Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları

k yazdı- ırakma- -ek yaz- mız yine buğuna di ona uşan ir? in en ecek kişiler, ğine eser- vinden söyle- aldık- kıntısı SU 18. Eleştiri, açık toplumların olmazsa olmaz özelliklerindendir. Sağ lıklı ve gelişmiş bir topluma ulaşabilmek için herkes özgürce konuşmalı, dilediği gibi eleştiri hakkını kullanmalıdır. Eleştiri, edebiyatın önemli bir dalıdır aynı zamanda. Tarih boyunca eleştiriye katlanamayan "Bir konuda en doğru, en bilgili ya- zar benim." diyenler olmuştur. Bu nedenle kalem kavgaları da yaşanmıştır. Söz gelişi Tanzimat Dönemi'nde edebiyatçılar arasında değişik nedenlerle çıkan eleştiri kavgaları büyümüş, bazıları hükümet kararıyla sonlandırılmıştır. Aslında bu, Na- mık Kemal'in "Barika-ı hakikat müsademe-i efkârdan çıkar." yani "Fikirlerin açık ve net çarpışmasından hakikat güneşi doğacaktır." sözünün o dönemki edebî ortama yansımasıdır. Bundan korkmamak gerekir. Korkulması gereken, fikir çarpış- ması değil; fikrin hakaret yarışması biçimine, kaba kuvvete ve fiziki saldırıya dönüşmesidir. Bu parçada eleştiri ile ilgili olarak aşağıdakilerin hangisinden söz edilmistir? A) Sadece uygar toplumlara özgü bir gelişmişlik göstergesi olduğundan B) Ortak yaşam kültürüne katkı sağladığından C) Her dönemde başvurulan bir değerlendirme yöntemi olduğundan D) Kişinin kendine yönelik eleştirilere katlanması gerektiğinden E) Yerinde ve dozunda olduğunda her alanda kazanımlar sağladığından

Paragrafta Konu ve Başlık Parmenides'e göre "Varlık, vardır; yokluk ise yoktur." Değiş me fikri saçmadır çünkü varlığın değiştiğini kabul etmemiz halinde bir an önce var olan varlık veya niteliğin bir an sonra yok olduğunu kabul etmemiz gerekecektir. Bu nedenle He rakleitos'un "Her şey akar, her şey değişir." görüşü saçma- dır. Ona göre düşünülmesi mümkün olan şey, var olması mümkün olan şeydir. Burada varlık düşünceye özdeş kılın mamaktadır. Onun için varlık, var olduğu için düşüncenin konusudur. Var olmayan da var olmadığı için düşüncenin konusu olamaz. Düşünce varlık hakkındadır. Varlık yalnızca düşünce ile kavranabilir, duyularla değil. 3. Bu parçada Parmenides'in görüşleri ile ilgili olarak aşa- ğıdakilerin hangisi üzerinde durulmuştur? A) Varlık ve düşünce ilişkisi C) Düşüncenin gücü E) Varlığın temeli B) Varlığın ne olduğu D) Algida yanılgı Para 5.

28. Lonely Castle in the Mirror sadece Japonya'da yarım milyon- dan fazla satmış, hayli popüler bir kitap. Çocukların yanında yetişkinlerin de zevkle okuduğu eser, ağızdan ağıza yayılmış ve birçok ödül almış. Konusu günümüz Japonya'sında geçen ki- tap, gençlerin yaşadıkları problemleri ele alıyor. Bunu yapar- ken de fantastik bir dünya yaratıyor. Klasik peri masallarını da içinde barındıran hikâyede yedi çocuğun macerası anlatılıyor. Japonya'da giderek büyüyen "ataku" kavramı (toplumdan ken- dini geri çeken insanlar) üzerinde yoğunlasan kitap, bu duru- mun nedenlerini anlatıyor. Bunu fantastik ögelerle öyle güzel anlatıyor ki kitabın içinde kayboluyor insan. Arkadaşlığa, em- patiye, kendini bulmaya, güçlü kalmaya da dokunuyor bu eser. Bu parçada sözü edilen eserle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? Özellikle belli bir temaya odaklandığına B) Ödüller almasında, gördüğü ilginin etkili olduğuna CHitap ettiği kitlenin belli bir yaş grubuyla sınırlı olmadığına DY Gerçek dışı unsurlar barındırdığına E) Okuru kendine bağlayan bir anlatıma sahip olduğuna isim İzleme Serisi TYT 4 Örgü

3. (1) Televizyon ve radyo haberleri karşısında geleneksel medya araçlarından olan gazete, haber bakımından daha durağan bir işleyişe sahiptir. (II)Gazetede yer alan haber- ler güncellenebilirlik bakımından televizyon ve radyodan daha geri planda kalmaktadır. (III) Televizyon ve radyo, haber iletiminde gazeteden çok daha hızlı olmaktadır. (IV) Televizyon haberlerinde görselliğin ön plana çıkartılması ve canlı görüntülerin verilmesi televizyon haberlerinin sevilmesinde önemli bir etki unsuru olmaktadır. (V)Her ne kadar radyo haberleri hızlı haber yapımı olarak ve televizyon haberleri de görsellik olarak gazeteden ön planda olsa da bu durum gazete haberciliğinin önemini azaltacak bir durum olarak görülmemektedir. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde karşılaştırma yoktur? A) cümlede aşamalı f B) II CH!! D) V 23SKYTGTYT01 Soru Kalesi Yayınları EN

-1; Tarih (25-34), Coğrafya-1 (35-40) alanlarına ait imler-1 Testi için ayrılan kısmına işaretleyiniz. da TU de el a 3. Nahid Sırrı Örik, diğer romanlarında olduğu gibi Sultan Ha- mid Düşerken romanında da karamsar bir tablo çizer. Kah- ramanlarının neredeyse tamamı kötümser, daha doğrusu kötücüldür. Romanında neredeyse bir tane bile iyi karakter yoktur. Sonuçta Osmanlı İmparatorluğu'nun en bunalımlı dö- nemini anlatmaya yeltenmiştir. İyimser olmasını beklemek yer- siz. Roman, ele aldığı tarihî dönemi kılcal damarlarına kadar aktarmayı başarmaktadır. Okuyucu ibretlik sahnelerle karşıla- şır roman boyunca. Büyük bir imparatorluğun neden ve nasıl yıkıldığını düşünür. Hiç olmazsa bu konularda kendince fikir- ler geliştirmeye başlar. Şefik'in aşkı, Paşa'nın makam hırsı, Ni- met'in iktidar düşkünlüğü, İzzet Hanım'ın acizliği, Hilmi Efen- di'nin çaresizliği... insan psikolojisinin derinliklerinde yatan, değişmez ve sınır tanımaz arzuların anlatımına dönüşür. Bu parçada sözü edilen yapıtla ilgili olarak aşağıdakiler- den hangisi söylenemez? A) Romandaki atmosferin anlatılan döneme uygun olduğu B) Yazarın en tanınmış romanı olduğu C) Okuru düşünmeye yönelttiği D) Psikolojik tahlillere yer verildiği E) Ele alınan dönemin başarılı biçimde yansıtıldığı

(1) Hikâyeci Kenan Yılmaz, aynı zamanda ressamdır ve ressam olmak yahut resimle uğraşmak edebiyatçı için büyük bir avan- tajdır. (II) Çünkü resim gibi edebiyat da hayatı somut olarak görür. (III) Tasvir kelimesinin hem resim hem de varlıkları kelimelerle göz önünde canlandırma anlamlarına gelmesi de bunu gösterir fakat bu, edebiyat, resim gibi sadece görüleni anlatır demek değildir. (IV) Edebiyatçı görülenin arkasında gizli olanı da görür ve gösterir. (V) Bizim Şehir'in kapağın- daki Zeynep Çevik'e ait karikatür, Kenan Yılmaz'ın kitabının âdeta ana fikrini özetliyor. (VI) Yüksek apartman ve fabrika bacalarında oluşan büyük bir şehir ve onun altında görünen iki çıplak ayak. KONDYDONIENT Bu parça iki paragrafa bölünmek istense ikinci paragraf numaralanmış cümlelerden hangisiyle başlar? A) II C) IV p) V E) VI B) III

5. Düşüncelerimizi başkalarına anlatmak için kullan- dığımız yazının resimden gelme olduğu bilinen bir gerçektir. İnsanoğlunun ortaya çıktığı günden beri medeniyet âleminde eski Mısır'da gördüğümüz ve adına hiyeroglif dediğimiz yazı, resimlerden meydana gelmiştir. Duygu ve düşünceleri anlatmak için kulla- nılan resimler sonraları heceleri gösteren şekillere dönüşmüş, sonuçta hangi zamana rastladığı bilinme- yen bir dönemde heceler bölünerek harfler meydana gelmiştir. Resim, yazı örneklerinin MÖ 4000 yıllarına kadar gittiği sanılmaktadır. Değişik hayat tarzları, de- ğişik yaratmaları da getirmiştir. Uygarlığın hızla geliş- tiği Mezopotamya ve Mısır'da MÖ 3500 yıllarında pik- tografinin ilk örneklerinin kullanıldığı bilinmektedir. Nil vadisindeki araştırmalar hiyeroglif yazının anası olan Mısır piktograflarını ortaya çıkarmıştır. Mezopotam- ya'da çivi, Mısır'da hiyeroglif hâlini alan resim yazıla- rin aralarında benzerlik olmasına rağmen hangisinin önce kullanılıp diğerini etkilediği bilinememektedir. Biliyoruz ki yazı, resim karakteristiğinden doğmuştur. Yazıdan önce insanlar duygu ve düşüncelerini yalnız- ca gelişmemiş bir dil ve diğer sanat türleriyle anlatıp türetmeye çalışmışlardır. Etkileri de oldukça sınırlı olmuştur. Yazının icadıyla birliktedir ki tarih ve kültür yeni bir boyuta girmiş, insanlar gelişme çizgilerini ala- bildiğine zorlamış; ticari, siyasi faaliyetler neticesinde kolonileşme, devletleşme fikirleri toplum bünyesinde oluşmaya başlamış, bu alanda büyük başarılar kaza- nılmıştır. Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilme- miştir? A) Yazının kaynağının ne olduğuna B) Resmin yazının oluşumuna katkısına C) İnsanların duygularını resimle yansıttığına D) Yazının devletler açısından önemine E) Yazının resimden ayrılan yönlerine TÜMLER YAYINLARI 7.

B 14. Bilgi kuramının temel problemi, "Bilgi nedir?" sorusuna yanıt aramaktır. Bilginin ne olduğu- nu sorgulayabilmek için genelde bilginin, özel- de de doğru bilginin olup olmadığını saptamak gerekir. Burada asıl sorun doğru bilgidir? "Ge- nel geçer, doğru bilgi var mıdır?" sorusunun .ce- vabını aramak ve bu sorunun cevabını bulmak, aynı zamanda "doğru bilginin imkânı" proble- mini de çözmektir. MLER TESTİ Buna göre; I. İnsan hiçbir şey hakkında hüküm vermeme- lidir. X II. Bir şeyin gerçek açıklamasına ulaşana ka- dar ondan şüphe edilmelidir. III. İnsan onayladığı şeylerden şüphe etmeme- lidir. yaklaşımlarından hangileri doğru bilginin ola- nağını yadsır? A) Yainy A) Yalnız B) Yalnız II D) I ve III (C) Yalnız III E) II ve III

5. B B Osmanlı Devleti'nin en önemli yönetim organı Divan-ı Hümayun idi. Orhan Bey Dönemi'nde kurulan Divan'a Fatih Dönemi'ne kadar padişah başkanlık yaparken Fatih'ten sonra Divan başkanlığı, padişah tarafından sadrazama bırakılmıştır. Sadrazam Divan başkanı olsa da Divan'da alınan kararları padişahın onayını almadan yayımlama hakkına sahip değildi. Parçada altı çizili olarak verilen cümle Divan-ı Hü- mayun'un aşağıdaki özelliklerinden hangisinin bir göstergesidir? Aasama organı olduğunun B Demokratik nitelik gösterdiğinin Danişma meclisine dönüştüğünün Kararlarının ulusal nitelik taşıdığının E) Padişahın üzerinde olduğunun

3. Behçet Necatigil'in şiiri için tek cümleyle anlatmak gerekirse kendine özgü” sözünü kullanabiliriz. Batı'dan, Doğu'dan okuduklarını yüreğinde öğütmüş bir şiir dili oluşturmuştur. Bu parçadakı attı çizilı sözün cümleye kattığı anlam aşağıdakilerden hangisinde vardır? A) Özgün yapıtlar vermeyen bir sanatçının geleceğe kal- ması düşünülemez. B) Bir sanatçı okuduklarını iyice özümsemeden olgun bir kimlik elde edemez. - C) Bir sanatçının üslubu onun imzasında gizlidir. D) Belli kurallar doğrultusunda eser veren sanatçı özgün- lüğü kaybeder. E) Bir sanatçıyı eleştirme yetisine sahip olmak ince bir ironiyi de gerektirir.

Isi ve aile ekleş ine uza m çeliş da me madd finsa men- ha- endi diği 9- 1. C Sanatçıların şiir, hikâye, deneme, eleştiri türlerindeki çalışmala- rını yayımlamak, edebî tartışma ve mülakatlara yer vermek, ba- zı sanat konularını gündemde tutmak ve edebiyatı geniş kitlelere ulaştırmak noktasında en önemli görevlerden biri elbette dergile- rindir. Edebiyat dergileri, canlılığın sürdürülmesini sağlar; bir ba- kıma edebiyatın atardamarıdır onlar. Tartışmalar onlarla sürdürü- lür, akımlar onlarla belirir, onlarla gelişir, güncel konular onlarla gündeme gelir. Edebiyatın geniş kitlelere ulaştırılması için de der- giler birer basamaktır. Kitap okuru, edebiyat okuru dergilerle yeti- şir. Hatta diyebiliriz ki bu anlamda dergilerin kitaplardan daha üs- tün bir yeri vardır. Bu parçadan aşağıdakilerin hangisine ulaşılabilir? que A Kitaplar, dergilere göre daha çok okuma kolaylığı taşıdıkların- AXKitap dan okurların her zaman birinci önceliği olmuştur. net By Yazarların edebiyata duydukları sevginin en net dışarı vurul- duğu alanlar, gazete ve dergiler olmuştur. ocy Edebî ürünlerini ve yazılarını dergilerde yayımlayan sanatçı- lar, edebiyatın toplum içinde yer edinmesinde daha fazla rol üstlenirler. Dergilerin kitap tanıtımı yaparak okurları istedikleri yapıtlara beg yöneltmesi; okurları, kendilerini yetiştirmeleri adına olumsuz etkilemektedir. E) Dergilerde güncel konuların yer alması, onlara aynı zamanda gazete özelliği kazandırmaktadır.

TEMEL YETERLİLİK TESTİ İnsan zihniyetinin, duygularının, iradesinin en iyi terbiye şek- li, o insanın iç dünyasına en uygun yaklaşma şeklinin bulun- masına bağlıdır. 5. Bu cümlede anlatılmak istenen düşünce aşağıdakiler- den hangisidir? A) Bir insanın en doğru ve güzel bir biçimde eğitilmesi, onun en iyi ne şekilde eğitilebileceğinin belirlenmesine bağlıdır. B) insan, duygularını ve iradesini terbiye etmeye öncelikle kendi psikolojisini tanımakla başlamalıdır. C) Bir insanda duyguların ve iradenin terbiye edilmesi, çok sabır gerektiren ince ve titiz bir uğraşı neticesinde gerçek- leşir. D) İnsanın iç dünyasına kolayca girebilen ögelerin başında müzik geldiğinden bozuk davranışların iyileştirilmesinde müzikten faydalanılabilir. E) Bir insanın, duygularıyla aklını eğitmesi, sadece kuş ve su sesleriyle örülü bir yerde sürekli bulunmasına bağlıdır. 7.

22231285 de 24. Halklan bir araya getiren bir iş birliği, Birleşmiş Millet- lerin kuruluş amacıydı! Dünya barışı için ulusal egola- rin aşılması hedefleniyordu. Bu amaç için ilk koşul, ev- rensel bir anlamı olacak bir anlaşmanın yani BM Antlaşması'nın çatısını oluşturmaktı. 50 ülkenin tem- silcileri 26 Haziran 1945'te San Francisco'da kuruluş antlaşmasını imzaladıklarında hala iki dünya savaşının etkisi altındaydılar. Nitekim ön sözde yer alan "Biz Bir- leşmiş Milletler halkları, gelecek kuşakları bir insan ya- şamı içinde iki kez insanlığa tarif olunmaz acıları geti- ren savaş felaketinden korumaya karar verdik." ifade- lerinde de bu tedirginliğin yansımaları görülüyordu. "Ekonomik, sosyal, kültürel ve insancıl nitelikteki ulus- lararası sorunları çözmede ve ırk, cinsiyet, dil ya da din ayrımı gözetmeksizin herkesin insan haklarına ve te- mel özgürlüklerine saygının geliştirilip güçlendirilme- sinde uluslararası iş birliğini sağlamak" da antlaşma- nın ilkeleri arasında sayılıyordu. Bu parçadan hareketle "BM" ile ilgili aşağıdakiler- den hangisi söylenebilir? O Belirli devletlerin güdümünde kurulduğu B Dünya barışını sağlamada başarılı olamadığı Halis niyetler etrafında oluşturulduğu DTüm dünyayı kapsayan hak ve özgürlükleri barın- dırmadığı E) Oluşumuna Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra ka- rar verildiği 26 7

30. Rezonans Kanunu, evrendeki her şeyin birbiriyle titre- şimler aracılığı ile nasıl iletişim hâlinde olduğunu anlama- mızı sağlar. Vücudumuzun her bir organı ye hücresi de dahil olmak üzere dünyadaki bütün nesnelerin ve can- lıların kendilerine has titreşimleri vardır. Bu, madde için de böyledir. Maddenin titreşim enerjisini incelediğimiz- de farklı objelerin genellikle farkk frekanslarda titreştiğini görürüz. Bazıları da aynı veya benzer frekansta titreşir. Bunu piyanodan da biliriz; piyanonun herhangi bir tuşu- na bastığımız zaman bu tuşla uyumlu olan diğer bütün teller de titremeye başlar. Notaların daha pes veya tiz olması hiç önemli değildir. Uygun frekansta olmaları on- ların iletişime geçmeleri için yeterli olacaktır. Bu paragrafta aşağıdakilerden hangisine değinilme- miştir? 91 A) Rezonans Kanunu, canlı ve cansız bütün varlıkların bir titreşime sahip olduğunu ifade eder. B) Nesneler ve canlılar titreşim yoluyla birbiriyle etkile- şim içindedirler. C) Piyano tuşlarının uygun frekanslı olmaları tuşların birbirleriyle titreşmeleri için yeterlidir. D) Bazı maddelerin frekansları aynı olabilir. E Rezonans Kanunu evrendeki her şeyin arasında bir letişim olduğunu belirtir.

27. İnsan kendi varoluş sebebini arayan ve bunu kav- ramaya çalışan en soylu varlıktır. Kendini gerçek- leştirmek için yaşam ve dünyanın işleyişine kafa yoran insan, böylece kendi dünyasını kurar. Bu sü- reç insan için birçok çıkmazı ve çatışmayı da do- ğurur. Çünkü yaşam, dünya ve insan durmaksızın değişir. Edebî eserler bu değişim ve çıkmazların ele alındığı estetik bir alandır. Şiir, masal, destan, öykü ve roman gibi edebî türler insanın dünya üze- rindeki trajik yolculuğunun metne yansımasıdır. İn- san bu yolculukta kendisinin ve dünyanın farkına varır. Bu parçadan aşağıdakilerin hangisine ulaşıla- maz? A) İnsanın dünya üzerindeki trajik yolculuğu tüm yazı türlerinde yer almaktadır. B) İnsan, mevcudiyetinin nedenini bulmaya ve bunu anlamaya çalışan bir canlıdır. C) Hayat, dünya ve insanın sürekli değişimini ya- zınsal yapıtlar ele almaktadır. D) insan, öz benliğini gerçekleştirmek adına hayat ve dünyanın işleyişini düşünmektedir. E) Kendi dünyasını kurma sürecindeki insan bir- takım çıkmazlar ve çatışmalar ile karşı karşıya kalmaktadır.

24. Açılmaz ne bir yüz, ne bir pencere Bakıldıkça vahşet çöker yerlere Geçer boş sokaktan, hayalet gibi Şitaban u puşide-ser bir sabi Küçük, pür heves, gevherin katreler Sokaklarda, damlarda pür ihtizaz Olur muttasil nevha-ger, nağme-saz Sokaklarda, damlarda pür ihtizaz Küçük, pür heves, gevherin katreler Tevfik Fikret'e ait bu şiirde parnasizm akımının aşa- ğıdaki ilkelerinin hangisinden söz edilemez? A) Uyak, ses uyumu gibi ögelerle Kurulan biçim mü- kemmelliği önemsenmiştir. B) Dış dünyanın betimlenmesi söz konusudur. C) "Sanat, sanat içindir." anlayışı benimsenmiştir. Tarihteki mutlu dönemlere duyulan özlem söz ko- nusudur. E) Söz sanatlarından yararlanılmıştır. 11. SINIF - Türk Dili ve Edebiyatı Testi 4D Serisi Ⓡ 6