Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları

4.
Zerre duygu beslemediği hâlde herkesin herkese "seni
seviyorum”lar savurduğu bu çağda, insana gerçekçi ve sa-
kin bir yalnızlık, sahte kalabalıktan daha iyi gelir.
Bu cümledeki altı çizili sözü anlamca karşılayabilecek
kullanım aşağıdakilerin hangisinde vardır?
A) Kendi kültürünün tüm yönlerini ele almaktan çekinme-
yen yazarların ulusallıktan evrenselliğe yükselebileceği-
ni tahmin etmek zor değildir.
B) Sanatçımızın son dönem eserlerindeki kahramanlarının
ortak özelliği, çevresindeki insanların onlara karşı ger-
çekçi olmayan davranışlarıdır.
C) Tiyatro sahnesindeki canlandırmaların gerçek hayattaki
yansımalarını gören insanlar, tiyatronun aslında hayatla
iç içe olduğunu bir kez daha fark etmektedir.
D) Edebî metinlerle öğretici metinler arasındaki en önemli
farklılıklardan birinin dilin kullanım amaçlarıyla yakından
ilgili olduğu bilinmektedir.
E) Ünlü sanatçı dâhil olduğu edebî topluluğun sanat anla-
yışıyla çelişen bu eserinde, toplumsal konulara moder-
nist bir pencereden yaklaşmıştır. (@
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
4. Zerre duygu beslemediği hâlde herkesin herkese "seni seviyorum”lar savurduğu bu çağda, insana gerçekçi ve sa- kin bir yalnızlık, sahte kalabalıktan daha iyi gelir. Bu cümledeki altı çizili sözü anlamca karşılayabilecek kullanım aşağıdakilerin hangisinde vardır? A) Kendi kültürünün tüm yönlerini ele almaktan çekinme- yen yazarların ulusallıktan evrenselliğe yükselebileceği- ni tahmin etmek zor değildir. B) Sanatçımızın son dönem eserlerindeki kahramanlarının ortak özelliği, çevresindeki insanların onlara karşı ger- çekçi olmayan davranışlarıdır. C) Tiyatro sahnesindeki canlandırmaların gerçek hayattaki yansımalarını gören insanlar, tiyatronun aslında hayatla iç içe olduğunu bir kez daha fark etmektedir. D) Edebî metinlerle öğretici metinler arasındaki en önemli farklılıklardan birinin dilin kullanım amaçlarıyla yakından ilgili olduğu bilinmektedir. E) Ünlü sanatçı dâhil olduğu edebî topluluğun sanat anla- yışıyla çelişen bu eserinde, toplumsal konulara moder- nist bir pencereden yaklaşmıştır. (@
A
TÜRKÇE
27. Sanatçı: Yazar, kendi izine düşmez; kimseyi de izlemez. Onun gücü
pervasızlığındadır.
Eleştirmen: Peki bu gücü, bu pervasızlığı nereden alır?
Sanatçı: Hiçbir yerden almaz, onun attığı adımlar gittiği yoldur.
Aşağıdaki yargılardan hangisinin bu diyalogdaki sanatçının
edebî anlayışıyla örtüştüğü söylenebilir?
A) Kendi çağının ötesine ulaşmak isteyen bir yazar, her türlü baskı-
dan uzak kalmayı başarmalı ve toplumsal genellemelerin sanatçı-
yı besleme konusunda gerekli fakat yetersiz olacağını bilmelidir.
B) İyi bir yazar, ne şartta olursa olsun kendi sesini bulmayı ve edebî
hayatı boyunca bu sesin buyruğundan çıkmamayı başardığı sü-
rece kayda değer eserler verebilir.
C) Kendinden emin yazarlar, iyi bir sanatsal yaratının hiç kimsenin
gölgesinde kalınmadan oluşturulması gerektiğinin ve ancak bu
şekilde istikrarlı bir üsluba ve nihayetinde kalıcılığa ulaşılabile-
ceğinin farkındadırlar.
D) Edebî yeterliliğe sahip yazarların ortak özellikleri, çoğunluk ta-
rafından ilgi görmeyen konuların dikkat çekici yönlerini bulup
bunları geleneksel yöntemleri ustaca kullanma yoluyla parlata-
bilmeleridir.
E) Bir yazar başarılı eserler ortaya koymak istiyorsa öncelikle ken-
dini tekrar etmekten, sonra da kendine idoller aramaktan vaz-
geçip eserini korkusuzca oluşturmalıdır.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
A TÜRKÇE 27. Sanatçı: Yazar, kendi izine düşmez; kimseyi de izlemez. Onun gücü pervasızlığındadır. Eleştirmen: Peki bu gücü, bu pervasızlığı nereden alır? Sanatçı: Hiçbir yerden almaz, onun attığı adımlar gittiği yoldur. Aşağıdaki yargılardan hangisinin bu diyalogdaki sanatçının edebî anlayışıyla örtüştüğü söylenebilir? A) Kendi çağının ötesine ulaşmak isteyen bir yazar, her türlü baskı- dan uzak kalmayı başarmalı ve toplumsal genellemelerin sanatçı- yı besleme konusunda gerekli fakat yetersiz olacağını bilmelidir. B) İyi bir yazar, ne şartta olursa olsun kendi sesini bulmayı ve edebî hayatı boyunca bu sesin buyruğundan çıkmamayı başardığı sü- rece kayda değer eserler verebilir. C) Kendinden emin yazarlar, iyi bir sanatsal yaratının hiç kimsenin gölgesinde kalınmadan oluşturulması gerektiğinin ve ancak bu şekilde istikrarlı bir üsluba ve nihayetinde kalıcılığa ulaşılabile- ceğinin farkındadırlar. D) Edebî yeterliliğe sahip yazarların ortak özellikleri, çoğunluk ta- rafından ilgi görmeyen konuların dikkat çekici yönlerini bulup bunları geleneksel yöntemleri ustaca kullanma yoluyla parlata- bilmeleridir. E) Bir yazar başarılı eserler ortaya koymak istiyorsa öncelikle ken- dini tekrar etmekten, sonra da kendine idoller aramaktan vaz- geçip eserini korkusuzca oluşturmalıdır.
TYT DENEME SINAVI
21. Eğer zevkleri incelmiş, biraz mürekkep yalamış kişilersek önümüze
çıkan bir edebiyat eserini şöyle bir karıştırmakla kendi ölçütlerimize
Bu ilk yargımız kimi zaman bizi yanıltsa
göre değerlendirebiliriz.
da genellikle yanılma payı oldukça azdır. Burada, eserle okuyucu
arasında doğan kişisel ilişki ön plandadır. Okuyucu, genellikle ken-
dinde olan birtakım ön yargılardan, ön bilgilerden, ön beğenilerden
hareketle eser hakkında ilk "duygu”sunu konuşturur.
1111
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getiril-
melidir?
A) Bu ölçütler bazen yazara bazen ise esere göre değişiklik gös-
terebilir ancak bir edebiyat yapıtını iyi veya kötü yapacak olan
yegâne unsur, onun oluşturulduğu dönemle kurduğu bağdır.
B) Bir hikâyenin ilk cümlesinden, bir şiirin ilk misrasından, bir ro-
manın başındaki bir pasajdan, bu eserlerin iyi veya kötü oldu-
ğu hususunda kendimize göre bir yargıya varabiliriz.
C) Her eseri kişisel beğenilerimize göre değerlendiririz ve bu de-
ğerlendirmelerimiz bizim beğenilerimizi kıstas alan insanlar için
genellikle yanıltıcı olur.
D) Okunmaya başlanan bir eserin ilk bölümleri o eser hakkında ke-
sin bir yargıya varmak için yeterlidir düşüncesi edebiyatın varo-
luşuna aykırı bir durum oluşturur.
E) Her okurun kendince bir edebî zevki mevcuttur ve bu zevk, ev-
rensel değer yargılarına uymak zorunda değildir; okur neyi gü-
zel buluyorsa güzel odur, yargısını kabul edebiliriz.
23. Kar, ç
şehir
iple ç
Güze
yerle
karın
Her s
kalm
gibi
oldu
en ä
duyg
iyice
gün
çıkr
Bu
me:
A)
B)
D)
E)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
TYT DENEME SINAVI 21. Eğer zevkleri incelmiş, biraz mürekkep yalamış kişilersek önümüze çıkan bir edebiyat eserini şöyle bir karıştırmakla kendi ölçütlerimize Bu ilk yargımız kimi zaman bizi yanıltsa göre değerlendirebiliriz. da genellikle yanılma payı oldukça azdır. Burada, eserle okuyucu arasında doğan kişisel ilişki ön plandadır. Okuyucu, genellikle ken- dinde olan birtakım ön yargılardan, ön bilgilerden, ön beğenilerden hareketle eser hakkında ilk "duygu”sunu konuşturur. 1111 Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getiril- melidir? A) Bu ölçütler bazen yazara bazen ise esere göre değişiklik gös- terebilir ancak bir edebiyat yapıtını iyi veya kötü yapacak olan yegâne unsur, onun oluşturulduğu dönemle kurduğu bağdır. B) Bir hikâyenin ilk cümlesinden, bir şiirin ilk misrasından, bir ro- manın başındaki bir pasajdan, bu eserlerin iyi veya kötü oldu- ğu hususunda kendimize göre bir yargıya varabiliriz. C) Her eseri kişisel beğenilerimize göre değerlendiririz ve bu de- ğerlendirmelerimiz bizim beğenilerimizi kıstas alan insanlar için genellikle yanıltıcı olur. D) Okunmaya başlanan bir eserin ilk bölümleri o eser hakkında ke- sin bir yargıya varmak için yeterlidir düşüncesi edebiyatın varo- luşuna aykırı bir durum oluşturur. E) Her okurun kendince bir edebî zevki mevcuttur ve bu zevk, ev- rensel değer yargılarına uymak zorunda değildir; okur neyi gü- zel buluyorsa güzel odur, yargısını kabul edebiliriz. 23. Kar, ç şehir iple ç Güze yerle karın Her s kalm gibi oldu en ä duyg iyice gün çıkr Bu me: A) B) D) E)
TYT DENEME SINAVI
25. 19. yüzyılın en büyük sanatçılarından biri olan Van Gogh, içinde sürekli
bunaltılar yaşamış ve kendisinin hiçbir işe yaramadığına dair düşün-
celeri ile baş etmek için sürekli mücadele etmiştir. Huzursuzluğuna ve
yalnızlığına rağmen resimleriyle neşe ve sevinç uyandırmak istemiş,
acıları sevince, hüzünleri neşeye ve yalnızlığı birlikteliğe dönüştür-
ontmeye çalışmıştır. Bunu yaparken de maden işçilerini, köylüleri ele
Noy
ooogu
almış; patates yığınları, dokuma tezgâhı gibi halka ve basit yaşama
dair nesneler kullanmıştır. Sanatçı yaptığı resimlerde kasvetli gökler
ve koyu renklerle iç karartıcı manzaralar oluşturmuştur.
1. Yağmurlu bir günde tarlada çalışan işçilerin dansı
II. Yaz tatillerini geçirirken bir plajda oyunlar oynayan gençler
III. Gece karanlığında, bir sokak lambasının altında şakalaşan iki
yoksul arkadaş
D) II ve III
A
Bu parçadan hareketle numaralanmış konulardan hangileri Van
Gogh'un çalışma alanına girer?
A) I ve II
B) Yalnız II
C) I ve III
E) I, II ve III
27.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
TYT DENEME SINAVI 25. 19. yüzyılın en büyük sanatçılarından biri olan Van Gogh, içinde sürekli bunaltılar yaşamış ve kendisinin hiçbir işe yaramadığına dair düşün- celeri ile baş etmek için sürekli mücadele etmiştir. Huzursuzluğuna ve yalnızlığına rağmen resimleriyle neşe ve sevinç uyandırmak istemiş, acıları sevince, hüzünleri neşeye ve yalnızlığı birlikteliğe dönüştür- ontmeye çalışmıştır. Bunu yaparken de maden işçilerini, köylüleri ele Noy ooogu almış; patates yığınları, dokuma tezgâhı gibi halka ve basit yaşama dair nesneler kullanmıştır. Sanatçı yaptığı resimlerde kasvetli gökler ve koyu renklerle iç karartıcı manzaralar oluşturmuştur. 1. Yağmurlu bir günde tarlada çalışan işçilerin dansı II. Yaz tatillerini geçirirken bir plajda oyunlar oynayan gençler III. Gece karanlığında, bir sokak lambasının altında şakalaşan iki yoksul arkadaş D) II ve III A Bu parçadan hareketle numaralanmış konulardan hangileri Van Gogh'un çalışma alanına girer? A) I ve II B) Yalnız II C) I ve III E) I, II ve III 27.
5.
Ben, her zaman ister büyülü gerçeklikle gerçeküstücü-
lüğün sentezi olsun isterse salt gerçekçi hikâyeler olsun
tür olarak hikâyenin çok geniş imkânlara sahip olduğunu
düşünmüşümdür. Size değen bir duyguyu hikâye for-
muna dönüştürmeye başladığınızda önünüzde ne kadar
geniş bir konfor alanı olduğunu daha iyi görebiliyorsu-
nuz.
Bu parçada altı çizili sözü anlamca karşılayabilecek
bir kullanım aşağıdakilerin hangisinde vardır?
A) Mensur şiirin bizde bir edebî tür olarak görülmeye
başlamasındaki en önemli etken, Batı edebiyatında
bu türün yaygınlaşmaya başlaması ve şairlerimizin
de bundan haberdar olmasıdır.
B) Bir medeniyetin ortaya çıkması, kendisini diğerle-
rinden farklı olarak ilan etmesi şehirle mümkündür
ve tarihte her medeniyet, onu temsil eden en önemli
şehir ile anılmıştır.
C) Başlangıçta yalnızca bir süsleme sanatı olarak an-
laşılan grotesk, Rönesans Dönemi'nden başlayarak
günümüze gelinceye dek anlam, içerik ve biçem ola-
rak pek çok dönüşüme uğramıştır.
D) Bilge sanatçılar, temel malzeme olarak aldıkları ha-
yatı, yaşamadan önce çözülmesi gereken bir sorun
olarak görür ve romanlarını ölüm kalım mücadelesi-
nin yaşandığı bir laboratuvara dönüştürür.
E) Gençlerin edebiyattaki eğilim ve yönelimlerinin ne
olduğunu anlamak için elimizde en çok sevdikleri
sinema filmleri ve dizilerden başka bir gösterge bu-
lunmuyor.
6.
C
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
5. Ben, her zaman ister büyülü gerçeklikle gerçeküstücü- lüğün sentezi olsun isterse salt gerçekçi hikâyeler olsun tür olarak hikâyenin çok geniş imkânlara sahip olduğunu düşünmüşümdür. Size değen bir duyguyu hikâye for- muna dönüştürmeye başladığınızda önünüzde ne kadar geniş bir konfor alanı olduğunu daha iyi görebiliyorsu- nuz. Bu parçada altı çizili sözü anlamca karşılayabilecek bir kullanım aşağıdakilerin hangisinde vardır? A) Mensur şiirin bizde bir edebî tür olarak görülmeye başlamasındaki en önemli etken, Batı edebiyatında bu türün yaygınlaşmaya başlaması ve şairlerimizin de bundan haberdar olmasıdır. B) Bir medeniyetin ortaya çıkması, kendisini diğerle- rinden farklı olarak ilan etmesi şehirle mümkündür ve tarihte her medeniyet, onu temsil eden en önemli şehir ile anılmıştır. C) Başlangıçta yalnızca bir süsleme sanatı olarak an- laşılan grotesk, Rönesans Dönemi'nden başlayarak günümüze gelinceye dek anlam, içerik ve biçem ola- rak pek çok dönüşüme uğramıştır. D) Bilge sanatçılar, temel malzeme olarak aldıkları ha- yatı, yaşamadan önce çözülmesi gereken bir sorun olarak görür ve romanlarını ölüm kalım mücadelesi- nin yaşandığı bir laboratuvara dönüştürür. E) Gençlerin edebiyattaki eğilim ve yönelimlerinin ne olduğunu anlamak için elimizde en çok sevdikleri sinema filmleri ve dizilerden başka bir gösterge bu- lunmuyor. 6. C
aş
ğu
7
etli
=tır.
ve
er
(1) Schweitzer hakikatler etiğini, farklılığa ve ötekiliğe atfedilen
değere ve felsefeyi kültürel çalışmalara dönüştüren ortodoksiye
radikal ve sert bir başkaldırı olarak konumlandırmaktadır.
(II) Aynı zamanda Salinas'tan sonra ötekilik konusunun çağın
bir modası hâline geldiğini ifade etmektedir. (III) Schweitzer'in
ötekilik durumuna indirgemeci veya yadsıyıcı yaklaşımı,
ötekiliğin felsefi idrak ufkuna yeniden girmesinin anlam ve
önemini göz ardı etmesine neden olmuştur. (IV) Ötekilik, kökleri
Batı metafiziğinin başlangıcına, Parmenides ve Platon'a kadar
uzanan bir muammadır. (V) lyinin aynılık ile kötünün ise
dışsallık ile ilişkilendirilmesi bu muammanın daimî bir
yansımasıdır.
24. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisine
ulaşılabilir?+
A) Schweitzer'in Salinas'la aynı görüşte olduğuna
B) Ötekilik meselesinin Salinas'la başladığına
C) Schweitzer'in indirgemeci anlayışı sonradan terk
ettiğine
D) Ötekiliğin bir bilinmezlik olduğuna
E) Schweitzer'in hakikatler etiğini, farklılığa ve ötekiliğe
uyumlu hâle getirdiğine
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
aş ğu 7 etli =tır. ve er (1) Schweitzer hakikatler etiğini, farklılığa ve ötekiliğe atfedilen değere ve felsefeyi kültürel çalışmalara dönüştüren ortodoksiye radikal ve sert bir başkaldırı olarak konumlandırmaktadır. (II) Aynı zamanda Salinas'tan sonra ötekilik konusunun çağın bir modası hâline geldiğini ifade etmektedir. (III) Schweitzer'in ötekilik durumuna indirgemeci veya yadsıyıcı yaklaşımı, ötekiliğin felsefi idrak ufkuna yeniden girmesinin anlam ve önemini göz ardı etmesine neden olmuştur. (IV) Ötekilik, kökleri Batı metafiziğinin başlangıcına, Parmenides ve Platon'a kadar uzanan bir muammadır. (V) lyinin aynılık ile kötünün ise dışsallık ile ilişkilendirilmesi bu muammanın daimî bir yansımasıdır. 24. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisine ulaşılabilir?+ A) Schweitzer'in Salinas'la aynı görüşte olduğuna B) Ötekilik meselesinin Salinas'la başladığına C) Schweitzer'in indirgemeci anlayışı sonradan terk ettiğine D) Ötekiliğin bir bilinmezlik olduğuna E) Schweitzer'in hakikatler etiğini, farklılığa ve ötekiliğe uyumlu hâle getirdiğine
TYT-TÜRKÇE
29. Aşağıdaki parçalardan hangisi "Bellek gelişimi için
kullanılabilecek taktikleri sıralamanız olası mı?" sorusuna
cevap vermektedir?
A) Bellek gelişimi, bireyin bilgi kapasitesindeki artış
sonunda olur ve bu süreçte kavram gelişimi önemli bir
rol oynar. Böylece, çocuğun geçmişle ilgili hâkimiyeti
giderek daha ayrıntılı hâle gelir. Küçük çocuklar,
hatırlama için kendilerine yardımcı olacak daha bilgili
ve zihinsel açıdan daha yeterli bir yetişkinin desteğine
gereksinim duyarlar.
B) Okul öncesi dönemden itibaren çocuklara bellek
stratejilerini kullanma becerisini kazandırmayı
amaçlayan etkinliklerin uygulanması, çocukların
gelecek eğitim yaşantılarında bellek gelişiminin olumlu
yönde ilerlemesinde etkili olabilir. Böylece çocuğun
düşünme becerileri gelişimi desteklenebilir.
C) Görsel ve sözel materyallerden yararlanarak bellek
stratejisi geliştiren çocuk, gelecek yaşantısında
çevreye kolay uyum sağlayabilir. Ülkemizde yapılan
bazı çalışmalar, erken yıllardan itibaren verilen bellek
eğitiminin çocukların özellikle algı, dikkat ve kısa süreli
belleklerinin gelişimi üzerinde olumlu etkisi olduğunu
göstermektedir.
D) Okul öncesi eğitim kurumlarına devam eden altı
yaşındaki çocuklara uygulanan bellek eğitimi
programının, akademik başarının ön plana çıktığı
ilköğretim yıllarında da bellek gelişimleri üzerine
etkisi devam eder. Altı yaşında verilen bellek eğitim
programının çocukların genel bellek, görsel ve sözel
kısa süreli ve uzun süreli bellek, öğrenme ve öğrenilen
bilgileri ipucu verildiğinde hatırlama puanı üzerindeki
etkisi açıktır.
E) Duyu organları aracılığıyla edinilen bilgilerin
beynin ilgili birimlerinde uygun şekilde kodlanması,
depolanması ve gerektiğinde daha güvenilir biçimde
geri çağrılabilmesi için çeşitli stratejilerin kullanılması
etkili olmaktadır. Bunlar tekrarlama, organizasyon,
betimleme, anlamlandırma, ayrıntı, otomatikleştirme ve
ipuçlarından yararlanma gibi stratejilerdir.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
TYT-TÜRKÇE 29. Aşağıdaki parçalardan hangisi "Bellek gelişimi için kullanılabilecek taktikleri sıralamanız olası mı?" sorusuna cevap vermektedir? A) Bellek gelişimi, bireyin bilgi kapasitesindeki artış sonunda olur ve bu süreçte kavram gelişimi önemli bir rol oynar. Böylece, çocuğun geçmişle ilgili hâkimiyeti giderek daha ayrıntılı hâle gelir. Küçük çocuklar, hatırlama için kendilerine yardımcı olacak daha bilgili ve zihinsel açıdan daha yeterli bir yetişkinin desteğine gereksinim duyarlar. B) Okul öncesi dönemden itibaren çocuklara bellek stratejilerini kullanma becerisini kazandırmayı amaçlayan etkinliklerin uygulanması, çocukların gelecek eğitim yaşantılarında bellek gelişiminin olumlu yönde ilerlemesinde etkili olabilir. Böylece çocuğun düşünme becerileri gelişimi desteklenebilir. C) Görsel ve sözel materyallerden yararlanarak bellek stratejisi geliştiren çocuk, gelecek yaşantısında çevreye kolay uyum sağlayabilir. Ülkemizde yapılan bazı çalışmalar, erken yıllardan itibaren verilen bellek eğitiminin çocukların özellikle algı, dikkat ve kısa süreli belleklerinin gelişimi üzerinde olumlu etkisi olduğunu göstermektedir. D) Okul öncesi eğitim kurumlarına devam eden altı yaşındaki çocuklara uygulanan bellek eğitimi programının, akademik başarının ön plana çıktığı ilköğretim yıllarında da bellek gelişimleri üzerine etkisi devam eder. Altı yaşında verilen bellek eğitim programının çocukların genel bellek, görsel ve sözel kısa süreli ve uzun süreli bellek, öğrenme ve öğrenilen bilgileri ipucu verildiğinde hatırlama puanı üzerindeki etkisi açıktır. E) Duyu organları aracılığıyla edinilen bilgilerin beynin ilgili birimlerinde uygun şekilde kodlanması, depolanması ve gerektiğinde daha güvenilir biçimde geri çağrılabilmesi için çeşitli stratejilerin kullanılması etkili olmaktadır. Bunlar tekrarlama, organizasyon, betimleme, anlamlandırma, ayrıntı, otomatikleştirme ve ipuçlarından yararlanma gibi stratejilerdir.
ME
NEVİ
B
TYT/PLM/001/23
35. Kitap okumaktan hoşlanmayanların kitaba karşı A
gösterdikleri ürküntü onları mutlu yaşama nasıl
yaklaştırmıyor, alışkanlıkların dar çevresinin faresi
olmaktan kurtaramıyorsa oburca, rastgele okuyan kitap
fareleri de aynı kıskaçtan kurtulamıyor.
Aşağıdakilerden hangisi anlamca bu cümleye en
yakındır?
A) Kitap okumak kadar, ne kadar okuyacağını bilmek
ve planlayarak okumakla insan ancak entelektüel bir
kişiliğe sahip olabilir.
B) Kitap okumayanlarla doyumsuzca okuyanları birbirine
yaklaştıran şey, her iki kişilik tipinin de kalıplarını
yıkamamalarıdır.
C) Çok okumak kadar önemli diğer bir unsur da neyi, ne
zaman okuyacağına karar vermektir.
D) Toplumda bazı insanlar kitap okumaya zaman
ayıramazken bazı insanların da okumak için çok
zamanı vardır.
E) Bir insan için kitap okumamak ne kadar zararlıysa
çok okumak da o kadar zararlıdır diyebiliriz.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
ME NEVİ B TYT/PLM/001/23 35. Kitap okumaktan hoşlanmayanların kitaba karşı A gösterdikleri ürküntü onları mutlu yaşama nasıl yaklaştırmıyor, alışkanlıkların dar çevresinin faresi olmaktan kurtaramıyorsa oburca, rastgele okuyan kitap fareleri de aynı kıskaçtan kurtulamıyor. Aşağıdakilerden hangisi anlamca bu cümleye en yakındır? A) Kitap okumak kadar, ne kadar okuyacağını bilmek ve planlayarak okumakla insan ancak entelektüel bir kişiliğe sahip olabilir. B) Kitap okumayanlarla doyumsuzca okuyanları birbirine yaklaştıran şey, her iki kişilik tipinin de kalıplarını yıkamamalarıdır. C) Çok okumak kadar önemli diğer bir unsur da neyi, ne zaman okuyacağına karar vermektir. D) Toplumda bazı insanlar kitap okumaya zaman ayıramazken bazı insanların da okumak için çok zamanı vardır. E) Bir insan için kitap okumamak ne kadar zararlıysa çok okumak da o kadar zararlıdır diyebiliriz.
4.
1815 yılının nisan ayında Endonezya'daki Tambora
Yanardağı'nda büyük bir patlama oldu. Yanardağın yakının-
daki yerleşim bölgeleri volkanik külle kaplandı, atmosfere mil-
yonlarca ton toz ve volkanik kül karıştı. Yanardağdan çıkan
gazlar yoğunlaşarak aeorsol bulutları oluşturdu. Bu bulutlar
yeryüzünün soğumasına neden oldu. Küresel sıcaklık düş-
tü, iklimler geçici olarak değişti. 1816 yılında Kuzey Yarım
Küre'nin büyük bölümünde sıcak bir yaz mevsimi yaşan-
P
PER
madı. Avrupa ve Kuzey Amerika'da soğuk havanın ekinleri
YOUNG
tahrip etmesiyle başlayan kıtlık nedeniyle salgın hastalıklar
Medite
baş gösterdi. Yeryüzündeki etkileri zamanla azalsa da pat-
lama, edebiyat ve sanat dünyası üzerinde kalıcı izler bıraktı.
Patlamanın edebiyat dünyasına kazandırdığı eserlerin ba-
şında ise Frankenstein adlı roman geliyordu. 1816 yazında
İngiliz yazar Mary Shelley, bu doğa olayı yüzünden günlerce
kapalı alanda yaşamak zorunda kaldı ve 1818'de yayımlanan
ünlü korku romanını işte bu günlerde kaleme aldı.
vidi
Bu parçada Tambora Yanardağı'nın patlamasıyla ilgili
olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
AKültürel yaşama olan etkilerine
B Bazı bölgelerde neden olduğu kuraklığa
Etkisinin hissedildiği coğrafi bölgelere
LDY Dünyanın ısınması üzerindeki etkisine
Atmosferde yarattığı değişikliklere
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
4. 1815 yılının nisan ayında Endonezya'daki Tambora Yanardağı'nda büyük bir patlama oldu. Yanardağın yakının- daki yerleşim bölgeleri volkanik külle kaplandı, atmosfere mil- yonlarca ton toz ve volkanik kül karıştı. Yanardağdan çıkan gazlar yoğunlaşarak aeorsol bulutları oluşturdu. Bu bulutlar yeryüzünün soğumasına neden oldu. Küresel sıcaklık düş- tü, iklimler geçici olarak değişti. 1816 yılında Kuzey Yarım Küre'nin büyük bölümünde sıcak bir yaz mevsimi yaşan- P PER madı. Avrupa ve Kuzey Amerika'da soğuk havanın ekinleri YOUNG tahrip etmesiyle başlayan kıtlık nedeniyle salgın hastalıklar Medite baş gösterdi. Yeryüzündeki etkileri zamanla azalsa da pat- lama, edebiyat ve sanat dünyası üzerinde kalıcı izler bıraktı. Patlamanın edebiyat dünyasına kazandırdığı eserlerin ba- şında ise Frankenstein adlı roman geliyordu. 1816 yazında İngiliz yazar Mary Shelley, bu doğa olayı yüzünden günlerce kapalı alanda yaşamak zorunda kaldı ve 1818'de yayımlanan ünlü korku romanını işte bu günlerde kaleme aldı. vidi Bu parçada Tambora Yanardağı'nın patlamasıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? AKültürel yaşama olan etkilerine B Bazı bölgelerde neden olduğu kuraklığa Etkisinin hissedildiği coğrafi bölgelere LDY Dünyanın ısınması üzerindeki etkisine Atmosferde yarattığı değişikliklere
35. (1) Garip şairleri geleneksel şiirde yer alan kafiye, redif,
ölçü gibi akımının önemsiz olduğunu savunmuşlardır.
(II) Onlara göre edebî sanatlar ve konuşma dilinden farklı,
süslü bir edebiyat dili gereksizdir. (III) Bu anlayışa göre
şiir, halkın konuştuğu sade dille ve halka ait söyleyişle
yazılmalı ve anlamı öne çıkaran bir nitelikte olmalıdır.
(IV) Garip şairleri kendilerine yöneltilen eleştirilere karşı
nasıl bir şiir anlayışını savunduklarını ortaya koymak için
"Garip" adlı kitaplarına "Garip Bildirisi" olarak tanınacak
ön sözü eklemişlerdir. (V) Orhan Veli Kanık'ın "Kitabe-i
Sengi Mezar" şiirinde de görüldüğü gibi Garip şairlerine
göre şiir sıradan insanlar ve onların hayatını konu edin-
meli; sanattan, süslü söylemlerden uzak olmalıdır.
Numaralanmış cümlelerin hangisi düşüncenin akışını
bozmaktadır?
A) V
B) IV
C) III
D) II
E) I
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
35. (1) Garip şairleri geleneksel şiirde yer alan kafiye, redif, ölçü gibi akımının önemsiz olduğunu savunmuşlardır. (II) Onlara göre edebî sanatlar ve konuşma dilinden farklı, süslü bir edebiyat dili gereksizdir. (III) Bu anlayışa göre şiir, halkın konuştuğu sade dille ve halka ait söyleyişle yazılmalı ve anlamı öne çıkaran bir nitelikte olmalıdır. (IV) Garip şairleri kendilerine yöneltilen eleştirilere karşı nasıl bir şiir anlayışını savunduklarını ortaya koymak için "Garip" adlı kitaplarına "Garip Bildirisi" olarak tanınacak ön sözü eklemişlerdir. (V) Orhan Veli Kanık'ın "Kitabe-i Sengi Mezar" şiirinde de görüldüğü gibi Garip şairlerine göre şiir sıradan insanlar ve onların hayatını konu edin- meli; sanattan, süslü söylemlerden uzak olmalıdır. Numaralanmış cümlelerin hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır? A) V B) IV C) III D) II E) I
37. (1) Çağdaş yazarlarımızdan biri olan Güray Süngü'nün,
postmodern anlatıyı amaçlamamakla birlikte öykülerinde
postmodern anlatının özelliklerine yoğun olarak
başvurduğu görülür. (II) Üst kurmaca, metinler arası
ilişkiler, ironi gibi yöntemlerle zamanla, mekânla ve
kurmaca ile oynaması anlamında yazar; postmodern
edebiyata uygun eserler vermektedir. (III) Ancak Güray
Süngü, anlamı ve hikâyeyi tamamıyla kurguya kurban
eden, salt yazmayı amaç hâline getiren bir yazar değildir.
(IV) O, anlamı postmodern anlatının yöntemlerinden
faydalanarak daha etkili ve vurucu hâle getirmeyi
önemsemektedir. (V) Postmodern anlatının en ayırıcı
özelliklerinden biri olan "okuyucuyu metne daha fazla
dâhil etme" imkânından yoğun olarak faydalanmaya özer
göstermektedir.
Bir sanatçının tanıtıldığı bu parçadaki numaralanmış
cümlelerle ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez
A) 1. cümlede öykülerinde kullandığı tekniklerden söz
edilmiştir.
B) II. cümlede hangi edebiyat anlayışına uygun eserler
verdiğinden bahsedilmiştir.
C) III. cümlede, hikâyelerini hangi amaç doğrultusunda
yazdığı belirtilmiştir.
D) IV. cümlede anlamı ön plana çıkarmak için nasıl bir
yöntem kullandığı dile getirilmiştir.
E) V. cümlede benimsediği anlayışın hangi özelliğinden
yararlandığı belirtilmiştir.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
37. (1) Çağdaş yazarlarımızdan biri olan Güray Süngü'nün, postmodern anlatıyı amaçlamamakla birlikte öykülerinde postmodern anlatının özelliklerine yoğun olarak başvurduğu görülür. (II) Üst kurmaca, metinler arası ilişkiler, ironi gibi yöntemlerle zamanla, mekânla ve kurmaca ile oynaması anlamında yazar; postmodern edebiyata uygun eserler vermektedir. (III) Ancak Güray Süngü, anlamı ve hikâyeyi tamamıyla kurguya kurban eden, salt yazmayı amaç hâline getiren bir yazar değildir. (IV) O, anlamı postmodern anlatının yöntemlerinden faydalanarak daha etkili ve vurucu hâle getirmeyi önemsemektedir. (V) Postmodern anlatının en ayırıcı özelliklerinden biri olan "okuyucuyu metne daha fazla dâhil etme" imkânından yoğun olarak faydalanmaya özer göstermektedir. Bir sanatçının tanıtıldığı bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez A) 1. cümlede öykülerinde kullandığı tekniklerden söz edilmiştir. B) II. cümlede hangi edebiyat anlayışına uygun eserler verdiğinden bahsedilmiştir. C) III. cümlede, hikâyelerini hangi amaç doğrultusunda yazdığı belirtilmiştir. D) IV. cümlede anlamı ön plana çıkarmak için nasıl bir yöntem kullandığı dile getirilmiştir. E) V. cümlede benimsediği anlayışın hangi özelliğinden yararlandığı belirtilmiştir.
2. Sevgi ve akıl, dünyayı kavramanın iki farklı anahta- ca
ridir. Biri olmadan diğeri olanaklı değilse de onlar,
farklı güçlerin yansımalarıdır. İnsan, dünyayı zihinsel
yönden akılla, duygusal yönden de sevgiyle kavrar.
Aklın gücü, onun yüzeyden olabildiği kadar derinlere
inebilmesine imkân verir. Sevginin gücü ise onu baş-
ka insanlarla hatta diğer canlılarla yakınlaştırır.
Bu parçadaki altı çizili sözle anlatılmak istenen
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Etkin bir öğrenme süreci geçirerek kendini aşmak
B) Potansiyelini ortaya koyan bir dönüşüm geçirmek
C) Evrendeki gizleri açığa çıkaracak güce ulaşmak
D) Bilgisinin sınırlarını elinden geldiğince genişlet-
mek
E) Maddi varlığının ötesinde olanı keşfetmeye çalış-
mak
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
2. Sevgi ve akıl, dünyayı kavramanın iki farklı anahta- ca ridir. Biri olmadan diğeri olanaklı değilse de onlar, farklı güçlerin yansımalarıdır. İnsan, dünyayı zihinsel yönden akılla, duygusal yönden de sevgiyle kavrar. Aklın gücü, onun yüzeyden olabildiği kadar derinlere inebilmesine imkân verir. Sevginin gücü ise onu baş- ka insanlarla hatta diğer canlılarla yakınlaştırır. Bu parçadaki altı çizili sözle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Etkin bir öğrenme süreci geçirerek kendini aşmak B) Potansiyelini ortaya koyan bir dönüşüm geçirmek C) Evrendeki gizleri açığa çıkaracak güce ulaşmak D) Bilgisinin sınırlarını elinden geldiğince genişlet- mek E) Maddi varlığının ötesinde olanı keşfetmeye çalış- mak
30. Otostopçunun Galaksi Rehberi, uzay gezilerini odağa
alan ve varoluşsal meseleleri yoğun bir mizahla
yoğuran bir bilim kurgu başyapıtıdı Dünyanın
bürokratik bir uzaylı ırkı olan Vogonlar tarafından ele
geçirilmesinden sıyrılan Arthur Dent'le Betelgeuse
civarındaki bir gezegenden gelen uzaylı arkadaşı Ford
Prefect'in yaşadığı maceraları anlaty. Ford'un uzaktan
kuzeni ve yarı zamanlı Galaktik Başkanı Zaphod
Beeblebrox, bilmeden bu ikisini kesin ölümden kurtary
Onları, Altının Kalbi adlı çalıntı gemisine bindirir ve
burada, ana kadroyu çevreleyen bir mürettebat
hikâyeye dâhil olur Marvin, depresif robot olan
Paranoyak Android ve Trillian. Bunun sonrasında
kahramanlar, efsanevi Magrathea gezegeni için yola
koyulurlar.
Bu parçada söz edilen kitapla ilgili aşağıdakilerden
PASSER GERUNGads
hangisine ulaşılamaz?
CONTA
A Gelecek zamanda olması beklenen veya
kurgulanan gelişmeleri anlattığına
P
BY Bilimsel ve teknik gelişmeler üzerinden bir gelecek
hayali kurduğuna
Olay örgüsünün bilimsel ve teknik ögelerin
desteğiyle ilerlediğine
when
D) Paralel evrenlere yolculukları bilimsel ve teknik
açıklamalarla olası hâle getirdiğine
BEN
E Bilimsel dilinin, okuyucuları heyecanlandıran en
büyük etken olduğuna
f
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
30. Otostopçunun Galaksi Rehberi, uzay gezilerini odağa alan ve varoluşsal meseleleri yoğun bir mizahla yoğuran bir bilim kurgu başyapıtıdı Dünyanın bürokratik bir uzaylı ırkı olan Vogonlar tarafından ele geçirilmesinden sıyrılan Arthur Dent'le Betelgeuse civarındaki bir gezegenden gelen uzaylı arkadaşı Ford Prefect'in yaşadığı maceraları anlaty. Ford'un uzaktan kuzeni ve yarı zamanlı Galaktik Başkanı Zaphod Beeblebrox, bilmeden bu ikisini kesin ölümden kurtary Onları, Altının Kalbi adlı çalıntı gemisine bindirir ve burada, ana kadroyu çevreleyen bir mürettebat hikâyeye dâhil olur Marvin, depresif robot olan Paranoyak Android ve Trillian. Bunun sonrasında kahramanlar, efsanevi Magrathea gezegeni için yola koyulurlar. Bu parçada söz edilen kitapla ilgili aşağıdakilerden PASSER GERUNGads hangisine ulaşılamaz? CONTA A Gelecek zamanda olması beklenen veya kurgulanan gelişmeleri anlattığına P BY Bilimsel ve teknik gelişmeler üzerinden bir gelecek hayali kurduğuna Olay örgüsünün bilimsel ve teknik ögelerin desteğiyle ilerlediğine when D) Paralel evrenlere yolculukları bilimsel ve teknik açıklamalarla olası hâle getirdiğine BEN E Bilimsel dilinin, okuyucuları heyecanlandıran en büyük etken olduğuna f
1
30. Geçmişin kültür değerlerini belirli bir düzen içerisinde
korumak ve sergilemek için oluşturulan açık ve kapalı I
ortamlara "müze" denmektedir. Bilime, sanata, sosyal
yaşama yönelik çeşitli amaçlar taşıyan müzeler; devlet-
ler, kurumlar hatta kişiler tarafından kurulup geliştirilmek-
tedir. Dünyada başta gelişmiş ülkeler olmak üzere daha
önceden oluşturulan etnografya müzeleri, yerlerini halk
bilim müzelerine bırakmıştır. "Uygulamalı halk kültürü
müzeciliği" diye tanımlayabileceğimiz yeni bir müzecilik
anlayışı bu ve benzeri çalışmaların sağladığı düşünce or-
tamında gelişmiştir. Türkiye, bu yeni müzecilik anlayışın-
da akademik ve idari çabalarla gelişmiş ülkelerin gerisin-
de kalmamaya çalışmaktadır. Bu müzecilik anlayışında
halk kültürünün bütün unsurlarıyla "teatral" bir ortamda
gösterimi hedeflenmektedir.
Bu parçadan müzecilikle ilgili aşağıdakilerin hangisi-
ne ulaşılabilir?
1
1
A) Kültürel mirasın korunması için yapılan çalışmalar.
sürekli bir gelişim ve değişim içindedir.
B) Anadolu çok zengin bir tarihi geçmişe sahip olması-
na rağmen bunu koruyamamaktadır.
C) Müzeler sayesinde ülke ekonomisine ciddi katkı
sağlanabilir.
D) Müzeler geçmişle geleceği birbirine bağlayan, ya-
şanan gün içerisinde denge sağlayan kurumlardır.
Ülkemizde halk bilim müzeciliğiyle ilgili yapılan ça-
lışmalar, yetersiz kalmaktadır.
E)
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
1 30. Geçmişin kültür değerlerini belirli bir düzen içerisinde korumak ve sergilemek için oluşturulan açık ve kapalı I ortamlara "müze" denmektedir. Bilime, sanata, sosyal yaşama yönelik çeşitli amaçlar taşıyan müzeler; devlet- ler, kurumlar hatta kişiler tarafından kurulup geliştirilmek- tedir. Dünyada başta gelişmiş ülkeler olmak üzere daha önceden oluşturulan etnografya müzeleri, yerlerini halk bilim müzelerine bırakmıştır. "Uygulamalı halk kültürü müzeciliği" diye tanımlayabileceğimiz yeni bir müzecilik anlayışı bu ve benzeri çalışmaların sağladığı düşünce or- tamında gelişmiştir. Türkiye, bu yeni müzecilik anlayışın- da akademik ve idari çabalarla gelişmiş ülkelerin gerisin- de kalmamaya çalışmaktadır. Bu müzecilik anlayışında halk kültürünün bütün unsurlarıyla "teatral" bir ortamda gösterimi hedeflenmektedir. Bu parçadan müzecilikle ilgili aşağıdakilerin hangisi- ne ulaşılabilir? 1 1 A) Kültürel mirasın korunması için yapılan çalışmalar. sürekli bir gelişim ve değişim içindedir. B) Anadolu çok zengin bir tarihi geçmişe sahip olması- na rağmen bunu koruyamamaktadır. C) Müzeler sayesinde ülke ekonomisine ciddi katkı sağlanabilir. D) Müzeler geçmişle geleceği birbirine bağlayan, ya- şanan gün içerisinde denge sağlayan kurumlardır. Ülkemizde halk bilim müzeciliğiyle ilgili yapılan ça- lışmalar, yetersiz kalmaktadır. E)
6.
1. Bir olayın, karmaşık bir sistemin, soyut bir kavramın,
görülemeyecek kadar küçük yapıların veya kavramlar
arasındaki ilişkilerin kolayca anlaşılır hâle getirilmesi
için canlandırma; maket, grafik, tablo, çizim, formül
veya denklem gibi görsel unsurlarla basite indirgene-
rek ifade edilmesine modelleme denir.
II. Fizik bilimi çoğunlukla soyut, karmaşık, görülemeye-
cek kadar küçük ya da dünyadan çok uzaktaki olgu
ve olayları açıklamakla uğraşan bir bilim dalı oldu-
ğundan modelleme çok sık kullanılır. Fizikçiler, ev-
reni, Güneş sistemini, ışığı, atomu, atomu oluşturan
parçacıkları açıklamak amacıyla model oluştururlar.
Bu cümlelerden yola çıkılarak II. cümleyle ilgili aşağı-
dakilerden hangisi söylenebilir?
A) I. cümlede açıklanan modelleme kavramının fizikte
hangi gerekçeyle kullanıldığından bahsedilmiştir.
B) I. cümlede söz edilen kavram, örneklerle tanımlan-
mıştır.
C) I. cümlede tanıtılan modelleme kavramının soyut,
algılanamayacak bir kavram olduğu vurgulanmıştır.
D) II. cümlede modellemenin fizikteki kavramların an-
laşılması için kullanıldığı belirtildiğinden I. cümlede
bunun yanlış bir yargı olduğu örneklendirilmiştir.
E) I. cümlede karmaşık bir sistemi açıklamak için oluş-
turulan modelleme kavramının tanımının, daha da
geliştirilerek metafiziksel her ögeyi somutlaştırmak
için kullanıldığından söz edilmiştir.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
6. 1. Bir olayın, karmaşık bir sistemin, soyut bir kavramın, görülemeyecek kadar küçük yapıların veya kavramlar arasındaki ilişkilerin kolayca anlaşılır hâle getirilmesi için canlandırma; maket, grafik, tablo, çizim, formül veya denklem gibi görsel unsurlarla basite indirgene- rek ifade edilmesine modelleme denir. II. Fizik bilimi çoğunlukla soyut, karmaşık, görülemeye- cek kadar küçük ya da dünyadan çok uzaktaki olgu ve olayları açıklamakla uğraşan bir bilim dalı oldu- ğundan modelleme çok sık kullanılır. Fizikçiler, ev- reni, Güneş sistemini, ışığı, atomu, atomu oluşturan parçacıkları açıklamak amacıyla model oluştururlar. Bu cümlelerden yola çıkılarak II. cümleyle ilgili aşağı- dakilerden hangisi söylenebilir? A) I. cümlede açıklanan modelleme kavramının fizikte hangi gerekçeyle kullanıldığından bahsedilmiştir. B) I. cümlede söz edilen kavram, örneklerle tanımlan- mıştır. C) I. cümlede tanıtılan modelleme kavramının soyut, algılanamayacak bir kavram olduğu vurgulanmıştır. D) II. cümlede modellemenin fizikteki kavramların an- laşılması için kullanıldığı belirtildiğinden I. cümlede bunun yanlış bir yargı olduğu örneklendirilmiştir. E) I. cümlede karmaşık bir sistemi açıklamak için oluş- turulan modelleme kavramının tanımının, daha da geliştirilerek metafiziksel her ögeyi somutlaştırmak için kullanıldığından söz edilmiştir.
4.
"Benim dünyam kurmacadır, dile dökül-
müş dünyadır." der Fransız yazar Sten-
dhal. Goncourt Ödüllü bir romancı olan
Charles Plisnier ise "Bize bizden, artık
unutulmayacak bir görüntüyü gösteren
bir aynadır." Diyerek tanımlar romani.
Bu aynada yansıyan elbette dünyanın ve
insanın bire bir kopyası değildir. Yazarın
beynindeki süzgeçten geçen, onun duy-
guları, düşünceleri ve bilgi donanımı ile
zenginleşen bir yansımadır. Bu bilgi do-
nanımı ne ölçüdeyse kuşkusuz o oranda
zenginleşecek ya da yoksul kalacaktır,
roman.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Sanatçı, gözlerini bir fotoğraf sanatçı-
si gibi dile getirir.-
B) Sanatçı, gördüklerini ve yaşadıklarını
kendi duygu, düşünce ve yaşantıları-
nın imbiğinden geçirerek anlatır.
C Sanatçı, eserlerine kendinden bir
şeyler katarsa daha başarılı olur.
D) Yarını yakalayan sanatçılar, bir duru-
mu olduğu gibi aktarmayanlardır.
E)
Kurmaca dünyanın tanımı, kişiden
kişiye değiştiği için ne kadar tanım
yapılsa boşunadır.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler
4. "Benim dünyam kurmacadır, dile dökül- müş dünyadır." der Fransız yazar Sten- dhal. Goncourt Ödüllü bir romancı olan Charles Plisnier ise "Bize bizden, artık unutulmayacak bir görüntüyü gösteren bir aynadır." Diyerek tanımlar romani. Bu aynada yansıyan elbette dünyanın ve insanın bire bir kopyası değildir. Yazarın beynindeki süzgeçten geçen, onun duy- guları, düşünceleri ve bilgi donanımı ile zenginleşen bir yansımadır. Bu bilgi do- nanımı ne ölçüdeyse kuşkusuz o oranda zenginleşecek ya da yoksul kalacaktır, roman. Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Sanatçı, gözlerini bir fotoğraf sanatçı- si gibi dile getirir.- B) Sanatçı, gördüklerini ve yaşadıklarını kendi duygu, düşünce ve yaşantıları- nın imbiğinden geçirerek anlatır. C Sanatçı, eserlerine kendinden bir şeyler katarsa daha başarılı olur. D) Yarını yakalayan sanatçılar, bir duru- mu olduğu gibi aktarmayanlardır. E) Kurmaca dünyanın tanımı, kişiden kişiye değiştiği için ne kadar tanım yapılsa boşunadır.