Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları

27 Toplumumuzda üstün yetenekli çocuklar genellikle her
alanda çok başarılı olmaya yönlendirilir. Bu
yönlendirmenin etkisinde kalan çocuk, her şeyi
ödevlerine veya okul projelerine gereğinden fazla
mükemmel yapmak zorunda olduğunu hisseder. Ev
alanlarda eksik kalmasına yol açar. Aksaklıklar
zaman ayırmaya başlar. Onlara ayırdığı zaman, başka
yaşanmaya başlayınca çocuğun yeteneğiyle ilgili
kuşkular ortaya çıkar.
Bazı konularda son derece
Bu durum, bir sorun olarak görülmemeli, çocuklar her
iyiyken bazı konularda ortalama bir başarı gösterebilir.
konuda mükemmel olmaya zorlanmamalıdır.
Üzerlerinde baskı hisseden çocuklarda karın ağrısı,
yeme bozuklukları ve kişilik bozukluğu gibi şikâyetlerin
de görülebileceği unutulmamalıdır.
Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına
göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Oysa bir çocuk, her alanda yetenekli olacak diye bir
kural yoktur
B) Fakat çocuk, tüm çabalara karşın belli alanlarda
ilerleme kaydedemez
C) Belki de daha önce çocuğun yetenek analizi iyi
yapılmamıştır
D) Çünkü çocuk, kendini her konuda üstün yetenekli
olduğuna inandırmıştır
E) Hatta bir süre sonra çocuğun yeteneklerinin farklı
alanlara kaydığı gözlenir
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
27 Toplumumuzda üstün yetenekli çocuklar genellikle her alanda çok başarılı olmaya yönlendirilir. Bu yönlendirmenin etkisinde kalan çocuk, her şeyi ödevlerine veya okul projelerine gereğinden fazla mükemmel yapmak zorunda olduğunu hisseder. Ev alanlarda eksik kalmasına yol açar. Aksaklıklar zaman ayırmaya başlar. Onlara ayırdığı zaman, başka yaşanmaya başlayınca çocuğun yeteneğiyle ilgili kuşkular ortaya çıkar. Bazı konularda son derece Bu durum, bir sorun olarak görülmemeli, çocuklar her iyiyken bazı konularda ortalama bir başarı gösterebilir. konuda mükemmel olmaya zorlanmamalıdır. Üzerlerinde baskı hisseden çocuklarda karın ağrısı, yeme bozuklukları ve kişilik bozukluğu gibi şikâyetlerin de görülebileceği unutulmamalıdır. Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? A) Oysa bir çocuk, her alanda yetenekli olacak diye bir kural yoktur B) Fakat çocuk, tüm çabalara karşın belli alanlarda ilerleme kaydedemez C) Belki de daha önce çocuğun yetenek analizi iyi yapılmamıştır D) Çünkü çocuk, kendini her konuda üstün yetenekli olduğuna inandırmıştır E) Hatta bir süre sonra çocuğun yeteneklerinin farklı alanlara kaydığı gözlenir
e değildir.
emel me-
ayıcı sis-
meseleler
tirir. Böy-
adamları-
n derece
me gücü-
zi "düşü-
edebiya-
ed Âkif,
Hamdi
en" ede-
Eina ay-
amları,
ve za-
ol gös-
iştir?
klıdır.
sanat
ğu bir
da-
ağı-
AKADEMİ DENİZİ
6.
PARAGRAFTA ANA DÜŞÜNCE
Roman, bence edebiyatın insanı, çevresini, insanın ken
elveriş
disi, doğa ve tarihle olan ilişkisini anlatmaya en
türüdür. Çünkü yazarın önünde bunları anlatabilecek hem
yatay hem dikey geniş bir alan vardır. Bu geniş alanda
istediğinde eksiltme ve özetleme, istediğinde detaylı taş
vir ve tahliller yaparak, metin üzerinde serbestçe at kog
turabilir. Oysa aynı imkânı, örneğin bir öyküde ya da şi-
irde bulamayız. Söz konusu türler romana göre sınırlı bir
alana sahiptir. Yazarın veya şairin kelimeleri, cümleleri
serbestçe ve cömertçe kullanması mümkün değildir. Ro-
manda geniş zaman dilimlerine, dolayısıyla daha çok
ya
mekâna ve kişiye açılmak imkânı varken, öyküde ân
da ânlar önemlidir. Hele şiir tamamen âna odaklı ve di-
key ilerleyebilen bir türdür.
18
Bu parçada aşağıdakilerden hangisi vurgulanmakta-
dır?
Şiirin duygusal yoğunluk taşıdığı için romana en uzak
tür olduğu
PARAGRA
Roman konularının insan dışındaki kahramanları iş-
lemeye elverişli olmadığı için genelde kahramanla-
in insan olduğu
Romanın insanı, çevresini, insanın kendisi, doğa ve
tarihle olan ilişkisini anlatmaya niçin en uygun tür ol-
duğu
DÖykü ve romanın benzer özellikleri yanında farklı
özelliklerinin de bulunduğu
E) Şiirde duygunun, romanda ve öyküde olayın öne çı-
karılması gerektiği
Her
Su
la
n
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
e değildir. emel me- ayıcı sis- meseleler tirir. Böy- adamları- n derece me gücü- zi "düşü- edebiya- ed Âkif, Hamdi en" ede- Eina ay- amları, ve za- ol gös- iştir? klıdır. sanat ğu bir da- ağı- AKADEMİ DENİZİ 6. PARAGRAFTA ANA DÜŞÜNCE Roman, bence edebiyatın insanı, çevresini, insanın ken elveriş disi, doğa ve tarihle olan ilişkisini anlatmaya en türüdür. Çünkü yazarın önünde bunları anlatabilecek hem yatay hem dikey geniş bir alan vardır. Bu geniş alanda istediğinde eksiltme ve özetleme, istediğinde detaylı taş vir ve tahliller yaparak, metin üzerinde serbestçe at kog turabilir. Oysa aynı imkânı, örneğin bir öyküde ya da şi- irde bulamayız. Söz konusu türler romana göre sınırlı bir alana sahiptir. Yazarın veya şairin kelimeleri, cümleleri serbestçe ve cömertçe kullanması mümkün değildir. Ro- manda geniş zaman dilimlerine, dolayısıyla daha çok ya mekâna ve kişiye açılmak imkânı varken, öyküde ân da ânlar önemlidir. Hele şiir tamamen âna odaklı ve di- key ilerleyebilen bir türdür. 18 Bu parçada aşağıdakilerden hangisi vurgulanmakta- dır? Şiirin duygusal yoğunluk taşıdığı için romana en uzak tür olduğu PARAGRA Roman konularının insan dışındaki kahramanları iş- lemeye elverişli olmadığı için genelde kahramanla- in insan olduğu Romanın insanı, çevresini, insanın kendisi, doğa ve tarihle olan ilişkisini anlatmaya niçin en uygun tür ol- duğu DÖykü ve romanın benzer özellikleri yanında farklı özelliklerinin de bulunduğu E) Şiirde duygunun, romanda ve öyküde olayın öne çı- karılması gerektiği Her Su la n
a
a
ir
r.
Ş
Z
ir
n
39 - 40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevap-
layınız.
Maraton koşucuları bir yarışta 30 000 ile 50 000 adım
atar. Adım sayısı arttıkça vücut dayak yemiş gibi olur.
Kalp ve akciğerler kasları beslemek için fazla mesai
yapar. Vücut, karaciğerde ve yağda depolanan enerji-
yi harekete geçirir. Deri ve sindirim sistemi düşük güç
moduna geçer. Böylesine aşırı koşullarda istikrarlı bir
şekilde koşabilmek ciddi bir meydan okumadır. Vücu-
dun iki ana enerji deposu vardır. Glikojen, karaciğerde
ve kaslarda depolanan, anında erişilebilen bir karbon-
hidrattır. Kolayca yakılabilir ama vücut sadece iki saat
yetecek kadar glikojen depolayabilir. Bu bittiği zaman
koşucular "duvara toslar". Yağı yakmak daha zordur
ama yağ, gram başına daha fazla kalori içerir ve vücutta
daha fazla yağ bulunur. Maraton koşucuları önce yağ-
ları kullanacak ve karbonhidrat yüklemesini geciktirecek
şekilde kaslarını eğitir. Böylece anlık enerji depolarını
ağzına kadar doldurabilirler.
39. Buna göre maraton koşucularının duvara toslama-
şının asıl nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A) Vücudun yağ yakmaya başlamas
B) Anında erişilebilen enerji deposunun tükenmesi
C) Kasların yeterince eğitilmemiş olması
D) Yeterli beslenmenin yapılmaması
E) Karaciğerin yeterince glikojen üretmemesi
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
a a ir r. Ş Z ir n 39 - 40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevap- layınız. Maraton koşucuları bir yarışta 30 000 ile 50 000 adım atar. Adım sayısı arttıkça vücut dayak yemiş gibi olur. Kalp ve akciğerler kasları beslemek için fazla mesai yapar. Vücut, karaciğerde ve yağda depolanan enerji- yi harekete geçirir. Deri ve sindirim sistemi düşük güç moduna geçer. Böylesine aşırı koşullarda istikrarlı bir şekilde koşabilmek ciddi bir meydan okumadır. Vücu- dun iki ana enerji deposu vardır. Glikojen, karaciğerde ve kaslarda depolanan, anında erişilebilen bir karbon- hidrattır. Kolayca yakılabilir ama vücut sadece iki saat yetecek kadar glikojen depolayabilir. Bu bittiği zaman koşucular "duvara toslar". Yağı yakmak daha zordur ama yağ, gram başına daha fazla kalori içerir ve vücutta daha fazla yağ bulunur. Maraton koşucuları önce yağ- ları kullanacak ve karbonhidrat yüklemesini geciktirecek şekilde kaslarını eğitir. Böylece anlık enerji depolarını ağzına kadar doldurabilirler. 39. Buna göre maraton koşucularının duvara toslama- şının asıl nedeni aşağıdakilerden hangisidir? A) Vücudun yağ yakmaya başlamas B) Anında erişilebilen enerji deposunun tükenmesi C) Kasların yeterince eğitilmemiş olması D) Yeterli beslenmenin yapılmaması E) Karaciğerin yeterince glikojen üretmemesi
20. (I) Bundan yaklaşık 150 yıl önce, 1870 yılında New York
Neeyaletinde yalnızca ağaç kütükleri korunmuş olan bir fosil
orman keşfedildi. (II) Gilboa Fosil Ormanı olarak isimlen-
dirilen bu fosil orman, şu an için dünyanın en eski ormanı
olarak kabul edilmektedir. (III) Yaklaşık 380 milyon yıl ön-
cesine, yani Orta Devoniyen Dönemi'ne tarihlendirilen bu
fosil ormanın üst bölümleri (yaprakları, dallanması, tepe
formu) bilinemediği için bulunan ağaç kütüklerinin türü tam
olarak saptanamamıştır. (IV) Form olarak modern bir palmi-
ye ağacına benzeyen, en az sekiz metrelik uzunluğa sahip
olabileceği düşünülen bu fosil ağaç, aynı zamanda asırlık
bir gizemin de cevabını vermiştir. (V) Fakat sonrasında, tam
anlamıyla gerçek bir ağaç fosili 2007 yılında yine aynı yerde
keşfedilmiştir.
Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşün-
cenin akışını bozmaktadır?
A)T
B)
ON
CHII
E) V
22. Ga
(1)
U₂
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
20. (I) Bundan yaklaşık 150 yıl önce, 1870 yılında New York Neeyaletinde yalnızca ağaç kütükleri korunmuş olan bir fosil orman keşfedildi. (II) Gilboa Fosil Ormanı olarak isimlen- dirilen bu fosil orman, şu an için dünyanın en eski ormanı olarak kabul edilmektedir. (III) Yaklaşık 380 milyon yıl ön- cesine, yani Orta Devoniyen Dönemi'ne tarihlendirilen bu fosil ormanın üst bölümleri (yaprakları, dallanması, tepe formu) bilinemediği için bulunan ağaç kütüklerinin türü tam olarak saptanamamıştır. (IV) Form olarak modern bir palmi- ye ağacına benzeyen, en az sekiz metrelik uzunluğa sahip olabileceği düşünülen bu fosil ağaç, aynı zamanda asırlık bir gizemin de cevabını vermiştir. (V) Fakat sonrasında, tam anlamıyla gerçek bir ağaç fosili 2007 yılında yine aynı yerde keşfedilmiştir. Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşün- cenin akışını bozmaktadır? A)T B) ON CHII E) V 22. Ga (1) U₂
2.
AID
E) şiirin olmazsa olmaz kuralları olan
Geleneksel müzik kültüründe geleneğin temsilini,
devamlılığını, gelişmesini ve değişimini belirleyen
başlıca aktörler üstatlardır. Ancak üstatların eğilimle-
rini belirleyen de kuşkusuz yaşam koşulları ve içinde
yaşanılan zamanın ruhudur. Gelenek bir süreç olarak
işlediğinden, doğasında hem tekrarı hem de değişimi
barındırmaktadır. Oysa temsilcileri aracılığıyla zama-
nın ruhunu özümseyen gelenek, dönüşe var olma-
yı sürdürür.
Bu parçada altı çizili sözle vurgulanmak istenen
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Zamanın sürekliliği ve dönüşümü
B) Kültürleri etkileyen olguların değişimi
C)Yaşam koşullarının topluma yansıması
D) Dönemin ortak duygu ve düşüncesi
E) Çağın aynı yöne bakan eserlerin varlığı
2022-2023 Deneme - 2
4
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
2. AID E) şiirin olmazsa olmaz kuralları olan Geleneksel müzik kültüründe geleneğin temsilini, devamlılığını, gelişmesini ve değişimini belirleyen başlıca aktörler üstatlardır. Ancak üstatların eğilimle- rini belirleyen de kuşkusuz yaşam koşulları ve içinde yaşanılan zamanın ruhudur. Gelenek bir süreç olarak işlediğinden, doğasında hem tekrarı hem de değişimi barındırmaktadır. Oysa temsilcileri aracılığıyla zama- nın ruhunu özümseyen gelenek, dönüşe var olma- yı sürdürür. Bu parçada altı çizili sözle vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Zamanın sürekliliği ve dönüşümü B) Kültürleri etkileyen olguların değişimi C)Yaşam koşullarının topluma yansıması D) Dönemin ortak duygu ve düşüncesi E) Çağın aynı yöne bakan eserlerin varlığı 2022-2023 Deneme - 2 4
Avustralya'nın Murchison kentine 1969'da ateş topu şeklin-
de bir meteor düştü. 13 kilometrekarelik bir alana yayılan
meteoritin parçalarından en büyüğü 7 kilogramdı (toplam-
da 100 kilogram parça bulundu). Büyük keşfe yol açan
da yakın zamanda bu meteorit üzerinde yapılan analizler.
Meteorit üzerinde, Güneş Sistemi'nden birkaç milyon yıl
ila 3 milyar yıl öncesine uzanan yaşlarda, farklı mineral-
ler bulundu. Dünya'da bu kadar yaşlı bir kayaya ulaşmak
imkânsıza yakın. Çünkü oluşumundan itibaren 4.6 milyar
yıllık süre boyunca yer hareketleri, volkanik aktivite vb. ile
bu ilk materyaller yüksek sıcaklık ve basınç sonucu başka
materyallere dönüştü. Murchison'un geldiği ana astero-
it, oluşumundan itibaren yüksek sıcaklığa veya etkileşime
maruz kalmadıysa içinde barındırdığı çok yaşlı mineralle-
rin Güneş Sistemi öncesindeki gibi korunmuş olma ihtimali
yükseliyor.
Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisine ula-
şılamaz?
A) Meteoritlerin Güneş Sistemi öncesine ait mineraller
barındırabildiğine
B) Dünya'ya düşen meteoritlerde genellikle Güneş Sistemi
mineralleri bulunabileceğine
Meteoritlerin Dünya'ya düşerken çoğu zaman ateş topu
şekline dönüştüğüne
/D) Dünya'ya düşen meteoritlerdeki materyallerin zamanla
değişime uğrayabildiğine
E) Murchison'a düşen meteorun bazı bilinmeyenlerin orta-
ya çıkmasını sağladığına
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
Avustralya'nın Murchison kentine 1969'da ateş topu şeklin- de bir meteor düştü. 13 kilometrekarelik bir alana yayılan meteoritin parçalarından en büyüğü 7 kilogramdı (toplam- da 100 kilogram parça bulundu). Büyük keşfe yol açan da yakın zamanda bu meteorit üzerinde yapılan analizler. Meteorit üzerinde, Güneş Sistemi'nden birkaç milyon yıl ila 3 milyar yıl öncesine uzanan yaşlarda, farklı mineral- ler bulundu. Dünya'da bu kadar yaşlı bir kayaya ulaşmak imkânsıza yakın. Çünkü oluşumundan itibaren 4.6 milyar yıllık süre boyunca yer hareketleri, volkanik aktivite vb. ile bu ilk materyaller yüksek sıcaklık ve basınç sonucu başka materyallere dönüştü. Murchison'un geldiği ana astero- it, oluşumundan itibaren yüksek sıcaklığa veya etkileşime maruz kalmadıysa içinde barındırdığı çok yaşlı mineralle- rin Güneş Sistemi öncesindeki gibi korunmuş olma ihtimali yükseliyor. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisine ula- şılamaz? A) Meteoritlerin Güneş Sistemi öncesine ait mineraller barındırabildiğine B) Dünya'ya düşen meteoritlerde genellikle Güneş Sistemi mineralleri bulunabileceğine Meteoritlerin Dünya'ya düşerken çoğu zaman ateş topu şekline dönüştüğüne /D) Dünya'ya düşen meteoritlerdeki materyallerin zamanla değişime uğrayabildiğine E) Murchison'a düşen meteorun bazı bilinmeyenlerin orta- ya çıkmasını sağladığına
1.
Yazar bir yazısına Montaigne'den aldığı şu sözle başlar: "Ah, keşke Paris'in sebze pazarında kullanılan kelimelerle yazabil
gerçekleştirmeye çalışmıştır. Belki sözcük seçimi yönünden buna pek uyamamıştır ama anlatım mantığına tam anlamıyla bu
sem! Yazılarının araştırma ve inceleme ağırlıklı olması sebebiyle hep arka planda kalan bu isteğini, roman ve hikâyelerinde
anlayışı yerleştirmiştir.
Bu parçada buna uyamamış" sözüyle yazara yönelik kastedilen durum aşağıdakilerden hangisidir?
A Değerlendirmelerinde nesnel davranamaması
B) Kendine özgü, edebî bir üslup oluşturamaması
C) Sıradan insanların yaşamlarını konu edinememesi
D) Her düzeyde insanın anlayabileceği bir dil kullanamaması
ET Yapıtlarında okuyucunun ilgisini çekecek konulara yer verememesi
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
1. Yazar bir yazısına Montaigne'den aldığı şu sözle başlar: "Ah, keşke Paris'in sebze pazarında kullanılan kelimelerle yazabil gerçekleştirmeye çalışmıştır. Belki sözcük seçimi yönünden buna pek uyamamıştır ama anlatım mantığına tam anlamıyla bu sem! Yazılarının araştırma ve inceleme ağırlıklı olması sebebiyle hep arka planda kalan bu isteğini, roman ve hikâyelerinde anlayışı yerleştirmiştir. Bu parçada buna uyamamış" sözüyle yazara yönelik kastedilen durum aşağıdakilerden hangisidir? A Değerlendirmelerinde nesnel davranamaması B) Kendine özgü, edebî bir üslup oluşturamaması C) Sıradan insanların yaşamlarını konu edinememesi D) Her düzeyde insanın anlayabileceği bir dil kullanamaması ET Yapıtlarında okuyucunun ilgisini çekecek konulara yer verememesi
5.
Bir ölçüde katılıyorum. Gerekçem şu: Şiir çevirisi yapan
biri çevirdiği bu türde rüşdünü ispat etmiş bir kalem erba-
bıysa bu durum elbette çevirinin niteliğine etki eder. Ama
asıl önemli olan çevrilen şiirin inceliklerini, anlam zengin-
liğini kaynak dilden amaç dile aktarmadaki başarıdır.
Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık
olarak söylenmiştir?
A) Şiirin çeviriye uygun olmayan bir tür olduğu düşün-
cesine katılıyor musunuz?
B) Ülkemizde şiir çevirisi diye bir alanın gelişmediği fik-
rine katılıyor musunuz?
C) Çeviri şiirlerin kendi dilinde yansıttığı duygulardan
uzaklaşacağı düşüncesine katılıyor musunuz?
D) Bir şiir çevirisinin aslından uzaklaşarak bambaşka bir
şiire evrildiği iddiasına katılıyor musunuz?
E) Şiir çevirisinin alanında yetkin bir şairin işi olduğu gö-
rüşüne katılıyor musunuz?
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
5. Bir ölçüde katılıyorum. Gerekçem şu: Şiir çevirisi yapan biri çevirdiği bu türde rüşdünü ispat etmiş bir kalem erba- bıysa bu durum elbette çevirinin niteliğine etki eder. Ama asıl önemli olan çevrilen şiirin inceliklerini, anlam zengin- liğini kaynak dilden amaç dile aktarmadaki başarıdır. Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık olarak söylenmiştir? A) Şiirin çeviriye uygun olmayan bir tür olduğu düşün- cesine katılıyor musunuz? B) Ülkemizde şiir çevirisi diye bir alanın gelişmediği fik- rine katılıyor musunuz? C) Çeviri şiirlerin kendi dilinde yansıttığı duygulardan uzaklaşacağı düşüncesine katılıyor musunuz? D) Bir şiir çevirisinin aslından uzaklaşarak bambaşka bir şiire evrildiği iddiasına katılıyor musunuz? E) Şiir çevirisinin alanında yetkin bir şairin işi olduğu gö- rüşüne katılıyor musunuz?
DENEME 3
PARAGRAF TURUNCE
KUŞAK
5.
Bazı romanları okurken başka romanlardan görüntüleri,
sesleri, duygu ifadelerini, kahramanları öyle sık hatırla-
rız ki hangi romanı okumakta olduğumuzu karıştırırız.
Bazen bir cümledeki birkaç kelime bile daha önce oku-
duğumuz bir romanı düşünmemize yetebilir. Çoğunlukla
tesadüfle açıklanabilecek bu çağrışıma dayalı hatırlama-
lar, okur olarak bizim o zamana kadar karşılaştığımız
metinlerle ilişkilidir. Zihnimizin romanlar arasında gidiş
gelişleri kendimize, yazara, esere sorduğumuz cevabı
güç soruları üretir. Okuduğumuz yazar, kendisinden ön-
ceki romanları/romancıları hatırlatarak bizi "postmodern"
bir oyunun içine mi çekmek istemektedir yoksa etkilen-
diği yazarların sesini eserinde "kısmayı" başaramamış
mıdır? Bunun cevabını bir anda vermek, yazarlar/eserler
arasındaki etkileşimin sınırlarını belirlemek bir dönemin
edebiyat anlayışı, yeni eğilimler, üslup denemeleri gibi
hususlar hesaba katıldığında kolay değildir. Belki de her
romancı eserinde, bir başka romanı/romancıyı "hatırla-
yarak/ hatırlatarak" ondan aldığı okuma hazzını "yazma
hazzı"na dönüştürme isteğiyle böyle bir arayışa girer;
hayran olduğu bir romancının işlediği temayı "derinleş-
tirerek" bu hazzı yaşar ve okuyucusuna yaşatmak ister.
Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisine
ulaşılamaz?
AY Okuduğumuz bazı romanlar birbirine duygu ve kah-
ramanları yönünden benzer şekilde yazılmış hissi
verebilir.
B) Yazar, sevdiği bir romanı daha iyi ve daha yüksek
bir düzeyde anlatacağına inandığı için kendi eserin-
de ele alır.
C) Romancı hayran olduğu bir temayı derinleştirmek
için yazar ve okuyucuya sunar.
D) Yazar okuduğu bir romandan etkilenerek yaşadığı
hazzı yazma eylemine dönüştürüp okuyucularına
sunar.
Q
E Yazar bulunduğu dönemde konuyu en iyi şekilde
kendinin yazacağını kanıtlama endişesine girer.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
DENEME 3 PARAGRAF TURUNCE KUŞAK 5. Bazı romanları okurken başka romanlardan görüntüleri, sesleri, duygu ifadelerini, kahramanları öyle sık hatırla- rız ki hangi romanı okumakta olduğumuzu karıştırırız. Bazen bir cümledeki birkaç kelime bile daha önce oku- duğumuz bir romanı düşünmemize yetebilir. Çoğunlukla tesadüfle açıklanabilecek bu çağrışıma dayalı hatırlama- lar, okur olarak bizim o zamana kadar karşılaştığımız metinlerle ilişkilidir. Zihnimizin romanlar arasında gidiş gelişleri kendimize, yazara, esere sorduğumuz cevabı güç soruları üretir. Okuduğumuz yazar, kendisinden ön- ceki romanları/romancıları hatırlatarak bizi "postmodern" bir oyunun içine mi çekmek istemektedir yoksa etkilen- diği yazarların sesini eserinde "kısmayı" başaramamış mıdır? Bunun cevabını bir anda vermek, yazarlar/eserler arasındaki etkileşimin sınırlarını belirlemek bir dönemin edebiyat anlayışı, yeni eğilimler, üslup denemeleri gibi hususlar hesaba katıldığında kolay değildir. Belki de her romancı eserinde, bir başka romanı/romancıyı "hatırla- yarak/ hatırlatarak" ondan aldığı okuma hazzını "yazma hazzı"na dönüştürme isteğiyle böyle bir arayışa girer; hayran olduğu bir romancının işlediği temayı "derinleş- tirerek" bu hazzı yaşar ve okuyucusuna yaşatmak ister. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz? AY Okuduğumuz bazı romanlar birbirine duygu ve kah- ramanları yönünden benzer şekilde yazılmış hissi verebilir. B) Yazar, sevdiği bir romanı daha iyi ve daha yüksek bir düzeyde anlatacağına inandığı için kendi eserin- de ele alır. C) Romancı hayran olduğu bir temayı derinleştirmek için yazar ve okuyucuya sunar. D) Yazar okuduğu bir romandan etkilenerek yaşadığı hazzı yazma eylemine dönüştürüp okuyucularına sunar. Q E Yazar bulunduğu dönemde konuyu en iyi şekilde kendinin yazacağını kanıtlama endişesine girer.
24. Maalesef istesek bile karşıdaki kişiyi üzmemek için
doğruyu her yerde söyleyemiyoruz. Ya susuyoruz veya
anlamamazlığa verip konunun yönünü değiştiriyoruz.
Mesela arkadaşınız yeni bir işe girişti, varını yoğunu
bu işe yatırdı, size başarır mıyım diye soruyor. Apaçık
görüyorsunuz ki bu işin sonu hüsran. Ona üç vakte
kadar iflas edeceğini söyleyebilir misiniz? Aslında bu
çok seçenekli, nazik bir konu. O yüzden kafaları çok
karıştırmadan düz mantık düşünmek gerekirse doğru her
zaman doğrudur ve yeri, zamanı yoktur.
Bu parçada anlatılanlarla,
1. Doğruları duymak ya da bilmek herkesin hakkıdır.
II. Doğru kişiden kişiye değişen bir olgudur bu yüzden
kesin yargılara varmamak gerekir.
H. Bilgi sorumluluk gerektirir ve rastgele paylaşılmaz.
yargılarından hangileri çelişmektedir?
A) Yalnız I
B) Yalnız II
D) Il ve Ill
C) I ve II
E) I, II ve III
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
24. Maalesef istesek bile karşıdaki kişiyi üzmemek için doğruyu her yerde söyleyemiyoruz. Ya susuyoruz veya anlamamazlığa verip konunun yönünü değiştiriyoruz. Mesela arkadaşınız yeni bir işe girişti, varını yoğunu bu işe yatırdı, size başarır mıyım diye soruyor. Apaçık görüyorsunuz ki bu işin sonu hüsran. Ona üç vakte kadar iflas edeceğini söyleyebilir misiniz? Aslında bu çok seçenekli, nazik bir konu. O yüzden kafaları çok karıştırmadan düz mantık düşünmek gerekirse doğru her zaman doğrudur ve yeri, zamanı yoktur. Bu parçada anlatılanlarla, 1. Doğruları duymak ya da bilmek herkesin hakkıdır. II. Doğru kişiden kişiye değişen bir olgudur bu yüzden kesin yargılara varmamak gerekir. H. Bilgi sorumluluk gerektirir ve rastgele paylaşılmaz. yargılarından hangileri çelişmektedir? A) Yalnız I B) Yalnız II D) Il ve Ill C) I ve II E) I, II ve III
A
24. Bir toplumda söz konusu koordinasyon ve ahengin
sağlanması, ancak hukukun genel, soyut ve
gayrışahsi nitelikteki kurallardan oluştuğu bir düzen
içinde mümkündür. Özgür bir toplumda hukukun,
herkesin barışçı bir düzen içinde kendi amaçlarını
gerçekleştirmesine imkân verecek bir çerçeve oluşturması
gerekir. Çünkü bireylere amaç dayatan bir düzende
bireyler kendi amaçlarını, dolayısıyla hayat projelerini
gerçekleştiremezler. -
Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre
aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) Hukuk sisteminin temel amacı, bireyin kendini
gerçekleştirmesi için gereken kolaylığı sağlamak
olmalıdır
B) Özgür bir toplum için bireyler elinden geleni yapmalı,
dayatmacı hukuk sistemine karşı koymalıdır
C) Yaşamını belli bir plan dâhilinde sürdüren insanlar,
özgür bir toplumda yaşamayı sonuna dek hak
etmektedir
D) Dayatmacı bir toplum yapısı ve hukuk sistemi, özlenen
barışçıl toplumun oluşmasındaki en büyük engeldir
E) Koordinasyon ve ahengin sağlandığı pek çok toplum,
özgürlükler açısından başka toplumlara örnek teşkil
eder
26. 1
B
(76
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
A 24. Bir toplumda söz konusu koordinasyon ve ahengin sağlanması, ancak hukukun genel, soyut ve gayrışahsi nitelikteki kurallardan oluştuğu bir düzen içinde mümkündür. Özgür bir toplumda hukukun, herkesin barışçı bir düzen içinde kendi amaçlarını gerçekleştirmesine imkân verecek bir çerçeve oluşturması gerekir. Çünkü bireylere amaç dayatan bir düzende bireyler kendi amaçlarını, dolayısıyla hayat projelerini gerçekleştiremezler. - Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir? A) Hukuk sisteminin temel amacı, bireyin kendini gerçekleştirmesi için gereken kolaylığı sağlamak olmalıdır B) Özgür bir toplum için bireyler elinden geleni yapmalı, dayatmacı hukuk sistemine karşı koymalıdır C) Yaşamını belli bir plan dâhilinde sürdüren insanlar, özgür bir toplumda yaşamayı sonuna dek hak etmektedir D) Dayatmacı bir toplum yapısı ve hukuk sistemi, özlenen barışçıl toplumun oluşmasındaki en büyük engeldir E) Koordinasyon ve ahengin sağlandığı pek çok toplum, özgürlükler açısından başka toplumlara örnek teşkil eder 26. 1 B (76
Türkçe
26. Insanlar neden sinemaya giderler? Onları, karanlık
bir salonda oturup bir perdeye yansıtılmış gölgele-
rin oyununu iki saat boyunca seyretmeye iten ne-
dir? Orada günlük dertlerini unutmayı, eğlenmeyi mi
umarlar? Yoksa özel bir hobi mi arıyorlar? Dünyanın
her yerinde, diğer bütün görsel sanatlarda olduğu
gibi sinemayı ve televizyonu da kendi amaçları için
sömüren eğlence tekellerinin var olduğu bilinen bir
olgudur. Gene de bu noktadan hareket etmektense
insanların dünyayı sahiplenme ihtiyacı ile yakından
ilgisi olan sinemanın temel yapısından hareket et- z
mek çok daha doğru olur. Genelde insan; yitirilmiş.
kaçırılmış ya da henüz erişilememiş zaman yüzün-
den sinemaya gider.
E
27.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakiler-
den hangisidir?
A) Sihema ve televizyon, belli amaçlar için sömürü
aracına dönmüştür.
B) Çeşitli eğlence tekelleri, sinemay insanlar için bir
cazibe unsuru haline getirmişlerdir.
C) İnsanın sinema ilgisinin, ondaki dünyayı sahip-
lenme duygusuyla yakından ilgisi vardır.
D) İnsanın sinemaya yönelmesinin temelinde, değer
verilen bir zamana sahip olma isteği yatar.
E) Sinema insanlara-yitirilmiş, kaçırılmış ya da he-
nüz erişilememiş zamanlanı hatırlatır
Şiir anlayı
nat dallar
öneride b
dolayısıy
dolayısıy
güzelin
"Öncele
nat ese
hareke
alan si
nat es
için bill
Bu pa
mem
A) S
B) E
C)
D)
E
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
Türkçe 26. Insanlar neden sinemaya giderler? Onları, karanlık bir salonda oturup bir perdeye yansıtılmış gölgele- rin oyununu iki saat boyunca seyretmeye iten ne- dir? Orada günlük dertlerini unutmayı, eğlenmeyi mi umarlar? Yoksa özel bir hobi mi arıyorlar? Dünyanın her yerinde, diğer bütün görsel sanatlarda olduğu gibi sinemayı ve televizyonu da kendi amaçları için sömüren eğlence tekellerinin var olduğu bilinen bir olgudur. Gene de bu noktadan hareket etmektense insanların dünyayı sahiplenme ihtiyacı ile yakından ilgisi olan sinemanın temel yapısından hareket et- z mek çok daha doğru olur. Genelde insan; yitirilmiş. kaçırılmış ya da henüz erişilememiş zaman yüzün- den sinemaya gider. E 27. Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakiler- den hangisidir? A) Sihema ve televizyon, belli amaçlar için sömürü aracına dönmüştür. B) Çeşitli eğlence tekelleri, sinemay insanlar için bir cazibe unsuru haline getirmişlerdir. C) İnsanın sinema ilgisinin, ondaki dünyayı sahip- lenme duygusuyla yakından ilgisi vardır. D) İnsanın sinemaya yönelmesinin temelinde, değer verilen bir zamana sahip olma isteği yatar. E) Sinema insanlara-yitirilmiş, kaçırılmış ya da he- nüz erişilememiş zamanlanı hatırlatır Şiir anlayı nat dallar öneride b dolayısıy dolayısıy güzelin "Öncele nat ese hareke alan si nat es için bill Bu pa mem A) S B) E C) D) E
lu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakiler-
den hangisi sirasyta getirilmelidir?
uzunluğunu veya be
yan kişilerdir. Bura
TÜRKÇE
29. Ne yazık ki genellikle bizde hikâye, roman yazmak,
okulda "kompozisyon yazmak" denli kolay görünen
bir sanat olarak alınır. Bunda gençlerin hiç suçu yok:
Liselerde edebiyat öğretimi yanlıştır. Kendi edebi-
yatını bilmeyen gençler, dünya edebiyatının nere-
de olduğunu bilmeyenler, edebiyatımızla, yabancı
edebiyatları karşılaştıramayanlar, nasıl edebiyat ya-
pacağım diye ortaya çıkabilirler? Bu bile yeterli de-
ğildir: Bir roman, hikâye yazarı için sosyal bilimler,
tarih bilimi çok çok önemlidir. Bütün bu bilgileriyle
kendi insanına dönük bir edebiyat yaparken kendi
okurunu da düşünmek zorundadır. Bilgiçlik taslama-
dan eserini, en kültürlü okuru ile en meraklı okuruna
okutabilmelidir.
30. Doğrusu
ilhan Be
her zar
TÜRKÇE 15x40
Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi iyi bir
roman-hikâye yazarında olması gereken özellik-
lerden biri değildir?
A) Okurları ile ilişki kurabilmek için ortalama bir dil,
bir anlatım bulmak
B) Her çeşit anlayıştaki okurunun elinden tutabil-
mek, okurlarıyla ilişki kurabilmek
yazan
irlerim
diğim
biri ç
Ciçinde yaşadığı toplumu boş vermesi demek yü-
kümlü olduğu görevden, ödevden kaçmak
D) Hiçbir düşüncenin, felsefenin, görüşün emrine
girmemek
may
yaz
ben
E) Hem yaşadığı toprakların hem dünya edebiyatı-
nın ürünlerine aşina olmak
mu
AT
de
m
y
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
lu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakiler- den hangisi sirasyta getirilmelidir? uzunluğunu veya be yan kişilerdir. Bura TÜRKÇE 29. Ne yazık ki genellikle bizde hikâye, roman yazmak, okulda "kompozisyon yazmak" denli kolay görünen bir sanat olarak alınır. Bunda gençlerin hiç suçu yok: Liselerde edebiyat öğretimi yanlıştır. Kendi edebi- yatını bilmeyen gençler, dünya edebiyatının nere- de olduğunu bilmeyenler, edebiyatımızla, yabancı edebiyatları karşılaştıramayanlar, nasıl edebiyat ya- pacağım diye ortaya çıkabilirler? Bu bile yeterli de- ğildir: Bir roman, hikâye yazarı için sosyal bilimler, tarih bilimi çok çok önemlidir. Bütün bu bilgileriyle kendi insanına dönük bir edebiyat yaparken kendi okurunu da düşünmek zorundadır. Bilgiçlik taslama- dan eserini, en kültürlü okuru ile en meraklı okuruna okutabilmelidir. 30. Doğrusu ilhan Be her zar TÜRKÇE 15x40 Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi iyi bir roman-hikâye yazarında olması gereken özellik- lerden biri değildir? A) Okurları ile ilişki kurabilmek için ortalama bir dil, bir anlatım bulmak B) Her çeşit anlayıştaki okurunun elinden tutabil- mek, okurlarıyla ilişki kurabilmek yazan irlerim diğim biri ç Ciçinde yaşadığı toplumu boş vermesi demek yü- kümlü olduğu görevden, ödevden kaçmak D) Hiçbir düşüncenin, felsefenin, görüşün emrine girmemek may yaz ben E) Hem yaşadığı toprakların hem dünya edebiyatı- nın ürünlerine aşina olmak mu AT de m y
27. Entelektüel, politikayla ilgilense de politikaya ilham
Kaynağı olsa da bir politikacı olarak görülemez.
Politikacının düşünmek için zamanı yoktur. O; davranır,
tepkide bulunur, toplumsal problemleri öncelik sırasına
göre çözmeye çalışır, yönetir, hamle yapar, sokağın
isteklerine boyun eğer, kamuoyu yoklamalarını dikkate
alır. Politikacı, herhangi bir doktrin üzerinde ciddi
biçimde yoğunlaşamaz çünkü modern hayatın
kargaşasında yaşar ve onun zamanı hep doludur.
Politikacı; günü gününe tarihi yazar ama bunun
üzerinde düşünmez, derin anlamına dikkat etmez, bu
anlamın boyutlarını ölçmez.
Bu parçada söz edilen politikacının özellikleri
dikkate alındığında entelektüelle ilgili
aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
A) Kamuoyunda prim yapan konular üzerinde
yoğunlaşır.
B) Kendini başkalarına beğendirme, takdir edilme
amacı taşır.
C) şi; sürekli düşünmek, araştırmak ve çözümler
üretmektir.
D) Başkalarına ait fikirleri seslendirerek otorite kazar
E) Düşüncelerini, çoğunlukla disiplininin sınırları için
ifade eder.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
27. Entelektüel, politikayla ilgilense de politikaya ilham Kaynağı olsa da bir politikacı olarak görülemez. Politikacının düşünmek için zamanı yoktur. O; davranır, tepkide bulunur, toplumsal problemleri öncelik sırasına göre çözmeye çalışır, yönetir, hamle yapar, sokağın isteklerine boyun eğer, kamuoyu yoklamalarını dikkate alır. Politikacı, herhangi bir doktrin üzerinde ciddi biçimde yoğunlaşamaz çünkü modern hayatın kargaşasında yaşar ve onun zamanı hep doludur. Politikacı; günü gününe tarihi yazar ama bunun üzerinde düşünmez, derin anlamına dikkat etmez, bu anlamın boyutlarını ölçmez. Bu parçada söz edilen politikacının özellikleri dikkate alındığında entelektüelle ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? A) Kamuoyunda prim yapan konular üzerinde yoğunlaşır. B) Kendini başkalarına beğendirme, takdir edilme amacı taşır. C) şi; sürekli düşünmek, araştırmak ve çözümler üretmektir. D) Başkalarına ait fikirleri seslendirerek otorite kazar E) Düşüncelerini, çoğunlukla disiplininin sınırları için ifade eder.
ÇIKMIŞ SORU
1.
testi çözmek için kodu okutabilirsin.
Günümüzde insanların büyük bir bölümü, teknolojik
değişimin "süreksiz" olduğuna inanır. Bu süreksizlik
yaklaşımına göre teknolojik değişim, modern teknolojiyi
oluşturan benzersiz makineleri ve aletleri tek başlarına
icat eden Eli Whitney, Thomas A. Edison ve Henry Ford
gibi bireysel dehaların kahramanca çalışmalarıyla
gerçekleşmiştir. Bu görüşün ifade ettiği biçimiyle icatlar,
geçmişe çok az şey borçlu olan veya hiç borçlu olmayan
üstün kişilerin ürünleridir. Teknoloji tarihi ve bilim
alanındaki konularla ilgilenen küçük bir akademik topluluk
ise bu açıklamayı basitleştirmeci bir yaklaşım olarak
görmektedir çünkü onlara göre bu açıklama; karmaşık
teknolojik gelişmeleri süreçten bağımsız bir şekilde,
aniden boy gösteren icatlar düzeyine indirgemektedir.
Bu parçadan aşağıdakilerin hangisine ulaşılamaz?
A) Teknolojik değişimin nasıl gerçekleştiğine ilişkin farklı
görüşler vardır.
B) Birçok insan için teknolojik değişimler bir birikim
sonucu ortaya çıkmamıştır.
C) Süreksizlik yaklaşımına göre teknolojik değişim,
toplumsal gelişmenin ürünüdür.
D) Süreksizlik yaklaşımına karşı akademik çevrelerde
eleştirel bir tavır söz konusudur.
E) Kişisel dehaların teknolojik gelişimde ön planda
olduğunu savunanlar vardır.
2021 - ALES
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
ÇIKMIŞ SORU 1. testi çözmek için kodu okutabilirsin. Günümüzde insanların büyük bir bölümü, teknolojik değişimin "süreksiz" olduğuna inanır. Bu süreksizlik yaklaşımına göre teknolojik değişim, modern teknolojiyi oluşturan benzersiz makineleri ve aletleri tek başlarına icat eden Eli Whitney, Thomas A. Edison ve Henry Ford gibi bireysel dehaların kahramanca çalışmalarıyla gerçekleşmiştir. Bu görüşün ifade ettiği biçimiyle icatlar, geçmişe çok az şey borçlu olan veya hiç borçlu olmayan üstün kişilerin ürünleridir. Teknoloji tarihi ve bilim alanındaki konularla ilgilenen küçük bir akademik topluluk ise bu açıklamayı basitleştirmeci bir yaklaşım olarak görmektedir çünkü onlara göre bu açıklama; karmaşık teknolojik gelişmeleri süreçten bağımsız bir şekilde, aniden boy gösteren icatlar düzeyine indirgemektedir. Bu parçadan aşağıdakilerin hangisine ulaşılamaz? A) Teknolojik değişimin nasıl gerçekleştiğine ilişkin farklı görüşler vardır. B) Birçok insan için teknolojik değişimler bir birikim sonucu ortaya çıkmamıştır. C) Süreksizlik yaklaşımına göre teknolojik değişim, toplumsal gelişmenin ürünüdür. D) Süreksizlik yaklaşımına karşı akademik çevrelerde eleştirel bir tavır söz konusudur. E) Kişisel dehaların teknolojik gelişimde ön planda olduğunu savunanlar vardır. 2021 - ALES
(1) Süheyl Ünver, "Herkesin bir mesleği, bir de meşgalesi olmalıdır;
o meşgale bütün kültürümüzdür." derdi. (II) "Cem Behar seçkin bir
ekonomisttir, meşgalesi ise kültürümüz." diyemiyorum çünkü kül-
türümüzün özellikle musiki bahsi onun hayatında bir meşgale ol-
manın çok ötesine geçmiş, asıl mesleğini de aşan bir ihtisasa dö-
nüşmüştür. (III) Türk musikisi üzerine yazdığı kitapların sayısı yan-
lış saymadıysam on'dan fazla. (IV) Hepsi ciddi araştırmaların ürü-
nü olan ve yeni yaklaşımlar getiren kitaplar ki son kitabı da öyle...
(V) İsminde Ahmet Kutsi Tecer'in meşhur çocuk şiirine ironik bir
atıfta bulunuluyor: Orada Bir Musiki Var Uzakta.
Bu parçada Cem Behar'la ilgili olarak aşağıda verilenlerden
hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede hakkındaki düşünceyi geliştirmek için tanık gös-
terme yoluna gidilmiştir.
B) II. cümlede ilgi alanının sadece asıl mesleği ile sınırlı olmadığı
vurgulanmıştır.
C) II. cümlede pek çok kitap yazarak Türk musikisine katkıda bu-
funduğu belirtilmiştir.
D) IV. cümlede musiki ile ilgili bütün kitaplarının emek ürünü ve
özgün olduğundan söz edilmiştir.
E) V. cümlede kitaplarının isimlerini genellikle ironik bir atıfta
bulunan isimlerden seçtiği ifade edilmiştir.
GILLE
AND
35
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
(1) Süheyl Ünver, "Herkesin bir mesleği, bir de meşgalesi olmalıdır; o meşgale bütün kültürümüzdür." derdi. (II) "Cem Behar seçkin bir ekonomisttir, meşgalesi ise kültürümüz." diyemiyorum çünkü kül- türümüzün özellikle musiki bahsi onun hayatında bir meşgale ol- manın çok ötesine geçmiş, asıl mesleğini de aşan bir ihtisasa dö- nüşmüştür. (III) Türk musikisi üzerine yazdığı kitapların sayısı yan- lış saymadıysam on'dan fazla. (IV) Hepsi ciddi araştırmaların ürü- nü olan ve yeni yaklaşımlar getiren kitaplar ki son kitabı da öyle... (V) İsminde Ahmet Kutsi Tecer'in meşhur çocuk şiirine ironik bir atıfta bulunuluyor: Orada Bir Musiki Var Uzakta. Bu parçada Cem Behar'la ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır? A) I. cümlede hakkındaki düşünceyi geliştirmek için tanık gös- terme yoluna gidilmiştir. B) II. cümlede ilgi alanının sadece asıl mesleği ile sınırlı olmadığı vurgulanmıştır. C) II. cümlede pek çok kitap yazarak Türk musikisine katkıda bu- funduğu belirtilmiştir. D) IV. cümlede musiki ile ilgili bütün kitaplarının emek ürünü ve özgün olduğundan söz edilmiştir. E) V. cümlede kitaplarının isimlerini genellikle ironik bir atıfta bulunan isimlerden seçtiği ifade edilmiştir. GILLE AND 35