Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları

hece sayt- dir. (1) Bu eşlik ettiği, antili oldu- zlediği var dönemden V) Dizele- ce sayısı sluğun bir mekteydi ndirmel- er yapıl- erilmiş- E 32 4. Ismet Özel'in yaşamsal bir anlam yüklediği gir, mücadele- sinde onu yalnız bırakmayan yegâne dostudur. Sinterinin ana izleğini yabancılaşma ve yozlaşma oluşturur. Bunlar ise çoğu zaman başkaldırıya dayanan bir söylemle vücut bulur. Ona göre şiir bir hak arama dilidir Şiirle yaşama tutunmaya çalışan şair, yine şiir ile bu yaşamı anlamlı kılmaya yaşanı- labilir hale getirmeye çalışır. Onun şiirleri bir başkaldını şiiri- dir. O, zulüm ve haksızlığı, yozlaşma ve yabancılaşmayı kabullenemez. Bu bağlamda yabancılaşma ve yozlaşmaya giden yolda insanlığın yürüdüğü modernizm kulvarı da Özel'in eleştirdiği, başkaldırdığı unsurlar olarak belirir. Bu parçaya göre İsmet Özel'in şiiri için aşağıdakilerden hangist söylenemez? A Başkaldım özelliği taşıdığı B) Hak aramanın lisanı olduğu 6) Modernizme dayandığı D Yaşama tutunmanın yolu olduğu EMücadelede yol arkadaşı olduğu Diğer sayfaya ge

1. 2. Edebiyatta düşüncenin ardında bir düşünce daha olması, onun ardından yine bir düşünce olması iyidir. Böyle olmazsa edebiyat bir plastik masaya benzer, dümdüz olur. Oysa bir tah- ta masaya benzemesi gerekir; tahtanın altında başka damar- lar, başka biçimde görünümler vardır. Tahtanın derinine indikçe insan başka biçimlere rastlar. Yukarıdaki paragrafta aşağıdakilerden hangisi ağır bas- maktadır? (A) Tartışma e) Karşılaştırma E) Alıntılama B) Betimleme D) Tanık gösterme Yukarıdaki paragrafın anlatımı için aşağıdakilerden hangi- si söylenemez? A) Sıralamaya yer verilmiştir. B) Öznel değerlendirmeler yapılmıştır. Benzetme yapılmıştır. D) Karşıt düşünce verilmiştir. E) Örneklerle anlatım somutlanmıştır. L

TÖF 7. Belli bir felsefe ortaya çıktığında elbette çıktığı yerin, bölgenin ve çağın koşulları ile bağlantılıdır. Ama bir kez ortaya çıktı mı artık o, insana seslenir, onun mali olur. Aşağıdakilerden hangisi, bu cümleyi destekler niteliktedir? A Paracelsus "Bir şey bilmeyen, hiçbir şeyi sevemez. demiş. B) Ulusalla evrensel olanı birbirinden ayırmakla Ziya Gökalp, içinden bir türlü çıkamadığımız bir ikilem bırakmıştır bize. C) Aristoteles, İsa'dan önce IV. yüzyıl Atina'sının bir ürünüdür; bu ürün, insan düşüncesine seslenmeseydi biz bugün onu bilmezdik. D) Jean Cocteu "Bir yazar, gençken daha tanınmadığı için okunmaz; tanındıktan sonra hiç okunmaz." der. E) Güç anlaşılır bir yazar olarak bilinen Foucault, belki de her sözün bir öncesinin olacağını belirtiyor.

HR TORK DILI VE EDEBİYAT 1. Bu testte 24 soru vardır. 2. Cevaplarınızı, cevap kâğıdının Türk Dili ve Edebiyat Test igin ayrilan m 1. Hayat, nasıl onun için tasarladığımız kalıplara girmiyor, kendi akışını dayatıyorsa benim için de yazmak öyle oldu: konu, kendi biçimini önüme koydu. Öykü yazarak da mutlu olabildiğimi keşfetmem ise uzun zaman aldı. Artık yalnızca öykü yazmak istiyorum. İçimden gelen de bu, hayatın bana dayattığını hissettiğim de bu. Kendimi, insanı, dünyayı en iyi ifade edebilmemin yolu bu. Altı çizili sözün bu parçaya kattığı anlam aşağıdakiler- den hangisidir? A Diğerleriyle karşılaştırarak incelemek B) Başkalarına özenerek yaşamak C) Planlananın dışında kendiliğinden gerçekleşmek D) Yaşamın tek biçimi olmadığını unutmak Beklenenin dışında sürprizlerle karşılaşmak nellikle tek satıra sığan, bazen hec Innmis hâlidir

37-38. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Platon'un öğrencisi olan, hayatı hakkında çok az şey bilinen ve felsefi düşüncede önemli bir yere sahip olan Aristoteles fizik, gök bilim, zooloji, mantık ve siyaset konularında öncü fikirleriyle ünlüdür? Bununla birlikte Aristoteles; yaşam, erdem, mutluluk gibi konuları da ele almıştır. O, "eudaimonia" olarak tabir ettiği mutluluğu akıl, erdem ve tefekkür ile birlikte tanımlamış ve kişilerin bun larla birlikte mutlu bir yaşam sürebileceğini söylemiştir. O, mutluluğu bir histen çok yaşam tarzı olarak nitelen- dirmiştir. Kişinin kendini gerçekleştirmesi yani olumlu özelliklerinin üzerine gitmest de Aristoteles'in mutluluk formüllerinden biriydi. Mutluluğun hissedilebilir bir du rumdan ziyade bir hayat tarzı olduğuna inanıyordu. Bu yaşam tarzının temel özelliği, sürekli olarak aliştırmada. bulunarak her bireyin en iyi yanlarını ortaya çıkarmasıdır. 37. 38. Bu parçadan hareketle Aristoteles ile ilgili aşağıdaki- lerden hangisine ulaşılamaz? A) Felsefi düşüncelerine kimlerin yön verdiğine Platon? B) Mutluluğu hangi kavramlarla birlikte tanımladığına C) Farklı bilim alanlarıyla ilgilendiğine Yaşamıyla ilgili bilgilerin sınırlı olduğuna Birçok konuda öne çıkan fikirleriyle bilindiğine 39- Çeviri; değ sanat alanı ludur. Bu rabiliyor bilgiler coll zünde kom yında olds boyutları lerin kulla aşabilme sayılar g olsa yap dirdiğini 39. Bu pare 1. D 11. A F B Let A yargıla A Ya 40. Bu p deg E)

8. Kişi, bir maskeden başka bir şey değildi. İyi veya kötü herkes bir maske takiyordu. Arka- daş çevresinde farklı, akademik çevrede farklı, eğlence mekânlarında farklı maskeler tercih ediliyordu. Âdeta yüze yapıştırılmış gibi duran bu esrarengiz maskelerin altında "içe dönük" kişilikler vardı. Onlar maskelere ba- yılır ve her zaman takarlardı. İlk fırsatta kar- şısındakine açılan cesur maskelerin ardında ise "dışa dönük" kişilikler vardı. Onlar maske- lerini açmak için sürekli bahane ararlardı. Bu parça için aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Dişa dönük insanlar gerçek kişiliklerini ortaya koymak ister. B) Kişilerin asıl yüzlerini saklayan yapma yüzleri vardır. C) insanlar bulundukları yere göre farklı kişi- likler gösterir. Dinsanların kişiliklerini gizlemesi gerekir. lçe dönük kişilikler maskeleri sürekli tak- maktan hoşlanır. Ölçme, Değerlendirme ve Sır MEB

caya göre anda çok az şey yere sahip olan antik ve siyaset Bununla birlikte konuları da ele i mutluluğu akıl, ve kişilerin bun gini söylemiştir. olarak nitelen- esi yani olumlu eles'in mutluluk dilebilir bir du inanıyordu. Bu rak alıştırmada wa çıkarmasıdır. steyen insan- ebilir? alır. eder. iştirir. i aşağıdaki- Sine mladığına iğine 39-40. soruları aşağıdaki parçaya gore cevaplayınız. Çeviri; değişik toplumların, ulusların bilim, teknik, kültür, sanat alanındaki ürünlerini birbirleriyle paylaşmanın yo- ludur. Bu sayede birçok ulus, başka uluslarla ilişki ku- rabiliyor. İnsanoğlunun bu alandaki etkinliğiyle ulaşılan bilgiler çok değişik differde kullanılabiliyor. Bugün yeryü- zünde konuşulan dillerin sayısının da 2500-3000 dola- yında olduğunu kabul edersek çeviri etkinliğinin evrensel boyutları kendiliğinden çıkıyor ortaya. Dünyada ayrı dil- lerin kullanılmasından doğan iletişim engelini her alanda aşabilmenin birçok dilde çeviri yapmayı gerektirdiğini bu sayılar gösterir belki. Ancak yapılan her çeviri önemli de olsa yapılan çevirilerin kendi içinde bir nitelik farkı barın- dırdığını da söylemeliyiz. rişleve A) Bütün insanlığı ilgilendirdiğine me da- arklılık- 40. Bu parçada çeviri ile ilgili aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? Farklı çeviri türlerinin bulunduğuna e) Evrensel bir yönünün olduğuna D) Farklı diller arasında iletişimi sağladığına E) İletişim problemini kaldırmaya yardım ettiğine

nin bir ey. şey. ere e en 7 LIMIT YAYINLARI 24. Tezer Özlü'nün Çocukluğun Soğuk Geceleri ve Yaşamın Ucuna Yolculuk romanlarındaki anlatıcı-karakter, erkek sıkıntısını ömür boyunca çektiğinden yani kendi olmak egemen toplumda kadınca varlık gösterebilmenin istediği ve çevresinin olmasını beklediği kişi arasında sıkıştığından yoğun bir kimlik bunalımı yaşar. Anlatıcı-karakter iki roman boyunca öz-anlatımla çocukluktan orta yaşa kadarki yaşam hikâyesini bu dönemde etkili olan kişi ve kurumlar aracılığıyla aktarırken aslında sözü edilen bunalımın, sürekli çatışmanın ve arada kalmanın hikâyesini yansıtır. Anlatıcı, çocukluğundan beri tanık olduğu ya da bizzat yaşadığı toplumsal dayatmalar yüzünden hayatının odağına kendini alır. Çünkü kendi başına ve kendi istediği gibi yaşayabilmek en büyük amacıdır. Dolayısıyla Özlü'nün kendi gibi yaşayabilmenin hikâyesini iki roman boyunca bireysel olgunlaşmaya paralel biçimde aktaran bir anlatıcı-karakter seçmesi yani okurun birinci tekil şahıs anlatıcı-karakter görmesi şaşırtıcı değildir. Aşağıdakilerden hangisi bu parçada savunulanlanı destekler niteliktedir? A) Seçilen anlatıcı tipi, hangi edebî türün kullanılacağıyla alakalıdır. B) Başkahramanı tanımak; onun, doğup büyüdüğü şartlar özelinde analiz edilmesinden geçer. Karakterin iç dünyasının yansımasını doğrudan aksettirmek için kahraman anlatıcı en uygun seçimdir. D) Kahramanın fiziksel özellikleri, yetiştiği çevre vb. özellikler; anlatıcı tercihinde önem kazanan detaylardır. E) Her şeyi bilen anlatıcı; karakterin geçmişine, hayallerine, zaaflarına hâkim olduğundan okura daha fazla bilgi aktarır. 2

Sanatçıya dönük eleştiri yöntemi eser ile yazar arasındaki ilişkiler temel alınarak geliştirilen bir anlayışla ilerletilir. Bu anlayışa göre edebî bir eser her şeyden önce kendine yer edinecek bir çevre arayış içinde var olmaya çalışan yazarın duygu ve düşüncelerini yansıtır. Sanat, duyguların ifadesidir ve onu oluşturan kişinin tüm yönlerini ve yönelimlerini içinde barındırarak okuyucusuna iletir. Bu bakımdan bir eserin duygusunu ve tekniğindeki incelikleri anlamak için yazara yönelmek gerekmektedir. Yazarın zevk anlayışı ve psikolojisi üzerinden hareketle eserin anlaşılmaz denilen tüm yönleri açığa çıkarılabilir. 27. Bu parçadan, I. Eseri anlamanın hareket noktası yazarın düşünce dünyasından başlar. II. Yazarın duygularını anlamak için sadece yaşadığı çevreye odaklanılmalıdır. III. Yazar, bütün duygularını eserinin içine saklar ve okuyucuya sunar. yargılarından hangilerine ulaşılamaz? A) Yalnız I D) I ve II B) Yalnız II E) II ve III C) Yalnız III

CAP Çünkü aklın zamansız öldürdükleri, yürekte za- mansız dirilir, demiş Paul Auster. Unutmak için her- nacağı umuduyla vedalaşmadan çıkmayın yeni yollara. hangi ötekini de kurban etmeyin. Hikâyenizin tamamla- Hikâyeniz bitmişse bitsin. Zamana yaya yaya bitsin. Bekleyin dinsin, ışısın gökyüzünüz. Sonrası her yer Içinde hâlâ birinin fırtınaları varken esmeyin ötekine. zaten aydınlık olacak. 21. Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirmelidir? A) Unutmaya çalıştıklarımızı bellek zamanla siler. B)Birisini unutmak zorundaysanız bunu sindire sin- dire yapın. C) Akıl, yaşananları ömrünüzün sonuna dek bir yerde saklar. D) Hikâyeniz bir yerden devam edecek sanmayın. E) Kendinizi seviyorsanız vedalarınızı saygıyla yapın.

7. (1) 1700 bölgede yapılan araştırmaya göre 1990'lar- dan beri dünyadaki böcek sayısı yaklaşık %25 ora- nında azaldı. (II) Science dergisinde yayımlanan makaleye göre, böceklerin bu hızlı yok oluşunun ardında yatan en büyük etken, insanlar tarafından çiftçilik ve şehirleşme nedeniyle doğal habitatların yok edilmesi. (III) Böcekler, polenleşmedeki rolleri, doğada geri dönüşümü sağlamaları ve diğer can- lılar tarafından önemli bir besin kaynağı olmaları nedeniyle ekosistemler için son derece önemli. (IV) Fabrikaların ırmak kenarlarına kurulması doğal yaşam için çok büyük olumsuzluğa yol açmakta- dır. (V) Dolayısıyla bu yok oluşun durdurulması bir hayli kritik. Bu parçada paragrafın akışını bozan cümle aşa- ğıdakilerden hangisidir? A) I C) III B) II D) IV E) V

Duygu ve düşüncelerin ifade edilmesine sağlayan edinitmiş bilgiler, birikimler ve kültürle zenginleşmiş bir sistemair, dil. Konuşma yeteneği dolayısıyla insanı insan yapan niteliklerin başında gelen dil, insanın dünyadaki yerini belirleyen en önemli özelliktir. Dil, bireysel ve toplumsal gereksinimlerden doğmuştur. Ana dili doğru ve güzel kullanmak, iletişimin her biçimi için büyük önem taşımaktadır. Yunus Emre "Söz ola kese savaşı / Söz ola kestire başı" diyerek dili etkili ve güzel kullanmanın gerekliliğini belirtmiştir. Bu nedenle dili kurallarını bilerek kullanmamız, okuduğumuz her türlü metni daha iyi anlamamızı ve her türlü iletişimde başarılı olmamızı sağlar. CHINE teca Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz? A) İletişimde iyi bir noktayı yakalayabilmek için dili kurallarına uygun kullanmak önemlidir. B) Dil, insanın ve diğer bireylerin ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla oluşturulmuştur. C) İnsan, konuşma yeteneği sayesinde diğer canlılardan üstün konuma gelmiştir. D) Ana dili düzgün kullanmak her türlü iletişim son derece önemlidir. E) Dilin ortaya çıkmasında bilgi, tecrübe ve toplumsal birikim etkili olmuştur.

10. Bir eser, kim ne derse desin yazıldığı çağın özel. liklerini taşır. Böyle eserlerde sanatçı yaşadığı, gördüğü gerçekleri, toplum hayatını, o çağın özel. liklerini dile getirir. Bununla birlikte başarılı yazar değişmeyeni, eskimeyeni bulmak zorundadır. Bu da her çağa uygun eserler vermekle olur. Yüzyıl- lardır okunan eserler bugün de zevkle okunuyorsa, bu özellikleri taşıdıkları içindir. Bunların kalıcılığı da buradan gelmektedir. Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisinin ya- nıtı olabilir? A) Bir eser çağının özelliklerini yansıtmalı mıdır? B) Bir sanat eserinin asıl işlevi nedir? C) Bir eser hangi özellikleriyle okur tarafından be- nimsenir? D) Bir eserin ölümsüzlüğü nelere bağlıdır? E) Sanatçının asıl görevi nedir?

10. Günümüzde birçok sanatçı "anlaşılmazlık" ekseninde eser üretiyor. Genel eğilim, ne kadar anlaşılmazsam o kadar iyi- yim. Eleştirmenler, okurlar, başka sanatçılar bir eseri an- lamakta zorlanıyorsa eserin sahibinin koltukları kabarıyor, yerini iyice sağlamlaştırıyor. Ben böyle sanatçıları birer kor- kuluğa benzetiyorum. Korkuluk diyorum çünkü edebiyata meraklı birçok genç Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerin hangisi getirilemez? A) bu eserleri anlamakta yetersiz olduklarını sanıp edebi- yat dünyasına adım atacak gücü bir daha bulamıyorlar. B gerçek edebiyatın bu olmadığını bilmediğinden yavaş yavaş edebiyattan uzaklaşıyor. yorumlayamadığı bu eserlerden ötürü bir daha edebi- yatın hiçbir türüne ilgi duymuyor. D korku öğeleri ile kurulan bu anlaşılmaz ve zor eserlerle mücadeleye girmekten çekinmiyor. V E) bu sanatçıların ürettiklerini anlayamadıkları için gerçek edebî eserlerden de soğuyor. 011

da kir ski an a- a" niz bir ak de ür bi- in de 1- ir final dergisi 23. Gazeteci: (1) Akademisyen: Türk edebiyatında eleştiri, Tanzimat'tan bu yana, yazık ki ya metin dışı unsurların esas alındığı ya da eleştirmenin kişisel düşüncelerinin, duygularının eleştirisinin önüne geçtiği bir anlayışla gerçekleştiril- miş. Edebî metinler tarihsel, sosyolojik, öznel yani izlenimci anlayışlarla incelen- miştir. Gazeteci: (II) - Akademisyen: Eleştirmen, kişisel yargı ve yorumlardan kaçınarak eseri tarafsız gözle değerlendir- meyi esas alır. Çünkü nesnel eleştiri, öznel eleştirinin aksine edebî eserin içerik, yapı ve üslûbu üzerinde tarafsız yapılan eleştiri türüdür. Bu diyalogda boş bırakılan yerlere aşağı- dakilerden hangisi sırasıyla getirilmelidir? A) I. Eleştiri türü, Türk edebiyatına ne zaman girdi; öznel eleştirinin edebiyatımızdaki yeri nedir? II. Nesnel yani edebî esere dönük eleştiri anlayışından tam olarak ne anlamalıyız? 1. Tanzimat edebiyatında izlenimsel eleş- tirinin daha fazla rağbet görmesini neye bağlıyorsunuz? II. Nesnel yani bilimsel eleştirinin, öznel eleştiriden ayrılan yönü doğrudan edebî metne yönelik olması mıdır? C) I. Türk edebiyatında edebî metinlere yöne- lik gerçekçi eleştiri örnekleri yok mudur? II. Eleştirmen, nesnel eleştiride de yeri gel- diğinde kendi yorum ve değerlendirmele- rine yer vermez mi? D) I. Batılı anlamda eleştirinin, edebiyatı- mızda kendini gösterdiği yıllar, Tanzimat Dönemi'ne mi denk geliyor? II. Eleştirmenler, nesnel eleştiri anlayışını metinlere uygularken hangi ölçütleri esas alırlar? E) I. Tanzimat'ın II. kuşağında da gerçekçi eleştirel bakış açısının henüz yerleşmedi- ğini söyleyebilir miyiz? II. Bu eleştiri türünde, edebî eserin değer- lendirilmesinde kullanılan ölçüler nelerdir?

17.1) Üretim çarkından çekilen ve tüketici olarak da yeterince dinamik bulunmayan yaşlılar, toplumun kıyısına itilfr. (II) Yaş- lanmanın getirdiği doğal bedensel zayıflık, yaşlı insanların utanmaları gereken bir durum olarak sunulur ve devreye an- tiaging (yaşlanma karşıtı) türü anlayışlar girer. (H) Modern dünyanın bir dayatması olan bu ve benzeri anlayışlar bize sürekli "Genç olan daha iyidir. Beden genç, ince ve güzel gö- rünmelidir ki insanlar onun üzerinden onu taşıyan kişiye de- ğer versinler." tarzında cümleler fısıldar. (IV) Modernizm, gençliği her zaman kutsar; bütün hayatı gençliğin kendisini tekrar ettiği bir döngü olarak kurmak ister. (VYBaşlangıçta heyecan verici görünen bu durum, yaşamışlığın getireceği derinlik ve adanmışlığı reddetmek anlamına gelir. Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar? A) I B) II C) III D) IV E) V TYT DENEME-2