halit'in yıllar önce okuduğum Gurbet Hikâyeleri'nin tadı hâlâ bende saklıdır. O sarsıcı cümleyi unutmak mümkün mü? "Çiviler ağzına batmaz mi senin?" Bu parçadan aşağıdakilerin hangisi çıkarılamaz? A) Batı klasiklerinin okuyana edebiyat sevgisi aşıla- yabildiği B) Edebiyattan tat almanın eserin diliyle ilişkili olduğu C) Dil tadı vermeyen kimi yerli romanların kalıcılıktan uzak olduğu D) Kimi eserlerin içerdiği etkileyici cümlelerle akıllarda iz birakabileceği E) Bazı yerli eserlerin Batılı klasiklerden daha başarıl olduğu Moda, aslında hayatın ta kendisidir. İnsanın zihnine gire