Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Paragraf Genel Tekrar Soruları

7.
TYT/Türkçe
• Ahmed Arif... 21 Nisan 1927'de Diyarbakır'ın 8
Hançepek semtindeki Yağcı Sokağı'nın 7 NO.lu
evinde doğduğu sırada, kimse bilemezdi onun
Türk edebiyatının usta kalemlerinden olacağı-
ni ve ölümünün üstünden neredeyse 25 sene
geçse de hatırlanacağını, şiirlerinin bazı kesimler
tarafından ezbere bilineceğini, bazı cümlelerinin
ağızlara pelesenk olacağını ve benim, hakkında
bu satırları yazacağımı.
●
Leyla Erbil... 12 Ocak 1931'de Istanbul'da do-
ğan, Emine Huriye ve Hasan Tahsin çiftinin üç
kızının ortancası olan, ustaları olarak gösterdiği
isimler arasında Marx ve Freud olan Türk yazar.
• Ahmed Arif ve Leyla Erbil'in tanışmaları, Ahmed
Arif Diyarbakır'a sürülmeden hemen önce, Ah-
med Arif 27, Leyla Erbil ise 23 yaşındayken olur.
Mektuplar da tam bu anda yani 1954 yılında baş-
lar. Ta ki 1959 yılına kadar.
• İkili tanıştıklarında Leyla Erbil de Ahmed Arif gibi
yalnızdır. Araya üçüncü kişilerin neden oldukla-
ri yanlış anlama ve uzaklaşmalar girmiş, Ahmed
Arif aradaki soğukluğu gidermeye çalışırken Ley-
la Erbil Mehmet ile tanışmıştır bile
Bu anlatıdan aşağıdaki bilgilerden hangisine ula-
şılabilir?
Leyla Erbil ve Ahmed Arif'in Marx ve Freud'dan
etkilendiği
B) Ahmed Arif'in mektuplarına Leyla Erbil'in cevap
vermediği
Leyla Erbil'in Ahmed Arif'i affetmediği
Leyla Erbil'in Ahmed Arif'ten sonra öldüğü
E Ahmed Arif'in/ Leyla Erbil'e yazdığı mektupların
kitap hâline getirildiği
Lise Türkçe
Paragraf Genel Tekrar
7. TYT/Türkçe • Ahmed Arif... 21 Nisan 1927'de Diyarbakır'ın 8 Hançepek semtindeki Yağcı Sokağı'nın 7 NO.lu evinde doğduğu sırada, kimse bilemezdi onun Türk edebiyatının usta kalemlerinden olacağı- ni ve ölümünün üstünden neredeyse 25 sene geçse de hatırlanacağını, şiirlerinin bazı kesimler tarafından ezbere bilineceğini, bazı cümlelerinin ağızlara pelesenk olacağını ve benim, hakkında bu satırları yazacağımı. ● Leyla Erbil... 12 Ocak 1931'de Istanbul'da do- ğan, Emine Huriye ve Hasan Tahsin çiftinin üç kızının ortancası olan, ustaları olarak gösterdiği isimler arasında Marx ve Freud olan Türk yazar. • Ahmed Arif ve Leyla Erbil'in tanışmaları, Ahmed Arif Diyarbakır'a sürülmeden hemen önce, Ah- med Arif 27, Leyla Erbil ise 23 yaşındayken olur. Mektuplar da tam bu anda yani 1954 yılında baş- lar. Ta ki 1959 yılına kadar. • İkili tanıştıklarında Leyla Erbil de Ahmed Arif gibi yalnızdır. Araya üçüncü kişilerin neden oldukla- ri yanlış anlama ve uzaklaşmalar girmiş, Ahmed Arif aradaki soğukluğu gidermeye çalışırken Ley- la Erbil Mehmet ile tanışmıştır bile Bu anlatıdan aşağıdaki bilgilerden hangisine ula- şılabilir? Leyla Erbil ve Ahmed Arif'in Marx ve Freud'dan etkilendiği B) Ahmed Arif'in mektuplarına Leyla Erbil'in cevap vermediği Leyla Erbil'in Ahmed Arif'i affetmediği Leyla Erbil'in Ahmed Arif'ten sonra öldüğü E Ahmed Arif'in/ Leyla Erbil'e yazdığı mektupların kitap hâline getirildiği
ne
U-
31
17. Efsun Çıplak, eleştiriye adım attığı günden bu yana ede-
biyat çevresinde ilgi uyandıran, umut veren bir eleştir-
men oldu. Kılı kırk yaran bir kişiliği olduğundan yazılarını
bugüne kadar bir araya getirmedi. Yazar, "Heves" dergi-
siyle çıkmıştı yola. Çok iyi şiir çözümlemeleri de yazmıştı
bu dergide. Haydar Ergülen ve Hilmi Yavuz'un birer şiiri
üzerine yazdığı çözümlemeler unutulur gibi değil. Efsun
Çıplak, ele aldığı konuyu mercek altına alarak irdeleyen
bir eleştirmen.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisi yok-
tur?
AY Deyim
A)
Deyime başvurma
BY Gerekçe gösterme
C Değerlendirme
DY Devrik cümle
E) Tartışma
Lise Türkçe
Paragraf Genel Tekrar
ne U- 31 17. Efsun Çıplak, eleştiriye adım attığı günden bu yana ede- biyat çevresinde ilgi uyandıran, umut veren bir eleştir- men oldu. Kılı kırk yaran bir kişiliği olduğundan yazılarını bugüne kadar bir araya getirmedi. Yazar, "Heves" dergi- siyle çıkmıştı yola. Çok iyi şiir çözümlemeleri de yazmıştı bu dergide. Haydar Ergülen ve Hilmi Yavuz'un birer şiiri üzerine yazdığı çözümlemeler unutulur gibi değil. Efsun Çıplak, ele aldığı konuyu mercek altına alarak irdeleyen bir eleştirmen. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisi yok- tur? AY Deyim A) Deyime başvurma BY Gerekçe gösterme C Değerlendirme DY Devrik cümle E) Tartışma
TEST
Sözcükleri yanlış anlamda kullanmanın özünde,
Türkçe düşünmeme yatıyor. Cümleyi yabancı söz-
cüklerle kuruyor, yargıyı başka dillerin söz değer-
leriyle biçimlendiriyor, yazılaştırmaya geldiğinde de
Türkçe sözcükleri yeğliyorlar. Düşüncelerindeki ya-
bancılık; ister istemez cümlelerini, söz dizimini, söz-
cük örgüsünü etkiliyor.
Bu parçada eleştirilen tutum aşağıdakilerden
hangisidir?
AVSözcükleri yanlış anlamda kullanmak
BYabancı bir dille düşünüp Türkçe yazmak
Yapay bir anlatım yolu benimsemek
Yazı dilinde Türkçeyi tercih etmemek
Türkçenin yapısına aykırı cümleler kurmak
Lise Türkçe
Paragraf Genel Tekrar
TEST Sözcükleri yanlış anlamda kullanmanın özünde, Türkçe düşünmeme yatıyor. Cümleyi yabancı söz- cüklerle kuruyor, yargıyı başka dillerin söz değer- leriyle biçimlendiriyor, yazılaştırmaya geldiğinde de Türkçe sözcükleri yeğliyorlar. Düşüncelerindeki ya- bancılık; ister istemez cümlelerini, söz dizimini, söz- cük örgüsünü etkiliyor. Bu parçada eleştirilen tutum aşağıdakilerden hangisidir? AVSözcükleri yanlış anlamda kullanmak BYabancı bir dille düşünüp Türkçe yazmak Yapay bir anlatım yolu benimsemek Yazı dilinde Türkçeyi tercih etmemek Türkçenin yapısına aykırı cümleler kurmak
TYT/Türkçe
34. Spiker:
(1)
Senarist:
Evet, artık film yapabilmek geçmişe oranla daha ko-
lay. Pek çok filmcimiz var, pek çok film çekiliyor ve sa-
yıları onları aşan festivaller düzenleniyor. Ama nitelik
sorunu tartışılmıyor, tartışılsa da "Bu film ondan daha
güzeldi." düzeyinde yapılıyor. Yani kısacası sinemanın
tartışılmadığı, üzerine düşünülmediği bir ortamdayız.
Nitelikli sinemacılara nasıl ki gerek varsa sinema kül-
türüne sahip, bu işi bilen, kuramcı ve eleştirmenlere de
ihtiyacımız var. Mesela bir filmin, film olmadığını kim
yazabilir?
Türkiye, Dünya Kupası'nda 3. olunca nasıl ki Türkiye
futbolda çok ilerledi diyemiyorsak üç beş ödül almak-
la da sinema ilerlemez. Üstelik her yıl yapılan filmlerin
yüzde 80'inin eski filmlerden ya da edebiyattan beslen-
diğini göz önüne alırsak. Yani yaratıcı bir tarafı olma-
dığından bahsediyorum. Olanı almaktan! Başka (Üs-
telik bu da genelde atıfta bulunulmadan yapılıyor, bu
da bizim sinemacı alışkanlığımızdır.) yapılan bir iş yok.
Kısacası adam 50 yıl önce yazmış, sen aynı konuyu
orijinalmiş gibi önümüze koyuyorsun.
4
Bu diyalogda boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağıdaki-
lerden hangisi getirilmelidir?
A) I. Sizce sinema alanında nitelikli eleştiriler yapılıyor mu?
II. Sinema sektöründe gelişmeler yaşanıyor diyebilir miyiz?
B) 1. Artık günümüzde çok fazla film çekiliyor, film çekmek
için imkânların çoğalmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
II. Peki Türk sinemasının son zamanlarda ilerlediğinden
bahsediyorlar, siz bu görüşe katılıyor musunuz?
1. Geçmişle karşılaştırıldığında sinema camiasının sektör
olarak geliştiğini söyleyebilir miyiz?
gi
II. Yapılan filmlerin kazandığı ödüllerin sinemamızı herhan-
bir yere taşıyabileceğini düşünüyor musunuz?
6) 1. Sinema sektöründeki nicelik ve nitelik arasındaki farkı.
nasıl değerlendiriyorsunuz?
II. Geçmişte yazılan eserlerin sinemamıza konu olduğunu
görüyoruz, sizce sektör olarak bu eserlerin yaratıcılarına
vefalı davranıyor mu?
1. Sizce Türkiye'de sinema eleştirmenlerine ihtiyaç var mı,
bu konuda neler söylersiniz?
II. Yapılan filmlerin eski film ve edebi eserlerden beslen-
mesini bir sorun olarak görüyor musunuz?
Spiker:
(11)
Senarist:
Ankara Yayıncılık
35 ve 3
cevapl
Burada
"mesaj
çeveler
stratejil
etkileşi
tü, değ
anlayış
getirm
den de
etmek
larında
oldukl
mekte
belki
püler
dayar
terne
en iyi
siyle
2018
birlik
kanıt
strat
lama
olma
35. Bu
gisi
A)
B)
D)
14
E
36. B
BS
g
E
Lise Türkçe
Paragraf Genel Tekrar
TYT/Türkçe 34. Spiker: (1) Senarist: Evet, artık film yapabilmek geçmişe oranla daha ko- lay. Pek çok filmcimiz var, pek çok film çekiliyor ve sa- yıları onları aşan festivaller düzenleniyor. Ama nitelik sorunu tartışılmıyor, tartışılsa da "Bu film ondan daha güzeldi." düzeyinde yapılıyor. Yani kısacası sinemanın tartışılmadığı, üzerine düşünülmediği bir ortamdayız. Nitelikli sinemacılara nasıl ki gerek varsa sinema kül- türüne sahip, bu işi bilen, kuramcı ve eleştirmenlere de ihtiyacımız var. Mesela bir filmin, film olmadığını kim yazabilir? Türkiye, Dünya Kupası'nda 3. olunca nasıl ki Türkiye futbolda çok ilerledi diyemiyorsak üç beş ödül almak- la da sinema ilerlemez. Üstelik her yıl yapılan filmlerin yüzde 80'inin eski filmlerden ya da edebiyattan beslen- diğini göz önüne alırsak. Yani yaratıcı bir tarafı olma- dığından bahsediyorum. Olanı almaktan! Başka (Üs- telik bu da genelde atıfta bulunulmadan yapılıyor, bu da bizim sinemacı alışkanlığımızdır.) yapılan bir iş yok. Kısacası adam 50 yıl önce yazmış, sen aynı konuyu orijinalmiş gibi önümüze koyuyorsun. 4 Bu diyalogda boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağıdaki- lerden hangisi getirilmelidir? A) I. Sizce sinema alanında nitelikli eleştiriler yapılıyor mu? II. Sinema sektöründe gelişmeler yaşanıyor diyebilir miyiz? B) 1. Artık günümüzde çok fazla film çekiliyor, film çekmek için imkânların çoğalmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? II. Peki Türk sinemasının son zamanlarda ilerlediğinden bahsediyorlar, siz bu görüşe katılıyor musunuz? 1. Geçmişle karşılaştırıldığında sinema camiasının sektör olarak geliştiğini söyleyebilir miyiz? gi II. Yapılan filmlerin kazandığı ödüllerin sinemamızı herhan- bir yere taşıyabileceğini düşünüyor musunuz? 6) 1. Sinema sektöründeki nicelik ve nitelik arasındaki farkı. nasıl değerlendiriyorsunuz? II. Geçmişte yazılan eserlerin sinemamıza konu olduğunu görüyoruz, sizce sektör olarak bu eserlerin yaratıcılarına vefalı davranıyor mu? 1. Sizce Türkiye'de sinema eleştirmenlerine ihtiyaç var mı, bu konuda neler söylersiniz? II. Yapılan filmlerin eski film ve edebi eserlerden beslen- mesini bir sorun olarak görüyor musunuz? Spiker: (11) Senarist: Ankara Yayıncılık 35 ve 3 cevapl Burada "mesaj çeveler stratejil etkileşi tü, değ anlayış getirm den de etmek larında oldukl mekte belki püler dayar terne en iyi siyle 2018 birlik kanıt strat lama olma 35. Bu gisi A) B) D) 14 E 36. B BS g E
35. Doğanın ve insanın koyduğu kurallar, yasalar değişi-
yor ve değişecek. Değişim yıkımdır. Kuralların, yasa-
ların, ilkelerin, kutsal ve dokunulmaz olan her şeyin
yıkımı. Tutarlı, derinlikli bir yıkım ideolojisiyle hareket
eden insan, bu değişimde önemli rol oynuyor. Ger-
çek yıkıcı, kendi ideolojisine karşı da yıkıcıdır. İyi ve
güzel olan her şey zamanı geldiğinde yıkılmayı hak
edecektir. Zaman, mekân, ölümsüzlük gibi görkemli
ve yüce kavramlarımızı kurtaramayacağız yıkımdan.
Kurtarmaya kalkışanlar, enkazın altında kalacaklardır.
Kendisinden kurtulmak istemeyen bir gerçek kurtarıcı
var mıdır yeryüzünde?
Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilme-
miştir?
A) Doğadaki her şeyin değişeceğine
B) İnsanın zamanla kendi düşüncelerine de karşı çı-
kacağına
C) Hiçbir şeyin sonsuza kadar devam edemeyeceğine
D) Değişimin insan psikolojisini olumsuz etkileyece-
ğine
E) Tutarlı insanın değişimde etken rol oynayacağına
Lise Türkçe
Paragraf Genel Tekrar
35. Doğanın ve insanın koyduğu kurallar, yasalar değişi- yor ve değişecek. Değişim yıkımdır. Kuralların, yasa- ların, ilkelerin, kutsal ve dokunulmaz olan her şeyin yıkımı. Tutarlı, derinlikli bir yıkım ideolojisiyle hareket eden insan, bu değişimde önemli rol oynuyor. Ger- çek yıkıcı, kendi ideolojisine karşı da yıkıcıdır. İyi ve güzel olan her şey zamanı geldiğinde yıkılmayı hak edecektir. Zaman, mekân, ölümsüzlük gibi görkemli ve yüce kavramlarımızı kurtaramayacağız yıkımdan. Kurtarmaya kalkışanlar, enkazın altında kalacaklardır. Kendisinden kurtulmak istemeyen bir gerçek kurtarıcı var mıdır yeryüzünde? Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilme- miştir? A) Doğadaki her şeyin değişeceğine B) İnsanın zamanla kendi düşüncelerine de karşı çı- kacağına C) Hiçbir şeyin sonsuza kadar devam edemeyeceğine D) Değişimin insan psikolojisini olumsuz etkileyece- ğine E) Tutarlı insanın değişimde etken rol oynayacağına
encileri/
25.
bu
lar,
bu
TÜRKÇE TES
TYT / Türkçe
1.
Bu testte 40 soru vardır.
2. Cevaplarınızı, cevap kâğıdının Türkçe Testi için ayrılan kıs
3.
1. Edip Cansever () modern Türk şiirinin etkin figürlerinden
biri () Onun her bir kitabı kadar kitaplarına almayıp süreli
||
yayınlarda bıraktığı metinleri de bir şairin kendini var
etmesi bakımından ilgi çekici. Yerçekimli Karanfil adlı
kitabına gelene kadar kendini sile sile () belirginleştirmiş
M
başka bir deyişle yazıp yayımladığı pek çok şiirini
XIV
eleye eleye kendini var etmiştir denebilir mi ()
V
Bu parçada numaralanmış yerlerden hangisine
noktalama işareti getirilemez?
A) I
B) II
C) III
D) IV
E) V
c
Palme Yayınevi
Lise Türkçe
Paragraf Genel Tekrar
encileri/ 25. bu lar, bu TÜRKÇE TES TYT / Türkçe 1. Bu testte 40 soru vardır. 2. Cevaplarınızı, cevap kâğıdının Türkçe Testi için ayrılan kıs 3. 1. Edip Cansever () modern Türk şiirinin etkin figürlerinden biri () Onun her bir kitabı kadar kitaplarına almayıp süreli || yayınlarda bıraktığı metinleri de bir şairin kendini var etmesi bakımından ilgi çekici. Yerçekimli Karanfil adlı kitabına gelene kadar kendini sile sile () belirginleştirmiş M başka bir deyişle yazıp yayımladığı pek çok şiirini XIV eleye eleye kendini var etmiştir denebilir mi () V Bu parçada numaralanmış yerlerden hangisine noktalama işareti getirilemez? A) I B) II C) III D) IV E) V c Palme Yayınevi
KARA KUTU YAY
6.
(1) Komik kavramıyla ilişkili olan mizah ve hiciv, yöntem-
leri, amaçları, konuları bakımından birbirinden ayrılmak-
tadır. (II) Toplumdaki veya insandaki sıra dışı olduğu için
gülünç bulunan şeyleri güzelleştirerek Komik göstermek
sanat yoluyla olur. (III) Düzeltilebilir kusurları ele alan mi-
zahın amacı, bunları abartarak sergilemektir. (IV) Komik
olan şeye karşı hoşgörülüdür, eğlendirirken toplumsal
aksaklıkları fark ettirmeye çalışır. (V) Oysa hiciv yerme-
ye yönelik bir saldırı biçimidir, komik olan kusuru ortadan
kaldırmayı amaçlar, bağışlayıcı değildir. (VI) Hedef aldığı
kişiyi toplum içinde küçük düşürmek için, dilin sağladığı
bütün olanaklardan yararlanır.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi dü-
şüncenin akışını bozmaktadır?
A) II.
B) III.
C) IV.
D) V.
E) VI.
(2010-YGS)
YAYINLARI
Lise Türkçe
Paragraf Genel Tekrar
KARA KUTU YAY 6. (1) Komik kavramıyla ilişkili olan mizah ve hiciv, yöntem- leri, amaçları, konuları bakımından birbirinden ayrılmak- tadır. (II) Toplumdaki veya insandaki sıra dışı olduğu için gülünç bulunan şeyleri güzelleştirerek Komik göstermek sanat yoluyla olur. (III) Düzeltilebilir kusurları ele alan mi- zahın amacı, bunları abartarak sergilemektir. (IV) Komik olan şeye karşı hoşgörülüdür, eğlendirirken toplumsal aksaklıkları fark ettirmeye çalışır. (V) Oysa hiciv yerme- ye yönelik bir saldırı biçimidir, komik olan kusuru ortadan kaldırmayı amaçlar, bağışlayıcı değildir. (VI) Hedef aldığı kişiyi toplum içinde küçük düşürmek için, dilin sağladığı bütün olanaklardan yararlanır. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi dü- şüncenin akışını bozmaktadır? A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI. (2010-YGS) YAYINLARI
B
TELERyayin
grubu
TÜRKİYE GENELI-2
20. Gregor Samsa, bir sabah bunaltıcı düşlerden uyandığında
kendini yatağında dev bir böceğe dönüşmüş olarak buldu.
Zırh gibi sertleşmiş sırtının üstünde yatmaktaydı ve başın
biraz kaldırdığında bir kubbe gibi şişmiş, kahverengi, sert-
leşen kısımların oluşturduğu yay biçimi çizgilerle parsellere
ayrılmış karnını görüyordu; karnının tepesindeki yorgan ne-
redeyse tümüyle yere kaymak üzereydi ve tutunabileceği
hiçbir nokta kalmamış gibiydi. Gövdesinin çapıyla karşılaş
tırıldığında acınası incelikteki çok sayıda bacak, gözlerinin
önünde çaresizlik içerisinde, parıltılar saçarak sallanıp dur-
maktaydı. "Ne olmuş bana böyle?" diye düşündü. Gördüğü
düş değildi. Biraz küçük ama normal, yani içinde insanlar
yaşasın diye yapılmış olan odası, ezbere bildiği dört duva-
rin arasında eskiden nasılsa şimdi de yine öyleydi. Üstünde
paketten çıkarılmış kumaş örneklerinin -Samsa'nın uğraşı
pazarlamacılıktı- yayılı olduğu masanın üzerinde, kısa süre
önce resimli bir dergiden kesip altın yaldızlı güzel bir çerçe-
veye geçirmiş olduğu bir resim asılıydı.
Bu parçayla ilgili aşağıdakilerin hangisi söylenemez?
A) Hayatın olağan akışına uymayan durumlardan söz edil-
miştir.
B) Anlatımda ilahi (Tanrısal) bakış açısı kullanılmıştır.
C) Öyküleyici anlatıma başvurulmuştur.
D) İç konuşma tekniğinden yararlanılmıştır.
E) Anlatım örneklerle zenginleştirilmiştir.
Lise Türkçe
Paragraf Genel Tekrar
B TELERyayin grubu TÜRKİYE GENELI-2 20. Gregor Samsa, bir sabah bunaltıcı düşlerden uyandığında kendini yatağında dev bir böceğe dönüşmüş olarak buldu. Zırh gibi sertleşmiş sırtının üstünde yatmaktaydı ve başın biraz kaldırdığında bir kubbe gibi şişmiş, kahverengi, sert- leşen kısımların oluşturduğu yay biçimi çizgilerle parsellere ayrılmış karnını görüyordu; karnının tepesindeki yorgan ne- redeyse tümüyle yere kaymak üzereydi ve tutunabileceği hiçbir nokta kalmamış gibiydi. Gövdesinin çapıyla karşılaş tırıldığında acınası incelikteki çok sayıda bacak, gözlerinin önünde çaresizlik içerisinde, parıltılar saçarak sallanıp dur- maktaydı. "Ne olmuş bana böyle?" diye düşündü. Gördüğü düş değildi. Biraz küçük ama normal, yani içinde insanlar yaşasın diye yapılmış olan odası, ezbere bildiği dört duva- rin arasında eskiden nasılsa şimdi de yine öyleydi. Üstünde paketten çıkarılmış kumaş örneklerinin -Samsa'nın uğraşı pazarlamacılıktı- yayılı olduğu masanın üzerinde, kısa süre önce resimli bir dergiden kesip altın yaldızlı güzel bir çerçe- veye geçirmiş olduğu bir resim asılıydı. Bu parçayla ilgili aşağıdakilerin hangisi söylenemez? A) Hayatın olağan akışına uymayan durumlardan söz edil- miştir. B) Anlatımda ilahi (Tanrısal) bakış açısı kullanılmıştır. C) Öyküleyici anlatıma başvurulmuştur. D) İç konuşma tekniğinden yararlanılmıştır. E) Anlatım örneklerle zenginleştirilmiştir.
20. (1) Cicero, Yaşlı Cato veya Yaşlılık
zevkten mahrum etmesi, ölüme yakın oluşu. (II) Uç kişi
işlerden uzaklaştırması, güçten düşürmesi, pek çok
ihtiyarlığı korkulu yapan dört sebepten bahseder: Insanı
arasında geçen diyaloglar biçiminde oluşturulan eserde
Cicero yaşlılık konusundaki düşüncelerini, bilgeliğiyle
hayranlık uyandıran Cato'ya söyletir. (III) Ona göre
yaşlılar, gençlerin yaptığı işleri yapamazlar, bedensel
güçleri yetmez. (IV) "Ama..." der Cato: "Yaşlılar, fiziksel
olmayan daha büyük işler yapabilirler." (V) "Çünkü büyük
işler çeviklikle değil, bilgi ve düşünce gücüyle yapılır."
Bu parçadaki numaralı cümlelerle ilgili aşağıda
yapılan açıklamalardan hangisi yanlıştır?
PR
A) I. cümlede eserin içerik ve üslubuyla ilgili bilgi
verilmiştir.
ETING
B) II. cümlede eserin anlatım tekniğinden söz edilmiştir.
Cll. cümlede bir karşılaştırma söz konusudur.
DYTV. cümlede düşüncenin yönünü değiştiren bir
ifadeye yer verilmiştir.
V. cümle kendisinden önceki yargının gerekçesi
niteliğindedir.
Lise Türkçe
Paragraf Genel Tekrar
20. (1) Cicero, Yaşlı Cato veya Yaşlılık zevkten mahrum etmesi, ölüme yakın oluşu. (II) Uç kişi işlerden uzaklaştırması, güçten düşürmesi, pek çok ihtiyarlığı korkulu yapan dört sebepten bahseder: Insanı arasında geçen diyaloglar biçiminde oluşturulan eserde Cicero yaşlılık konusundaki düşüncelerini, bilgeliğiyle hayranlık uyandıran Cato'ya söyletir. (III) Ona göre yaşlılar, gençlerin yaptığı işleri yapamazlar, bedensel güçleri yetmez. (IV) "Ama..." der Cato: "Yaşlılar, fiziksel olmayan daha büyük işler yapabilirler." (V) "Çünkü büyük işler çeviklikle değil, bilgi ve düşünce gücüyle yapılır." Bu parçadaki numaralı cümlelerle ilgili aşağıda yapılan açıklamalardan hangisi yanlıştır? PR A) I. cümlede eserin içerik ve üslubuyla ilgili bilgi verilmiştir. ETING B) II. cümlede eserin anlatım tekniğinden söz edilmiştir. Cll. cümlede bir karşılaştırma söz konusudur. DYTV. cümlede düşüncenin yönünü değiştiren bir ifadeye yer verilmiştir. V. cümle kendisinden önceki yargının gerekçesi niteliğindedir.
endinden uzaklaşan insan, başkalarının oyuncağı
olur.
6. • Beyin yalnızca insan vücudunun en karmaşık yapısı
değil, evrendeki en karmaşık organdır.
●
Beyin, her biri civarındaki diğer hücrelerle binlerce
bağlantı kuran yaklaşık 86 milyar sinir hücresinden
oluşur.
Bu iki cümlede ifade edilenlerin anlamca doğru bir
biçimde birleştirilmiş hâli aşağıdakilerden hangisi-
dir?
A Evrendeki en girift nesne olan beyin, her biri bölge-
sindeki diğer hücrelerle bağlantı kuran 86 milyar sinir
hücresinin birleşmesinden oluşmuştur.
Her biri etrafındaki hücrelerle binlerce bağlantı kuran
yaklaşık 86 milyar sinir hücresinden oluşan beyin,
insan vücudunun en karmaşık yapısı olmasının yanı
sıra evrendeki en karmaşık uzuvdur.
86 milyar sinir hücresinden oluşan ve bu hücrelerin
birbiriyle etkileşim içinde olduğu insan beyni, dünya-
daki en karmaşık yapı ve en karmaşık organ olarak
bilinmektedir.
Karmaşık yapısı ve dünyadaki en karmaşık organ
olma özelliğini gösteren beyin, 86 milyar hücreden
oluşan ve bu hücrelerin birbiriyle etkileşim içinde ol-
duğu bir yapından ibarettir.
Her biri civarındaki diğer hücrelerle binlerce bağlantı
kuran yaklaşık 86 milyar sinir hücresinden oluşan
beyin, evrendeki en girift yapıya sahip yapı ve or-
gandır.
Lise Türkçe
Paragraf Genel Tekrar
endinden uzaklaşan insan, başkalarının oyuncağı olur. 6. • Beyin yalnızca insan vücudunun en karmaşık yapısı değil, evrendeki en karmaşık organdır. ● Beyin, her biri civarındaki diğer hücrelerle binlerce bağlantı kuran yaklaşık 86 milyar sinir hücresinden oluşur. Bu iki cümlede ifade edilenlerin anlamca doğru bir biçimde birleştirilmiş hâli aşağıdakilerden hangisi- dir? A Evrendeki en girift nesne olan beyin, her biri bölge- sindeki diğer hücrelerle bağlantı kuran 86 milyar sinir hücresinin birleşmesinden oluşmuştur. Her biri etrafındaki hücrelerle binlerce bağlantı kuran yaklaşık 86 milyar sinir hücresinden oluşan beyin, insan vücudunun en karmaşık yapısı olmasının yanı sıra evrendeki en karmaşık uzuvdur. 86 milyar sinir hücresinden oluşan ve bu hücrelerin birbiriyle etkileşim içinde olduğu insan beyni, dünya- daki en karmaşık yapı ve en karmaşık organ olarak bilinmektedir. Karmaşık yapısı ve dünyadaki en karmaşık organ olma özelliğini gösteren beyin, 86 milyar hücreden oluşan ve bu hücrelerin birbiriyle etkileşim içinde ol- duğu bir yapından ibarettir. Her biri civarındaki diğer hücrelerle binlerce bağlantı kuran yaklaşık 86 milyar sinir hücresinden oluşan beyin, evrendeki en girift yapıya sahip yapı ve or- gandır.
Yükseköğretim Kurumları Sınavı Cevap kâğıdı
SINAV NO
DENEME ADI
ÖĞRENCİ BİLGİLERİ
ADI
A
A
A
22. "Aritmofobi" ifadesini hiç duydunuz mu? Zannet-
mem! Şimdiye kadar birçok fobi duyduk. Bu da bel-
ki bir ilk olacak sizin için. Bilinirliği çok yüksek değil
ancak günümüzde yetişkinlerde sıkça rastlanan bir
korku durumu. Aritmofobi, çocukluk veya gençlik
döneminde matematikle alakalı kötü anıları bulu-
nan kişilerde sıklıkla görülmekte olan sayılardan
korkma durumudur. Araştırmalara göre bu korku-
nun daha çok öğretmen kaynaklı olduğu ortaya çı-
kıyor. Kabul etmeliyiz ki matematik zor bir ders. Bi-
raz yetenek gerektiriyor. Bununla birlikte çocuklar
için öğretmen faktörü de önemli. Zor olan bir dersi,
eğer onu öğreten de zorlaştırıyorsa "aritmofobi"
ortaya çıkıyor. Böyle bir durumda matematik öğret-
menlerine çok iş düşüyor. Çocukların ve gençlerin
kendilerini uzak gördükleri matematik, öğretmenin
sevecenliğiyle ve gayretleriyle onlar için sevilen bir
ders hâline gelebilir.
Bu parçadan hareketle "aritmofobi" hakkında
aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Farklı sebepleri olmakla birlikte daha çok öğret-
men tutumlarından kaynaklanmaktadır.
B) Matematik dersinin öğrencilere sevdirilmesi yo-
luyla engellenebilecek bir korku durumudur.
C) Genellikle okul çağındaki çocuklarda ve genç-
lerde görülen bir rahatsızlıktır.
D) Öğrencilik dönemindeki yaşantıların bir sonucu
olarak ortaya çıkmaktadır.
E) Toplum tarafından çok fazla bilinmeyen bir kor-
ku çeşididir.
amsız
sa im-
timda
tecrü-
erime
gesel-
anne-
amen
ak bir
diyor.
elde:
iyor.
satıp
etini
ha-
her
emli
len-
arşı-
nda
Z?
klar
şa-
leri
ge-
mi-
in-
Lise Türkçe
Paragraf Genel Tekrar
Yükseköğretim Kurumları Sınavı Cevap kâğıdı SINAV NO DENEME ADI ÖĞRENCİ BİLGİLERİ ADI A A A 22. "Aritmofobi" ifadesini hiç duydunuz mu? Zannet- mem! Şimdiye kadar birçok fobi duyduk. Bu da bel- ki bir ilk olacak sizin için. Bilinirliği çok yüksek değil ancak günümüzde yetişkinlerde sıkça rastlanan bir korku durumu. Aritmofobi, çocukluk veya gençlik döneminde matematikle alakalı kötü anıları bulu- nan kişilerde sıklıkla görülmekte olan sayılardan korkma durumudur. Araştırmalara göre bu korku- nun daha çok öğretmen kaynaklı olduğu ortaya çı- kıyor. Kabul etmeliyiz ki matematik zor bir ders. Bi- raz yetenek gerektiriyor. Bununla birlikte çocuklar için öğretmen faktörü de önemli. Zor olan bir dersi, eğer onu öğreten de zorlaştırıyorsa "aritmofobi" ortaya çıkıyor. Böyle bir durumda matematik öğret- menlerine çok iş düşüyor. Çocukların ve gençlerin kendilerini uzak gördükleri matematik, öğretmenin sevecenliğiyle ve gayretleriyle onlar için sevilen bir ders hâline gelebilir. Bu parçadan hareketle "aritmofobi" hakkında aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Farklı sebepleri olmakla birlikte daha çok öğret- men tutumlarından kaynaklanmaktadır. B) Matematik dersinin öğrencilere sevdirilmesi yo- luyla engellenebilecek bir korku durumudur. C) Genellikle okul çağındaki çocuklarda ve genç- lerde görülen bir rahatsızlıktır. D) Öğrencilik dönemindeki yaşantıların bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. E) Toplum tarafından çok fazla bilinmeyen bir kor- ku çeşididir. amsız sa im- timda tecrü- erime gesel- anne- amen ak bir diyor. elde: iyor. satıp etini ha- her emli len- arşı- nda Z? klar şa- leri ge- mi- in-
-TYT-
B
B
B
ya
77.
an
-ir
2-
r
25. Yerli ya da daha çok yabancı birçok toplum bilimci için
modernitenin köklerini en çok Rönesans'ta aramak bir
gerekliliktir. Bilhassa sanatla ilgili konuşurken aklımızın
bir kenarında tuttuğumuz bu kavram aslında sosyolojik
olarak da önemli bir etki alanına sahip. Dönemin sanatla
beraber değişen, gelişen sosyal düzenlemelerine dikkat
ettiğimizde çok da aykırı bir şeyden söz edilmediğini
kabul ederiz zaten. Aynı şekilde ekonomide de... Ancak
ne olursa olsun söze önce İtalyan Rönesansı'ndan girilir
çünkü kerteriz noktası asla değişmeyecektir bilhassa Av-
rupa için. Zira kronolojik olarak İtalyan Rönesansı'ndan
asırlar önce yaşanmış olmasına rağmen Arabistan, Çin,
İran, Hindistan... gibi dünyanın başka coğrafyasında
yaşanan rönesanslar da İtalyan Rönesansı üzerinden
değerlendirilir. İtalyan Rönesansı'nın sosyolojik, dinsel
nove başka sosyal açılardan değerlendirildiğinde başka
na coğrafyalarda da yaşanmış benzer dönemler üzerinden
Absadece Avrupa'ya özgü olmayan, bir toplumsal "yeni-
lenme" olduğu anlaşılıyor. Diğer bir açıdan bakıldığında
sadece Hristiyan Avrupa'da değil; Müslüman, Budist ve
Musevi coğrafyada yaşanan, birçok açıdan "altın" yıllara
da etki etmiştir.
Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmiş-
tir?
A) İtalyan Rönesansı, diğer ülkelerde yaşanan Röne-
sans'lardan da beslenerek şekillenmiştir.
B) Modern toplumun kaynağını bulmak için Rönesans'a
başvurmak gerekir.
C) Rönesans sayesinde Hristiyanlık dini sadece
Avrupa'da değil, diğer coğrafyalarda da etkin nüfuz
kazanmıştır.
D) Avrupa kıtasında İtalyan Rönesansı'na nazaran
diğer ülkelerde yaşanan Rönesans'lar daha çok
rağbet görmüştür.
E) Müslüman dünyası, diğer coğrafyaların aksine yıllar
boyunca Rönesans'a daha spesifik bakmıştır.
Lise Türkçe
Paragraf Genel Tekrar
-TYT- B B B ya 77. an -ir 2- r 25. Yerli ya da daha çok yabancı birçok toplum bilimci için modernitenin köklerini en çok Rönesans'ta aramak bir gerekliliktir. Bilhassa sanatla ilgili konuşurken aklımızın bir kenarında tuttuğumuz bu kavram aslında sosyolojik olarak da önemli bir etki alanına sahip. Dönemin sanatla beraber değişen, gelişen sosyal düzenlemelerine dikkat ettiğimizde çok da aykırı bir şeyden söz edilmediğini kabul ederiz zaten. Aynı şekilde ekonomide de... Ancak ne olursa olsun söze önce İtalyan Rönesansı'ndan girilir çünkü kerteriz noktası asla değişmeyecektir bilhassa Av- rupa için. Zira kronolojik olarak İtalyan Rönesansı'ndan asırlar önce yaşanmış olmasına rağmen Arabistan, Çin, İran, Hindistan... gibi dünyanın başka coğrafyasında yaşanan rönesanslar da İtalyan Rönesansı üzerinden değerlendirilir. İtalyan Rönesansı'nın sosyolojik, dinsel nove başka sosyal açılardan değerlendirildiğinde başka na coğrafyalarda da yaşanmış benzer dönemler üzerinden Absadece Avrupa'ya özgü olmayan, bir toplumsal "yeni- lenme" olduğu anlaşılıyor. Diğer bir açıdan bakıldığında sadece Hristiyan Avrupa'da değil; Müslüman, Budist ve Musevi coğrafyada yaşanan, birçok açıdan "altın" yıllara da etki etmiştir. Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmiş- tir? A) İtalyan Rönesansı, diğer ülkelerde yaşanan Röne- sans'lardan da beslenerek şekillenmiştir. B) Modern toplumun kaynağını bulmak için Rönesans'a başvurmak gerekir. C) Rönesans sayesinde Hristiyanlık dini sadece Avrupa'da değil, diğer coğrafyalarda da etkin nüfuz kazanmıştır. D) Avrupa kıtasında İtalyan Rönesansı'na nazaran diğer ülkelerde yaşanan Rönesans'lar daha çok rağbet görmüştür. E) Müslüman dünyası, diğer coğrafyaların aksine yıllar boyunca Rönesans'a daha spesifik bakmıştır.
enler-
ocuk-
ndeki
sme-
abul
gö-
usal
ssal
yen
naz
vip-
la-
de
ap
er
Türkçe
31. İslamiyet'in kabulünden sonra ortaya çıkan klasik Türk
şiiri ya da yüksek zümre şiiri, zaman zaman halk şiiri-
mizle karşılıklı bir ilişki içine girmiştir. Divan şairleri ara-
sında mahallileşme akımının etkisiyle dilde sadeleş-
meye gidilmiş; Âşık Ömer, Dertli ve Erzurumlu Emrah
gibi âşıklar da aruz vezniyle şiirler yazmıştır. Divan
halk şiirimizin etkileşim odaklarından biri de musiki or-
tamlarıdır. Divan ve halk şairlerinin kaleme aldığı ga-
zeller bestelenerek veya irticalen okunma şekliyle fii-
len musikimize girmiş, önemli bir yer kazanmıştır. Bu
eserlerin türküye dönüşümünde usul bakımından ol-
duğu gibi anlamsal olarak da birtakım değişmeler ol-
muştur. Bu tür eserler yörelere mahsus özel ezgilerle
okunur, güfteler bu ezgi kalıplarına döşenir. Özel ezgi
kalıplarına döşenen güfteler hem teknik olarak değiş-
mek zorunda kalmış hem de zaman zaman birer gala-
timeşhur olmuştur. Bu dönüşüm kimi zaman anlamı
derinden etkilemektedir. Erzurum yöresinde bazı şiir-
ler türkü olarak icra edildiğinde, güftelerindeki değişik-
likler ve anlam belirsizlikleri hemen göze çarpmaktadır.
Bu parçadan aşağıdakilerden hangisine ulaşıla-
maz?
A) Divan şiiri ile halk şiirinin birbirlerini etkilediğine
B) Bazı halk şairlerinin şiirleriyle divan şairlerine ör-
nek olduğuna
C) Klasik Türk şiirini, halk şiirine yaklaştıran yaklaşım-
ların olduğuna
D) Gazelle yazılan bazı şiirlerin, farklı bir nazım şekli-
ne dönüştüğüne
E) Halk ve divan şiirinde zaman zaman bazı eğilimle-
rin görüldüğüne
ve
32.
33
Lise Türkçe
Paragraf Genel Tekrar
enler- ocuk- ndeki sme- abul gö- usal ssal yen naz vip- la- de ap er Türkçe 31. İslamiyet'in kabulünden sonra ortaya çıkan klasik Türk şiiri ya da yüksek zümre şiiri, zaman zaman halk şiiri- mizle karşılıklı bir ilişki içine girmiştir. Divan şairleri ara- sında mahallileşme akımının etkisiyle dilde sadeleş- meye gidilmiş; Âşık Ömer, Dertli ve Erzurumlu Emrah gibi âşıklar da aruz vezniyle şiirler yazmıştır. Divan halk şiirimizin etkileşim odaklarından biri de musiki or- tamlarıdır. Divan ve halk şairlerinin kaleme aldığı ga- zeller bestelenerek veya irticalen okunma şekliyle fii- len musikimize girmiş, önemli bir yer kazanmıştır. Bu eserlerin türküye dönüşümünde usul bakımından ol- duğu gibi anlamsal olarak da birtakım değişmeler ol- muştur. Bu tür eserler yörelere mahsus özel ezgilerle okunur, güfteler bu ezgi kalıplarına döşenir. Özel ezgi kalıplarına döşenen güfteler hem teknik olarak değiş- mek zorunda kalmış hem de zaman zaman birer gala- timeşhur olmuştur. Bu dönüşüm kimi zaman anlamı derinden etkilemektedir. Erzurum yöresinde bazı şiir- ler türkü olarak icra edildiğinde, güftelerindeki değişik- likler ve anlam belirsizlikleri hemen göze çarpmaktadır. Bu parçadan aşağıdakilerden hangisine ulaşıla- maz? A) Divan şiiri ile halk şiirinin birbirlerini etkilediğine B) Bazı halk şairlerinin şiirleriyle divan şairlerine ör- nek olduğuna C) Klasik Türk şiirini, halk şiirine yaklaştıran yaklaşım- ların olduğuna D) Gazelle yazılan bazı şiirlerin, farklı bir nazım şekli- ne dönüştüğüne E) Halk ve divan şiirinde zaman zaman bazı eğilimle- rin görüldüğüne ve 32. 33
(1) Eskiden müze deyince tarihin ağırlığı altında ezilen toz-
lu binalar gelirdi aklımıza. (11) Çoğu haşmetli bu binalar ve
sergilenen eserler sadece geçmişi anlatmak, anlamak için
di. (III) 2000'li yıllarla birlikte gündemi takip eden müzeler
kurulmaya başlandı. (IV) Dünya çapında sergilere, ulusla
rarası sanat etkinliklerine ev sahipliği yapan modern mo
zeler, mimarileri, koleksiyonları, sergileri ve kültürel eğlen
celeriyle kısa sürede İstanbul'un buluşma noktası olmayi
başardı. (V) Sadece bunlar da değil yeme içme mekanlar.
sineması, her yaşa hitap eden etkinlikleri ile bir müzeden
çok fazlasını vadediyor.
21. Bu parçada, numaralanmış cümlelerden müzelerle ilgl-
li aşağıda verilenlerden hangisi çıkarılamaz?
A) I. cümlede, yerleşmiş bir algıdan bahsedilmiştir.
B) II. cümlede, bir tekdüzeliğe dikkat çekilmiştir.
C) III. gamlede, bir değişimden söz edilmiştir.
. cümlede, birbirine amaç-sonuç ilişkisiyle bağlanmış
yargılar vardır.
E) Vamlede, aktif bir işlevine değinilmiştir.
22. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır
basmaktadır?
BY Açıklama
A) Öyküleme
D) Batienteme
C) Tartışma
E Tanımlama
(5)
Dla
of
G
Lise Türkçe
Paragraf Genel Tekrar
(1) Eskiden müze deyince tarihin ağırlığı altında ezilen toz- lu binalar gelirdi aklımıza. (11) Çoğu haşmetli bu binalar ve sergilenen eserler sadece geçmişi anlatmak, anlamak için di. (III) 2000'li yıllarla birlikte gündemi takip eden müzeler kurulmaya başlandı. (IV) Dünya çapında sergilere, ulusla rarası sanat etkinliklerine ev sahipliği yapan modern mo zeler, mimarileri, koleksiyonları, sergileri ve kültürel eğlen celeriyle kısa sürede İstanbul'un buluşma noktası olmayi başardı. (V) Sadece bunlar da değil yeme içme mekanlar. sineması, her yaşa hitap eden etkinlikleri ile bir müzeden çok fazlasını vadediyor. 21. Bu parçada, numaralanmış cümlelerden müzelerle ilgl- li aşağıda verilenlerden hangisi çıkarılamaz? A) I. cümlede, yerleşmiş bir algıdan bahsedilmiştir. B) II. cümlede, bir tekdüzeliğe dikkat çekilmiştir. C) III. gamlede, bir değişimden söz edilmiştir. . cümlede, birbirine amaç-sonuç ilişkisiyle bağlanmış yargılar vardır. E) Vamlede, aktif bir işlevine değinilmiştir. 22. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır? BY Açıklama A) Öyküleme D) Batienteme C) Tartışma E Tanımlama (5) Dla of G
5.
Su Isıtıldığında taneciklerinin kinetik enerjisi arttığından
molekülleri bir arada tutan hidrojen bağının oluşum oranı
azalır. Bu yüzden sıcak su, tanecikleri daha bağımsız ha-
reket edebilen akışkan bir sıvıya dönüşür. Sıcaklıkla bir-
likte akışkanlıkta meydana gelen değişim, buzdolabından
çıkarılan balın bir süre sonra daha kolay akmasına benze-
tilebilir. Ancak sudaki akışkanlığın değişimi gözle ayırt edi-
lebilecek ölçüde değildir. Sıcak su kütlesi akarken soğuk
suya kıyasla daha küçük kümeler hâlinde yüzeye çarptığı
için çıkan sesler arasındaki farkı algılayabiliriz.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi
söylenemez?
A) Niteleyici ifadelere yer verilmiştir.
B) Terim anlamlı sözcükler kullanılmıştır.
Karşılaştırmadan yararlanılmıştır.bolh
D) Örneklemelerden yararlanmıştır. olmio
E) Öğretici anlatımdan yararlanılmıştır. Orang
Lise Türkçe
Paragraf Genel Tekrar
5. Su Isıtıldığında taneciklerinin kinetik enerjisi arttığından molekülleri bir arada tutan hidrojen bağının oluşum oranı azalır. Bu yüzden sıcak su, tanecikleri daha bağımsız ha- reket edebilen akışkan bir sıvıya dönüşür. Sıcaklıkla bir- likte akışkanlıkta meydana gelen değişim, buzdolabından çıkarılan balın bir süre sonra daha kolay akmasına benze- tilebilir. Ancak sudaki akışkanlığın değişimi gözle ayırt edi- lebilecek ölçüde değildir. Sıcak su kütlesi akarken soğuk suya kıyasla daha küçük kümeler hâlinde yüzeye çarptığı için çıkan sesler arasındaki farkı algılayabiliriz. Bu parçanın anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Niteleyici ifadelere yer verilmiştir. B) Terim anlamlı sözcükler kullanılmıştır. Karşılaştırmadan yararlanılmıştır.bolh D) Örneklemelerden yararlanmıştır. olmio E) Öğretici anlatımdan yararlanılmıştır. Orang
PARAGRAFHANE ÖZEL DENEME - I
1. Bir insan asla içinde bulunduğu şartları beğenmez.
Daha iyi koşullar için anlamsız bir özlem içinde
koşar gibi yapar durur. Çevresel faktörler, her za-
man aşılmaz bir engel oluşturur önünde. Erteleme
hastalığı tam da bu esnada bulaşır insanın ruhuna.
Yapılması gereken işleri, süresiz ve sayısız olarak
erteleyen kişiler, zamanı doğru kullanamadıkları için
gerek okulda gerekse profesyonel yaşamlarında
güçlüklerle karşılaşır. İşin tamamlanması gereken
zaman yaklaştıkça öfke ve stres seviyesi artar. Ço-
ğunlukla da işi yapabileceğinden çok da yüzeysel
ya da kabataslak şekilde tamamlar. Bunun sonu-
cunda da stres seviyesi artmaya ve öz güveni düş-
meye başlar. Yapılacak iyi ve güzel işleri, çalışma-
ları, anlamsız bahaneler ileri sürerek sürekli erteler.
Bu eylemler için uygun bir zaman ve daha elverişli
bir atmosferi bekler. Ama beklediği, ümit ettiği orta-
ma bir türlü kavuşamaz. Böylece koca ömrünü heba
eder. Nihayet pişmanlıklar içinde dövünmeye baş-
lar, ne var ki iş işten geçmiştir çoktan..
Bu parçanın ana düşüncesi aşağıdakilerden
hangisi olabilir?
A Bir saniyesine bile hükmedemediğimiz zaman
kavramını yabana atmadan sürekli çalışmalı ve
her zorlukla mücadele etmeliyiz.
B) Yapacağımız her işte başarılı olabilmek için uy-
gun bir zamanı ve elverişli atmosferi bekleme-
miz her zaman bizi başarıya götürmeyebilir.
C) Güçsüz insanlar zamanlarını sağlıklı yöneteme-
dikleri için işi yapabileceğinden çok da yüzeysel
ya da kabataslak şekilde tamamlarlar.
D) İnsanların içinde bulundukları olumsuz koşullar,
zaman yönetimi problemine ve nihayetinde erte-
leme hastalığına neden olur.
D
O
S
Olumlu veya olumsuz gözüken bütün koşullara
rağmen, daha iyi koşullar için anlamsız bir bek-
lenti içinde boğulmadan işe koyulanlar pişman- Y
lık duymazlar.
A
2. Bir metinde
çimini vere
kündür. H
açı, hem
bilgiyi ort
ilgi merke
uyumlu H
metnini g
ri tacı ile
tişimde
kış açıs
seçimi,
ihtiyaç
laştırır
ekona
ve bu
çıkan
ittir. E
suzlu
Bu p
den
A)
B)
C
Lise Türkçe
Paragraf Genel Tekrar
PARAGRAFHANE ÖZEL DENEME - I 1. Bir insan asla içinde bulunduğu şartları beğenmez. Daha iyi koşullar için anlamsız bir özlem içinde koşar gibi yapar durur. Çevresel faktörler, her za- man aşılmaz bir engel oluşturur önünde. Erteleme hastalığı tam da bu esnada bulaşır insanın ruhuna. Yapılması gereken işleri, süresiz ve sayısız olarak erteleyen kişiler, zamanı doğru kullanamadıkları için gerek okulda gerekse profesyonel yaşamlarında güçlüklerle karşılaşır. İşin tamamlanması gereken zaman yaklaştıkça öfke ve stres seviyesi artar. Ço- ğunlukla da işi yapabileceğinden çok da yüzeysel ya da kabataslak şekilde tamamlar. Bunun sonu- cunda da stres seviyesi artmaya ve öz güveni düş- meye başlar. Yapılacak iyi ve güzel işleri, çalışma- ları, anlamsız bahaneler ileri sürerek sürekli erteler. Bu eylemler için uygun bir zaman ve daha elverişli bir atmosferi bekler. Ama beklediği, ümit ettiği orta- ma bir türlü kavuşamaz. Böylece koca ömrünü heba eder. Nihayet pişmanlıklar içinde dövünmeye baş- lar, ne var ki iş işten geçmiştir çoktan.. Bu parçanın ana düşüncesi aşağıdakilerden hangisi olabilir? A Bir saniyesine bile hükmedemediğimiz zaman kavramını yabana atmadan sürekli çalışmalı ve her zorlukla mücadele etmeliyiz. B) Yapacağımız her işte başarılı olabilmek için uy- gun bir zamanı ve elverişli atmosferi bekleme- miz her zaman bizi başarıya götürmeyebilir. C) Güçsüz insanlar zamanlarını sağlıklı yöneteme- dikleri için işi yapabileceğinden çok da yüzeysel ya da kabataslak şekilde tamamlarlar. D) İnsanların içinde bulundukları olumsuz koşullar, zaman yönetimi problemine ve nihayetinde erte- leme hastalığına neden olur. D O S Olumlu veya olumsuz gözüken bütün koşullara rağmen, daha iyi koşullar için anlamsız bir bek- lenti içinde boğulmadan işe koyulanlar pişman- Y lık duymazlar. A 2. Bir metinde çimini vere kündür. H açı, hem bilgiyi ort ilgi merke uyumlu H metnini g ri tacı ile tişimde kış açıs seçimi, ihtiyaç laştırır ekona ve bu çıkan ittir. E suzlu Bu p den A) B) C