Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Paragrafta Konu-Ana Düşünce Soruları

37 - 38. soruları aşağıdaki parçaya göre cevap-
layiniz.
Bilim Kurgu filmlerinde Marslilar anlatilirken evrim göz
koşullarına en uyumlu olanın hayatta kalması kilit bir
ardı edilmiştir. Evrim söz konusu olduğunda çevre
kavramdır. Fakat bu durum, insanları Mars yaşamına
uygun hâle getiren özelliklerin türünü öncelikle çevre
koşullarının belirleyeceği anlamına gelmiyor. Bu farkli-
liklarda, boy açık bir etken gibi görünüyor zira Mars'ta
Dünya'dakinin sekizde üçü oranında bir yer çekim
mevcut. Solomon, "Bilim kurgu filmleri
, çoğu zaman
Mars'tan gelen Marslıları ya da diğer uzaylilari uzun
boylu, zayıf ve ince bir bedenle tasvir eder." diyor.
Buna karşın etki aslında tam aksi yönde de olabilir.
Mesele şu ki bu vücut biçimleri doğum esnasında kimi
tehlikeler yaratabilir çünkü doğum yapan ve zayıf iske-
letlere sahip olan insanların leğen kemiği kırılabilir. Bu
yüzden doğal seçilim aslında daha sağlam kemiklere
sahip daha kısa boylu insanları tercih edebilir. Bunun
dışında, Mars'taki yüksek radyasyon seviyeleri, evrim
bağlamında, nesiller boyunca ten rengi ya da görme
gibi özellikleri doğrudan doğruya etkileyebilir.
37. Bu parçaya göre bilim kurgu filmlerindeki insan
vücutlarının yanlış betimlenmiş oluşuna aşağıda-
kilerden hangisi gerekçe gösterilmiştir?
A) Bu fiziksel özelliklere sahip insanların doğum esna-
sinda bazı sorunlar yaşayabileceği
B) Mars'taki radyasyondan dolayı koyu renge sahip
olabilecekleri
C) Wars'taki çevre koşullarından dolayı insanın görme
yetisini kaybedebileceği
D) Marstaki yer çekiminin dünyadakinden sekiz kat
daha fazla olduğu
E) Beslenme biçimlerinin daha farklı tipler oluşturabi-
leceği
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
37 - 38. soruları aşağıdaki parçaya göre cevap- layiniz. Bilim Kurgu filmlerinde Marslilar anlatilirken evrim göz koşullarına en uyumlu olanın hayatta kalması kilit bir ardı edilmiştir. Evrim söz konusu olduğunda çevre kavramdır. Fakat bu durum, insanları Mars yaşamına uygun hâle getiren özelliklerin türünü öncelikle çevre koşullarının belirleyeceği anlamına gelmiyor. Bu farkli- liklarda, boy açık bir etken gibi görünüyor zira Mars'ta Dünya'dakinin sekizde üçü oranında bir yer çekim mevcut. Solomon, "Bilim kurgu filmleri , çoğu zaman Mars'tan gelen Marslıları ya da diğer uzaylilari uzun boylu, zayıf ve ince bir bedenle tasvir eder." diyor. Buna karşın etki aslında tam aksi yönde de olabilir. Mesele şu ki bu vücut biçimleri doğum esnasında kimi tehlikeler yaratabilir çünkü doğum yapan ve zayıf iske- letlere sahip olan insanların leğen kemiği kırılabilir. Bu yüzden doğal seçilim aslında daha sağlam kemiklere sahip daha kısa boylu insanları tercih edebilir. Bunun dışında, Mars'taki yüksek radyasyon seviyeleri, evrim bağlamında, nesiller boyunca ten rengi ya da görme gibi özellikleri doğrudan doğruya etkileyebilir. 37. Bu parçaya göre bilim kurgu filmlerindeki insan vücutlarının yanlış betimlenmiş oluşuna aşağıda- kilerden hangisi gerekçe gösterilmiştir? A) Bu fiziksel özelliklere sahip insanların doğum esna- sinda bazı sorunlar yaşayabileceği B) Mars'taki radyasyondan dolayı koyu renge sahip olabilecekleri C) Wars'taki çevre koşullarından dolayı insanın görme yetisini kaybedebileceği D) Marstaki yer çekiminin dünyadakinden sekiz kat daha fazla olduğu E) Beslenme biçimlerinin daha farklı tipler oluşturabi- leceği
VERİ / Türkçe
28. Nasıl olur da şair, duyurduğu hissi kendisi duymaz? Ağlamadan
ağlatır? Gülmeden güldürür? Hiç kimse Mussetnin gözyaşı dolu
"Gecelerini bir damla gözyaşı dökmeden şiire koyduğuna, Ba-
udelaire'nin "Elem Çiçeklerini en az elem duyduğu zamanlarda
yarattığına, Moliere in en gülünç komedilerini en az güldüğü gün-
ler yazdığına, Rimbaud'un “Sarhoş Gemi”sini bir defacık sarhoş
olmadan yazdığına kolayca inanamaz.
Bu parça aşağıdaki yargılardan hangisini kanıtlamak ama-
cıyla yazılmıştır?
Sanatçının esinlenmeden yazamayacağını
Sanatçının yazdığını yaşamış olduğunu
C) Sanatçıların diğer insanlardan daha duyarlı olduğunu
Sanatçıların hüzün ve sevinçlerini yansıtmak için yazdığını
E) Sanatçıların duygularının yapıtlarında bulunabileceğini
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
VERİ / Türkçe 28. Nasıl olur da şair, duyurduğu hissi kendisi duymaz? Ağlamadan ağlatır? Gülmeden güldürür? Hiç kimse Mussetnin gözyaşı dolu "Gecelerini bir damla gözyaşı dökmeden şiire koyduğuna, Ba- udelaire'nin "Elem Çiçeklerini en az elem duyduğu zamanlarda yarattığına, Moliere in en gülünç komedilerini en az güldüğü gün- ler yazdığına, Rimbaud'un “Sarhoş Gemi”sini bir defacık sarhoş olmadan yazdığına kolayca inanamaz. Bu parça aşağıdaki yargılardan hangisini kanıtlamak ama- cıyla yazılmıştır? Sanatçının esinlenmeden yazamayacağını Sanatçının yazdığını yaşamış olduğunu C) Sanatçıların diğer insanlardan daha duyarlı olduğunu Sanatçıların hüzün ve sevinçlerini yansıtmak için yazdığını E) Sanatçıların duygularının yapıtlarında bulunabileceğini
karekök
19. 1. Uzay aracının gittikçe artan bir hızla boşluğa doğru
yol alması sırasında astronotları büyük tehlikeler bek-
ler.
II. Uzay elbisesi, jet uçak pilotları ve özellikle astronot-
ların vücutlarını dış etkilerden koruyup onların rahat
çalışabilmelerini sağlayan bir buluştur.
Numaralanmış l. cümle ile ilgili aşağıdakilerden han-
gisi söylenebilir?
22.
A) II. cümlede sözü edilen icadın ortaya çıkış gerekçesini
açıklamaktadır.
B) II. cümledeki bilgiyi ilgi çekici örnekler üzerinden de-
ğerlendirmektedir.
C) II. cümlede ortaya konulan durumun ayrıntılarını be-
lirtmektedir.
D) II. cümledeki açıklamayı desteklemek için yeni bir bilgi
sunmaktadır.
E) II. cümlede yer alan savi karşılaştırmalı biçimde ele
almaktadır.
7
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
karekök 19. 1. Uzay aracının gittikçe artan bir hızla boşluğa doğru yol alması sırasında astronotları büyük tehlikeler bek- ler. II. Uzay elbisesi, jet uçak pilotları ve özellikle astronot- ların vücutlarını dış etkilerden koruyup onların rahat çalışabilmelerini sağlayan bir buluştur. Numaralanmış l. cümle ile ilgili aşağıdakilerden han- gisi söylenebilir? 22. A) II. cümlede sözü edilen icadın ortaya çıkış gerekçesini açıklamaktadır. B) II. cümledeki bilgiyi ilgi çekici örnekler üzerinden de- ğerlendirmektedir. C) II. cümlede ortaya konulan durumun ayrıntılarını be- lirtmektedir. D) II. cümledeki açıklamayı desteklemek için yeni bir bilgi sunmaktadır. E) II. cümlede yer alan savi karşılaştırmalı biçimde ele almaktadır. 7
32. Yahya Kemal'in ölümü, bir abidenin yıkılışını andırır.
İstanbullular ne kadar üzülse haklıdır. Sinan İstanbul'un dış
manzarasında neyi tamamlamaktaysa Yahya Kemal onun iç
manzarasında öyle bir şeyi tamamlıyordu. Bu bakımdan
belki yıkılmış bir Süleymaniye’nin boşluğunu Selimiye,
Fatih veya Sultanahmet'le doldurmak insana mümkün
görünüyor ama İstanbul'u içerisinden aydınlatan tek ışık
sönünce ne yapılabilir?
Bu parçada Yahya Kemal'in hangi yönü üzerinde
durulmaktadır?
A) İstanbulluları çok sevmesi
B) İstanbul'un tarihî mekanlarını iyi tanıması
© İstanbul'un iç dünyasını yansıtması
D) Büyük bir şair oluşu
E) Eserlerinde Mimar Sinan'dan etkilenmesi
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
32. Yahya Kemal'in ölümü, bir abidenin yıkılışını andırır. İstanbullular ne kadar üzülse haklıdır. Sinan İstanbul'un dış manzarasında neyi tamamlamaktaysa Yahya Kemal onun iç manzarasında öyle bir şeyi tamamlıyordu. Bu bakımdan belki yıkılmış bir Süleymaniye’nin boşluğunu Selimiye, Fatih veya Sultanahmet'le doldurmak insana mümkün görünüyor ama İstanbul'u içerisinden aydınlatan tek ışık sönünce ne yapılabilir? Bu parçada Yahya Kemal'in hangi yönü üzerinde durulmaktadır? A) İstanbulluları çok sevmesi B) İstanbul'un tarihî mekanlarını iyi tanıması © İstanbul'un iç dünyasını yansıtması D) Büyük bir şair oluşu E) Eserlerinde Mimar Sinan'dan etkilenmesi
A
Türk Dili ve Edebiyatı -
Sosyal Bilimler-1 Testi
stan'da dünyaya
ketli bir üslupla
Atmini bulmak
mamen dini-
Eşüncenin
bi konuların
elerine ye
-
ğıdakilerden
gundur?
E) 6
8 cm
D) 5
ayik
IEHI = X
C) 4
ere göre, x kaç cm'dir?
kime
B) 3
Kafa Deng)
24. Tarık Buğra; toplumdaki çatışmalari, zıtlıkları, haksızlıklar
sosyolojik açıdan ele almaz. Bunu psikolojik alanda yapmak
ister. Bu sebeple dostlar, sevgililer, düşünceler, hayat
manzaralari, iklimler ve olaylar karşısında, bazen alaycı,
bazen acıklı bir şekilde tedirginlikleri, sikinti ve bunalımları
yansıtır. Bu hikâvelerindeki kişiler, toplum karsisinda yalnız ve
ama bozulmuş bir toplum içinde bunları bulmaları zordur.
çaresizdirler. Dostluğa, aşka, iyiliğe, yüceliğe susamışlardır
Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi Tarık Buğra'nın
öykü anlayışını yansıtmaktadır?
A) O; insanlari, şehri, uğultulardan bir senfoni dinler gibi
dinliyor ve bu senfoniyi yeni baştan daha güzel, daha
kutlu bir tempoda yaratmak için dinliyordu. Bu senfoni
yeni baştan yazılmalıydı. Sanat ve düşünce devlerinin
çok eskiden, el birliğiyle yarattıkları bu senfoniye bayağı
sesler, çirkin sesler, iğrenç sesler karışmış; tezgâhtarlar,
tek renkliler, putlar yani zekâ ve dehâlarına tapanlar
vahşi ve hayvanca bir uzlaşmaya sığınarak - demagoji ile
safsata, riya, hile ve kalleşlikle seslerini ön plana çıkarmis
büyüyü bozmuş bulunuyorlardı.
B) Muhsin Çelebi; çekinmeden, sıkılmadan, ezilip
büzülmeden, gayet tabii bir hareketle kendine gösterilen
şilteye oturdu. Sadrazam hâlâ ellerinde tuttuğu kıvrık
kâğıtlara bakarak içinden, "Ne biçim adam? Acaba deli
mi?" diyordu. Halbuki... Hayır. Bu çelebi gayet akıllı bir
insandı! Merde, namerde muhtaç olmayacak kadar bir
serveti vardı. Çamlıca ormanının arkasındaki büyük
mandıra ile büyük çiftliğini işletir, namusuyla yaşar,
kimseye eyvallah etmezdi. Fukaraya, zayıflara, gariplere
bakar; sofrasında hiç misafir eksik olmazdı.
C) Herkesin yeni başlayacak olan altı yedi aylık soğuk
hayata kendini şimdiden alıştırmak ve hazırlamak için bir
şeyler yapmaya çalıştığı öyle günlerde ben, tembelliğim,
hep kaçani kovalayan huyumla yazın, o güzel göçmenin
peşine düşmüşümdür. Kimi bir çamın gölgesinde durgun
ve güneşsizdir. Kimi bir çalılığın kenarındaki çimenlikte
bütün eski ihtişamıyla daha yeni başlamıştır.
D) Müsteşarın kendisini sevdiğini düşünüp sevindi. Yanlışlıkla
işten el çektirilen bir memuru Cavit Bey'in bir sözü
ile müsteşar hemen eski işine göndermişti. Ya böyle
olmayıp da müsteşar dayatsaydı! Bu zavallı adam sefil
olurdu. Sonra onun han köşelerinde sürüneceğini, nasıl
borçlanacağını, kılığının nasıl bozulacağını, tıraşının nasıl
uzayacağını birer birer gözünün önüne getirdi. Acıdı. "Ya
müsteşar kabul etmeseydi?" diye düşündü. O zaman
sanki müsteşar dayatmış gibi kızdı. Kendi kendine sordu:
"Ne yapardım?"
E) 12 Temmuz 1982 Pazartesi günü, tüm gün yollarda
dolaştım; hava gerilimliydi o gün. Bir an tozlu bir
sıcak bastırıyor, sonra birdenbire gökyüzü yağmur
yüklü bulutlarla doluveriyordu. Üstümde bollaşmış kot
pantolonum, sırtıma yapışmış uçuk mavi tişörtümle
tüm gün dolandım tozlu sokaklarda. Yazacağım bir
şeyi düşünüp duruyordum. Derken şimşekler çakmaya
başladı, gökyüzü iyice karardı, rüzgâr saçımı birbirine
kattı. Koşarak evime döndüm. Tam kapının zilini çalarken
anlatamayacağım bir yağmur başladı, oracıkta sırılsıklam
oldum.
dakilerden
tili bilgiler
nümüze
rmek,
X
4-C
rması ve
ur.
+
1-? 2-E 3-C
After se pogled
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
A Türk Dili ve Edebiyatı - Sosyal Bilimler-1 Testi stan'da dünyaya ketli bir üslupla Atmini bulmak mamen dini- Eşüncenin bi konuların elerine ye - ğıdakilerden gundur? E) 6 8 cm D) 5 ayik IEHI = X C) 4 ere göre, x kaç cm'dir? kime B) 3 Kafa Deng) 24. Tarık Buğra; toplumdaki çatışmalari, zıtlıkları, haksızlıklar sosyolojik açıdan ele almaz. Bunu psikolojik alanda yapmak ister. Bu sebeple dostlar, sevgililer, düşünceler, hayat manzaralari, iklimler ve olaylar karşısında, bazen alaycı, bazen acıklı bir şekilde tedirginlikleri, sikinti ve bunalımları yansıtır. Bu hikâvelerindeki kişiler, toplum karsisinda yalnız ve ama bozulmuş bir toplum içinde bunları bulmaları zordur. çaresizdirler. Dostluğa, aşka, iyiliğe, yüceliğe susamışlardır Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi Tarık Buğra'nın öykü anlayışını yansıtmaktadır? A) O; insanlari, şehri, uğultulardan bir senfoni dinler gibi dinliyor ve bu senfoniyi yeni baştan daha güzel, daha kutlu bir tempoda yaratmak için dinliyordu. Bu senfoni yeni baştan yazılmalıydı. Sanat ve düşünce devlerinin çok eskiden, el birliğiyle yarattıkları bu senfoniye bayağı sesler, çirkin sesler, iğrenç sesler karışmış; tezgâhtarlar, tek renkliler, putlar yani zekâ ve dehâlarına tapanlar vahşi ve hayvanca bir uzlaşmaya sığınarak - demagoji ile safsata, riya, hile ve kalleşlikle seslerini ön plana çıkarmis büyüyü bozmuş bulunuyorlardı. B) Muhsin Çelebi; çekinmeden, sıkılmadan, ezilip büzülmeden, gayet tabii bir hareketle kendine gösterilen şilteye oturdu. Sadrazam hâlâ ellerinde tuttuğu kıvrık kâğıtlara bakarak içinden, "Ne biçim adam? Acaba deli mi?" diyordu. Halbuki... Hayır. Bu çelebi gayet akıllı bir insandı! Merde, namerde muhtaç olmayacak kadar bir serveti vardı. Çamlıca ormanının arkasındaki büyük mandıra ile büyük çiftliğini işletir, namusuyla yaşar, kimseye eyvallah etmezdi. Fukaraya, zayıflara, gariplere bakar; sofrasında hiç misafir eksik olmazdı. C) Herkesin yeni başlayacak olan altı yedi aylık soğuk hayata kendini şimdiden alıştırmak ve hazırlamak için bir şeyler yapmaya çalıştığı öyle günlerde ben, tembelliğim, hep kaçani kovalayan huyumla yazın, o güzel göçmenin peşine düşmüşümdür. Kimi bir çamın gölgesinde durgun ve güneşsizdir. Kimi bir çalılığın kenarındaki çimenlikte bütün eski ihtişamıyla daha yeni başlamıştır. D) Müsteşarın kendisini sevdiğini düşünüp sevindi. Yanlışlıkla işten el çektirilen bir memuru Cavit Bey'in bir sözü ile müsteşar hemen eski işine göndermişti. Ya böyle olmayıp da müsteşar dayatsaydı! Bu zavallı adam sefil olurdu. Sonra onun han köşelerinde sürüneceğini, nasıl borçlanacağını, kılığının nasıl bozulacağını, tıraşının nasıl uzayacağını birer birer gözünün önüne getirdi. Acıdı. "Ya müsteşar kabul etmeseydi?" diye düşündü. O zaman sanki müsteşar dayatmış gibi kızdı. Kendi kendine sordu: "Ne yapardım?" E) 12 Temmuz 1982 Pazartesi günü, tüm gün yollarda dolaştım; hava gerilimliydi o gün. Bir an tozlu bir sıcak bastırıyor, sonra birdenbire gökyüzü yağmur yüklü bulutlarla doluveriyordu. Üstümde bollaşmış kot pantolonum, sırtıma yapışmış uçuk mavi tişörtümle tüm gün dolandım tozlu sokaklarda. Yazacağım bir şeyi düşünüp duruyordum. Derken şimşekler çakmaya başladı, gökyüzü iyice karardı, rüzgâr saçımı birbirine kattı. Koşarak evime döndüm. Tam kapının zilini çalarken anlatamayacağım bir yağmur başladı, oracıkta sırılsıklam oldum. dakilerden tili bilgiler nümüze rmek, X 4-C rması ve ur. + 1-? 2-E 3-C After se pogled
19
17.
Tarık Buğra öykülerinin çoğu "durum öyküsü" diye ni-
telenen kümede yer almaktadır. Çünkü çoğunda kay-
da değer bir olay anlatılmaz hatta olayın izine de rast-
lanmaz, bir mekân bir insan resmedilir; bir durum an-
latilir
ya da bir durumun, bir anın eleştirisi yapılır, bir
pencereden görülen bir anlık fotoğrafın çağrıştırdıkla-
ni anlatılır. Buğra'nın bir yerde başlayıp bir yerde tama-
men biten ve bir aksiyonun yürüyüşüne bağlı olan öy-
külerinin sayısı çok azdır. Durumları, anları anlatırken
de yer yer olup bitenler üzerinde düşünür, açıklamalar
yapar; davranışlar üzerinde durur, sebeplere yönelir.
G
Bu parçadan Tarık Buğra'nın öyküleriyle ilgili olarak
aşağıdakilerden hangisi çıkarılabilir?
A) Çoğu, yazınsal tür olarak belli bir kategori içinde
değerlendirilebilir.
B) Günlük hayata ve hayatın içinden olaylara yer ver-
mez.
C) Anlatımıyla anlattıkları arasında uyum vardır.
DÇok yönlü olmayan karakterlere yer verir.
E) Okuru yönlendirme amacı taşıyan, öğretici metin-
Terdir
.
11
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
19 17. Tarık Buğra öykülerinin çoğu "durum öyküsü" diye ni- telenen kümede yer almaktadır. Çünkü çoğunda kay- da değer bir olay anlatılmaz hatta olayın izine de rast- lanmaz, bir mekân bir insan resmedilir; bir durum an- latilir ya da bir durumun, bir anın eleştirisi yapılır, bir pencereden görülen bir anlık fotoğrafın çağrıştırdıkla- ni anlatılır. Buğra'nın bir yerde başlayıp bir yerde tama- men biten ve bir aksiyonun yürüyüşüne bağlı olan öy- külerinin sayısı çok azdır. Durumları, anları anlatırken de yer yer olup bitenler üzerinde düşünür, açıklamalar yapar; davranışlar üzerinde durur, sebeplere yönelir. G Bu parçadan Tarık Buğra'nın öyküleriyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılabilir? A) Çoğu, yazınsal tür olarak belli bir kategori içinde değerlendirilebilir. B) Günlük hayata ve hayatın içinden olaylara yer ver- mez. C) Anlatımıyla anlattıkları arasında uyum vardır. DÇok yönlü olmayan karakterlere yer verir. E) Okuru yönlendirme amacı taşıyan, öğretici metin- Terdir . 11
37-38, soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplay
Türkçe
Bazı tar
Odüller, yazdıklarınızın görülmesi, takdirle karşılanması anla-
mına geliyor. Elbette aynı yıl, eserleri başka bir jüri değerlen- ederse
dirse hatta jürideki bir kişi bile faklı olsa sonuçlar değişebilir. gular üz
Çok sayıda degerli ve ödüle layık eser arasında sizin eserinizin olarak
seçilmesi, alkışlanması sizi mutlu eder, size güç verir Bende olan val
de böyle oldu. Asla yazdıklarimin en iyi olduğunu düşünmedim gösterm
ama görülmesinin ve değerli bir jüri tarafından öne çıkarılma-
rak hüke
sinin mutluluğunu yaşadım. Bu ödüller bir yandan da edebiyat
resmi ili
geleneğimizin sürekliliği açısından önemlidir. Çok önemli isim- özenled
lerin adını taşıyan ödüller kazanıyorsunuz, bir edebi süreklili bugüne
ģin parçası oluyorsunuz, sonraki üretimlerinizde bu sorumlu-
labilece
lukla davranmanız gerektiğini biliyorsunuz. Bu ödüllere değer olmadig
görülmek yaşamımın en önemli kazanımlarındandır.
39. Bu
le
A
37. Bu parçanın yazarının aşağıdakilerden hangisini söy-
lemesi beklenmez?
B
C
5)
A) Odül almak, sanatçının motivasyon kaynaklarından
biridir.
B) Bir eserin ödül alması, eserin niteliği kadar jüriye de
bağlıdır.
C) Odül kazanan yazar, yazacağı eserlerde daha dikkatli
ve sorumlu davranır.
D) Bir yarışmada ödül alan eser dışında da ödüle layık
eserler bulanabilir.
karekök
E) Odülü hak ettiği hâlde alamayan sanatçı, üretkenlik-
ten kopar
38. Bu parçaya göre ödüllerin önemi aşağıdakilerin han-
gisinden kaynaklanmaktadır?
40. BL
gis
A)
A) Edebiyat geleneğinin devamını sağlama - sanatçıya
sorumluluk kazandırma
B) Insanların ilgisini edebiyata yönlendirme - okurlarla
sanatçılar arasında köprü olma
C) Sanatçının üretim kapasitesini arttırma - sanatçıya yö-
nelik eleştiriyi engelleme
D) Yazarın tanınmışlığını pekiştirme - değişken düşünce-
lere yön verme
E) Edebiyatın zenginleşmesinin önünü açma - toplumun
gündemini belirleme
B)
C
D
E
12
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
37-38, soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplay Türkçe Bazı tar Odüller, yazdıklarınızın görülmesi, takdirle karşılanması anla- mına geliyor. Elbette aynı yıl, eserleri başka bir jüri değerlen- ederse dirse hatta jürideki bir kişi bile faklı olsa sonuçlar değişebilir. gular üz Çok sayıda degerli ve ödüle layık eser arasında sizin eserinizin olarak seçilmesi, alkışlanması sizi mutlu eder, size güç verir Bende olan val de böyle oldu. Asla yazdıklarimin en iyi olduğunu düşünmedim gösterm ama görülmesinin ve değerli bir jüri tarafından öne çıkarılma- rak hüke sinin mutluluğunu yaşadım. Bu ödüller bir yandan da edebiyat resmi ili geleneğimizin sürekliliği açısından önemlidir. Çok önemli isim- özenled lerin adını taşıyan ödüller kazanıyorsunuz, bir edebi süreklili bugüne ģin parçası oluyorsunuz, sonraki üretimlerinizde bu sorumlu- labilece lukla davranmanız gerektiğini biliyorsunuz. Bu ödüllere değer olmadig görülmek yaşamımın en önemli kazanımlarındandır. 39. Bu le A 37. Bu parçanın yazarının aşağıdakilerden hangisini söy- lemesi beklenmez? B C 5) A) Odül almak, sanatçının motivasyon kaynaklarından biridir. B) Bir eserin ödül alması, eserin niteliği kadar jüriye de bağlıdır. C) Odül kazanan yazar, yazacağı eserlerde daha dikkatli ve sorumlu davranır. D) Bir yarışmada ödül alan eser dışında da ödüle layık eserler bulanabilir. karekök E) Odülü hak ettiği hâlde alamayan sanatçı, üretkenlik- ten kopar 38. Bu parçaya göre ödüllerin önemi aşağıdakilerin han- gisinden kaynaklanmaktadır? 40. BL gis A) A) Edebiyat geleneğinin devamını sağlama - sanatçıya sorumluluk kazandırma B) Insanların ilgisini edebiyata yönlendirme - okurlarla sanatçılar arasında köprü olma C) Sanatçının üretim kapasitesini arttırma - sanatçıya yö- nelik eleştiriyi engelleme D) Yazarın tanınmışlığını pekiştirme - değişken düşünce- lere yön verme E) Edebiyatın zenginleşmesinin önünü açma - toplumun gündemini belirleme B) C D E 12
TÜRKÇE
idi-
iş-
22.
Su-
de
iş
3-
e
Bazı meslekler ortadan kaybolurken bazı meslek-
ler ise zamana karşı koyabilmiş ve her dönem geçer-
liliğini koruyabilmiştir. Taşıma ve ulaşımın hayvanlarla
yapıldığı dönemde nalbantlık yani hayvanların ayak-
larının altına nal çakılması çok yaygın bir meslekken
otomobillerin yaygınlaşmasıyla birlikte nalbantların
yerini lastik tamircileri almıştır. Bazı meslekler ortadan
kaybolurken yepyeni meslekler de ortaya çıkmıştır.
Bilgisayar mühendisliği, pilotluk, genetik mühendisliği
gibi meslekler yeni gelişen mesleklerdendir. Her za-
man geçerliliğini koruyan meslekler de vardır. Dok-
torluk, öğretmenlik, çiftçilik, hayvancılık gibi meslekler
yüzyıllardır yapılan mesleklerdir.
Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına
göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Mesleklerin gelişim sürecine baktığımızda bazı
mesleklerin birbirine çok benzediğint bazılarının
ise birbirine benzemediğini görürüz
B) Her dönem kendi mesleğini ortaya çıkarır, hangi
mesleğin daha öne çıkacağını ise belirleyen insan-
ların ihtiyaçlarıdır
C) Bir mesleğin önemini belirleyen aort unsur o mes-
leğe toplumda ne kadar önem verildiğidir
D) Çevremizdeki her şey sürekli bir değişim ve gelişim
halindedir mesleklerin
bu değişime
ayak uydurması
uzun zaman almıştır
E) Hayat sürekli bir değişim ve gelişim içindedir, in-
sanların istek ve ihtiyaçlarındaki değişiklikler ile
teknolojik gelişmeler meslekleri de etkilemiştir
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
TÜRKÇE idi- iş- 22. Su- de iş 3- e Bazı meslekler ortadan kaybolurken bazı meslek- ler ise zamana karşı koyabilmiş ve her dönem geçer- liliğini koruyabilmiştir. Taşıma ve ulaşımın hayvanlarla yapıldığı dönemde nalbantlık yani hayvanların ayak- larının altına nal çakılması çok yaygın bir meslekken otomobillerin yaygınlaşmasıyla birlikte nalbantların yerini lastik tamircileri almıştır. Bazı meslekler ortadan kaybolurken yepyeni meslekler de ortaya çıkmıştır. Bilgisayar mühendisliği, pilotluk, genetik mühendisliği gibi meslekler yeni gelişen mesleklerdendir. Her za- man geçerliliğini koruyan meslekler de vardır. Dok- torluk, öğretmenlik, çiftçilik, hayvancılık gibi meslekler yüzyıllardır yapılan mesleklerdir. Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? A) Mesleklerin gelişim sürecine baktığımızda bazı mesleklerin birbirine çok benzediğint bazılarının ise birbirine benzemediğini görürüz B) Her dönem kendi mesleğini ortaya çıkarır, hangi mesleğin daha öne çıkacağını ise belirleyen insan- ların ihtiyaçlarıdır C) Bir mesleğin önemini belirleyen aort unsur o mes- leğe toplumda ne kadar önem verildiğidir D) Çevremizdeki her şey sürekli bir değişim ve gelişim halindedir mesleklerin bu değişime ayak uydurması uzun zaman almıştır E) Hayat sürekli bir değişim ve gelişim içindedir, in- sanların istek ve ihtiyaçlarındaki değişiklikler ile teknolojik gelişmeler meslekleri de etkilemiştir
28. Dolma kalem sahibi olmak ve kullanmak sıradan in-
sanların işi değil. Sıradan derken meslek olarak sira-
danlığı kastetmiyorum, insan olarak sıradan beğenileri
ve hobilere sahip olmayı kastediyorum. Dolma kalem
kullanan özel insanlar kendilerine ve düşüncelerine
saygıları olduğu için yazacaklarını; sevdiği birine ve-
receği hediyeyi ambalajlar gibi dolma kalemle güzel-
ce yazarak ifade etmeye çalışır. Dolma kalem sahibi
olmak hem imtiyaz hem sorumluluktur. İmtiyazı, diğer
insanlardan üstünlük ve öncelik olarak anlamayın,
farklı ve özel olmak olarak düşünün. Sorumluluğu ise
size, dolma kalem yükler. O, sizden kendisine özenle
bakmanızı, ilgi göstermenizi, yanınızdan ayırmamani-
zi ister. Kısaca bu sorumluluk anlatıldığı kadar kolay
değildir.
Bu parçanın yazarının aşağıdakilerden hangisini
söylemesi beklenir?
A) Okul müdürü olduktan sonra ona, makamına yakı-
şacağını düşündüğüm için güzel bir dolma kalem
hediye ettim.
B) Babamdan yadigâr dolma kalemimle ve özenle, yıl-
lardır görmediğim, çok sevdiğim dostuma yazdığım
mektubu çantama koydum.
o Beni diğer memurlardan ayrıcalıklı kıldığına inan-
dığım, gümüşten yaptırdığım bir dolma kalem taki-
mini masama yerleştirdim.
D) Pek kullanmasam da sadece renklerini ve biçimle-
rini beğendiğim için sakladığım kalemlerin arasına
bir de kırmızı dolma kalem ekledim.
E) Hediyeler arasında bir de dolma kalem olduğunu
görünce "Bunun zamanı mı şimdi, eskiden mo-
daydı?" diye bir kenara fırlattım.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
28. Dolma kalem sahibi olmak ve kullanmak sıradan in- sanların işi değil. Sıradan derken meslek olarak sira- danlığı kastetmiyorum, insan olarak sıradan beğenileri ve hobilere sahip olmayı kastediyorum. Dolma kalem kullanan özel insanlar kendilerine ve düşüncelerine saygıları olduğu için yazacaklarını; sevdiği birine ve- receği hediyeyi ambalajlar gibi dolma kalemle güzel- ce yazarak ifade etmeye çalışır. Dolma kalem sahibi olmak hem imtiyaz hem sorumluluktur. İmtiyazı, diğer insanlardan üstünlük ve öncelik olarak anlamayın, farklı ve özel olmak olarak düşünün. Sorumluluğu ise size, dolma kalem yükler. O, sizden kendisine özenle bakmanızı, ilgi göstermenizi, yanınızdan ayırmamani- zi ister. Kısaca bu sorumluluk anlatıldığı kadar kolay değildir. Bu parçanın yazarının aşağıdakilerden hangisini söylemesi beklenir? A) Okul müdürü olduktan sonra ona, makamına yakı- şacağını düşündüğüm için güzel bir dolma kalem hediye ettim. B) Babamdan yadigâr dolma kalemimle ve özenle, yıl- lardır görmediğim, çok sevdiğim dostuma yazdığım mektubu çantama koydum. o Beni diğer memurlardan ayrıcalıklı kıldığına inan- dığım, gümüşten yaptırdığım bir dolma kalem taki- mini masama yerleştirdim. D) Pek kullanmasam da sadece renklerini ve biçimle- rini beğendiğim için sakladığım kalemlerin arasına bir de kırmızı dolma kalem ekledim. E) Hediyeler arasında bir de dolma kalem olduğunu görünce "Bunun zamanı mı şimdi, eskiden mo- daydı?" diye bir kenara fırlattım.
Deneme - 20
ATI
AYT - TÜR
dem
I adem
me
1 adem
Sunda
adem
ştır.
Süleyman
larındandi
bireysel k
konulara
değişiklik
benimser
Süleyma
sinde ka
yazı ala
görülür.
olduğun
his ve
bilinir.
anlamc
da mü
daha
Millic
karşı
sevgi
Namı
ngisi tarafından
ver Paşa
amik Kemal
2
ve a
Türke
yapit
son
Sana
BENİM HOCAM
zeng
kulla
vef
18. Aşağıda "Ahmet Mithat Etendi" ile ilgili verilen bilgilerin
nangisinde bir bilgi yanlışlıgı vardır?
A) Tanzimat Döneminde halk için roman anlayışını
başlatan yazardır. Halk yazarı olarak bilinen Ahmet
Mithat Efendi, bütün eserlerini halkın konuşma zevkini
artırmak amacıyla yazar. Yani "sanat toplum içindir"
anlayışına bağlıdır. En büyük arzusu okuyan bir top-
lum oluşturmak olan Ahmet Mithat Efendi; tarih, sanat,
ani, bilim ve coğrafya alanındaki bilgileri romanlarına
aktararak halka bilgi vermeyi amaç edinir. Eserlerinde
özellikle Avrupa'nın bilim ve sanayi alanındaki iler-
lemesini över. Ayrıca Osmanlı toplumunun ahlaki
değerlerinin korunması gerektiğine de vurgu yapar.
B) "Tercüman-ı Hakikat". Ahmet Mithat Efendi'nin çıkar-
dığı en önemli gazetedir. Türk edebiyatında yayıncılık
anlamında çok önemli bir yere sahiptir. Hüseyin
Rahmi Gürpınar, Ahmet Rasim, Muallim Naci, gaze-
tede yer alan yazarlardandır. Birçok şair ve yazar
yazılarını burada yayımlar. "Bedir", Ahmet Mithat
Efendi'nin çıkardığı diğer bir gazete olup yalnızca 13
sayı yayımlanmıştır. "Devir" gazete alanında çıkardığı
eseridir. İlk sayısında kapatılan bir gazete olarak bili-
nir. "Dağarcık", Ahmet Mithat Efendi'nin dergi alanın-
da çıkardığı eseridir. "Materyalizm"in işlendiği eserde
felsefi konular da yer alır. Bu dergi, Ahmet Mithat'ın
sürgüne gönderilmesine neden olur. "Kırkambar" da
Ahmet Mithat Efendi'nin sürgün yıllarında çıkardığı bir
dergi olmuştur.
Anmet Mithat Efendi, polisiye, tarih, Batılılaşma, aşk,
cariyelik, macera başta olmak üzere hemen hemen
her konuda roman yazmıştır. Sanat kaygısı taşımadığı
için romanları sanatsal açıdan oldukça zayıftır. Ahmet
Mithat Efendi, ilk romanlarında özellikle Batılı yazarları
bilhassa Fransız yazarları örnek alır. Romanlarındaki
olay örgüsünü birden çok kahramanın serüveni üze-
rine ve birbirinin içine geçecek şekilde düzenler.
Olaylar, bazen yazarın hiç görmediği yerlerde geçer.
DL Alimet Mithat Efendi; Batılılaşmayı yanlış algılayan-
ları "Felatun Beyle Rakım Efendi" eserinde eleştirir.
Romanda iki tipin çatışmasını konu edinir. Alafranga
tutkunu, zamanının çoğunu eğlence yerlerinde geçi-
ren aşkı yüzünden bütün servetini tüketen ve borca
batan Felatun Bey ile düzgün bir hayat süren iyi
bir öğrenim alip memur olan ve yabancılara verdiği
Türkçe derslerle büyük miktarda para kazanan Rakım
Efendi tipleriyle yanlış Batılılaşmayı işler.
E) Ahmet Mithat Efendi, çok sayıda esere sahip oldu-
ğundan ona, "edebiyatın kâtibi" ya da "ilk öğretmen
isimleri verilmiştir. Otuz altısı roman olmak üzere iki
yüze yakın eser kaleme alır. Roman, makale, öykü,
tiyatro, anı, gezi, tarih, felsefe, hukuk, coğrafya, iktisat,
ziraat gibi birçok alanda eserleri vardır. Eleştiri türünde
de önemli çalışmalara imza atar. Servetifunun neslini
hedef alarak yazdığı "Bobstiller adlı yazısı Türk ede-
biyatının en meşhur eleştiri örneklerinden biri olarak
bilinir. Bu eser, önemli bir tartışmanın yaşanmasına
da neden olur.
türü
Ers
kal
mi
AS
A
B
C
176
Diğer sayfaya geçiniz. ►►►
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
Deneme - 20 ATI AYT - TÜR dem I adem me 1 adem Sunda adem ştır. Süleyman larındandi bireysel k konulara değişiklik benimser Süleyma sinde ka yazı ala görülür. olduğun his ve bilinir. anlamc da mü daha Millic karşı sevgi Namı ngisi tarafından ver Paşa amik Kemal 2 ve a Türke yapit son Sana BENİM HOCAM zeng kulla vef 18. Aşağıda "Ahmet Mithat Etendi" ile ilgili verilen bilgilerin nangisinde bir bilgi yanlışlıgı vardır? A) Tanzimat Döneminde halk için roman anlayışını başlatan yazardır. Halk yazarı olarak bilinen Ahmet Mithat Efendi, bütün eserlerini halkın konuşma zevkini artırmak amacıyla yazar. Yani "sanat toplum içindir" anlayışına bağlıdır. En büyük arzusu okuyan bir top- lum oluşturmak olan Ahmet Mithat Efendi; tarih, sanat, ani, bilim ve coğrafya alanındaki bilgileri romanlarına aktararak halka bilgi vermeyi amaç edinir. Eserlerinde özellikle Avrupa'nın bilim ve sanayi alanındaki iler- lemesini över. Ayrıca Osmanlı toplumunun ahlaki değerlerinin korunması gerektiğine de vurgu yapar. B) "Tercüman-ı Hakikat". Ahmet Mithat Efendi'nin çıkar- dığı en önemli gazetedir. Türk edebiyatında yayıncılık anlamında çok önemli bir yere sahiptir. Hüseyin Rahmi Gürpınar, Ahmet Rasim, Muallim Naci, gaze- tede yer alan yazarlardandır. Birçok şair ve yazar yazılarını burada yayımlar. "Bedir", Ahmet Mithat Efendi'nin çıkardığı diğer bir gazete olup yalnızca 13 sayı yayımlanmıştır. "Devir" gazete alanında çıkardığı eseridir. İlk sayısında kapatılan bir gazete olarak bili- nir. "Dağarcık", Ahmet Mithat Efendi'nin dergi alanın- da çıkardığı eseridir. "Materyalizm"in işlendiği eserde felsefi konular da yer alır. Bu dergi, Ahmet Mithat'ın sürgüne gönderilmesine neden olur. "Kırkambar" da Ahmet Mithat Efendi'nin sürgün yıllarında çıkardığı bir dergi olmuştur. Anmet Mithat Efendi, polisiye, tarih, Batılılaşma, aşk, cariyelik, macera başta olmak üzere hemen hemen her konuda roman yazmıştır. Sanat kaygısı taşımadığı için romanları sanatsal açıdan oldukça zayıftır. Ahmet Mithat Efendi, ilk romanlarında özellikle Batılı yazarları bilhassa Fransız yazarları örnek alır. Romanlarındaki olay örgüsünü birden çok kahramanın serüveni üze- rine ve birbirinin içine geçecek şekilde düzenler. Olaylar, bazen yazarın hiç görmediği yerlerde geçer. DL Alimet Mithat Efendi; Batılılaşmayı yanlış algılayan- ları "Felatun Beyle Rakım Efendi" eserinde eleştirir. Romanda iki tipin çatışmasını konu edinir. Alafranga tutkunu, zamanının çoğunu eğlence yerlerinde geçi- ren aşkı yüzünden bütün servetini tüketen ve borca batan Felatun Bey ile düzgün bir hayat süren iyi bir öğrenim alip memur olan ve yabancılara verdiği Türkçe derslerle büyük miktarda para kazanan Rakım Efendi tipleriyle yanlış Batılılaşmayı işler. E) Ahmet Mithat Efendi, çok sayıda esere sahip oldu- ğundan ona, "edebiyatın kâtibi" ya da "ilk öğretmen isimleri verilmiştir. Otuz altısı roman olmak üzere iki yüze yakın eser kaleme alır. Roman, makale, öykü, tiyatro, anı, gezi, tarih, felsefe, hukuk, coğrafya, iktisat, ziraat gibi birçok alanda eserleri vardır. Eleştiri türünde de önemli çalışmalara imza atar. Servetifunun neslini hedef alarak yazdığı "Bobstiller adlı yazısı Türk ede- biyatının en meşhur eleştiri örneklerinden biri olarak bilinir. Bu eser, önemli bir tartışmanın yaşanmasına da neden olur. türü Ers kal mi AS A B C 176 Diğer sayfaya geçiniz. ►►►
TYT
SOSYAL BİLİMLER TES
1. Bu testte sırasıyla, Tarih (1-5), Coğrafya (6-10), Felsefe (11-15), Din Kül
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersini yasal olarak almak zorunda olmay
Felsefe (21-25) alanlarına ait toplam 25 soru vardır.
2. Cevaplarınızı, cevap kâğıdının Sosyal Bilimler Testi için ayrılan kısmır
3.
1. Eski toplumların çoğunda müşterek bir kurum olan
kölelik, varlığını binlerce yıl sürdürmüştür. Bu konuda
ünlü Romalı hukukçu Gaius: "Köleler sahiplerinin
hâkimiyeti altında bulunurlar. Bu hâkimiyet kavimler
hukukuna ait bir hâkimiyettir. Çünkü bütün milletlerde,
köle sahiplerinin köleleri üzerinde hayat ve ölüm
hakkına sahip olduklarını açıkça görebiliriz." diyerek
eski dünyada kölelik hakkındaki genel kanıyı
belirtmiştir.
XVIII.
Osm
İngil
olm
ülk
bic
Bu
Bu bilgilere bakılarak aşağıdaki yargılardan
hangisine ulaşılabilir?
A) Yeni belgeler ortaya çıktıkça tarih yeniden
değerlendirilmelidir.
B) Tarihî olaylar ele alınırken tarihî bilgilerin kendi
döneminin koşullarına göre değerlendirilmesi
gerekir.
C) Tarihî olaylar belli bir yer ve zamanda meydana
gelir.
D) Bir tarihî olay kendinden sonraki bir olayın nedeni
veya kendinden önceki bir olayın sonucu olabilir.
E) Tarih bilincine sahip kişiler, tarihle ilgili bilgileri
eleştirel değerlendirmeye tâbi tutar.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
TYT SOSYAL BİLİMLER TES 1. Bu testte sırasıyla, Tarih (1-5), Coğrafya (6-10), Felsefe (11-15), Din Kül Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersini yasal olarak almak zorunda olmay Felsefe (21-25) alanlarına ait toplam 25 soru vardır. 2. Cevaplarınızı, cevap kâğıdının Sosyal Bilimler Testi için ayrılan kısmır 3. 1. Eski toplumların çoğunda müşterek bir kurum olan kölelik, varlığını binlerce yıl sürdürmüştür. Bu konuda ünlü Romalı hukukçu Gaius: "Köleler sahiplerinin hâkimiyeti altında bulunurlar. Bu hâkimiyet kavimler hukukuna ait bir hâkimiyettir. Çünkü bütün milletlerde, köle sahiplerinin köleleri üzerinde hayat ve ölüm hakkına sahip olduklarını açıkça görebiliriz." diyerek eski dünyada kölelik hakkındaki genel kanıyı belirtmiştir. XVIII. Osm İngil olm ülk bic Bu Bu bilgilere bakılarak aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılabilir? A) Yeni belgeler ortaya çıktıkça tarih yeniden değerlendirilmelidir. B) Tarihî olaylar ele alınırken tarihî bilgilerin kendi döneminin koşullarına göre değerlendirilmesi gerekir. C) Tarihî olaylar belli bir yer ve zamanda meydana gelir. D) Bir tarihî olay kendinden sonraki bir olayın nedeni veya kendinden önceki bir olayın sonucu olabilir. E) Tarih bilincine sahip kişiler, tarihle ilgili bilgileri eleştirel değerlendirmeye tâbi tutar.
19. yüzyıl felsefecilerinden Kierkegaard ve Nietzsc-
he'de vücut bulmuş bir felsefi akım olan varoluşçulu-
ğu her iki bilim insanı da çalışmalarında kullanmadı.
şartre, Camus ve Beauvoir gibi Fransız varoluşçu-
ları, 1950'lerde korku, can sıkıntısı, yabancılaşma
gibi varoluşçu konuları popülerleştiren bilimsel ve
kurgusal çalışmalar yazdılar. Saçma, özgürlük, bağ-
lilik ve hiçlik konuları, en çok değinilen temaları oldu.
Aynı dönemde bireysel varlığı, özgürlüğü ve seçimi
vurgulayan bir felsefe olarak literatürdeki yerini aldı.
İnsanın hayatta kendi anlamını tanımladığı ve akılcı
olmayan bir evrende mevcut olmasına rağmen akılcı
kararlar vermeye zorlandığını öne süren bir görüş
olarak özetlendi. İnsanın var olma sorunu ve varolu-
şun özünde hiçbir amaç veya açıklama bulunmama-
si üzerine odaklandı. Hiçbir aşkın (benzerlerinden
üstün) güç olmadığı inancından hareketle, bu yoklu-
ğa karşı koymanın tek yolunun, tamamen özgür olan
bireyin kendi varlığını kucaklaması ve kişisel sorum-
luluk alması olduğu ileri sürüldü.
1
14. Bu parçadan hareketle varoluşçuluk fel-
sefesiyle ilgili olarak aşağıdakilerin han-
gisi söylenemez?
A) Evrende üstün bir gücün var olabileceği
düşüncesi reddedilmiştir.
B) Kierkegaard ve Nietzsche gibi felsefeciler
tarafından ilkeleri belirlenmiştir.
C) Felsefe akımı olarak 20. yüzyılda geliş-
tirilmiştir.
D) Bireysel özgürlük ve varlık merkezli bir
düşünce ve yaşama modeli sunmuştur.
E) Belirli kavram ve temalar çerçevesinde
yaşamla bağlar kurulmuştur.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
19. yüzyıl felsefecilerinden Kierkegaard ve Nietzsc- he'de vücut bulmuş bir felsefi akım olan varoluşçulu- ğu her iki bilim insanı da çalışmalarında kullanmadı. şartre, Camus ve Beauvoir gibi Fransız varoluşçu- ları, 1950'lerde korku, can sıkıntısı, yabancılaşma gibi varoluşçu konuları popülerleştiren bilimsel ve kurgusal çalışmalar yazdılar. Saçma, özgürlük, bağ- lilik ve hiçlik konuları, en çok değinilen temaları oldu. Aynı dönemde bireysel varlığı, özgürlüğü ve seçimi vurgulayan bir felsefe olarak literatürdeki yerini aldı. İnsanın hayatta kendi anlamını tanımladığı ve akılcı olmayan bir evrende mevcut olmasına rağmen akılcı kararlar vermeye zorlandığını öne süren bir görüş olarak özetlendi. İnsanın var olma sorunu ve varolu- şun özünde hiçbir amaç veya açıklama bulunmama- si üzerine odaklandı. Hiçbir aşkın (benzerlerinden üstün) güç olmadığı inancından hareketle, bu yoklu- ğa karşı koymanın tek yolunun, tamamen özgür olan bireyin kendi varlığını kucaklaması ve kişisel sorum- luluk alması olduğu ileri sürüldü. 1 14. Bu parçadan hareketle varoluşçuluk fel- sefesiyle ilgili olarak aşağıdakilerin han- gisi söylenemez? A) Evrende üstün bir gücün var olabileceği düşüncesi reddedilmiştir. B) Kierkegaard ve Nietzsche gibi felsefeciler tarafından ilkeleri belirlenmiştir. C) Felsefe akımı olarak 20. yüzyılda geliş- tirilmiştir. D) Bireysel özgürlük ve varlık merkezli bir düşünce ve yaşama modeli sunmuştur. E) Belirli kavram ve temalar çerçevesinde yaşamla bağlar kurulmuştur.
30. Zenon bir öğrencisiyle konuşuyor, öğrencisi ise o ne
derse onaylıyormuş. Sabri tükenen filozofun ağzından
şu cümleler dökülmüş:
Hiç olmazsa bir kere itiraz et, başka bir fikir söyle
de iki kişi olduğumuz anlaşılsın.
Aşağıdaki yargılardan hangisinin Zenon'un
düşüncesiyle örtüştüğü
söylenebilir?
A) Insan, bir diğerinin varlığıyla kend) varoluşunu
anlamlandırabilir.
&
B) Hayatta bir duruşu olanlar, fikirlerini söylemekten
çekinmez.
C) Kişi, kendine özgü düşünceleriyle karakter sahibi
olur.
D) Kendi fikri olmayanlar, başkalarının
doğrusuyla
yaşar.
E) İnsani var eden şey, fikirleriyle yarattığı çatışmadır.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
30. Zenon bir öğrencisiyle konuşuyor, öğrencisi ise o ne derse onaylıyormuş. Sabri tükenen filozofun ağzından şu cümleler dökülmüş: Hiç olmazsa bir kere itiraz et, başka bir fikir söyle de iki kişi olduğumuz anlaşılsın. Aşağıdaki yargılardan hangisinin Zenon'un düşüncesiyle örtüştüğü söylenebilir? A) Insan, bir diğerinin varlığıyla kend) varoluşunu anlamlandırabilir. & B) Hayatta bir duruşu olanlar, fikirlerini söylemekten çekinmez. C) Kişi, kendine özgü düşünceleriyle karakter sahibi olur. D) Kendi fikri olmayanlar, başkalarının doğrusuyla yaşar. E) İnsani var eden şey, fikirleriyle yarattığı çatışmadır.
TEST
AYT-TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI Soru Bankası
BENİM HOCAM
20. SERSER
Dünyada ne yeri
bakışın
FAZLA BALKON
Balkonlar evlere fazla
Ne adresin
Beni dilediğin ye
eşiklerine
makların
palkontar belki de kurulmazdı
kapıların açıldığı irmaktan
gehirdegil bahçeler aksa
Artik bilinsin kim
Ne arayanlar bu
Balkonlar gevezelik
balkonlar israr
Ne sular yundu
Lütfet
Bilinsin artika
Balkonlar evleri bıraksa
mm
çocuklar eve dönse
Bir serseriyin
hastalar güzel ölse
kendi vataninda ev
Bazen efendi
duasına
Bilinsin kalo
kendi yatağında hasta
Hakikatele
Herkes balkonda unuttuğu
Aldinişsiz ki
şiirini geri alsa
Bir budalali
Ulaştgims
Derinliğine
RIFOĞLU, Şides
Kalsa kalsa
bana evlerden
düşünceyi birley
Behçet balkonlardan Sezai
Haydar ERGÜLEN,
Hafız ile Semender
Bu şiirle
A) Islam
Sne çıkarmist
açık bir yapide
B) Bires
Wanlıştır?
V
EV
1. Insani duyarliliktan uzaklaşmış insan anlatılmıştır.
I. Modern yaşamın beraberinde getirdiği sehirleşme olgu-
Sunun insanı tabiattan kopardiğini dile getirir.
III. Politik ve toplumsal olgu ön plandadır.
Bu şiirle ilgili verilen öncüllerden hangileri söylenebilir?
A) Yalniz !
B) Yalnız 11 C) I ve 14
D) Il ve II
E) IIl ve Ill
C) Mist
D) "Bir
sing
dere
E) Ha
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
TEST AYT-TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI Soru Bankası BENİM HOCAM 20. SERSER Dünyada ne yeri bakışın FAZLA BALKON Balkonlar evlere fazla Ne adresin Beni dilediğin ye eşiklerine makların palkontar belki de kurulmazdı kapıların açıldığı irmaktan gehirdegil bahçeler aksa Artik bilinsin kim Ne arayanlar bu Balkonlar gevezelik balkonlar israr Ne sular yundu Lütfet Bilinsin artika Balkonlar evleri bıraksa mm çocuklar eve dönse Bir serseriyin hastalar güzel ölse kendi vataninda ev Bazen efendi duasına Bilinsin kalo kendi yatağında hasta Hakikatele Herkes balkonda unuttuğu Aldinişsiz ki şiirini geri alsa Bir budalali Ulaştgims Derinliğine RIFOĞLU, Şides Kalsa kalsa bana evlerden düşünceyi birley Behçet balkonlardan Sezai Haydar ERGÜLEN, Hafız ile Semender Bu şiirle A) Islam Sne çıkarmist açık bir yapide B) Bires Wanlıştır? V EV 1. Insani duyarliliktan uzaklaşmış insan anlatılmıştır. I. Modern yaşamın beraberinde getirdiği sehirleşme olgu- Sunun insanı tabiattan kopardiğini dile getirir. III. Politik ve toplumsal olgu ön plandadır. Bu şiirle ilgili verilen öncüllerden hangileri söylenebilir? A) Yalniz ! B) Yalnız 11 C) I ve 14 D) Il ve II E) IIl ve Ill C) Mist D) "Bir sing dere E) Ha
bili
3.
lid
ile
İpek böcekçiliği ve pamuklu kumaşlar moda oldu diye
ipek böceği nasıl koza yapmaktan vazgeçmezse sanatçı
da modaya kulak asmayıp kendi köşesinde bildiği koza-
sini yapar.
Bu parçada aşağıdakilerden hangisi vurgulanmakta-
dır?
uy
m
B
d
A
E
C
A) Sanatta beğeniler, çağdaş çağa değişir.
B) Sanatçı, çağının beğenilerine aldırmadan kendine
özgü tavrını sürdürmelidir.
C) Sanatçı, ipek böceği gibi yaşamı kendi kendine işle-
melidir.
D) İpek böceği beğenilme kaygısı taşımaz.
E) Sanatçı ve ipek böceği birçok yönden birbirlerine
benzer.
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
bili 3. lid ile İpek böcekçiliği ve pamuklu kumaşlar moda oldu diye ipek böceği nasıl koza yapmaktan vazgeçmezse sanatçı da modaya kulak asmayıp kendi köşesinde bildiği koza- sini yapar. Bu parçada aşağıdakilerden hangisi vurgulanmakta- dır? uy m B d A E C A) Sanatta beğeniler, çağdaş çağa değişir. B) Sanatçı, çağının beğenilerine aldırmadan kendine özgü tavrını sürdürmelidir. C) Sanatçı, ipek böceği gibi yaşamı kendi kendine işle- melidir. D) İpek böceği beğenilme kaygısı taşımaz. E) Sanatçı ve ipek böceği birçok yönden birbirlerine benzer.
8.
11. (0)
lay
sai
Ömer Bedrettin Uşaklı Mersin, Artvin ve Ardahan yöre-
lerinin doğal güzelliklerini, denize duyduğu özlemi anlat-
mayı şiirlerinde tercih etmiştir. "Deniz Sarhoşlan, Yayla
Dumanı" gibi şiir kitaplarında bu özlemlerini dile getir-
miştir. Şiirlerinde özgür bir anlatımı, doğal söyleyişi be-
nimsemiştir. Bu da onun adının duyulamamasındaki
etkenlerin en başında gelmektedir.
Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına
göre aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi uygun-
dur?
ya:
zei
oly
za
ni
Bu
si
du
A)
B
A) Tekdüze bir anlayıştan ziyade renkli tabloları andıran
betimlemeler onun şiirlerini özgünleştirmektedir.
B) Denizi tasvir etmeyi daha çok benimsemiştir.
C) Bu özgür ve doğal üslup şairin kalıcılık basamaklarını
çıkmasında yardımcı olmuştur.
D) Ustaca işlenmiş görünümü kazanan betimlemelerin
özgün olmadığı da bir gerçektir.
E) Bir şairi ustalık mertebesine çıkaran etkenlerden biri
olarak bu unsurlar da düşünebilir.
C
D
E
YGS - Türkçe Test - 13
Lise Türkçe
Paragrafta Konu-Ana Düşünce
8. 11. (0) lay sai Ömer Bedrettin Uşaklı Mersin, Artvin ve Ardahan yöre- lerinin doğal güzelliklerini, denize duyduğu özlemi anlat- mayı şiirlerinde tercih etmiştir. "Deniz Sarhoşlan, Yayla Dumanı" gibi şiir kitaplarında bu özlemlerini dile getir- miştir. Şiirlerinde özgür bir anlatımı, doğal söyleyişi be- nimsemiştir. Bu da onun adının duyulamamasındaki etkenlerin en başında gelmektedir. Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi uygun- dur? ya: zei oly za ni Bu si du A) B A) Tekdüze bir anlayıştan ziyade renkli tabloları andıran betimlemeler onun şiirlerini özgünleştirmektedir. B) Denizi tasvir etmeyi daha çok benimsemiştir. C) Bu özgür ve doğal üslup şairin kalıcılık basamaklarını çıkmasında yardımcı olmuştur. D) Ustaca işlenmiş görünümü kazanan betimlemelerin özgün olmadığı da bir gerçektir. E) Bir şairi ustalık mertebesine çıkaran etkenlerden biri olarak bu unsurlar da düşünebilir. C D E YGS - Türkçe Test - 13