Paragrafın Yapısı Soruları

20. (I) Yerküre'nin iç yapısını anlamada depremler çok işi- mize yaradı. (II) Deprem dalgaları ile içerideki katman- ların birleşenlerini ve kalınlıklarını tespit edebiliyoruz. (III) O sebeple Yerküre'nin kabuk altındaki hareketini hassas sismograf ile ölçtüğümüzde belki az şiddet- li de olsa olası Mars depremlerini keşfedebiliriz. (IV) Bu keşifler bize kızıl gezegenin katmanları hakkında ipucu verebilir. (V) Dünya'daki plaka tektoniğinin tersi- ne, Mars'taki depremler daha çok volkanik aktiviteler- den ve yüzeydeki kırıklardan oluşuyor. (VI) Çok ince atmosferi olduğundan Mars'a düşebilecek asteroitler (gezegencikler) de daha büyük etki yaparak yerel bir deprem oluşturabilir. Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci parag- raf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar? A) II B) III ) IV D) V E) VI TYT Deneme Sınavı bilgiye tüm tepkisel d sayede. E Bu parç göre aş A) in- la B) E 7 O D) E

er O 2. dayanan bir a unsurdan sinde oldu- pji, bir este öz edilebilir. mlanabilen bir durum e tanımlar. oluşan dış yolojik, bi- iya getirir. de birçok Bunların ayrımdır. öre şöyle rogenoit", sigenoit", artıklarını rogenoit" angisine mi, insa- olduğu- yönelik pelikankitabevi.com.tr Çok küçük miktarlardaki ısı alışverişlerine eşlik eden birçok olay vardır. Mikroisiölçüm, diğer ölçümlerin yanı sıra özgül ısıları ve çeşitli parametrelere bağlı olarak bunların değişimlerini ölçmeye, faz geçişlerini incele- meye, organik kimyada, biyolojide vb. çözünme, yüz- de tutma, işıma soğurma olaylarında söz konusu olan çok küçük ısı miktarlarını ölçmeye olanak verir. Bu ölçümler, duyarlığı yüksek, ısı derecesi düşük klasik tipte bir isiölçerle yapılabilir. Bazen incelenen örneğin Isıl sığası bilinen bir karşılaştırma örneğiyle kıyaslan- dığı ve karşılaştırma örneğini örnekle aynı sıcaklıkta tutmak için verilmesi gereken isi miktarlarının ölçüldü- ğü diferansiyel bir mikroisiölçer kullanmak yararlıdır. Peltier etkisi özellikle gerekli pozitif ya da negatif ısı miktarlarını sağlamak için uygundur. Böylece 10-12 derece düzeyindeki ısı akımları ölçülebilir. Bu parçadan hareketle aşağıdaki ifadelerden han- gisi yanlıştır? Özgül ısıların değişimini ölçmek için mikroisiölçer kullanılabilir. Mikroisiölçerler yapılacak işleme göre değişik tür- leriyle karşımıza çıkabilir. Işıma soğurma işlemlerindeki küçük ısı miktarları- nın ölçülmesi için mikroisiölçer yeterlidir. Gerekli ölçütler sağlandığında ısı akımlarının dere- celeri de belirli bir seviyeye gelebilir. Özgül ısıların değişimini ölçmek için klasik bir ısıöl- çer gereklidir. MY

skilendirile mantizm 6 yılında i etrafın- alizm ve a çıkar- , biçim mu, şi- yerini antizm- dönü- dukları tıraşın p Şa- Tevfik yok- e ni- mir- m- -iz BARSELON TYT/Türkçe 35. Gazeteci: (1) Sanatçı: 3 Bizim çocukluğumuzda masal anlatıcıları henüz tükenme- mişti. Masal anlatıcıları, masal kültürüyle beslenmiş annele- rimiz, ninelerimiz ya da bir masalcı komşu teyze idi. Zengin halk kültürünü almış bu insanlar, sadece masal değil, ano- nim halk hikâyeleri, evliya menkıbelerini anlatır, atasözü, deyim, bilmece türleriyle düşünce ufuklarımızı açardı. Böy- lece bir kültür mirası yeni nesle aktarılmış olurdu. Bu mal- zemeler ister istemez insanın hayal gücünü besliyor ve sizi bakmadan gördüğünüz, dokunmadan hissettiğiniz bir hayal dünyasına götürüyor. Bütün bunlar yazarlık yeteneğini ken- dinde taşıyan insanlarda düşünme, yorumlama, tahlil etme metodunu geliştiriyor. Bende de sanırım böyle oldu. Gazeteci: (II) Sanatçı: Aslına bakacak olursanız bizim insanımız kolaya kaçıyor, her konuda böyle. Öğrenmede özellikle... şiir kolay bir tür değil ama geçmişin mirası şiir sevgisi hâlinde devam ediyor olmalı. Evet, şair millet; ama düşünmüyor, okumuyor, oku- duklarını tartışmıyor... Hikâye, roman bir kültür, bir araştırma işidir. Şiir de öyle... Ama bizim insanımız duygulu sözleri alt alta yazmakla şiir yazılmayacağını henüz bilmiyor. Her gün televizyon ve radyo kanallarındaki canlı yayınlara yüzlerce şiir gönderiliyor ve böylece şiir "ucuz bir şeymişçesine" orta- lığa dökülüyor. Hâlbuki şiir başka şey... Bu diyalogda boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağıdaki- lerden hangisi getirilmelidir? A) (1) Okul yıllarınızdan, çocukluğunuzdan unutamadığınız bir hatıranızı anlatır mısınız? (II) Türk edebiyatında neden şiir yazmak daha çok önemseniyor? B) (1) Çocukların zihinsel gelişiminde masalların etkisi var mı? (II) Sizce şiir yazmanın zorlukları neler? C) (1) Bir hikâyeci ve romancı olmanızda çocukluk döne- minde dinlediğiniz masalların etkisinden söz eder misi- niz? (II) Insanımız şiir yazmayı seviyor da, hikâye ve romana pek yönelmiyor bu durum şair bir millet olmamızdan mi kaynaklanıyor sizce? D) (1) Masal dinleyerek yetişen nesillerin anlama ve yorum- lama yeteneği daha çok gelişir mi sizce? (11) Şiire karşı yatkın bir millet miyiz? E) (1) Günümüzde halk edebiyatı ürünleri yeni kuşaklam üzerinde sizce hâlâ etkili mi? (II) Roman ve öykü okumak şiire göre daha mı kolay olduğu için bizim insanımızda şiire karşı ilgi azaldı? tammat incilik

TYT 12. Trafikte insan, yol veya araçlardan dolayı meydana gelen çarpış- maların sonuçlarının ne olabileceğini hepimiz çok iyi biliyoruz. Zaten trafikte temel amacın hayat kurtarmak ve ciddi yara- lanmaları önlemek olması gerekiyor. Bu amaca yönelik olarak da eğitim, denetim ve trafik mühendisliğine dayanan bir tra- fik güvenliği sistemine ihtiyaç duymaktayız. Eğitim unsurunun da okullardaki trafik güvenliği eğitimi ve halkın trafik güvenliği farkındalığına yönelik eğitimleri kapsadığını belirtmek gerekir. Trafik güvenliği alanında başarılı olmuş tüm ülkelerde yapılanı ülkemizde de hayata geçirmek ve köklü bir değişim başlatmak zorundayız. Bunu başaramadığımız takdirde trafik güvensizliği tablomuzun ciddi oranda değişmesini beklememiz gerçekçi ol- mayacaktır. Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir Ölüm ve yaralanmaların önüne geçmek, trafiğin esas gayesi- dir. BY Trafik güvenliğini sağlayacak sistemin birden çok ögesi var- dır. C) Trafik kazalarının birden fazla nedeni vardır. Trafik konusunda halkın bilinçlenmesi, kazaları ortadan kaldı racaktır. Ülkemiz trafik güvenliği açısından ileri seviyede değildir.

2. Adam Smith, "Ulusların Zenginliği" kitabında şöyle diyor: "İş bölümünün ilerlemesiyle birlikte emeğiyle geçinen insanların çoğunun işi, bir dizi çok basit işlemle hatta bir veya iki işlemle si- nırlı hâle gelir. Bütün hayatı birkaç basit işlemi gerçekleştirmekle geçen insan son derece aptal ve cahil birine dönüşür." Bura- da kastedilen şey; yaptığı işin tekrara dayalı doğasının, çalışanı pasifize ederek onu, endüstriyel bir rutin içine sokması ve ka- rakterinin bütün derinliğini yok etme tehlikesini barındırmasıdır. Adam Smith'e göre iş bölümünün ilerlemesi; 1. birlikte çalışma isteğini ortadan kaldırma, 1 çalışanın düşünce ve hayal gücünü köreltme, M. çalışma biçimini âdeta otomatikleştirme, IV. iş yaşamında çalışanı yalnızlaştırma durumlarından hangilerini beraberinde getirir? A)t vett -B)tve IV D) II ve IV E) II ve IV C) II ve III

6. I. buzullar erimeye devam ediyor II. deniz seviyeleri yükseliyor ve III. vahşi yaşam buna ayak uydurmaya çalışıyor IV. küresel ısınma kaynaklı olarak V. sıcaklılar giderek artıyor Yukarıda numaralanmış sözler anlamlı ve kurallı bir cümle oluşturacak biçimde sıralandığında hangisi baştan dördüncü olur? A) I B) II C) III D) IV E) V

SERI Gazeteci : Fotoğrafçı: - Fotoğrafın sanat olduğuna inanmiyorum. Hiçbir şey olmayan adamlar kendilerini fotoğraf ile sanatçı kili- yorlar. Aslında fotoğrafçı değiller. Ha burnunu çekmiş ha fotoğraf çekmiş aynı şey. Onlar neyi çektiklerini bilmiyorlar. Çeke çeke istirap çekiyorlar, Gazeteci: Fotoğrafçı: - Günün birinde uyandım ve dedim ki: Siyasetçilerin fotoğraflarını çekip duruyorum. Niye bunları çekiyo- rum? Bunlar mi mühim yoksa sanatçılar mı mühim? Hiç şüphesiz ki sanatçılar. Işte ondan sonra sanat- çılarla röportajlar yapmaya ve fotoğraflar çekmeye başladım. Dünyanın her yerine gittim. Picasso'dan Salvador Dali'ye kadar... Hatırlamıyorum belki 30 se- nedir sanatçıları çekiyorum. Bu diyalogda boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangileri sırasıyla getirilmelidir? A) Günümüz fotoğraf sanatçıları hakkında ne düşü- nüyorsunuz? II. Fotoğraf çekme serüveniniz nasıl başladı? B) Sizce fotoğraf çekmek bir sanat midir? II. Farklı yüzleri fotoğraflarınızda görüyoruz, bunun bir hikayesi var mı? Fotoğraf sanatı üzerine neler düşünüyorsunuz? Serginizde farklı zamanlarda çekilmiş fotoğraflar van Bunların bir araya gelme sürecinden bahseder misiniz? 1. Gelecekte fotoğraf sanatını nerede görüyorsu- Quz? II. Sanatçıların fotoğrafını çekmeye tam olarak nasıl karar verdiniz? E) Geçmişle bugünü karşılaştıracak olursanız fotoğ- rat sanatı hakkında neler söylersiniz? II. Sizce fotoğrafını çekmek için sanatçıları mı yoksa siyasetşileri mi tercih etmeli? antan tarafindan yap korelasyon bulundu. valandima huzian ve estlerde düşük per Yani havasz ortam yor. Araptrmacilar e billigsel performans maiann pogunda sürel ince madde andyor. Elde edilen posteriyor. Aynica an bgsei igienas içikanlamar? ortamlarda kalanla öz konusudur ainmphe anin olumsuz etki minden bahsedil mlara göre daha az günde ortalama enlere göre ölüm Elde edilen bul- ve kadınlar için min gerekmediği dakikadaki adım a kadar düştüğü inci ylleşir, ko- şir ve kilo verir- r. hangisine ula- rçok hastalığa ra yürümenin Grüdükleri için niyor. si de vardır. çok yaş gru- 16 17: dalama alem e uzak c Ne bi in (2 D) 18. E

6. Bir ara sokağa saptık. Bir köşeyi döndük. Ancak iki metre genişlikte altı yedi katlı apartmanların, belki de hanların yükseldiği bir geçitti burası. Yine yıllar önce bu geçitten geçmiş, gitmiştim. Bir anım vardı anlatacak. Anlatmadım. Neyim varsa her şeyimden, bütün bilgilerimden, ani inançlarımdan, anılarımdan arınmak istiyordum. Dünyaya geldiğim gün gibi demeyeyim ama ilk tanıdığım gündeki gibi olmak istiyordum. Olamaz mıyım? Tutun ki bu kente ilk olarak bu akşam geldim. Rastgele karanlık sokaklara daldım. Üstelik insanlar arasında gerçekleşebilecek şeyler üstüne de pek öyle bir bilgim yok. Bu parçada aşağıdakilerden hangisi yoktur? A) Nitelendirme B) Varsayım C) Tanımlama D) Çoğullaştırma (0) E) Birinci kişili anlatım a olduğu da ve evre ar hayla aşını Bir baş nağında 59 dakilerde ģe ciliğe 8. Kay ma mis yar göl uz fir 71 as ile yo k t a

Türkçe 19. (1) Dünya üstünde bisikletin ilk kullanımı 19. yüzyılın ilk yarısına rastlar. (II) Tahtadan yapılarak 6 Nisan 1818'de Paris'te sergilenen ve "drezin" adı verilen bu ilk bisikletin mucidi, Baron Karl de Drais de Sauerbrun'dur. (III) Bir orman subayı olan Karl de Drais, görevinden ayrılıp bir mucit olarak kariyerine devam etmiştir. (IV) Piyano müziğini kâğıda kaydetmek için bir cihaz icat eden Karl de Drais'in en önemli icatlarından biri "drezin" veya "hobi atı" olarak da adlandırılan iki tekerlekli "velocipede" denilen bisiklet olmuştur. (V) Avrupa'da önceleri daha zengin kesim tarafından kullanılan bisikletin Osmanlı ülkesine girişi çok sürmemiştir. Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır? A) I B) II C) III D) IV 13/ E) V

9. (1) Sağlıklı bireyler olmak için sağlıklı beslenmeli, fiziksel ve ruhsal etkinlikler yapmalıyız. (II) Sağlıklı beslenebilmek için büyük küçük herkesi bilinçlendirmeliyiz. (III) Hazır ve paketli gıdalardan uzak durmalı, meyve ve sebzeleri mevsiminde tü- ketmeliyiz. (IV) Günümüzde her çeşit sebze ve meyveyi her mevsim bulabiliyoruz ancak bunların ne kadar sağlıklı olduğu ayrı bir tartışma konusu bence. (V) Zirai ilaçlarla, hormonlarla yetiştirilmiş, tornadan çıkmış gibi gösterişli ürünlerden uzak durmalıyız. (VI) Ancak o zaman sağlıklı bir toplum yaratabiliriz. Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar? A) II B) III C) IV D) V E) VI

Türkçe 12. 1. Bu, bize şiirin daha başka ve daha değişik tariflerinin de yapılabileceğini gösterdiği gibi onun tarif edilemez oluşunu da işaret etmektedir. All. Aristo'nun "Poetika"sından günümüze gelinceye kadar pek çok kimse, şiiri tarif etmeye çalışmıştır; yapılan tariflerin birbirleriyle çelişenleri olduğu gibi, aynı noktada birleşenleri de vardır. III. Gerçekten de sanat ve edebiyat meselelerinin en karmaşık ve şahıslara, akımlara, çağ ve ülkelere göre en değişken görüneni, şiirle ilgili olanlardır. IV. Bunların bir kısmı, şiir kavramına yaklaşabilmek bakımından gerçekten bir güzelliğe, bir doyuruculuğa sahip bulunuyor. V. Fakat yine de hiçbirinin "Şiir nedir?" sorusunu açık seçik ve kesin olarak cevaplandırdığı söylenemez, bundan dolayı yapılan tanımların hiçbiri, şiirin son tarifi olmak bahtiyarlığına erişememiştir. Numaralanmış cümlelerle anlamlı bir parça oluşturulduğunda hangisi baştan dördüncü cümle olur? D) IV E) V A) I B) II forg

bazı hayaller vardır, uğruna birçok şeyi ---- göze alır insan, onlar gerçek olsun ister; bazı gerçek- ler vardır, bir zamanlar olduğunu bildiği hâlde yine de zanneder onları. er ! y A) görmeyi - ulaşılmış - yanlış in apa B) harcamayı - sorgulanmış - masal cu C) hiçe saymayı - olmuş - sezgi on D) kaybetmeyi-yaşanmış - düş di E) yaşamayı - bitmis - övkü m böyle "Qrada bi ak 'de verdiyi cevabı

31. Nasrettin Hoca'nın yaşamış bir kişi olması onun aynı zamanda emsal bir varlık sayılmasına, Türk halkının mizah sembolü olmasına engel değildir. Onun hayat çizgileri, karakteri, zekâsı, dünya görüşü tamamıyla fıkralarından çıkacaktır ki bu fıkralar, şüphesiz, Nas- rettin Hoca ile halkımızın ortak ürünleridir. ---- Çünkü Hoca kelimenin tam anlamıyla "millî" bir şahsiyettir. Yediden yetmişe ve her bölgedeki, her tabakadaki Türk halkı onu sevmektedir. Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışı- na göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? A) Nasrettin Hoca'nın farklı özellikleri Türk halkının mizah duygusuna yön vermiştir. B) Bu nedenle, Nasrettin Hoca'nın tüm Anadolu ta- rafından yaşadığına inanılmaktadır. C) Yapılan araştırmalar Hoca'nın Türk halkına mi- zahı öğrettiğini, halkı mizaha alıştırdığını kanıtla- mıştır. D) Zaten tarihî, gerçek kişiliği, soyu ve mesleği ne olursa olsun, bizim için önemli olan halkın Nas- rettin Hoca'yı seçmesidir. Nasrettin Hoca'nın fıkraları vatan sevgisini ve özlemini dile getiren özelliklere sahiptir.

Cevaplı Test 1 m 67 1. Bir başka ifadeyle dil, bizim "insan olma" nok- tasındaki kimlik ve kişiliğimizi inşa eden aslî değerlerin başında yer alır. II. Bununla birlikte dil, sadece basit bir iletişim vasıtası değildir ve bu dar çerçeveye hapsedi- lemez. III. Dilin, bunun dışında bireysel ve toplumsal pek çok işlevi daha vardır. IV. Unutmamak gerekir ki insan, dille varlıkları tanır, dille düşünür, dille inanır, dille dua eder, dille hayal kurar, dille rüya görür ve kendisini ifade eder. V. Bunların başında da insanın hem bireysel hem de sosyal bakımdan gelişmesinin temel dina- miklerinden birisi olması gelir. Yukarıdaki numaralanmış cümlelerden hangi- si bir paragrafın giriş cümlesi olmaya en uy- gundur? E) V D) IV A) I B) II C) III

35-36. sorulan aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Bencillik sanıldığının aksine kişinin dilediği gibi yaşama- si değil, başkalarından kendi istediği gibi yaşamalarını talep etmektir. Bencil insanlar, bıkmadan usanmadan kendi yaşam alanı içinde mutlak bir tip monotonluğu yaratmayı hedefler. Onlar aslında sürekli kendi doğru- ları, kabulleriyle kendileri için makul olan çıkarımlarla inşa ettikleri bir zindanda yaşarlar ve sizi de bir şekil- de orada yaşamaya mecbur bırakmak isterler. Üstelik buna direnç gösterenleri yargılar, ötekileştirir ve onla- ra karşı olumsuz tutum geliştirirler. Daha da önemlisi bencil insanlar var olabilmek ve benliklerini tamamla- mak için diğer insanların benliklerini tüketmeyi maharet sayarlar. Bu yüzden bencilliğin en önemli aracı sürekli başka insanların hayatlarına ilişmek, her fırsatta onla- ra müdahale etmektir; doğrusu senin bildiğin gibi değil, benim istediğim gibi olmalı diyebilmek için. 35. Bu parçada "zindanda yaşamak" sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Kendi iç dünyasının sınırlarının farkında olmak B) İnsanların kişisel alanlarını önemsemeden yaşa- mak C) Kendini var ettiği dar alanda yaptırımlar uygulamak D) Aşina veya yatkın olduğu sınırlar içinde kalmak E) Kendine sunulan zorunlu alanda hayatını sürdür- mek 36. Bu parçadan hareketle bencil insanlarla ilgili aşağı- dakilerin hangisine ulaşılabilir? A) Hişkilerinde diğer insanları gerçek kimliklerinden uzaklaştırarak onların kendilerine yaklaşmasını sağlarlar. B) Tüm insanların aslında özünde bencil olduğu ve de- ğişime direnç gösterebileceği fikrini savunurlar. Kendi çıkarlarını gerçekleştirmeye odaklandıkların- dan toplumun beklentilerini karşılamakta zorlanır- lar. D) Hayata kendi pencerelerinden baktıklarından baş- kalarının dünyasında olup bitenleri fark etmezler. E Mutlak doğrunun varlığına inanmadıklarından kendi fikirlerinin doğruluğu konusunda ısrar etmezler.

25. Bir ayağı çukurdaydı zengin bir çiftçinin Çocuklarını çağırttı, dedi ki onlara: "Tarlaları satmaya kalkmayınız sakın. Ecdadımızdan kaldı bize onlar. İçinde büyük bir hazine yatar Yerini bilemem, kendiniz bulun çıkarın. Bir parçacık gayretle hakkından gelirsiniz. O hazine sayesinde de yükselirsiniz. Kazın, çapalayın, sürün, belleyin, tarayın. El değmedik yerini bırakmayın." Baba öldü, sarıldılar kazmaya çocuklar. Sürüldü, çapalandı tarlanın dört bir yanı; Mahsul pek bol oldu harman zamanı. Ne hazine ne bir şey tecrübeli ihtiyar Sade şunu anlatmak istemişti: Çiftçinin çocuklarına anlatmak istediği düşünüldüğün- de bu şiir parçasının son dizesi aşağıdakilerden hangi- si olabilir? A) Hayat isteyene açan bir çiçekti. Çalışma sonu olmayan bir yoldu. Dunyada en büyük hazine işti. D) İnsanın sermayesi bilimdi. E) Mutluluk ulaşılması zor bir hayaldi.