Paragraf Genel Tekrar Soruları

esidir VI enellem uygulan anın en nemli fak Arda, Burak, Cuma, Doğan, Enes adlı 5 arkadaş K, L, M, N otobüs firmalarıyla 1, 2, 3, 4 numaralı peronlardan 19.00, 21.00 ve 23.00 saatlerinde se- yahat edeceklerdir. Bu seyahatlerle ilgili olarak şu bilgiler bilinmektedir: Her otobüs firmasıyla en az bir kişi seyahat edecektir. çoğunlu Jarın 43-46. soruları aşağıdaki bilgilere göre ce- vaplayınız. ● ● ● Arda, 19.00'da. 1. perondan kalkan otobüsle seyahat edecektir. Burak, 2. perondan M firması ile seyahat ede- cektir. Cuma ve Doğan aynı otobüs firması ile farklı saatlerde sonuncu olmayan otobüslerle seya- hat edeceklerdir. Arda ile Cuma, Burak ile Enes aynı saatte ve her biri farklı peronlardan kalkan otobüs firma- larıyla seyahat edeceklerdir. Enes son otobüsle seyahat edecektir. Doğan ile Burak aynı perondan kalkan otobüs- lerle seyahat edecektir. 2 kişi otobüs firmasıyla çift numaralı peronlar- dan son olmayan otobüsle seyahat edecekler- dir. K otobüs firması sadece 3, L otobüs firması sa- dece 1 numaralı perondan hareket edecektir. ►/yediiklimyayıncılık 44. Aşağıdakilerden hangisi doğrudur? A) İki arkadaş L otobüs firması ile seyahat ede- cektir. 1 B) Saat 23.00'de sadece bir kişi seyahat edecek- tir. C) Enes, 3 numaralı perondan kalkan otobüsle seyahat edecektir. D) Arda, M otobüs firmasıyla seyahat edecektir. E) M otobüs firması 3 numaralı perondan hareket edecektir. 45. Cuma, kaçıncı perondan, hangi otobüs firması ile seyahat edecektir? A) 1 - N B) 2-L D) 3 - K C) 2 - M E) 4 - N

18.-20. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Çevresindeki avcılara oranla çok yavaş kalan kokarcalar saldırı altındayken kaçıp kurtulma şansları olmadığı için kendilerini koku bombasıyla koruyor. Kokuya sebep olan şey, kükürtlü kimyasallardan oluşan bir karışım. Bunu 3 metreye kadar püskürtebildikleri için, kakunun etkisi neredeyse 2 km çapında geniş bir alana, oldukça yoğun bir etki göstererek yayılıyor. Ne var ki aslında zorunda kalmadıkça kokarcalar bu savunma taktiğini kullanmayı pek sevmez. Çünkü vücutlarında biriken toplam kimyasal miktarı en fazla beş kere püskürtebilecekleri kadar az. Ve bu miktar tükendiğinde onu tekrar kullanabilmek için bir hafta beklemeleri gerekiyor. Bu nedenle kokarcalar koku bombasını atmadan önce karşısındaki tehditi önce uyarmayı tercih ediyor. Sonra ona arkasını dönüp tisliyor ve tepinmeye başlıyor. Bunu yapan bir kokarcaya rastlarsanız oradan hemen koşarak uzaklaşın. 18. Bu parçada kokarcalarla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmiştir? A) Nasıl ve neyle beslendiklerine B) Hangi koşullarda yaşadıklarına C) Hızlarının düşük olduğuna D) Grup hâlinde avlandıklarına E) Cok kötü koktuklarına YAYINLARI 74 20 C

TIM TEKNİKLERİ Test 3 Deli bal, Ormangülleri familyasına ait bitkilerin polenlerinin ve- ya nektarlarının arılar tarafından toplanmasıyla üretilen ve tok- sik etkisi olan bir bal çeşididir. Ormangülleri familyası Kuzey ya- rım kürede 850'den fazla tür ile temsil edilir. Ormangüllerinin Türkiye'deki temel yayılış alanları Karadeniz Bölgesi'ndedir ve bu bölgede özellikle sarı çiçekli ormangülleri ve mor çiçekli or- mangülleri görülür. Bu toksik bitkilerden beslenen arıların üret- tiği balın tüketilmesiyle de "deli bal" veya grayanotoksin zehir- lenmesi görülmektedir. Bu tip zehirlenmeler halk arasında "bal tutması" olarak da bilinmektedir. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisine yer veril- memiştir? A) Tanık gösterme B) Örnekleme C) Benzetme D) Tanımlama E) Karşılaştırma

4 8. "Söze yeni bir nefes aldıramayan şair hem kendini hem de kalemini inzivaya çekmelidir." Eleştirmen bu sözüyle aşağıdakilerden hangisini anlatmak istemiştir? A) Şair sözcüklere her mevsimi yaşatmalıdır. B) Şair, farklı söyleyiş ve anlamları yakalayabilmelidir. C) Şair şiirini zirveye taşıyandır. DY Şair söyledikleriyle bütünleşmeyi bilmelidir. E) Şairin her sözü mihenk taşı olmalıdır. Diğer sayfaya geçiniz.

HA sher Bitki Syst BÖLÜM 06 T Paragrafta Anlatım Biçimleri ve D- Geliştirme Yolları 1. Tarihi 8 bin 500 yıl öncesine giden İstanbul'un geniş sınırları içinde 2 bin 200 bitki türünün varlığını kesin biçimde saptayan ve bunların 982'sini fotoğraflayarak bir kitapta toplayan Istanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Orman Botaniği Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ünal Akkemik, Istanbul'un Doğal Bitkileri isimli 1,152 sayfalık çalışmasıyla doğa yayıncılığında en önemli açığı kapatmayı hedefliyor. Araştırmacılar ve doğa tutkunları için önemli bir kaynak niteliği taşıyan İstanbul'un Doğal Bitkileri kitabı, yıllar süren araştırmaların ürünü olarak kentin bitki çeşitliliğini göz önüne seriyor. Üç iklim ve flora kuşağının kesişme noktasında bulunan İstanbul, dikkat çeken bir bitki türü sayısına sahip. Ancak İstanbul'daki kentleşme politikaları ve yoğun nüfus baskısıyla birlikte bazı bitki türlerinin doğrudan etkilendiği ve yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını belirten Akkemik, hazırladığı kapsamlı çalışmayla bu eşsiz coğrafyayı paylaştığımız doğal hayata ve kent içinde bulunan bitkilere hak ettikleri ilgiyi göstermemizi istiyor ve ilgiye bilgi katmayı öneriyor. Bu parçanın anlatımı için aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Açıklamadan yararlanılmıştır. Bilgi Söz konusu EB) Sayısal verilerden yararlanılmışti ar Sa Sagite C) Okuyanı yönlendiren bir hava taşımaktadır. D) Anlamca kesinlik bildiren cümleler kullanılmiştir. Yargılardan biri benzetmeyle somutlaştırılmıştır. 2. Tarih boyunca farklı dönemlerde bazı kitapların başına türlü badireler gelmiştir. Çin Hükümdarı Shih Huang Ti'nin Konfüçyüs okulundan gelen düşünürlerin eserlerini yaktırması, tarihte bilinen ilk kitap kiyimlarıdır ve tarihi MÖ 259-210'lara kadar uzanır. O tarihten beri de heme hemen dünyanın her bölgnin 3D yayınları

B 24. "Kendi köşesinde oturan bir yazar" diye nitelendirilmeyi hiç istemem. Suya sabuna dokunurum. Kendime fantas- tik bir dünya oluşturup orada yaşayamam. Bunca ustalık- li cümle kurulmuş, bir dolu referans verilmiş, gereğinden fazla alıntı ve gönderme yapılmış olsun; bunların arasın- da eğer "gerçekten" bir şey anlatılmıyor, anlatılamıyorsa bu metinde benim adıma çok kötü olur. Önümdeki met- nin altında özgünlük, yaşam, ter, sevinç; kısacası ruh yok- sa işim zordur bilirim. Bu şekilde çatılmamış bir yazınsal anlayış benim içime işlemiyor. Yazarken dünyaya bir şey söyleme, toplumu yansıtma ya da ona hayran olma; kı- sacası dünyayla ilgili bir kaygı taşıma durumunuz varsa -ki benim böyle bir tavrım her zaman oldu- yaşamın dı- şında kalamazsınız. Bunlar ancak kendi köşesinde otu- ran yazarın gündeminde olmaz. TÜRKÇE TESTİQTYT Bu parçadaki kendi köşesinde oturmayan yazardan yola çıkıldığında, kendi köşesinde oturan yazarla il- gili olarak aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz? Toplumsal duyarlılıktan uzaktır. B Geleneksel anlatım biçimlerinden kaçınır. CÖzgün olmak için çok fazla çaba göstermez. D) Dünyaya vereceği bir iletisi yoktur. E Hayal dünyasında yaşar. Soran Adam n

3. Yazar özgür olmalı. Bunu herkes istiyor ama na- sıl? Bir yazar nasıl özgür olabilir? Mümkün mü böyle bir şey? Önemli olan bu. Çünkü yazarın öz- gür olmasını isteyenlerin pek çoğu gerektiği za- man bu özgürlüğü istemekten çekiniyorlar. Üzer- lerine düşeni tam olarak yerine getiremiyorlar. Demek ki böyle bir kanı çoğu defa ön yargıdan ileri gitmiyor. Öteden beri sık sık tekrarlanan bu dilek düşsel bir amaç olmaktan kutulamıyor. Düş- sel amaçlar için savaşmak ne çare kişiye özgü bir özellik. Kişi oğlunun geçmişi, kısacası uygar- lık dediğimiz şey de düşsel gibi görünen birtakım duyguların, düşüncelerin gerçekleştirilmesinden başka nedir? Demek ki düşsel dediğimiz dilekleri, amaçları bir gün ele geçirmek ümidiyle savaşmak kaçınılmaz bir görev. Bu parçaya dayanılarak metnin yazarı ile il- gili olarak aşağıdakilerden hangisine ulaşıla- maz? A) Yazarların özgür olmasını istemektedir. B) Yazarların özgürlük konusunda üzerlerine düşeni yapmadıklarını düşünmektedir. C) Özgürlüğe ulaşmanın somut olarak gerçek- leşmediğini düşünmektedir. b) Insanların hayallerine ulaşmak için mücadele etme özelliğinin insana özgü bir özellik oldu- ğuna inanmaktadır. Uygarlığın temelinde hayallerin değil gerçek- Terin olduğuna inanmaktadır. endemik

7. Bir birliktelikte ya sevgi hâkimdir ya da korku. Çünkü ikisi bir arada olamaz. Sevgiyi besleyen korku değildir, güven ve açıklıktır. Eğer bir insanı korkutuyorsanız onu ikiyüzlü- lüğün sularına atıyorsunuz demektir. İşte onun yanınızdaki tavırlarıyla yanınızda olmadığı zamanki tavırları çok farklı- dır. Yani birini korkutuyorsanız ondan sevgiyi değil ihaneti bekleyiniz. Zira sevgi çiçeği, ancak özgürlük toprağında boy verir, güven suyuyla can bulur. Birliktelikte elbette so- runlar da olacaktır, bu da gayet doğal bir durumdur. Ama sevginin hâkim olduğu ilişkilerde insanlar, çözüm üretir- ler çünkü gönüllü bir güç birliği içindedirler ama korkunun hâkim olduğu ilişkilerde, insanlar, sorun üretmek için bir araya gelmişlerdir ve konuştukları ölçüde büyütürler soru- nu. Bu parçadan aşağıdaki yargılardan hangisi çıkarıla- maz? A) Sevgisizliğin hüküm sürdüğü ortamlarda saygısızlık ve karmaşa yaşanır. (B) Korkuyla sevginin birbirini dışlayan özellikleri vardır. C) Korku duyan insan, korktuğu kişiye karşı sahte davra- nışlar sergiler. D) Sevgi, gönüllülük esasına dayanır, zorlamayla sevgi te- sis edilemez. E) Birbirini seven insanlar, yaşadıkları sorunları çözme ko- nusunda daha başarılıdırlar.

cak h a lle daki ada one emey Yeni arin O ştur a kimi in ci bir söz den ve an le Dünyada Q klavye etkisi olarak adlandırılan bir klavye yönelimi var. İyi bir klavye tasarımı için klavyenin ergonomik olması, verimlilik ve hızlı yazma unsurlarından önce gelmektedir. Klavye üzerinde tuşlar nasıl tasarlanırsa tasarlansın, klavyenin boyutu nasıl şekillendirilirse şekillendirilsin, klavyede en çok yapılan şey tuşlara basma eylemidir. Bu eylemi yaparken parmaklar sayısız kere klavyenin üzerinde yolculuk eder. Ergonominin önemi bu safhada ortaya çıkmaktadır. Bu yolculuğun mesafesinin düşürülmesi ile ergonomik klavye sağlanmış olur. Q klavyeden çok sonra geliştirilen F klavye, Q klavyeye oranla daha ergonomiktir. Çünkü harflerin bulundukları yerleşkeler Q klavyeye göre daha uygundur. Harfler en az kas gücü gerektirecek şekilde yerleştirilmiştir. Q klavye ise daktilolarda hızlı yazmaktan kaynaklanan sıkışmayı engellemek üzere geliştirilmiştir. F klavyede dakikada 100 kelime yazılıyorsa Q klavyede bu hız yarıya düşer. F klavyenin, Türkçenin harf ve kelime diziliş yapısına uygun olduğu bilimsel olarak da tespit edilmiştir. Bütün bunlara rağmen son 10 yılda ülkemizde özellikle bilgisayarlarda Q klavye, F klavyeye karşı ezici bir üstünlük sağlamıştır. F klavye kullanım oranlarındaki erime sürmektedir. Şu an için tüm klavyelerin yüzde 90'ını Q klavye oluşturmaktadır. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisine ulaşılabilir? A) İnsanlar davranışlarını kalıcı olarak değiştirmeyi gerektiren yenilikleri benimsemekte zorlanırlar. B) Toplumlar kendileri için daha iyi seçenekler olsa da özellikle teknoloji kullanımında dünyayla bütünleşmeyi tercih etmektedir. C) Teknoloji alanındaki yeniliklerin benimsenme oranları toplumların kendilerine özgü değerleriyle yakından ilgilidir. D) Bir yeniliğin toplumun genelinde kabul görmesi birkaç nesil sürecek bir geçiş dönemi gerektirir. E) Bütün buluşlar işlevselliğinden çok, kimler tarafından ortaya konduğuna göre değerlendirilir. 20 Deneme tonguç kampüs 6. 130 J. Es dü es II. Ay me Uz aş bil . Ta uz D IV. Bu çe ZE gi V. O: go alt ÖC Yuk bir han A) I CI

6. Zaman, bu şaşmaz ----, Halit Fahri'nin bir sürü şiirinden gereken ayırmayı yaptığında bizler onun ölmez şiirler de yazmış olduğunu daha iyi ---- . Bu cümlede boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisi sırasıyla getirilmelidir? A) saat- anlayacağız B) eleştirmen - göreceğiz C) şair - bileceğiz D) hakem - onaylayacağız E) sanatçı - gözlemleyeceğiz PAMA

SEVİYE-I CARI Seviye Bu testi çözerken süre tutmak isterseniz sizin için önerilen süre Bu konuya dair genel ölçme değerlendirmenizi yapmak isterseniz verilerinizi giriniz. Öneml Aşağıdaki parçalardan hangisi "İyi bir yazarın ileri sürdüğü ve savunduğu bir tezi olmalıdır, eğer bunlar yoksa yazdığı eserlerin ayakları yere sağlam basmaz." düşüncesine uzak düşmektedir? A) Peyami Safa, Yalnızız romanında eğitimde uygulama alanı bulamayan, teoride kalan birçok görüşün Simeranya'da te- oride kalmayıp uygulandığını belirtir. Kısacası yazar, yaşadı- ğı toplumun eğitim sistemine ciddi tenkitler getirmektedir. Bu tenkitler, evrensel niteliktedir. T B) Aşk-ı Memnu, Halit Ziya Uşaklıgil'in yazdığı altı romanın en olgunu kabul edilir. Sıkı yapısı, kahramanlarının psikolojik ge lişiminin gerçekçi tasviri, etrafımızdaki dünyaya dair gerçek- çi gözlemi ve tasviri, dili ve üslubu övgüye değer görülür. C) Ayaşlı ve Kiracıları romanında Memduh Şevket Esendal, ede- biyat sosyolojisi için çalışmalar yapanlara kaynaklık edecek ipuçları verir. Roman, özellikle de toplumsal görüşlere yas- lanacak kitlesel gözlem ve değerlendirmeler için kaynak ni- teliği taşımaktadır. D) Mehmet kif Ersoy, Safahat'ta yer alan çoğu şiirinde emeğin ve çalışmanın kutsallığına dikkat çeker. Onun israrla vurgula- dığı bir düşünce vardır: "Kim kazanmazsa bu dünyada bir ek- mek parası/Dostunun yüz karası, düşmanının maskarası!" E) Talip Apaydın, Toz Duman içinde romanında vatan duygusu- nu kahramanlık düşüncesiyle harmanlayıp başat unsur ola- rak kullanır. Direnmek ve toprak bilincine sahip olmak, Ay- şa Kadın'ın "Ben kökümden ayrılamam." sözüyle zirveleşir.

benimhocam TEST 17 Dolmabahçe Sarayı'na ne mevkiini muhafaza için ne herhangi bir memuriyet elde etmek için gelenler vardı. Yollarını şaşırıp da gelecek olsalardı bile maksatlarına saltanat makamının nüfu- zunu kullanmak imkânı mevcut değildi. Hele imtiyaz peşinde dolaşanlar sarayın yolunu bile bilmezlerdi. Memlekette cereyan eden vakalardan türlü garip neticeler çıkarmak menfaat teminine çalışanlar için bu meslek tamamıyla iflas etmişti fakat bütün bu değişikliğe rağmen Dolmabahçe'nin sükütuna vakit vakit ufak bir titreme getiren ziyaretçiler olurdu. Hatta cülusun ilk zamanlarını takip eden zamanda bu sıkça olurdu. Her şeyden evvel mem- leketin her tarafından, muhtelif vilayetlerden gelen tebrik heyet- lerinin geçidi başladı. Vilayetleri payitahttan ayıran mesafenin kısalığına, uzunluğuna göre az çok fasila ile bu heyetler oldukça kalabalık idi. Bankası Bu parçada Dolmabahçe Sarayı'ndaki anlayışla ilgili asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Toplumun her kesiminden insanı büyük bir tevazu ile ağırla- maktadır. B) Herkes tarafından çok rahat bir şekilde ulaşılabilen bir zihni- yeti barındırmaktadır. C) Bir kısım insanın kişisel hırsları uğruna zarar görmektedir. Çıkarı peşinde koşan insanlara hiçbir şekilde değer verme- mektedir. E) Anadolu'dan gelen herkese kapı açan bir yapısı vardır.

Keten tohumunu bilinçli kullanmak gerekir! Yüksek dozlarda kullanılan keten tohumu; ishal, alerji, gaz, şişkinlik yapar. Gereğinden fazla kullanımı midede sindirim bozukluklarına, ağrıya, şişkinliğe yol açar. Kan şekeri sevi- yelerini düşürebilir, bu da diyabet ilacı kullanan kimselerde düşük kan şekeri problemine yol açabilir. Şeker hastaları- nin fazlaca keten tohumu tüketmeleri, onların kanlarındaki şeker miktarını normal düzeyin altına indirerek risk oluştu- rabilir. Keten tohumu kan basıncını çok fazla ve çok hız- li düşürebilir. Tansiyon ilacı kullananlar, keten tohumunu kontrolsüz biçimde kullanmamalıdır. Çünkü keten tohumu, tansiyonu aniden ve aşırı bir biçimde düşürebilmektedir. Ameliyatlardan en az iki hafta önce keten tohumunun kulla- nımına son verilmelidir. Çünkü kandaki akışkanlığı artıran ve pıhtılaşmayı önleyen keten tohumu, kanın durmasını önleyebilir. Kanın sıvılaşmasını sağlayan keten tohumu- nun aşırı alınması, ameliyat yaralarının iyileşmesini ge- ciktirir. Östrojen hormonunu taklit etme eğilimindeki keten tohumu, meme, yumurtalık ve rahim kanseri gibi hormona duyarlı hastalıkları kötüleştirir. Doktor kontrolü olmadan keten tohumunun alternatif tedavide kullanımı yanlıştır. Bu tohum, mutlaka doktorun onayı ile ve onun belirlediği ölçü- lerde kullanılmalıdır. Bu köşe yazısıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? A) Konunun özü verilmek yerine aynı anlama gelen cümleler kullanılarak duruluğa aykırı bir tutum sergilenmiştir. B) Çok fazla terim kullanılması sebebiyle okuyucu tarafın- dan anlaşılması güçleşmiştir. Ne anlama geldiği belli olmayan açıklık ilkesine aykırı birtakım ifadeler yer almıştır. D) Birbiriyle çelişen yargılar içermesi yüzünden güvenilirli- ğini yitirmiştir. E) Manşetteki gerekliliğin gerekçelerini açıklamaktan uzak, konu dışı bilgiler sunulmuştur.

ar ir ni n e- 7- - Aktif Öğrenme Yayın 6 16. (1) İnsanlar, kişisel deneyimleri ve kendi düşünce süreçlerini değerlendirerek benliklerini ifade etme becerisi kazanmakta ve böylece kendilerini, çevrelerini ve farklı durumlarda ortaya çıkan farklı şartları daha iyi anlayabilmektedirler. (II) Bu du- rum ise kişilerin çeşitli kanallardan edindikleri eğitim düze- yiyle yakından ilişkilidir. (III) Bu kanallardan biri de kitle ileti- şim araçlarıdır. (IV) Kitle iletişim araçlarının eğitim işlevini iki açıdan değerlendirmek gerekir. (V) Birincisi bu araçlar ha- ber ve bilgi vermek suretiyle bireylerin bilgi düzeyleri, yete- nekleri ve becerilerini geliştirmeye yardımcı olur ki doğrudan haber vermenin eğitime katkısı burada görülür. (VI) İkinci- si ise gelişen teknoloji ve eğitimin yaygınlaşması ile birlik- te kitle iletişim araçlarının doğrudan bireylerin ve toplumun eğitilmesi işlevini üstlenmesidir. Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf numaralanmış cümlelerden hangisi ile başlar? A) II D) V B) III C) IV E) VI Diğer sayfaya geçiniz.

1. Zeytin, çekirdeği ---- içerisinde yağ tutmaya başlar. En yüksek oranda yağ oluşumu tamamlandığı zaman zeytin hasat edilir. Bölgeden bölgeye değişmekle birlikte hasat, ekim-kasım aylarında başlayıp şubat ayı sonuna kadar devam eder. Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisi sırasıyla getirilmelidir? A) olgunlaşmadan önce - ancak B) büyür büyümez - nadiren C) yumuşaklığını kaybedince - bazen D) kararınca - geleneksel olarak E) sertleştikten sonra - genellikle işar

19. Günlerden bir gün ormanda aslanların en heybetlisi derin bir uykuya dalmış. Yuvasında mışıl mışıl uyurken birdenbire sıçramış. Gözlerini açınca bir de ne görsün, yanı başında bir fare. Öfkeyle doğrulmuş, sen beni ne hakla uyandırırsın demiş ve tam da fareyi tuttuğu gibi ağzına götürürken farecik: - Lütfen beni bağışla, bir gün mutlaka bu iyiliğinin karşılığını öderim demiş. Aslan büyük bir kahkaha atmış. Haydi ba- kalım öyle olsun, yoluna git demiş. Gel zaman git zaman aslan, avcılar tarafından yakalanıp iple bir ağaca bağlanmış. Onun kükremelerini duyan fare; gelip ipi dişleriyle koparmış, aslanı kurtarmış ve: - Sana iyiliğinin karşılığını öderim dediğimde benimle alay etmiştin, demiş. - Unutma ki bir farenin bile her zaman bir aslandan üstün yanları vardır. Bu parçadan aşağıdaki yargıların hangisi çıkarılamaz? A) Ne kadar güçlü olursak olalım kimseyi küçümsememeliyiz. B) Yaptığımız iyilikler bize bir gün iyilik olarak dönecektir. C) Her insanın mutlaka başarılı olduğu bir alan vardır. D) Bazen yardım, hiç ummadığımız yerden gelir. E) Büyük çıkarlar elde etmek için küçük fedakârlıklar yapılabilir.