Paragrafta Konu-Ana Düşünce Soruları

|||. 64. Friedrich Wilhelm Nietzsche, geleneksel din, ahlak ve felsefe anlayışlarını kendine özgü yoğun ve çar- pici bir dille eleştiren en etkili çağdaş felsefeciler- dendir. Bonn Üniversitesi'nde teoloji okumaya baş- layan Nietzsche daha sonra filolojiye yöneldi. Le- ipzig Üniversitesi'nde öğrenimini sürdürdü, henüz öğrenci iken Basel Üniversitesi filoloji profesörlü- ğüne aday gösterildi. 1869'da sınav ve tez koşu- lu aranmadan, yalnızca yazılarına dayanarak dok- tor unvanı verilen Nietzsche profesörlüğü sırasın- da klasik filoloji çalışmalarından uzaklaştı ve fel- sefeyle uğraşmaya başladı. Tragedyanın Doğu- şu, Zamana Aykırı Bakışlar, İnsanca Pek İnsanca, Tan Kızıllığı, Şen Bilim, Böyle Söyledi Zerdüşt, İyi- nin ve Kötünün Ötesinde, Ahlakın Soykütüğü, Ec- ce Homo, Wagner Olayı, Dionysos Dithyrambos- ları, Putların Alacakaranlığı, Antichrist, Nietzsche Wagner'e Karşı başlıca büyük eserleri arasında yer almaktadır. copzion Bu parçaya göre, 2 L ď 1. Dil bilimi üzerine birçok çalışma kaleme almıştırx II. Dogmatik kuralları kendine has ve çarpıcı bir şekilde eleştirmiştir. III. Önce din eğitimi alırken daha sonra dil bilimine yönelmiştir. Nietzsche ile ilgili olarak yargılarından hangile- rine ulaşılamaz? A) Yalnız I B) Yalnız II D) I ve III 2 E C) I ve II EII ve III

12. Pozitif psikoloji, insan doğasında yanlış olan noktaları düzeltmekten ziyade olumlu olan özellikleri vurgulamaya odaklanır. Kişinin hem topluma fayda sağlamasını hem de mutlu bir hayat sürmesini amaçlar. Son yıllarda artan "kişisel koçluk" faaliyetleri pozitif psikolojinin uygulandığı alanların başında gelir. Danışanın daha güçlü olduğu özelliklerine yoğunlaşarak kendisiyle barışması ve güçlü özellikleri sayesinde hayata karşı daha olumlu yaklaşması sağlanır. Güçlü özelliklerine yoğunlaşan insan artık kendini değersiz, işe yaramaz değil; özgün ve becerikli hisseder. Bu alan, psikolojinin hep insanların zayıf yönlerini güçlendirmek, hastalıklarını iyileştirmek ya da dezavantajlı grupların refahını artırmak için çalışan bir bilim olduğunu düşünenlerin tam tersine çalışmalar da yapıldığını kanıtlar. Bu parçada "pozitif psikoloji”yle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi vurgulanmaktadır? A) Psikolojinin alanları içinde kişisel gelişime odaklanan tek alan olduğu B) Getirdiği yeni yöntemlerle çözülmesi zor olan psikolojik sorunlarla ilgili farklı bakış açıları kazandırdığı C) Klasik psikolojik yaklaşımların aksine insanların güçlü yanlarını öne çıkararak onların kendine güvenini artırdığ D) Kişisel gelişime odaklandığı için psikolojinin klasik yöntemlerini kullanmadığı E) İnsanın yaşadığı sosyal sorunların çözümünde psikolojiye yardımcı bir alan olduğu

12 9. (1) Yaptığım çeviriyle ödül kazandığım haberini duyunca D gerçekten çok sevindim. (II) Bunca emek verdiğim, dizelerdeki vuruş sayısını bile hesapladığım bir çeviri ödül kazanmıştı ne de olsa. (III) Üstelik hak ettiğimden eminim, niye yalan söylemeli. (IV) Yargılara, övgülere, ödüllere hep kuşkuyla baktığım için tam anlamıyla sevinemedim yine.de. (V) Kazananlar, kazanamayanlar keşmekeşi, ödül dağıtımının rastlantılara bağlı olduğunu gösteriyordu kesinlikle. (VI) Derken evden ayrılma, yolculuğa çıkma isteği bastırdı. (VII) Bir eteğin kopmuş bir düğmesi, ütülenmemiş bir bluz, yanıma en az kaç kalem eşya alabilirim sorusu... (VIII) Ertelediği, sürüncemede bıraktığı işleri ancak yolculuğa çıkarken kavrayabiliyor insan. Bu parça iki paragrafa ayrılmak istendiğinde ikinci paragraf hangisiyle başlar? A) III. B) IV. C) V. D) VI. E) VII.

2. Sorulara verdiği cevabı görebilen çok azdır/Bazen sözcüklerin hâkimiyeti devredilir sessizliğe. Hiçbir şey söylemeden de çok şey anlatabilirsiniz. Bunu jest ve mimiklerle anlatım gibi düşünmeyin. Tüm mesele ne- rede susacağınızı bilmeniz. Öyle bir anda susmayı bilmelisiniz ki herkes vermek istediğiniz cevabı avazı çıktığı kadar duymuş olsun. Bu parçadaki altı çizili sözle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Sessizliğin konuşmaktan iyi olması B) Herhangi bir söz söylenmemesi C) Sözcüklerin etkisini yitirmemesi D) Konuşma dilinin kullanılmaması E) Sözcüklerin yerinde kullanılmaması www.pelikankitabevi Rüştü Bayındır or 5.

ENEME SINAVI 14 PARAGRAFYA - PARAGRAF DENEMELERİ (1) - Ama siz Macbeth'i değil, cadıyı oynuyorsunuz. Rolünüzü seçemiyorsunuz değil mi? - Evet, o içimde ukde kaldı. Bu sene de yönetmek nasip oldu, yine oynamak nasip olmadı. Tabii bu işin şakası, ah niye onu. oynamadım diye bir şey yok. (II) - Peki Ekip Tiyatrosu'yla çalıştığınız bu Macbeth nasıldı? - Benim de yola çıkma sebebim biraz buydu. Shakespeare'in o bildiğimizi sandığımız ağdalı, şiirsel dilin aslında, ne kadar kolay, ne kadar anlamlı olduğunu fark ettirmek istedim. (III) - Daha önce oyunun Müşfik Kenter'e Erol Günaydın ile birlikte oynaması önerildiğini biliyor muydunuz? -A, öyle mi? Bilmiyordum, ilk defa sizden duyuyorum. Oyun 1990 yılında yazıldı. Acaba onlara ne zaman önerildi? İlginç olurmuş. (IV) - Gelelim geçen sezon oynadığınız 'Hamlet'e. Siz de Hamlet'in sözlerini en samimi biçimde söylediniz mi? - Masadan çok sahne üzerinde bir dramaturji çalışması oldu. Sonuçta seyredenler tarafından anlaşılır, herkes tarafından algılanabilir bir şey çıktı ve güzel övgüler aldı. (M) - Başka hangi ülkelerde sahnelendiğini biliyor musunuz? - Biz yeni oynamaya başlamıştık oyunu. Yetkin'in bir arkadaşı geldi Yunanistan'dan. Bu oyunu Atina'da seyretmiş. "Siz çok başka bir iş yapmışsınız. Aynı oyunu orada izledim, alakası yok." dedi. Numaralanmış sorulardan hangileri yer değiştirirse bu diyaloglardaki anlam bütünlüğü sağlanmış olur? A) Ill ve V B) II ve IV I ve Il D) I ve III E) Il ve V & Dili bilirse niz çeviri o şair olu sirdir bu gerektiğir ni bunun sözcükle yapılmış milyarlard başka bi zeyi bile Bu parça asıl ned A) Yaba bilinm 8) Çevir C) Şiir ç D) Çevir E) işinin V 9. Değer E tarafınc tercihle etkiley davran düzenl gibi bir değerl ve doğ progra Değer yanlış değişt daha: daha değer toplur Okulla başar yetişt Bu pa değir

Şiirin yaşamımızda roman, hikâye, deneme gibi diğer edebî türlere göre özel bir yeri vardır. (II) Bazı dönemlerde, divan edebiyatında olduğu gibi şiir edebi- yat ile bir düşünülmüştür. (III) Edebiyat denince şiir, şiir denince edebiyat akla gelmiştir. (IV) Diğer edebî türler- de kendini gösteren nice büyük sanatçı, şiirin kapısın- dan girmiştir edebiyata. (V) Kimi sanatçılar da bir edebî alanda ünlenmesine rağmen vazgeçememiştir şiirden. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) T. cümlede şiirin diğer edebî türlerden farkları açık- lanmıştır. B) H. cümlede karşılaştırma yapılmıştır. Ill. cümlede edebiyat ile şiir arasında bağ kurulmuştur. D) IV. cümlede hemen hemen bütün sanatçıların şiirle ilgilendiği söylenmiştir. V. cümlede kimi sanatçıların şiirden vazgeçemedik- lerine değinilmiştir.

TÜRKÇE aya göre cevap- TURUNCU KUŞAK gu, tıpkı kendisi gibi mleri coşturan şiirler un yaşam tecrübe- dayanılmaz acıla- neksel biçim ve ses in gelecek, herkes yer alan "ben", he- bakışla ona "mutlu ötürü yanlıştır. elerin hangisinin pir daralmaya yol D) V. D) IV. E) VI. elerin hangisinde E) VI. maya göre cevap- cılığı, tarih ve oyun ve değerlendirirsek anda akla, bilime, veren bir düşünür, , hukuk, edebiyat, duyulmamış şeyler çok da o dönemin ma ve demokratik- Mevcut bilginin iyice zenginleştigi, bu zenginleşen bilginin uygulamasının da sonilesti üçüncü seviye... 39 ve 40. soruları aşağıdaki parçaya gore layınız. 1. Ziyaretçiler yuldular. G yemek oda Allah için ha Hele pemba ziyade take kes, basar Fırat ve Dicle nehirleri arasında gelişen Mezop uygarlığının eşsiz belgelerinin bulunduğu müze leksiyonları arasında tanrı ve tanrıça heykellerin sıra kral ve kraliçelere ait eşyalar, kanunlar ya metinler ile günlük hayata ait sıradan nesneler Kuzey Irak'taki Şenidar Mağarası'nda 60.000 y mak taşı, aletler ve bu mağarada yaşayan insan kalma iskelet kalıntıları vardı. Tarımın başladığı yıl öncesine ait, en eski oraklar vardı. Ayrıca son bin yılın gündelik hayatına dair fikir vermenin yanınd keologların kazdıkları seviyenin hangi çağa ait old tespit etmelerini sağlayan on binlerce çanak çömie çası... Ne yazık ki şimdi yok. Bombalar Irak'a ya başladığından beri bunlar birer ikişer yok oldu. Ya macılar yaşamın izlerini silmeyi burada da başard lesef güvenlik güçlerinin bu konuda yapabilecekle de bir şey yoktu. 39. Bu parçada yazarın asıl yakındığı durum, aşağ lerden hangisidir? Bu parça kilerden A) geçin B) kaza C) dağ D) bulm E) har A) Irak ekonomisine büyük zarar verilmesi B) Yaşanmışlıklarla ilgili dokümanların yok olm. Meli C) Kolluk kuvvetlerinin olayı geç fark etmesi tiği) D) Arkeolojik kazı alanının tahrip edilmesi Tarihi eserlerin değerinin altında satılmas yap (ar Ce

seviye... TURUNCU KUŞAK lendirme ya- verest Yayın- kitap rafların- i arasına gi- man bir hikâ- ndan I. Dün- arından mo- şadığı kent- zamanların anlaşılmaz zaman tam u görüşüne ulağımıza n, o yaşa- bakalım! nların sa- akilerden Diyorum." TÜRKÇE DENEME 3 33 ve 34. soruları aşağıdaki parçaya göre cevap- layınız. Türkiye'deki göç hareketlerinin özellikle 1950 ve sonrası yıllarında sürekli olarak köylerden ilçelere, ilçelerden de kentlere doğru sürüp gittiğini düşünürsek kentli sayısının giderek artış göstermesinin de doğal bir sonuç olduğunu düşünebiliriz. Bu bakımdan 2020'li yıllara geldiğimizde kırsal kesimde yaşayanların toplamının, seksen milyona varan nüfusumuzun yaklaşık %35-40'ı civarında olması ve buna karşılık kent nüfuslarının bir hayli artması da do- ğaldır. İçişleri Bakanlığımızın mevcut büyükşehir statü- sündeki Ankara, İstanbul, İzmir, Bursa, Adana, Eskişehir vb. kentlerimizden sonra başka kentleri de büyükşehir statüsüne alacağını geçen aylar içinde gazetelerden okumuştuk. Böylece Türkiye'deki iç göç kavramı hem güncelliğini korumakta hem de kentli olma yolundaki in- sanlarımızın dil, kültür, ekonomi ve sağlık gibi alanlar- daki beklentileri de giderek çoğalmaktadır. 33. Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilme- miştir? A) 1950'den sonra iç göçün yerini dış göçe bıraktığına B) Şehirli insanların isteklerinin her geçen gün arttığına C) Bir ili büyükşehir konumuna taşıyan kurumun İçişler Bakanlığı olduğuna D) Mevcut büyükşehirlere başka büyükşehirlerin de ek- leneceğine E) Türkiye'deki iç göç hareketinin hangi yönde meyda- na geldiğine platumu ile ilgili olarak aşağıda verilen-

3. Sanat, hele roman sanatı, bilim değildir. Ne var ki bilgiye büyük ölçüde gereksinimi vardır, bilgiden yararlanmak zo- rundadır. Bilim sanattan yararlanır mı? Bilim insanı, bir olayın sonuçlarına, verilerine bakar buna göre karşılaştırmalar HIT yapar. Olayın belgelerini inceler. Sonra da bir kanıya varır. Sanatçı ise bütün bunları beklemeden gözlemciliği, sezgile- ri, önceki bilgileri ve duygusallığtite olayların gelişmesini ve TV nereye varacağını kestirebilir. V Bu parçada numaralanmış sözcüklerin hangisi gerçek anlamından uzaklaşarak yeni bir anlam kazanmıştır? A) I B) II C) III D) IV E) V

3. Eski Türk geleneğinde müzikle tedavi... Yapılan araştırmalara göre "Müzik ruhun gıdasıdır." sö- zünün gereği olarak insanlar müziğin etkilerini, sosyal ve kültürel değerlerini keşfetmişler ve pek çok konuda bundan yararlanmayı da bilmişlerdir. Türk müzik kültürünün esas kaynağı, MÖ 3 bin yıllarında, Orhun kıyıları ve Moğol boz- kırlarında yaşayan Altay Türklerine aittir. Doğu Türkistan'da yapılan kazılar neticesinde MÖ 2 bin ve 3 binli yıllara ait flüt kalıntıları ortaya çıkarılmıştır. Türkler, müzikle hasta tedavi etme konusuna önem vermişlerdir. Doğu Türkistanlı yazar Abdulhekim Baki'ye göre Uygur Türklerinin bilinen en eski müzik örnekleri, günümüzden 6000-8000 yıl öncesine kadar dayanmaktadır. Uygur Türklerinin 3000 yıl önce Şaman di- nine mensup olduğu dönemde, şaman şarkıları söyleyerek hasta tedavi seansları yaptıkları bilinmektedir. Yusuf Hacip Kutadgu Bilig eserinde, "kam" adı verilen bu Asya Türk te- davisinde kutsal saydıkları müzik aletlerine önem verdikle- rini belirtiyor. Bu inanç, Orta Asya'da hâlâ devam ediyor. Büyük Türk bilgini Farabi makamların ruha etkisini şöyle sınıflandırır: "Rast makamı huzur, neva makamı ferahlık, uşşak makamı gülme, saba makamı cesaret, buselik ma- kamı kuvvet, hüseyni makamı rahatlık, hicaz makamı da tevazu verir." İbn-i Sina, musikinin tıpta oynadığı rolü şöyle anlatıyor: "Tedavinin en iyi yollarından biri, hastanın akli ve ruhi güçlerini artırmak, ona hastalıkla daha iyi mücadele için musiki dinletmek, onu insanlarla bir araya getirmektir." Bu köşe yazısıyla ilgili olarak 1. Asıl anlatılmak istenen düşünce örneklerle ve tanık sözleriyle desteklenmektedir. II. Bir genellemeden hareketle başlıkta ifade edilen konu kanıtlanmaya çalışılmıştır. III. Güncel bir konunun tarihsel gelişiminden bahsedil- mektedir. yargılarından hangileri söylenebilir? A) Yalnız I B) Yalnız II D) II ve III C) I ve II E) I) II ve III S

4.-6. soruları aşağıdaki parçaya göre cevap- layınız. (1) Dört iletişim etkinliği olan okuma, yazma, ko- nuşma ve dinleme içinde en çok dinlemeye zaman harcarız ama ne yazık ki okullarımızda dinlemeden çok, diğer üç iletişim etkinliği üzerinde durulur. (11) Dinleme ihmal edilir fakat uzmanlar dinleme ile ilgili kusurları gerek özel yaşamda gerekse iş ya- şamında karşılaşılan güçlüklerin en büyük nedeni olduğunu ileri sürmektedir. (III) İletişimin kalitesi ancak dinlemeyi öğrenerek yükseltilebilir. (IV) Sözlü iletişim süreci, konuşmayı olduğu kadar dinlemeyi de içerir. (V) Dinleyebilmek için önce beynimizin gönderilen mesajları algılaması gerekir. (VI) Beyni- miz çevreden gelen uyarıları, beş temel duyusuyla algılar. (VII) Günümüzde mesaj bombardımanı altında yaşayan insanların her şeyi dinlemesi insanın gücünü aştığı için ister istemez insanlar bu mesajlardan ilgileri olanları ayıklamak durumunda- dır. (VIII) Dinlemek sabır, açık sözlülük ve anlama isteğini gerektirir. Bu parçaya dayanarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? A) İletişim becerilerinin kişiden kişiye değiştiği Beynin mesajları seçerek algıladığı B) Gelişen teknolojinin iletişimi zayıflattığı D) E) Sözlü iletişimin yazılı iletişim kadar kalıcı olma- dığı Dinlemenin ancak büyüme çağında kazanıla- bilen bir etkinlik olduğu Bu parçadaki numaralı cümlelerin hangisinde algıda seçicilik söz konusudur? A) II. B) III. C) VI. D) VII. E) VIII.

açıkla 14. 1780 yılında yaptığı deneylerin sonuçlarını 1791'de a yan Galvani, "hayvansal elektrik" teorisini ortaya attı. Bu te- orisini, rastlantı sonucu ölü bir kurbağanın bacağındaki sinir- lerin neşter ile kesildiğinde kasıldığını gözlemleyerek oluş- turmuştu. Buna göre, canlıları oluşturan hücreler elektrik içer- mekteydi. 1793'te Galvani'nin deneylerine devam eden Ales- sandro Volta, kurbağa bacağı kasılmalarının farklı iki metal- den kaynaklandığını buldu. Bacağın uyarılması, birbirine ben- zemeyen iki farklı metalden ve hücrelerin Sıvı içermesinden kaynaklanıyordu. O hâlde elektrik elde edebilmek için iki fark- li metale ve sıvıya ihtiyaç olmalıydı. Bundan yararlanarak ba- kır ve çinko madenleri alarak aralarına tuzlu suya batırılmış süngerler yerleştiren Volta, elektrik akımını elde etmeyi ba- şararak "Volta pili" adı verilen pili bulmuş oldu. Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? A) Volta pilinde tuzlu su kullanıldığına B) Galvani'nin teorisinin rastlantı sonucu ortaya çıktığına C) Bazı rastlantıların bilimin gelişmesine katkısı olduğuna D) iki farklı metalin ve sıvının elektrik oluşturduğuna E) Canlıları oluşturan hücrelerde elektrik bulunduğuna

3. Nesrin özel bir şekli yoktur. Daha doğrusu tek bir şekli vardır, o da bellidir. Konusu da sınırlıdır, sınırlı olmak zorundadır. Şiir ise Baudelaire'in dediği gibi "Sınırlı içinde sınırsızın ifadesidir." Gerçekten de şiir, okunup bittikten sonra da bizde devam eder. Duygularımızı zenginleştirir, dile getirdiği dünyayı içimizde yeniden kurar, bizi o dün- yanın şartlarına taşır. Hatıralarımızı tazeler. Okuduğumuz her şiirde kendimizden bir şeyler buluruz. Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Şiirde ele alınan konunun düzyazıda işlenemeyeceği B) Şiir ve düzyazının hayatı kurgulayışının farklı olduğu C) Şiirin çağrışım alanının, düzyazıdan geniş olduğu D) Şiirin tanımı zor bir edebiyat türü olduğu EY Düzyazı ve şiirin birbirine zıt türler olduğu

YEDIKLIM DENEME SINAVI - 4 17. Bir şeyler karalamak insanı çoğu zaman rahatlatır. Ancak yazmak için geç kalmak, bir gün çaresizlik içinde bırakabilir insanı. Yazmak istiyorum dersiniz ama kendinizi sonsuz bir boşluğun içinde suskun, eli kolu bağlı bulursunuz. Nereden, nasıl başla- yacağınıza, ne yazacağınıza bir türlü karar vere- mezsiniz. Elinizi ne kadar uzatırsanız uzatın, ilham perisinin eteğine dokunamazsınız. Bir gün aniden bir iç titremesi, bir anlık heves ve yoğun bir duygu akışıyla "Yazmalıyım." dersiniz ve böylece ilk oku atmış olursunuz. Ondan sonra koyulaşır bu heves; kendi yolunu, yatağını bulur. RECA Bu parçada asıl vurgulanmak istenen aşağıda- kilerden hangisidir? A) Yazmaya nasıl ve nereden başlayacağını bile- meyenlerin, yazın hayatında kalıcı olması dü- şünülemez. Home easi B) Yazı, anlık bir heves ve duygulanmayla başla- yacağı için özel bir çalışma gerektirmez. C) İnsan, yazmaya ne kadar erken başlarsa o ka- dar başarılı olur. D) Yazma işi ertelenmemeli, yazma isteği duyul- duğu anda yazmaya başlanmalıdır. E) Yazmak için uygun ortam arayanlar hiçbir za- man bu isteklerine ulaşamazlar. Restor

9. Sınav Kodu: L223 TÜRKÇE TESTİ İşlenmiş gıdaların insanları cezbeden bir tarafı olduğu kesin. Çoğunluk bu tarz yiyecekleri tüketmeyi seviyor. İngiltere'de bir kişinin ortalama kalori alımının %50 ila %60'ını, Amerika Bir- leşik Devletleri'nde (ABD) ise yaklaşık %60'ını bu gıdalar oluş- turuyor. Ancak araştırmalar ve halk sağlığı tavsiyeleri, genel- likle proteinler, yağlar ve karbonhidratlar olmak üzere üç makro besin kaynağına odaklandı. Örneğin çoğu ülkede beslenme yönergeleri, insanlara diyetlerini ekmek ve makarna gibi kar- bonhidratlara dayandırmamalarını, bol meyve ve sebze tüket- melerini tavsiye ediyor. Halbuki işlenmiş gıdalar, ekmek ve ma- karnadan çok daha tehlikeli. Bir çalışma, aşırı işlenmiş gıda tü- ketiminin erken ölüm riskini artırdığını bile tespit etti. On beş yıl süren bu çalışma boyunca günde dört porsiyondan fazla aşırı işlenmiş gıda tüketmenin, ölüm riskini %62 artırdığı gö- rüldü. Bu parçada işlenmiş gıdalarla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine ulaşılabilir? A Zararlarına odaklanılması, yararlı yönlerinin göz ardı edil- mesine neden olmuştur. B) Bu gıdalarla ilgili araştırmaların yetersiz oluşu, zararlarıyla ilgili insanların bilinçlenmesini engellemiştir. Tüketiminin sınırlandırılmasına yönelik önlemler, çoğu za- man yetersiz kalmaktadır. D) Gelişmiş ülkelerdeki tüketim oranları gelişmekte olan ül- kelerden çok daha fazladır. E) Karbonhidrat içerikli gıdalardan daha zararlı olmasına kar- şın yetkililerce gerektiği kadar önemsenmemektedir. 10. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde altı çizili sözcükler türce ay- nıdır? A) Konuşmaya çok iyi hazırlanmıştı. Gittiğimiz köy çok güzel bir yerdi. 11. 12

28. Popüler kültürün en önemli özelliklerinden biri, benzeştirici bir kültür olmasıdır. Bu benzeştiriciliği bireylere Batılılık, Doğululuk, dürüstlük, keskin laiklik, dindarlık, modernlik, milliyetçilik, şiddet, barışçılık, çılgınlık, duygusallik vb. çeşitli kimlikler sunmaktadır. Ancak bu benzeştiricilik hiçbir zaman birleştirici bir rol oynama- makta, sadece tekdüze bir kültürü ortaya çıkarmaktadır. Kül- türde çeşitlilik, zenginlik azalınca yabancılaşma kültürü ortaya çıkmaktadır. İşte bu yeni kimlikleşme, aslında yeni bir kimliksiz- leşme yaratmaktadır. Köylü kentliye, birey topluma, halk kendi- sine daha çok yabancılaşmaktadır. Bu parçadan hareketle popüler kültür ile ilgili aşağıdakiler- den hangisine ulaşılabilir? A) Kısa sürede yayılıp hızla yok olduguna B) Gelişmiş sanayı toplumlarca üretildiğine C) Bireylere farklı bir kimlik aşılamaya çalıştığına Kitleleri toplumsal sorunlara karşı duyarsızlaştırdığına E) Kitle iletişim araçlarıyla insanlara sunulduğuna Diğer sayfaya geçiniz.