Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Paragrafta Yapı Soruları

Türkçe Deneme - 7
31. Pangolin, derisi pullarla kaplı tek memeli hayvandır. Pan-
golinlerin vücutları, başları, kuyruk, kol ve bacaklarının üst
kısmı keratinden oluşan pullarla kaplıdır. Pullar, vücut ağır-
lıklarının %20'sini oluşturur. En büyük özellikleri herhangi bir
tehlike karşısında hızlıca top gibi yuvarlak hâle geçmeleridir.
Çok güçlü kolları ve pençeleri vardır. Çok sert zeminleri dahi
kolayca kazabilirler. Geceleri etkindirler ve tek başlarına ya-
şarlar. Böcekçil olarak beslenirler. Karınca ve termitleri sık-
lıkla tüketirler. Karınca saldırılarından korunmak için kulak
ve burunlarını kapatabilirler. Vücutlarından bile uzun olabi-
len dilleri vardır. Çalılık yerler ve otlak alanlarda yaşarlar.
Bu parçada pangolinler ile ilgili aşağıdakilerden hangi-
sine değinilmemiştir?
lep nini
A) Tehlike karşısında ne yaptıklarına
B) Hayatlarını nerelerde sürdürdüklerine
C) Memeliler arasındaki farklılıklarına
D) Besin kaynaklarını nasıl sağladıklarına
E) Ne zaman faal olduklarına
enigiblidegile nebainis load ayy
Lise Türkçe
Paragrafta Yapı
Türkçe Deneme - 7 31. Pangolin, derisi pullarla kaplı tek memeli hayvandır. Pan- golinlerin vücutları, başları, kuyruk, kol ve bacaklarının üst kısmı keratinden oluşan pullarla kaplıdır. Pullar, vücut ağır- lıklarının %20'sini oluşturur. En büyük özellikleri herhangi bir tehlike karşısında hızlıca top gibi yuvarlak hâle geçmeleridir. Çok güçlü kolları ve pençeleri vardır. Çok sert zeminleri dahi kolayca kazabilirler. Geceleri etkindirler ve tek başlarına ya- şarlar. Böcekçil olarak beslenirler. Karınca ve termitleri sık- lıkla tüketirler. Karınca saldırılarından korunmak için kulak ve burunlarını kapatabilirler. Vücutlarından bile uzun olabi- len dilleri vardır. Çalılık yerler ve otlak alanlarda yaşarlar. Bu parçada pangolinler ile ilgili aşağıdakilerden hangi- sine değinilmemiştir? lep nini A) Tehlike karşısında ne yaptıklarına B) Hayatlarını nerelerde sürdürdüklerine C) Memeliler arasındaki farklılıklarına D) Besin kaynaklarını nasıl sağladıklarına E) Ne zaman faal olduklarına enigiblidegile nebainis load ayy
TEST 7
7.
(1) Chateaubriand, 1768 yılında bar-
daktan boşanırcasına yağmurun yağ-
dığı soğuk bir gecede dünyaya geldi.
(II) Pek de keyifli olmayan bir çocuk-
luğun ardından edebiyata yakınlığın-
dan Fransız yazarların dikkatini çekti.
(III) Napolyon'a karşı mücadelesiyle
de bilinen genç yazar "Atala" isim-
li eseriyle adından söz ettirmeye baş-
-nsig ladı. (IV) Çocukluğu anımsanacak gü-
zel anılardan yoksundu. (V) Bunalımlı
bir anne ile melankolik ve sert bir ba-
simie banın elinde, acımasız hizmetçilerin
yanında büyümeye başlamıştı çünkü.
olm (VI) Fakat her şeye rağmen kendindeki
elyle öfke ve yabancılaşma duygularını ya-
zıya dökmeyi başarmıştı.
Bu parçadaki cümlelerin hangisi
kendinden önceki cümlenin nedeni
durumundadır?
A) II B) III C) IV DIVE) VI
CÜMLENİN A
(Anlar
A
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde diğer-
lerinden farklı bir anlam ilişkisi vardır?
Hixi
Lise Türkçe
Paragrafta Yapı
TEST 7 7. (1) Chateaubriand, 1768 yılında bar- daktan boşanırcasına yağmurun yağ- dığı soğuk bir gecede dünyaya geldi. (II) Pek de keyifli olmayan bir çocuk- luğun ardından edebiyata yakınlığın- dan Fransız yazarların dikkatini çekti. (III) Napolyon'a karşı mücadelesiyle de bilinen genç yazar "Atala" isim- li eseriyle adından söz ettirmeye baş- -nsig ladı. (IV) Çocukluğu anımsanacak gü- zel anılardan yoksundu. (V) Bunalımlı bir anne ile melankolik ve sert bir ba- simie banın elinde, acımasız hizmetçilerin yanında büyümeye başlamıştı çünkü. olm (VI) Fakat her şeye rağmen kendindeki elyle öfke ve yabancılaşma duygularını ya- zıya dökmeyi başarmıştı. Bu parçadaki cümlelerin hangisi kendinden önceki cümlenin nedeni durumundadır? A) II B) III C) IV DIVE) VI CÜMLENİN A (Anlar A Aşağıdaki cümlelerin hangisinde diğer- lerinden farklı bir anlam ilişkisi vardır? Hixi
8
24. Günlük dilde çoğu sözcüğün bayağılaştığını, sıradanla
tığını, içinin boşaldığını görürüz. İnsan, konuşurken onlan
bir eşya gibi kullanmaktan geri durmaz; ardına önüne
dönüp bakmaz, onlara kıymet vereyim diye çaba har-
camaz. Sözcükler de böylece kullanıla kullanıla tipki
----. Yahya Kemal'i, Şeyh
nesneler gibi yorulur ve aşınır. ----.
Galip'i okurken bunu bir kez daha fark ediyorum. Gün-
lük yaşamda, sokakta ağızdan ağıza dolaşırken yorulan,
pörsüyen "söz"ler, şiirin şemsiyesi altında dize nizamına
girdi mi ter ü taze kesiliverir. Sanki sokaktaki herkesin
dilindeki sözcük değildir o; yeni doğmuş, ilk kez kullanıl-
mıştır. Ne çok okunursa okunsun, zaman ne kadar işler-
se işlesin, yeniliğinden bir şey yitirmez şiirin malı olmuş
sözler.
Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına
göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
+
A Sözcükler ancak şiirde yeni anlamlar kazanır
B) Sözcüklerin diri ve taze kaldığı yer ise şiirdir
Sözcüklerin de bir ruhu olduğunu unutmamalıyız
D) Şiirden kopan bir insan; sözcükleri, yaşamı giderek
eskimiş bulmaya başlar
E) Günlük dildeki bir sözü alıp "şiirin malı" yaparken çok
titiz davranmalıyız
Lise Türkçe
Paragrafta Yapı
8 24. Günlük dilde çoğu sözcüğün bayağılaştığını, sıradanla tığını, içinin boşaldığını görürüz. İnsan, konuşurken onlan bir eşya gibi kullanmaktan geri durmaz; ardına önüne dönüp bakmaz, onlara kıymet vereyim diye çaba har- camaz. Sözcükler de böylece kullanıla kullanıla tipki ----. Yahya Kemal'i, Şeyh nesneler gibi yorulur ve aşınır. ----. Galip'i okurken bunu bir kez daha fark ediyorum. Gün- lük yaşamda, sokakta ağızdan ağıza dolaşırken yorulan, pörsüyen "söz"ler, şiirin şemsiyesi altında dize nizamına girdi mi ter ü taze kesiliverir. Sanki sokaktaki herkesin dilindeki sözcük değildir o; yeni doğmuş, ilk kez kullanıl- mıştır. Ne çok okunursa okunsun, zaman ne kadar işler- se işlesin, yeniliğinden bir şey yitirmez şiirin malı olmuş sözler. Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? + A Sözcükler ancak şiirde yeni anlamlar kazanır B) Sözcüklerin diri ve taze kaldığı yer ise şiirdir Sözcüklerin de bir ruhu olduğunu unutmamalıyız D) Şiirden kopan bir insan; sözcükleri, yaşamı giderek eskimiş bulmaya başlar E) Günlük dildeki bir sözü alıp "şiirin malı" yaparken çok titiz davranmalıyız
PARAGRAFTA BOŞ BIRAKILAN
YERLERİ TAMAMLAMA
7. Büyük veri çağında, kullanılan cihazların kişilerle ilgili bilgiler top-
laması, insanların farklı davranışlar sergilemesine neden oluyor.
(1) Bir ürünü sepetinize eklemeniz veya vitrindeki bir elbiseye bak-
manız sizin kişiliğinizin tespit edilmesinde kullanılabiliyor. (II) Bu
anlamda inançlarınız, ne yeyip ne içtiğiniz, karakter yapınız, has-
talıklarınız, hobileriniz ve sosyoekonomik düzeyiniz gibi birçok bil-
giyle ilgili kestirimde bulunulabiliyor. (III) insanlar yine de böyle
bir sınıflandırmanın yaygınlaşmaya başladığını fark edince davra-
nışlarını değiştirmeye başlıyor. (IV) Çünkü farkına varmadan ser-
giledikleri masum davranışların geleceklerini etkilediğini düşünü-
yorlar. (V) Arkadaşının gönderdiği bir bağlantıya tıkladığında bu
erişimin kayıt altına alındığını ve ileride karşısına çıkabileceğini dü-
şünerek bu eylemden vazgeçiyor.
Bu parçada numaralanmış yerlerin hangisine düşüncenin akı-
şına göre, "Elbette bu durum yapılan belirlemelerin her zaman
%100 doğru olacağı anlamına gelmiyor," cümlesi getirilmelidir?
A) I
B) II
C) III
D) IV
E) V
kondi
Lise Türkçe
Paragrafta Yapı
PARAGRAFTA BOŞ BIRAKILAN YERLERİ TAMAMLAMA 7. Büyük veri çağında, kullanılan cihazların kişilerle ilgili bilgiler top- laması, insanların farklı davranışlar sergilemesine neden oluyor. (1) Bir ürünü sepetinize eklemeniz veya vitrindeki bir elbiseye bak- manız sizin kişiliğinizin tespit edilmesinde kullanılabiliyor. (II) Bu anlamda inançlarınız, ne yeyip ne içtiğiniz, karakter yapınız, has- talıklarınız, hobileriniz ve sosyoekonomik düzeyiniz gibi birçok bil- giyle ilgili kestirimde bulunulabiliyor. (III) insanlar yine de böyle bir sınıflandırmanın yaygınlaşmaya başladığını fark edince davra- nışlarını değiştirmeye başlıyor. (IV) Çünkü farkına varmadan ser- giledikleri masum davranışların geleceklerini etkilediğini düşünü- yorlar. (V) Arkadaşının gönderdiği bir bağlantıya tıkladığında bu erişimin kayıt altına alındığını ve ileride karşısına çıkabileceğini dü- şünerek bu eylemden vazgeçiyor. Bu parçada numaralanmış yerlerin hangisine düşüncenin akı- şına göre, "Elbette bu durum yapılan belirlemelerin her zaman %100 doğru olacağı anlamına gelmiyor," cümlesi getirilmelidir? A) I B) II C) III D) IV E) V kondi
19. Edebi eser katili diziler...
Geldi, geliyor, gelecek; gümleyecek, patlayacak, zıplata-
cak derken Camdaki Kız dizisi de TV'de görücüye çıktı. Di-
zisi başlamadan kitabını okuyup bitirdim ki kitabı okumama
engel olacak bir "seyirciliğe" maruz kalmayayım. Evet sey-
rettiğim bölümler, kitaptan bir hayli uzak. Seyirciyi tavlamak
için köpürtülmüş duygular, jestler, mimikler çok fazla. Anla-
tim sırası kitapla aynı değil hatta çok ilgisiz. Psikolojik tah-
liller, bilimsel veriler kitapta çok güzel veriliyor oysa dizide
bundan eser yok. Dizi, kitaba "ihanet'in belgeseli gibi. Biz
maalesef bunu kanıksadık. Daha önce aynı hadise, Reşat
Nuri'nin Yaprak Dökümü'nün başına gelmişti. Reyting düş-
tükçe Ali Rıza Bey'e kalp krizi geçirtiliyor, Ferhunde'ye bir
şeytanlık yaptırılıyordu. Keza Tarık Buğra'nın Küçük Ağa'sı
da "seyir zevki" uğruna dejenere edilmiş romanlar ara-
sında. "Dizisini seyrettim, okumama gerek yok." diyenler
kitaba el sürmüyor. O sayfalar arasında yaşayan dil zev-
kinden, konuşan ruhtan ve edebî zevkten mahrum oluyor.
Olan, okuyucuya ve kitaba oluyor; ölen edebî zevk ve kitap
oluyor. Allah, rahmet eylesin!
Bu köşe yazısıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi
söylenebilir?
A) Güncel bir konunun olumlu ve olumsuz yanları kıyasla-
narak açıklanmaktadır.
B) Edebî eserlerin diziye uyarlanmasında eski-yeni örnek-
ler üzerinden anlayış farklılaşmalarına dikkat çekilmek-
tedir.
C) Edebî eserlerin görsel sanatlara dönüştürülmesi sıra-
sında izlenmesi gereken yollara açıklık getirilmektedir.
D) Verilen örneklerle ileri sürülen düşünceler örtüşmemek-
tedir.
E) Bazı eylemlerin neden ve nasıl yapıldığı verilerek man-
şetteki düşünceye inandırıcılık kazandırılmaktadır.
Lise Türkçe
Paragrafta Yapı
19. Edebi eser katili diziler... Geldi, geliyor, gelecek; gümleyecek, patlayacak, zıplata- cak derken Camdaki Kız dizisi de TV'de görücüye çıktı. Di- zisi başlamadan kitabını okuyup bitirdim ki kitabı okumama engel olacak bir "seyirciliğe" maruz kalmayayım. Evet sey- rettiğim bölümler, kitaptan bir hayli uzak. Seyirciyi tavlamak için köpürtülmüş duygular, jestler, mimikler çok fazla. Anla- tim sırası kitapla aynı değil hatta çok ilgisiz. Psikolojik tah- liller, bilimsel veriler kitapta çok güzel veriliyor oysa dizide bundan eser yok. Dizi, kitaba "ihanet'in belgeseli gibi. Biz maalesef bunu kanıksadık. Daha önce aynı hadise, Reşat Nuri'nin Yaprak Dökümü'nün başına gelmişti. Reyting düş- tükçe Ali Rıza Bey'e kalp krizi geçirtiliyor, Ferhunde'ye bir şeytanlık yaptırılıyordu. Keza Tarık Buğra'nın Küçük Ağa'sı da "seyir zevki" uğruna dejenere edilmiş romanlar ara- sında. "Dizisini seyrettim, okumama gerek yok." diyenler kitaba el sürmüyor. O sayfalar arasında yaşayan dil zev- kinden, konuşan ruhtan ve edebî zevkten mahrum oluyor. Olan, okuyucuya ve kitaba oluyor; ölen edebî zevk ve kitap oluyor. Allah, rahmet eylesin! Bu köşe yazısıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? A) Güncel bir konunun olumlu ve olumsuz yanları kıyasla- narak açıklanmaktadır. B) Edebî eserlerin diziye uyarlanmasında eski-yeni örnek- ler üzerinden anlayış farklılaşmalarına dikkat çekilmek- tedir. C) Edebî eserlerin görsel sanatlara dönüştürülmesi sıra- sında izlenmesi gereken yollara açıklık getirilmektedir. D) Verilen örneklerle ileri sürülen düşünceler örtüşmemek- tedir. E) Bazı eylemlerin neden ve nasıl yapıldığı verilerek man- şetteki düşünceye inandırıcılık kazandırılmaktadır.
TE: PARAGRAF
rafta Sorulara Karşılık Bulma - Paragrafa Cümle Yerleştirme -
oşluğa Cümle Yerleştirme
28
3.
Sınıfı:
A) I. ve V.
No:
KONU KAVRAMA TESTİ
(1) Yahya Kemal; Peyami Safa'nın babasını kastederek
"İsmail Safa'nın en güzel eseri Peyami'dir." cümlesiyle
kendisine yakışan bir espriyle Peyami Safa'nın, okudu-
ğu eserlerindeki başarısını ifade eder. (II) Ama Peyami
Safa, Yahya Kemal'in kastettiği eserlerini ebedî ürün ka-
bul etmez; "günü gününe çığrıştırma" olarak nitelendi-
rirdi. (III) Onu da "geçinmek kaygısıyla" kaleme aldığını
belirtirdi. (IV) Ona göre ilk edebî çalışması "Sözde Kız-
lar"dı. (V) Peyami Safa, ne bir türlü geçim sıkıntısından
kurtuldu ne de edebi zevklerinden uzaklaştı.
Bu parçanın anlam akışındaki bozukluğu gidermek
için numaralanmış cümlelerden hangi ikisi yer de-
ğiştirmelidir?
B) II. ve III.
D) III. ve IV.
C) II. ve IV.
E) IV. ve V.
6876
Lise Türkçe
Paragrafta Yapı
TE: PARAGRAF rafta Sorulara Karşılık Bulma - Paragrafa Cümle Yerleştirme - oşluğa Cümle Yerleştirme 28 3. Sınıfı: A) I. ve V. No: KONU KAVRAMA TESTİ (1) Yahya Kemal; Peyami Safa'nın babasını kastederek "İsmail Safa'nın en güzel eseri Peyami'dir." cümlesiyle kendisine yakışan bir espriyle Peyami Safa'nın, okudu- ğu eserlerindeki başarısını ifade eder. (II) Ama Peyami Safa, Yahya Kemal'in kastettiği eserlerini ebedî ürün ka- bul etmez; "günü gününe çığrıştırma" olarak nitelendi- rirdi. (III) Onu da "geçinmek kaygısıyla" kaleme aldığını belirtirdi. (IV) Ona göre ilk edebî çalışması "Sözde Kız- lar"dı. (V) Peyami Safa, ne bir türlü geçim sıkıntısından kurtuldu ne de edebi zevklerinden uzaklaştı. Bu parçanın anlam akışındaki bozukluğu gidermek için numaralanmış cümlelerden hangi ikisi yer de- ğiştirmelidir? B) II. ve III. D) III. ve IV. C) II. ve IV. E) IV. ve V. 6876
2.
1.
4. ÜNİTE: PARAGRA
8. Mikro Konu: Cümlelerin Yerini Değiştirme - Paragrafta Sorulara k
Paragraftaki Boşluğa Cümle Ye
Ad:
Soyad:
TYT TÜRKÇE
- Buralar için verilecek bir kararın, ölmüşler de dahil,
bütün ahalinin gönlünü hoşnut edecek nitelikte olması
gerekir. Ve aynı zamanda şehrin hafızasından en kü-
çük bir nesneyi, bir çağrışımı ya da bir hatırayı eksilt-
memesi... Yaşadığımız mekânlar, biz farkında olsak da
olmasak da hepimizin ortak hafızasıdır. Bizden çocuk-
larımıza kalacak mirasın en vazgeçilmezi, en pırıltılı ha-
zinesidir şehrin hafızası.
Bu parçanın başına anlatımın akışına göre aşağıda-
kilerden hangisinin getirilmesi uygundur?
A Caddelerin, sokakların, tarihî yapıların sahibi; öl-
müşleriyle birlikte bütün şehir ahalisi, dahası bütün
ülke ve tarihtir.
B) Bir şehrin hafızasını canlı tutabilmek için özellikle
idarecilerin büyük çaba göstermesi gerekmektedir.
C) Yaşadığımız mahallenin sokaklarına ne kadar özen gös-
terirsek gelecek nesiller bizi o kadar hayırla yâd eder.
D) Insan, doğduğu ve büyüdüğü yer kadardır, bu ne-
denle oturduğu yere asla ihanet etmemelidir.
E) Bir şehrin ruhu, o şehirde yaşayanların yaşam bi-
çimlerine sızmaktadır.
Aşağıdakilerden hangisi bir paragrafın giriş cümlesi
olmaya en uygundur?
ayrıntıları bir kusak son-
28
3.
(1)
"Is
ke
gu
Sa
bu
rin
be
lar
ku
Bu
içi
gi
A)
4. Ba
tel
ga
ce
SU
da
Lise Türkçe
Paragrafta Yapı
2. 1. 4. ÜNİTE: PARAGRA 8. Mikro Konu: Cümlelerin Yerini Değiştirme - Paragrafta Sorulara k Paragraftaki Boşluğa Cümle Ye Ad: Soyad: TYT TÜRKÇE - Buralar için verilecek bir kararın, ölmüşler de dahil, bütün ahalinin gönlünü hoşnut edecek nitelikte olması gerekir. Ve aynı zamanda şehrin hafızasından en kü- çük bir nesneyi, bir çağrışımı ya da bir hatırayı eksilt- memesi... Yaşadığımız mekânlar, biz farkında olsak da olmasak da hepimizin ortak hafızasıdır. Bizden çocuk- larımıza kalacak mirasın en vazgeçilmezi, en pırıltılı ha- zinesidir şehrin hafızası. Bu parçanın başına anlatımın akışına göre aşağıda- kilerden hangisinin getirilmesi uygundur? A Caddelerin, sokakların, tarihî yapıların sahibi; öl- müşleriyle birlikte bütün şehir ahalisi, dahası bütün ülke ve tarihtir. B) Bir şehrin hafızasını canlı tutabilmek için özellikle idarecilerin büyük çaba göstermesi gerekmektedir. C) Yaşadığımız mahallenin sokaklarına ne kadar özen gös- terirsek gelecek nesiller bizi o kadar hayırla yâd eder. D) Insan, doğduğu ve büyüdüğü yer kadardır, bu ne- denle oturduğu yere asla ihanet etmemelidir. E) Bir şehrin ruhu, o şehirde yaşayanların yaşam bi- çimlerine sızmaktadır. Aşağıdakilerden hangisi bir paragrafın giriş cümlesi olmaya en uygundur? ayrıntıları bir kusak son- 28 3. (1) "Is ke gu Sa bu rin be lar ku Bu içi gi A) 4. Ba tel ga ce SU da
1. Okumak doğayı tamamlar, tecrübe ile de tamamlanırl
İnsanın tabiat vergisi olan yetenekleri kendiliğinden çı-
kan benzer; okumakla budanmaları lazımdır! Oku-
mak, tecrübeyle sınırlanmaz da ---- bırakılırsa dağınık
hâlde kalmış, işe yaramayan bilgi yığınları oluşturur.
Bu parçada boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağıda-
kilerden hangisi getirilmelidir?
A)-yaban çiçeklerine - başkasına
8
B) ağaçlara - başına buyruk
çimlere - oluruna
D) suya-sıradan insanlara
E) meyvelere - cahillere
Lise Türkçe
Paragrafta Yapı
1. Okumak doğayı tamamlar, tecrübe ile de tamamlanırl İnsanın tabiat vergisi olan yetenekleri kendiliğinden çı- kan benzer; okumakla budanmaları lazımdır! Oku- mak, tecrübeyle sınırlanmaz da ---- bırakılırsa dağınık hâlde kalmış, işe yaramayan bilgi yığınları oluşturur. Bu parçada boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağıda- kilerden hangisi getirilmelidir? A)-yaban çiçeklerine - başkasına 8 B) ağaçlara - başına buyruk çimlere - oluruna D) suya-sıradan insanlara E) meyvelere - cahillere
Paragraf Oluşturma
3. 1. Yunt Dağı yöresinin düzenli olarak tarihî kayıtlarda
yer almasının Osmanlı Dönemi ile başladığı söyle
nebilir.
II. Saruhan Sancağı'nın Manisa kazasına bağlı bu na
hiyenin XVI. yüzyılda biri mezra, yirmi bir köyü bu-
lunmaktaydı.
III. Osmanlı tahrir kayıtları üzerine yapılan çalışmalara
göre yörede aynı adı taşıyan nahiye ölçeğinde ida-
ri bir birim bulunmaktadır.
IV. Aslında bu yüzyılda, bu köylerden çok daha fazla
sayıda Ellici Yörüklerine ait yerleşimler ve piyade
çiftlikleri bulunmaktaydı.
V. Bunların sonraki yüzyıllarda köy konumuna yüksel-
dikleri anlaşılmaktadır.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangileri
yer değiştirirse parça anlamlı bir bütün oluşturur?
A) I ve II
B) II ve III
D) III ve IV
E) IV ve V
C) II ve IV
DOG
5.
Lise Türkçe
Paragrafta Yapı
Paragraf Oluşturma 3. 1. Yunt Dağı yöresinin düzenli olarak tarihî kayıtlarda yer almasının Osmanlı Dönemi ile başladığı söyle nebilir. II. Saruhan Sancağı'nın Manisa kazasına bağlı bu na hiyenin XVI. yüzyılda biri mezra, yirmi bir köyü bu- lunmaktaydı. III. Osmanlı tahrir kayıtları üzerine yapılan çalışmalara göre yörede aynı adı taşıyan nahiye ölçeğinde ida- ri bir birim bulunmaktadır. IV. Aslında bu yüzyılda, bu köylerden çok daha fazla sayıda Ellici Yörüklerine ait yerleşimler ve piyade çiftlikleri bulunmaktaydı. V. Bunların sonraki yüzyıllarda köy konumuna yüksel- dikleri anlaşılmaktadır. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangileri yer değiştirirse parça anlamlı bir bütün oluşturur? A) I ve II B) II ve III D) III ve IV E) IV ve V C) II ve IV DOG 5.
I
3. Araştırmalara baktığımızda Firat Nehri'nin
yakın çevresindeki illerde birçok erkeğe
Fırat isminin verildiğini fark ederiz. Diğer
taraftan Dicle isminin kızlara verildiğini gö-
rürüz. Fırat; haşindir, çok zor coğrafyaları
yararak akar, Dicle ise kıvrımlar çizerek da-
ha sakin akar. Bundan dolayı Dicle bir ana-
ya ve kadına benzetilir, Fırat ise erkeğe
benzetilir.
MS
Bu parçada aşağıdaki söz gruplarından
hangisi yoktur?
A) Edat grubu
C) Fiilimsi grubu
B) Tekrar grubu
D) Bağlama grubu
E) Birleşik fiil grubu
Lise Türkçe
Paragrafta Yapı
I 3. Araştırmalara baktığımızda Firat Nehri'nin yakın çevresindeki illerde birçok erkeğe Fırat isminin verildiğini fark ederiz. Diğer taraftan Dicle isminin kızlara verildiğini gö- rürüz. Fırat; haşindir, çok zor coğrafyaları yararak akar, Dicle ise kıvrımlar çizerek da- ha sakin akar. Bundan dolayı Dicle bir ana- ya ve kadına benzetilir, Fırat ise erkeğe benzetilir. MS Bu parçada aşağıdaki söz gruplarından hangisi yoktur? A) Edat grubu C) Fiilimsi grubu B) Tekrar grubu D) Bağlama grubu E) Birleşik fiil grubu
DIL DENEN FENOMEN
Söz konusu olan dilin insan topluluğundaki yerini belirlemek değil, dilin aslında nasıl göründüğü ve etkilerini
nasıl gerçekleştirdiği sorusudur. "Dil" kelimesinin birbirinden farklı iki olayı ifade ettiğini hatırlamak gerekiyor.
iki komşu kadın arasında şu kısa konuşmada bu iki anlam belli olmaktadır:
A: Düşünün hele, on dil konuşan komşumuz profesörün korkudan dili tutulmuş.
B: Öyle mi, hangi dili?
Dili tutulmak demek, "konuşma kabiliyetini kaybetmek", bir dili konuşmak ise bir gramer ve sözlükte tasvir
edilen belirli bir söyleyiş tarzını iyi bilmek demektir. Bu iki ifade arasında bir başka fark da dikkat çekicidir:
Insanın bir dilinin tutulmasından bahsedilemez-espriyi çıkaran bunu kastetmiştir en azından ve bu alışılmış
ifade tarzı bakımından haklıdır. Ancak insanın bildiği dillerden birinin yavaş yavaş unutulmadığına, aksine
aniden kayboluverdiğine de bazen rastlandığını, sadece az sayıda uzman bilmektedir; anlaşılan espriyi
çıkaran bu kişilerin arasında değildi. Öte yandan insan dili konuşamaz çünkü böyle bir şey mevcut değildir.
Konuşan herkes, belirli bir dil, birçok dil arasından birini konuşmak zorundadır. Günün birinde yeryüzündeki
bir dil, geri kalan bütün dilleri silip süpürse bile tek dil olarak "dilin kendisi" olurdu. Fakat kendinden önce
kullanılan çok sayıda dilden farklı, belirli bir dil olarak kalırdı. Böyle bir dilin, çocukların "konuşmayı
öğrenirken" öğrenmeleri gereken belirli bir kelime hazinesi ve belirli bir gramer yapısı olurdu.
Sprache, Almancada önce sprachen (konuşmak) fiilinden türetilmiş ve "insanın konuşabilmesi olgusunu" (dili
tutulmak), "insanın konuşma tarzını" (galibin dili, enerjik bir dil), "konuşmayla kastedilen şeyin ta kendisini"
(dilin araştırılması) ifade eden bir isimdi. İkinci olarak ise dil, belirli bir grup insanın birbirleriyle konuşmasını
sağlayan araçların tümünü gösterir. (Alman, Fransız, Rus dili) Fransızcada bu iki kavram için iki ayrı kelime
vardır: "Konuşma yeteneği" ve "konuşma tarzı" için language, belirli tek bir dil için langue. Bütün insanlığın,
her biri kendi ayrı diline sahip bir sürü gruba bölünmüş olduğu olgusu, son derece bilinen ve alışılmış bir
şey olduğu için insanın şaşmayı unuttuğu şeylerdendir. Bu dil topluluklarının varlığının son derece önemli,
bazen de öldürücü önemde bir olgu olduğunun, bizim nesle bütün ayrıntılarıyla anlatılması hiç de gerekli
değildir.
Peki ama şu Alman, Fransız dili denilen şey nedir acaba? Buna cevap vermek hiç de kolay değildir. Elbette
önce "Almanlar ya da Fransızlar gibi konuşma tarzı"dır. Fakat Alman dili, Fransız dili denilince daha fazla
ve daha belirli bir şeyin kastedildiğini hemen hissederiz. Söz konusu olan tek bir Almanın ya da Fransızın
özel konuşma biçimi ya da milyonlarca insanın konuşma biçiminin bir ortalaması değil, bir ferdin veya bir
grubun konuşma tarzından tamamen bağımsız olan anlaşma araçlarının tümüdür. Bu araçların bir
dökümünü yapmak ve bunların ortak etkilerini belirlemek istersek konunun uzmanlarını korkutan bir ifadeyle
"deskriptif gramer" (betimlemeli dilbilgisi), dil tasviri (sprachbeschreibung) ödevi ile karşı karşıya buluruz
kendimizi.
Siprabessicabang
Walter PORZIG
Dil Denen Mucize I
Çeviri: Prof. Dr. Vural ÜLKÜ
Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları 1985
Lise Türkçe
Paragrafta Yapı
DIL DENEN FENOMEN Söz konusu olan dilin insan topluluğundaki yerini belirlemek değil, dilin aslında nasıl göründüğü ve etkilerini nasıl gerçekleştirdiği sorusudur. "Dil" kelimesinin birbirinden farklı iki olayı ifade ettiğini hatırlamak gerekiyor. iki komşu kadın arasında şu kısa konuşmada bu iki anlam belli olmaktadır: A: Düşünün hele, on dil konuşan komşumuz profesörün korkudan dili tutulmuş. B: Öyle mi, hangi dili? Dili tutulmak demek, "konuşma kabiliyetini kaybetmek", bir dili konuşmak ise bir gramer ve sözlükte tasvir edilen belirli bir söyleyiş tarzını iyi bilmek demektir. Bu iki ifade arasında bir başka fark da dikkat çekicidir: Insanın bir dilinin tutulmasından bahsedilemez-espriyi çıkaran bunu kastetmiştir en azından ve bu alışılmış ifade tarzı bakımından haklıdır. Ancak insanın bildiği dillerden birinin yavaş yavaş unutulmadığına, aksine aniden kayboluverdiğine de bazen rastlandığını, sadece az sayıda uzman bilmektedir; anlaşılan espriyi çıkaran bu kişilerin arasında değildi. Öte yandan insan dili konuşamaz çünkü böyle bir şey mevcut değildir. Konuşan herkes, belirli bir dil, birçok dil arasından birini konuşmak zorundadır. Günün birinde yeryüzündeki bir dil, geri kalan bütün dilleri silip süpürse bile tek dil olarak "dilin kendisi" olurdu. Fakat kendinden önce kullanılan çok sayıda dilden farklı, belirli bir dil olarak kalırdı. Böyle bir dilin, çocukların "konuşmayı öğrenirken" öğrenmeleri gereken belirli bir kelime hazinesi ve belirli bir gramer yapısı olurdu. Sprache, Almancada önce sprachen (konuşmak) fiilinden türetilmiş ve "insanın konuşabilmesi olgusunu" (dili tutulmak), "insanın konuşma tarzını" (galibin dili, enerjik bir dil), "konuşmayla kastedilen şeyin ta kendisini" (dilin araştırılması) ifade eden bir isimdi. İkinci olarak ise dil, belirli bir grup insanın birbirleriyle konuşmasını sağlayan araçların tümünü gösterir. (Alman, Fransız, Rus dili) Fransızcada bu iki kavram için iki ayrı kelime vardır: "Konuşma yeteneği" ve "konuşma tarzı" için language, belirli tek bir dil için langue. Bütün insanlığın, her biri kendi ayrı diline sahip bir sürü gruba bölünmüş olduğu olgusu, son derece bilinen ve alışılmış bir şey olduğu için insanın şaşmayı unuttuğu şeylerdendir. Bu dil topluluklarının varlığının son derece önemli, bazen de öldürücü önemde bir olgu olduğunun, bizim nesle bütün ayrıntılarıyla anlatılması hiç de gerekli değildir. Peki ama şu Alman, Fransız dili denilen şey nedir acaba? Buna cevap vermek hiç de kolay değildir. Elbette önce "Almanlar ya da Fransızlar gibi konuşma tarzı"dır. Fakat Alman dili, Fransız dili denilince daha fazla ve daha belirli bir şeyin kastedildiğini hemen hissederiz. Söz konusu olan tek bir Almanın ya da Fransızın özel konuşma biçimi ya da milyonlarca insanın konuşma biçiminin bir ortalaması değil, bir ferdin veya bir grubun konuşma tarzından tamamen bağımsız olan anlaşma araçlarının tümüdür. Bu araçların bir dökümünü yapmak ve bunların ortak etkilerini belirlemek istersek konunun uzmanlarını korkutan bir ifadeyle "deskriptif gramer" (betimlemeli dilbilgisi), dil tasviri (sprachbeschreibung) ödevi ile karşı karşıya buluruz kendimizi. Siprabessicabang Walter PORZIG Dil Denen Mucize I Çeviri: Prof. Dr. Vural ÜLKÜ Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları 1985
27. Edebiyat bir söz sanatıdır ve sözcüklerden başka hiçbir
enstrümanı yoktur. Yani bir romanın rengi, müziği, çizgileri
yoktur. Bu yüzden müzisyenleri ve ressamları kıskandığım
olmuştur. Hal böyle olunca gerçekten edebiyata gönül veren
yazarlar, söz sanatını sözcükler hatta harflerle sınar ve her
defasında sınırlarını aşarak ayakta kaldığını ve hikâyenin
tüm sanatların anası olduğunu kanıtlamayı severler. Diye-
lim lezzetli bir kahve tasvir ediyorsunuz, onu öyle ustaca
anlatacaksınız ki okuyanı sarıp sarmalayacak ve okuyanın
burnuna kahve kokusu gelecek. Yoksa gerçek bir yazınsal
yaratıdan söz edilmez. Bu kadar basit ve bu kadar zor.
Bu parçada edebiyatla ilgili olarak,
L Yazar betimlemelerde gerçekçilik duygusu oluştur-
malıdır.
II.
Gerçek bir edebiyat eserinde sözün etki gücü görünür.
III. Malzemesi kısıtlı olduğu için edebiyat eseri vermek
zordur.
yargılarından hangilerine ulaşılabilir?
A) Yalnız I
B) Yalnız II
D) Live Il
C) Yalnız III
El ve Ill
Lise Türkçe
Paragrafta Yapı
27. Edebiyat bir söz sanatıdır ve sözcüklerden başka hiçbir enstrümanı yoktur. Yani bir romanın rengi, müziği, çizgileri yoktur. Bu yüzden müzisyenleri ve ressamları kıskandığım olmuştur. Hal böyle olunca gerçekten edebiyata gönül veren yazarlar, söz sanatını sözcükler hatta harflerle sınar ve her defasında sınırlarını aşarak ayakta kaldığını ve hikâyenin tüm sanatların anası olduğunu kanıtlamayı severler. Diye- lim lezzetli bir kahve tasvir ediyorsunuz, onu öyle ustaca anlatacaksınız ki okuyanı sarıp sarmalayacak ve okuyanın burnuna kahve kokusu gelecek. Yoksa gerçek bir yazınsal yaratıdan söz edilmez. Bu kadar basit ve bu kadar zor. Bu parçada edebiyatla ilgili olarak, L Yazar betimlemelerde gerçekçilik duygusu oluştur- malıdır. II. Gerçek bir edebiyat eserinde sözün etki gücü görünür. III. Malzemesi kısıtlı olduğu için edebiyat eseri vermek zordur. yargılarından hangilerine ulaşılabilir? A) Yalnız I B) Yalnız II D) Live Il C) Yalnız III El ve Ill
5.
4
Paragraf Yapısı
Edebiyat dersinde öğrenci, sinemaya gidip güzel bir
film seyrettiğinde duymuş olduğu heyecanı duyabil-
melidir fakat bir edebî metnin anlam ve güzelliğini öğ-
renciye duyurmak için öğretmenin bir aktör gibi dav-
ranması gerekir..
Oysa metin, bir musiki notası gibi
çalınmak, bir piyes gibi oynanmak içindir. Duygu ve
düşüncenin meydana çıkması için öğretmenin ve öğ-
rencinin derse bütün benlikleri ile katılmaları ve hazır-
lıklı gelmeleri ile mümkün olur. Aksi hâlde isteksiz ve
acemi bir okuyuş, bir şarkıyı nasıl bozarsa bir şiiri, bir
hikâyeyi de öyle bozar.
Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına
göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Deneyimli bir öğretmen her koşulda dersini en iyi
şekilde işler
B) Günümüzde edebiyat meraklıların sayısı hızla aza-
liyor
C) Bizi yanıltan şey, metin karşısında pasif bir seyirci
tavri takınmamızdır
7.
D) Bir dersin ilgi çekmesi öğretmenin yetenekli olma-
sına bağlıdır
E) Derse isteksiz gelmek ya da ilgisiz kalmak sınıfın
havasını bozar
+
4D Serisi Ⓡ
E
Lise Türkçe
Paragrafta Yapı
5. 4 Paragraf Yapısı Edebiyat dersinde öğrenci, sinemaya gidip güzel bir film seyrettiğinde duymuş olduğu heyecanı duyabil- melidir fakat bir edebî metnin anlam ve güzelliğini öğ- renciye duyurmak için öğretmenin bir aktör gibi dav- ranması gerekir.. Oysa metin, bir musiki notası gibi çalınmak, bir piyes gibi oynanmak içindir. Duygu ve düşüncenin meydana çıkması için öğretmenin ve öğ- rencinin derse bütün benlikleri ile katılmaları ve hazır- lıklı gelmeleri ile mümkün olur. Aksi hâlde isteksiz ve acemi bir okuyuş, bir şarkıyı nasıl bozarsa bir şiiri, bir hikâyeyi de öyle bozar. Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? A) Deneyimli bir öğretmen her koşulda dersini en iyi şekilde işler B) Günümüzde edebiyat meraklıların sayısı hızla aza- liyor C) Bizi yanıltan şey, metin karşısında pasif bir seyirci tavri takınmamızdır 7. D) Bir dersin ilgi çekmesi öğretmenin yetenekli olma- sına bağlıdır E) Derse isteksiz gelmek ya da ilgisiz kalmak sınıfın havasını bozar + 4D Serisi Ⓡ E
18. Bir devlet ve milletin yeniden canlanması gazetelerle
olur. Çünkü herkes, başkasına zarar vermeyecek fikir
ve bilgisini gazeteye yazıp bastıracağından âlimlerin
bilgisi, bazı kişilerin uydurduğu sözler herkese bildirilir.
İşte bu sebepten gazetesi çok olan memleketlerde
hiçbir şey gizli tutulmaz. İlim kimseden esirgenmez ve
muhtaçların sıkıntısı sürekli olmaz.
Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına
göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
---
A) Gazeteciliğin temel amacı, insanlara kendilerini ba-
ğımsız ve egemen hissedebilmeleri için doğruları
anlatmaktır
B) ilk çağlardan beri çevreye verilmek istenen mesaj-
lar bilgi, beceri ve teknik olanakların sınırları içinde
gazete yoluyla iletilir
CAP
C Gazeteler daha hızlı hazırlanmaya, içinde fotoğraf
gibi görsel ögeler daha yaygın kullanılmaya baş-
landi
D) Muhtaç ve zulme uğramışların hâlleri böylece ilan
edilince herkesin gayretinden, yardımından fayda-
lanılır
EX Bu yüzden gazete hem okurlarla hem de yazarlarla
güçlü ve kalıcı ilişkiler kurmak ve bu ilişkileri koru-
mak durumundadır
balarını
lir.
C) Yani ge
mak ya
ması m
D) Fakat
ekipm
sağla
E) Hâlbu
lerin
gere
Lise Türkçe
Paragrafta Yapı
18. Bir devlet ve milletin yeniden canlanması gazetelerle olur. Çünkü herkes, başkasına zarar vermeyecek fikir ve bilgisini gazeteye yazıp bastıracağından âlimlerin bilgisi, bazı kişilerin uydurduğu sözler herkese bildirilir. İşte bu sebepten gazetesi çok olan memleketlerde hiçbir şey gizli tutulmaz. İlim kimseden esirgenmez ve muhtaçların sıkıntısı sürekli olmaz. Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? --- A) Gazeteciliğin temel amacı, insanlara kendilerini ba- ğımsız ve egemen hissedebilmeleri için doğruları anlatmaktır B) ilk çağlardan beri çevreye verilmek istenen mesaj- lar bilgi, beceri ve teknik olanakların sınırları içinde gazete yoluyla iletilir CAP C Gazeteler daha hızlı hazırlanmaya, içinde fotoğraf gibi görsel ögeler daha yaygın kullanılmaya baş- landi D) Muhtaç ve zulme uğramışların hâlleri böylece ilan edilince herkesin gayretinden, yardımından fayda- lanılır EX Bu yüzden gazete hem okurlarla hem de yazarlarla güçlü ve kalıcı ilişkiler kurmak ve bu ilişkileri koru- mak durumundadır balarını lir. C) Yani ge mak ya ması m D) Fakat ekipm sağla E) Hâlbu lerin gere
n kısmına işaretleyiniz.
3.
Koşma, yüzme ve zıplama gibi en temel olimpik
sporlar, anatomimiz nedeniyle sporlar. Örneğin 100
metre koşusunda rekor muhtemelen hiçbir zaman 9
saniyenin altını göremeyecek. Çünkü o süreye erişmek
için hızın gerektirdiği güçler, tendonlarımızı
kemiklerimizden koparacak kadar güçlü olurdu.
Bu parçada boş bırakılan yerlere sırasıyla
aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) sınırlanmış - ulaşılacak
B) belirlenmiş - yapılacak
C) yapılmış oluşturulacak
D) kaçınılmış - uygulanacak
E) bulunmuş - gelinecek
———-
-
Lise Türkçe
Paragrafta Yapı
n kısmına işaretleyiniz. 3. Koşma, yüzme ve zıplama gibi en temel olimpik sporlar, anatomimiz nedeniyle sporlar. Örneğin 100 metre koşusunda rekor muhtemelen hiçbir zaman 9 saniyenin altını göremeyecek. Çünkü o süreye erişmek için hızın gerektirdiği güçler, tendonlarımızı kemiklerimizden koparacak kadar güçlü olurdu. Bu parçada boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? A) sınırlanmış - ulaşılacak B) belirlenmiş - yapılacak C) yapılmış oluşturulacak D) kaçınılmış - uygulanacak E) bulunmuş - gelinecek ———- -
Ukrayna'nın kuzeyinde, Kiev ortasında terk edilmiş
Pripyat şehri, 1970'te Çernobil Nükleer Santralı ça-
lışanları için kurulmuş, 1986'daki reaktör kazasının
ardından da boşaltılmış; artık sadece özel koruyucu
kıyafetlerle girilebiliyor.
Bu cümleden kesin olarak çıkabilecek yargı aşağıda-
kilerden hangisidir?
AÇernobil'de çalışanlar, kazadan sonra Ukrayna'nın
değişik bölgelerine dağılmış.
Priyat şehrine giriş için özel izinler almak gerekiyor.
Kiev'e girerken koruyucu kıyafetler giymek şarttır.
1986'dan beri Çernobil Nükleer Santrali faaliyetleri-
ni durdurmuştur.
Nükleer santral kazasından sonra Pripyat şehrinde
yaşayan kalmamış.
Lise Türkçe
Paragrafta Yapı
Ukrayna'nın kuzeyinde, Kiev ortasında terk edilmiş Pripyat şehri, 1970'te Çernobil Nükleer Santralı ça- lışanları için kurulmuş, 1986'daki reaktör kazasının ardından da boşaltılmış; artık sadece özel koruyucu kıyafetlerle girilebiliyor. Bu cümleden kesin olarak çıkabilecek yargı aşağıda- kilerden hangisidir? AÇernobil'de çalışanlar, kazadan sonra Ukrayna'nın değişik bölgelerine dağılmış. Priyat şehrine giriş için özel izinler almak gerekiyor. Kiev'e girerken koruyucu kıyafetler giymek şarttır. 1986'dan beri Çernobil Nükleer Santrali faaliyetleri- ni durdurmuştur. Nükleer santral kazasından sonra Pripyat şehrinde yaşayan kalmamış.