Paragrafta Konu, Ana Düşünce ve Yardımcı Düşünceler Soruları

Edebiyat hayatının başından beri, gerek ülkesinde gerek dün- yada "büyük" sıfatıyla onurlandırılan bir yazardır. Yaşar Kemal ama bir türlü bu büyüklüğünün nedeni gösterilemez. Onun eser- lerine ve özellikle İnce Memed serisine ilgi gün geçtikçe artı- yor. Peki ama Yaşar Kemal'in edebî başarısının nedenlerini ardından gizlenen gerçek ne? Bunun kimse tarafından yadsı- namayacak tek bir nedeni var, o da yazarın başka bir dile çev- rilemeyecek şiirsel anlatımı. Başka dile çevrilemeyen eser nasıl başarılı olur demeyin sakın. Yaşar Kemal'de satırı değil, sözcü- ğün yerini bile değiştiremezsiniz. Böyle bir anlatımı da oluştur- mak yıllara değil, ömre sığmıyor doğal olarak. 35. Bu parçada aşağıdaki sorulardan hangisinin cevabı vardır? A) Yaşar Kemal'in eserlerinde öne çıkan konu tam olarak ne- dir? Gaya ma B) Yazarı toplumcu gerçekçi diye sınıflandırma sebeplerini si- ralayabilir misiniz? Sanatçının eserlerini ele alırken nelere dikkat ediyorsunuz. D) Yaşar Kemal'in eserlerine karşı okuyucuların tepkisi ne du- rumda? E) Yaşar Kemal hangi yörenin insanlarını özellikle ele aima- lıdır?

3 4. İletişim çağındayız güya; oysa iletişim, güdüleri örgütle- yerek bundan kazanç sağlayan metacı bilinçlerin illüzyo- nu İletişim diye bir şey yok, asla da olmadı. Organizma- nın sosyalleşme tezahürüymüş bu; hangi başvuru kayna- ğından hareketle bu sonuca ulaşıldı? Her şeyi ama her şeyi korku sağlıyor. Yalnız kalma korkusu, aç kalma kor- kusu, soyunun tükenme korkusu... Tüm oluşumlar, bu korkudan besleniyor. Bu cümledeki altı çizili sözle, iletişime yönelik olarak ne yapıldığı anlatılmıştır? Kişinin kendini tanıması, anlaması ve farkına varma- einda başkalarına ihtiyaç duyduğu BY Temelde amacının kişinin çevre üzerinde etkin olarak çıkar elde etmek olduğu İnsanların öncelikle biyolojik ihtiyaçlarının karşılan- masının bir yolu olduğu Alicida etki ve davranış değişikliği yaratmak isteyen her gönderici birey için vazgeçilmez olduğu Belli kesimler tarafından bireylere gerekliliğine inan- dirilan bir olgu olduğu 4 fayda Diğer sayfaya geçiniz. 222300-1

Soru No: 3 Sinema izleyicisi, içinde ümitsizlik duygusu barındıran ama bu duyguya çare sunan filmleri sever. Bu nedenle senaryoda mutlaka bir "süpermen" görmeyi bekler. Bu süpermen; diğerleri umisizliğe kapıldığında onları ellerinden tutup kaldıran, daha fazla güce sahip olan, adaleti tesis ederek herkese hak ettiği mutluluğu sunan biri olabilir. Kendilerini film karakterleriyle özdeşleştiren izleyiciler de ----. A) bireyin yanı sıra toplumun mutluluğunu ve huzurunu gözeten senaryolarla karşılaşmayı bekler B) heyecan ögesinin ve karmaşanın ön planda olduğu kurguların, mutlu sonla bitmesini tercih eder C) süper kahraman içeren filmlerin diğer senaryolardan daha özgün niteliklere sahip olduğunu düşünür D) hem çaresiz bir durumdan kurtulabileceğini düşünür hem de birilerinin kurtarıcısı olabileceğine inanır E) yaşadıkları olumsuzluktan kurtulmak için kendilerine benzeyen karakterleri izlemekten keyif alır

1. Bilimle uğraşan bir insan, çalışmayı çok sevmeli, sabırlı olmalı. Curie (Kuri) birkaç zerre radyum elde ede- bilmek için dört yıl çalışmıştır. Bir bilim insanı, bir düşünceye saplanıp kalmamalıdır. Eğer bir deneyden beklediği sonucu alamazsa "Bel- ki yanlış düşündüm, işe baştan başlamalıyım." diyebilmelidir. Parçada işlenen konu aşağıdakiler- den hangisidir? A) Çalışmanın önemi (B) Bilim insanının özellikleri C) Bilimin toplumsal gelişmedeki yeri D) Bilim insanı olmak için alınması gereken eğitim

1. Bilimle uğraşan bir insan, çalışmayı çok sevmeli, sabırlı olmalı. Curie (Kuri) birkaç zerre radyum elde ede- bilmek için dört yıl çalışmıştır. Bir bilim insanı, bir düşünceye saplanıp kalmamalıdır. Eğer bir deneyden beklediği sonucu alamazsa "Bel- ki yanlış düşündüm, işe baştan başlamalıyım." diyebilmelidir. Parçada işlenen konu aşağıdakiler- den hangisidir? A) Çalışmanın önemi (B)) Bilim insanının özellikleri C) Bilimin toplumsal gelişmedeki yeri D) Bilim insanı olmak için alınması gereken eğitim mo git rus âd ra ye de -() ko Bü du

26. Sinemada edebiyat uyarlamaları denince akla nedense hep uzun metrajlı filmler gelir. Oysa kısa film, ticari dolaşımdan bağımsız yapısıyla yönetmenlerin özgürce at koşturabile- cekleri, uyarlama denen çetrefil meseleye farklı cepheler- den saldırıp küçük zaferler elde edebilecekleri bir alan. Ma- lum, edebiyat ve sinema diyaloğu söz konusuysa ikisinin farklı dillerden konuştuklarından dem vurulur her seferinde. İki dili kıyaslamak nafiledir. Aynı metin, iki farklı anlam dün- yasına bürünür. Sinematografik dilin içinde kendisine özgü bir anlatıma sahip kısa film de uyarlandığı metnin söz dizi- mini alıp kendince yoğurur. Bu parçada edebiyat uyarlamalarıyla ilgili olarak aşağı- dakilerden hangisi söylenebilir? A) Sinemanın olanakları çevresinde yaşam alanı bulan bir tür olarak kabul edilir. B) Yönetmenin yaratıcı yönünü kısıtlayan filmler yapması- na neden olmaktadır. C) Sinemaya uyarlandığında yeni bir anlam ve anlatım özelliği kazanır. Daha büyük kitlelerin ilgisini çekebilecek nitelikleri oldu- ğu görülmektedir. E) Sinemanın edebiyatla olan bağının ne denli büyük ol- duğunun göstergesidir. 28.

17. Edebiyatımız Fuat Köprülü'ye çok şey borçludur; Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar gibi bir anıt eser bırakmak bile onun büyüklüğünü gösterme- ye yeter/Gelelim Köprülü'nün şiir zevkine: Köprülü büyük bir tarihçi ama edebiyat fakültelerini "tarihçi" çerçevesinde bıraktığı için estetik alanda zararlı olmuştur. Onun yetiştirdiği öğrenciler ve akade- misyenler, bir şairin nerede ve ne zaman doğdu- ğuna ilişkin kılı kırk yaran çalışmalar yapmışlarsa dá şiirin estetik yönünü ihmal etmişlerdir. Bu ba- kimdan Mehmet Emin'i "büyük şair" diye niteleme- ye devam etmişlerdir. Oysa şiir Mehmet Emin'in semtine hiç mi hiç uğramamıştır! Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden han- gisine başvurulmamıştır? A Tartışmacı anlatıma BY Kanıtlayıcı örneklere C) Karşılaştırmaya D) Deyimlere ve mecazlı ifadelere E) Tanımlara

bir ki- eni ne ni BBB TYT DENEME 11. (1) Geçmişi Hititlere uzanan Ürgüp'ün taştan yapılmış boz ev- leri, insanı masallar dünyasının değişik evrenine götürür. (II) Bomboş bozkır, uçsuz bucaksız, yapayalnız uzar gider bu sa- man sarısı diyarda. (III) Modern heykeller gibi özenle yontul- muştur peribacaları ve damlarında duman tüten taş evler. (IV) Adı, "kaya" anlamına gelen "ur" ile "çok" anlamına gelen "köp" sözcüklerinin birleşmesinden oluşan Ürgüp, önce peribaca- ları demekse sonra taşın güneşle arkadaşlığı, rüzgârla dansı demek. (V) Taş, Ürgüp'te öncelikle mesken demek, yalnızca mağara, kovuk değil, enikonu bir mesken. Ürgüp'ün anlatıldığı bu parçadaki numaralanmış cümle- lerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır? LAT. cümlede, Ürgüp evleriyle ilgili bir çağrışımdan söz edil- miştir. B. cümlede, pekiştirmeli sözcükler kullanılmıştır. III. cümlede, benzetmeye başvurulmuştur. D) V. cümlede, sanatlı söyleyişlere yer verilmiştir. EV. cümlede, nesnel bir tanım yapılmıştır.

Aklıma takılan bir düşüncenin, bir dizenin havasına gir- mek ve üstüne bir şeyler yazabilmek için hazırlanarak ve yavaş yavaş yazarım. Bu hazırlanışlar için günün en uygun zamanı gece saatleridir. Birçok şiirimi geceleyin, üstelik masa başında değil de sokak fenerlerinin aydın- lığında yazdım. Yorgunluklara çok şey borçluyumdur. Hele sokaklar tenha, karanlık da koyu oldu mu yorgunlu- ğunuzun hafiflediğini, esrarlı rahatlıklara çevrildiğini du- yarsınız. Konularımı kendi hayatımdan ya da çevremden alırım. Ama ortaya çıkanda bir prizmadan geçmişçesine asli şekillerde değişmeler olur, neticeyi çok kere ben bile tanımakta güçlük çekerim. Bu parçanın yazarı, aşağıdakilerin hangisinden söz etmemiştir? A) Şiirlerini hangi koşullarda yazdığından B) İşlediği konuların, şiirlerinde gerçek yaşamdakinden farklı hâle dönüştüğünden C) Çarpıcı çağrışımlar kullanarak okuru etkilemeye ça- lıştığından D) Şiirlerini aceleye getirmeden yazdığından E) Şiirlerinde ele aldığı konuları nasıl belirlediğinden

7. (1) Edebiyat, toplumların değişim ve gelişimlerinin este- tik kaydı demektir. (II) Bu bağlamda Türk edebiyatı, Türk toplumunun yaşadığı değişimlerin tanıklığı bakımından zengin bir geçmişe sahiptir. (III) Toplumumuzun yaşadı- ği coğrafya ve medeniyet değişimlerinin içten yansıma- larını anlayabilmek için edebiyat eserlerini de takip et- mek gerekir. (IV) Bu çerçevede bütün medeniyet krizle- rine rağmen toplum fikrinin oluşumu ve devamı ile top- lumsal değerlerin korunması ve aktarımına dayalı mede- niyet inşasında Aprin Çor Tigin'den, Yunus Emre'ye, Fu- zuli'den Namık Kemal ve Mehmet Akif'e uzanan edip ve şair hazinemizin edebî ürünleri daha bir anlam kazan- maktadır. (V) Tarihimiz boyunca medeniyet değişimleri- nin ve inşa sürecinin zihnî arka planı, hatta bazen aksi- yonları, temsilcilerini edebiyatımızda bulmuştur. Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili aşağıda- kilerden hangisi yanlıştır? 1. cümlede edebiyatın tanımı yapılmıştır. II. cümlede, Türk edebiyatının yaşanan toplumsal değişmelere tanıklık ettiği belirtilmiştir. III. cümlede, toplumumuzun yaşadığı değişimle- rin etkilerini edebiyat eserlerimizde görebileceğimi- ze değinilmiştir. DV. cümlede, bir önceki cümleye ilişkin olarak örnek verilmiştir. E) V. cümlede, edebiyatın toplumsal değişme üzerinde- ki etkisinden söz edilmiştir.

Ömer Hayyam, İran ve Doğu edebiyatında rubai nazım biçiminin kurucusu sayılır. Sonraları aralarına başkalarının eserleri de karışan bu rubailer iki yüz kadardır. Hayyam, oldukça sade, akıcı, iletisini okura kolayca aktaran bir dil kullanır. Şiirlerinde gerçekçidir. Yaşadıklarını, gördüklerini; çevresinden, zamanın gidişinden aldığı izlenimleri yapmacığa kapılmaksızın, olduğu gibi dile getirir. Bu parçada "Ömer Hayyam" ile ilgili aşağıdakilerden han- gisine değinilmemiştir? A) Dünyaca tanınan bir şair olduğuna B) Bir nazım biçiminin ilk örneklerini verdiğine C) Anlaşılır bir dil kullandığına D) Şiirlerinin konusunu hayatın içinden seçtiğine E) Başkalarına ait bazı rubailerin onun sanıldığına

.PARAGRAF. Ne yazık ki bugünün şehirlileri, sokağa çıktığında selam verip ayak üstü sohbet edecek yüzler bulmakta çok da şanslı değiller. Şehrin yabancısı ve misafir olarak yaşa- mak, onlara kalıcı dostlar kazandırmaz hiçbir zaman. Şehirlilerin çoğu, aslında kalabalıklar içindeki mutsuz ve yalnız yabancılardır. Bu parçada asıl anlatılmak istenen düşünce aşağıda- kilerden hangisidir? A) Kalabalık şehir hayatını sürdürenler kırsal kesimde- ki insanlara göre daha şanssızdır. B) Şehirde yaşayanlar, dost edinme açısından şanssız olduklarından mutsuzdur. C) İnsanın kendine dost edinmesi üstün yetenek gerek- tiren bir uğraştır aslında. D) İç içe hayatlar için dostluk kurmak çok şehirliye göre daha kolaydır. E) Birçok insan, mutsuz yabancı olarak yaşamaktadır şehirlerde.

5 17. Yalnızlık, yazmanın en verimli iklimidir. Bir meseleyi birileriy- le doğru düzgün paylaşacağınıza dair inancınızı ve ümidini- zi yitirdiğinizde geriye bir tek kendi öz nefsiniz kalır. İnsan kendinden kaçamaz ve kendine karşı yalan söyleyemez. Ya- zarken riyakarlık, iki yüzlülük sınavını başarıyla vermeli; bu konuda kendine karşı hep tam not almalıdır insan. Bunu ba- şardığında doğruluğa ve her şeyin daha iyiye gideceğine da- ir inancı güçlenir. Bu anlamda bir terapi özelliğine de sahip- tir yazma eylemi. Insan kendisine anlatabildiği oranda baş- kasından anlayış bekler. Kendisine anlatabilen, aynı zaman- da kendini anlayabilendir. Bu parçaya göre yazma eylemi ile ilgili asıl vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Samimiyet gerektiren bir eylem olduğu B) Sakin, sessiz bir ortamda gerçekleştiği C) Yalnızca yaşananların anlatılması gerektiği D) Öğüt verici bir öz taşımasının zorunlu olduğu E) Yazarın eğitimi ve kişiliğiyle paralel geliştiği TYT DENEME (ALFA)

17. Yılmaz Güney'in yönettiği bir filmde oynuyordum. Yaşım daha on sekiz. Su gibiyim. Dalgalıyım. Gencim, güzelim, herkesin gözdesiyim ve biraz da şımarmışım hâliyle. Sabah saat 03.00'te sete gittim. Hava buz gibi. Film, Filiz Akın'ın yalısında çekiliyor. Ağlamam gereken bir sahne var ve ben bir türlü hakkını vere vere ağlayamıyorum. Neden mi çünkü çok uykum var ve uyuklarken insan ağlayamaz. Kameranın arkasında ise rahmetli Rahmi Turanlı var. İkisi göz göze geldiler ve hiçbeklemediğim bir anda Yılmaz Güney, bana çok sert bir tokat patlattı. Bende felaket bir ağlama başladı. Yılmaz Güney, bana bağırdı: "Tut demirleri ve sakın bozma, sadece sürdür ağlamayı!" Neyse sahne çekildi. Yılmaz Güney, "Çok güzel oldu, bunu yapmak zorundaydım, özür dilerim." dedi. Bana çikolata ismarladı. Bu anısını anlatan oyuncu Yılmaz Güney'le ilgili aşağı- daki sözlerden hangisini söyleyebilir? A) O, bir oyuncuyu yetiştirirken katı bir disiplin uygulardı. BY Onun için gerçeğe uygunluk, sinemanın vazgeçilme- ziydi. C) İstekleri yerine getirilmediği zaman öfke patlamaları yaşayan biriydi o. DY Deneyimsiz olmasına rağmen şımarıklık yapanlara tahammül edemezdi Yılmaz Bey. E) Oyunculuğun ciddi bir iş olduğuna inanmayan kişilerle onun işi olmazdı. Diğer Sayfaya Geçiniz.

Dünyada ve ülkemizde yapı işleri, çalışma şartları bakı- mindan en riskli sektörlerdendir. İnşaatta, çalışanlar, her tedir. SGK istatistiklerine göre iş kazalarının yaklaşık % biri risk altında olan çok çeşitli faaliyetler gerçekleştirmek- 10'u, ölümle sonuçlanan kazaların yaklaşık % 30'u, sürekli iş göremezliklerin yaklaşık % 25'i yapı iş kolunda meyda- na gelmektedir. Bir görevi yerine getiren işçi doğrudan ilişkili risklerine ve pasif olarak yakındaki iş arkadaşlarının ürettiği risklere maruz kalmaktadır. || İnşaat sektörü Türkiye ekonomisinin lokomotif sektörü olup istihdam olanaklarıyla ön plana çıkan ve uluslararası arenada ülkemizin en güçlü olduğu alanlardan biridir. İnşaat işlerinde meydana gelen iş kazaları ve buna bağlı ölüm ve yaralanmalar, yalnızca ülkemizde değil, dünyada da endişe verici boyutlardadır. Bu iki parçayla ilgili olarak, 1. Aynı konuya ilişkin birbirlerini destekleyen bilgilere yer vermektedirler. II. Her iki parçada da konuyla ilgili sayısal verilere baş- vurulmuştur. III. II. parçada, I. parçada değinilmeyen bir husustan söz edilmiştir. değerlendirmelerinden hangileri yapılamaz? B) Yalnız II A) Yalnız I D) I ve III E) II ve I C) Yalnız III

& L. 70 metre uzunluğundaki Falcon Heavy isimli bu roket, bugün kullanıma hazır en güçlü roket unvanına sahip. SpaceX şirketi, Ay'a insan gönderen ve insanlık tarihi- nin en büyük roketi olan Satürn V'ten sonraki en büyük roketi yaptı. II. SpaceX firması roketin testini 6 Şubat 2018'de gerçek- leştirdi. IV. Roketlerden ikisi sorunsuz şekilde yere inmesine rağ- men üçüncü roket okyanusa düştü. V. Başarılı bir şekilde sonuçlanan testten sonra üç ana ro- keti dik doğrultuda yere indirmeyi denediler. Yukarıdaki cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak bi- çimde sıralandığında hangisi baştan dördüncü olur? A) 1 B) II C) III D) IV E) V 197