Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları

3. Tolstoy, romancı kimliği ve şahsına münhasır karakteriyle
19. yüzyıla damga vurmuş bir düşünce adamıdır.
Eserlerinde hem yaşadığı yüzyıla kulak veren hem
de kendi sesinin duyulabileceği bir dünya yaratan
yazarın şahsında ifadesini bulan çelişkiler, yaşadığı
yüzyılın açmazlarıydı aslında. Tolstoy, yer yer işkenceye
dönen ama dürüstlüğünden asla taviz vermeyen
sorgulamalarını Günlükler'inde dile getirir. Günlükler
kitabı, okuyucuyu Tolstoy'un Kazan'daki üniversite
yıllarından başlayıp istasyon yolculuğuna kadar ölümüne
sürdürdüğü sonsuz saydamlaşma çabasına şahit olmaya
davet ediyor.
Bu parçadan hareketle Tolstoy'la ilgili olarak
aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz?
A) Günlükler'in üniversite yıllarından ölümüne kadar olan
süreci yansıttığına
(B) Sadece sanatçı olarak değerlendirilemeyeceğine
C) Hem çağına hem kendi düşüncelerine duyarsız
kalamadığına
D) Zorluklar yaşasa da her zaman doğrunun yanında
olmayı tercih ettiğine
E) Özel bir mizacı olduğuna
ATA
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
3. Tolstoy, romancı kimliği ve şahsına münhasır karakteriyle 19. yüzyıla damga vurmuş bir düşünce adamıdır. Eserlerinde hem yaşadığı yüzyıla kulak veren hem de kendi sesinin duyulabileceği bir dünya yaratan yazarın şahsında ifadesini bulan çelişkiler, yaşadığı yüzyılın açmazlarıydı aslında. Tolstoy, yer yer işkenceye dönen ama dürüstlüğünden asla taviz vermeyen sorgulamalarını Günlükler'inde dile getirir. Günlükler kitabı, okuyucuyu Tolstoy'un Kazan'daki üniversite yıllarından başlayıp istasyon yolculuğuna kadar ölümüne sürdürdüğü sonsuz saydamlaşma çabasına şahit olmaya davet ediyor. Bu parçadan hareketle Tolstoy'la ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz? A) Günlükler'in üniversite yıllarından ölümüne kadar olan süreci yansıttığına (B) Sadece sanatçı olarak değerlendirilemeyeceğine C) Hem çağına hem kendi düşüncelerine duyarsız kalamadığına D) Zorluklar yaşasa da her zaman doğrunun yanında olmayı tercih ettiğine E) Özel bir mizacı olduğuna ATA
20. Dışandan gelen bir gürültü ile irkildim. Kapıcı söylene
söylene odadan içeri giriyordu. Arkasında da hırsız...
Bereket patron orada yoktu. Yoksa vallahi onu polise
verirdi. Çok korkuttuk, ağlamadı. Gözleri ağlamaya hazır
çocukların gözlerine döndü ama dudaklarında azıcık
bir titreme gözükmedi ve kaşları sabit, kararlı hâlini hiç
bozmadı. Bırakılınca azat edilmiş bir kırlangıç gibi fırladı.
Ay işığını ve mısır tarlasını, keskin bir kanat gibi sıyırarak
kaçtı gitti.
Bu parçanın anlatımında;
I. olay içinde yaşatma,
II. izlenim kazandırma,
Jamsg
III. didaktik ögeler içerme,
IV. imgesel, kapalı anlatım
özelliklerinden hangilerine yer verilmemiştir?
A) Yalnız I
D) II ve W
B) Yalnız II
E) III ve IV
C) I've Il
22.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
20. Dışandan gelen bir gürültü ile irkildim. Kapıcı söylene söylene odadan içeri giriyordu. Arkasında da hırsız... Bereket patron orada yoktu. Yoksa vallahi onu polise verirdi. Çok korkuttuk, ağlamadı. Gözleri ağlamaya hazır çocukların gözlerine döndü ama dudaklarında azıcık bir titreme gözükmedi ve kaşları sabit, kararlı hâlini hiç bozmadı. Bırakılınca azat edilmiş bir kırlangıç gibi fırladı. Ay işığını ve mısır tarlasını, keskin bir kanat gibi sıyırarak kaçtı gitti. Bu parçanın anlatımında; I. olay içinde yaşatma, II. izlenim kazandırma, Jamsg III. didaktik ögeler içerme, IV. imgesel, kapalı anlatım özelliklerinden hangilerine yer verilmemiştir? A) Yalnız I D) II ve W B) Yalnız II E) III ve IV C) I've Il 22.
SIM Yok
X
23:07
%230
2. Psikiyatride Sanatla Tedavinin Gelişimi;
Psikiyatride hastaların yaptıkları sanat ürünleri üstüne ilk
klinik incelemeler, 19. yüzyılın son çeyreğinde Fransız psi-
kiyatr Max Simon ve Cesare Lombroso tarafından yapıl-
mıştır. Daha sonraki yıllarda birçok görüşler ortaya atılmış
olsa da sanatın psikoterapide kullanımı 1930'larda ve özel-
likle 2. Dünya Savaşı sonrasında başlamıştır. Bu dönemde
sarsılmış ve bütün değerleri altüst olmuş toplum, onarılma-
ya ve rehabilite edilmeye gereksinim duymaktaydı ve sa-
nat bunun için uygun bir yöntemdi. Sanatın, bir psikoterapi
yöntemi olarak gelişiminin öncülerinden olan Margaret Na-
umburg, 1940'larda Freud'un bakış açısından, dinamik sa-
nat terapi yaklaşımının gelişiminde yararlanmış ve sanatı
terapötik iletişimde bir araç olarak kullanmıştır.
Bu makale özetiyle ilgili aşağıdakilerden hangisi söyle-
nebilir?
+
A) Deneme üslubuyla bilimsel bir konu değerlendirilmekte-
dir.
Edebiyat
B) Toplumun genelini ilgilendiren bir soruna dair bir tartış-
ma ortaya konulmaktadır.X
Kanıtlanabilir tarihi verilerle bir karşılaştırma yapılmak-
tadır.
D) Psikoloji alanında çalışmalar yapmış bilim insanları yan-
li bir tarzda tanıtılmaktadır.
Kendi içerisinde tutarlı bir tarihi süreç ele alınmaktadır.
4.
163
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
SIM Yok X 23:07 %230 2. Psikiyatride Sanatla Tedavinin Gelişimi; Psikiyatride hastaların yaptıkları sanat ürünleri üstüne ilk klinik incelemeler, 19. yüzyılın son çeyreğinde Fransız psi- kiyatr Max Simon ve Cesare Lombroso tarafından yapıl- mıştır. Daha sonraki yıllarda birçok görüşler ortaya atılmış olsa da sanatın psikoterapide kullanımı 1930'larda ve özel- likle 2. Dünya Savaşı sonrasında başlamıştır. Bu dönemde sarsılmış ve bütün değerleri altüst olmuş toplum, onarılma- ya ve rehabilite edilmeye gereksinim duymaktaydı ve sa- nat bunun için uygun bir yöntemdi. Sanatın, bir psikoterapi yöntemi olarak gelişiminin öncülerinden olan Margaret Na- umburg, 1940'larda Freud'un bakış açısından, dinamik sa- nat terapi yaklaşımının gelişiminde yararlanmış ve sanatı terapötik iletişimde bir araç olarak kullanmıştır. Bu makale özetiyle ilgili aşağıdakilerden hangisi söyle- nebilir? + A) Deneme üslubuyla bilimsel bir konu değerlendirilmekte- dir. Edebiyat B) Toplumun genelini ilgilendiren bir soruna dair bir tartış- ma ortaya konulmaktadır.X Kanıtlanabilir tarihi verilerle bir karşılaştırma yapılmak- tadır. D) Psikoloji alanında çalışmalar yapmış bilim insanları yan- li bir tarzda tanıtılmaktadır. Kendi içerisinde tutarlı bir tarihi süreç ele alınmaktadır. 4. 163
Belki de aslında kitaplara, edebiyata verdiğimiz değer gü-
Münç bir şeydir. Belki hepsi kolektif bir öz saygı, bir kendi-
ni tebrik döneminden ibaret; tıpkı yeni idolü edebiyat ödü-
lünü almak üzere podyuma davet eden jüri üyelerinin ken-
dilerinden memnuniyeti gibi. Aslına bakarsak kitaplar her-
hangi bir şeyi değiştiriyor mu? Dillere destan liberallikleri-
ne rağmen, dünyayı liberalleştirdiler mi? Yoksa eskisi gi-
bi okumalarımızda liberal, yaşayışımızda tutucu olmamı-
za izin veren incir yaprağını mı sundular bize? Belki de sa-
nat çözümden çok sorunun bir parçasy, cehenneme gidiyor
olabiliriz ama bakın konuyu ne güzel yazıyoruz, resimleri-
mize, operalarımıza, trajedilerimize bakın. Edebiyat ölüyor
mu diye endişelenmemize gerek yok aslında. Edebiyat ölü-
yor mu diye endişelenmemize gerek yok çünkü hiç bu ka-
dar fazla edebiyat olmamıştı.
Aan
Bu parçada yakınılan asıl durum aşağıdakilerden han-
gisidir?
f
A) Sanatın ikiyüzlülüğü
B) Sarratin özgürleşememesi
C) Edebiyatın çözüm üretememesi
D) Kitapların gereken ilgiyi görmemesi
E) Okurun edebiyatın ölümü karşısındaki çaresizliği
kolektif Dortoklasa,
K
X
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
Belki de aslında kitaplara, edebiyata verdiğimiz değer gü- Münç bir şeydir. Belki hepsi kolektif bir öz saygı, bir kendi- ni tebrik döneminden ibaret; tıpkı yeni idolü edebiyat ödü- lünü almak üzere podyuma davet eden jüri üyelerinin ken- dilerinden memnuniyeti gibi. Aslına bakarsak kitaplar her- hangi bir şeyi değiştiriyor mu? Dillere destan liberallikleri- ne rağmen, dünyayı liberalleştirdiler mi? Yoksa eskisi gi- bi okumalarımızda liberal, yaşayışımızda tutucu olmamı- za izin veren incir yaprağını mı sundular bize? Belki de sa- nat çözümden çok sorunun bir parçasy, cehenneme gidiyor olabiliriz ama bakın konuyu ne güzel yazıyoruz, resimleri- mize, operalarımıza, trajedilerimize bakın. Edebiyat ölüyor mu diye endişelenmemize gerek yok aslında. Edebiyat ölü- yor mu diye endişelenmemize gerek yok çünkü hiç bu ka- dar fazla edebiyat olmamıştı. Aan Bu parçada yakınılan asıl durum aşağıdakilerden han- gisidir? f A) Sanatın ikiyüzlülüğü B) Sarratin özgürleşememesi C) Edebiyatın çözüm üretememesi D) Kitapların gereken ilgiyi görmemesi E) Okurun edebiyatın ölümü karşısındaki çaresizliği kolektif Dortoklasa, K X
4.
Insanlar, olaylara verdikleri reaksiyonun şiddetini doğdukla-
rından beri çevrelerine bakarak ayarlamaya çalışır.
Aşağıdakilerin hangisi bu cümlede anlatılmak istenenle
antamca aynı doğrultudadır?
Bir sorunla karşılaştıklarında gösterdikleri tepkinin dozu-
nu başkalarına göre belirlemek, kişilerin ilk günden bu
yana edindiği bir bilgi ve tutumdur.
B) Kişiler, toplumsal tepkilerden çekindikleri için -ne kadar
zor da olsa- acılarını içlerinde yaşamaya eğilimli olurlar.
C) Kişinin, yaşadıklarına verdiği tepki; acıya olan direncinin
yanında çevrelerinin takındığı tavırla yakından ilgilidir.
D) Yaşananlara karşı takındığı tavır, kişinin yakın çevresi ve
kendisi ile ilgili birçok önemli ipucu barındırır.
E) Zorlukların insanoğlu için her zaman olumsuz sonuçlar
doğurmadığı, onu daha büyük zorluklara dirençli kıldığı
unutulmamalıdır.
0
TYT DENEME-2
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
4. Insanlar, olaylara verdikleri reaksiyonun şiddetini doğdukla- rından beri çevrelerine bakarak ayarlamaya çalışır. Aşağıdakilerin hangisi bu cümlede anlatılmak istenenle antamca aynı doğrultudadır? Bir sorunla karşılaştıklarında gösterdikleri tepkinin dozu- nu başkalarına göre belirlemek, kişilerin ilk günden bu yana edindiği bir bilgi ve tutumdur. B) Kişiler, toplumsal tepkilerden çekindikleri için -ne kadar zor da olsa- acılarını içlerinde yaşamaya eğilimli olurlar. C) Kişinin, yaşadıklarına verdiği tepki; acıya olan direncinin yanında çevrelerinin takındığı tavırla yakından ilgilidir. D) Yaşananlara karşı takındığı tavır, kişinin yakın çevresi ve kendisi ile ilgili birçok önemli ipucu barındırır. E) Zorlukların insanoğlu için her zaman olumsuz sonuçlar doğurmadığı, onu daha büyük zorluklara dirençli kıldığı unutulmamalıdır. 0 TYT DENEME-2
arçaya göre cevaplayınız.
(1) Kalbi her zaman dinç tutan, kalbe giden damarların sağlığını
koruyan pursinik asit tam bir damar temizleyicidir. (II) Pursinik
asitten zengin bir su bardağı nar suyu ateroskleroz önleyicidir.
vill) Üzüm ve yaban mersinine göre çok daha etkili bir kalp dostu
olan nar, kalpteki düz kas hücrelerinde oluşan hasarları azalta-
rak yaşla birlikte oluşan kalp kası zayıflamasını azaltmaktadır.
(IV) Nar suyu nitrik oksit dediğimiz vücutta organlarda hasar
yaratan maddenin oksidatif yıkımını önleyerek asteoartrit oluşu-
munu önleyebilmektedir. (V) Nar tohumunda bulunan yağın bazı
enzimleri baskılayarak kemik erimesini kolayca önleyebildiği
tespit edilmiştir.
37. Bu parçada "narla" ilgili aşağıdakilerden hangisine deği-
nilmemiştir?
Ge
tec
da
in
A) Kalp dostu olma konusunda bazı meyvelerden daha etki-
li olduğuna
B) Kalp ve damar hastalıklarının tedavisi için önerildiğine ✓
C) Tohumundaki yağın kemik erimesini önlediğine
D) Kalp hücrelerine katkı sağlayarak kalp kası zayıflığını
azalttığına
E) Suyunun organlarda oluşan hasarı engellediğine
ka
ra
a
t
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
arçaya göre cevaplayınız. (1) Kalbi her zaman dinç tutan, kalbe giden damarların sağlığını koruyan pursinik asit tam bir damar temizleyicidir. (II) Pursinik asitten zengin bir su bardağı nar suyu ateroskleroz önleyicidir. vill) Üzüm ve yaban mersinine göre çok daha etkili bir kalp dostu olan nar, kalpteki düz kas hücrelerinde oluşan hasarları azalta- rak yaşla birlikte oluşan kalp kası zayıflamasını azaltmaktadır. (IV) Nar suyu nitrik oksit dediğimiz vücutta organlarda hasar yaratan maddenin oksidatif yıkımını önleyerek asteoartrit oluşu- munu önleyebilmektedir. (V) Nar tohumunda bulunan yağın bazı enzimleri baskılayarak kemik erimesini kolayca önleyebildiği tespit edilmiştir. 37. Bu parçada "narla" ilgili aşağıdakilerden hangisine deği- nilmemiştir? Ge tec da in A) Kalp dostu olma konusunda bazı meyvelerden daha etki- li olduğuna B) Kalp ve damar hastalıklarının tedavisi için önerildiğine ✓ C) Tohumundaki yağın kemik erimesini önlediğine D) Kalp hücrelerine katkı sağlayarak kalp kası zayıflığını azalttığına E) Suyunun organlarda oluşan hasarı engellediğine ka ra a t
2. Gendeki değişikliklerin belirlenmesi ile gen tedavisinin ya-
plabilmesi mümkün hâle geliyor. Gen tedavisi ile hastalığa
neden olan gendeki değişiklikler düzeltilerek işlevini doğru
biçimde yerine getirmesi sağlanıyor. Gelişen yeni teknolo-
jiler, bu tedavi yöntemini hızlandırıyor. Örneğin son zaman-
larda adından sıkça söz edilen CRISPR teknolojisi (belirli
genlerin istenen özellikteki kopyalarıyla değiştirilebilmesini
sağlayan genetik mühendisliği yöntemi) ile kistik fibroz ve-
ya orak hücre anemisi gibi genetik bozukluklar giderilebilir.
Hatta gen testleri ile erken teşhis edildiği takdirde embriyo-
lardaki düzenleme ile hastalığın oluşması önlenebilir.
Bu parçada genlerle ilgili aşağıdakilerden hangisine
değinilmemiştir?
A) Gende bulunan olumsuzluğa sebep olan durumun de-
ğiştirilebileceğine
B) Gelişen ve değişen teknolojiden bu konuyla ilgili istifade
edildiğine
C) CRISPR teknolojisi ile bazı genetik bozuklukların düzel-
tilebileceğine
D) Erken teşhisin gendeki bütün olumsuzlukların önüne
geçtiğine
E) Sadece hastalık değil gendeki olumlu durumun kalitesi-
nin de arttırıldığına +
?
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
2. Gendeki değişikliklerin belirlenmesi ile gen tedavisinin ya- plabilmesi mümkün hâle geliyor. Gen tedavisi ile hastalığa neden olan gendeki değişiklikler düzeltilerek işlevini doğru biçimde yerine getirmesi sağlanıyor. Gelişen yeni teknolo- jiler, bu tedavi yöntemini hızlandırıyor. Örneğin son zaman- larda adından sıkça söz edilen CRISPR teknolojisi (belirli genlerin istenen özellikteki kopyalarıyla değiştirilebilmesini sağlayan genetik mühendisliği yöntemi) ile kistik fibroz ve- ya orak hücre anemisi gibi genetik bozukluklar giderilebilir. Hatta gen testleri ile erken teşhis edildiği takdirde embriyo- lardaki düzenleme ile hastalığın oluşması önlenebilir. Bu parçada genlerle ilgili aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? A) Gende bulunan olumsuzluğa sebep olan durumun de- ğiştirilebileceğine B) Gelişen ve değişen teknolojiden bu konuyla ilgili istifade edildiğine C) CRISPR teknolojisi ile bazı genetik bozuklukların düzel- tilebileceğine D) Erken teşhisin gendeki bütün olumsuzlukların önüne geçtiğine E) Sadece hastalık değil gendeki olumlu durumun kalitesi- nin de arttırıldığına + ?
da
16.
2 Kendimizi, geçmişte olduğumuz kişiyi, neredeyse her şe-
yi edebiyata borçluyuz. Kitaplar yok olursa tarih de insanlar
da kaybolacaktır. Kitaplar yalnızca rüyalarımızın ve anıları-
mızın gelişigüzel derlemeleri değildir. Bizlere kendimizi aş-
manın yollarını da sunarlar. Kimileri kitap okumayı sadece
bir kaçış olarak görür; gerçek dünyadan hayali bir dünyaya,
kitapların dünyasına bir kaçış. Oysa kitaplar çok daha faz-
lasıdır. Onlar, tamamıyla insan olmamızın bir yoludur.
Bu parçadan hareketle kitaplar ile ilgili aşağıdakilerden
hangisi söylenemez?
A) Kitaplar, insana potansiyelini anlatarak daha iyi şeyler
yapabileceğini öğretir.
B) Kitaplar, hayatın kimi gerçeklerinden düşlerin gizemli
dünyasına bir kaçıştır.
C) Kitaplar, geçmişteki yaşanılanlara tanıklık ettiklerinden
onlara çok şey borçluyuz.
D) Kitaplar, bize gercek insan olabilmenin yollarını göste-
rir.
E) hsanın kendi varlığını fark ettiren yegâne kaynak kitap-
tır.
4 Di
m
da
m
189
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
da 16. 2 Kendimizi, geçmişte olduğumuz kişiyi, neredeyse her şe- yi edebiyata borçluyuz. Kitaplar yok olursa tarih de insanlar da kaybolacaktır. Kitaplar yalnızca rüyalarımızın ve anıları- mızın gelişigüzel derlemeleri değildir. Bizlere kendimizi aş- manın yollarını da sunarlar. Kimileri kitap okumayı sadece bir kaçış olarak görür; gerçek dünyadan hayali bir dünyaya, kitapların dünyasına bir kaçış. Oysa kitaplar çok daha faz- lasıdır. Onlar, tamamıyla insan olmamızın bir yoludur. Bu parçadan hareketle kitaplar ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Kitaplar, insana potansiyelini anlatarak daha iyi şeyler yapabileceğini öğretir. B) Kitaplar, hayatın kimi gerçeklerinden düşlerin gizemli dünyasına bir kaçıştır. C) Kitaplar, geçmişteki yaşanılanlara tanıklık ettiklerinden onlara çok şey borçluyuz. D) Kitaplar, bize gercek insan olabilmenin yollarını göste- rir. E) hsanın kendi varlığını fark ettiren yegâne kaynak kitap- tır. 4 Di m da m 189
7. (1) 1453 yılında İstanbul'un Fethi sonrasında Fatih Sultan
Mehmet'in isteği üzerine 1460'lı yıllarda yapımına başla-
nan Topkapı Sarayı'nın inşası 1478 yılında tamamlanmıştır.
(II) Dolmabahçe Sarayı gibi tek seferde tüm ek yapılarıyla bera-
ber inşa edilmeyen Topkapı Sarayı, 19. yüzyıla kadar eklenen
yapılarla genişletilmiştir. (III) Topkapı Sarayı, konum itibarıyla
İstanbul'un en güzel tarihî bölgelerinden birinde konumlanmak-
tadır. (IV) Marmara Denizi, İstanbul Boğazı ve Haliç arasında
kalan tarihi İstanbul Yarımadası'nda bulunan Saray, İstanbul'un
ikonik yapılarından biridir. (V) Sarayburnu'nda bulunan Doğu
Roma akropolü üzerindeki 700 bin metrekarelik bir alan üze-
rine kurulmuş olan Topkapı Sarayı; konumunun öneminden
dolayı Fatih Sultan Mehmet'ten itibaren 31. padişah, Sultan
Abdülmecid'e kadar yaklaşık dört yüzyıl süreyle imparatorluğun
idare, eğitim ve sanat merkezi; padişahların da evi olmuştur.
Topkapı Sarayı'nın özelliklerinin anlatıldığı bu parçada-
ki numaralanmış cümlelerle ilgili aşağıdakilerden han-
gisi şöylenemez?
A) I. cümle kanıtlanabilirlik özelliği taşımaktadır.
B) II. cümlede bir karşılaştırma söz konusudur.
C) III. cümlede kişisel görüşe yer verilmiştir.
D) IV. cümlede benzetme yapılmıştır.
E) V. cümlede neden-sonuç ilişkisi mevcuttur.
9.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
7. (1) 1453 yılında İstanbul'un Fethi sonrasında Fatih Sultan Mehmet'in isteği üzerine 1460'lı yıllarda yapımına başla- nan Topkapı Sarayı'nın inşası 1478 yılında tamamlanmıştır. (II) Dolmabahçe Sarayı gibi tek seferde tüm ek yapılarıyla bera- ber inşa edilmeyen Topkapı Sarayı, 19. yüzyıla kadar eklenen yapılarla genişletilmiştir. (III) Topkapı Sarayı, konum itibarıyla İstanbul'un en güzel tarihî bölgelerinden birinde konumlanmak- tadır. (IV) Marmara Denizi, İstanbul Boğazı ve Haliç arasında kalan tarihi İstanbul Yarımadası'nda bulunan Saray, İstanbul'un ikonik yapılarından biridir. (V) Sarayburnu'nda bulunan Doğu Roma akropolü üzerindeki 700 bin metrekarelik bir alan üze- rine kurulmuş olan Topkapı Sarayı; konumunun öneminden dolayı Fatih Sultan Mehmet'ten itibaren 31. padişah, Sultan Abdülmecid'e kadar yaklaşık dört yüzyıl süreyle imparatorluğun idare, eğitim ve sanat merkezi; padişahların da evi olmuştur. Topkapı Sarayı'nın özelliklerinin anlatıldığı bu parçada- ki numaralanmış cümlelerle ilgili aşağıdakilerden han- gisi şöylenemez? A) I. cümle kanıtlanabilirlik özelliği taşımaktadır. B) II. cümlede bir karşılaştırma söz konusudur. C) III. cümlede kişisel görüşe yer verilmiştir. D) IV. cümlede benzetme yapılmıştır. E) V. cümlede neden-sonuç ilişkisi mevcuttur. 9.
2. Gendeki değişikliklerin belirlenmesi ile gen tedavisinin ya-
plabilmesi mümkün hâle geliyor. Gen tedavisi ile hastalığa
neden olan gendeki değişiklikler düzeltilerek işlevini doğru
biçimde yerine getirmesi sağlanıyor. Gelişen yeni teknolo-
jiler, bu tedavi yöntemini hızlandırıyor. Örneğin son zaman-
larda adından sıkça söz edilen CRISPR teknolojisi (belirli
genlerin istenen özellikteki kopyalarıyla değiştirilebilmesini
sağlayan genetik mühendisliği yöntemi) ile kistik fibroz ve-
ya orak hücre anemisi gibi genetik bozukluklar giderilebilir.
Hatta gen testleri ile erken teşhis edildiği takdirde embriyo-
lardaki düzenleme ile hastalığın oluşması önlenebilir.
Bu parçada genlerle ilgili aşağıdakilerden hangisine
değinilmemiştir?
A) Gende bulunan olumsuzluğa sebep olan durumun de-
ğiştirilebileceğine
+
B) Gelişen ve değişen teknolojiden bu konuyla ilgili istifade
edildiğine +
C) CRISPR teknolojisi ile bazı genetik bozuklukların düzel-
tilebileceğine
D) Erken teşhisin gendeki bütün olumsuzlukların önüne
geçtiğine
E) Sadece hastalık değil gendeki olumlu durumun kalitesi-
nin de arttırıldığına +
?
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
2. Gendeki değişikliklerin belirlenmesi ile gen tedavisinin ya- plabilmesi mümkün hâle geliyor. Gen tedavisi ile hastalığa neden olan gendeki değişiklikler düzeltilerek işlevini doğru biçimde yerine getirmesi sağlanıyor. Gelişen yeni teknolo- jiler, bu tedavi yöntemini hızlandırıyor. Örneğin son zaman- larda adından sıkça söz edilen CRISPR teknolojisi (belirli genlerin istenen özellikteki kopyalarıyla değiştirilebilmesini sağlayan genetik mühendisliği yöntemi) ile kistik fibroz ve- ya orak hücre anemisi gibi genetik bozukluklar giderilebilir. Hatta gen testleri ile erken teşhis edildiği takdirde embriyo- lardaki düzenleme ile hastalığın oluşması önlenebilir. Bu parçada genlerle ilgili aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? A) Gende bulunan olumsuzluğa sebep olan durumun de- ğiştirilebileceğine + B) Gelişen ve değişen teknolojiden bu konuyla ilgili istifade edildiğine + C) CRISPR teknolojisi ile bazı genetik bozuklukların düzel- tilebileceğine D) Erken teşhisin gendeki bütün olumsuzlukların önüne geçtiğine E) Sadece hastalık değil gendeki olumlu durumun kalitesi- nin de arttırıldığına + ?
8
26. Sanayi Devrimi ile üretim sürecinde yaşanan ilerlemeler
ve gelişen bilimsel yaklaşım ile tıbbi dikiş malzemelerinin
fabrikasyonu kısmen sağlanmıştır. Bununla birlikte Birinci
Dünya Savaşı süresince milyonlarca yaralının tedavisi için
gereken malzemenin temininde yeterli endüstriyel alt yapı
nin kurulmamış olması önemli sorunlara neden olmuştur.
Bu sorunun giderilmesi amacıyla arayışlara giren cerrahlar
günümüzün en büyük dikiş materyal üreticisi firmalarının
kuruluşuna öncülük etmişlerdir. Ayrıca tekstil sanayisinde
görülen gelişmelerle doku uyumlu, çok fonksiyonlu, steril
edilebilen, esnek, dayanıklı ve taşınabilir malzemelerin ure-
tilmesi olanaklı olmuştur.
Bu parçada tibbi dikiş malzemeleri ile ilgili olarak aşağı-
dakilerin hangisi hakkında bilgi verilmemiştir?
A) Fabrikalarda üretiminin ne zaman yapıldığı
BY Cerrahların arayışlarının yeni açılımları sağladığı
e Tekstil sanayisindeki gelişmelerin etkisi
DY Dokuya uyumlu oluşu
E) Zamanla vücuttan atıldığı
MIT
Diğer sayfaya geçiniz...
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
8 26. Sanayi Devrimi ile üretim sürecinde yaşanan ilerlemeler ve gelişen bilimsel yaklaşım ile tıbbi dikiş malzemelerinin fabrikasyonu kısmen sağlanmıştır. Bununla birlikte Birinci Dünya Savaşı süresince milyonlarca yaralının tedavisi için gereken malzemenin temininde yeterli endüstriyel alt yapı nin kurulmamış olması önemli sorunlara neden olmuştur. Bu sorunun giderilmesi amacıyla arayışlara giren cerrahlar günümüzün en büyük dikiş materyal üreticisi firmalarının kuruluşuna öncülük etmişlerdir. Ayrıca tekstil sanayisinde görülen gelişmelerle doku uyumlu, çok fonksiyonlu, steril edilebilen, esnek, dayanıklı ve taşınabilir malzemelerin ure- tilmesi olanaklı olmuştur. Bu parçada tibbi dikiş malzemeleri ile ilgili olarak aşağı- dakilerin hangisi hakkında bilgi verilmemiştir? A) Fabrikalarda üretiminin ne zaman yapıldığı BY Cerrahların arayışlarının yeni açılımları sağladığı e Tekstil sanayisindeki gelişmelerin etkisi DY Dokuya uyumlu oluşu E) Zamanla vücuttan atıldığı MIT Diğer sayfaya geçiniz...
39
Dünya'nın karasal yüzölçümünün sadece %7'sini kapla-
masına rağmen, Dünya üzerindeki canlı türlerinin yarısın-
dan fazlası, bitki türlerinin de yaklaşık üçte ikisi yağmur or-
manlarında bulunur. Yağmur ormanları, atmosferdeki kar-
bon ve oksijen dolaşımında, küresel iklim sisteminde, yer-
yüzündeki su dolaşımında ve daha birçok dengede rol oy-
narlar. Dünyadaki oksijenin yüzde 20'si yağmur ormanla-
rinda üretilir. Bugün tip ve eczacılık alanında kullanılmak-
ta olan kortizon gibi ilaçların dörtte biri, yağmur ormanların-
dan elde edilmektedir. Kısacası soluduğumuz havadaki ok-
sijen miktarından tutun, kullandığımız ilâçlardaki maddele-
re; yediğimiz çikolatadan muza kadar hayatımızın her ala-
nında farkında olmasak da - yağmur ormanları mevcuttur.
Bu parçadan hareketle yağmur ormanları ile ilgili aşa-
ğıdakilerden hangisine ulaşılamaz?
A) Yeryüzünün
B) Yeryüzündeki topraklarının geniş bir bölümünü kaplar.
CV Tip alanında faydalı bitki türlerini barındırır.
akciğerleridir.
akciğerleridir
Farklı hayvan türleri yönünden zengindir.
Iklimi ve su dolaşımını etkilemektedir.
EXIklim
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
39 Dünya'nın karasal yüzölçümünün sadece %7'sini kapla- masına rağmen, Dünya üzerindeki canlı türlerinin yarısın- dan fazlası, bitki türlerinin de yaklaşık üçte ikisi yağmur or- manlarında bulunur. Yağmur ormanları, atmosferdeki kar- bon ve oksijen dolaşımında, küresel iklim sisteminde, yer- yüzündeki su dolaşımında ve daha birçok dengede rol oy- narlar. Dünyadaki oksijenin yüzde 20'si yağmur ormanla- rinda üretilir. Bugün tip ve eczacılık alanında kullanılmak- ta olan kortizon gibi ilaçların dörtte biri, yağmur ormanların- dan elde edilmektedir. Kısacası soluduğumuz havadaki ok- sijen miktarından tutun, kullandığımız ilâçlardaki maddele- re; yediğimiz çikolatadan muza kadar hayatımızın her ala- nında farkında olmasak da - yağmur ormanları mevcuttur. Bu parçadan hareketle yağmur ormanları ile ilgili aşa- ğıdakilerden hangisine ulaşılamaz? A) Yeryüzünün B) Yeryüzündeki topraklarının geniş bir bölümünü kaplar. CV Tip alanında faydalı bitki türlerini barındırır. akciğerleridir. akciğerleridir Farklı hayvan türleri yönünden zengindir. Iklimi ve su dolaşımını etkilemektedir. EXIklim
SIM Yok
×
22:28
%30
t
3. 13. yüzyılın ünlü Katalan şairi Ramon Llull, kayramlar ve
simgelerin çeşitli kombinasyonlarından yeni bir bilgi türü
oluşabileceğini söylediğinde muhtemelen aşk şiirleri kadar
ilgi görmemişti. Fakat aradan geçen yüzyıllar onu bu ta-
nımlamasıyla yapay zekâyı ilk kavramlaştıran kişi olarak
tarihe geçirdi. Llull'ün açtığı yoldan sayısız bilim insanı yü-
rüdü. Bunlardan biri de matematikçi ve filozof Leibniz'di.
Leibniz düşüncelerimizin bir alfabesi olabileceğini dile ge-
tirdiğinde tarih yaprakları 17. yüzyılı gösteriyordu. Asırlar
boyu fikirler fikirleri kovaladı. 20. yüzyıldan itibaren bu fikir-
ler somut çıktılara dönüşmeye başladı
Bu parçada aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz?
A) Katalan şairi Ramon Llull'ın aşk şiirlerinin beğenildiğine
B) Yapay zekâ ismini Katalan şairi Ramon Llull'ın verdiği-
ne
C) Önderliğini Ramon Llull'ın hazırladığı yoldan hareket
edildiğine
+
D) Uzun yıllar içinde fikirlerin birbirini destekleyip takip
ederek somutlaştığına
E) Leibniz'in açılan yoldan yürüyerek meşhur bir matema-
tikçi olduğuna
+
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
SIM Yok × 22:28 %30 t 3. 13. yüzyılın ünlü Katalan şairi Ramon Llull, kayramlar ve simgelerin çeşitli kombinasyonlarından yeni bir bilgi türü oluşabileceğini söylediğinde muhtemelen aşk şiirleri kadar ilgi görmemişti. Fakat aradan geçen yüzyıllar onu bu ta- nımlamasıyla yapay zekâyı ilk kavramlaştıran kişi olarak tarihe geçirdi. Llull'ün açtığı yoldan sayısız bilim insanı yü- rüdü. Bunlardan biri de matematikçi ve filozof Leibniz'di. Leibniz düşüncelerimizin bir alfabesi olabileceğini dile ge- tirdiğinde tarih yaprakları 17. yüzyılı gösteriyordu. Asırlar boyu fikirler fikirleri kovaladı. 20. yüzyıldan itibaren bu fikir- ler somut çıktılara dönüşmeye başladı Bu parçada aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz? A) Katalan şairi Ramon Llull'ın aşk şiirlerinin beğenildiğine B) Yapay zekâ ismini Katalan şairi Ramon Llull'ın verdiği- ne C) Önderliğini Ramon Llull'ın hazırladığı yoldan hareket edildiğine + D) Uzun yıllar içinde fikirlerin birbirini destekleyip takip ederek somutlaştığına E) Leibniz'in açılan yoldan yürüyerek meşhur bir matema- tikçi olduğuna +
B
a
27. Yunan tarihçisi Heredot, Tarihler eserinin ikinci cildinde 1.
Psamtik ile ilgili bir anekdottan bahsetmiştir. Mısır'a yolculu-
ğu sırasında Heredot, Psammetikus'un (Psamtik) iki çocuk
üzerinde deney yaparak dilin kökenini araştırdığını duy-
muştur. Söylenilenlere göre yeni doğmuş iki bebeği, onlara
bakması için bir çobana teslim ederek, kimsenin onlarla
konuşmasına izin vermemesini tembih etmişti. Çocuklar
büyüdüğünde ise konuştuklan ilk kelimeleri tespit etmesini
istemiştir. Firavunun oluşturduğu hipoteze göre, dışarıdan
müdahale edilmediğinde çocukların söyleyeceği ilk kelime-
ler, tüm insanların dilinin kökenini belirleyecektir. Çoban bir
gün çocuklardan birinin "bekos" diye bağırdığını duyar ve
bunun Frigce olduğu sonucuna varır. Çünkü "bekos" keli-
mesi Frigce "ekmek" anlamına gelir. Bu şekilde, Friglerin
Mısırlılardan ve öteki milletlerden daha eski olduğu ve Frig-
ce'nin insanların orijinal dili sonucuna varırlar. Heredot di-
şında, günümüze ulaşan ve bu hikâyeyi doğrulayan başka
bir kaynak yoktur.
Yukarıdaki parçada dilin kökeni deneyiyle ilgili aşağıda-
kilerden hangisinden bahsedilmemiştir?
A Deneyi kimin yaptığından
B) Deneklerin kim olduğundan
6)Firavun'un dil ile ilgili kendi görüşlerinden
D) Insanların orijinal dilinin hangisi olduğundan
E Deneyin hangi şehirde yapıldığından
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
B a 27. Yunan tarihçisi Heredot, Tarihler eserinin ikinci cildinde 1. Psamtik ile ilgili bir anekdottan bahsetmiştir. Mısır'a yolculu- ğu sırasında Heredot, Psammetikus'un (Psamtik) iki çocuk üzerinde deney yaparak dilin kökenini araştırdığını duy- muştur. Söylenilenlere göre yeni doğmuş iki bebeği, onlara bakması için bir çobana teslim ederek, kimsenin onlarla konuşmasına izin vermemesini tembih etmişti. Çocuklar büyüdüğünde ise konuştuklan ilk kelimeleri tespit etmesini istemiştir. Firavunun oluşturduğu hipoteze göre, dışarıdan müdahale edilmediğinde çocukların söyleyeceği ilk kelime- ler, tüm insanların dilinin kökenini belirleyecektir. Çoban bir gün çocuklardan birinin "bekos" diye bağırdığını duyar ve bunun Frigce olduğu sonucuna varır. Çünkü "bekos" keli- mesi Frigce "ekmek" anlamına gelir. Bu şekilde, Friglerin Mısırlılardan ve öteki milletlerden daha eski olduğu ve Frig- ce'nin insanların orijinal dili sonucuna varırlar. Heredot di- şında, günümüze ulaşan ve bu hikâyeyi doğrulayan başka bir kaynak yoktur. Yukarıdaki parçada dilin kökeni deneyiyle ilgili aşağıda- kilerden hangisinden bahsedilmemiştir? A Deneyi kimin yaptığından B) Deneklerin kim olduğundan 6)Firavun'un dil ile ilgili kendi görüşlerinden D) Insanların orijinal dilinin hangisi olduğundan E Deneyin hangi şehirde yapıldığından
J(konu, ana düşünce ve yardımclausunce)
7. Yalnızca Fransa'da değil, birçok Batı ülkesinde de az çok
roman yazıldığın
böyledir. Bugün de çok sayıda tarihsel r
olun, eleştirmenlerin en
romanları öteki romanlara tercih ettiğini yeterince bilinme
oldukça geniş bir okur kitlesinin tarihsel olarak nitelenen
diğini düşündükleri kimi gerçekleri onlarda aradıklarını bi
liyoruz. Romanın gerçeğe uygunluğu yalnızca tarihsel ro
manlarda da aranmıyor. Ne tür bir roman yazmış olursanız
az yüzde yetmişi romanınız gerçe
ğe uygun olsun istiyor, kendisinin gerçek diye bildiğinden
en ufak sapma gösterince de hemen çiziyor altını, eserini-
zin değersiz ya da tutarsız olduğunu belirtiyor. Politikacının
değişik saptırmacalarla gerçeğini tersine çevirmesi kimseyi
fazla rahatsız etmiyor, bilim adamının gününü çoktan dol-
durmuş yontemlerle geçersiz bilgiler üretmesi karşısında
kimsenin sesi çıkmıyor. Ama romancı; beklediğimize ters
düşen bir yorum getirdi mi, başta eleştirmen olmak üzere,
herkesin tepesi atıyor.
Oku-
pir de-
zsin;
ri ka
götüy
alze-
er de
ikla-
var-
cuk-
bim
yle-
ne-
bir
ye
Edebiyat Sokağı
Aşağıdaki parça
an demi çok bi
ender de size t
k
kaynağı nec
vap vermekted
A) Rengin dilin
doğru vans
güdüsel ol
için acıyı i
keye deği
taklıklar
B) Çok şey
Tüm ins
rin, umu
Bu parçanın yazarının aşağıdakilerden hangisini söyle-
mesi beklenmez?
Genelde edebiyat özelde de romanla nesnel gerçeklik
arasında ilişki kurmak yadırganmamalıdır.
B) Bir edebî eserden/doğasına uygun olmayan işlevler
beklenmemelidir.
C) Günümüzde edebî bilgiyle, tarihî bilgiyi birbirinden ayı-
ramayanlar hiç de az değil.
D) Bir romanda verilen bilgileri tarih kitaplarındakilerle aynı
düzlemde ele almam.
E) Belli bir dönem üzerine roman yazmak o dönem hakkın-
da nesnel bilgi vermek değildir.
ği ortal
dır. Sa
bir öne
C) Millet
mille
aslın
san
geli
res
D) Sa
ki
a
i
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
J(konu, ana düşünce ve yardımclausunce) 7. Yalnızca Fransa'da değil, birçok Batı ülkesinde de az çok roman yazıldığın böyledir. Bugün de çok sayıda tarihsel r olun, eleştirmenlerin en romanları öteki romanlara tercih ettiğini yeterince bilinme oldukça geniş bir okur kitlesinin tarihsel olarak nitelenen diğini düşündükleri kimi gerçekleri onlarda aradıklarını bi liyoruz. Romanın gerçeğe uygunluğu yalnızca tarihsel ro manlarda da aranmıyor. Ne tür bir roman yazmış olursanız az yüzde yetmişi romanınız gerçe ğe uygun olsun istiyor, kendisinin gerçek diye bildiğinden en ufak sapma gösterince de hemen çiziyor altını, eserini- zin değersiz ya da tutarsız olduğunu belirtiyor. Politikacının değişik saptırmacalarla gerçeğini tersine çevirmesi kimseyi fazla rahatsız etmiyor, bilim adamının gününü çoktan dol- durmuş yontemlerle geçersiz bilgiler üretmesi karşısında kimsenin sesi çıkmıyor. Ama romancı; beklediğimize ters düşen bir yorum getirdi mi, başta eleştirmen olmak üzere, herkesin tepesi atıyor. Oku- pir de- zsin; ri ka götüy alze- er de ikla- var- cuk- bim yle- ne- bir ye Edebiyat Sokağı Aşağıdaki parça an demi çok bi ender de size t k kaynağı nec vap vermekted A) Rengin dilin doğru vans güdüsel ol için acıyı i keye deği taklıklar B) Çok şey Tüm ins rin, umu Bu parçanın yazarının aşağıdakilerden hangisini söyle- mesi beklenmez? Genelde edebiyat özelde de romanla nesnel gerçeklik arasında ilişki kurmak yadırganmamalıdır. B) Bir edebî eserden/doğasına uygun olmayan işlevler beklenmemelidir. C) Günümüzde edebî bilgiyle, tarihî bilgiyi birbirinden ayı- ramayanlar hiç de az değil. D) Bir romanda verilen bilgileri tarih kitaplarındakilerle aynı düzlemde ele almam. E) Belli bir dönem üzerine roman yazmak o dönem hakkın- da nesnel bilgi vermek değildir. ği ortal dır. Sa bir öne C) Millet mille aslın san geli res D) Sa ki a i
ncı Düşünceler
7. Ağaçlar dış etkenler sonucu zarar görür, kırılır ya da yarılır-
bisa kabuğun zarar gördüğü dokular rüzgâr, ormanda yaşa-
nolid yan diğer canlılar ya da atmosfer olaylarına karşı kendileri-
sve ne savunma mekanizması olarak "reçine" üretirler. Reçine
08 kendine has dokusu, kokusu, tadı ve kıvamı sayesinde di-
stin ğer canlıları ağaçtan uzaklaştırır ve böylece zarar görmüş
sen kabuğun iyileşmesine imkân sağlar. Reçine, onu salgılayan
ağaçtan genellikle selleme ile başka ortamlara ya da top-
vadorağa taşınır. Burada "kırıntı malzemeler" denen sedimentler
de ile birlikte gömülür. Milyonlarca sene süresince taşınan,
aime zaman zaman yüzlerce metre kalınlıktaki çökel malzeme
ob altında kalan reçine, uygun basınç ve sıcaklık altında sert-
leşir ve kehribara dönüşür. Günümüzde tespih, kolye gibi
eşyalarda kendine yer bulan kehribarın taşıdığı özellikler;
reçineyi salgılayan ağacın türüne, oluşum sürecinin uzun-
luğuna ve gömülme şartlarına bağlı olarak değişmektedir.
SAU Bu parçadan "kehribar" ile ilgili olarak,
Su
pl. Oluşumunun belli bir döngüyü gerektirdiğine
VE
II. Değerini belirlemede oluşum zamaninin en önemli et-
ken olduğuna
I. Ağaçtan salgılanan reçinenin miktarına bağlı olarak bel-
li bir form geliştirdiğine
IV. İnsanların taşıdığı kimi aksesuarlarda ham madde ola-
rak kullanıldığına
yargılarından hangisi/hangilerine
-00
nipi nit
1801 18imu
A) I vettisy
4
D) Yalnız III
ld alyöd ab nugbog
nebosyitri lamet në
B) II ve I
AMP
BY
enujublud
ulaşılamaz?
o su olled now
eay Not ov
niglice nele
enitippoldalo
C) Il ve IV
BIVS
E) III ye IV
migupssy itte
nev, obnicutavad
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
ncı Düşünceler 7. Ağaçlar dış etkenler sonucu zarar görür, kırılır ya da yarılır- bisa kabuğun zarar gördüğü dokular rüzgâr, ormanda yaşa- nolid yan diğer canlılar ya da atmosfer olaylarına karşı kendileri- sve ne savunma mekanizması olarak "reçine" üretirler. Reçine 08 kendine has dokusu, kokusu, tadı ve kıvamı sayesinde di- stin ğer canlıları ağaçtan uzaklaştırır ve böylece zarar görmüş sen kabuğun iyileşmesine imkân sağlar. Reçine, onu salgılayan ağaçtan genellikle selleme ile başka ortamlara ya da top- vadorağa taşınır. Burada "kırıntı malzemeler" denen sedimentler de ile birlikte gömülür. Milyonlarca sene süresince taşınan, aime zaman zaman yüzlerce metre kalınlıktaki çökel malzeme ob altında kalan reçine, uygun basınç ve sıcaklık altında sert- leşir ve kehribara dönüşür. Günümüzde tespih, kolye gibi eşyalarda kendine yer bulan kehribarın taşıdığı özellikler; reçineyi salgılayan ağacın türüne, oluşum sürecinin uzun- luğuna ve gömülme şartlarına bağlı olarak değişmektedir. SAU Bu parçadan "kehribar" ile ilgili olarak, Su pl. Oluşumunun belli bir döngüyü gerektirdiğine VE II. Değerini belirlemede oluşum zamaninin en önemli et- ken olduğuna I. Ağaçtan salgılanan reçinenin miktarına bağlı olarak bel- li bir form geliştirdiğine IV. İnsanların taşıdığı kimi aksesuarlarda ham madde ola- rak kullanıldığına yargılarından hangisi/hangilerine -00 nipi nit 1801 18imu A) I vettisy 4 D) Yalnız III ld alyöd ab nugbog nebosyitri lamet në B) II ve I AMP BY enujublud ulaşılamaz? o su olled now eay Not ov niglice nele enitippoldalo C) Il ve IV BIVS E) III ye IV migupssy itte nev, obnicutavad