Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları

nız. ÖZDEBİR db YAYINLARI keşfedilen eyecanlan- urt ve ger- en eski ma- anılarak us- atsal yete- Bu keşif, sa- ayandırıla- n sonra bi- gili teoriler rden tam çizilmişti. bir anlayış ar, sanatın cağını ileri meler oluş- düşünü- ilgili ola- hayvan- kıldığına a laşılabi- ayvanla- güvenlik geçme- i resim 39.-40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Göz kırpma, insan organizmasında bir zorunluluk olup yetiş- kinler dakikada ortalama 10-15, bebekler ise 4-5 kez göz kır- par. Yaşla doğru orantılı artış gösteren göz kırpma sayısı yetiş- kinlikte maksimum değerine ulaşır. Göz kırpmanın amacı, gözü sürekli olarak temiz tutmaktır. Bebeklerde gözün ön tarafında dış dünya ile temas eden bölüm, yetişkinlere kıyasla daha küçük olduğu için bebek gözü daha geç kurur, gözde daha geç nemlendirme olur. Bebeklerin uzun uyku süreleri de gözleri- nin daha uzun süre nemli kalmasına olanak sağlar. Yetişkinler, yüksek dikkat ya da görsel takip gerektiren durumlarda daha az göz kırpar. Benzer şekilde, bebeklerin yeni geliştirmeye baş- ladıkları görsel deneyim ile dış dünyayı sürekli algılama ve ta- nıma çabalarının göz kırpma sayısını düşürdüğü görülür. Göz kırpma davranışı, beyinde dopamin adlı kimyasal sinyal taşıyı- cının miktarı ile de değişkenlik gösterir. Araştırmalar, bebeklerde dopamin sisteminin henüz yeterince gelişmemiş olmasının dü- şük göz kırpma sayısında etkili olduğunu göstermiştir. 39. 1.Sayısının, beyindeki kimyasal sinyal taşıyıcılarının mikta- rına bağlı olduğu Çocukluktan başlayan tıbbi bir takibi zorunluğu kıldığı III. En önemli işlevinin, göz kuruluğunu giderme olduğu Yetersiz sayıda olmasının, göz yapısında değişimlere se- bep olabildiği Arboge Bu parçadan hareketle "göz kırpma" ile ilgili olarak yukarıda- kilerden hangileri söylenemez? AXI ve Il D) III ve IV B) II ve IV E) Yalnız IV 40. Bu parçadan aşağıdakilerin hangisi çıkarılabilir? Yalnız III A) Dopamin maddesinin bebeklerin uyku düzenini olumlu

MIL A Haruki Murakami'nin son kitabi Birinci Tekil Şahıs'ta olaylar; orta yaşlarda, özgür, entelektüel, müziğe düşkün bir kişinin ağ- zından aktarılır. Bu anlatım Japon edebiyatında "ben-roman" şeklinde ifade edebileceğimiz geleneği çağrıştırır. Aynı zamanda itiraf romanı olarak da adlandırılan bu tür, yazarın kendi yaşa- mından yola çıkarak içini döktüğü ve kendisiyle yüzleştiği bir edebî yöneliştir. Başkahramanın yaşadığı maceralar kimi yer- lerde yazarın hayatına doğrudan gönderme yapar. Romanda kendi benliğini bulma çabasında özgür karakterler de yer alı- yor. Yazarın kimi zaman kurguyu içi boş satırlarla doldurduğu görülse de roman soluk soluğa okunuyor. Başka eserlerine benzer motifler yer alsa da bu kitabın, yazarın kendine özgü kalemini hissettiren yönler barındırdığı görülüyor. ÖZDEBİR YAYINLARI n Bu parçada sözü edilen yapıtla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz? A) Olayların yüzeysel biçimde aktarılmadığı B) Öz eleştiri içerdiği C) Kahraman bakış açılı anlatıcı kullanıldığı D) Otobiyografik nitelikler taşıdığ E) Kimi gereksiz ayrıntıların yer aldığı

Edebî ve fikri alanda pek çok kitaba imza atmış olan Rasim Özdenören, elli beş yıllık yazarlık serüveninde on öykü kitabı yayımlamıştır. Pek çok edebiyat dergisinin de kurucuları arasında yer alan Özdenören, edebiyat kura- mına dair yazdığı yazılarla da edebî eserlerine düşünce boyutu kazandıran yazarlardan biridir. İslam uygarlığının kendine özgü değer yargılarını ve duyarlılığını öyküleri- ne taşıyan yazar, öykülerini bir mesaj verme kaygısı ile yazmadığının da altını çizer. Öykü kitapları tematik olarak okunduğunda bu eserlerin yabancılaşma ve başkaldırı, çözülmenin ekonomik boyutları, ölüm ve ahiret düşüncesi, aile, çocuk, ev ve tasavvuf üzerine yoğunlaştıkları görülür. 6. Bu parçada Rasim Özdenören ile ilgili aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? A) Eserlerini yazarken genellikle dinî duyarlıkla hareket ettiğine B) Öykülerinde bireysel ve toplumsal olgulara odaklan- dığına Roman yazarlığı dışında dergi yayıncılığı da yaptığı- na Bazı eserlerinde okura mesaj verme çabasında ol- madığına E) Hem edebî hem de düşünce alanlarına dönük eser- ler verdiğine 2612/22-02 4 8. Aşa yap A) B) C)

2. PARAGRAF 1. Şairler Doğrucu Davut'tur. Kendilerine göre doğru bildikleri vardır ve hayatta doğrularından sapmama- ya, ödün vermemeye çalışırlar. Ne pahasına olur- sa olsun doğru bildiklerini söylemekten çekinmez- ler. Haksızlığa ise hiç tahammül edemezler. Nerede ezilen, hakkı yenen birilerini gördüler bir anda onla- rin savunucusu olur, tepkilerini güçlü bir dille orta- ya koyarlar. Kendilerine ya da usta belledikleri, sev- dikleri şairlere yapılan haksızlıklar onların parlayıp coşmalarına yeter. Öyle kızar, sinirlenirler ki hemen kaleme kâğıda sarılıp bir yazı döşeyiverirler. O an- da düzyazıyı sevmedikleri akıllarına bile gelmez. En ağır hakaretleri, en ince alayları ve de en şiirsel aşa- ğılamaları hep şairlerin yazılarında görürsünüz. On- ların şairliklerinden gelen sözcükleri farklı anlamlar- da kullanma gücü yazılarına yansır, adeta haksılık yapan kişileri yazılarıyla döverler. Bu parçada bahsedilen şairlerin, 1. Tepkilerini şiir yoluyla dile getirmek II. Doğru bildiklerini söylemekten çekinmemek III. Haksızlıklara sessiz kalamamak özelliklerinden hangilerine sahip olduğu söyle-M nebilir? A) Yalnız I B) Yalnız II D) I. ve II. Memleket hikâyelerindo C) Yalnız III. E) II. ve III. TE 3. PO SER

TYT/Türkçe 5 ve 6. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. I. Gazeteci: Uzman: - Yeryüzünün %29'unu karalar, %71'ini sulak alanlar oluşturur. Sulak alanların %97'si ise okyanuslardır. Bu kadar geniş bir alanı kaplayan okyanusların kirlenme- si özellikle son otuz yılı aşkın süredir deniz canlıları için büyük bir tehdit oluşturuyor. Okyanus kirliliğinin en önemli sebepleriyse plastik atıklar, atmosferde artan karbondioksit miktarı ve deniz yoluyla taşınan petrolün okyanuslara dökülmesidir. II. Gazeteci: (11) ---- Uzman: -Günümüzde okyanuslardaki plastik kirliliğini azalt- mak için plastiklerin biyolojik olarak parçalanabilir özel- likte üretilmesine ve geri dönüşüm sürecini geliştirmeye yönelik araştırmalar yapılıyor. Ayrıca gittikçe artan hava kirliliğinin azaltılmasında kullanılmaya başlanan yenile- nebilir ve temiz enerji kaynaklarının okyanus kirliliğinin azaltılması için de kullanılması en çok üzerinde durulan çözümler arasında yer alıyor. 5. Bu diyalogda boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisi sırasıyla getirilmelidir? A) (1) Okyanuslardaki kirliliğin nedenleri nedir? (11) Okyanuslardaki kirliliğin insan yaşamına etkisi nasıldır? B) (1) Okyanuslardaki su potansiyeli hakkında bilgi ve- rir misiniz? (11) Okyanus kirliliğiyle ilgili alınan önlemler yeterli mi? C) (1) Okyanuslardaki kirlilik için ne söylersiniz? (II) Okyanuslardaki kirliliğin azaltılması ve önlenme- si için ne gibi tedbirler alınıyor? D) (1) Dünya su potansiyeli içinde okyanusların yeri nedir? (1) Okyanusların kirlenmesi karşısında insanların duyarsız kalmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? E) (1) Insanların okyanuslardaki su potansiyelinden gereği gibi yararlanamamasının nedeni sizce nedir? (II)Okyanusların kirlenmesini önleyici tedbirler ne- den yeterince etkili olamıyor? endemik- Her iki yanıtta da karşılaştırma yapılmıştır. Her iki yanıtta da görüşlerin inandırıcı olması için sayısal verilerden yararlanılmıştır. III. soruya verilen yanıtta kişisel görüşler de belirtile rek toplumda farkındalık oluşturulmaya çalışılmıştır. IV. II. soruya verilen yanıtta dolaylı anlatıma başvuru larak farklı görüşlerden yararlanılmıştır. Uzmanın verdiği yanıtlarla ilgili olarak yukarıdaki- lerden hangileri söylenebilir? B) Yalniz II A) Yalnız I D) I ve IV hak ediyor C) Yalnız III E) Il ve H 7. Portekiz'in en eski şehirlerinden biri olan Guimaraes, Akdeniz tarzı eski dokusunu çağdaş unsurlarla har manlarken Avrupa Kültür Başkenti unvanını fazlasıyla 11 hakediyor. Trenle Lizbon Havalimanı'na yaklaşık dör HT IV saat uzaklıktaki şehrin eski meydanı Largo da Oli-veira, V sababın ilk ışıklarına kadar hareketli kafelerle çevrili. Bu parçada altı çizili sözlerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır? A) I B) II e) III D) IV E) V

MIL A Haruki Murakami'nin son kitabı Birinci Tekil Şahıs'ta olaylar; orta yaşlarda, özgür, entelektüel, müziğe düşkün bir kişinin ağ- zından aktarılır. Bu anlatım Japon edebiyatında "ben-roman" şeklinde ifade edebileceğimiz geleneği çağrıştırır. Aynı zamanda itiraf romanı olarak da adlandırılan bu tür, yazarın kendi yaşa- mından yola çıkarak içini döktüğü ve kendisiyle yüzleştiği bir edebî yöneliştir. Başkahramanın yaşadığı maceralar kimi yer- lerde yazarın hayatına doğrudan gönderme yapar. Romanda kendi benliğini bulma çabasında özgür karakterler de yer alı- yor. Yazarın kimi zaman kurguyu içi boş satırlarla doldurduğu görülse de roman soluk soluğa okunuyor. Başka eserlerine benzer motifler yer alsa da bu kitabın, yazarın kendine özgü kalemini hissettiren yönler barındırdığı görülüyor. DEBİR YINLARI 38. Bu parçada sözü edilen yapıtla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz? A) Olayların yüzeysel biçimde aktarılmadığı B) Öz eleştiri içerdiği C) Kahraman bakış açılı anlatıcı kullanıldığı kullanıldı D) Otobiyografik nitelikler taşıdığ E) Kimi gereksiz ayrıntıların yer aldığı

28. Alfa kuşağı, küresel kuşak veya ekran kuşağı olarak da isimlendiriliyor. Alfa kuşağının tüm bireyleri, yeni bir yüzyılda doğdu. Bu nedenle öncekilerden tamamıyla farklı bir kuşak olarak görülüyorlar. Kuşaklarla ilgili ça- lışmalar yürüten araştırmacılar; X, Y ve Z kuşakların- dan sonra bu kuşağı, alfabenin başına dönüp A, B ve- ya C harfleri ile ifade etmediler. Çünkü bunun eskiye dönüşü ifade ettiği düşünülebilirdi. Tüm bireyleri ile ye- ni yüzyılın nesli olması nedeniyle yeni bir başlangıç ola- rak görülen Alfa kuşağı, adını Yunan alfabesinin ilk har- fi olan Alfa'dan alıyor. Alfa kuşağının en büyüğü şu an 10 yaşında. Y kuşağının çocukları olan Alfalar, Gama kuşağının (2040-2054) da ebeveynleri olacak. Bu parçada Alfa kuşağıyla ilgili aşağıdakilerin han- gisine değinilmemiştir? A) Diğer kuşaklardan ayrılan yönüne B) İsminin konuluş nedenine V CAdlandırıldığı diğer adlara / D) Adını aldığı ulus alfabesine- E) Yaşam sürelerinin ortalamasına

AILA 15. Başka insanların sizi önemsemediğini varsayar, buna öylesine ikna olursunuz ki araştırma gereği bile duymazsınız. Diyelim ki mükemmel bir konferans veriyorsunuz ve öndeki dinleyicinin uyukladığını fark ettiniz. "Dinleyiciyi çok sıktım." diye düşünebilirsiniz. Aslında, sıktığınızı düşündüğünüz dinleyici bir gece önce yaşadığı bir sıkıntıdan dolayı sabaha kadar uyuyamadığı için sizi izleyememektedir ama aklınıza ilk gelen onun "Bu sıkıcı adamı dinleyeceğime uyurum daha iyil" diye düşünerek uykuya daldığıdır. Yolda yanınızdan bir arkadaşınız geçiyor ve "Merhaba!" demiyor. Yanlış bir kanıya varıp "Beni görmezlikten geliyor. Belki de beni artık sevmiyor." diye düşündünüz. Oysaki arkadaşınız derin düşüncelere dalmış olduğundan sizi fark etmiyor bile. Bu parçadan aşağıdakilerden hangisine ulaşılabilir? ÖZDEBİR YAYINLARI la A) Sosyal hayat mutlaka bir miktar belirsizlik taşır, bu yüzden onları anlamlandırmaya çalışmak doğal bir davranıştır. B) Kişilerin sosyal yaşamına daha çok, tecrübeyle edinilen öğrenilmiş davranışlar yön vermektedir. C) Bir konu hakkında birçok kez haksız yere suçlanan insan zamanla bu suçlamaları içselleştirir ve onlara inanmaya başlar. D) insanlar, karşısındaki kişinin davranışlarından yola çıkarak onların zihninden geçenler hakkında varsayımlarda bulunmaktadır. E) Kişi, dikkatini ve enerjisini başkalarının kendisi hakkındaki düşüncelerine yoğunlaştırmak yerine karşılaştığı zorluklarla baş etmeye çalışmalıdır.

f(5)=4 ve f(-1)- ksiyonu bire bir, ör U2 2 21/0 DIN ÖZDEB YAYINLA A I 13. Sonuçları Journal of Neuroscience'ta yayımlanan çalışmada yer alan kişilere popüler bir podcast serisi olan The Moth Ra- dio Hour'dan hikâyeler dinletildi. Daha sonra katılımcılara pod- cast kayıtlarındaki aynı hikâye okutuldu. Araştırmacılar, man- yetik rezonans görüntüleme (MRI) yöntemini kullanarak okur- ken ve dinlerken katılımcıların beyninde etkinleşen bölgeleri karşılaştırdı. Araştırmacılar okutulan ve dinletilen hikâyedeki kelimeleri anlamlarına göre farklı kategorilere (örneğin gör- sel, duygusal, sosyal, konumsal, sayısal) ayırdı. Daha sonra bu kelimelerin MRI verilerine göre beynin hangi bölümlerini et- kinleştirdiğini gösteren üç boyutlu haritalar oluşturdular. So- nuçta dinleme ve okuma için oluşturulan anlamsal beyin ha- ritaları karşılaştırıldığında neredeyse aynıydı. Bu araştırma şunu gösterdi: --- ---- Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakiler- den hangisinin getirilmesi en uygundur? A Aynı hikâyeyi okumakla dinlemek birbirinden farklı eylem- lerdir Bir yazıyı okumak, insanı o yazıyı dinlemek kadar geliştirmi- yor Sese dayalı materyaller, sembollere dayalı görsel mater- yallerden çok daha etkili Okumak dikkat isteyen zor bir eylemken dinlemek basit bir çabayla gerçekleştirilebilir E) Beyindeki aktivite açısından dinlemenin okumaktan ciddi bir farkı yok 15.

en eri - 1 AILA ----. Bu şekilde öğrenme, televizyon programları aracılığıyla sıklıkla gerçekleşir. Doğal izleme ortamlarında, izleyicilerin di- zide meydana gelen olaylar karşısındaki tepkileri bunun gös- tergesidir. İzleyiciler günlük yaşantısında dizi ve film karakter- lerinin kullandığı sözcükleri kullanmakta, yaptığı şakaları yap- makta, giyim tarzını ve saç şeklini taklit edebilmektedir. Kısaca o karakterin sahip olduğu özellikleri taşıyabilmek ve yaptıkla- rını taklit etmek, başka bir ifadeyle onunla bütünleşmek için çaba harcarlar. ÖZDEBİR YAYINLARI 11. Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? A) Model alma veya özdeşleşme en çok kullanılan öğrenme yöntemlerinden biridir LB) Farkına varmadan öğrenmede öğrenen, öğrenme süre- cinde kazandığı davranışın farkında değildir insanlar, hayatta karşılaştıkları problemler arasında bağ- lar kurarak kavrayış yoluyla birçok şey öğrenir a Deneme yanılma yoluyla öğrendiğimiz bilgilerin daha ka- lıcı olduğu biliniyor insanların sürekli maruz kaldıkları olay ve durumlar, onları güdüler ve öğrenmeyi pekiştirir

mizlik hastalığı, eyin kirli oldu- ma, silme gibi ortaya çıkar. luğu, şüphe- üşüncelerdir. bildiği hâlde şi davranış- Sır. Saplan- ancak ba- si obsesif arın dile n mikrop zlenebil- e temiz- sebebi ün te- B B 31. XVIII. yüzyılın başlarında, bir İtalyan tarafından üreti- mide len ve "Köln suyu" olarak bilinen kolonyanın, hoş koku nes vermesinin yanı sıra, tarihte tıbbi amaçla da kullanıldığı een bilinmektedir. Bunun yanı sıra bu güzel kokulu sıvının Türk kültüründe de ayrı bir yeri bulunmaktadır. Etil al- kol, su ve çeşitli esanslar karıştırılarak hazırlanabilen bu üründe çoğunlukla limon, yasemin, gül gibi bitkilerden faydalanılmaktadır. Ülkemizde de İzmir'den Gazian- Step'e, Rize'den Mersin'e kadar pek çok yerde, yöreye özgü bitkiler kolonya üretiminde kullanılmaktadır. Kul- lanıldığında verdiği hoş koku ve serinlik hissiyle insanı ferahlatan bu ürün, bir çeşit parfüm olarak da nitelen- dirilmektedir. Bù parçada aşağıdaki sorulardan hangisinin yanıtı yoktur? TOR uyu heh bel A) Kolonya yapımında hangi çiçeklerden yararlanılmak- tadır? 8730 lidon B) Kolonyanın bileşiminde hangi maddeler bulunmakta- dir? tahib C) Kolenyanın kullanım amaçları nelerdir? D) Kolonyanın en çok kullanıldığı illerimiz hangileridir? E) Kolonya kullanımının insanda uyandırdığı hisler ne- lerdir?

2. Cevaplarınızı, vap Rag 1. 1870 yılında siyasi birliğini tamamlayan ve sanayisi hızla gelişen İtalya, ham madde arayışına yöneldi. Coğrafi konum olarak kendisine yakın ve zayıflamış Osmanlı Devleti'nin Kuzey Afrika'daki son toprağı olan Trablusgarp'a göz dikti. Büyük devletlerden buranın işgali konusunda onay alan italya, 1911 yılı Eylül ayı sonunda Trablusgarp'ı işgal etti. Ara- larında Mustafa Kemal'in de bulunduğu genç subaylar, gönüllü olarak bölgeye gittiler. Mustafa Kemal burada halkı örgütleyerek İtalyanlara karşı Derne ve Tobruk bölgelerinde önemli başarılar kazandı. 18 Ekim 1912'de imzalanan Uşi Antlaşması'yla savaşa son verildi. Trablusgarp ve Bingazi İtalya'ya bırakıldı. Yunan işgaline uğrayabileceği nedeniyle On İki Ada geçici olarak İtalya'ya verildi. Parçada verilen bilgilere göre aşağıdaki çıkarımlardan hangisi yapılamaz? A) İtalya'nın sömürgeci bir politika izlediği B) Mustafa Kemal'in teşkilatçı ve vatansever olduğu C) Osmanlının Kuzey Afrika'daki son toprağını kaybettiği D) Avrupalı devletlerin İtalya'ya teçhizat desteği sağladığı

YON 6. Gazeteci: Neden bu yazara, kahramanlarınıza karşı acımasız olun, dediniz? WA FE Yazar: Yazarın görevi kahramanlarını koruyup kollamak değil- dir de ondan. Gazeteci: Ne demek istiyorsunuz, biraz açar misiniz? Yazar: Kahramanlar ne denli tatlı ve masum olursa olsun, baş- larına korkunç şeyler gelmezse okur, onların nasıl bir insan ol duğunu göremez. ASY Aşağıdaki yargılardan hangisinin bu diyalogdaki yazarın sa- nat anlayışıyla örtüştüğü söylenebilir? OFF Orkülerdeki kahramanların istenmeyen bazı durumlarla baş edebilmesi, bu kahramanın okur nazarında değerini artıracaktır. I B) Öykü ve roman gibi yapıtlarda öncelikli amaç, kahraman- ları tüm yönleriyle okura tanıtmak olmalıdır. ORKCE C) Okur, kurgu temelli eserlerde oluşturulan karakteri ne ka- dar kendine yakın bulursa eseri o kadar çok sevmektedir. D) Yazar tarafından oluşturulan öykü karakterlerinin yaşadık- ları her kötü durum, okurdaki sanat çıtasını yükseltecektir. E) Yurgusal bir karakterin gerçek kimliği, birtakım zorluklarla rşılaştığında belirgin olacaktır. Çözümü nasıl buldun? "p YON 2

olo- ço- edi- da şık vi- el- k, ÖZDEBİR YAYINLARI A Çocukluktan itibaren yaşadıklarım, yazdıklarımın kaynağını oluşturuyor.. . Bazılarında ağırlığı daha baskın bazılarında ise daha hafif oluyor ama her yapıtımda kendine yer buluyor. Bunda bir süre öğretmenlik mesleğini yapmış olmam etkili el- bette. Ancak çocuk ruhlu bir yazar olmam, sanırım böyle bir ayrıntının varlığında daha etkili. 7. --- Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşa- ğıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygundur? A) Modern yaşamdan beslenmeyi önemsememe rağmen ta- rihi olayların cazibesine de kendimi kaptırdığım oluyor B) Durum böyle olunca da eğitim ve öğretim sorunları da ya- pitlarımın bir yerinde var oluyor C) Kültürel değerlere duyarlı olmam, seviyeli bir okur kitle- sine ulaşmamı sağlıyor D) Eserlerimde anlık olayların başkahramanı olan insanı de- ğil, her çağın insanını anlatmak istiyorum E) İnsanları yakından tanımak amacıyla buna daha çok önem veriyorum

JI 25. "Dünya edebiyatı" kavramı ilk defa 1827'de Goethe tarafin- dan kullanılmıştır. Goethe, slirin tüm insanlığm ortak mali of duğunu belirttikten sonra "Şimdilerde ulusal edebiyat sözü pek fazla bir şey ifade etmiyor; çağımız dünya edebiyatı çağı, bu çağı hızlandırmak için herkes kendine düşeni yapmalı." söz- leriyle "dünya edebiyatı çağı"nı müjdelemiştir. Ne var ki Goet- he'nin kehanetinin gerçekleştiği günümüzde "dünya edebi- yatı kavramı, aynı coşku ile karşılanmıyor. Çoğu edebiyat eles- tirmeni dunya edebiyatı ve küresel yayın arenasında Ingilizce- nin hakimiyetinin olduğunu söylüyor. Farklı yazarlarca dile ge- tirilen eleştirilerin odak noktasını, çağımızda edebiyatın ticari bir meta håline gelmesi ve tektipleşmesi oluşturuyor. Bu parçadan hareketle "dünya edebiyatı kavramı ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? ÖZDEBİR YAYINLARI e dose louri A) Bir dönem usta sanatçılar tarafından temsil edilirken gü- nümüzde böyle yetkin kişilerden yoksun kalmıştır. B) Eskiden içi dolu eserve türler için kullanılırken şimdilerde 2100619 o kaliteden yoksun ürünler için kullanılmaktadır. C) Zamanla geniş kullanım alanı daraltılarak belli ülkeler ve diller tarafından kullamkr hale gelmiştir. D) Edebiyatın geleceği adına karamsar bir tablo oluşmasını kasteder nitelikte anlama bürünmüştür. Jewe 27. (1) E) ceriğindeki iyimser anlam, yerini olumsuzluğu ifade eden SCRAQUO wakapi big anlama bırakmıştır. RAS migre

or. p U a J 3. Yaşam, sanat aracılığıyla olumsuzluklardan arınacak; ger- çek benliğimizi, duygularımızı her şeyden çok sanatta bulaca- ğız. (11) Sanat, insanların ve daha büyük ölçekte toplumların en önemli ihtiyaçlarındandır. (III) Sanat, yaşadığımız modern dönemlerde sadece belli ülkelerde yaşayan bir avuç insanın ulaşabildiği bir tekel olarak kalmamalıdır. (IV) Tüm dünya top- lumlarının ortak değeri olarak görülmeli, sanat söz konusu ol- duğunda ulusal sınırlar aşılmah, sanatsal verimler uluslararası boyutlar kazanmalıdır. (V) Çağdaş insanlar, böylece hem üs- tünde yaşadıkları dünyanın değişik kültür ve sanat ürünlerini tanıma fırsatını bulacak hem de kendi öz kültür ve sanatlarını tüm uluslara tanıtacaklardır. Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangileri anlamca bir- birine en yakındır? A) I ve II ON D) III ve IV (B) I've V 21.5 870.3 E) IV ve V C) II ve III