Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Paragraf Genel Tekrar Soruları

40. Bulunduğumuz yer, denizden bin beş yüz metre kadar
yüksekte idi. Akcedil; ay iskelesinin önünde duran kayık-
lar, ağaçların arasındaki seyrek binalar iğne topuzu kadar
ufaktı. Karşıda Burhaniye'nin arkasında yatan Madra
Dağları şekilsiz bir yığından ibaretti. Güneşin altında göz
kamaştırıcı pırıltılarla yanan deniz, ta uzaklarda açıklı
koyulu gölgelere bürünen Midilli Adası'na kadar uza-
niyor, bunun sağ yanından geçerek ufukta sisler içinde
gökle birleşiyordu. Kazdağı'nın körfeze kadar yaklaşan
eteklerini sayılamayacak kadar çok, her biri başka renk
ve biçimde, irili ufaklı dağlar ve tepeler çeviriyordu. Ar-
kamızda Sarıkız, bu dağların en yüksek tepesi, ağaçsız
başını beyaz bulutlara uzatıyordu.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi
söylenemez?
A) Kişileştirmeye yer verilmiştir.
V
B) Üçüncül kişili anlatım kullanılmıştır.
C) Karşılaştırmadan yararlanılmıştır.
D) Örneklemeye başvurulmuştur.
E) Betimleme yapılmıştır.
Türkçe Testi Bitti.
Lise Türkçe
Paragraf Genel Tekrar
40. Bulunduğumuz yer, denizden bin beş yüz metre kadar yüksekte idi. Akcedil; ay iskelesinin önünde duran kayık- lar, ağaçların arasındaki seyrek binalar iğne topuzu kadar ufaktı. Karşıda Burhaniye'nin arkasında yatan Madra Dağları şekilsiz bir yığından ibaretti. Güneşin altında göz kamaştırıcı pırıltılarla yanan deniz, ta uzaklarda açıklı koyulu gölgelere bürünen Midilli Adası'na kadar uza- niyor, bunun sağ yanından geçerek ufukta sisler içinde gökle birleşiyordu. Kazdağı'nın körfeze kadar yaklaşan eteklerini sayılamayacak kadar çok, her biri başka renk ve biçimde, irili ufaklı dağlar ve tepeler çeviriyordu. Ar- kamızda Sarıkız, bu dağların en yüksek tepesi, ağaçsız başını beyaz bulutlara uzatıyordu. Bu parçanın anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Kişileştirmeye yer verilmiştir. V B) Üçüncül kişili anlatım kullanılmıştır. C) Karşılaştırmadan yararlanılmıştır. D) Örneklemeye başvurulmuştur. E) Betimleme yapılmıştır. Türkçe Testi Bitti.
TYT/Türkçe
25. Antik Çağ'ın Yunan filozoflarından ünlü matematikçi
Pisagor, "Tellerin kıpırtısında geometri vardır, küreler
arasındaki boşlukların hesaplanmasında da müzik."
demiştir. Bundan dolayı, müzik aletlerindeki tellerin
uzunluğu ile çıkardıkları sesler arasında bağlantı
olduğunu öne süren ilk kişinin de MÖ 6. yüzyılda
yaşayan Pisagor olduğu düşünülür. Ünlü
matematikçinin aynı cümlede küreler sözcüğüyle
kastettiği ise gök cisimleridir. Pisagor'un ortaya attığı
kürelerin müziği kuramına göre Güneş, Ay, Dünya ve
diğer gezegenlerin yörünge hareketleri kendilerine
özgü bir ses yayar. Bu sesler gök cisimlerinin birbirine
uzaklığına göre farklılık gösterir. Bu kuram, MÖ 6.
yüzyıldan 17. yüzyılda Rönesans'ın sonlarına kadar gök
bilimi ile ilgilenenler arasında popülerliğini korudu.
Ancak Aydınlanma Çağı ile birlikte tarihe karışmıştır.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden
hangisi söylenemez?
A) Tanım yapılmıştır.
B) Terimlerden yararlanılmıştır.
C) Alıntıya yer verilmiştir.
D) Farklı yapıda cumleler kullanılmıştır.
E) Tahminde bulunulmuştur.
Lise Türkçe
Paragraf Genel Tekrar
TYT/Türkçe 25. Antik Çağ'ın Yunan filozoflarından ünlü matematikçi Pisagor, "Tellerin kıpırtısında geometri vardır, küreler arasındaki boşlukların hesaplanmasında da müzik." demiştir. Bundan dolayı, müzik aletlerindeki tellerin uzunluğu ile çıkardıkları sesler arasında bağlantı olduğunu öne süren ilk kişinin de MÖ 6. yüzyılda yaşayan Pisagor olduğu düşünülür. Ünlü matematikçinin aynı cümlede küreler sözcüğüyle kastettiği ise gök cisimleridir. Pisagor'un ortaya attığı kürelerin müziği kuramına göre Güneş, Ay, Dünya ve diğer gezegenlerin yörünge hareketleri kendilerine özgü bir ses yayar. Bu sesler gök cisimlerinin birbirine uzaklığına göre farklılık gösterir. Bu kuram, MÖ 6. yüzyıldan 17. yüzyılda Rönesans'ın sonlarına kadar gök bilimi ile ilgilenenler arasında popülerliğini korudu. Ancak Aydınlanma Çağı ile birlikte tarihe karışmıştır. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Tanım yapılmıştır. B) Terimlerden yararlanılmıştır. C) Alıntıya yer verilmiştir. D) Farklı yapıda cumleler kullanılmıştır. E) Tahminde bulunulmuştur.
11. I. Türkiye, kalabalık genç nüfusuna ve spor endüst-
risine yapılan çok ciddi yatırımlara rağmen hâlâ
istenen başarı düzeyine ulaşamamış ve birçok
branşta kendisi için bir ekol oluşturamamıştır.
II. Özellikle son yıllarda atletizm branşında Türk spor-
cu yetiştirmek için uğraşmak yerine başarının dev-
şirme sporcularda aranması ve genel olarak olim-
pik branşlarda devşirme sporculardan başarı bek-
lenmesi, başarısızlığa kısa süreli çözüm olarak su-
nulmaktadır.
Numaralanmış 1. cümle ile ilgili aşağıdakilerden
hangisi söylenebilir?
—
A) 11. cümlede belirtilen durum için üretilen çözüm-
leri açıklamaktadır.
B) II. cümlede örneklendirilen durumun saptaması
yapılmaktadır.
C) II. cümlede ortaya konan sonucun koşulunu be-
lirtmektedir.
D) I. cümledeki düşüncenin sebeplerine yer vermek-
tedir.
EX II. cümlede yer alan açıklamanın tersi bir durum-
dan söz etmektedir.
5
TYT DENEMESİ
Lise Türkçe
Paragraf Genel Tekrar
11. I. Türkiye, kalabalık genç nüfusuna ve spor endüst- risine yapılan çok ciddi yatırımlara rağmen hâlâ istenen başarı düzeyine ulaşamamış ve birçok branşta kendisi için bir ekol oluşturamamıştır. II. Özellikle son yıllarda atletizm branşında Türk spor- cu yetiştirmek için uğraşmak yerine başarının dev- şirme sporcularda aranması ve genel olarak olim- pik branşlarda devşirme sporculardan başarı bek- lenmesi, başarısızlığa kısa süreli çözüm olarak su- nulmaktadır. Numaralanmış 1. cümle ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? — A) 11. cümlede belirtilen durum için üretilen çözüm- leri açıklamaktadır. B) II. cümlede örneklendirilen durumun saptaması yapılmaktadır. C) II. cümlede ortaya konan sonucun koşulunu be- lirtmektedir. D) I. cümledeki düşüncenin sebeplerine yer vermek- tedir. EX II. cümlede yer alan açıklamanın tersi bir durum- dan söz etmektedir. 5 TYT DENEMESİ
dan
eni
e
r.
ar
Türkçe
30. "Napolyon'un Düğmeleri" insanlık tarihini değiştiren on
yedi molekül ve bileşiğin hem hikâyelerini hem de kimyasal
yapılarını anlatan, böylece kimyayla tarihi harmanlayan
oldukça özgün bir kitap. Ele alınan moleküller, gündelik
hayatta sık sık kullandığımız ya da kullanıldığına tanık
olduğumuz maddelerin (baharatlar, C vitamini, şeker, ipek
ve naylon, boyalar, aspirin, kafein, zeytinyağı, tuz vs.)
yapı taşlarını oluşturuyor. Bize gayet sıradan görünen,
varlıklarına fazlasıyla alıştığımız bu maddelerin geçmişte
ne kadar önemli olayları tetiklediğini delilleriyle birlikte
öğreniyoruz) Coğrafi keşifler ve göçler, sömürgecilik ve
kölelik, tıp ve mühendislikte kaydedilen devrim niteliğinde
gelişmeler, doğal çevrede meydana gelen ciddi tahribat...
İnsanların bu maddeleri elde etmek için neleri göze
aldığını, bu süreçte tesadüflerin ne kadar büyük bir
rol oynadığını görüyoruz. Her şeyden önce, incelenen
moleküllere kendilerine has özelliklerini kazandıran
kimyasal yapılar hakkında bilgi sahibi oluyoruz. Çok
küçük bir yapısal değişikliğin ne kadar kritik bir fark
yaratabildiğine tanık oluyoruz.
Aşağıdakilerden hangisi bu parçada söz edilen kitabın
bir özelliği değildir?
A) Etkileyicilik
B) Bilgilendiricilik
Kanıtlanabilirlik
C) Farklılık
E) Kalıcılık
opin is birliği ile toplumlar büyük
Lise Türkçe
Paragraf Genel Tekrar
dan eni e r. ar Türkçe 30. "Napolyon'un Düğmeleri" insanlık tarihini değiştiren on yedi molekül ve bileşiğin hem hikâyelerini hem de kimyasal yapılarını anlatan, böylece kimyayla tarihi harmanlayan oldukça özgün bir kitap. Ele alınan moleküller, gündelik hayatta sık sık kullandığımız ya da kullanıldığına tanık olduğumuz maddelerin (baharatlar, C vitamini, şeker, ipek ve naylon, boyalar, aspirin, kafein, zeytinyağı, tuz vs.) yapı taşlarını oluşturuyor. Bize gayet sıradan görünen, varlıklarına fazlasıyla alıştığımız bu maddelerin geçmişte ne kadar önemli olayları tetiklediğini delilleriyle birlikte öğreniyoruz) Coğrafi keşifler ve göçler, sömürgecilik ve kölelik, tıp ve mühendislikte kaydedilen devrim niteliğinde gelişmeler, doğal çevrede meydana gelen ciddi tahribat... İnsanların bu maddeleri elde etmek için neleri göze aldığını, bu süreçte tesadüflerin ne kadar büyük bir rol oynadığını görüyoruz. Her şeyden önce, incelenen moleküllere kendilerine has özelliklerini kazandıran kimyasal yapılar hakkında bilgi sahibi oluyoruz. Çok küçük bir yapısal değişikliğin ne kadar kritik bir fark yaratabildiğine tanık oluyoruz. Aşağıdakilerden hangisi bu parçada söz edilen kitabın bir özelliği değildir? A) Etkileyicilik B) Bilgilendiricilik Kanıtlanabilirlik C) Farklılık E) Kalıcılık opin is birliği ile toplumlar büyük
parantez içind
D) IV
C) III
A) I
B) II
2. Müdavim, devam sözcüğünden geliyor. Madem öyle o za-
man şöyle soralım: Devam etmeyen müdavim ne yapar?
Devamsız öğrenci ---- geri kalır, peki devamsız müdavim?
Esmediğinde rüzgârın yaptığını, yağmadığında yağmu-
run yaptığını mı yapar? Yani olmayı mı bırakır? Yoksa tek-
rar var olacağı anı mı bekler? Bu ikisinin arasında ne var?
Bu ikisinin arasında öncelikle müdavimin kendini
====
var.
Bu parçada boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağıdaki-
lerden hangisi getirilmelidir?
A) okulundan-suçlaması
B) ilerlemekten-fark etmesi
C) öğrenmekten- sorgulaması
hayattan tanıması
E) okumaktan-tekrar etmesi
MM1212102
2
Lise Türkçe
Paragraf Genel Tekrar
parantez içind D) IV C) III A) I B) II 2. Müdavim, devam sözcüğünden geliyor. Madem öyle o za- man şöyle soralım: Devam etmeyen müdavim ne yapar? Devamsız öğrenci ---- geri kalır, peki devamsız müdavim? Esmediğinde rüzgârın yaptığını, yağmadığında yağmu- run yaptığını mı yapar? Yani olmayı mı bırakır? Yoksa tek- rar var olacağı anı mı bekler? Bu ikisinin arasında ne var? Bu ikisinin arasında öncelikle müdavimin kendini ==== var. Bu parçada boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağıdaki- lerden hangisi getirilmelidir? A) okulundan-suçlaması B) ilerlemekten-fark etmesi C) öğrenmekten- sorgulaması hayattan tanıması E) okumaktan-tekrar etmesi MM1212102 2
Günlük yaşantımızın vazgeçilmezi olan kağıdın
ağaçtan yapıldığını duymuşsunuzdur. Peki, ağaç nasıl
kağıda dönüşür? İlk aşamada ağaç kesilir ve kabuğu
soyulup parçalara ayrılarak fabrikaya ulaştırılır. Kağıt
yapmak için kağıt hamuruna ihtiyaç vardır. Hamur
hazırlanırken odunlar keskin çelik bıçaklarla kesilerek
toz haline getirilir. Sonra oluşan toz, su ile karıştırılır.
Karışım sık dokulu çelik tel üzerine dökülerek silindir
yardımıyla sıkıştırılır. Sıkışan karışım kurutulur ve
kağıt elde edilmiş olur.
1. Bu parçanın konusu aşağıdakilerden hangisidir?
A) Kağıdın bulunuş süreci
Kağıdın üretim süreci
C) Kağıdın tarihi gelişimi
D) Kağıdın kullanım alanları
Lise Türkçe
Paragraf Genel Tekrar
Günlük yaşantımızın vazgeçilmezi olan kağıdın ağaçtan yapıldığını duymuşsunuzdur. Peki, ağaç nasıl kağıda dönüşür? İlk aşamada ağaç kesilir ve kabuğu soyulup parçalara ayrılarak fabrikaya ulaştırılır. Kağıt yapmak için kağıt hamuruna ihtiyaç vardır. Hamur hazırlanırken odunlar keskin çelik bıçaklarla kesilerek toz haline getirilir. Sonra oluşan toz, su ile karıştırılır. Karışım sık dokulu çelik tel üzerine dökülerek silindir yardımıyla sıkıştırılır. Sıkışan karışım kurutulur ve kağıt elde edilmiş olur. 1. Bu parçanın konusu aşağıdakilerden hangisidir? A) Kağıdın bulunuş süreci Kağıdın üretim süreci C) Kağıdın tarihi gelişimi D) Kağıdın kullanım alanları
17. Gazeteci:
(1)-?
Tarihçi:
-Insanlik; zamanı gün, hafta, ay, yıl gibi belli
periyotlara bölmüş ve düzenli bir sistem çerçevesinde
algılamak istemiştir. Hayatı bu çerçevede düzenlemek
üzere insanlar yaklaşık 6000 yildan beri takvim
kullanmaktadır. Her buluş gibi bu da çeşitli ihtiyaçlann
zorlamasıyla olmuştur. Bugün nasıl zamanı ölçmek
hayatımızı kolaylaştınıyorsa binlerce yıl önce de durum
aynı idi.
Gazeteci:
(11) ?
Tarihçi:
- Örneğin İbraniler MÖ 3761'deki Yaradılış yılını,
Yunanlılar ilk olimpiyat oyunlannın yapıldığı MO 776'y,
Hristiyanlar Hz. İsa'nın doğumu olan sifin, Müslümanlar
MS 622'de Hz. Muhammed'in Mekke'den Medine'ye
hicretini takvimlerine başlangıç olarak esas almışlardır.
Dikkat ettiniz mi, bu saydıklarım.o milletlerini
yaşamlanını en çok etkileyen olaylardır.
Bu diyalogda boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden
hangisi sırasıyla getirilmelidir?
A) 1. Takvimin ilk ortaya çıkışı ne zamana rastlar
II. Tarihsel süreçte takvimin gelişim aşamalarından
biraz söz eder misiniz
B) I. İnsanlık zamanı ölçme ihtiyacını ne zaman
duymaya başladı ve ne çeşit takvimler yaptı
II. Farklı milletlerin takvimlerinin ayıncı özellikleri
nelerdir
C) I. Takvimlerin ortaya çıkışı ile insanlar zamanı
ölçmeye başladı; peki, bu onların hayatında
neleri değiştirdi
II. Neden hemen hemen her milletin kendine özgü
nitelikler taşıyan bir takvimi var
D) 1. Bugünün insanları ile eski çağlarda yaşayan
insanların zamanı ölçme ihtiyaçlarında değişim
olmuş mudur
II. Tarih boyunca takvimlerin çeşitlendiğini
görüyoruz, insanlık neden sürekli farklı takvimler
yapmış ki
E) I. Geçmişe baktığımızda takvim neden ortaya çıkt
insanlar bir gün, dur zamanı ölçelim mi, dediler
II. Takvimlere baktığımızda her birinin kendince bir
başlangıç noktası olduğunu görüyoruz, bunun
sebebi nedir
18. S
tarih
bir c
ile
değ
Bat
kay
tek
på
Lise Türkçe
Paragraf Genel Tekrar
17. Gazeteci: (1)-? Tarihçi: -Insanlik; zamanı gün, hafta, ay, yıl gibi belli periyotlara bölmüş ve düzenli bir sistem çerçevesinde algılamak istemiştir. Hayatı bu çerçevede düzenlemek üzere insanlar yaklaşık 6000 yildan beri takvim kullanmaktadır. Her buluş gibi bu da çeşitli ihtiyaçlann zorlamasıyla olmuştur. Bugün nasıl zamanı ölçmek hayatımızı kolaylaştınıyorsa binlerce yıl önce de durum aynı idi. Gazeteci: (11) ? Tarihçi: - Örneğin İbraniler MÖ 3761'deki Yaradılış yılını, Yunanlılar ilk olimpiyat oyunlannın yapıldığı MO 776'y, Hristiyanlar Hz. İsa'nın doğumu olan sifin, Müslümanlar MS 622'de Hz. Muhammed'in Mekke'den Medine'ye hicretini takvimlerine başlangıç olarak esas almışlardır. Dikkat ettiniz mi, bu saydıklarım.o milletlerini yaşamlanını en çok etkileyen olaylardır. Bu diyalogda boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisi sırasıyla getirilmelidir? A) 1. Takvimin ilk ortaya çıkışı ne zamana rastlar II. Tarihsel süreçte takvimin gelişim aşamalarından biraz söz eder misiniz B) I. İnsanlık zamanı ölçme ihtiyacını ne zaman duymaya başladı ve ne çeşit takvimler yaptı II. Farklı milletlerin takvimlerinin ayıncı özellikleri nelerdir C) I. Takvimlerin ortaya çıkışı ile insanlar zamanı ölçmeye başladı; peki, bu onların hayatında neleri değiştirdi II. Neden hemen hemen her milletin kendine özgü nitelikler taşıyan bir takvimi var D) 1. Bugünün insanları ile eski çağlarda yaşayan insanların zamanı ölçme ihtiyaçlarında değişim olmuş mudur II. Tarih boyunca takvimlerin çeşitlendiğini görüyoruz, insanlık neden sürekli farklı takvimler yapmış ki E) I. Geçmişe baktığımızda takvim neden ortaya çıkt insanlar bir gün, dur zamanı ölçelim mi, dediler II. Takvimlere baktığımızda her birinin kendince bir başlangıç noktası olduğunu görüyoruz, bunun sebebi nedir 18. S tarih bir c ile değ Bat kay tek på
7.
soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
Öğrenme güçlüğü, beynin bazı fonksiyonlarındaki
aksamayı gösterir ama bir hastalık değildir. Özel ve farklı
bir durum olarak değerlendirilmesi gerekir. Öğrenme
güçlüğü, genellikle şu belirtilerle kendini göstermektedir.
konuşmada gecikme ve yerinde telaffuzda güçlük, bir şeyi
isimlendirirken sözcük bulmada zorluk, yaşından daha az
sözcük dağarcığına sahip olma, yüklemlerde yani temel
kelimelerde zorlanma, hecelerin yerlerini değiştirme.
Dinleme ve izlemede güçlük, ses-harf arasındaki ilişkiyi
öğrenmede güçlük, derslerde özellikle geometrik şekilleri
çizmede zorluk. Çocuğunuzda bu belirtiler varsa bir
uzmandan destek almanız gerekmektedir. Bu belirtiler,
çocuğunuzda öğrenme güçlüğü olduğunun göstergesi
olabilir. Ama tabii ki bunlardan bir kısmı var diye hemen
telaşa kapılmamalısınız.
Bu parçaya göre bir çocuğun öğrenme güçlüğü
çektiği -kesin olmamakla birlikte-
1. Geometrik şekillerin ayrımında zorluk yaşama,
H.Konuşmada az heceli sözcükleri yeğleme,
J. Doğru sesletimde zorluk çekme
belirtilerinden hangileriyle bulunabilir?
A) Yalnız)
B) I ve Il
D) II ve III
C) Yalnız III
E) I, II ve III
Lise Türkçe
Paragraf Genel Tekrar
7. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Öğrenme güçlüğü, beynin bazı fonksiyonlarındaki aksamayı gösterir ama bir hastalık değildir. Özel ve farklı bir durum olarak değerlendirilmesi gerekir. Öğrenme güçlüğü, genellikle şu belirtilerle kendini göstermektedir. konuşmada gecikme ve yerinde telaffuzda güçlük, bir şeyi isimlendirirken sözcük bulmada zorluk, yaşından daha az sözcük dağarcığına sahip olma, yüklemlerde yani temel kelimelerde zorlanma, hecelerin yerlerini değiştirme. Dinleme ve izlemede güçlük, ses-harf arasındaki ilişkiyi öğrenmede güçlük, derslerde özellikle geometrik şekilleri çizmede zorluk. Çocuğunuzda bu belirtiler varsa bir uzmandan destek almanız gerekmektedir. Bu belirtiler, çocuğunuzda öğrenme güçlüğü olduğunun göstergesi olabilir. Ama tabii ki bunlardan bir kısmı var diye hemen telaşa kapılmamalısınız. Bu parçaya göre bir çocuğun öğrenme güçlüğü çektiği -kesin olmamakla birlikte- 1. Geometrik şekillerin ayrımında zorluk yaşama, H.Konuşmada az heceli sözcükleri yeğleme, J. Doğru sesletimde zorluk çekme belirtilerinden hangileriyle bulunabilir? A) Yalnız) B) I ve Il D) II ve III C) Yalnız III E) I, II ve III
E) Yazar, kişiliğini gizlememiştir.
8.
• Göç, yoksulluk, esaret, sınıfsal kavgalar vb. toplumsal olayları konu alan romanlardır.
• Konusunu tarihten alan, tarihsel olayları anlatan romanlardır.
• Psikolojik tahlillere, ruh çözümlemelerine yer veren romanlardır.
• Günlük hayatta az rastlanan, ilgi çekici olayları okuyucuda heyecan ve merak uyandıracak biçimde anlatan romanlardır.
Aşağıdaki parçalardan hangisi bu tanımlardan herhangi biriyle örtüşmemektedir?
A) Samim hatırladı. Meral daha sonra izahını şöyle tamamlamıştı: "Evde otururken hep şöyle deniz gören, Boğazı gö
ren bir yer düşünmüştüm." Samim, kızın Istanbul'un sayfiyelerinden birinde bir ev yaptırmakta hâlâ tereddüt eden
babasından şikâyetlerini de hatırladı. Şüphesi uzaklaşıyordu. Onun yerine onun kadar ölçüleri yanlış bir emniyet
hissi alabilirdi. Kendisini bu hata kutuplarından uzaklaştırmak için bugün Meral'i gördüğü andan ayrıldığı ana kadar
onun, hatırda kalan bütün sözlerini, hareketlerini daha sakin bir dikkatin ışığında geçirmek istedi.
B) Birdenbire, derin bir mağaranın bağrından çıkıvermiş gibi kalın bir ses, "Hangi rüzgâr kesiliyor?" diye sordu.
Amcamın sesini tanıdım. Donakaldım. Başım, göğsüm sırsıklamdı. Amcam yanaştı: "Mahmut sen misin?" dedi. (...)
"Burada bu saatte ne yapıyorsun?" dedi. Ona elimdeki kayığı verdim. Görmek için batı göğünün alacakaranlığına
karşı tuttu onu. "Bu gemi değil, salapurya!" demesiyle de bizim kalyonu yere çarpıp ayağının altında çatır çutur
ezmesi bir oldu. Kemiklerim kırıldı sandım. Ama amcam "Yarın sana bir kayık yapayım da gör." deyince dünyalar
yeniden benim oldu.
C) Idris susmuştu. Sessiz, sıkıntılı bir yolculuk başladı. Arif kendi içinde sinirlendi, uğraştı durdu. Kimseye belli et-
meden kendini yiyordu. Tarlada pancar bitecek gibi değildi. Bu atlarla çabuk çabuk dönmek olanaksızdı. Babası
hastaneden bir türlü çıkıp gelemiyordu. Traktör alamadıkları için köylü kendisiyle alay etmeye başlamıştı. Arif ne
yapacağını, nasıl davranacağını bilemez olmuştu.
D) Dirmit o günden sonra hep sözcüklerden bir yorgana sarındı. Sözcüklerden bir yatağın üstünde uyudu. Sözcüklerden
yapılma bir sandalyenin üstünde oturdu. Atiye günleri sayılı binlerce sözcük oldu. Huvat sözcük dolu şişelere baktı.
Nuğber sözcük bekledi. Zekiye sözcük ağladı. Seyit bembeyaz takma sözcükten dişleriyle güldü. Mahmut dilini
dişlerinin ardına dayayıp sözcük çaldı. Halit sözcükleri duvarlara vurdu. Dirmit ne yana bakacağını, hangi birini
yazacağını şaşırdı.
E) Top sesleri, belirsiz aralıklarla devam ediyor. Deminkinden daha mı yakın, daha mı uzak? Bana, gittikçe uzaklaşır
gibi geliyor. Hesaba göre böyle tahmin ediyorum. Sanki bir saat içinde düşman, mevzisini mi değiştirdi? Eğer böyle
olsaydı düşman yeni mevzilerini tespit edinceye kadar uzun bir süre top seslerinin kesilmesi gerekirdi. Fakat kim
dedi ki bu, mutlaka düşman toplarının sesidir? Belki de sabahtan beri kulağıma gelen sesler hep bizim cepheden
aksediyor. Ben böyle düşünürken dalıp gitmişim.
Lise Türkçe
Paragraf Genel Tekrar
E) Yazar, kişiliğini gizlememiştir. 8. • Göç, yoksulluk, esaret, sınıfsal kavgalar vb. toplumsal olayları konu alan romanlardır. • Konusunu tarihten alan, tarihsel olayları anlatan romanlardır. • Psikolojik tahlillere, ruh çözümlemelerine yer veren romanlardır. • Günlük hayatta az rastlanan, ilgi çekici olayları okuyucuda heyecan ve merak uyandıracak biçimde anlatan romanlardır. Aşağıdaki parçalardan hangisi bu tanımlardan herhangi biriyle örtüşmemektedir? A) Samim hatırladı. Meral daha sonra izahını şöyle tamamlamıştı: "Evde otururken hep şöyle deniz gören, Boğazı gö ren bir yer düşünmüştüm." Samim, kızın Istanbul'un sayfiyelerinden birinde bir ev yaptırmakta hâlâ tereddüt eden babasından şikâyetlerini de hatırladı. Şüphesi uzaklaşıyordu. Onun yerine onun kadar ölçüleri yanlış bir emniyet hissi alabilirdi. Kendisini bu hata kutuplarından uzaklaştırmak için bugün Meral'i gördüğü andan ayrıldığı ana kadar onun, hatırda kalan bütün sözlerini, hareketlerini daha sakin bir dikkatin ışığında geçirmek istedi. B) Birdenbire, derin bir mağaranın bağrından çıkıvermiş gibi kalın bir ses, "Hangi rüzgâr kesiliyor?" diye sordu. Amcamın sesini tanıdım. Donakaldım. Başım, göğsüm sırsıklamdı. Amcam yanaştı: "Mahmut sen misin?" dedi. (...) "Burada bu saatte ne yapıyorsun?" dedi. Ona elimdeki kayığı verdim. Görmek için batı göğünün alacakaranlığına karşı tuttu onu. "Bu gemi değil, salapurya!" demesiyle de bizim kalyonu yere çarpıp ayağının altında çatır çutur ezmesi bir oldu. Kemiklerim kırıldı sandım. Ama amcam "Yarın sana bir kayık yapayım da gör." deyince dünyalar yeniden benim oldu. C) Idris susmuştu. Sessiz, sıkıntılı bir yolculuk başladı. Arif kendi içinde sinirlendi, uğraştı durdu. Kimseye belli et- meden kendini yiyordu. Tarlada pancar bitecek gibi değildi. Bu atlarla çabuk çabuk dönmek olanaksızdı. Babası hastaneden bir türlü çıkıp gelemiyordu. Traktör alamadıkları için köylü kendisiyle alay etmeye başlamıştı. Arif ne yapacağını, nasıl davranacağını bilemez olmuştu. D) Dirmit o günden sonra hep sözcüklerden bir yorgana sarındı. Sözcüklerden bir yatağın üstünde uyudu. Sözcüklerden yapılma bir sandalyenin üstünde oturdu. Atiye günleri sayılı binlerce sözcük oldu. Huvat sözcük dolu şişelere baktı. Nuğber sözcük bekledi. Zekiye sözcük ağladı. Seyit bembeyaz takma sözcükten dişleriyle güldü. Mahmut dilini dişlerinin ardına dayayıp sözcük çaldı. Halit sözcükleri duvarlara vurdu. Dirmit ne yana bakacağını, hangi birini yazacağını şaşırdı. E) Top sesleri, belirsiz aralıklarla devam ediyor. Deminkinden daha mı yakın, daha mı uzak? Bana, gittikçe uzaklaşır gibi geliyor. Hesaba göre böyle tahmin ediyorum. Sanki bir saat içinde düşman, mevzisini mi değiştirdi? Eğer böyle olsaydı düşman yeni mevzilerini tespit edinceye kadar uzun bir süre top seslerinin kesilmesi gerekirdi. Fakat kim dedi ki bu, mutlaka düşman toplarının sesidir? Belki de sabahtan beri kulağıma gelen sesler hep bizim cepheden aksediyor. Ben böyle düşünürken dalıp gitmişim.
29.
2021-ALES/2/SÖZEL
29-30. soruları aşağıdaki parçaya göre
cevaplayınız.
Sevme Sanatı, Erich Fromm'un "Bir kişiyi ihtiyacımız
olduğu için mi severiz yoksa sevdiğimiz için mi ona
ihtiyaç duyanız?" problemini irdelediği eseridir. Yazar
sevgiyi bir insana "kapılmak" olarak değil, bir ilişkinir
"içinde olmak" şeklinde tanımlıyor. Ona göre içinde
olmanın öncelikli şartı aktif olmak. Bunu yapabilmek
için seven kişi sevdiğine ilgi göstermeli, kendini ond:
sorumlu hissetmeli, onu tanımalıdır. Ancak bu duygu
sadece bir başkasına yönelik değildir; kişinin kendin
ve içinde yaşadığı evreni anlamlandırması, tanıması
ve bulmasıyla da ilişkilidir. Nitekim Fromm'a göre se
kavramını yalnızca bir duygu durumu olarak görmek
bu kavramın geniş ve zengin alanını daraltıyor, kard
sevgisi, yaratıcı sevgisi, kendini sevme gibi pek çok
farklı türünü de dışlıyor. Fromm'un sadece ahkâm
kestiğini düşünmeyin çünkü yazar, okurlara bir reçet
sunmayı da ihmal etmiyor: Sabir, ilgi, alçak gönüllülü
ve nesnelliğin sevgiyi güçlendireceğini ve yaşatacağ
savunuyor. Aynı zamanda, sevginin halihazırda
hepimizin içinde var olduğunu kabul etmemiz ve iş
onu uyandırarak başlamamız gerektiğini söylüyor.
Bu parçaya göre Erich Fromm'un sevgiye bakış
açısıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebil
Sevginin insanların varoluşlarını anlamlandırmasında.
bir etkisi olduğunu düşünmektedir.
B) Sevgiye sanatsal bir anlam yükleyerek onu diğer
duygulardan daha üstün görmektedir.
C) Sevgiyle birlikte kişilerin olumsuz duygulardan
kurtularak mutlu olabileceğine inanmaktadır.
D) Kişinin kendisini sevmeden başkalarını gerçekten
sevemeyeceğini vurgulamaktadır.
EN Insanların farki koşullar ve durumlar altında
sevgilerinin değişebileceğini belirtmektedir.
30.
+
Lise Türkçe
Paragraf Genel Tekrar
29. 2021-ALES/2/SÖZEL 29-30. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Sevme Sanatı, Erich Fromm'un "Bir kişiyi ihtiyacımız olduğu için mi severiz yoksa sevdiğimiz için mi ona ihtiyaç duyanız?" problemini irdelediği eseridir. Yazar sevgiyi bir insana "kapılmak" olarak değil, bir ilişkinir "içinde olmak" şeklinde tanımlıyor. Ona göre içinde olmanın öncelikli şartı aktif olmak. Bunu yapabilmek için seven kişi sevdiğine ilgi göstermeli, kendini ond: sorumlu hissetmeli, onu tanımalıdır. Ancak bu duygu sadece bir başkasına yönelik değildir; kişinin kendin ve içinde yaşadığı evreni anlamlandırması, tanıması ve bulmasıyla da ilişkilidir. Nitekim Fromm'a göre se kavramını yalnızca bir duygu durumu olarak görmek bu kavramın geniş ve zengin alanını daraltıyor, kard sevgisi, yaratıcı sevgisi, kendini sevme gibi pek çok farklı türünü de dışlıyor. Fromm'un sadece ahkâm kestiğini düşünmeyin çünkü yazar, okurlara bir reçet sunmayı da ihmal etmiyor: Sabir, ilgi, alçak gönüllülü ve nesnelliğin sevgiyi güçlendireceğini ve yaşatacağ savunuyor. Aynı zamanda, sevginin halihazırda hepimizin içinde var olduğunu kabul etmemiz ve iş onu uyandırarak başlamamız gerektiğini söylüyor. Bu parçaya göre Erich Fromm'un sevgiye bakış açısıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebil Sevginin insanların varoluşlarını anlamlandırmasında. bir etkisi olduğunu düşünmektedir. B) Sevgiye sanatsal bir anlam yükleyerek onu diğer duygulardan daha üstün görmektedir. C) Sevgiyle birlikte kişilerin olumsuz duygulardan kurtularak mutlu olabileceğine inanmaktadır. D) Kişinin kendisini sevmeden başkalarını gerçekten sevemeyeceğini vurgulamaktadır. EN Insanların farki koşullar ve durumlar altında sevgilerinin değişebileceğini belirtmektedir. 30. +
ICEBER
32. Kavurucu sıcaklıktaki çöllerde yılmadan yüzlerce kilometre
yol katedebilen develer, artık yok olmaya başlayan yaygın
inanışın aksine hörgüçlerinde su depolamazlar. Develer
aslında 30 kilogramı aşabilen hörgüçlerinde yağ depolar.
Vitamin ve mineral içeriği de yüksek olan bu depo, devele-
rin haftalarca yemeden yola devam etmesine imkân tanır.
Uzun yolculuklar sırasında yağ doku kullanıldıkça hörgüç
küçülür hatta tamamen eritilebilir. Yağ dokunun yakılması
sırasında bir miktar su açığa çıksa da develer susuzlukla
mücadelede güçlerini vücutlarının diğer uyum becerilerin-
den alır.
Bu parçadan hareketle "develer" ile ilgili aşağıdakiler-
den hangisi soylenemez?
A) Yücutlarındaki yağı yaktıkları sırada açığa çıkan su-
dan yararlanır.
B) Hörgüçlerinde bilinenin aksine sadece su değil yağ da
bulundurur.
C) Haftalar süren yolculukları sonucunda hörgüçleri yok
olabilir.
D) Depoladıkları yağ, mineral ve vitamin bakımından zen-
gindir.
E) Sıcak havalarda kilometrelerce yet gidebilmektedir.
Lise Türkçe
Paragraf Genel Tekrar
ICEBER 32. Kavurucu sıcaklıktaki çöllerde yılmadan yüzlerce kilometre yol katedebilen develer, artık yok olmaya başlayan yaygın inanışın aksine hörgüçlerinde su depolamazlar. Develer aslında 30 kilogramı aşabilen hörgüçlerinde yağ depolar. Vitamin ve mineral içeriği de yüksek olan bu depo, devele- rin haftalarca yemeden yola devam etmesine imkân tanır. Uzun yolculuklar sırasında yağ doku kullanıldıkça hörgüç küçülür hatta tamamen eritilebilir. Yağ dokunun yakılması sırasında bir miktar su açığa çıksa da develer susuzlukla mücadelede güçlerini vücutlarının diğer uyum becerilerin- den alır. Bu parçadan hareketle "develer" ile ilgili aşağıdakiler- den hangisi soylenemez? A) Yücutlarındaki yağı yaktıkları sırada açığa çıkan su- dan yararlanır. B) Hörgüçlerinde bilinenin aksine sadece su değil yağ da bulundurur. C) Haftalar süren yolculukları sonucunda hörgüçleri yok olabilir. D) Depoladıkları yağ, mineral ve vitamin bakımından zen- gindir. E) Sıcak havalarda kilometrelerce yet gidebilmektedir.
14. İnsan duygu ve düşüncelerinin, tek sesli veya çok sesli P
olarak anlatımına müzik denir. (1) Müzik genelde, enstrü-
man denilen müzik aletleri kullanılarak yapılan bir sanat E
olup insanın coşkulu, sevinçli ve hüzünlü duygularını
ifade eder. (11) Genelde uzakta olan sevgiliye kavuşma
S
arzuları, sitemleri, coşkulari, sevinçleri; bazen de tabiat
hakkında dağlara, yollara, bulutlara, çöllere sitem ediş-
leri dile getirir. (III) Müzik; kendi bütünlüğü içinde klasik
müzik, senfonik müzik, sanat müziği, halk müziği, pop
müzik gibi çeşitli sınıflara ayrılmıştır. (IV) Anadolu insa-
nimiz, halk müziğini daha çok sever ve türkü, en önemli
formdur. (V) Batı'da ise sanat müziği ve pop müziğe
daha fazla rağbet edilir çünkü kültürel kimlik, müziğin
seçiminde önemlidir.
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci parag-
raf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar?
A)! B) 11 C) NI
D) IV E) V
Lise Türkçe
Paragraf Genel Tekrar
14. İnsan duygu ve düşüncelerinin, tek sesli veya çok sesli P olarak anlatımına müzik denir. (1) Müzik genelde, enstrü- man denilen müzik aletleri kullanılarak yapılan bir sanat E olup insanın coşkulu, sevinçli ve hüzünlü duygularını ifade eder. (11) Genelde uzakta olan sevgiliye kavuşma S arzuları, sitemleri, coşkulari, sevinçleri; bazen de tabiat hakkında dağlara, yollara, bulutlara, çöllere sitem ediş- leri dile getirir. (III) Müzik; kendi bütünlüğü içinde klasik müzik, senfonik müzik, sanat müziği, halk müziği, pop müzik gibi çeşitli sınıflara ayrılmıştır. (IV) Anadolu insa- nimiz, halk müziğini daha çok sever ve türkü, en önemli formdur. (V) Batı'da ise sanat müziği ve pop müziğe daha fazla rağbet edilir çünkü kültürel kimlik, müziğin seçiminde önemlidir. Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci parag- raf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar? A)! B) 11 C) NI D) IV E) V
duğu yegâne güçtür.
26. H
Aktif Öğrenme Yayı
24. Absürd kelimesi anlamdan yoksun olan, saçma, akıl dışı gi-
bi anlamlara gelmektedir
. Latince sağır, dilsiz gibi anlamla-
ra gelen surdus kelimesinden türeyen absurdus kelimesidir.
Absürd; anlamsız bir dünyada anlam arayan, varoluşunu te-
mellendirmek isteyen, varoluşsal sorularına yanıt arayan insa-
nin dünyanın sessizliğiyle ve sağırlığıyla karşılaşması sonucu
ortaya çıkan uyumsuzluktur. İnsanın dünyadan beklentilerine
yanıt alamaması, dünya ile anlamlı bir ilişki kuramayışı onun
dünya ile uyumunun bozuluşuna yol açar.
Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıda-
kilerden hangisi getirilmelidir?
A) Uyumsuzluk duygusu, her sokağın dönemecinde her
adamın yüzüne çarpabilir.
B) Hayatının anlamsız tekrarlardan oluştuğunu fark eden
kişi için artık gündelik devinimler zinciri tamir edilemez
bir şekilde kopmuştur.
C) Absürd duygusunun ilk habercisi, biktirici tekrarlardan
ibaret bir hayatın kısırdöngüye girmiş monotonluğu ve
mekanikliğidir.
D) Bu uyumun bozuluşu ise insanın dünyadan kopuşuna
neden olur.
E) İnsanın uyum içinde yaşadığı dünyadan kopuşuna yol
açan, bilincini uyandıran birtakım nedenler bulunmaktadır.
r.
ni
Lise Türkçe
Paragraf Genel Tekrar
duğu yegâne güçtür. 26. H Aktif Öğrenme Yayı 24. Absürd kelimesi anlamdan yoksun olan, saçma, akıl dışı gi- bi anlamlara gelmektedir . Latince sağır, dilsiz gibi anlamla- ra gelen surdus kelimesinden türeyen absurdus kelimesidir. Absürd; anlamsız bir dünyada anlam arayan, varoluşunu te- mellendirmek isteyen, varoluşsal sorularına yanıt arayan insa- nin dünyanın sessizliğiyle ve sağırlığıyla karşılaşması sonucu ortaya çıkan uyumsuzluktur. İnsanın dünyadan beklentilerine yanıt alamaması, dünya ile anlamlı bir ilişki kuramayışı onun dünya ile uyumunun bozuluşuna yol açar. Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıda- kilerden hangisi getirilmelidir? A) Uyumsuzluk duygusu, her sokağın dönemecinde her adamın yüzüne çarpabilir. B) Hayatının anlamsız tekrarlardan oluştuğunu fark eden kişi için artık gündelik devinimler zinciri tamir edilemez bir şekilde kopmuştur. C) Absürd duygusunun ilk habercisi, biktirici tekrarlardan ibaret bir hayatın kısırdöngüye girmiş monotonluğu ve mekanikliğidir. D) Bu uyumun bozuluşu ise insanın dünyadan kopuşuna neden olur. E) İnsanın uyum içinde yaşadığı dünyadan kopuşuna yol açan, bilincini uyandıran birtakım nedenler bulunmaktadır. r. ni
poimai
31.
29. Eleştiri yaparken dengeli olmaya çok özen gösteririm. Ne
söyleyeceksem lafı eveleyip gevelemeden söylerim. Eleştiri,
yazara bir şeyler göstermek için yapılan değerli bir araçtır.
Boş sözlerle işlevinin tutarsızlaştırılması eleştirinin yapısına
uygun değildir
. Benim bir amacım vardır eleştiri yaparken.
Yazarın yaşadığı dönemin koşullarını dikkate alarak yol
almasını her şeyden çok isterim. Ben de bir okuyucuyum
ne de olsa. Edebiyat asil bir iştir. Söz, gururun temsilcisidir.
Yazarın anlatmak istediği bütünlük içinde bir eksiklik varsa
gerçekten eleştiri işine gönül vermiş bir eleşticmen eksik
durumu mertçe yazarın masasına koymalıdır.
Bu parçada eleştiriyle ilgili olarak asıl anlatılmak
Istenen aşağıdakilerden hangisidir2
A) Sözü fazla dolandırmadan yazarın görüş alanına
yerleştirmek
B) Sözcükleri özenle seçerek eleştirinin kurgusunu
oluşturmak
C) Kırıcı söylemlerden ve hakaret içeren yanlı söylemlerden
uzak durmak
D) Eleştiri esnasında tutarlı olmayan yargılardan kaçınmak
Çağın gerekliliklerinin yazar tarafından dikkate
alınmasını sağlamak
PB01-SS.02TYT03
9
Lise Türkçe
Paragraf Genel Tekrar
poimai 31. 29. Eleştiri yaparken dengeli olmaya çok özen gösteririm. Ne söyleyeceksem lafı eveleyip gevelemeden söylerim. Eleştiri, yazara bir şeyler göstermek için yapılan değerli bir araçtır. Boş sözlerle işlevinin tutarsızlaştırılması eleştirinin yapısına uygun değildir . Benim bir amacım vardır eleştiri yaparken. Yazarın yaşadığı dönemin koşullarını dikkate alarak yol almasını her şeyden çok isterim. Ben de bir okuyucuyum ne de olsa. Edebiyat asil bir iştir. Söz, gururun temsilcisidir. Yazarın anlatmak istediği bütünlük içinde bir eksiklik varsa gerçekten eleştiri işine gönül vermiş bir eleşticmen eksik durumu mertçe yazarın masasına koymalıdır. Bu parçada eleştiriyle ilgili olarak asıl anlatılmak Istenen aşağıdakilerden hangisidir2 A) Sözü fazla dolandırmadan yazarın görüş alanına yerleştirmek B) Sözcükleri özenle seçerek eleştirinin kurgusunu oluşturmak C) Kırıcı söylemlerden ve hakaret içeren yanlı söylemlerden uzak durmak D) Eleştiri esnasında tutarlı olmayan yargılardan kaçınmak Çağın gerekliliklerinin yazar tarafından dikkate alınmasını sağlamak PB01-SS.02TYT03 9
4. İyi eserler kadar kötü eserleri de okurlara tanıtmak ne kadar
gerekliyse büyük sanatçılar kadar küçük sanatçıları tanıtmak
da o kadar gereklidir. Hatta bir bakıma, bu işe yeni başlamış
genç sanatçıları tanıtmak daha da gereklidir. Ama, genç
sanatçıları herkesin tanıdığı söylenemez. İşte onları okurlara
tanıtmak biz eleştirmenlere düşer.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi
getirilmelidir?
Çünkü okurlar, büyük sanatçıları az çok tanırlar
By Ne yazık ki edebiyatımızın bu yönü eksik kalmıştır
C) Neyse ki bu konuda gereken titizliği gösteren
eleştirmenlerimiz var
DX Onların elinden tutmak, onlara yol göstermek gerekir
El Dergilerde genç sanatçılara daha çok yer verilmeli
Diğer sayfaya geçiniz.
11
Lise Türkçe
Paragraf Genel Tekrar
4. İyi eserler kadar kötü eserleri de okurlara tanıtmak ne kadar gerekliyse büyük sanatçılar kadar küçük sanatçıları tanıtmak da o kadar gereklidir. Hatta bir bakıma, bu işe yeni başlamış genç sanatçıları tanıtmak daha da gereklidir. Ama, genç sanatçıları herkesin tanıdığı söylenemez. İşte onları okurlara tanıtmak biz eleştirmenlere düşer. Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? Çünkü okurlar, büyük sanatçıları az çok tanırlar By Ne yazık ki edebiyatımızın bu yönü eksik kalmıştır C) Neyse ki bu konuda gereken titizliği gösteren eleştirmenlerimiz var DX Onların elinden tutmak, onlara yol göstermek gerekir El Dergilerde genç sanatçılara daha çok yer verilmeli Diğer sayfaya geçiniz. 11
21. "Çok yerler gördüm. Dağlar, ovalar, yaylalar,
Denizler, kentler, başkentler...
Ama bugüne değin çölü görmüş değilim.
Çölü görmediğim hâlde, biliyorum ki çölü görmeyen
Hiçbir şeyi görmüş sayılmaz."
Bu parçayla ilgili aşağıdakilerden hangisi
söylenemez?
w
YAYINLARI
manam
hikeye?
A) Kahraman bakış açısı ile yazılmıştır.
KB Küçürek hikâye özellikleri görülmektedir
.
Ingeli bir anlatım kullanılmıştır.
D) Parçada geçen “çöl” ifadesi mecazi bir söylemdir.
E) Anlatıcı, toplumsal bir mesaj verme kaygısındadır.
indi
Lise Türkçe
Paragraf Genel Tekrar
21. "Çok yerler gördüm. Dağlar, ovalar, yaylalar, Denizler, kentler, başkentler... Ama bugüne değin çölü görmüş değilim. Çölü görmediğim hâlde, biliyorum ki çölü görmeyen Hiçbir şeyi görmüş sayılmaz." Bu parçayla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez? w YAYINLARI manam hikeye? A) Kahraman bakış açısı ile yazılmıştır. KB Küçürek hikâye özellikleri görülmektedir . Ingeli bir anlatım kullanılmıştır. D) Parçada geçen “çöl” ifadesi mecazi bir söylemdir. E) Anlatıcı, toplumsal bir mesaj verme kaygısındadır. indi