Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları

20. Muhabir: (1) Araştırmacı: Müziğin yaratıcılık üzerindeki etkisini öğrenmek amacıyla 155 katılımcıyla yaptığımız araştırmada katılımcılan beş gruba ayırdık. Bunların dördüne farklı birer müzik türü eşliğinde testler yaptık. Beşinci grup ise testleri sessiz ortamda tamamladı. Testler iki düşünme türünü belirlemek üzere tasarlanmıştı: Yeni fikirler üretme sürecini tanımlayan iraksak düşünme ve bir problem için en iyi çözüm bulmaya yönelik yakınsak düşünme Muhabir: (II) ines Araştırmacı: Katılımcıların neşeli olduğunu düşündükleri müzikleri dinlediği zaman daha yaratıcı olduğunu, sessiz ortamda çalışan insanlardan daha eşsiz fikirler ortaya koyduklarını gözlemledik. Hüzünlü, kaygılı ve sakin bulunan müziklerde ise böyle bir etki gözlemlenmedi. Bu diyalogda boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangileri sırayla getirilmelidir? I. Araştırmanızda neyi ispat etmeyi amaçladınız? II. Müzik türlerinin farklılığı katılımcıların yaratıcı düşünme becerilerinde farklılık oluşturdu mu? BY I. Araştırmanızı hangi konuda nasıl bir metot kullanarak gerçekleştirdiniz? II. Araştırmanın sonucunda müziğin yaratıcı düşünme üzerindeki etkisiyle ilgili hangi bilgileri elde ettiniz? Bu araştırmada kullandığınız testlerin özellikleri nelerdir? II. Bu araştırmayla insanların yaratıcı fikirlerinin dinledikleri müzikten etkilendiğini söyleyebilir misiniz? DY I. Katılımcı sayısı yaptığınız araştırmada etkili bir faktor müydü? II, Iraksak düşünme mi yoksa yakınsak düşünme mi dinlenilen müzik türünden daha çok etkilendi? E) I. Yeni araştırmanızda insanlara neyle ilgili veriler sunmayı planlıyorsunuz? II. Araştırmanızdan yola çıkarak yaratıcı fikirlere ihtiyaç duyan kişilerin hangi türde müziklerle çalışmasını tavsiye edersiniz?

gibi if ak örlük na asını ve 17. Polimerler, çok sayıda molekülün kimyasal bağlarla düzenli bir şekilde bağlanarak oluşturdukları yüksek molekül ağırlıklı bileşiklerdir. "Poli" Latince bir sözcük olup "çok sayıda" anlamına gelir. Bu alanın öncüsü Alman kimyager Herman Stauding, Stauding, kimyanın bu alanında yaptigi calismalarla 1953 yılında Nobel Ödülü'nü almıştır. İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana birçok polimer, laboratuvarlarda üretilmiş ve ayrıca birçok polimer, endüstriyel ölçekte üretilmeye başlamıştır. Endüstriyel organik kimyacılar ise daha çok polimer kimyası alanına kayarak çalışmalarını bu yönde sürdürmeye başlamıştır. Bunun sonucu olarak günümüzde sayısız polimer türü geniş bir uygulama alanında çeşitli amaçlar için kullanılmaktadır. Bu parçada polimer ile ilgili aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? ✓ A) Bu alanda önde gelenin kim olduğuna B) Ne tür bileşikler olduğuna ✓ Sözcüğün kökenine D) Hangi amaçlarla kullanıldığına O E Sanayi ölçeğinde de üretildiğine

dan Türkçe 16 ABD yazar ve eğitimci March Prensky, eğitimin temel amaçlanından birinin içinde yaşadığımız toplumu yileştirmek olduğunu söylüyor. Prensky tarafından geliştirilen "Gerçek Dünya Projesi/Güçlendirme Eğitim yaklaşımında eğitimlerinin en başından itibaren öğrencilerin çevrelerinde var olan sorunlara uygulamal olarak gozum geliştirmeye çalışması amaçlanıyor Bunun pin oğrencilerin öncelikle yeteneklerini keşfetmeleri daha sonra da yeteneklerini içinde yaşadıklan dunyaya değer katmak amacıyla kullanmaları konusunda yonlendinimeleri gerekiyor. Prensky, dijital teknolojilerin öğrencilere sunduğu imkânlaun bunları artık mümkün hale getirdiğini söylüyor. Aşağıdakilerden hangisi March Prensky'nin düşüncelerini destekleyen bir ifade değildir? Oğrencilerin eğitim hayatlarında başarılı olabilmeleri için eğitimciler tarafından potansiyellerinin belirlenmesi ve geliştirilmesi etkili bir yöntemdir. Her öğrencinin sahip olduğu bireysel farklılıklar göz önünde bulundurularak eğitim hayatında yonlendirilmesi, çevresine fayda sağlayabilecek bireyler olarak yetişmesine imkân sağlamaktadır. C) Öğrencilerin kendi kabiliyetlerini belirlemesi ve onları geliştirmesinde dijital teknolojilerden yararlanılması önemli rol oynamaktadır. Eğitimde öğrencilerin becerilerine yönelik farkındalıklarını arttırmak bulundukları ortama katkı sağlayabilmeleri açısından önem teşkil etmektedir. Oğrencilerin yeteneklerinin farkına varabilmelerini sağlayabilmek için onları küçük yaşlardan itibaren farklı sorunlarla karşılaştırıp bireysel çözüm yollarını bulmaları konusunda onlara destek olmamız gerekmektedir.

16. Kalabalık konferans salonunda mesleğinin doruğunda bir avukat, o gün mezun olacak hukuk öğrencilerine hitap et- mek üzere kürsüye geliyor. Herkes meslekten söz edece- ğini zannederken o, hayatı anlatıyor: Hepiniz kişisel yaşa- damınızı bir kenara koyup çok çalışabileceğinizi kanıtladınız. -nus Fakat unutmayın ki ölüm döşeğindeki birinin, "Keşke işime sim biraz daha fazla zaman ayırabilseydim!" dediği duyulma- esid mıştır. Çocuk sahibi olacak kadar şanslıysanız onların göz mine açıp kapayıncaya kadar büyüyeceklerini ana babalarınız ve size söyleyecektir. Buna ben de tanıklık edebilirim. Çocuk- alarımıza hikâye okuma, onlarla balığa çıkma, yakalamaca (elvis oynama ve birlikte dua etme fırsatını Tanrı ancak belli bir mebli ölçüde bahşeder bize. Bunlardan birini bile kaçırmamaya özen gösterin. Nasıl olsa işiniz, çocuklarınız gittikten sonra bile orada sizi bekliyor olacaktır. Bu parçada konuşan avukatın vurguladığı düşünce aşağıdakilerden hangisidir? neinunos napob Hamieniebe eble innst A) İnsan, işi ile ailesi arasındaki dengeyi bozmamaya özen göstermelidir. gidne org B) Hiçbir iş, büyüyen çocuğunuzun yaşamına tanıklık et- mekten önemli değildir. ubio girls (0 C) İnsanlar, kendi çocuklarına güzel bir gelecek sağlamak sley uğruna bazen onları ihmal edebilir. D) Çocuk sahibi olan insanların iş düzenlerini onların eğiti- mine göre ayarlamaları gerekir. ell.ubumu (3 a ab i E) İş dünyasında başarılı bir kariyer için çocuklarını ihmal eden çok insan vardır.

ap- seyin ykü- a ve azın, ami ne- eri, eli, ya n- iği A A A Türkçe 39-40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevap- layınız. 87 Sokak hayvanlarının durumu içler acısı. Herkes göz- lerini kapatmış, olayın yalnızca evde petshop yanıyla yani pembe haber boyutuyla ilgileniyor. Kimse sokaktaki canların durumunun ne olduğuyla ilgilenmiyor. Bazıla- ri ilgilenirsem bana zarar verirler deyip, kestirip atmış. Bazılarıysa narkozda kalıp yaşamayı çıplak gerçeklerle karşılaşmaya yeğ tutuyor. Onlarla ilgili haberleri okumu- yor, izlemiyorlar. Sonuçta bir avuç gönüllü ve bir o ka- dar derneğe de "hayvansever" damgası yapıştırıp "Nasıl olsa onlar ilgileniyor." deniyor. Hiç düşünülmüyor ki o derneklerin maddi gücü bunca hayvana nasıl yetsin? Bu kadar ilgisizlik de bize has bir özellik olsa gerek. ed Thiq (a okep inlet (3) 39. Bu parçada altı çizili sözle anlatmak istenen aşağı- dakilerden hangisidir? A) Kendisini ilgilendirenler dışındaki hiçbir duruma al- dırmama B) Korkudan dolayı herhangi bir şeye müdahale et- meme CÇevresinde yaşanan olumsuz olayları görmezden manum gelme niteliğihabil innua nonu insani duyarlığını yitirecek kadar çok yanlışa sap- gule ilanma ublupis08 toberalins nisi elimit E) Hayatın acı gerçekleri karşısında kayıtsız olmayı ter- te zbrcih etme sho iasxlü oldug qiday lesbnap liniiba bileum) lübtög Amslo logne enhelsüg autaumi mila ubublee 40. Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilme- miştir? mubló saní nabnüsüy helfe Isel for A) İnsanların ilgilarin

11. Eşyayı tanırken hepimiz sade dışından, Esrarına yol bulduk onun anlatışından. Gün geldi hayat ufkunu dar buldu cihanda, At sürdü şeref mülküne Fatih'le bir anda. Bu dizelerdeki altı çizili sözcükler, yapı yönüy- le aşağıdakilerin hangisinde doğru olarak veril- miştir? svi A) Türemiş, birleşik, basit, basit B) Basit, birleşik, basit, basit C) Türemiş, türemiş, basit, basit D) Basit, türemiş, basit, türemiş E) Türemiş, birleşik, türemiş, türemiş

13. (1) Hepimiz sık sık sebepsiz bir can sıkıntısı yaşarız. Syer (11) Oyuncağı elinden alınmış bir çocuk gibi, üzerine ki- litler vurulmuş bir odadaki esir gibi hissederiz kendimizi. igs (III) Canı sıkılan bir insanın kaşları çatık, rengi soluk, yüzü id asık, omuzları düşük ve ruhu kapalı olur. (IV) Oysa çoğu kez, kaşlarımızı çattığımız, yüzümüzü astığımız, omuz- saylarımızı düşürüp ruhumuzu dış dünyaya kapattığımız için canımızın sıkıldığını düşünmeyiz. (V) İnsan hangi davra- nışa bürünürse bir süre sonra beden kimyasında oluşan değişiklikler nedeniyle o yönde duygular yaşamaya başlar. Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerden hangi- si parçanın ana düşüncesi olabilir? A).I. BY II. Cyll. DY IV. E) V.

şekilde liğine urtlamak apıştırır. klarla iminin amlı andırır. dan bu yatta ve o da ein zin iyi pot, iştir? rıyla sil iSLER 39-40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Julio Cortazar, 115 bölümden oluşan Seksek adlı romanında, geleneksel anlatım şekilleri ve edebî tekniklerle ince ince dalgasını geçer. Roman, gerçekliğin dayattığı saçmalığın içinde biçimlenen bir dünyada amaçları sekseğin son halkasına ulaşmak olan bir grup insanın hikâyesidir. Kitabın omurgasını dil meselesi oluşturur. Dilin neredeyse bütün imkânlarını zorlayan deneysellik arayışıyla günlük yaşamın sıradanlığını ustaca bir araya getirir. İlk 56 bölüm asıl romanı oluşturur. 56. bölümü bitirdikten sonra ortalama okuru uyarır Cortazar ve der ki: "Ey okur, roman bitti! Bundan sonra kitaba devam etmek isteyenleri çetin bir sınav beklemektedir. O bölüme kadar normal seyirde aktığını düşündüğümüz roman, eğer okumaya devam etmek istersek sıçramalı bir metne dönüşür. Kitabın ismi olan "Seksek" de buradan gelmektedir zaten. Roman burada enteresanlaşır. Oyun başlamıştır. 56. bolumden sonra "okunması zorunlu olmayan bölüm" çıkar karşımıza. İkinci okumaya 73. bölümle başlamamızı önerir Cortazar. Ve sonra bölümden bölüme sıçramaya başlarız. 73-1-2- 115-3-84-71-5-81-74-6-7-8-93-68-9-104-10-65-11 diye devam eder gideriz. Böylelikle Cortazar, tek bir romanla ilgi çekici üç farklı roman okutur bize. 39. Bu parçada Seksek adlı eserle ilgili aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? A) Sıradan olan yaşamın sıra dışı bir dille anlatıldığına B) O güne kadar yazılan hiçbir romana benzemediğine C) Geçmişten gelen anlatma biçimlerine yüz vermediğine D) Kitabın adının içerikte kullanılan teknikle ilişkilendirildiğine E) Romani okurken okura seçenekler sunulduğuna 40. Bu parçanın yazarına göre romanın ilgi çekici olmasının sebebi nedir? AY Bir çocuk oyunundan yola çıkılarak yazılması B) Yazarın aklına geldiği gibi yazması ve kalıpların dışına çıkması Romanın bir oyuna dönüşüp üç değişik biçimde okunabilir olması D) Yazarın metin içinde okuru yönlendirmesi ve ne yapacağını söylemesi E) Okuyucuların seviyesine uygun olması

FORMAL YAYINLARE INFORMAL YAKINLARI INFORMAL YAY FOR YFINE FOR FINI FOR FINI FOR VINI COR FINI INI OR ENI NI VI R R PARAGRAF ÇIKMIŞ SORULAR 16. KARA KUTU KITAPLARI Onca yıldan sonra onu yeniden görebilme düşüncesi anlatılamayacak bir mutluluk vermişti bana. Gelmesini beklerken zaman durmuştu sanki. Son dakikalara doğru heyecanım daha da arttı. Birazdan kapının önünde ola- cak, en zor anlarımda, yaşadığımı duyumsatan sıcacık gülümsemesiyle içimi ısıtacaktı. Küçücük dünyamdaki yokluğunun oluşturduğu büyük boşluk dolacaktı artık. Tat- li bir huzursuzlukla evin içinde bir aşağı bir yukarı dolanıp duruyordum. Bana bir yıl kadar uzun gelen o son daki- kaları geçirebilmek için eski resimlerimizi önüme yaydım. Hepsine uzun uzun bakmaya başladım. Ama onlar beni avutmak şöyle dursun, onu görme isteğimi körükleyip sa- bırsızlığımı daha da artırdı. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Öykülemeye başvurulmuştur. B) Sözcükler gerçek anlamları dışında kullanılmıştır. C) Anlatıcının duygularına yer verilmiştir. D) Inandırıcılığı artırmak için örneklerden yararlanılmıştır. E) Devrik cümleler kullanılmıştır. (2008-TCZB Tef. Kur.) AYINLARI KARA KUTU YAYIN (1) ile gür pel bol bir ba Ça (V ve öy ki lik 18. Bu gil Ord A

34. Kriz öncesinde, sırasında ve sonrasında uygulanacak liderlik tarzlarında farklılık olması kaçınılmazdır. Öme- ğin, şiddetli bir kriz durumunda, esnekliğin odağı, mer- kezi liderlik tarafından durumu girişimci olarak kontrol etmeye yönelir. Krizle baş etmeye çalışırken kriz orta- dan kalktığında yeni duruma adaptasyon liderin merceği altında olmalıdır. Lider, geleceği kontrol edebilirse gele- ceği tahmin etmesine gerek kalmayacaktır. Dolayısıyla liderin, geleceğin kontrol edilebilir yönlerine odaklanma- si gerekmektedir. Bu parçadan hareketle "lider"le ilgili olarak aşağıda- kilerin hangisi söylenemez? A) Geleceği kontrol etmesinin tahmin etmesiyle aynı kapıya çıkacağı B) Krizle baş ederken krizin ortadan kalkmasıyla yeni duruma uyum sağlaması gerektiği C) Kriz öncesinde ve sonrasında farklı yöntemler uygu- ladığı D) Şiddetli bir kriz durumunda durumu kontrol etmeye yöneleceği E) Belli bir kriz sürecinin ardından görevinin son bulduğu

i bi- ise me liş- ak de ne z (1) Bir Doğu-Batı sentezi taraftarı olan Ahmet Mithat, romanlarında Batı'nın maneviyatının büyük fenalıkları olmasına karşın insanı kendisine hayran bırakan özel- likleri olduğunu vurgulamıştır; Paris'te Bir Türk, Rikal- da yahut Amerika Vahşet Âlemi bu tarz kurgu kitapla- rındandır. (II) Ahmet Mithat, Paris'te matbaalardan et- kilenir; yolda çamur görmemesine şaşırır. (III) Eyfel Kulesi'nin ancak ikinci katına kadar çıkar, daha yuka- rı çıkmaya gücü yetmez ve okuruna ister acıyın ister ayıplayın, der. (IV) İsviçre'de bir saatçiyi gezerken gör- düğü saliseleri gösteren saatler, "Biz dakikalara bile önem vermiyoruz." diye üzülmesine neden olur. (V) Marsilya'da tuğla ve kiremit fabrikalarından numune alır ve İstanbul'da bir benzerini kurmayı hayal eder. 8. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisin- de bir hayıflanma" dile getirilmiştir? A) V B11 C) III D) IV Dior E) V

A TYT/Türkçe 1901-1981 yılları arasında yaşayan Fransız psika- malist Jacques Lacan, Sigmund Freud'un psikanaliz uramina felsefi bir bakış açısı kazandimmasi ve ya salcı dil bilimine olan yakınlığı ile ön plana çıkan kuramcıdır. Psikanaliz ile dil bilimi çalışmalan asında ilişki kuran Lacan'ın psikanalitik kuramının ilkelerinden biri olarak kabul edilen ve bilinç na ilişkin olan yaklaşımını "Bilinc disi, bir dil gibi -lanmıştır." cümlesi ile ifade etmiştir. Kendi psi hareketi olarak aliz çalışmalanni Freud'a dönüş hareke landıran ve psikanalitik kuram içerisinde felsefi -lere yakınlığı ve özneye bakış açısının farklılığı p çıkan Lacan, kuramında, kendilik psikolojisi- nilik ve kendiliği; bilinç dışı, alt benlik ve özne me yapılanmış bir tasarım olarak gördüğünü der. Ve bu bakış açısı nedeni ile de kendilik isinin, belli bir insan modelini tasarladığını ve m insan modeline ulaşmaya çalıştığını dü- edir. Kuramini bu anlatılan duruma karşı bir ak oluşturmuştur. dan; n psikanalist olarak diğerlerinden farklılık- e Freud arasındaki bağlantıya "kendilik psikolojisini" savunduğuna en hangisine ulaşılamaz? B) Yalnız II alnız III C) I ve II E) II ve III VTYT91 cevaplayınız. 22 ve 23. soruları aşağıdaki parçaya göre Sol yanım sanki uçurum... Gözlerimde, bulutları kıs- kandıracak kadar gözyaşım var. Saatlerce ağlamak ve içimin uçurumunu doldurmak istiyorum. Kimse- nin olmadığı bir boşlukta günlerdir yüzüyor gibiyim ama yüreğimden başka bir yerim islanmıyor. Bu si- ralar sadece yüreğim kanıyor. Ayrılık sonrası insanın içi neden bu kadar çok acır? Anılarla dolu eve neden bir daha girmek istemez? Neden bir zamanlar mutlu Cevaplayamadığım her soru yüreğimi ince ince diş- eden anılar, acıtan, yakan bir sancıya dönüşüverir? liyor. Seninle yıllar önce yüreğimizin keşfetmediği bir coğrafyada tanışmıştık. Sokak lambasının körelttiği solgun san ışıktan dolayı gözlerimiz birbirine değmi- yordu ama yine de bakışıyorduk. Suskunluklarımızı kelimelere emanet etmeye korkuyorduk. Gözleri- mizle sevişerek konuşuyorduk. Yalnızlığı acıtıcı bir ok olmaktan çıkartıp birbirimize çoğul türküler söy- lüyorduk. 22. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangi- sinden yararlanılmamıştır? A Tanık göstermeden B) Kişileştirmeden Benzetmeden DY Alışılmamış bağdaştırmalardan E) Karşılaştırmadan 23. Bu parçadaki cümleler için yapılan aşağıdaki be- lirlemelerden hangisi doğru değildir? A) "Gözlerimde, bulutları kıskandıracak kadar göz- yaşım var." cümlesinde abartma yapılmıştır. B) Ayrılık sonrası insanın içi neden bu kadar çok acır?" cümlesinde cevabı bilinmeyen bir soru vardır. "Sokak lambasını körelttiği solgun sarı ışık" sö- zünde duyu aktarımı yapılmıştır. D) "Yalnızlığı acıtıcı bir ok" söyleyişinde benzetme- den yararlanılmıştır. E "Suskunluklanmızı kelimelere emanet etmeye korkuyorduk" cümlesinde kişileştirme yapılmıştır. TYT/Türko 24. Bir toplumun edebiyatını, manevi tarihsel birikiminde mirasından ayrı tutmak, hel etkilenmeler, tercihler ve k lendirmeye çalışmak, doğr aydın yanılsamasından ve zınsal enkaz olarak kalır. edebiyat ve düşünce ba güdük, köksüz, soluksuz lum olarak hep birlikte öc Bu parçada yer alan "y latılmak istenen aşağı A) Ölü doğmuş sözcük B Güzellik ve sağlaml C) Didaktik, kuru yapa D) Içeriği önceleyen E) Popülist bir tavırla 25. Ahmet Hamdi Tan bir yorum dairesine siyle ve özellikle sinde tarif edilir. A diği gibi, bu "gür yararlanma" maks şairden feyiz almu görüldüğü yazılar Şır görünür; ruh in dönemlerinde da Ahmet Haşim'ley Haşim'in şiirine görünür. Ama k çelişkili, bazen deler kullanır. T Hamit'in yapıtıy Bu parçaya g nemez? A) Ahmet Ha V herkesin b maktadır B) Ahmet H ilişkisi sa C) Tanpina çelişkile D) Tanpina Siz ifad Ahmet met H

TYT/Türkçe (37.- 38. soruları aşağıdaki parçaya göre cevapla- yınız.) Eserleri yüz elliden fazla dile çevrilen büyük Kırgız yazar Cengiz Aytmatov'un Cemile adlı eseri, II. Dünya Sava- şi yıllarında geçmektedir ve bu dönemdeki gerçekler temeline dayanan bir aşk öyküsüdür. Görücü usulüyle evlilik, kadınların savaş döneminde toplumdaki yeri ve görevleri Aytmatov'un hayran bırakan üslubuyla yansıtıl- maktadır. Önemli Fransız şairlerinden Louis Aragon, bu eseri "en güzel aşk hikâyesi" olarak değerlendirmiştir. Yazarın Gün Olur Asra Bedel romanı ise toplumsal rea- lizm, biraz distopya ve bilim kurgu türlerinin etkileyici bir anlatımla harmanlanması bakımından dikkat çekmekte- dir. Roman, Sovyet yönetimi altındaki halkların öz dilleri- ni, kültürlerini unutmasıyla ilgilidir ve o dönemdeki dev- let uygulamalarını üstü kapalı bir şekilde eleştirmektedir. Romanda bilim kurgu ögelerinin bulunması o dönemde büyük hız kazanan uzay araştırmaları dikkate alındığında şaşırtıcı olmamalıdır. Roman, ayrıca sosyoloji terminolo- jisine "mankurtizm" sözcüğünü kazandırmıştır. 37. Bu parçadan hareketle Gün Olur Asra Bedel ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Eleştirel bakış açısıyla kaleme alındığı B) Farklı anlatım yöntemlerinin iç içe geçmesiyle oluştu- rulduğu Dönemindeki bilimsel gelişmelerle ilişkilendirilebile- çeği Etkileyici bir üslubunun bulunduğu Yazarının en bilinen eseri olduğu (E) 38. Bu parçadan hareketle Cemile ile ilgili olarak aşağı- dakilerden hangisi söylenebilir? A) Yaşanmış bir olaya dayandığı B) Sosyal bir yönünün olmadığı C Halkın öz kimliğini unutmasını eleştirdiği Geniş bir okur kitlesine ulaştığı Üslubunun konusundan daha ilginç olduğu (3 yı Di ŞL yo fa Z n S 7 39.

lığı i i S A A Belge Gamal - Türkiye Geneli 37-38. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Ahmet Muhip Dıranas'ın bu duyguyu anlatan şiirinin şu dizeleri geliyor aklıma: Aynı siyah güneş, aynı siyah Aynı susayiş, aynı koşu, aynı... Of!.. Hep aynı şey, aynı şey, aynı şey Aynı, aynı, aynı, aynı Günlerimiz, böylesi bir aynılaşmanın rengini taşıyorsa ha uzun yaşamışız ha kısa; ne değişir ki?.. Neden böyle oluyor bu? Çağımızın insanı hurdalaştıran çılgınca sayrılığı; daha çok kazanma, daha çok harcama tutkusu yol açıyor buna. İnsan bu sayrılığa bir yakalandı mı yüreğinin kapısını, yaşamının içinde barındırdığı güzelliklere, şiirselliklere kendini kapatıyor. Onu duygu körleşmelerine uğratıyor. Ne karın ne yağmurun yağışı, ne çiçeklerin açışı, ne günün doğuşu, ne güneşin batışı kısacası doğadaki hiçbir değişim onu etkilemiyor; onun yüreğinin ritmini bozmuyor. 37. Bu parçada "bu duygu" olarak ifade edilen duygu aşağıdakilerden hangisidir? B) A) Kazanma hırsının insanda yarattığı doyumsuzluk ve mutsuzluk duygusu Tekdüze yaşayıştan kaynaklanan hayattan zevk almama duygusu C) İnsanın yaşama enerjisini düşüren başarısızlık ve çaresizlik duygusu D) İnsanın insanla kurduğu nitelikli ilişkilerin yok oluşundan doğan hayıflanma duygusu Kendini ifade edebilecek bir iletişim becerisinden yoksun olmanın verdiği yalnızlaşma duygusu R M A 38. Bu parçadan

Savaş Doğan Paragraf Soru Bankası 38 2. Bu proje, Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakülte- sinde, Ankara sınırları içindeki gecekondu bölgele- rinde oturan 0-4 yaş grubu çocuklara yönelik geliş- tirilmiştir. Bu projenin amacı, anneleri ev ziyaretleri yoluyla eğiterek çocukların gelişimini, eğitimini ve ebeveyn-çocuk iletişimini desteklemektir. Araştır- maya yeni doğmuş 48 bebekle başlanmış, çalışma devam ederken bir yıl sonra 44 bebek daha araştır- maya dâhil edilmiştir. Anne baba eğitim programı, annelerin ve çocukların birlikte oynayabilecekleri oyun etkinlikleri şeklinde düzenlenmiştir. Program haftada bir ve yarım gün şeklinde ev ziyaretleri yöntemiyle uygulanmıştır. Bu parçada sözü edilen projenin, çocukların ge- lişim düzeylerine ve ebeveyn-çocuk ilişkilerine olumlu yönde etkili olduğunun ileri sürülebilme- si için aşağıdakilerden hangisi gerekir? -A) Eğitim programı uygulanacak ailelerdeki ebeveynlere araştırmanın gidişatı konusunda yeterli düzeyde bilgi verilmesi BEğitim programı uygulanmamış ailelerdeki çocukların gelişim ve iletişim düzeylerinin de eş zamanlı ölçülmesi OF $ C) Eğitim programının öğrencilerin öğretim hayatı boyunca sürdürülmesi -DY Eğitim programının içeriğinin belirlenmesinde ebeveynlerin de görüşlerinin alınması - Araştırmaya katılan ailelerin sayısının sınırlı tutulması

edefini Yüksek Tut Test 2 7. Şu "Seni seviyorum." sözü oldukça değişken bir kimliğe sahip ne yazık ki. Çok kolay çıkarılıyor ceplerden, şapkalardan, maskelerin ardından. Kimisi "aşk"ın karşılığına indirgeyerek kullanıyor, kimisi de kişisel tercihlerinin ifadesi olarak. Bu Bu iki seçimin dışında olanlar da var elbet. bakış açıları bana ters geliyor. Çünkü bu ülke, gerçek anlamda birbirine "Seni seviyorum." diyemeyenlerin, diyemeden ölenlerin veya öleceklerin uçsuz bucaksız ovasıdır aynı zamanda. Çoğumuz böyle bir yarım kalmışlığı taşıyoruz içimizde. ==== Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilirse parçanın anlam bütünlüğü sağlanmış olur? A) Ben her ikisini de onaylamıyorum. B) Onlar da bu söze değişik anlamlar yüklüyorlar. C) Sevgi sözcüğünün kendisine has bir çekiciliği var. D) Gerçek sevginin kıyısında bile dolaşmıyorlar ki... E) Kimsenin sevgiye başkaları gibi bakması düşünülemez.