Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları

1. Metin Karşılaştırma ve Metinlerin Ortak Özellikleri 1. metin Bugün bir sohbahar günü pencerem açık ve yağmur var. Yağmurun sesini dinliyorum göz- lerim kapalı. Çürümüş yaprak kokusu duyu- yorum. Gözlerimden yaşlar boşanıyor elim- de olmadan. Bir bakıyorum ki yine köy yol- larındayım. Aşağıdakilerden hangisi bu metinlerin ortak yanlarından değildir? A) Kişisel görüşlere yer verilmesi BI. kişi ağzından aktarılması Doğa ile ilgili hissedilenlere yer verilmesi D) Karşılaştırmaya yer verilmesi TEST 29 2. metin Nasıl anlatacağımı bilmiyorum ama hayatımda yeni bir sayfa açmaya karar vermiştim. Ken- dimi özgür hissediyordum, ipini koparmış deli dana gibi çayıra, bayıra salmıştım kendimi ve çok da mutluydum. Eski işlerimi bırakıp yepye- ni bir hayata kanat çırpıyordum. Tabiat benim için arkadaş, dost kısacası her şey olmuştu. M 3.

♥ O 48-50. SORULARI AŞAĞIDAKİ BİLGİLERE GÖRE CEVAPLAYINIZ. DİKKAT! SORULARI BİRBİRİNDEN BAĞIMSIZ OLARAK CEVAPLAYINIZ. Asli, Burak, Ceyda, Defne, Esin ve Fırat bir kitabevinden romanlar, öykü kitapları, şiir kitapları, yemek kitabı ve der- giler satın almışlardır. Burak ve Fırat erkek, ötekiler ka- dındır. Bu kişilerin kitabevinden aldıklarıyla ilgili aşağıdaki bilgiler verilmiştir: Herkes 2 farklı çeşit kitap ya da dergi almıştır. Toplam 3 roman, 4 öykü kitabı, 2 şiir kitabı, 1 yemek kitabı ve 2 dergi almışlardır. Ceyda 1 dergi ve 1 öykü kitabı almıştır. Defne ile Esin'in aldıkları aynıdır, Aslı ile Burak'ın al- dıkları farklıdır. Yemek kitabı alan kadındır ve şiir kitabı da almıştır. RI 49. Aşağıdakilerden hangisi kesinlikle yanlıştır? A) Aslı şiir kitabı almıştır. B) Burak dergi almıştır. C) Burak şiir kitabı almıştır. D) Defne roman almıştır. E) Fırat şiir kitabı almıştır.

Ahmet, Burcu, Cem, Deniz ve Emre adlı öğrenciler belli bir sırada kantinden nar suyu, portakal suyu ve vişne suyu satın almışlardır. Oğrencilerin meyve sularını satın alma sıralarına ve aldıkları meyve suyu çeşidine ilişkin kimi bilgiler şu şekildedir: Ahmet . Her bir öğrenci sadece bir çeşit meyve suyu satın almıştır. SI2 Blarak cevaplayınız. 53. Buna göre 1. Ahmet, II. Cem. III. Emre Aynı meyve suyundan en fazla iki tane satılmıştır. Vişne suyu satın alan tek bir öğrenci vardır. Burcu ve Deniz, meyve sularını Ahmet ten önce satın almışlardır. Beb>A Emre, meyve suyunu ikinci sırada satın almıştır. Cem meyve suyunu Ahmet'ten sonra satın almıştır. Dördüncü sıradaki kişi portakal suyu satın alraştır. Ikinci ve üçüncü sıradaki kişiler aynı çeşit meyve suyu satın almıştır. Burcu cem L.Sira D) I ve II Denit adlı Ağrencilerden hangileri portakal suyu satın aimiş olabilir? Avtalnız B) Yalnız II S A- Emre 4ira re E) I, II ve III D S C) Yalnız III 54. 55 hiçbir kişi, kurum Bu sorulan telif hakları ÖSYM'ye

8. Konfüçyüs'ün Konuşmalar'ı, insana dair elimizde bulunan en eski ve kapsamlı ruhsal betimlemelerdir. Çağdaş bir yapıt tadı veren bu kitap, içerdikleri kadar dışarıda bırak- tıkları ile de önemlidir. Kitabın bize sunduğu, herhangi bir insan değildir. Örnek olmayı nihai amaç hâline getiren ve bu niteliği ile başkaları üstünde etkin olmak isteyen, eksiksiz bir insandır. Nitekim ondaki her şeyin bir anlamı > vardır. Kitabın belirli hiçbir ilkeye dayanmadan esnek bir biçimde örülmüş düzeni içinde bu insan; inandırıcı bir bi- çimde eylemde bulunan, düşünen, nefes alan, konuşan ve susan bir varlıktır. N Bu parçadan hareketle Konfüçyüs'ün Konuşmalar'ı ile ilgili aşağıdakilerin hangisine ulaşılamaz? A) Örnek insanda herhangi bir anlam taşımayan bir özel- lik olmadığını savunur. B) insanı iç dünyasmin zenginliğiyle yorumlayan ilk bü- ünlüklü incelemedir. C) Kadim kültüre aidiyetinin yanında ilkel sıfatıyla da nite- Henmesi son derece güçtür. D) Teorisinin dayandığı fikirleri birey üstünde somutlaştı- rarak okuruna sunmuştur. N > N E) Psikolojik ihtiyaçları göz ardı ederek tasarladığı insan betimlemesiyle öne çıkar. (2020-ADLİ YARGI) > )

TYT/TÜR D DOSEN Dur da parky Düzenlilik algısı bilgi için ön koşuldur ve Greklerin düşünce tarihindeki seçkin yeri edinmeleri de doğaya ciddi bir biçimde bu yönden bakmış olmalarında aranmalıdır. Aslında her toplumun doğaya bir türlü bakışının olduğu ve bu bakışa bağlı olarak bir bilgi yığını oluşturdukları bilinmektedir. Ancak Greklerin kendilerinden önceki toplumlardan ayrılan yönü, düzenliliklerin yer aldığı doğayı, yine düzenlilik fikriyle irdelemeleri gerektiğini düşünmüş olmalarıdır. Bu düşünüş o denli sistemli ve düzenlidir ki ilk ciddi kavramlaştırmaları "izleme" anlamına gelen "theoria" olmuştur. Bu parçanın başındaki boşluğa düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? A) Doğal düzenin ne olduğu, Greklerin tersine Islam filozoflarının en önemli sorunsalı ve esas meselesi konumunda olmuştur B) Varlık bilgisi; doğa karşısında bir vaziyet alıştır, doğanın değişmeyen bilgisini edinme tutumudur, doğaya hüküm sürmek için bilgilenmek isteyen insanoğlunun mücadelesidir Greklerin doğa felsefesinde öncelikle sorulan veya sorgulanan temel unsur, varlığın özünün ve ilk ana maddesinin ne olduğu bilgisidir D) Doğa bilgisi, Greklerde kendisini ileri süren filozofun imgelem yetisine ve yaratıcılığına bağlı olarak değişik biçimlerde imlenmiştir E) Doğa karşısında başlangıçta hayrete düşen Grekliler; kısa süre sonra doğayı izlemeleri gerektiğini, izlediklerinde de doğada bir düzenliliğin olduğunu fark ettiler 28.

27. Bir zamanlar Aspendos kralının çok güzel bir kızı varmış. Hâ- liyle kentteki birçok erkeğin gönlünde de kralın kızıyla ev- lenme hayali yatarmış. Kral, kendisine layık bir damat ada- yı bulmak için bir mimarlık yarışması düzenlemiş.Yarışma sonunda etkileyici su kemerini kentin su sıkıntısını da çöze- ceği için birinci seçmeye karar vermiş. Tam o sırada "Henüz görmediğiniz bir eser daha var kralım!" demiş yanındakiler- bir eser per den biri. "Peki, bir de onu görelim." diyen kral, yeni inşa edi- len tiyatroya yönelmiş. Görkemli sütunları ve heykellerle süs- lenmiş sahnesi, basamak basamak yükselen oturma sırala- rıyla bu tiyatro tek kelimeyle muhteşemmiş. Aşağıdaki sah- nede tiyatronun mimarı heyecan içinde bir o yana bir bu ya- na gezinip duruyor, bir taraftan da "Kral kızını benimle ev- lendirsin!" diye kendi kendine mırıldanıyormuş. İşte, bu mi- rıltıyı ta en gerideki sıradan duyan kral, önce şaşırmış; sesin nereden geldiğini bulmaya çalışmış. Bu sesin, sahnedeki mimardan geldiğini fark ettiğinde bir fısıltının bile en arka si- ralara kadar ulaşmasına hayran kalmış. Bunun üzerine ya- rışmanın galibinin tiyatronun mimarı olduğunu ilan etmiş. Bu parçaya göre aşağıdakilerin hangisi söylenebilir? MAN A) Bir eserin değeri, işlevini en iyi şekilde yerine getirme- siyle kendini belli eder. B Büyük mimari eserler, büyük ideallere sahip kişilerce or- taya konabilir. Görkemli eserler.meydana getirmek, büyük fedakârlık- larla mümkündür. D) şaheserler, üzerinden zaman geçince anlaşılabilen eser- lerdir. E) İyi yönetici, nitelikli insanları değerlendirmeyi başarabi- len kişidir.

YT/Türkçe Kürk Mantolu Madonna, şahsını hem kendi bünyesinde hem insanların nazarında ötekileştirmiş Raif Efendi'nin hayatının kısa bir zaman dilimini anlatıyor. Bu zaman dilimi, yazarın tabiriyle Raif Efendi'nin, hayatın anlamını aşk ekseninde bulduğu bir dönemini kapsıyor. Bu küçük hacimli.ama derin içerikli kitabı okurken yazarın, Raif Efendi üzerinden anlattığı olaylarla ilgili durum tespitlerine hayran kalmamak elde değil. Hayatın anlamsal arayışının, Raif Efendi'yi bu denli ötekileştirmesi; okurlara da hayatın anlamını sorgulatıyor. İçe kapanık bir kişinin duygu dünyasındaki derinliğini son derece güzel tasvirlerle anlatan yazar, aşkın verdiği yaşama sevincinin kısa bir zamana özgü olmadığını, âşık olunan kişi ölse bile ona duyulan sevginin sürekliliğini koruduğunu başarıyla okurlarına hissettiriyor. Bu parçada sözü edilen eserle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz? A) Yaşamın amacını sorgulatan bir iletisinin bulunduğuna B) Yazarın, duygularını okurlara geçirebildiğine C) Rohsal betimlemelerinin yüzeysel olmadığına Yoğun bir anlatıma sahip olduğuna Yazarın kendi yaşamından izler taşıdığına Dr

13. Bu konuda beni eleştirenler de oluyor ama günden güne zayıfladığını düşünüyorum. Özellikle 2000'li yıllardan beri roman düşüşte örneğin. Şiirde de bir tıkanma söz konusu. Öykü o kadar kötü durumda değil. Bazı yazarların öyküleri ustalanın kokusunu taşısa da öykü üzerine, dil üzerine çokça çalışan, kendi sesini bulan yazarlar var. "Yazar" ya da "şair" titrini çok çabuk kazanabilmek, kendi kitabını kolaylıkla bastırabilmek, sosyal medyanın getirdiği görünürlük, bu görünürlüğün çok cezbedici olması pek yaramadı sanki edebiyatımıza. Yazdığı tür üzerine çokça düşünen, yeni biçimler deneyen, dile ve edebiyata yenilikler getiren az sayıda isim var. Özellikle Latin Amerikalı yazarlardan ne zaman yeni bir şey okusam bu düşüncelerim daha da pekişiyor. Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine yanıt olarak söylenmiş olabilir? A) Şiir ve romanın, son dönemde öykünün gerisinde kalmasını neye bağlıyorsunuz? By Son yıllarda okurların edebiyat eserlerine ilgisini nasıl görüyorsunuz? C) Edebiyatımızın bugünkü durumu hakkında neler söylemek istersiniz? D) Daha az yapıt verilmesinde internetin etkisinin olduğunu düşünüyor musunuz? E) Günümüzde edebiyatın yaşamla kurduğu bağı yeterli buluyor musunuz? 14. C C

1. Yaratıcı yazar, nitelikli edebiyatın izini sürerken yazdıklarından başka etkenlere gönül indirmez. O, her zaman en iyisini yazmaya çalışır. Sonunda en iyisini yazabiliyor musunuz? Yazıyorsanız ondan sonra dışarıya bakmaya gerek kalmaz. Bu metnin bir bütün olarak içerdiği anlam aşağıdaki cümlelerden hangisiyle ifade edilemez? A) Başarıya odaklanan bir yazar, eserini meydana getirme sürecinde çevresinde olup bitenlerle ilgilenmez. B) Kendinden öncekilerin ortaya koyduğu nitelikli edebiyat yapıtlarını iyi bilen sanatçılar, onların oluşturduğu izlekten pek çıkmazlar. C) En iyi olmak isteyen sanatçılar, bu amaçlarına giden yolların dışındaki alanlarda zaman yitirmezler. D) Yazarlıkta yaratıcı olmayı amaçlayanlar, daha önce işlenmiş konulardan ve anlatım biçimlerinden uzak durur, özgünlük peşinde koşar. E) Sanatında sıra dışı olmaya çalışanlar, kendilerine belirledikleri ilkelerle çalışır ve yalnız başarıya odaklanır.

-TYT- A 3 A A 37-38. soruları aşağıdaki parçaya göre yanıtlayınız. Bu sav ülkede çok sayıda "aydın(!)" tarafından ileri sürülmektedir. Değişik dallardaki bilim insanlarından yükseköğretim kurumundaki en önde gelen kişilere kadar birçok kişi tarafından zaman zaman bu iddia gündeme getirilmektedir. Özellikle, ana dili edinim sü- recindeki çocukların kavram gelişimi aşamasında kendi ana dilleriyle üretici - yaratıcı düşünceye ulaşmaları gerekliliği, bilimsel bir gerçektir. Çocukların, edindik- leri kavramları içselleştirmeleri; çağrışımlar yoluyla onu daha önce edindikleri kavramlarla ilişkilendirerek beyinlerindeki kavram örüntüsünü sağlamlaştırmaları, düşünce üretebilmeleri ve bilimsel düşünceye ulaşma- larında tek ve en gerçekçi yoldur. İnsan, ana dilinde içselleştirdiği kavramları her zaman, yetkin olduğu bir başka dizgede, yani bir başka dilde dile getirebilir. 37, Bu parçada altı çizili söz göz önüne alınarak parça- nın başına aşağıdakilerden hangisi getirilebilir? m nu A) Yabancı dil öğrenimi öncelikle yetkin bir ana dili öğretmeni gerektirmektedir. B) İngilizcenin öğretim dili olarak kullanılmasını savu- nanların ileri sürdükleri bir sav da Türkçenin bilim dili olmadığıdır. C) Yabancı dil öğrenmek, ideal insan tipini yetiştirmek için bilimsel bir sav olmamalıdır. 21. yüzyılda en az bir yabancı dil bilmenin önemi, tartışılacak bir sav olmaktan çıkmıştır. Yabancı dil, zorunlu eğitim kapsamından çıkarılma- lıdır, ifadesi yüksek sesle dile getirilmeye başlandı. 38. Yukarıdaki parçaya giriş cümlesi eklendikten sonra UĞUR BR Mr 39 40

39.-40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Memleket edebiyatı olarak bilinen edebi hareketin içinde anılan Cahit Külebi, şiirlerinin özü itibarıyla milli, romantik bir şairdir. Kültürlü bir ailede yetişmiştir. Ede- biyata, şiire ve kitaplara küçük yaşlarda ilgi duymaya başlayan şairin ailesi ve içinde yaşadığı sosyal çevre, bu duyarlığın pekişmesinde etkili olmuştur. Özellikle yatılı okuduğu Sivas Lisesindeki edebiyat ve kültür ortamı onun şiire olan ilgisini gün yüzüne çıkarmıştır. 80 yıllık yaşamını şiirle geçiren şair, yaşadığı dönem- de herhangi bir edebi oluşuma ve gruba katılmamış- tir. Eserlerinde sosyal temalarla bireysel temalan bir arada işleyen Külebi, 1930'lardan 1990'lara uzanan dönemde, gelenek çizgisine yakın duran ve milli kay- naklardan yararlanan şiirleriyle orijinal bir şiir kozası örmüştür. Kaynak olarak halk kültüründen ve şiirinden beslenerek bu kaynağı, modem şiirin imkân ve incelik- leriyle birleştirmiştir. Külebi, "şiiri sanatların insana en yakını ve belki de en soylusu" olarak görmüş, samimi, doğal, sade ve rahat söyleyiş tarzıyla her kesimin ilgiy- le takip ettiği bir isim olmuştur. 39. Bu parçada Cahit Külebi ile ilgili aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? A) Gelenekle moderni karıştırarak yeni sentezler üret- tiğine B Gelenekçi tavrından dolayı geniş bir okur kitlesine sahip olduğuna C) Kendine özgü, orijinal bir şiirinin olduğuna DY Milli kaynaklardan yararlandığına Ailesinin ve aldığı eğitimin sanat hayatını olumlu yönde etkilediğine

5. Yunan düşünür Platon "Benzerlikler arkadaşlıkları doğurur." demişti. Aristo benzer bir yorum yapmıştı: "Kendimize benzeyenleri sevdiğimiz söylenir." Düşün- ce ve zevk paylaşımı üzerinde yeşeren arkadaşlıklar içgüdüselmiş gibi görünür fakat bu aldatıcıdır. Çoğu arkadaşlıklar, aile üyelerinin ve eşlerin dışında gelişir. Yani arkadaşlık genetikle ya da neslini devam ettirme amacıyla açıklanamaz. Tersine evrimci biyologlar arka- daşlığı karşılıklı faydaya dayandırıyor. Yani "Sen benim sırtımı kaşırsan ben de seninkini kaşırım." anlayışına. Bu parçada arkadaştık ile ilgili aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? Farklı düşünürlerin görüşlerine BY Ortak noktalar üzerine kurulduğuna Aile üyeleri ve eşlerin dahil olmadığına Çıkar ilişkisine de dayanabildiğine E Genetik ortaklıklardan etkilendiğine

lerce için nesa- ültürü millet azın acini mek izla ar kili Z- L G Veteriner hekimliği mesleği, 1980'li yıllara kadar gelişen teknolojiyle özellikle de teknolojinin biyolojiyle birlik- dikal meslekler arasında yer almasına rağmen 1980'lerde te kullanılmasıyla beraber "Biyomedikal Meslekler" adı veri- Bu grup, paramedikal mesleklere ek olarak biyoloji, kimya len yeni meslek grubunda değerlendirilmeye başlanmıştır. oluşturulmuştur. Veteriner hekimliği, genelde çeşitli yönler- ve fizik mühendisliği gibi mesleklerin de dâhil edilmesiyle den beşerî hekimlik ile karşılaştırılmaktadır. Bu iki meslek arasında birtakım benzerlikler olduğu gibi farklılıklar da mevcuttur. Örneğin tip hekimliği eğitiminde tek bir canlı türü olan "insan" özelinde eğitim verilirken veteriner hekim- liğinde kedi, köpek, kuş, koyun, keçi, inek, at, sürüngenler, balık, arı, kene gibi çeşitli hayvan türlerine yönelik karşılaş- tırmalı eğitim öğretim uygulanmaktadır. Tıp hekimliğinde sadece "insan sağlığı" ön plandayken veteriner hekimliğin- de genelde "hayvan sağlığı"; özelde ise koruyucu hekimlik, sürü hekimliği, halk sağlığı, gıda güvenliği gibi çok çeşitli hizmetler ön planda yer almaktadır. parame 35. Bu parçadan hareketle veteriner hekimliğiyle ilgili aşa- ğıdakilerin hangisine ulaşılamaz? A) Genelde beşerî hekimlik ile birçok yönden karşılaştırıl- dığına B) Koruyucu hekimlik, sürü hekimliği, gıda güvenliği gibi çok çeşitli hizmetler sunduğuna C) Beşerî hekimlikle benzer yönlerinin de D) Biyomedikal meslekler adı verilen meslek grubunda yer almaya başladığına Teknolojiyle birlikte gelişim sürecini tamamladığına bulunduğuna bulunduğuna

Yardımcı Düşünce 3. Franz Kafka'nın Dönüşüm adlı eseri toplumsal açıdan incelendiğinde, eserin güçlü bir toplum eleştirisi yaptığı görü- lür. Eserin kahramanı Gregor Samsa üzerinden burjuva toplumu, bu toplumun istekleri, zamanın her anını bölüp hesap- layan insanların sosyal ilişkilerden aile yaşamına kadar bütün ilişkilerinde çıkara dayalı ilişki kurması, paranın toplumda etik kavramların önüne geçmiş olması gibi toplumsal krizleri eleştirmektedir. Bir sabah böceğe dönüşmüş olarak uya- nan Gregor Samsa, olağan bir dünyanın akışını kesintiye uğratan uyumsuz bir deneyimdir. Samsa, uyumsuz özelliklere sahip olsa da Kafka'nın bakışıyla gün- delik gerçeklerden, yaşanılan toplumdan kopuk, bütünüyle uyumsuz bir karak- ter değildir. Kafka, böceğe dönüşme gibi gerçek dışı bir durum üzerinden çıkar ilişkisine dayalı burjuva toplumunun insanları yabancılaştırıp yalnızlaştırdığı vurgusunu yapmak istemiştir. Bu parçada Dönüşüm adlı eser ile ilgili aşağıdakilerden hangisine deği- nilmemiştir? Birçok açıdan sosyal bir hiciv özelliği gösterdiğine Absürt motifler üzerinden gerçek durumlara değindiğine İnsanın sosyal bunalımlarına eğildiğine Tamamıyla gerçek hayattan uzak bir nitelik taşıdığına E) Burjuva toplumunun sosyal ilişkileri belirlediğine RAF BENİM HOCAM TAKTIKLERLE PARAGRAF BENİM HOCAM TAKTİKLERLE PARAGRAF BENİM HOCAM TAKTIKLERLE PARAGRAF

TÜRKÇE TESTİ 32. Sema Kaygusuz'u usta bir hikâyeci olarak öne çıkaran, sa- dece yaptığı işi ciddiye alması değildir. Anlattığı insanların tasavvur ve tahayyül iklimlerinde gezinebilmek, dahası oku- yanı da o iklimle hemen kaynaştırmak gibi yabana atılama- yacak bir meziyete sahiptir Kaygusuz. İster yazarın hayal gücünün kıvrımlarında nakışlansın isterse hayatın zıvanası yitik kaldırımlarından devşirilsin; birdenbire, durup dururken hatta hiç gereği yokken bize ait bir dünyanın kapılarını açı- yor, kimi zaman da açmakla kalmayıp bu dünyayı nicedir olur olmaz gerekçelerle nicedir ihmal ettiğimizi de yüzümü- ze çarpıyor. Zaten her biri büyük bir itina ile şekillendirilmiş tespih tanesi gibi duran hikâyelerin derinliği de burada yatı- yor. Bu parçada sözü edilen yazarla ilgili olarak aşağıdaki- lerden hangisi söylenemez? A) Kaleme almış olduğu öyküleri belli bir şekilde ve düzen- de okuyucularına sunmaktadır. B) Yazarın usta bir hikâyeci olarak önde olmasında birçok etken vardır. C) Eserlerinde yer verdiği kişileri, duygu ve düşünce dün- yalarıyla birlikte anlatmaktadır. D) Eserlerinde, okurların kendi dünyalarında ihmal ettikleri durumların farkına varmalarını sağlamaktadır. E) Eserlerinde, ilk olarak sığ gibi duran fakat zaman içinde okuyucuyu içine çeken olaylara yer vermiştir. 33. Vincent Van Gogh'un "Zeytin Toplayan Kadınlar" tablosu- nu kapağına taşıyan Sesin Sahibi, Evren Uzar'ın ilk kitabı olma özelliği taşır. On dört öyküden oluşan kitapta kendine çekilen, kendi içinde yaşayan ve farklı insanlara açılamadı- u inin voinutlık vasavan karakterlerin çokluğu dikkat çeker.

TYT/Türkçe 31. Şehrin gürültüsü, kargaşası ve kalabalığı içinde kalen günümüz insanı için yalnız kalma düşün- cesi, bazen çok cazip gelebilmektedir. Ancak yine de bu kalabalıktan uzak olmaya çalışma ile "Kalabalıklar arasında yalnız hissetme" dü- şüncesi arasında günümüz insanı paradoksal bir çerçeveye düşer. Hem kalabalıktan uzak- laşıp yalnız kalmak, rahatlamak ister hem de kalabalıklar içinde yalnız kaldığını hissedebilir. Eğer yalnız hissetmek istemediği hâlde yalnız hissediyorsa rahatsızlık verici bu hisle baş et- mesi gerekebilir. Insanlar, istemedikleri zaman bu durumla baş etmek için "yabancılaşma ve sosyal izolasyon, sosyal destek, romantik iliş- kiler, davranışsal baş etme" gibi yöntemlere başvururlar. Bu parçadan hareketle; Aile içi şiddetten kaçıp kurtulmak isteyen çocuk II. Sınıfta kimseyle konuşmak istemeyen öğ- renci III. Okçuluk takımında istenmediği için takım- dan dışlanan sporcu numaralanmış durumlardan hangilerini ya- şayanlar "istemedikleri zaman bahsedilen du- rumla baş etmek için yeni yöntemlere" başvu- rur? A) I ve III D) I ve II (3) ve III Yalnız III EXI, II ve III -isem yayıncılık