Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları

düşün- hayvan elliğinin amali- lacak yrıntı Cara- man IZ- U- ek 8. KA23 Masallar öyle gür kaynaklardır ki bu kaynaktan bir- çok bilim yararlanır. Halk masalları bir ulus için zen- gin hazinelerdir. Ulusun eski seciyeleri, eski ülküleri masallarda gizlidir. Halk uygarlığının eski izlerini masallardan kısmen çıkarmak olanağı vardır. Niha- yet hikâyeci, romancı, şair, oyun yazarı hatta senar- yo yazarı, masallardan çok ilginç konular meydana getirebilir. Bu parçadan masallarla ilgili olarak, 1. Bilime ve sanata kaynaklık eder. II. Ulusların benliğinden izler taşır. III. Evrensel nitelikte anlatılardır. yargılarından hangilerine ulaşılabilir? A Yalnız I BYalnız II I ve II CYalnız III E) I've III

PARAGRAF SORU BANKASI 2. (1) Victor Hugo'da yalnızca büyüklük değil evren- sellik de vardır. (II) Konuları nasıl da değişiktir onun! (III) Resme düşkün olanların hepsi de benim gibi midir, bilmem. (IV) Ama ben ne denli kusursuz olurlarsa olsunlar bir manzara ressa- mından haz almam. (V) Ressam dediğin, Hugo gibi, bütün insanlığa yönelen bir yaratma gücü- ne, yaratma imgelerine sahip olmalıdır. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin han- gisinden sonra "O yoğunluk içindeki tek ve yoğun konu, ne de çok biçimlere giriyor, eserle- rinde!" cümlesi getirilebilir? AXI B) II C) III D) IV E) V yac (V) nir rü re ( V ģ E C 2

TEST 1303 28.) (1) Sinemamızın 100. yılı kadar, bu yıl da yerli üretim açısından verimli geçiyor diyebiliriz. (II) Ocak başından itibaren vizyon tarihi kapan ve her biri önümüze en eğlenceli, en romantik ve en özgün işler olarak sunulan yerli ve romantik komedi filmle- ri furyası içinde, dişe dokunur birkaç yapım aradan sıyrılmayı başardı. (III) "Aşk Olsun" filmi de tür olarak benzer bir katego- ride değerlendirilse de ön yargıları yıkma potansiyeline sahip. (IV) Film, son 10-15 yılda iyice popüler olan ilişki koçluğu, aşk doktorluğu vb. mevzuları merkeze alarak günümüz postmo- dern kadın-erkek ilişkilerine sağlam bir selam gönderiyor. (V) Diyalogları oldukça iyi yazılmış ve sahneleri seyirciyi doğallıkla güldüren filmin senaryosu ise sektörün mutfağında yetişen Eş- ref Dinçer'e ait. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağı- dakilerden hangisi yanlıştır? A) 1. cümlede yerli sinemada önemli eserlere imza atıldığına değinilmiştir. B) 11. cümlede aynı kategoride yer alan bazı filmlerin öne çık- mayı başardığı söylenmiştir. C) III. cümlede sözü edilen filme yapılan haksız eleştirilerin son bulduğu belirtilmiştir. V D) IV. cümlede sözü edilen filmin içeriğinde ne olduğu açıklan- mıştır. V E) V. cümlede filmin senaristinin bu işte çok tecrübeli olduğu vurgulanmıştır.

Sıradan, ancak bilinçli bir tüketici olarak önüme sü- rülen her ürün gibi, romanların da iyisini kötüsünden ayırt etmek için kendimce işe yarar bazı ölçütler bulmaya ve kullanmaya çalışıyorum. Elime aldığım romanın herhangi bir sayfasını açıyorum ve orada gözüme ilişen herhangi bir cümleye bakıyorum ör- neğin. O cümlede -bir okur olarak-bana söylenme- ye çalışılan şeye kulak vermeye yeltenmeden önce o yazarın o cümleyi, dil denen şu devasa kütleden yontup şekillendirmek için ne kadar alın teri döktü- ğünü anlamaya, hissetmeye çabalıyorum. 39. Bu parçada yazarın asıl vurgulanmak istediği, aşağıdakilerden hangisidir? A) Günümüz okuru, sanat eserlerini bir tüketim nes- nesi olarak algılamaktadır. B) Bir roman yazarı, anlatımında şiirsel bir dil kullan- miyorsa okuru etkileyemez. C) Bir romancı açık, anlaşılır bir dil kullanmalıdır ki okur, zorlanmadan onu anlasın. D) Okur, kendi duygularını hissetmediği bir romana yabancı kalacaktır. E) Nitelikli bir romanda her cümle, bir emek sonu cunda ortaya çıkar.

-TYT- A n ■, " UĞUR A A 22. Evrenin dili okunur mu bilmem ama onu okumaya çalışan tek varlık olan insanın neden bu ihtiyacı hissettiğini, bunu genelleştirmek için neler yapabileceğini, aklının ve duygularının sınırlarını kısacası insana dair müm- kün olan her şeyi bilmek lazım. İnsandan habersiz olunduğunda elindeki araçlar ne kadar gelişmiş olursa olsun, evreni doğru bir şekilde okuyabilmek ve anlayabilmek oldukça zordur. Bu parçada vurgulanmak istenen düşünce aşağıda- kilerden hangisidir? A) İnsanı tam olarak anlayabilmenin yolunun, onun duygu sınırlarının çok iyi bilinmesinden geçtiği B) Evrendeki gizemi tam olarak çözmenin mümkün olmadığı İnsanla evrenin birbirine benzer iki varlık olduğu Evreni okuyabilmenin yolunun insanı iyi anlamaktan geçtiği E) Teknolojik gelişmelerin insanı ve evreni anlamak için önemli olduğu

7. Bekledim de Gelmedin, Tsantirimin Oustoune, Çakıcı... Bu üç şarkının ayırt edici özelliği, sadece ismi Yunanca olanın değil hepsinin Yunanistan'da da kaydedilmiş olmasıdır. Evet, bunlar Yunan sanatçılar tarafından kaydedilmiş ve Yunancada da okunmuştur. İki ülke arasındaki ilişkilerin sıkıntılı ve hafif hasar almış olduğu göz önünde bulundurulunca bu, insana biraz şaşırtıcı gelebilir. Ne var ki geçmişteki bazı savaşlar, ortak tehlikeler ve zorunlu göçler neticesinde Türk müziği, Yunanistan'daki varlığını sürdürmüştür. Demek ki iki ülke arasındaki ilişkileri sadece olumsuz olaylarla dolu göstermek doğru değilmiş. Nitekim Türkler ve Yunanlar tarih boyunca karmaşık bir ilişki yürütmüşlerdir. Türk müziği eserlerinin geçmişine bir göz atarsak ve eserlerin Yunan yorumcularının hayatlarını incelersek bu iki halk arasındaki ilişkilerin neden hem acı hem de tatlı olduğunu anlayabiliriz. Bu parçadan hareketle aşağıdaki yargılardan hangisine yarılamaz? A) Türk-Yunan ilişkileri, sadece olurnsuz konularla sınırlı değildir. B) Yunanistan'da Türkçe yazılmış müzikler üretilmesi, sanatçıların Türklerle olumlu ilişkiler kurmak istemesindendir. C) Yunanistan'da Türkçe müziğin varlık nedenlerinden biri, zorunlu göçlerdir D) Türk-Yunan ilişkileri, Türkçe müzik üreten Yunan sanatçıların yaşamları incelenerek anlamlandırılabilir. E) Türkler ile Yunanlar arasındaki olumsuz ilişkiler iki ülke arasındaki kültürel alışverişi engellememiştir.

dir. UĞUR 20. Bilim insanları tarafından yapılan bir deneyde katılım- cılara iki kart gösterilmektedir. Kartın birinde aynı uzunlukta üç çizgi, diğerinde ise ilk karttaki ile aynı boyutta tek bir çizgi vardır. Deney, altı kişi üzerinde yapılmaktadır. Bunlardan beşi, deneyi yapan bilim insanlarının asistanlarıdır ve onlara nasıl davranmaları gerektiği söylenmiştir. Altıncı kişi ise deneyin asıl katılımcısıdır. Katılımcılara tek çizgi bulunan karttaki çizginin diğer karttaki hangi çizgiye benzediği sorulur ve bu birkaç kez tekrarlanır. Beş kişi bilerek yanlış cevabı seçer. Asıl katılımcı verilen cevaplara çok şaşırsa da onlarla aynı cevabı verir. Bu parçadan hareketle asıl katılımcı için aşağıda- kilerden hangisi söylenebilir? A) Kendi bildiği doğrularla ilgili şüpheleri vardır. BÇoğunlukla birlikte hareket etmek için bilerek yanlış cevap vermiştir. C) Göz yanılması yaşamış olabileceğini düşünmüştür. D) Diğer katılımcıların kendisinden daha bilgili olacağını düşünmüştür. E) Kendi doğruları ile bilimsel doğruların farklı olabile- ceğini düşünmüştür. Diğer sayfaya geçiniz.

Test 29 ağıdakilerden lardır toprağı emiz. kökeninin bin eşmesi. emiz. ıza iyi bakma İlk öykümü heyecan ve umutla yayımlamıştım ama beklediğim olmadı, öyküm okunmadı. Birkaç elin ay dergilerde hakkımda yazılanları başım arasında okudum. O günler hiç bitmeyecek, artık bu öykü alnımda kara bir leke olarak kalacak di- ye düşünüyordum, yazdığım için pişmandım. Bü- tün bunlar sonradan eksiklerimi görmemi sağladı, beni hırslandırdı. İçimde yazma isteği giderek bü- yüyen bir yangın gibi alev alevdi. Şimdi hayranlık- la okuduğunuz bu öyküler o alevlerin sıcaklığından başka bir şey değil. Bu parçada anlatılmak isteneni en iyi ifade eden cümle aşağıdakilerden hangisidir? A) Başarısızlıklarımızın yüzümüze vurulması bizi umutsuzluğa iter B) Hırslı olmak başarısızlıklarımızın üzerini örten en önemli unsurdur. Başarılarımızın temelinde tecrübelerimiz ve hırslarımız vardır. D) Her başarının ardında bir başarısızlık vardır. E) Aşırı hırs ardından başarısızlığı getirir. 6. Don H köyde yeleri ye hi çağla inan TEMPO yar ri, k mük düs lidi ze se un m sa g h S

5. (1) Sonraki kitabımda öykülerin daha uzun olmasını istiyorum. (II) Bunun için yazma tekniğime yenilik getirmem gerekli. (III) Daha az anı, daha fazla tarafsız bakış açısı ve üçüncü tekil kişi anlatımına yöneleceğim sanırım. (IV) Bence yazar yazdığı her öyküde belirlediği teknik ve anlatım sorununu dert edinmeli ona göre yazmalı. (V) Biten her öykü, kendi problemini kendi içinde çözmüş olmalı; yazarları problem çözümü üzerine düşünmeli. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) 1. cümlede bir tasarıdan söz edilmiştir. B) II. cümlede gerçekleştirilmesi gereken bir duruma değinilmiştir. C. cümlede yazar kendisinde gördüğü bir eksiklik üzerinde durmuştur. D) IV. cümlede bir genellemeye gidilmiştir. E) V. cümlede yazarlara öneride bulunulmuştur. 3 7. C BIOT E

Aşağıdaki paragrafin konusunu ve ana düşüncesini yazınız. Ama bu ülkede insanlar ancak bir tek durumda eşit yaratılmış kişiler haline gelirler-bir yoksulu Rockefeller Ailesi'nin bir ferdiyle, bir budalayı Einstein ile, cahil bir kişiyi bir kolej müdürüyle eşit gören bir tek kurum vardır. Bu kurum da, Baylar, hukuk kurumudur. Birleşik Amerika'nın Yüksek Mahkeme'si gibi ya da ülkenin en basit herhangi bir Sulh Ceza Mahkemesi gibi ya da sizin de hizmet verdiğiniz bu onurlu mahkeme gibi. İnsanlarca kurulmuş bütün kurumlar gibi bunların da kusurları vardır ama bizim ülkemizde mahkemeler insanlar arasında en üst düzeyde kurumlardır, bizim mahkemelerimiz açısından insanlar eşit yaratılmıştır. eşitliğin gözetildiği

1. Yayınları (1) Yalnız küçük olguları kaleme aldığım, kişi- lerimin de olağan kişiler oldukları söyleniyor. (II) Gerçekten okurlarıma bugün daha küçük, daha önemsiz olguları sunacak ve gençler için her türlü konuyu kaleme alacak durumdayım. (III) Ancak öncelikle bazı şeyleri bilmelerini iste- rim. (IV) Benim için sanat, o kadar yüce bir şey ki bana göre dinden sonraki en yüce olgudur. (V) Benim amacım sadece birbirleriyle iyi anla- şan dostlara hoşça vakit geçirtmek, tanıdık ya da tanımadık herkese selam göndermektir. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin han- gisinden sonra "Ben hiçbir zaman yazılarımı bir edebiyat eseri saymadım, böyle bir kendini bilmezlik yapmam ben" cümlesi getirilebilir? A) I B) II C) III D) IV E) V 3.

1. Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın çocuklar için yazdığı şiirleri, yetişkinlerin çocukluğuna sesleniş biçiminde yorumlamak neredeyse bir ortak kabul durumudur. Dağlarca'nın iç çocuk gövdesinde doğan bu şiirleri, şairin çocuk dürbününden yansımalar biçiminde algılamanın daha doğru olacağını düşünüyorum. Yani Dağlarca, şiirlerini iç gözünü çocuk dürbünü gibi kullanarak yazmaktadır. Bu parçada altı çizili sözle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? Kendi yaşamının dışındaki hayatları anlamaya çalışmak B) Şiirlerin yaşını belirsiz duruma getirme çabasında olmak Barklı çocuklardan yola çıkarak kendi çocukluğuna seslenmek Okurların çocukça beklentilerini karşılamaya çabalamak Çocuğun baktığı yerden bakıp çocuğun gördüğünü görmek

B kısa 35. Portekiz modernizminin öncülerinden olan yazar; kadar edebiyatın çok farklı türlerinde binlerce sayfalık yaşamına şiirden öyküye, tiyatrodan düşünce yazısına taslak sığdırmış bir ustadır. Farklı isimlerle yazmış olduğu değişik türdeki eskizlerinde, insan psikolojisinin en uç ve karanlık noktalarını gün ışığına çıkarmak istemiştir. Hemen her yapıtında merceğini gündelik yaşamın kıyıda âdeta bulmacalar ve satranç problemleri tasarlamış, köşede kalmış yanlarına tutmuştur. Bıkıp usanmadan içinden çıkılmaz problemlerin çözümünü okuyucusuna bırakmıştır. Yapıtlarında çoğunlukla görünmemek için çabalasa da sıra dışı bir olay olduğunda müdahale etmek için sahneye çıkmıştır. Bu parçada sözü edilen yazarla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? ) A) Farklı türlerde tamamlanmamış yapıtlarının olduğuna B) Yaşamın fark edilemeyen ayrıntılarına odaklandığına C) Yapıtlarında kişiliğini gizlemeyi başardığına D) Okurunu düşünmeye yönelten bir tarzının olduğuna E) Yapıtlarında insan ruhunun derinliklerini yansıtmaya çalıştığına

36. Mezopotamya uygarlıkları Fırat ve Dicle'ye komşu olan topraklarda gelişmiş, bu iki nehrin kıyısında çok sayı- da yerleşim yeri kurulmuştur. Tarihî yerleşim birimle- rinden biri de bugün Batman ilinin Gercüş ilçesine bağ- li Deraser mezrasıdır. Burada çok sayıda tarihî kalıntı bulunmaktadır. Gercüş ilçesine yaklaşık 20 kilometre uzaklıkta bulunan ve Dicle Nehri'ne hâkim bir nokta- da kurulan Deraser mezrasında çeşitli yapı kalıntıları, kayalara oyulmuş mezarlar ve mağara duvarlarına çi- zilmiş tarih öncesi olduğu tahmin edilen resimler bu- lunmaktadır. Anadolu'da kayalara çizilmiş tarih önce- si resimlere birçok yerde rastlanmaktadır ancak kırmı- zı ve siyah boyayla fresko tekniğiyle yapılmış resimler nadir olarak görülmektedir. Bu nedenle Deraser'deki Berha Nivisandi (Yazılı Mağara) olarak adlandırılan top- brak ya da kök boyayla yapılmış kırmızı ve siyah renkli resimlerin bulunması, önemli bir gelişmedir. Buradaki mağara resimlerinde genellikle evcil hayvan tasvirleri, vahşi hayvan mücadeleleri ve kadınlı erkekli şenlik sah- neleri bulunmaktadır. Dünyanın pek çok yerinde bulu- nan tarih öncesi mağara resimleri ile tematik olarak benzeşmekle birlikte çizim tekniği bakımından özgün bir biçime sahiptir. Bu parçadan hareketle Deraser mezrası ile ilgili Ben aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz? A) Anadolu'da yer alan mağara resimlerinin içindeki lenen özgün çizimlere sahip olduğuna 18 AB) Tarih öncesine ait olduğu düşünülen resimlerin bu- lunduğuna C) Kullanılan boyadan dolayı ender resimlere sahip olduğuna D) Genellikle evcil hayvan tasvirlerine, kadınlı erkekli şenlik sahnelerine yer verildiğine E) Mezopotamya bölgesi içerisinde yer aldığına

11 birey KURUMLARI 39-40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevapla- yınız. Okumak kişiyi hayata hazırlar. Okunan her öykü ve ro- man aslında insanlar üzerinde ahlaki izler bırakır ve kişi bu etkileri o an fark edemese dahi bunlar zaman içinde onun ahlaki gelişimine katkıda bulunur. Bu yönüyle ede- biyat ve ahlak/etik arasındaki ilişki, edebiyat eleştirmen- lerinin incelemelerine de konu olmuştur. Bu incelemeler de iki grupta değerlendirilir. İlk grup olan eski etik analizi, bir eserin değerini, içinde barındırdığı ahlaki öğretilere ve okuyucu üzerinde bıraktığı ahlaki etkiye göre belirlerken -ki bu muhakkak olumlu ve herkese sirayet eden bir etki olmalıdır- ikinci grup olan yeni etik analizi, her okuyucu- nun entelektüel birikiminin ve içinde bulunduğu çevrenin ahlak anlayışının farklı olduğunu kabul etmektedir. Bu se- beple yeni etik analizinde bir eserin iletmiş olduğu ahlaki çağrının okuyucu tarafından kabul edileceği kesin olma- makla birlikte, eserin bırakacağı ahlaki etkinin de okuyu- cudan okuyucuya değişebileceğine inanılmaktadır. A c 40. Bu parçaya göre, "yeni etik analizi"ni benimseyen biri- nin aşağıdakilerden hangisini söylemesi beklenir? A) Nasıl yaşanılacağına, hangi etik kurallara bağlanıl- ması gerektiğine ilişkin yönergeler taşımayan bir eser ve bu yönergelerden olumlu anlamda hiç etkilenme- yecek tek bir okur düşünülemez. B) Küçük yaşlardan itibaren okunan kitaplar, duyulan hikâyeler kişilerin bulundukları toplumun ahlaki yapısı- ni anlamalarında ve kendi ahlak tutumlarını belirleme- lerinde yüzde yüz etkilidir. C) Bir kişinin ahlaki karakteri, bir diğerininkiyle taban tabana zıddır ve bu karakter hiçbir zaman aynı şekil- de kalmaz; bu sebeple bir yazarın romanında ortaya koyduğu ahlak anlayışı kimi için kabul edilebilir nite- likteyken kimi için "asla"nın ötesindedir. D) Ailemizle, arkadaşlarımızla, meslektaşlarımızla, ço- cuklarımızla olan etkileşimlerimizin dünyayı algıla- mamıza ve ahlaki anlayışımıza etkisi olduğu yadsına- maz. E) Bir topluma mensup tüm insanlar, o toplum içinde şahsen deneyimledikleri sosyal olaylardan ve top- luma kazandırılmış olan sanat eserlerinde karşılaş- tıkları her kurgu karakterin yaşanmışlıklarından aynı

sana nun vla pati rensel ndır. O; metli ediyor ören lardan a bir uruz. akındığı 12 Türkçe 35-36. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Kullanıma sunulan bir ürün ya da hizmeti kullanmayan tüketicilerin başına gelecek "felaket"lerin sonuçlarını şişire şişire anlatmak, pazarlama dünyasının sıkça başvurduğu bir yöntem. Hatta bu yöntem, bu sektöre ilk adımını atanlara yol gösterici olarak sunulur. Bilinçaltımızı esir alan korkuları keşfetmek ve bu korkuların üzerine oynamak onlar açısından son derece zekice. Günümüzde, maalesef, reklam kampanyaları ya da pazarlama stratejileri çoğu zaman korkularımız üzerinden yürüyor. Sigorta şirketleri, otomobil firmaları, gıda üreticileri ve daha birçok sektör, kendinizi güvende hissetmeniz ya da size sunulan ürün ve hizmetleri satın almazsanız kendinizde eksiklik hissedip hepten güvensizliğe kapılmanız için çalışıyor. Elbette, kimse evini su bassin istemez. Parasız kalırsak bizi geri çevirmeyecek bonkör bir banka olduğunu bilmek de içimizi ferahlatabilir ama kendimizi güvenli ya da havalı hissetmek için sürekli bir şey satın almamız gerekiyorsa vay hâlimize! ATINLAN En İyisiyle Hazı 36. Bu parçadan pazarlama dünyasıyla ilgili aşağıdakilerin hangisine ulaşılabilir? ATüketicinin gündelik sorunlarına çözüm üretmeye yönelik çalışmalar yapmaktadır. B) Sürekli korkutarak tüketicinin kararları üzerinde etkili olmaya çalışmaktadır. Her şeyi sigorta ile teminat altına almayı yaygınlaştırmak istemektedir. Hedef kitlenin beklentileri üzerinden pazar payını artırmaya odaklanmaktadır. Yaratacağı güven ortamıyla ülke ekonomisine katkıda bulunmayı hedeflemektedir. Diğer sayfaya geçiniz.