Paragrafın Yapısı Soruları

] 26 - 27. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız Ul- an ol- luk gli- bu- you emli stur. olojik ardır. ylerin Teket- edebil- James Joyce, yaratılışında hüznün her şeyden ağır bastıgın düşünüyordu ama insanca boyun eğişe, an sevince dönüşlerle gevşemiş bir hüzündü bu hüzün. Bu duyguyu bir şiir kitabında belirtebilseydi belki de insanlar dinlerlerdi kendini Eveti isteyen istediği gibi şiir yazar ama şiir salt üzgünlükler ol- mamalı Bütününde bilinçle hep umuda yönelmeli. Umut çerçe- vesi rastlantılara bırakılmamalı. Üzgünlükler olacaksa bilgiyle olsun isterim. Üzüntülerle sevinçleri bir arada verenleri insan- lar şair olarak seviyor. Yoksa ey kendini hep dertli sanan insan! Şiir, insanın hep hasta ağzı mıdır? James Joyce'un Ulysses adlı romanının kahramanı Dublinli yalnız adam siiri üzgünlük- ler toplamı olarak görmüş, o pencereden bakmış şiire. Oysa başka pencere şiirleri de var: Sevinçler şiiri, betimlemeler şiiri, coşkular şiiri... 26. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisine ulaşıla- bilir? sağıda- olmanın Stit etkilerine A) James Joyce, şiirinde seçtiği temalar dolayısıyla edebiyat çevrelerince çok eleştirilmiştir. B) James Joyce, Ulysses romanının kahramanını olustururken şiirsel bir hüzün hâlini ana nitelik olarak kurgulamıştır C) Şairlerin pek çoğunun yaptığı - sıklıkla görülen hata - şiirde sadece hüzne ver vermektir. D) Insanlığın duygusallik derecesi ve bunun öznelliği, hem edebi eserlerde hem de psikoloji alanında sikikla konu edilmiştir E) Şiirde duyguların dile getirilmesi esastır ama ona en çok yakışan duygu "hüzün"dür. tetikleyici coğalması u şeklinde 27. Aşağıdakilerden hangisi.bu.parcada savunulan düşünceyi destekler niteliktedir? A) icinde hüzün geçen şiir kitapları her zaman aşk, özlem, gurbet, sevgi vb. duyguları anlatanlardan daha çok sevilip okunur. si söz ko- 8) Duyguların okuyucuya aktarımına en uygun edebi tür şiir- dir: James Joyce, bunu romanda uygulayarak buyuk hata yapmıştır. C) Hasta insanlara daha fazla hasta ve üzgün görünerek onla- ni rahatlatmak ozanlık olarak görülmektedir. D) Sanatçıların hayatın olağan akışından sevincleri ayıklaya- rak saf hüzün üzerinde yoğunlasmalan güzel bir sanatsal yaklaşım olarak görülebilir. E) Şairin hüznün sözcülüğü görevini üstlenmesi ve şiirlerinde umuda yer vermemesi yanlış bir tutumdur. Diğer sayfaya geçiniz, 7

HOCALAR 1. Günümüzde tüm dünyada yaygınlaşan rüzgâr enerjisi kullanımı, MÖ 2800'lü yıllarda Orta Doğu'da başlamıştır. II. MÖ 17. yüzyılda Babil Kralı Hammurabi Dönemi'nde Mezopotamya'da sulama amacıyla kullanılan rüzgâr enerjisinin, aynı dönemde Çin'de de kullanıldığı, yel değirmenlerinin ilk olarak İskenderiye yakınlarında kurulduğu bilinmektedir. Yukarıda verilen Il numaralı cümleyle ilgili olarak aşa- ğıdakilerden hangisi söylenebilir? A) I. cümlede anlatılanlarla ilgili bir tespit yapılmaktadır. B) I. cümlede anlatılanlar değişik çıkarımlarla pekiştiril- ngektedir. Q1. cümlede anlaſilanlarla ilgili nesnel değerlendirmeler yapılmaktadır. I. cümlede anlatılanlat hakkında örneklemeyle somut- lama yapılmaktadır, E) I. cümlede anlatılanlarla ilgili geçmişe ait ihtimallerden söz edilmektedir.

Doğan Al 19. 1. Masallar, bu dönüşüm fikrini “don değiştirme" motifi ile çözümlemiştir. II. Söz gelimi, Yılan Prens masalında tıpki Kafka'nın Dönü- şüm romanında olduğu gibi bir insanın bir sürüngene/ böceğe dönüşmesi anlatılır. III. Türk ve dünya edebiyatında birinin yerine geçme ve bi- rine dönüşme durumu, oldukça eski zamanlardan beri kullanılan izleklerdir. IV. Bu içe kapanma durumlari; aslında zorbalaşan dışsal gerçekliğin ve absürtleşerek içi boşalan yaşam model- lerinin topyekûn protestosu ve reddi anlamı taşır. V. Birinin yerini geçici bir süre alma, ona dönüşme, eski dönem anlatılarında; don değiştirme, başka bir kılığa girme, libas değiştirme (tebdil-i kıyafet), tek taraflı onun yerini alma gibi unsurlardan oluşur. Numaralanmış cümleler anlamlı bir parça oluşturacak biçimde sıralandığında hangisi baştan üçüncü olur? B) II C) III D) IV E) V

26. I. Hücrelerimiz çoğalmak ve dokuları yenilemek Neden amacıyla bölünür. II. (Bu genetik bilgi telomer adındaki yapılarla koru- nur. Korunur III. Bir hücre bölünürken taşıdığı genetik bilgiyi de yeni hücrelere aktarır. IV. Böylece bir süre sonra hücre bölünemez duruma gelir ve yaşlanma gerçekleşir. V. Telomerler hücre her bölündüğünde kısalır. Yukarıdaki numaralanmış cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak biçimde sıralandığında han- gisi baştan üçüncü olur? 3 AI C) II D) IV E) V 9 IVAVINUL ADI

• Tam malak larak edik- lum- puna nsiz eniz nda ki 25. (1) Sanatçılar geleneksel sanat üretim yöntemlerinin hari- cinde teknolojinin imkanlarını da araç olarak kabul etme- siyle dijital sanatın gelişimi başlamaktadır. (II) 1960 yılın- dan sonra dijital yapıda deney çalışmaları yapan sanatçı- lar ilk olarak fotoğraf, sinema ve televizyonu kullandılar. (III) 1980'li yıllarda video, kamera ve bilgisayar, 1990'lı yıllardan itibaren de internet, yaratıcı bir kavram şeklinde kullanılmıştır. (IV) Bu sebeple dijital sıfatı sanatçıların bilgisayara gerçek bir araç, ortam veya yaratıcı bir yar- dimci olarak başvurulan sanat çalışmalarını tanımlaması için kullanılmıştır. (V) 20. yüzyılda elektronik teknolojisi ve bilgisayar ile birlikte dijitalleşen sanat 21. yüzyılla birlikte Post-Dijital Sanat dönemini yaşamaya başlamıştır. Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili aşağıdaki- lerden hangisi söylenemez? sa- ne a- A) I. cümlede dijital sanatın sanata girişinden bahsedil- miştir. B) II. cümlede dijital sanatın ilk kullanım alanları belirtil- miştir. C) III. cümle, II. cümlede başlayan kronolojik kullanımın devamı niteliğindedir. D) IV. cümlede sanat çalışmalarının dijitalleşme ile ger- çek amacına uygun hizmet vermeye başladığı dile getirilmiştir. E) V. cümlede dijitalleşme ile gelişen sanatın yeni bir dö- neme girdiği anlatılmıştır.

32. (1) Hülyalara dalmak mı istiyorum, bunun için en uygun vasıtalar, sularda bir bebek beşiği gibi sallanan kayıklar- dir. (II) Biraz tatlı hayal, ancak o vasıtaların beşiklerinde tadılabilir, en azından ben böyle düşünüyor ve böyle ya- piyorum. (III) Sulara girer gibi bindiğim bu kayıklar, gön- lümde suların ve göğün renklerini ve nazlarını gösterme- ye ve duyurmaya başlar bende. (IV) Denebilir ki insanlar, suların ve göklerin tadına varmak için bundan daha güzel bir alet bulamazlardı. () Dünyadaki sular üstünde, Boğa- ziçi kayıkları kadar güzel ve sağlam bir icat yoktur, bunu test etme şansım oldu defalarca. (VI) Bütün bu kayıklar, dünyanın en ince ve emsalsiz güzelliğini gözler ve ruhlar için yaşanmış bir rüya hâline getirmek için yapılmışlardır . Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi anla- timin akışını bozmaktadır? A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.

GELİŞME TESTİ 70 PARAGRAFTA YAPI - BOŞLUK VE DİYAL 7. 1. 5. II. (1) Dünyanın en çok sevilen kelime oyunlarından olan "kare bulmaca", 2013 yılında 100'üncü yaşını kutladı. (II) Kare bulmaca, ilk defa 21 Aralık 1913'te New York World'ün pazar eki Fun için Arthur Wynne tarafından hazırlandı. (III) İlk bulmacayı hazırlayan Arthur Wynne, Noel öncesinde halkı eğlendirmek için bu oyunu bulmuştu. (IV) 1924'te ise İngiltere ve bir yıl sonra 1925 yılında Almanya'da çıkan gazete ve dergiler bulmacayı okuyucularına tanıştırdı. (V) Yapılan bilimsel araştırmalara göre bulmaca karelerini çözen insanların kendilerini daha mutlu hissettikleri ortaya çıktı. (VI) Her gün yeni sorularla kelime avına çıkan bulmaca meraklıları, aynı zamanda beyin jimnastiği yapıyor. III. Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar? A) 11 B) HIT CHIV 0 V E) VI RI

boynuzlarını öne eğerek hedefe doğru V ancak önüne çıkan bir duvar onu durdurabilir. Bu parçada numaralanmış sözlerden hangisinin an- lami parantez () içinde verilen açıklamayla uyuşma- maktadır? D) IV E) V C) III A) 1 BH 5. (0) 70 cm boyları ve 150 cm kadar olabilen kanat açık- liklarıyla en büyük baykuş türleri arasında yer alan kar baykuşlar: gündüz avlanma özellikleri, vücut renkleri ve büyüklükleriyle dikkat çeker. (II) Erkek bireyleri tamamen beyaz olan, dişilerinin vücutlarında çizgiler bulunan kar baykuşlarının en bilinen özelliklerinden biri; büyük, sarı renkli gözleri olup diğer baykuşların aksine gece değil, gündüz aktif olmalarıdır. (111) Kuzey faresi başta olmak üzere tavşan büyüklüğünde küçük memeli hayvanları, kuşları avlarlar ve bir günde 3-5 kuzey faresi yiyebilirler. (IV) Avlarını bütün olarak yuttuktan sonra kemik, tüy gibi 4 kısımları pelet olarak adlandırılan bir top şeklinde kusar- P lar. (V) Alaska, Kanada, Rusya, İskandinavya, Izlanda ve Grönland'ın kuzey kesiminde ağaçsız ovalarda yaşarlar, E kışları ise daha güneye inerler. Kar baykuşunun anlatıldığı bu parçadaki numaralan- 5 mış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi- söylenemez? A) I. cümlede ayırt edici fiziki nitelikleri hakkında bilgiler ortaya konmuştur. B) II. cümlede, göz renklerinin sağladığı avantajla gün- düz avlanabildikleri ifade edilmiştir. C) III. cümlede, besin kaynağı olarak hangi hayvan tür- Tengi tercih ettiği hakkında bilgi verilmiştir. D) Wcümlede, avladıklan hayvanları sindirme süre- ciyle ilgili ayrıntılara yer verilmiştir. E) V. cümlede, dünya cografyasındaki yaşama alanla- rina ve göç yönlerine değinilmiştir. 4

21. x. Tarihî süreç içerisinde gittikçe önemini kaybe- den bu sanat, Hasankeyf'teki tüm yok oluşlar karşısında günümüzde yeniden diriltilmeye ça- lışılıyor. K. Bugün Hasankeyf'teki dokumacıların sayısı 10'u geçti. IW. Yaklaşık 70 yıl öncesine kadar Hasankeyf'te do- kumacılık 300'ün üzerindeki tezgahta yapılırken gelişen teknoloji ve tekstil sanayisine yenik dü- şülmüş, ilkel tezgahlardaki üretim zamanla dur- maya başlamış. IV. Dede mesleği olan dokumacılığı devam ettiren- lerin sayısı yakın zamana kadar sadece birkaç kişiyken bu mesleğe sahip çıkan gençlerin sayı- si hızla artıyor. V. Kurulan tezgâhlarda tiftik dokumacılığı yapılı- yor, bu sanatın daha da geliştirilmesi için çaba sarf ediliyor. Yukarıdaki numaralanmış cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak biçimde sıralandığında han- gisi baştan üçüncü olur? A) B) II C) III D) IV E) V G Ill, I, ll NV

19. (1) Büyük yazarların en zayıf yönleri hassasiyetleridir. (II) Kendi acıları ve kaderine, başkalarının acılarına ve hayatın çoğu kez tahammül edilemez hoyratlığına karşı hassasiyetleri. (III) Onlar da zaten güçlerini bu zayıflıklarından alırlar. (IV) Acıları dev aynasında büyüten hassasiyetleriyle eserlerinde büyürler. (V) Zweig'den kırılgan hassasiyetini çıkarırsak okumaya değer hangi satırı kalırdı elimizde. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinden sonra "Büyük yazarlar, hayatı yaşamakta acemi fakat yazmakta ustadırlar.” cümlesi getirilebilir? ADI 3) || C) III (@V EV

15. Tarih, yolların öyküsünü anlatır. Bu yollar için yapılan tufanvari sa- vaşlar, kurulan şehirler, tüccarlar, krallar, âlimler ve seyyahlar... Bu yüzden Montesquieu, seyyahların büyük şehirlerde yaşamakta yabancılık çekmeyeceğini çünkü orada kendi memleketinden bir şeyler bulacağını söyler. Çünkü yollar menzilleri, mesafeleri, şe- hirleri ve onlarla yaşayan kültürleri birbirine yaklaştırır ve birbirle- riyle temas etmesini sağlar. Bugün İstanbul'da Paris'ten bir köşe bulabiliyorsak çok şaşırmayalım çünkü yolun mucizesidir bu. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden han- gisi şöylenemez? A) Benzetmeye başvurulmuştur. B) Eksiltili anlatım vardır. C) C) Tanıklığa başvurulurken dolaylı anlatım tercih edilmiştir. D) Gerekçesi ile verilen cümleler kullanılmıştır. E) Tanımlama yapılmıştır.

12. İnsanda görme duyusu, konuşmadan önce etkindir. Çocuk konuşmaya başlamadan önce çevresine bakıp onu tanımaya çalışır. Yani çocuk, önce nesneleri tanır; daha sonra o nesnelerin, varlıkların isimlerini yani sözcükleri öğrenerek konuşmaya başlar. Bu dünyayı sözcüklerle anlatırız ama sözcükler nesnelerle çevrelenmiş olduğumuz gerçeğini hiçbir zaman değiştiremez. Gerçeküstücü ressam Magritte, Düşlerin Anahtarı adlı resminde sözcüklerle görülen nesnelere dair görüşümüzü etkiler. Aşağıdakilerden hangisi bu parçadan çıkarılabilecek bir sonuç değildir? A) İnsanlar, yaşadıkları gelişimsel sürece göre eşyaya anlam yüklerler. B) Görme duyusu işlevini yerine getirmezse hiçbir varlık anlaşılmaz. C) Görme eyleminden sonra sözcükler işlevsellik kazanır. D) Mekân ve çevre algisi, görme duyusuyla şekillenir. E) Bir çocuğun yaşamı anlamlandırması, bazı evrelerde gerçekleşir.

2. | Tüm dünyada ve ülkemizde hayvanlara, özellikle sokak hayvanlarına yönelik farkındalık ve duyarlılık artmaktadır. II. Burada ilginç olan, insanların yaşayıp gördüklerinden zi- yade sanal âlemde yapılan fotoğraf ve video paylaşımla- rindan etkilenmeleridir. III. Bu gelişmenin önemli bir nedeni sosyal medyanın yay- gınlaşması sonucu bu ortamlarda konuyla ilgili yapılan paylaşımlardır. IV. Oysa insanlar doğal yaşam alanları ellerinden alınan hayvanlarla sokaklarda, duvar diplerinde ve sitelerin çev- resinde her zaman karşılaşmaktaydı. V. İnsanların diğer canlıların yaşam hakları konusunda bi- linç kazanmaları olumlu bir gelişmedir. Numaralanmış cümlelerin anlamlı bir bütün oluşturacak biçimde sıralanması için hangilerinin birbiriyle yer değiş- tirmesi gerektiğini bulunuz. A) X. ile III. B) II. ile IV. C) TII. ile IV. E) IV. ille V. D) 11. ile v.

den salinan "leptin" hormonu ise yemek yeme aktivitemizi Çoğunlukla yağ hücrelerinden eser miktarda kalp ve mide- sonlandıran tokluk hormonudur. II. Açlik hormonu olarak da bilinen "ghrelin" hormonu, gast- rointestinal sistem temel görevi sindirim olan bir sistem tarafından üretilir. TII. Bu yüzden doyduğumuzu hemen hissedemeyiz. HV. Beynin hipotalamus bölgesini etkileyen bu hormon, vücutta yeteri kadar yağ varsa beyne sinyal verir ve iştahınız kapa- nir. Mide boş olduğunda salgılanmaya başlayan hormon, yemek yemeye başladıktan sonra yaklaşık 20 dakika daha salgılanmaya devam eder. Yukarıdaki numaralanmış cümleler anlamlı bir bütün oluş- turacak biçimde sıralandığında hangisi baştan dördüncü olur AM1 el B) 11 CINI D) IV EV 13 8 SENIMHOCAM

22. 20. Bilimsel araştırmaların ilk ve en önemli aşamasını konu- nun belirlenmesi oluşturmaktadır. Bu sebeple kesinlikle acele edilmeden, bütün alternatifler değerlendirilerek, mevcut konular üzerinde enine boyuna düşünülüp öyle karar verilmelidir. Baştan yanlış bir konu seçilmişse ça- lışma süresince sorunlar yaşanacak ve çalışmada doğru sonuçlara ulaşmak imkânsız olacaktır. Bu sebeple Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre 1. bilimsel bir çalışmanın ilk şartı, araştırmacının ilgi alanına giren bir konu seçmesidir. II. bilim insanları araştırma konusunu seçerken hal- kın en çok ihtiyaç duyduğu konulara odaklanmalı- dır. III. araştırmacının konu seçiminde dikkatli ve seçici olması çalışmanın doğru sonuçlanacağı anlamına gelir. yargılardan hangileri getirilmelidir? A) Yalnız! B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve III E) Il ve III 0

33. G 22. Aşağıdaki parçalardan hangisi “Bir insan, doğuştan sahip olduğu zekâ ve hafıza kapasitesini artırabilir mi?" sorusuna cevap vermektedir? a S Gündüz saatler...de yeni bir şey öğrendiyseniz beyninizde bir sinir hücresiyle bir diğeri arasında bağlantı oluşuyor. Uyuduğunuz zaman bu bağlantı kuvvetlenip iyice yerleşiyor ve öğrendiğiniz şey hafızanın bir parçası hâline geliyor. Bu nedenle uyke, hatırlamanın devamı bakımından çok önemli. B) Beyinle ilgili bir araştırmada katılımcılara marul, ispanak gibi yeşillikleri ne sıklıkla ve ne kadar tükettikleri soruldu. Katılımcılar, her yıl bellek ve zekâ testlerinden geçirildi. Testlerde en yüksek başarı oranı, günde birkaç porsiyon yeşillik yiyenlerde, en düşük başarı oranı da hiç yeşillik tüketmeyenlerde görüldü. c) Sınav öncesi sabahlara kadar ders çalışmak, öğrencilerin yaygin alışkanlıklarından biri. Oysa araştırmacılar, bunu "yapılabilecek en kötü şey" olarak görüyor. Araştırmacıların çalışmaları, bilginin beyinde pekişmesinde uykunun çok önemli olduğunu gösteriyor. D) Öğrenme sırasında düzenli ara vermek ve bu aralarda hafıza oluşumunu sekteye uğratmamak için beyni meşgul edecek herhangi bir şey yapmamak gerekir. Deneyler, daha önce farkına varılmayan bu yöntemle öğrenme ve hatırlama kapasitesinin artırıldığını gösteriyor. E) Biraz stres, acil durumlara tepki gösterme refleksini korumak açısından gerekli. Kortizol adlı hormonun salgılanmasına yol açar. Bu da bize enerji verir, dikkatimizi toplamamızı sağlar. Fakat uzun süren endişe ve yüksek düzeyde stres, beyinde zehir etkisi yapıyor.