Paragrafta Yapı Soruları

16. Her şeyden bihaber olan bir adamım ben. Şapkamın altında yaşarım. Kimsenin etlisine ve sütlüsüne karışmayan, yapayalnız biriyim. Bunu başkaları söylemiyor, ben kendim dile getiriyorum. Inanabilirsiniz siz de. Bu parçayla ilgili olarak aşağıdakilerin hangisi söylenemez? A Bir adı niteleme görevinde kullanılan ad takımı bulunmaktadır. B) Özneyi pekiştirme görevinde kullanılan dönüşlülük zamiri vardır. C) Tamlayanı belgisiz adil olan ad takımına yer verilmiştir. D) Türkçenin sondan eklemeli dil olma özelliğine aykırı sözcük kullanılmıştır. E) Kurallı birleşik eylem bulunmaktadır. ?

A III (1) Sanayinin gelişmesine bağlı olarak coğrafi koşulların olum- suzluklarından korunma yolları bulunmuş, böylece eskiden yerleşmeye elverişli olmayan bölgelerde de yerleşim birimleri kurulmuştur. (II) Barajlar ve sulama kanalları sayesinde su ke- narlarına bağımlılıktan kurtulan insanlar, ısınma sistemleri sa- yesinde soğuk bölgelerde de yaşamaya başlamışlardır. (III) Bu nedenle günümüzde yerleşim birimlerine, 4000 metreden yük- sek yerlerde ve kutuplara yakın alanlarda da rastlanabilmek- tedir. (IV) Öyle ki araştırmacılar, Antarktika kıtasında bile ge- çici yerleşim birimleri kurmuşlardır. (V) Günümüzdeki şehirler Neolitik Dönem, Kalkolitik Dönem, İlk Çağ ve Orta Çağ şehir- lerinden farklı olarak daha fazla fonksiyona sahiptir. (VI) Bü- tün şehirlerin ortak özelliği çevresindeki kırsal yerleşim birim- lerinin ticaret merkezleri olmalarıdır. 9. Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf numa- ralanmış cümlelerin hangisiyle başlar? A) II B) III C) IV ÖZDEBİ YAYINLA D) V E) VI 11.

lerinin ticaret merkezleri olmalarıd Bu parça iki paragrafa ayrilmak istense ikinci paragraf numa- ralanmış cümlelerin hangisiyle başlar? A) ll B) HI C) IV for RKÇE - kodu (Y3223) D) V 10. (1) Her dil; dil bilgisi, üslup, yazım, ses uyumu, ekler bakımın- dan kendini yeniler. (II) Bu yenilenmede çevresel, sosyal, coğ- rafi etkenler etkin rol almaktadır. (III) Bu değişim bazen dilin kendi iç yapısı gereği bazen de dışarıdan yapılan bir müdahale ile gerçekleşmektedir. (IV) Mesela, Eski Anadolu Türkçesinde "kötü" anlamına gelen "yavuz" zamanla değişerek "yaman, hızlı" kavramını karşılamıştır. (V) Bugün birçok dilde "uyum, düzen, ahenk" anlamında kullanılan "harmoni" kelimesi Eski Yunancada marangozluk ile ilgili bir terimdir ve eskiden "eşit olma" anlamında kullanılmıştır. (VI) Bunların dışında, reform, yenilik gibi düşüncelerle getirilen yenilikler de dilin değişme- sinde temel etkenler arasında sayılabilir. B) II DVI Düşüncenin akışına göre "Dildeki değişim sadece dil bilgisi düzeyinde olmayıp kelimelere yüklenen anlamlarda da deği- şim görülebilmektedir." sözleri numaralanmış cümlelerin han- gisinden sonra getirilmelidir? XIN DUX IV EXVI > 12. 3

(1) Alman bilim insanı Friedrich Sarre'nin 1895 yazında İç Ege, Göller Bölgesi ve Konya civarında yaptığı geziyi anlatan kitap ülkemizde Küçük Asya Seyahati adıyla ya- yımlandı. (II) Kitabın bir bölümünde yazar aynı bölgeye gidecek Batılı gezginlere birtakım pratik bilgiler veriyor. (III) Bu satırları okurken zamanımız gezginlerinin ne ka- dar şanslı olduğunu düşündüm. (IV) At sırtında saatler- ce süren zahmetli yolculuklar, şimdi arabayla birkaç sa- at sürüyor. (V) Yetersiz han odalarının yerini tertemiz oteller aldı. (VI) Yalnız o dönemin yemeklerinde aklım kaldı. (VII) Grubun aşçısının yolculuk sırasında avladığı kuşların etlerinden yaptığı yemekleri bugün bulmak olanaksız. 40. Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf hangi cümleyle başlar? A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.

B Türkçe B 34. Yepyeni bir insan olarak güne başlayalım bugün. Ya- nımızda sevdiklerimiz, soframızda taze ekmek kokusu ve sıcak çayın buğusu, bir de kırmızı domatesler sofra- da, köy tadında... Dışarıda kuş sesleri... Bugün hep iyi haberlere göz atalım gazetelerde. Penceresine konmuş yavru bir güvercini sahiplenen bir çocuğu mesela... So- kak köpeklerine yiyecek götüren yaşlıları, yolda kalmış bir araba için seferber olan insanları... Ayrı düştükleri sevdiklerine kavuşanları, yolda bulduğu cüzdanın sahi- nin bini bulmak için çırpınan iyilikseverleri... İnsanlık denen kavramın içini neyle dolduruyorsanız onu diri tutanları... Savaş, korku, acı yok; umut var, sevgi var ve her yeni gün için Allah'a şükür var. Sevdiğimiz, taze bir gül koy- muş masaya; kokusu karışıyor şiir tadında yaşamaya. Bu parçanın yazarıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? B A) İnsanların yaşamaktan yeteri kadar zevk almadığını savunmaktadır. B) Dış dünyadaki çirkinliklerden kaçıp hayal dünyasına sığınmıştır. C) Büyük şehirlerin sıkıcı hayatından bunalmış, köy ha- yatını özlemiştir. D) Yaşadığı olumsuzlukları görmezden gelme yolunu tercih etmiştir. Subtil led sbrüsünöb lectre (3 E) Hayatın güzel yönlerine odaklanılması gerektiğini düşünmektedir.

11. N. İpşiroğlu buna ilişkin şu saptamayı yapar: "Müzik, sanatların en soyut olanıydı. Doğa yan- sıtmacılığında uzaklaşan resim sanatı, nesneden bağımsız salt resim öğeleriyle biçimlendirmeyi müzikten öğrenebilirdi."Sanatların birbirleriyle ilişkileri genellikle ilgi uyandıran bir konudur. Ör- neğin; resim ve müzik, resim ve edebiyat arasın- daki ilişki ve etkileşimler zaman zaman araştırılır, denenir ve ilginç sonuçlar elde edilir. Ancak 20. Yüzyıla gelene değin bu ilişkiler sınırlı düzeyde kalır. 19. Yüzyıl sonlarından başlayarak bilimsel ve teknik gelişmelerin yaşama etkin olarak girme- siyle sanatlar arasındaki sınırlar tümüyle yıkılır, Çünkü fotoğraf tüm sanatlar birbirini etkiler. ve sinema, yüzlerce yıldan beri doğayı konu edi- nen resim sanatının kendini sorgulamasına yol açar ve ressamlar doğayı yansıtmayan soyut ka- rakterli müzik sanatını incelemeye yönelirler. ----. Bu parçada boş bırakılan yere, aşağıdakiler- den hangisi getirilebilir? A) Bu etkileşim resim ve müzik arasında olduk- ça fazladır Resim ise bambaşka bir noktada yer alır Ayrıca sanatçılar da pek çok konuda yakın eserler yaparlar Sinema, teknik bakımdan çok farklı bir nok- tadır EX Ama fotoğraf öyle değildir

6. (1) Depremi yaşayanlar, kendileriyle yapılan rö- portajlarda durumun vahametini gözler önüne sermektedir. (II) Depremzedeler, basın mensup- larının kendileriyle gerçekleştirdiği röportajlarda depremin büyük bir gürültüyle başladığını, çeşitli binaların tamamen yıkıldığını ve enkaz altında kalanların önemli bir kısmının hayatlarını kaybet- tiğini ifade etmiştir. (III) Röportajlardan hareketle deprem gününde tam bir kaos, yıkım, korku, can pazarı ve çaresizlik hakimdir. (IV) Bunların yanı sıra ilk bakışta depremin büyük hasara ve çok sayıda can kaybına neden olduğu anlaşılmakta- dır. (V) Henüz resmi rakamların açıklanmadığı bir ortamda basın da buna dikkat çekmiş ve deprem bölgesine ulaşabilen muhabirleri aracılığıyla top- lumu bilgilendirmeye çalışmıştır. (VI) Ulusal ba- sin, muhabirlerin depremle ilgili gözlemlerini ilk sayfalarda yer vermiştir. Bu parça iki paragrafa bölünmek istense, ikin- ci paragraf kaç numaralı cümle ile başlatılma- Midir? A) V B) III CLV DIVENT DIV

A I Bir kişinin uyku gereksinimi ortalama olarak kaç saattir? • Kaliteli bir uykunun vücudumuz üzerindeki yansıması na- sıl olur? ÖZDEBİR YAYINI AF • Uyku eksikliği ve düzensizligt kişiler üzerinde ne gibi etki- lere yol açar? Uykuya geçiş aşamasında karşılaşılan güçlüklere karşı bir çözüm olarak ne söylenebilir? Aşağıdaki araştırma sonuçlarından hangisi bu sorulardan her- hangi biriyle ilişkili değildir? Dan sağlıklı ve verimli uyuyabilmek için her gün düzenli olarak otuz dakikalık egzersizler yapın ancak bunun yat- lagan en az 5-6 saat önce olmasına özen gösterin. B) Yaşamımızın iyi bir şekilde devamı için onemli bir role sa- hip olan uyku; zihinsel sağlığımızı, fiziksel sahğımızı, ha- yat kalitemizi korumamıza yardım eder. C) Uyku bozukluğu olan hastalarda yol veya iş kazaları, sos- yal uyumsuzluk, akademik veya mesleki performansta düşme görülebilir. D) Yattığınızda uykuya dalamıyorsanız saate bakmaktan ka- çının, uyumanız gerektiğini düşünmek yerine kendinize ruhsal ve zihinsel gevşeme seansi uygunun. EDERASY 23. (1) Uzun bi teknoloji O E) Her insanın biyolojik bir saati vardır ve uyku ihtiyacı, içinde bulunulan gesimsel döneme göre, koşullara göre ve kişi- den kişiye değişebilir. yor. (11) Be te, akıllı zanmakt gelecek da doğ vizyonl araçlar strate alman likla Akıll lele A) B)

3. İyi okur, yazarın kalıbına giren değil, onunla tartışabilen, onu da çoğaltabilen okurdur. İyi yazarlar da okurunu hapseden değil, onun zihnine attığı azap tohumlarıyla onu uykusuz bırakan, yollara düşüren yazarlardır. Bu parçadaki altı çizili sözle anlatılmak istenen aşa- ğıdakilerden hangisidir? A) Okuru düşünmeye sevketmek B) Okuru eleştirmeye zorlamak kura duygusal acılar yaşatmak D) Okuru cevapsız sorularla yormak E) Okurlar üzerinde bir algı oluşturmak

17.Ayça, Betül, Ceyda, Demet, Esra ve Filiz adlı atletler haftanın farklı günlerinde bir futbol sahasında bireysel antren- man yapmaktadırlar. Atletlerin antrenman günleriyle ilgili bilinenler şunlardır: • Esra, Betül'den bir gün önce antrenman yapmıştır. Pazartesi günü kimse antrenman yapmamıştır. • Demet çarşamba günü antrenman yapmıştır. • Ayça, Ceyda'dan bir gün sonra antrenman yapmıştır. Bu bilgilere göre aşağıdakilerden hangisinin antrenman yaptığı gün kesin olarak bilinmektedir? B) Ayça A) Esra 9 C) Filiz D >>> Diğer sayfaya

0 Raunt B 40. Edebiyatın, içinde yer aldığı sanatlar kümesinin adı "güzel sanatlar"dır. Meselenin özünde "güzellik bulunmaktadır. Edebiyatın, üzerinde yükseldiği ze min estetiktir. Edebiyat eseri görkemini orada bulur. Edebiyat, sözü güzel ve etkili söyleme sanatı oldu ğuna göre estetikle yakın ilgisi vardır. Insana yük sek duygular kazandırması için estetikle yoğrulmuş olması gerekir. Içerik bakımından ne kadar güçlü olursa olsun güzel ifade edilmeyen sözün yaşama şansı yoktur. Edebiyat eserinin hoşa giden, haz ve- ren bir tarafı olmalıdır; bu, güzellik sayesinde müm- kündür. Aslında salt edebiyatın değil, ülküsü olan her hayat çizgisinin estetiğe yaslanması gerekmek- tedir. Eşyayı ve insanı kibarlaştıran, hoşça kılan bir gücü vardır estetiğin. Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine karşı- lık söylenmiş olabilir? A) Edebiyat, güzel sanatlar üzerinde ne gibi etkile- re sahiptir sizce? B) Estetikle en güçlü bağı edebiyatın kurduğu dü- prşüncesine katılıyor musunuz? C) Estetiğin edebiyatla ilintisinden ve katkısından bahseder misiniz? D) Her güzel sanat dalının kendine özgü bir estetik anlayışından söz edilebilir mi? E) Salt içerikten veya biçimden ibaret bir edebiyat eseri söz konusu olabilir mi? Sees, absolppolot isangled netwo Slidehesiu antalgert malajal

7. • Güneş enerjisi, en güçlü enerji kaynağıdır. Güneş ener jisinden yararlanmanın bir yolu, güneş kazanlan kullan maktır. Bu kazanlarda güneşin etkisi ile kaynayıp buhars şan su, buhar türbinlerini hareket ettirir. Bu sayede ener elde edilir. Ancak güneş kazanları için geniş alanlar gere kir. Her zaman bu alanlar elde edilemeyebilir OVA FR • Güneş enerjisinden yararlanmanın bir diğer yoluysa gü neş panelleri kullanmaktır. Bu panellerle toplanan güneş enerjisi elektriğe dönüştürülür. Bu şekilde enerj elde et mek çevreyi kirletmez ancak panellerin kullanım süreler dolduğunda atık çevre haline gelerek bir başka çevre so- rununun ortaya çıkmasına neden olur. NOVE Bu iki parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi soy lenebilir? A) Farklı anlatım biçimleri kullansalar da konuyu benzer yönleriyle ele almaktadır. B) iki farkli görüşün çevre sorununu çözmekteki eks değerlendirmektedir. C) Farklı yöntemlerin aslında aynı sorunu ortaya çkard@m SVA FR açıklamaktadır. D) iki farkli tekniğin doğurduğu iki farkh sonuçtan söz edi mektedir. E) Aynu düşünceyi benimsetmek için ortak bir çözüm you sunmaktadir

TYT - Türkçe 30. Çok fazla türü bulunan "telgraf çiçeği" bitkisinin en çok tercih edilen türleri, mor alacalı yaprakları ile Tradescantia zebrina", beyaz alacalı yapraklarıyla göz kamaştıran "tradescantia alba wittata" ve pem- be beyaz alacalı yapraklarıyla "tradescantia albiflo- ra nanouk'dır. Iliman iklimlerde çok yıllık bahçe bit- kisi olarak kullanılsa da genelde gösterişli ve renkli yaprakları nedeniyle salon süs bitkileri arasında yerlerini alırlar. Renkli yaprakları ve hızlı büyümesi, yayılımcı sarkıcı karakteristik özelliklerinden dolayı tercih edilen, genellikle iç mekânlarda askılı saksi- larda yetiştirilen bitkinin çiçeklerinin ömrü sadece bir gündür. Zaten bu bitkiler, iddialı olmayan çiçeklerin- den ziyade yaprakları ve asma tabiatlı görüntülerin- den dolayı tercih edilir. Bu parçada telgraf çiçeği ile ilgili aşağıdakilerin hangisi hakkında bilgi verilmemiştir? A) Çeşit bakımından sahip olduğu zenginlik B) Genelde canlılığını koruduğu süre C) Ağırlıklı olarak kullanım bulduğu alan D) Tercih edilme sebepleri E) Yaygın olarak kullanılan türleri 31. Vecihi Hürkuş 1896'da İstanbul'da doğdu. Sanat Raunt

9. Yörelere göre "eşgin, eşkin, uçkun..." gibi sözcüklerle isimlendirilen ışkın, sert yapıya sahip, otsu bir bitkidir. Fil kulağına benzeyen yapraklardan ve sarımsı, beyaz çiçeklerden oluşmaktadır. Meyvesi ise geniş, kırmızımsı ve kahverengi kanatlı olup üç köşeli bir yapıya sahiptir. Işkının oldukça faydalı bir bitki olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Özellikle kanser ile mücadelede kullanılan bu şifa kaynağı bitki, hücrelerin yenilenmesini sağlar. Doğuda "yayla muzu" olarak adlandırılan "ışkın" C vitamini açısından zengin olmakla birlikte A, B1, B2, E ve K vitaminlerini içermektedir. Mayıs ve haziran aylarında yetişen bitkiye, ülkemizin doğu kesimlerinde, özellikle Erzurum civarında rastlanmaktadır. 1.000-4.000 metre yükseklikte yetişir, boyu 40-150 cm civarına erişir. Bu parçada "ışkın" adlı bitkiyle ilgili olarak aşağıdaki sorulardan hangisine cevap yoktur? A) Anadolu'da yetiştiği bölgeler neresidir? B) Çiçekleri ve meyveleri nasıl bir görünüme sahiptir? C) Hangi hastalığın tedavisinde kullanılmaktadır? D) Topraktan koparıldıktan sonra ne kadar sürede tüketilmelidir? E) Içerdiği vitaminler nelerdir?

3. Bütün bunlardan sonra "Şükrü Erbaş kimdir?" diye soru- yorsunuz. Aman ne zor bir sorul Håline bakmadan Hasan Dağı'na oduna giden birisiyim işte. Şiir adina dünyanın en bencil insanı... Ama şiir dişinda kendini binlerce insana böl- müş bir yaşama tutkunu. Başarısından da başansızlığı ka- dar eziklik duyan bir mahcup. Arabasını yıldıza bağlamış bir dinozor... Öfkesini bir saniye bile ertelemeyen bir aceleci.... Yenilgisini ayrıcalık sayan bir inanmış... Bir yerde biraz fazla kalinca sıkılan bir kararsız... Zor soru dedim bir yığın laf ettim görüyor musun? Dünyadan aldığını hece hece bu dünyaya geri veren, omrüne sahip çıkmaya çalışan bir insan işte... Bu parçada altı çizili sözle anlatılmak istenen aşağıdaki- lerden hangisidir? A) Şiir yazarken kendi kişiliğini gizlediği AB B) Kendini yetiştirmek için birçok edebi türde yazarak ya- şama bağlandığı fo C) Şiir yazmaktan diğer edebi türlere zaman bulamadığı D) Yaşama tutkusu ile dolu olmasına rağmen zaman za- man parçalanmış hissettiği E) Çok sevdiği yaşamın birçok alanında farklı uğraşilanı ol- duğu ON CRA

mişti E) kişide meydana getirdiği açmazlara ve olağa- nüstülüklere parmak basmıştı 26. (1) Sözlü ve yazılı edebiyat ürünlerini incelemek, bir toplumu tanımanın ve anlamanın yollarından biridir. (II) Toplumların yaşam biçimlerini, gelenek ve göre- neklerini, inançlarını, duygu ve düşünce dünyalarını vb. bu tür ürünlerde görmek mümkündür. (III) Bu sebeple bazen bir topluluğu tanımak için o toplulu- ğun içinde yaşamak kadar, o toplumun bireyleri ta- rafından yazılan/üretilen eserlere müracaat etmek. de gerekebilir. (IV) Bu amaçla başvurulabilecek söz varlığı unsurlarından biri de atasözleri ve deyimler- dir. (V) Atasözü ve deyimler çok eski zamanlardan günümüze ulaştıkları için kimin tarafından söylen- dikleri belli değildir. 000 Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır? A) I B) II C) III TYT. 6. DENEME D) IV E) V