Paragrafın Yapısı Soruları

TYT / Türkçe TÜRKÇE 1. Bu testte 40 soru vardır. 2. Cevaplarınızı, cevap kâğıdının Türkçe Testi için ayrılan kısm 1. Orhan Kemal ve Yaşar Kemal; Güney Anadolu Bölgesi'nde doğmuş, büyümüş ve romanlarında o yöre insanının sorunlarını Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi sırasıyla getirilmelidir? A) bilmedikleri - işlemişlerdir B) gözledikleri - anlatamamışlardır - C) öğrendikleri - çözmeye çalışmışlardır Post bildikleri - dile getirmişlerdir E) tanık oldukları - işlememişlerdir

15:46 WHO %302 Soru No: 39 D id e Bu parçada söz edilen korekcu tilki okur aşağıdakilerden hangisi ile nitelendirilemez? Kalıplaşmış beklentilerle yola çıkan çoğu okur, kurgusunu çözmekte zorlandığı bir roman karşısında bocalar. Romani sonuna kadar okuma sabrını bir türlü gösteremez ve "Zaten, pek de bir şeye benzemiyordu!" diye bırakır. Ilgisini uyanık tutacak romanlara olgun bir üzüm salkımı kadar önem veren bu okurlann çözmekte zorlandıkları roman karşısındaki tepkilerine "korukçu tilki sendromu" adını vermeyi uygun buldum. Söz konusu korukçu tilki okur, elindeki kitabı kafasındaki yerleşik hiçbir kategoriye koyamadığı için tembellik limanına sığınır. Hiç kuşkusuz okurun, estetik haz alma hakkı vardır ama bu hak; onun kendini aşıp yeniden yaratmasının önündeki en büyük engeldir de. Korukçu tilki okur, yarıda bıraktığı romanı bir kez daha dikkatle okusa belki de romanı daha iyi anlayacaktır. A) Kitaba karşı ön yargılı olan B) Estetik beklentiyi önceleyen C) Kolaycılığı tercih eden D) Alişmiş olduğunu bekleyen Extaba faydacı yaklaşan B Cevap Anahtarı : B

TYT/Türkçe 30. Batıdan gelen büyük düz yolun ta ağzındaki taş konak, dervişsiz bir türbe gibi sakindi. Yeşil boyalı demir kapısının aralığına yaslanmış ak sakallı, garip, meyus bir kethüda; yere, serseri izlere bakarak düşünüyordu. Kapakları örtülü, Issiz pencerelerin arkasında sanki derin, duyulmaz bir matem feryadı gizliydi) Beş hafta evvelki bozgunun şehri dolduran yaralıları, kuskunsuz atlar, aç katırlar, kalkansız süvariler, tolgasız yeniçeriler, mizraksız sipahiler yüksek beyaz duvarlara, geçici bir gölge kâbusu hâlinde, mahsun akislerini bir an sürüyorlar, sonra titreyerek siliniveriyorlardı. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez A) İsim cümlelerine yer verilmiştir. BSayıp dökme söz konusudur. C Tasvire başvurulmuştur. o ka D) Kalıplaşmış sözler kullanılmıştır. E) Sessel yinelemelerden yararlanılmıştır.

TYT / TÜRKÇE 25. I. geçilmiş olur. Bu durumda aslında bir üst gösterenler dizgesine 4 II. Dilin gösteren ve gösterilen ilişkisinde vardığı en yüksek seviye edebî metinlerdir. 2 III. Bu metinlerde gösterenler (kelimeler) vasıtasıyla yazar ulaşmak istediği bazı somut, soyut ve duygusal unsurları dile getirmeye çalışır. (3 IV. Dolayısıyla bu tür metinleri anlamak bazen güçtür çünkü o metnin yazıldığı kültürel ve sosyal ortamı iyi bilmeyi gerektirmektedir. V. Kelimeler günlük çağrışımlardan farklı olarak kültürel, toplumsal, tarihi ve sosyal arka plana dayalı gösterilen- leri de belirtir. © Yukarıdaki numaralanmış cümlelerle anlamlı bir parag- raf oluşturulduğunda hangisi giriş cümlesi olur? A) B) II C) IN D) IV EV

YASMLARI LIMINE . Toplumsal ilişkileri ve toplumsal değişmeleri, basit mekanik sebep sonuç ilişkileri ile açıklamak her zaman olanaklı değildir. Toplumsal ilişkilerin ve değişmenin kabaca kestirilebilecek, sebep-sonuç ilişkileri içinde aydınlatılabilecek yönleri de vardır. Ancak bu zorunlu gibi görünen sebep-sonuç zincirini oluşturan halkalara rastlantısal ögelerin nerede ve ne zaman katılabileceğini ve ne yönde ne kadar etkili olabileceğini kestirmek oldukça güçtür. Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? .. A) Belki de daha derinlemesine görülemediği için rastlantısal izlenimi veren bir ögenin, herhangi bir noktada işin içine girmesiyle değişim gerçekleşir B Bunların kendine özgü karakterleri; oluşum, gelişim, değişim, hızlanma, duraklama ve sona erme biçimleri vardır Böyle bir yaklaşım, ulusal ve yerel özellikleri ile farklı kültürel kimliklerin yok edilmesinin yaratacağı boşluğu doldurur D) Bunların sonucu olan değerler, bencilliğe ve dünyanın yavanlaşmasına tüm insanlığı mahkûm U etmek olacaktır E) Bütünleşme olgusunu, bireyselleşme ve toplumsallaşma olgularıyla birlikte ele almak daha açıklayıcı olacaktır Diğer sayfaya geçiniz.

TYT/Türkçe 36 35. Batıdan gelen büyük düz yolun ta ağzındaki taş konak, dervişsiz bir türbe gibi sakindi. Yeşil boyalı demir kapisinin aralığına yaslanmış ak sakalli, garip, meyus bir kethüda: yere, serseri izlere bakarak düşünüyordu. Kapakları ortala Issiz pencerelerin arkasında sanki derin duyulmaz bir matem feryadı gizliydi. Beş hafta evvelki bozgunun şehri dolduran yaralıları, kuskunsuz atlar, aç katırlar, kalkansız süvariler, tolgasız yeniçeriler, mızraksız sipahiler yüksek beyaz duvarlara, geçici bir gölge kâbusu hâlinde, mahsun akislerini bir an sürüyorlar; sonra titreyerek siliniveriyorlardı. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Isim cümlelerine yer verilmiştir. B) Sayıp dökme söz konusudy C) Tasvire başvurulmuştur. D) Kalıplaşmış sözler kullanılmıştır. Ey Sessel yinelemelerden yararlanılmıştır.

DENEME TYT / TÜ te er. ilk 32. Bir iş geço Staj m r. en 30. Şimdilerde dünyayı "bir gölgelik" diye yorumlamanın imkan defalığına, gelip geçici anlamında kullanılan gölgenin, can sizliği içinde dönüyorum. Bir anlığına, bir süreliğine, tir daş dünyada aldığı yeni anlam saçaklar karşısında ürküyor bulsam, salkım salkım esintiye gönül düşürsem birden geri o korkudan bu endişeye sürükleniyorum. Bir koyu gölgere susuz bırakır ama işığını yitirmez. Nerede görülmüş işığın, dönüyor, güneşe çıkıyorum. Güneş; yakar, zorlar, soldurur aydınlığın kirlendiği, uzak ve yakın anlam öbekleri içinde yalpaladığı? Ya gölge, onun uğradığı anlam kaymalan, zalim gölgeler doğuruşu? Gerçeği ters yüz edip her yere hayatımıza yayılma hızı? Gölgenin gölge içinde soyutlamp yayılışı? Güneşin tahtına oturup aydınlık iddiası tutturuşu? Bu parçada yazarın yakındığı aşağıdakilerden hangi. "Ac dir ca 1. sidir? A) Sözcüklerin zamanla gerçek anlamlarından uzaklaş. masi B) Gölge sözcüğünün anlam genişlemesiyle edebiyattan uzaklaşması Gölge sözcüğünün ışık sözcüğü ile karşılaştırılması D) Gölge sözcüğünün olumsuz anlamlar kazanması E) Gölge sözcüğünün edebiyat alanlarında sıkça kullan- liyor olması .

☺ W'üncü, "ulaşmak” anlamı E) V'incinin yerine dikkate almak" sözü getirilebiliy 3. 1. yaşamalarının ne kadar vazgeçilmez görüldüğü 311. ve insanların kaçınılmaz olarak başka insanlarla I III. bir bakış açısına göre sosyolojinin açıklığa IV. ortaklık, iletişim, mübadele, rekabet, iş birliği hâlinde V. bağımlı olmalarının hangi anlamda önemli olduğu 2 VI. kavusturmak istediği esas mesele; insanların başka insanlara Yukarıdaki numaralanmış bölümlerden anlamlı ve kuralli bir cümle oluşturulmak istendiğinde hangisi baştan üçüncü olur? A) 11 B) III C) IV DY E) VI 2 Diğer sayfaya geçiniz.

32. Bir bestenin kalitesi nasıl anlaşılır? 11. Bir bestenin en büyük sınavı zamandır. Ill. Yaygınlık bu işteki tek ölçü müdür? Elbette hayır! IV. Son yıllardaki konserlerimde, bestelerimi söyleyen gençleri görünce içimin isindığını itiraf etmeliyim. V. Eğer beste yıllara dayanabiliyor, bestelendikten 20-30 yıl sonra hâlâ söyleniyor, hele kuşaktan kuşağa aktarılıyorsa sınavı geçmiş demektir. Yukarıdaki cümlelerle anlam bütünlüğü olan bir pa- ragraf elde edilmek istense sıralama aşağıdakilerin hangisindeki gibi olur? A) I-III-IV-II-V B) 1-111-11-V-IV C) 11-III-V-I-IV D) w-1-111-11-V E) I-IV-V-11-111

Ouer un D) Sayıp dökmelere yer verilmiştir. E) Sözcükler arasında sessel yinelemeler kurulmuştur. a KI 16. (1) Yirminci yüzyılın son çeyreğinde dünya, tanınmayacak ölçüde değişim yaşamıştır. (II) Bilgi toplumuna geçiş sürecinde bilgi teknolojilerindeki akil almaz gelişmeler, insanları ve toplumları birbirine yaklaştırmasıyla dünyayı küçük bir köy haline getirmiştir. (III) Bilgi teknolojisindeki ucuzlama ve 1980'lerde kişisel bilgisayarların devreye girmesiyle insanlar, artık her türlü bilgiye istedikleri anda ve mekânda ulaşabilmektedir. (IV) Dünyadaki milyonlarca bilgisayarın bir ağa bağlanmasını mümkün kılan internet teknolojisi de büyük oranda bilgi ve enformasyon bankalarına ulaşımı sağlamaktadır. (V) Dünyanın herhangi bir yerinden internete bağlanan bir kişi, herhangi bir yerdeki bilgi bankasına ulaşabilme imkânına sahip olduğu gibi buradan edindiği bilgileri bilgisayarına aktarabilme şansına da sahiptir. Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır? A) B) || C) III D) IV E) V 5 Diğer sayfaya geçiniz.

8. (1) İnsanlar ne zaman iki şey arasında bir benzerlik fark etseler ikisinden birinde doğru buldukları şeyi bu iki şeyin farklı noktala- rina dahi aynı şekilde uygulama alışkanlığındadır. (II) Bu neden- le de hatalı bir biçimde yalnızca zihinsel çalışmaya dayanan bilimleri, bedenin belli bir kullanımını ve yatkınlığını gerektiren sanatlarla kıyaslarlar. (III) Bir insanın tüm sanatları birden öğre- nemeyeceğini ama kendisini bu sanatlardan biriyle sınırlayan birinin kolaylıkla iyi bir icracı olduğunu görürler. (IV) Bu nedenle de bilimlerin, ilgi alanlarına göre ayrılarak her birinin diğerlerinden bağımsız bir şekilde incelenmesi gerektiğine inanırlar ki bu büyük bir hatadır çünkü insan aklının herhangi bir sınırlamaya ihtiyacı yoktur. (V) Aynı ellerin hem toprağı işlemesi hem lir çalması ya da tek başına birinin farklı uğraşlara aynı oranda kendini vermesi aynı oranda kolay olmayacağı için bunun bilimlerde de böyle olduğunu düşünürler. Bu paragrafın anlamlı bir bütün oluşturması için numaralan- mış cümlelerden hangileri yer değiştirmelidir? A) I ve II B) I ve III C) II ve III D) III ve IV E) IV ve v

25) işte Isınmış parke yolun kokusu Demek ki ben mutsuzum Tuhaf bir su içmişim de sanki içim görünüyor Gözlerim buzdan İçimde yaz kırıkları Bu dizeler, aşağıda verilen özelliklerden hangisine örnek oluşturmaz? A Yoruma açık bir anlatımı olma B) kapalı bir anlatıma başvurma e) kendine özgü bir biçemi olma D) Duyulmadık veni sözcükler oluşturma E) Sözcüklerin çağrışım gücünden yararlanma

(1) Hoşgörü, yanlış olarak görülen ama yasaklanmaması ya da kısıtlanmaması gereken, "tolere" edilebilecek inançları, ha- reketleri, uygulamaları şartlı olarak kabul etme veya bunlara müdahale etmeme durumudur. (II) Bir insanı veya bir kurumu hoşgörülü olarak nitelendirdiğimiz birçok bağlam bulunmak- tadır: Örneğin ebeveynler çocuklarının belirli davranışlarını hoşgörüyle karşılar, bir arkadaş diğerinin zayıflığına hoşgörü gösterir. (III) Bu nedenle hoşgörü kavramı için uygulanacak herhangi bir analiz söz konusu olduğunda uygun bağlamlar içerisinde değerlendirme yapılmalıdır. (IV) Hoşgörü, Reform hareketiyle birlikte Avrupa'da yüzeye çıkan dinî-siyasi çatış- malar esnasında siyasi-felsefi söylemin temel fikirlerinden biri olmuştur. (V) Öncelikle hoşgörü gösterilen inançların ve uygulamaların itiraz edilebilir olması ve çoğunluk algısına gö- re yanlış ya da kötü olarak görülmesi hoşgörü konsepti için temeldir. (VI) Sonrasında ise kabullenme bileşeni ile bağlantılı olarak ahlaki hoşgörünün çelişkileri karşımıza çıkmaktadır. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi an- latımın akışını bozmaktadır? A) II B) III C) IV D) V E) VI

16. Iyi yazar, yazısı okuyucu karşısına çıkmadan endişe duyan yazardır. Bu endişe, onu iyi ve güzel bir yazı ortaya koymaya zorlayacaktır. Kötü yazar ise yazısı okuyucu karşısına çıktıktan sonra endişe duyan yazardır. Bu parça düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden ---- hangisi ile sürdürülmelidir? A) Her yazar iyi yazdığına inanır oysa iyi bir yazıda yer alan duygu ve düşüncelerin hedefine ulaşabilmesi için bazı yönlerden sorunsuz olması beklenir B) Çünkü yazı okuyucunun karşısına çıktıktan sonra artık yazarın ona müdahale etmesi söz konusu değildir C) Biçim, içerik, yazım kuralları, dil ve anlatım açısından sorunsuz bir yazı; okuyucuyu daha çok mutlu edecektir D) Yazımız okuyucunun karşısına çıktıktan sonra da onda tespit edilen biçim, içerik, yazım hataları gibi kusurları takip etmeli ve düzeltmeye çalışmalıyız E) Okuyucunun beğenerek okuyacağı bir yazı üretmek için bizimle okuyucu arasındaki iletişim kanallarının açık olması gerekir

ÇAP / TYT (1) Bizim en büyük zaaflarımızdan biri, yeni ürünlerin yabancı adlarını benimsemekte gösterdiğimiz eği- limdir. (11) Gerçekten de yabancı sözcükler dilimizde kolayca yer buluyor. (III) Karşılıklarını olmaması veya halkı doğrudan ilgilendirmeyen alanlarda yabancı sözcüklerin dile girmesi de büyük sorun yaratmayabi- lir. (IV) Günlük yaşamı ilgilendiren konularda, her gün kullandığımız ürünlere verilen adlarda, yabancı söz- cük oranının artması dili sıkıntıya düşürür. (V) Üretti- ğimiz malları dünyanın her yerinde tanıtıyor ve pazar- liyorsak ürünlerimizde Türkçe adlar kullanmalıyız. (VI) Gıda ve tekstil ürünlerine, ev eşyalarına Türkçe adlar koyduğumuzda ülkemizi de tanıtmış oluruz. Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci pa- ragraf hangi cümleyle başlar? AI B) III C)YV D) V E) VI

polimal 6. Kendi ayakları üzerinde duran çocuklar yetiştiriyoruz! Anne-babalar, çocukların iyi bir yaşamı olması için elin- den gelen her şeyi yapmaya çalışıyor. Onların bir dedik- lerini iki etmiyorlar yeter ki onlar mutlu olsun ama on- ları mutlu etmeye çabalarken ebeveynliğin asıl amacını unutabiliyor: Onları hayata hazırlamak. Aslında amaçla- ri, ebeveynleri olmadıklarında da kendi başının çaresine bakabilecek, bağımsız bireyler yetiştirmek. Bunu gerçek- leştirebilmek için onları tüm hayal kırıklıklarından koru- mak istiyorlar ya da her şeyi onların yerine anne-babalar yapıyor. Fakat yetiştirilen bu çocuklar; büyüdüklerinde yaşadıkları problemi çözemiyor, karar verme gibi bece- rileri gelişemiyor dolayısıyla ebeveynlere olan bağımlı- lığı yaşamı boyunca sürdürüyor. E Bu köşe yazısıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? Güncel bir konunun toplumsal yönüne işaret edil- mektedir . B) Kendi içinde tutarsızlıkları bulunmaktadır. C) Bilgisizlikten kaynaklanan tutumlar üzerinde durul- maktadır. D) Kanıtlanabilen varsayımlar üzerinden değerlendirme yapılmaktadır. E) Doğruluğu tartışmaya açık alan bir konu objektif bir biçimde ele alınmaktadır. poli PARAGRAF 140