Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Paragrafın Yapısı Soruları

TYT/ Türkçe
38, 39 ve 40. soruları aşağıdaki parçaya göre
Anment
yanıtlayınız.
Çernobil Faciası, 26 Nisan 1986'da Ukrayna'nın Pripyat
şehri yakınlarındaki Çernobil Nükleer Santrali'nin 4
numaralı reaktöründe gerçekleşti. () Kaza, Uluslararası
Nükleer Olay Ölçeği'ne göre bugüne kadar meydana
gelmiş en büyük nükleer kazalardan biridir.
(11) Uluslararası Nükleer Olay Ölçeği'nde en yüksek
sınıflandırma oranı olan 7 ile ölçeklendirilmiştir.
(III) Bu sınıfta ölçeklendirilen yalnızca iki nükleer felaket
bulunmaktadır. (IV) Bunlardan biri Çernobil Felaketi,
diğeri ise 2011 yılında meydana gelen Fukusima l
Nükleer Santrali kazasıdır. (1) Bilim insanlan burada
radyasyona bağlı herhangi bir yeniden dirilişin
olmayacağını öngörmelerine rağmen yanıldılar.
(VI) Yıllar sonra bölgeye giden araştırmacılar çok
şaşırtıcı manzaralarla karşılaştı: Her yeri kaplayan
yeşil örtü, doğanın kendi hâline bırakıldığında nasıl da
muhteşem biçimde gelişeceğinin kanıtıydı.
40. Çernobil Fac
doğanın geli
hangisi ilişki
A) Bugün se
çocuk içi
B) Firtinal
gündelik
C) Tablatta
ardinda
D) Kannya
kişiyer
Yangin
getiren
Xaritan
38. Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci
paragraf numaralanmış cümlelerden hangisiyle
başlar?
DYV
A) 11
B) HI
COM
an
llo
Lise Türkçe
Paragrafın Yapısı
TYT/ Türkçe 38, 39 ve 40. soruları aşağıdaki parçaya göre Anment yanıtlayınız. Çernobil Faciası, 26 Nisan 1986'da Ukrayna'nın Pripyat şehri yakınlarındaki Çernobil Nükleer Santrali'nin 4 numaralı reaktöründe gerçekleşti. () Kaza, Uluslararası Nükleer Olay Ölçeği'ne göre bugüne kadar meydana gelmiş en büyük nükleer kazalardan biridir. (11) Uluslararası Nükleer Olay Ölçeği'nde en yüksek sınıflandırma oranı olan 7 ile ölçeklendirilmiştir. (III) Bu sınıfta ölçeklendirilen yalnızca iki nükleer felaket bulunmaktadır. (IV) Bunlardan biri Çernobil Felaketi, diğeri ise 2011 yılında meydana gelen Fukusima l Nükleer Santrali kazasıdır. (1) Bilim insanlan burada radyasyona bağlı herhangi bir yeniden dirilişin olmayacağını öngörmelerine rağmen yanıldılar. (VI) Yıllar sonra bölgeye giden araştırmacılar çok şaşırtıcı manzaralarla karşılaştı: Her yeri kaplayan yeşil örtü, doğanın kendi hâline bırakıldığında nasıl da muhteşem biçimde gelişeceğinin kanıtıydı. 40. Çernobil Fac doğanın geli hangisi ilişki A) Bugün se çocuk içi B) Firtinal gündelik C) Tablatta ardinda D) Kannya kişiyer Yangin getiren Xaritan 38. Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf numaralanmış cümlelerden hangisiyle başlar? DYV A) 11 B) HI COM an llo
dervişsiz bir türbe gibi sakindi. Yeşil boyalı demir kapısının
Batıdan gelen büyük düz yolun ta ağzındaki taş konak,
aralığına yaslanmış ak sakallı, garip, meyus bir kethüda;
yere, serseri izlere bakarak düşünüyordu. Kapakları örtülü,
Issiz pencerelerin arkasında sanki derin, duyulmaz bir
matem feryadı gizliydi. Beş hafta evvelki bozgunun şehri
dolduran yaralıları
, kuskunsuz atlar, aç katırlar, kalkansız
süvariler, tolgasız yeniçeriler, mızraksız sipahiler yüksek
beyaz duvarlara, geçici bir gölge kâbusu hâlinde,
mahsun akislerini bir an sürüyorlar; sonra titreyerek
siliniveriyorlardı.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden
hangisi söylenemez?
A) İsim cümlelerine yer verilmiştir.
verilmişt
B) Sayıp dökme söz konusudur.
C) Tasvire başvurulmuştur.
C)
.
D) Kalıplaşmış sözler kullanılmıştır.
E) Sessel yinelemelerden yararlanılmıştır.
Lise Türkçe
Paragrafın Yapısı
dervişsiz bir türbe gibi sakindi. Yeşil boyalı demir kapısının Batıdan gelen büyük düz yolun ta ağzındaki taş konak, aralığına yaslanmış ak sakallı, garip, meyus bir kethüda; yere, serseri izlere bakarak düşünüyordu. Kapakları örtülü, Issiz pencerelerin arkasında sanki derin, duyulmaz bir matem feryadı gizliydi. Beş hafta evvelki bozgunun şehri dolduran yaralıları , kuskunsuz atlar, aç katırlar, kalkansız süvariler, tolgasız yeniçeriler, mızraksız sipahiler yüksek beyaz duvarlara, geçici bir gölge kâbusu hâlinde, mahsun akislerini bir an sürüyorlar; sonra titreyerek siliniveriyorlardı. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) İsim cümlelerine yer verilmiştir. verilmişt B) Sayıp dökme söz konusudur. C) Tasvire başvurulmuştur. C) . D) Kalıplaşmış sözler kullanılmıştır. E) Sessel yinelemelerden yararlanılmıştır.
o
ra
el
1.
20. W Sevdiğiniz bir yazanın kaleminden ne çıkmışsa oku-
mak istersiniz. Bu kitabın macerası da böyle başla-
mıştı; önce öykülerinden sonra günlüklerinden etkilen-
mis. Jomris Uyar'ın
yayımlanmış her şeyini okumuştum.
(1) Bazı araştırmalar için eski dergileri karıştırırken orada
burada yazılarına rastlıyor, bunları da okuyor, kopyalayıp
biriktiriyordum. (IV) Sevdiği yazarlar üzerine çalışması,
onların yarım kalmış eserlerini toplaması, tamamlaması ve
kitaplastirması okumayı seven bir yazar için hem bir keyif
hem de bir görevdir. (V) Bunları yapmak, yazarı, sevdiği
bir yazarın dünyasına biraz daha sokar, orada yeni
keşifler
yapmasına kapı aralar. (VI) Tomris Uyar gibi çok sevilen,
çok başarılı bir yazarın üzerinde çalışmak, bir höyükte
define aramaktan farksız. (VII) Bu tür yazarlar, genellikle
üretme odaklı yaşıyor; biriktirme, düzene koyma, ajanda-
lama işlerine vakit ayıramıyor, hâl böyle olunca da birçok
eseri orada burada unutulup gidebiliyor.
Bu parça iki paragrafa aynılmak istense ikinci paragraf
numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar?
AMII B) IV
D) VI
or
EN VII
Lise Türkçe
Paragrafın Yapısı
o ra el 1. 20. W Sevdiğiniz bir yazanın kaleminden ne çıkmışsa oku- mak istersiniz. Bu kitabın macerası da böyle başla- mıştı; önce öykülerinden sonra günlüklerinden etkilen- mis. Jomris Uyar'ın yayımlanmış her şeyini okumuştum. (1) Bazı araştırmalar için eski dergileri karıştırırken orada burada yazılarına rastlıyor, bunları da okuyor, kopyalayıp biriktiriyordum. (IV) Sevdiği yazarlar üzerine çalışması, onların yarım kalmış eserlerini toplaması, tamamlaması ve kitaplastirması okumayı seven bir yazar için hem bir keyif hem de bir görevdir. (V) Bunları yapmak, yazarı, sevdiği bir yazarın dünyasına biraz daha sokar, orada yeni keşifler yapmasına kapı aralar. (VI) Tomris Uyar gibi çok sevilen, çok başarılı bir yazarın üzerinde çalışmak, bir höyükte define aramaktan farksız. (VII) Bu tür yazarlar, genellikle üretme odaklı yaşıyor; biriktirme, düzene koyma, ajanda- lama işlerine vakit ayıramıyor, hâl böyle olunca da birçok eseri orada burada unutulup gidebiliyor. Bu parça iki paragrafa aynılmak istense ikinci paragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar? AMII B) IV D) VI or EN VII
24.
23. Editör:
(1) -
Yazar:
- Tiyatroda dekor ne ise romanda da betimleme odur.
Nasil dekorsuz bir oyun düşünülemezse betimlemeden
arınmış bir roman da düşünülemez. Betimlemenin hem
ruh hâllerini aydınlatması hem okurun dikkatini dağıtma-
ması gerekmektedir.
Editör:
Yazar:
- Bir romance, eserinde betimlemeyi ruh hâlleriyle birlikte
yansıtmalıdır. Çünkü bir ruh buhranını inceleyen romanci-
nin bu durumu sözcüklere dökmesi, roman kahramanının
iç portresini aydınlatması bakımından son derece önemli-
dir. Bence ruhsal betimleme bunu anlatmaktadır.
Bu diyalogda boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden
hangisi sırasıyla getirilmelidir?
A) 1. Betimlemenin yalnız romanda olması tartışmalar-
na nasıl bakıyorsunuz?
II. Romanlarınızda ruhsal betimlemeye gereken öne-
mi neden vermiyorsunuz?
B) I. Betimleme yapma sürecinde siz hangi nitelikleri
gözetiyorsunuz?
11. Bazı yazarların betimlemeyi romanda başat faktör
görmesi konusunda neler söylersiniz?
karekök
C) 1. Genç yazarlara betimleme konuların seçiminde
neleronerirsiniz?
II. Roman yazmada betimlemenin bir araç dlarak go-
rülmesini niçle savunuyorsunuz?
D) . Bir romancmin betimlemede farklı yöntemler uygu-
lamast üslubunu etkiler mi?
I Gerçekçi ve iy bir göztem, her zaman betimleme-
nin en önemli koşulu mudur?
2
E). Romanda betimlemenin yeri hakkında neler düşü-
nüyorsunuz?
II. Size göre bir romancı için ruhsal betimleme neyi
ifade etmektedir?
Lise Türkçe
Paragrafın Yapısı
24. 23. Editör: (1) - Yazar: - Tiyatroda dekor ne ise romanda da betimleme odur. Nasil dekorsuz bir oyun düşünülemezse betimlemeden arınmış bir roman da düşünülemez. Betimlemenin hem ruh hâllerini aydınlatması hem okurun dikkatini dağıtma- ması gerekmektedir. Editör: Yazar: - Bir romance, eserinde betimlemeyi ruh hâlleriyle birlikte yansıtmalıdır. Çünkü bir ruh buhranını inceleyen romanci- nin bu durumu sözcüklere dökmesi, roman kahramanının iç portresini aydınlatması bakımından son derece önemli- dir. Bence ruhsal betimleme bunu anlatmaktadır. Bu diyalogda boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisi sırasıyla getirilmelidir? A) 1. Betimlemenin yalnız romanda olması tartışmalar- na nasıl bakıyorsunuz? II. Romanlarınızda ruhsal betimlemeye gereken öne- mi neden vermiyorsunuz? B) I. Betimleme yapma sürecinde siz hangi nitelikleri gözetiyorsunuz? 11. Bazı yazarların betimlemeyi romanda başat faktör görmesi konusunda neler söylersiniz? karekök C) 1. Genç yazarlara betimleme konuların seçiminde neleronerirsiniz? II. Roman yazmada betimlemenin bir araç dlarak go- rülmesini niçle savunuyorsunuz? D) . Bir romancmin betimlemede farklı yöntemler uygu- lamast üslubunu etkiler mi? I Gerçekçi ve iy bir göztem, her zaman betimleme- nin en önemli koşulu mudur? 2 E). Romanda betimlemenin yeri hakkında neler düşü- nüyorsunuz? II. Size göre bir romancı için ruhsal betimleme neyi ifade etmektedir?
KAD
PARAGRAF
Paragrafta Anla
SORU TİPİ - 1
(1) Oğuz Atay'ın kişilerinin bugün bize
yakın gelen özelliklerinden biri, hayat kar-
şısındaki beceriksizlikleridir. (II) Hayatın
acemisi olmak, bu kişileri özgün kılan
en büyük niteliktir. (III) Hayatın talepleri-
ne bir türlü karşılık veremeyen, zihinsel
tasarılarıyla dünya arasında bir boşluk-
ta yuvarlanan kahraman, hayat kadar
büyük bu boşluğu dev bir kitapla doldur-
maya çalışır. (IV) Tutunamayanlar'da
Selim Işık, Tehlikeli Oyunlar'da Hikmet
Benol, düşünmekten ve okumaktan
yaşamaya fırsat bulamamış. (V) "Hayat
bilgisi'nden yoksun, tutunamamış kişi-
lerdir. (VI) Atay, böyle yaşantıları acıklı
bir dille, tutunamamanın ağırlığı içinde
veya tutunamayanları ağır görenlerden
bir intikam alarak anlatabilirdi.
„ERLE PARAGRAF BENİM HOCAM TAKTİKLERLE PARAGRAF BENİM HOCAM TAKTIKLERLE PARAGRAF BENİM HOCAM
Yukarıdaki paragrafta anlatımın akışı-
ni kaç numaralı cümle bozmaktadır?
A) II
B) III G) IV
GV Drv E) VI
Lise Türkçe
Paragrafın Yapısı
KAD PARAGRAF Paragrafta Anla SORU TİPİ - 1 (1) Oğuz Atay'ın kişilerinin bugün bize yakın gelen özelliklerinden biri, hayat kar- şısındaki beceriksizlikleridir. (II) Hayatın acemisi olmak, bu kişileri özgün kılan en büyük niteliktir. (III) Hayatın talepleri- ne bir türlü karşılık veremeyen, zihinsel tasarılarıyla dünya arasında bir boşluk- ta yuvarlanan kahraman, hayat kadar büyük bu boşluğu dev bir kitapla doldur- maya çalışır. (IV) Tutunamayanlar'da Selim Işık, Tehlikeli Oyunlar'da Hikmet Benol, düşünmekten ve okumaktan yaşamaya fırsat bulamamış. (V) "Hayat bilgisi'nden yoksun, tutunamamış kişi- lerdir. (VI) Atay, böyle yaşantıları acıklı bir dille, tutunamamanın ağırlığı içinde veya tutunamayanları ağır görenlerden bir intikam alarak anlatabilirdi. „ERLE PARAGRAF BENİM HOCAM TAKTİKLERLE PARAGRAF BENİM HOCAM TAKTIKLERLE PARAGRAF BENİM HOCAM Yukarıdaki paragrafta anlatımın akışı- ni kaç numaralı cümle bozmaktadır? A) II B) III G) IV GV Drv E) VI
20. Aşağıdaki parçalardan hangisi "Psikolojik çalışmalarda
bilimsel nesnellik kendine yer bulabildi mi?" sorusuna
cevap vermektedir?(+)
A) Kültürel form derken belirli bir kültürde bir biliş
oluşturan, kurumsallaşan ve sonunda bilim ya da bilim
ötesi formuna ulaşan bir dili özgürleştiren bir formu
arkastediyorum. Psikoloji de bu formdan beslenmektedir.
1
B) Ben psikolojiyi ne tür bir nesnelliğe ulaşabileceği, nasıl
bir bilim yapabileceği konusunda sorgulamaktansa
herhangi bir kültürel form gibi sorgulamak isterim.
Bilimsel algıdansa kültürel form olarak bakmak, beni
daha çok tatmin ediyor.
Ben psikolojiyi sorgulamamızı, psikolojinin Batı
kültüründe hangi anlamda bir biliş türü olduğunu ve bu
bilişin sonunda bir bilim sayılıp sayılamayacağını
sorgulamamızı istiyorum. Bunu da bize zaman
gösterecek.
Dr Kant'la birlikte perspektifte değişiklik oldu. Felsefe, ilk
defa kendisine ilkel bir biçimde sonluluk hakkında soru
sordu. Felsefi soruların içinden çıktığı yer sonluluktur.
Üstelik geçmiş zamanlardan beri sonluluk üzerine
düşüncenin matematikten ortaya çıkması
karakteristiktir.
E) Bence psikolojiyi karakterize eden, ona bir varoluş
sebebi veren ve en önemlisi, bazı yönlerden
düzenleyici nitelik taşıyan bir insan bilimi olarak
kalmasını sağlayan şey Freud'un bilinçaltını keşfetmesi
oldu. Yani psikolojinin kendisi, kendi içinde 19. yüzyılın
sonuna doğru şaşırtıcı bir yeniden şekillenme yaşadı.
UcDört
Lise Türkçe
Paragrafın Yapısı
20. Aşağıdaki parçalardan hangisi "Psikolojik çalışmalarda bilimsel nesnellik kendine yer bulabildi mi?" sorusuna cevap vermektedir?(+) A) Kültürel form derken belirli bir kültürde bir biliş oluşturan, kurumsallaşan ve sonunda bilim ya da bilim ötesi formuna ulaşan bir dili özgürleştiren bir formu arkastediyorum. Psikoloji de bu formdan beslenmektedir. 1 B) Ben psikolojiyi ne tür bir nesnelliğe ulaşabileceği, nasıl bir bilim yapabileceği konusunda sorgulamaktansa herhangi bir kültürel form gibi sorgulamak isterim. Bilimsel algıdansa kültürel form olarak bakmak, beni daha çok tatmin ediyor. Ben psikolojiyi sorgulamamızı, psikolojinin Batı kültüründe hangi anlamda bir biliş türü olduğunu ve bu bilişin sonunda bir bilim sayılıp sayılamayacağını sorgulamamızı istiyorum. Bunu da bize zaman gösterecek. Dr Kant'la birlikte perspektifte değişiklik oldu. Felsefe, ilk defa kendisine ilkel bir biçimde sonluluk hakkında soru sordu. Felsefi soruların içinden çıktığı yer sonluluktur. Üstelik geçmiş zamanlardan beri sonluluk üzerine düşüncenin matematikten ortaya çıkması karakteristiktir. E) Bence psikolojiyi karakterize eden, ona bir varoluş sebebi veren ve en önemlisi, bazı yönlerden düzenleyici nitelik taşıyan bir insan bilimi olarak kalmasını sağlayan şey Freud'un bilinçaltını keşfetmesi oldu. Yani psikolojinin kendisi, kendi içinde 19. yüzyılın sonuna doğru şaşırtıcı bir yeniden şekillenme yaşadı. UcDört
16. (1) Ahmet Mithat Efendi'nin üslubunun meddah hikâyesi-
ne yaklaştığını söyledik. (II) Bu üslubu o, sanatı daha
iyisi romancılıkta melekesi ilerledikçe biraz daha geniş-
letir. (III) Çünkü hakikatte sanatı yoktur, melekesi vardır
ve halk muharriri olarak belli başlı kusurlarından biri de
budur. (IV) Genelde Ahmet Mithat, bir "edebiyatçı"dan
çok, avam "bir halk yazarı" olarak ele alınmış, bunun
dışında görmezden gelinmiştir. (V) Bu görmezden geli-
şin edebî, siyasal ve tarihsel nedenleri vardır. (VI) Bu
nedenlerden biri, Türk edebiyatı incelemelerinde önce
edebî metinlerin içeriğinin yargılanmasıdır.
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci parag-
raf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar?
A) 11
B) III
PIV
D) V
E) VI
Lise Türkçe
Paragrafın Yapısı
16. (1) Ahmet Mithat Efendi'nin üslubunun meddah hikâyesi- ne yaklaştığını söyledik. (II) Bu üslubu o, sanatı daha iyisi romancılıkta melekesi ilerledikçe biraz daha geniş- letir. (III) Çünkü hakikatte sanatı yoktur, melekesi vardır ve halk muharriri olarak belli başlı kusurlarından biri de budur. (IV) Genelde Ahmet Mithat, bir "edebiyatçı"dan çok, avam "bir halk yazarı" olarak ele alınmış, bunun dışında görmezden gelinmiştir. (V) Bu görmezden geli- şin edebî, siyasal ve tarihsel nedenleri vardır. (VI) Bu nedenlerden biri, Türk edebiyatı incelemelerinde önce edebî metinlerin içeriğinin yargılanmasıdır. Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci parag- raf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar? A) 11 B) III PIV D) V E) VI
15 Dilaşub'un saçları sırma gibi parlak san, alni vic-
dan saflığının aksettiği bir ayna denecek surette
duru beyaz, kaşları zülfüne kıyasla biraz kumrala
çalan, biraz kalın olmakla birlikte biraz da kavisli,
gözleri ilimli mavi ve fevkalade sevda uyandıracak
şekilde mahmurdu. Yüzü aşıkane bir soluk beyaz
üzerine parıltılı gül pembeliğine yakın bir renkle
süslü, burnunun rengindeki saffet ile bedeninin bi-
çimindeki letafet, açılmasına bir gün kalmış bir zam-
bak goncasına benziyordu. Dudaklarının gerek in-
celiği, gerekse pembeliğinin parlaklığı birbirine sa-
rilmış iki gül yaprağını andırıyor, aralarından inci
dişleri çiğ damlası gibi görünüyordu. Çenesi, da-
ha yaprakları perişan olmamış beyaz bir katmer
gül sanılırdı. Hele boynu, şeffaflığından dolayı da-
marlarının dışa akseden latif rengiyle o derece par-
laktı ki ayın görünen şekli, dikey hale gelse ancak
buna denk olabilirdi.
Namık Kemal'in "Intibah" romanından alınan bu
parçadan hareketle Tanzimat romanıyla ilgili ola-
rak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Kişiler tek boyulu olarak anlatılmıştır.
B) Uzun tasvirlere yer verilmiştir.
C) Romantizmin etkisi vardır.
D Yazar kişiliğini gizlemez.
E) Sanatlı söyleyişlere yer verilir.
Lise Türkçe
Paragrafın Yapısı
15 Dilaşub'un saçları sırma gibi parlak san, alni vic- dan saflığının aksettiği bir ayna denecek surette duru beyaz, kaşları zülfüne kıyasla biraz kumrala çalan, biraz kalın olmakla birlikte biraz da kavisli, gözleri ilimli mavi ve fevkalade sevda uyandıracak şekilde mahmurdu. Yüzü aşıkane bir soluk beyaz üzerine parıltılı gül pembeliğine yakın bir renkle süslü, burnunun rengindeki saffet ile bedeninin bi- çimindeki letafet, açılmasına bir gün kalmış bir zam- bak goncasına benziyordu. Dudaklarının gerek in- celiği, gerekse pembeliğinin parlaklığı birbirine sa- rilmış iki gül yaprağını andırıyor, aralarından inci dişleri çiğ damlası gibi görünüyordu. Çenesi, da- ha yaprakları perişan olmamış beyaz bir katmer gül sanılırdı. Hele boynu, şeffaflığından dolayı da- marlarının dışa akseden latif rengiyle o derece par- laktı ki ayın görünen şekli, dikey hale gelse ancak buna denk olabilirdi. Namık Kemal'in "Intibah" romanından alınan bu parçadan hareketle Tanzimat romanıyla ilgili ola- rak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Kişiler tek boyulu olarak anlatılmıştır. B) Uzun tasvirlere yer verilmiştir. C) Romantizmin etkisi vardır. D Yazar kişiliğini gizlemez. E) Sanatlı söyleyişlere yer verilir.
25. Alışkanlık hâline gelen davranışlar, beynimizde çok derin
bağlantılar oluşturarak kökleşiyor. Araştırmalar alışkanlık
hâline getirdiğimiz davranışı sergilememize sebep olan
durum ortadan kalksa bile alışkanlıklarımızı devam etti-
rebildiğimizi gösteriyor. Ancak ----. Bunun için alışkanlık
hâline gelmiş davranışı doğrudan bırakmaya çalışmak
yerine, öncelikle "Bu davranışı gün içinde ne zaman, ne-
rede yapıyorum?", "Beni bu davranışı yapmaya teşvik
eden duygusal bir durum yaşıyor muyum?”, “Bu esna-
da etrafımda birileri oluyor mu?" gibi sorulara cevap bu-
larak bu davranışı tetikleyen sebepleri ortadan kaldırmaya
çalışmak daha yararlı olabilir.
Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına
göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) bir davranışın alışkanlığa dönüşmesi, o davranışın
otomatik tepkiler hâline gelmesine neden olmaktadır
B) ne denli zor olursa olsun alışkanlığa dönüşen bir
davranış terk edilebilir
C) bir öğrenme süreci sonunda oluşan alışkanlıkların
kalıcı olması ancak sürekli olarak tekrar edilmesiyle
mümkün olabilir
D) bir alışkanlığı terk etme süreci, o alışkanlığın kazanıl-
masından çok daha kolaydır
E) olumlu alışkanlıklar, olumsuz alışkanlıklardan çok
daha zahmetli ve uzun bir süreçte oluşmaktadır
Lise Türkçe
Paragrafın Yapısı
25. Alışkanlık hâline gelen davranışlar, beynimizde çok derin bağlantılar oluşturarak kökleşiyor. Araştırmalar alışkanlık hâline getirdiğimiz davranışı sergilememize sebep olan durum ortadan kalksa bile alışkanlıklarımızı devam etti- rebildiğimizi gösteriyor. Ancak ----. Bunun için alışkanlık hâline gelmiş davranışı doğrudan bırakmaya çalışmak yerine, öncelikle "Bu davranışı gün içinde ne zaman, ne- rede yapıyorum?", "Beni bu davranışı yapmaya teşvik eden duygusal bir durum yaşıyor muyum?”, “Bu esna- da etrafımda birileri oluyor mu?" gibi sorulara cevap bu- larak bu davranışı tetikleyen sebepleri ortadan kaldırmaya çalışmak daha yararlı olabilir. Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? A) bir davranışın alışkanlığa dönüşmesi, o davranışın otomatik tepkiler hâline gelmesine neden olmaktadır B) ne denli zor olursa olsun alışkanlığa dönüşen bir davranış terk edilebilir C) bir öğrenme süreci sonunda oluşan alışkanlıkların kalıcı olması ancak sürekli olarak tekrar edilmesiyle mümkün olabilir D) bir alışkanlığı terk etme süreci, o alışkanlığın kazanıl- masından çok daha kolaydır E) olumlu alışkanlıklar, olumsuz alışkanlıklardan çok daha zahmetli ve uzun bir süreçte oluşmaktadır
7. 1789 Devrimi'ne kadar geleneksel olarak
Fransa mutlak monarşi anlayışıyla
yönetilmekteydi. Ancak özellikle Fransız
düşünürleri mutlak monarşi anlayışını tartışılır
hâle getirmişti. 18. yüzyılın ikinci yarısından
itibaren Fransa'nın içine düştüğü mali bunalım
yükselen bir sınıf olarak burjuvazinin siyasal
sistemde temsil talepleri ve ekonomik
yaşamdaki Orta Çağ yapılanmalarının dayattığı
sınırlamalardan kurtulmak istemeleri. Fransa'da
bir devrim için gerekli alt yapıvı hazırlamıştı.
Amaç Fransa'da kralın yetkilerini sınırlamak ve
Fransız halkının özgürlüklerini ve haklarını yazılı
bir belgeye geçirmektiKralın isyan kabul ettiği
bu hareketi bastırmak için askeri kuvvet
toplaması, Paris'te gergin bir ortam
doğurmuştu. Meclisin dağıtılacağı söylentileri
8.
(1)
but
kay
yar
dus
dü
ve
ba
bir
mi
yö
sa
ok
ke
B
Hele
üzerine 13 Temmuz 1789'da Paris'in yönetimi
devrim yanlılarının eline geçti. Paris dişındaki
pek çok kentte halk
da asillerin şatolarına
hücum ederek şehirlerin yönetimini ellerine
geçirdiler. Kurucu meclis son olayların da
etkisiyle. 4 Ağustos 1789'da
asiller ve ruhban
sinifina ait feodal hak ve ayrıcalıkları kaldırdı.
Böylece, eşitsizlik üzerine kurulu feodal sistem
ve mutlakiyetçi yönetim anlayışı, Fransa da
ortadan kaldırılıyordu.
Bu parçada anlatılanlarda,
tonguç kampus
1. Orta Çağ'da Fransız burjuvazisi hangi
taleplerle ortaya çıkmıştır?
Il_Fransız İhtilali, yönetimi nasıl etkilemiştir?
III. Fransız ihtilali'ni doğuran nedenler nelerdir?
IV. 18. yüzyıl Fransa'sinin mali ekonomik
durumu nasıldır?
-
-
sorularından hangisinin cevabı yoktur?
A) Yalnız Bivett C) Yalnız 11
D) II ve II El Yalnız IV
Lise Türkçe
Paragrafın Yapısı
7. 1789 Devrimi'ne kadar geleneksel olarak Fransa mutlak monarşi anlayışıyla yönetilmekteydi. Ancak özellikle Fransız düşünürleri mutlak monarşi anlayışını tartışılır hâle getirmişti. 18. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Fransa'nın içine düştüğü mali bunalım yükselen bir sınıf olarak burjuvazinin siyasal sistemde temsil talepleri ve ekonomik yaşamdaki Orta Çağ yapılanmalarının dayattığı sınırlamalardan kurtulmak istemeleri. Fransa'da bir devrim için gerekli alt yapıvı hazırlamıştı. Amaç Fransa'da kralın yetkilerini sınırlamak ve Fransız halkının özgürlüklerini ve haklarını yazılı bir belgeye geçirmektiKralın isyan kabul ettiği bu hareketi bastırmak için askeri kuvvet toplaması, Paris'te gergin bir ortam doğurmuştu. Meclisin dağıtılacağı söylentileri 8. (1) but kay yar dus dü ve ba bir mi yö sa ok ke B Hele üzerine 13 Temmuz 1789'da Paris'in yönetimi devrim yanlılarının eline geçti. Paris dişındaki pek çok kentte halk da asillerin şatolarına hücum ederek şehirlerin yönetimini ellerine geçirdiler. Kurucu meclis son olayların da etkisiyle. 4 Ağustos 1789'da asiller ve ruhban sinifina ait feodal hak ve ayrıcalıkları kaldırdı. Böylece, eşitsizlik üzerine kurulu feodal sistem ve mutlakiyetçi yönetim anlayışı, Fransa da ortadan kaldırılıyordu. Bu parçada anlatılanlarda, tonguç kampus 1. Orta Çağ'da Fransız burjuvazisi hangi taleplerle ortaya çıkmıştır? Il_Fransız İhtilali, yönetimi nasıl etkilemiştir? III. Fransız ihtilali'ni doğuran nedenler nelerdir? IV. 18. yüzyıl Fransa'sinin mali ekonomik durumu nasıldır? - - sorularından hangisinin cevabı yoktur? A) Yalnız Bivett C) Yalnız 11 D) II ve II El Yalnız IV
7. - 8. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
1. Bu da bizi gerçek dünyaya hazırlar.
10
II. Derler ki susuz kalırsanız idrarınızı içebilirsiniz.
III. Evet evet, gebelik süresince fetüsü saran plasentada
dahi çeşitli mikroplar bulunur.
IV. Ama bu doğru değil; mikroplar her yerde,
bedenimizde, çevremizde...
V. İdrarın steril olduğu sıkça paylaşılan bir uydurmadır.
VI. Rahim ve plasentada bile varlar.
II
7.
Yukarıdaki numaralanmış cümleler anlamlı bir bütün
oluşturacak biçimde sıralandığında hangisi baştan
dördüncü olur?
A) 11 B) III
C) IV D) V E) VI
giyi
er
arin
hir paragraf oluşturacak bu
mul öznelerin
Lise Türkçe
Paragrafın Yapısı
7. - 8. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. 1. Bu da bizi gerçek dünyaya hazırlar. 10 II. Derler ki susuz kalırsanız idrarınızı içebilirsiniz. III. Evet evet, gebelik süresince fetüsü saran plasentada dahi çeşitli mikroplar bulunur. IV. Ama bu doğru değil; mikroplar her yerde, bedenimizde, çevremizde... V. İdrarın steril olduğu sıkça paylaşılan bir uydurmadır. VI. Rahim ve plasentada bile varlar. II 7. Yukarıdaki numaralanmış cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak biçimde sıralandığında hangisi baştan dördüncü olur? A) 11 B) III C) IV D) V E) VI giyi er arin hir paragraf oluşturacak bu mul öznelerin
DENEME-4
TYT/Türkçe
27.
25. Ebeveynler; çocukların beslenme tercihleri, davranışları ve be-
sinlere karşı oluşan tutumlarında önemli bir etkiye sahiptir. Ço-
cuklarının yeterince yemek yemediği konusunda endişeli olan
veya çocuğunu zayıf algılayan ebeveynler, çocuğun besin ali-
mini artırmak için farklı stratejiler kullanılabilmektedir. Ancak uy-
sirgulanan bu stratejiler çocukların neofobi-yeni besinleri deneme-
ye karşı isteksiz davranma- düzeylerini arttırabilmektedir. Ayrı-
ca ebeveynlerin yemek yedirmek için baskı uygulaması neofo-
bi düzeyinin artışına yol açabilmektedir. Kutbi, yaptığı çalışma-
da “yemek için baskı" stratejisi ile besin neofobisi ve seçici ye-
me arasında çift yönlü bir ilişki olduğunu göstermiştir. Ayrıca ye-
mek yemek için uygun bir ortam sağlama eğiliminin yüksek ol-
masının daha düşük neofobi puanlarıyla ilişkili olabileceğini be-
lirtmiştir.
Singh
lirtmiştir.
780 u
Bu parçada aşağıdakilerden hangisi üzerinde durulmakta-
dır?
15
A) Çocuklarda neofobinin ortaya çıkış gerekçelerim
B) Neofobinin en çok kimleri etkilediği
TA
C) Anne ve babaların neofobiye karşı alacağı önlemler
D) Beslenme alışkanlığına anne ve babanın katkısı
E) Neofobinin en çok görüldüğü yaş aralığı
Lise Türkçe
Paragrafın Yapısı
DENEME-4 TYT/Türkçe 27. 25. Ebeveynler; çocukların beslenme tercihleri, davranışları ve be- sinlere karşı oluşan tutumlarında önemli bir etkiye sahiptir. Ço- cuklarının yeterince yemek yemediği konusunda endişeli olan veya çocuğunu zayıf algılayan ebeveynler, çocuğun besin ali- mini artırmak için farklı stratejiler kullanılabilmektedir. Ancak uy- sirgulanan bu stratejiler çocukların neofobi-yeni besinleri deneme- ye karşı isteksiz davranma- düzeylerini arttırabilmektedir. Ayrı- ca ebeveynlerin yemek yedirmek için baskı uygulaması neofo- bi düzeyinin artışına yol açabilmektedir. Kutbi, yaptığı çalışma- da “yemek için baskı" stratejisi ile besin neofobisi ve seçici ye- me arasında çift yönlü bir ilişki olduğunu göstermiştir. Ayrıca ye- mek yemek için uygun bir ortam sağlama eğiliminin yüksek ol- masının daha düşük neofobi puanlarıyla ilişkili olabileceğini be- lirtmiştir. Singh lirtmiştir. 780 u Bu parçada aşağıdakilerden hangisi üzerinde durulmakta- dır? 15 A) Çocuklarda neofobinin ortaya çıkış gerekçelerim B) Neofobinin en çok kimleri etkilediği TA C) Anne ve babaların neofobiye karşı alacağı önlemler D) Beslenme alışkanlığına anne ve babanın katkısı E) Neofobinin en çok görüldüğü yaş aralığı
Ses klonlama, bir bilgisayar programı yoluyla
bir insanın sesinin yapay olarak kopyalanması
anlamına gelmektedir. () Bilgisayar yazılımına bir
kişinin konuşurken kaydedilmiş sesi yüklendikten
sonra klavye ile yazılan her şey bu kişinin sesiyle
söylenebilmektedir. (11) Bilgisayar tarafından üretilen
ses teknolojisindeki ilerleme o kadar büyük ki
artık ses klonlamada gerçeğe ürkütücü derecede
yaklaşıldığı ifade edilmektedir. (III) Yazılım sadece
aksanı kapmakla yetinmeyip sesin tinısını, tonlamasını,
ritmini; kelimelerin ve nefesin akışını da algılamaktadır.
(IV) Amerikalı seslendirme sanatçısı ve aktör Tim
Heller kendi sesinin klonlanmış hâlini ilk duyduğunda
"Sesimin o kadar aynısıydı ki ağzım açık kaldı. İnanılır
gibi değil!" demişti. (V)
Bu parçada numaralanmış yerlerden hangisine
"Bir de bunun üzerine; klonlanan sese öfke, korku,
mutluluk, sevgi ya da bezginlik gibi farklı duygular
yansıtılabilmektedir." cümlesi getirilebilir?
A) 1 B) II C) HI D) IV
E) V
Lise Türkçe
Paragrafın Yapısı
Ses klonlama, bir bilgisayar programı yoluyla bir insanın sesinin yapay olarak kopyalanması anlamına gelmektedir. () Bilgisayar yazılımına bir kişinin konuşurken kaydedilmiş sesi yüklendikten sonra klavye ile yazılan her şey bu kişinin sesiyle söylenebilmektedir. (11) Bilgisayar tarafından üretilen ses teknolojisindeki ilerleme o kadar büyük ki artık ses klonlamada gerçeğe ürkütücü derecede yaklaşıldığı ifade edilmektedir. (III) Yazılım sadece aksanı kapmakla yetinmeyip sesin tinısını, tonlamasını, ritmini; kelimelerin ve nefesin akışını da algılamaktadır. (IV) Amerikalı seslendirme sanatçısı ve aktör Tim Heller kendi sesinin klonlanmış hâlini ilk duyduğunda "Sesimin o kadar aynısıydı ki ağzım açık kaldı. İnanılır gibi değil!" demişti. (V) Bu parçada numaralanmış yerlerden hangisine "Bir de bunun üzerine; klonlanan sese öfke, korku, mutluluk, sevgi ya da bezginlik gibi farklı duygular yansıtılabilmektedir." cümlesi getirilebilir? A) 1 B) II C) HI D) IV E) V
gisidir?
B) Tlkin hangi tarihte kullanılmaya başlandığına
C) İlk örneklerinin nasıl bir sistemle çalıştığına
Di Icadinin ardından kimler tarafından geliştirildiğine
E) Günümüz iletisimindeki yerine
ardin'deki
Igesini
ve gölgeyi
Mardin'den
Fimda
leri, sürekli
i kişilere
yürüdüğümüz
Si... Boz
nlemekten
<pek bir şey
1, bana hayal
30. Kentin olmazsa olmaz mekânlarından biri olarak özünü
ve çekirdeğini oluşturan mahalle, yaşamın mekânla
bütünleştiği hatta iç içe geçtiği, yönetsel ve sosyal
bir birimdir. Mahalle aynı zamanda ortak yaşamların
yaşandığı, içine doğulan ve kim olduğunu tanımlarken
referans olarak kullanılan bir mekândır. Sakinleri üzerinde
belirleyici olduğu kadar bir sığınma alanı ve tutunma
noktasıdır. Sosyal birim olma özelliği ile mahalle; yerel,
ulusal ve küresel ölçekte sosyal, kültürel ve politik
dönüşümlerin mekânı olarak da öne çıkmaktadır.
Aşağıdakilerden hangisi mahalle ile ilgili bu parçada
anlatılanları desteklememektedir?
A) Kişilerin konuşma tarzları gibi giyim ve kuşamları da
çoğu zaman, yaşadıkları mahallenin onlar üzerindeki
etkisinin birer yansımasıdır.
B) Köyden kente yoğun nüfus akışının olduğu 1950'li
yıllarda kente taşınanlar, köylerinin yaşam tarzını
yansıtan mahalleleri bulup oralara yerleşerek
kendilerini korudular.
C) Toplumsal değişmenin hangi evrelerden geçtiğini tespit
etmek isteyen sosyologlar mahalleyi bir tür laboratuvar
alanı gibi kullanarak çalışırlar.
D) Mahalle, yerleşimcilerini belli bir gelenek ve görgü
tarzına çekerek zamanla birbirine benzetip ortak bir
kimlik etrafında şekillendirir.
E) Toplumsal yaşamın evrensel açılımlar yaşadığı bir
dünyada mahallede kendine özgü bir kimliğin oluşma
koşulları da ortadan
kalkmıştır.
şehri
istediği
duğu
ündelik yaşama
etkili olduğunun
incelemelerine
Diğer sayfaya geçiniz.
Lise Türkçe
Paragrafın Yapısı
gisidir? B) Tlkin hangi tarihte kullanılmaya başlandığına C) İlk örneklerinin nasıl bir sistemle çalıştığına Di Icadinin ardından kimler tarafından geliştirildiğine E) Günümüz iletisimindeki yerine ardin'deki Igesini ve gölgeyi Mardin'den Fimda leri, sürekli i kişilere yürüdüğümüz Si... Boz nlemekten <pek bir şey 1, bana hayal 30. Kentin olmazsa olmaz mekânlarından biri olarak özünü ve çekirdeğini oluşturan mahalle, yaşamın mekânla bütünleştiği hatta iç içe geçtiği, yönetsel ve sosyal bir birimdir. Mahalle aynı zamanda ortak yaşamların yaşandığı, içine doğulan ve kim olduğunu tanımlarken referans olarak kullanılan bir mekândır. Sakinleri üzerinde belirleyici olduğu kadar bir sığınma alanı ve tutunma noktasıdır. Sosyal birim olma özelliği ile mahalle; yerel, ulusal ve küresel ölçekte sosyal, kültürel ve politik dönüşümlerin mekânı olarak da öne çıkmaktadır. Aşağıdakilerden hangisi mahalle ile ilgili bu parçada anlatılanları desteklememektedir? A) Kişilerin konuşma tarzları gibi giyim ve kuşamları da çoğu zaman, yaşadıkları mahallenin onlar üzerindeki etkisinin birer yansımasıdır. B) Köyden kente yoğun nüfus akışının olduğu 1950'li yıllarda kente taşınanlar, köylerinin yaşam tarzını yansıtan mahalleleri bulup oralara yerleşerek kendilerini korudular. C) Toplumsal değişmenin hangi evrelerden geçtiğini tespit etmek isteyen sosyologlar mahalleyi bir tür laboratuvar alanı gibi kullanarak çalışırlar. D) Mahalle, yerleşimcilerini belli bir gelenek ve görgü tarzına çekerek zamanla birbirine benzetip ortak bir kimlik etrafında şekillendirir. E) Toplumsal yaşamın evrensel açılımlar yaşadığı bir dünyada mahallede kendine özgü bir kimliğin oluşma koşulları da ortadan kalkmıştır. şehri istediği duğu ündelik yaşama etkili olduğunun incelemelerine Diğer sayfaya geçiniz.
MAESTRO
30
29. Aşağıdaki parçalardan hangisi "Uygun dozdaki mizah.
hikâyeye yemek sonrası tatlı gibi renk ve lezzet kattığı hal-
de gidiklamaya dönüşen güldürme çabası, eseri tuz atılmış
çay gibi sevimsizleştirir." düşüncesindeki altı çizili ifadey.
Israrli
hatat
tartis
sina
yair
nin
le örtüşmektedir?
ba
nir
SI
bi
S
MAESTRO
Al Geçmişten bugüne okurun yüzünü güldürmeyi layıkıyla
başaran yazar, son eseri ile bu eksenden biraz uzakla-
siyor Evet, yine gülüyoruz ama buruk bir gülümseme bu,
gözyaşlarımızı gizlememizi gerektiren acı bir gülümse-
me...
B) Güldürü denince akla gelen ilk isimlerden olan sanatçı,
uzun bir aradan sonra kalemi eline aldığını belli ederce-
sine heyecan ve coşkuyla yazıyor. Olayların ardındaki
çarpıcı çelişkiyi bulup göstermedeki ustalığı ile en asik
suratli okuru bile tebesedme zorluyor.
C) Genç sanatçının okur karşısına mizahçı olarak çıkartıl-
masına bir itirazımız yok. Kurgunun sürükleyiciliğinde de
hemfikiriz ancak başkahramanın yanındaki palyaço tipli
adamın şaklabanlıklarını sevimli bulmamızı, onu bağrı-
miza basmamızı kimse beklemesin bizden.
D) Birkaç kuşağın zevkle okuduğu bu romanda bizi bu ka-
dar saran ne var diye çok düşünmüşümdür. Sonunda şu
kanaate ulaştım: Yazar bizi birilerine gülmeye davet eder-
ken aslında biraz da kendimize gülmemizi sağlıyormuş.
E) Dünya edebiyatındaki örnekleriyle boy ölçüşebilecek bir
eser olarak tanıtılan bu romani sonunda bitirdim. Anla-
dim ki mizah evrensel değil, milli bir duygu çünkü bizim
kahkahalarla güldüğümüz bu hikâye, hiçbir yabancının
tek gülme kasını harekete geçiremez.
Lise Türkçe
Paragrafın Yapısı
MAESTRO 30 29. Aşağıdaki parçalardan hangisi "Uygun dozdaki mizah. hikâyeye yemek sonrası tatlı gibi renk ve lezzet kattığı hal- de gidiklamaya dönüşen güldürme çabası, eseri tuz atılmış çay gibi sevimsizleştirir." düşüncesindeki altı çizili ifadey. Israrli hatat tartis sina yair nin le örtüşmektedir? ba nir SI bi S MAESTRO Al Geçmişten bugüne okurun yüzünü güldürmeyi layıkıyla başaran yazar, son eseri ile bu eksenden biraz uzakla- siyor Evet, yine gülüyoruz ama buruk bir gülümseme bu, gözyaşlarımızı gizlememizi gerektiren acı bir gülümse- me... B) Güldürü denince akla gelen ilk isimlerden olan sanatçı, uzun bir aradan sonra kalemi eline aldığını belli ederce- sine heyecan ve coşkuyla yazıyor. Olayların ardındaki çarpıcı çelişkiyi bulup göstermedeki ustalığı ile en asik suratli okuru bile tebesedme zorluyor. C) Genç sanatçının okur karşısına mizahçı olarak çıkartıl- masına bir itirazımız yok. Kurgunun sürükleyiciliğinde de hemfikiriz ancak başkahramanın yanındaki palyaço tipli adamın şaklabanlıklarını sevimli bulmamızı, onu bağrı- miza basmamızı kimse beklemesin bizden. D) Birkaç kuşağın zevkle okuduğu bu romanda bizi bu ka- dar saran ne var diye çok düşünmüşümdür. Sonunda şu kanaate ulaştım: Yazar bizi birilerine gülmeye davet eder- ken aslında biraz da kendimize gülmemizi sağlıyormuş. E) Dünya edebiyatındaki örnekleriyle boy ölçüşebilecek bir eser olarak tanıtılan bu romani sonunda bitirdim. Anla- dim ki mizah evrensel değil, milli bir duygu çünkü bizim kahkahalarla güldüğümüz bu hikâye, hiçbir yabancının tek gülme kasını harekete geçiremez.
19.
t
dünyayı nasıl bir
değişi-
(III) Günlük hayatımızda olaylar bizi ve
(1) Edebiyata giden yolun başında şiir vardır. (11) Şiirin en önem-
li ritim ve ahenk özellikleri; uyak, redif ve kelime tekrarlarıdır.
me sürüklüyor, işte bunun yansısının dile gelişidir şiir. (IV) Ya-
sel âlemin güzelliklerini ya da ulaşılmazlığını şiirle betimler şair.
şantı paylaşımıdır, bir şey öğretme ya da iletme kaygısı gütmez.
(V) Bir sevgiyi, bir gönül kırıklığını, bir hüznü ya da sevinci, düş-
(VI) Dilin doğasında etkileyicilik olduğu için özellikle şiir dili, ile-
toplumsal iletişimi sağlayan tüm kutsal kitaplara da bakıldığın-
tişimin ana biçimi hâline gelmiştir. (VII) insanlar arasındaki ilk
da insanlara daha etkili bir dille ulaşabilmek için şiir dilinin ola-
naklarından yararlanıldığı gözlemlenir.
19. Bu parçada şiirle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine deği-
nilmemiştir?
A) Yaşananları okuyucuyla paylaştığına
BY Toplumsal sorunları çözme gayesi taşıdığına
C) Okuyucuları etkileyen bir dile sahip olduğuna
D) Duygu ve hayallere tercüman olduğuna
E) Edebiyatın çıkış noktası olduğuna
20. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin
akışını bozmaktadır?
A) II
B) III
E) VI
C) IV
D) V
Lise Türkçe
Paragrafın Yapısı
19. t dünyayı nasıl bir değişi- (III) Günlük hayatımızda olaylar bizi ve (1) Edebiyata giden yolun başında şiir vardır. (11) Şiirin en önem- li ritim ve ahenk özellikleri; uyak, redif ve kelime tekrarlarıdır. me sürüklüyor, işte bunun yansısının dile gelişidir şiir. (IV) Ya- sel âlemin güzelliklerini ya da ulaşılmazlığını şiirle betimler şair. şantı paylaşımıdır, bir şey öğretme ya da iletme kaygısı gütmez. (V) Bir sevgiyi, bir gönül kırıklığını, bir hüznü ya da sevinci, düş- (VI) Dilin doğasında etkileyicilik olduğu için özellikle şiir dili, ile- toplumsal iletişimi sağlayan tüm kutsal kitaplara da bakıldığın- tişimin ana biçimi hâline gelmiştir. (VII) insanlar arasındaki ilk da insanlara daha etkili bir dille ulaşabilmek için şiir dilinin ola- naklarından yararlanıldığı gözlemlenir. 19. Bu parçada şiirle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine deği- nilmemiştir? A) Yaşananları okuyucuyla paylaştığına BY Toplumsal sorunları çözme gayesi taşıdığına C) Okuyucuları etkileyen bir dile sahip olduğuna D) Duygu ve hayallere tercüman olduğuna E) Edebiyatın çıkış noktası olduğuna 20. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır? A) II B) III E) VI C) IV D) V