Paragrafta Yapı Soruları

3 Yolumuza çıkan biriyle yaptığımız sohbet, o anki sorularımıza ya O nit vermiyor görünebilir. Ama bu, yaptığımız sohbetin bir mesaj H taşımadığı anlamına gelmez. Sadece, biz o mesajı alamamışızdır. I Bu parçada numaralanmış sözlerden hangileri edat değildir? A) Yalnız D) I ve ll B) Yalnız II C) Yalnız III E) I ve III

ceği e değişimin gili birbirine e makine apımından anını ine göre on dolayı ne göre de çıkacak ve idermek 24. (1) Enerji harcayarak hızlanan otomobilin kazandığı kinetik enerji, fren yaptığımızda ısıya dönüşür ve boşa gider. (II) Elektrikli otomobillerde frenleme esnasında aracın sahip olduğu momentum elektrik motorunu döndürür ve bir dinamo gibi çalışan elektrik motoru enerji üreterek pilleri besler. (III) Söz gelimi enerji kazanımlı frene sahip bir elektrikli aracın fren balataları 150.000 km'den sonra bile düzgün çalışabilir ir durumdayken ortalama bir otomobilde 50.000 km'de bir değiştirilmesi gerekir. (IV) Enerji kazanımı nedeniyle ev elektrikli otomobiller, fosil yakıtlı otomobiller gibi ayağınızı gazdan çektiğinizde hafifçe yavaşlamak yerine hızla yavaşlar. (V) Çünkü ayağınızı gazdan çektiğiniz anda elektrik motoru pilleri doldurmaya başlar. Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinden sonra "Üstelik bu şekilde frenlere binen yük azaldığı için mekanik parçaların ömrü uzar, dolayısıyla toplam maliyet düşer." cümlesi getirilirse parçanın anlam bütünlüğü sağlanmış olur? A) I B) II C) III D) IV E) V

n e an on de ve -k B 24. (1) Enerji harcayarak hızlanan otomobilin kazandığı kinetik enerji, fren yaptığımızda ısıya dönüşür ve boşa gider. (II) Elektrikli otomobillerde frenleme esnasında aracın sahip olduğu momentum elektrik motorunu döndürür ve bir dinamo gibi çalışan elektrik motoru enerji üreterek pilleri besler. (III) Söz gelimi enerji kazanımlı frene sahip bir elektrikli aracın fren balataları 150.000 km'den sonra bile düzgün çalışabilir durumdayken ortalama bir otomobilde 50.000 km'de bir değiştirilmesi gerekir. (IV) Enerji kazanımı nedeniyle elektrikli otomobiller, fosil yakıtlı otomobiller gibi ayağınızı gazdan çektiğinizde hafifçe yavaşlamak yerine hızla yavaşlar. (V) Çünkü ayağınızı gazdan çektiğiniz anda elektrik motoru pilleri doldurmaya başlar. Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinden sonra "Üstelik bu şekilde frenlere binen yük azaldığı için mekanik parçaların ömrü uzar, dolayısıyla toplam maliyet düşer." cümlesi getirilirse parçanın anlam bütünlüğü sağlanmış olur? A) I B) II C) III D) IV E) V

19-D 80 TYT - Türkçe 4. Zirvede kartallar da bulunur yılanlar da ama biri sürünerek gider biri de süzülerek... olan n pinalinitio 08 olan nereye gittiğin değil, nasıl gittiğindir. IV Of V Bu parçadaki numaralanmış sözcüklerle ilgili aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır? Önemli ||| Asözcük bağlaç görevli bir sözcüktür. B) II. sözcük belgisiz zamirdir. III. sözcük niteleme sıfatıdır. TV. sözcük soru zamiridir. V. sözcük soru zarfıdır. 48

B) Niteleme sita C) Edat grubuna yer verilmiştir. b) Yüklem olan sözcük yapım eki alırken ünlü Colis E) Birden fazla belirteç (zarf) kullanılmıştır. dişmesine uğramıştır. 4. Bir altın tas gibi gelen bu sabahta Turnalar aşarken dağlardan Acının ve umudun uzun sınırında Hiç ilişmeyin kalsın kan Bu dizelerle ilgili aşağıdaki bilgilerden hangisi yanlıştır? A) 1. dizede takısız ad tamlaması kullanılmıştır. B) I. dizede edat öbeği zarf görevindedir. CNI. dizede topluluk adlarına yer verilmiştir. DII. dizede bağlaç ad tamlamasının tamlayanların bağlamıştır. E) IV. dizede zarfa yer verilmiştir. 5. Insan kendi kendisiyle baş başa kaldığı sonlu anlarda değil; kendi k

7- 3. 7, u S i r 4. 4.-6. SORULARDA NUMARALANMIŞ CÜMLE- LERDEN HANGİSİNİN PARÇANIN ANLAM BÜ- TÜNLÜĞÜNÜ BOZDUĞUNU BULUNUZ. (1) Günlük dilde kültürlü olma; bilgili, görgülü, incelikli olmak anlamına gelir. (II) Kültürlü kişi, uygarlığın nimetlerinden bilinçli olarak yararla- nan eğitimli kişidir. (III) Bazı toplumların töreleri başka toplumlarda kültürsüzlük olarak görülür. (IV) Kültür, bu tanımdan da yola çıkılarak bilgi ve görgünün bileşimidir. (V) İnsanın, uygarlığın dış- sal olanaklarını, bilgiyi ve tekniği içselleştirmesi, özümsemesi, kendi kişiliğinin bir parçası haline getirmesi demektir. (VI) Dışsal - içsel karşıtlığı uy- garlık ve kültür karşıtlığmın da temelinde yatar. A) I. TEST - 81 B). C) III. D) IV. E) V.

6 Milli Edebiyat, millî dil kavramlarının öne çıktığı 1900'lü yılların başından günümüze kadar dilde yaşanan gelişmeler, değişme- ler geniş bir araştırma konusudur. Diyebilirim ki yeni Türk harf- lerinin ilan edildiği tarihten bugüne, alanı Türk dili ve edebiyatı olan Türk dil bilginleri, uzmanları Doğu ve Batı dillerinden ge- len kelimelerin yazımı, telaffuzuyla meşgul olmuş ve günden güne onları Türkçenin ses düzenine göre yazmaya, okumaya çalışmışlardır. Bu süreçte insanların ana dile olan ilgileri artmış dolayısıyla Türkçe karşısında eskisine göre daha duyarlı hâle gelinmiştir. Yabancı kökenli sözcüklere Türkçe karşılıklar öneril- miştir. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak I. Aşamalı bir duruma yer verilmiştir. II. Karşılaştırma yapılmıştır. III. Tartışmacı anlatımdan yararlanılmıştır. numaralanmış yargılardan hangisi söylenemez? A) Yalnız I B) Yalnız II D) I vell E) II ve III C)Yalnız III

6. (1) En genel tanımıyla Batılılaşma, Osmanlı İmparatorlu- ğu'nda başlayıp Cumhuriyet Türkiyesi'nde yeni boyutlar ka- zanan, Batı Avrupa'nın toplumsal ve fikrî bileşimini erişilme-. si gereken bir hedef olarak gören yaklaşım şeklinde tanım- lanabilir. (II) Kimi zaman çok daha yüzeysel ve ilimlı olarak tanımlanan bir biçimde ortaya çıkmış olan bu görüş, özel- likle 19. yüzyıldan itibaren geleneksel kültür kodlarını kar- şısına alan boyutlara da ulaşmıştır. (III) Osmanlı İmparator- luğu'nun Batılılaşma olgusu genellikle Fransız İhtilali ile bu ihtilalin doğurduğu kavramların ve dünya görüşlerinin yayıl- ması üzerinden okunmaktadır (IV) Bununla birlikte Batili- laşma sözcüğü daha çok Batı'yı, Avrupa uygarlığını her hu- susta örnek olarak almak isteyenlerin fikirlerini isimlendir- mek için kullanılmaktadır. (V) Kavramın farklı adları olarak Osmanlı Türkçesinde teceddüt, temeddün, daha sonra asri- lesmek, Avrupat olmak, muasırlaşmak, Garplılaşmak, yakın dönemlerde de yenileşmek, çağdaşlaşmak, modernleşmek gibi terimlerin kullanıldığı görülmektedir. Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisi düşünce- nin akışını bozmaktadır? A) I B) II C) III D) IV fou MIRAY YAY

2 Orta Çağ Avrupa'sı tarihçiler tarafından birçok olumsuz uygulama- lardan dolayı karanlık bir çağ olarak adlandırılmıştır. Söz konusu ta- nımlamada milyonların ölümüne neden olan salgınların başat rol oynadığı bilinmektedir. Bu salgınlardan en acımasızı ise kendisini sık sık gösteren ve her gelişinde daha acımasız olan veba salgını- dır. Orta Çağ'da başlayıp yüzyıllarca Avrupa'yı diken üstünde tutan, milyonlarca insanın hayatına mal olan ve bunlarla birlikte demog- rafik değişimlere sebep olan veba salgınının genelde Avusturya'da özelde ise Viyana'da nasıl bir kıyım yaptığı araştırmalara konu ol- muştur. Ayrıca salgının etkileri, nasıl ortaya çıktığı konusundaki yaklaşımlar ve ağırlıklı olarak da kilise ve din adamlarının salgınlar esnasındaki rolleri üzerinde birçok yorum yapılmıştır. Gerek veba- nın ortaya çıkışında ve gerekse hastalığı yenmek için aranan çö- zümlerde dönemin sosyal yapısının etkileri olmuştur. Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? A) Veba salgının hangi bölgelerde görüldüğüne B) Salgının çok sayıda insanın ölmesine sebep olduğuna C) Veba salgınıyla mücadelede din adamlarının etkisi olduğuna D) Salgının ülkelerin nüfus yapısında değişiklikler meydana ge- tirdiğine E) Veba salgınının Avrupa'dan birçok kıtaya yayıldığına J U. laz.

ğaç- Imiş bir- ati- basi `a EV 10 188 47 12. Bu zarif ağacın ince bir endam halinde yalnız gövdesi gö- rünüyor, dallarıyla yaprakları gür bir saç demeti gibi kes- kin taşlar üzerinde sürünüyordu. Durdum. Arabanın arka- sından bakmaya başladım. Kim bilir hangi su başında alış- tığı cömert toprağı terk eyleyen yalçın yüzlü aşığının top- raklarından ince damarlarını geçirmeye gelen bu ağaç, gözüme ağlayan fakat hüznü içinde olan bir gelin gibi gö- ründü. Bu parçada aşağıdakilerden hangisi ağır basmakta dir? A Öyküleme B) Açıklama D) Örnekleme 0₁ C) Betimleme E) Karşılaştırma ▷ Doğru 3₁ ▷ Yanlış hun alıştır yet b diller güç Bu F baş (A) D)

ar önemli bir Aranızda sir onlar bile sir Ne yapsalar manet edilmiş ği gibi bütün uşmak ister. deta rahatsız bi adam arar, karılamaz? hatladıkları uğu eri rinden söz ettim, ben -nun alçak kendi içiyle endine der e diyeme- ndi başına ile söylen- cenmeden ş bir ayna- aya yansı- nemecinin H I Z HR DENEME-4 HR 39 ve 40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevap- layınız. Küçüklüğümüzdeki "bakkal amcalar, komşu teyzeler" şimdi- ki ortamdan kesinlikle daha samimiydi. Şimdilerde insanlar hirs, yetinmezlik, öfke, kiskançlik ve tembelik sarmış du- rumda. Gelişmiş bu çag kelliği yok etmeye çalışırken be- raberinde birçok güzelliği de aide-gotardü. Önümüzdeki bu yol artık yitik güzelliklerle dolu ve biz de bu yolda hızla ilerli- yoruz. Özellikle genç ve orta kuşak komşuluğu, paylaşmayı çoktan unuttu. Bugün çok katli apartmanlarda oturan eğitimli, kariyerli insanlar birbirlerinin selamlarını dahi almaktan aciz håldeler. Hatta göz göze gelmeye korkuyorlar insanlar artık bir arada olmaktan ne kadar da uzak. 39. Aşağıdakilerden hangisi bu parçada yakınılan durumlar- dan biri değildir? A) Bireyselleşmenin ön plana çıkması B) Ortak paylaşımlar eskiye göre azalması C) Modernleşme sürecinde örf ve âdetlerin kaybolması D) Büyüklere gösterilen saygının giderek yok olması E) Hızla kentleşen dünyada insanların birbirlerinden uzak- laşması 40. Bu parçada yazar, güzel olan şeylerin yok olmasının sebebini neye bağlamaktadır? A) Yeni çıkan teknolojik araçlarla iletişimin azalmasına B) Yaşam alanlarının kalabalıklaşmasına C) Kişilerin yüklendikleri sorumlulukların artmasına DY Kuşak çatışmalarının aileleri birbirinden uzaklaştırması- na E) Sürekli gelişen ve değişen çağın geleneği yok etme ça- basına TÜRKÇE TESTİ BİTTİ. E ORGİNİZ

15. "Gılgamış", on yaş ve üstündeki çocukların zevkle okuyacağı bir kitap. Siyah beyaz desenlerle süs- lenmiş sayfalarda okur, resim sanatının farklı bir çalışmasıyla karşılaşma olanağı buluyor. Ayrıca, destan kahramanlarıyla tanışmanın ötesinde korku, sevgi ve yaşam üzerine düşünmeye de davet edili- yor. Bilge Ana Ninsun, "Korku insana özgü bir duygudur. Önemli olan, korkuyla nasıl baş edece- ğin? İnsan, korkuyu cesaretle yenebilir ama sevgi, cesaretten daha güçlüdür. Sevgi, bildiğimiz en büyük güçtür. Cesaret, sevginin bir parçasıdır. Sev- ginin olduğu yerde korkuya yer yoktur." derken önemli bir gerçeği neredeyse üç bin yıl öncesinden günümüz çocuğuna da gösteriyor. Bu parçada sözü edilen kitapla ilgili olarak aşa- ğıdakilerden hangisi yoktur? A) Öğretici ve düşündürücü özellikler taşıdığı B) Bazı olumsuz duyguların üstesinden nasıl geli- neceği C) Sevginin, olumsuzlukları yenmede en etkili güç olduğu D) Belli bir yaş grubuna hitap ettiği E) Destanların her zaman öğretici özellikleri olma- diği

Yeni kavramlar için yeni kelimelerin icat edilmesi ile Türkçeye g miş, yerleşmiş yabancı kelimeleri dilden atmayı birbirine karışt mayalım. Bugün bizim bilim, teknik, edebiyat, sanat ve felsefe alan larında binlerce yeni kelimeye ihtiyacımız vardır. Bunların Türkçe köklerden türetilmesi elbette iyi olur. Bunu yapacak olanlar des teklenmelidir. Türkçede bulunmayan bir kavrama Türkçe karşılık bularak bunu Türk kültürüne mal etmek, övülmeye değer bir hiz mettir. Böylece Türkçe, yeni bir kelime ve kavram kazanmış olur Fakat bunu yaparken - Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakiler. den hangisi getirilebilir? sadece yeni kelimeleri kullanmak toplumun bu kelimeleri be- nimsemesini hızlandırır. Türk dilinde yaşayan kelimeleri yabancı diye dilden atmak Türkçeye zarar verir. eski kelimeleri bilinen anlamları dışında kullanmak anlam kar- gaşasına neden olabilir. D) halk dilinin olanaklarından yararlanmak gerektiğini de hatırla- talım. yeni kelimelerin halkta bir karşılığının olup olmadığı dikkate alınmalıdır.

Sut 12. Ufuk'u böyle bir toplantıya, ilk kez kardeşi getirmişti. Ufuk anlatılanları dinliyor, çevresindeki her şeye dikkat- le bakıyordu. İlk gün anlatılanlardan pek bir şey anla- madığından canı çok sıkılmıştı. A) 3 B) 4 C) 5 bry Bu cümlelerdeki altı çizili sözcüklerden kaçı, hâl (durum) eki almıştır? ie de-den & D) 6 bry bry bry bry E) 7 F

Silan, bu -olum- yaca- da re- yanan de kal- areke- -hare- ne" dü- hangisi E) V. kapıdan e yaratı- lenmesi 1, yönet- "an birin- 3. (1) Sille'de hamamın arkasından başlayıp Aya Ele- nia Kilisesine kadar devam eden tepeler, ilk Hristi- yanların yaşadığı Kapadokya'yı andıran mağaralar- la dolu. (II) Kayalara oyulmuş Hagios Khariton Manastiri (Ak Manastir), Mevlana tarafından da zaman zaman ziyaret edilmiş. (III) Dimnit, büzgüllü, kut, gemre, aküzüm devegözü gibi türler Sille'ye ait üzüm çeşitleri. (IV) (Dimnit türünden çalkalana çalkalana pişirilen Sille pekmezi pek ünlü. (V) Konya yemek kültürü üzerine değerli çalışmaları olan Fevzi Halıcı, bu üzüm için bir destan yazmış: "Sabahtan indim pazara / Dökülmüş yollara Dimnit/Gayri tüken- mek üzere / Gider yad ellere Dimnit" Bu parça iki paragrafa bölünmek istense, ikinci paragraf kaçıncı cümle ile başlar? A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.

Paragraf BUR 13. (1) Suyun kaldırma kuvvetini bularak bilim dünyasında çığır açan Arşimet'in Kral Hieron ile arası çok iyidir. (II) Arşimet'in kral ile olan bu muhabbeti babasına dayanmaktadır. (III) Arşimet'in hayatta yaptığı en büyük işlerden biri, kürenin hacmini hesaplamaktır. (IV) Zira Arşimet'in babası, Kral Hieron'un matematikçisidir. (V) Dolayısı ile Sicilya doğumlu olan Arşimet, çocukluk ve gençlik yıllarını saray çevresinde geçirmiştir. (VI) Fakat Kral Hieron ölünce Arşimet'in rahat günleri de sona ermiştir. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır? B) V C) IV A) III D) I 19 E) II 15. C