Paragrafta Yapı Soruları

Koşu, ister uzun mesafe ister sürat koşusu olsun dünya gene- linde yapılan, popüler ancak bir o kadar da zahmetli bir iştir. Yüksek bir zihinsel odaklanma, geniş bir acı toleransı gerek- tirmekle kalmaz aynı zamanda vücudu son derece yorar. Her adımda ayağınız yerle çarpışır ve bu etki, sahip olduğunuz bütün kaslara titreşimler gönderir. Günden güne bu etki, kas bitkinliğine ve sakatlığına sebep olmaktadır. Marsilya Üniversi- tesindeki araştırmacılar, koşucuların bu titreşimlere nasıl uyum sağladığını anlamaya ve bu tür sakatlıkların önüne geçmeye çalışmaktadır. Şimdiye kadar buldukları; bedenimizin, adımla- rımızı bu etkiye alıştırmak için sürekli bir adapte eğilimi gös- terdiği yönündeydi. Son günlerde ise hedefleri, vücudun bu titreşimlerle başa çıkmak için kullandığı kas hareketi ve ma- nevraların sakatlığa nasıl sebep olduğunu ortaya çıkarmak üzerinedir. 36. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisi yoktur? A) Saptama B) Karşılaştırma C) Aşamalı durum D) Nesnel anlatımlı cümleler EX Benzetme

TYT/Türkçe 24. (1) Dönemin eserlerine geniş ölçüde bir yaşanmış- lık duygusu hâkimdir. (1) Çoğu romancı gözlemle- Crinden ve hatıralarından geniş ölçüde yararlanarak içinden geldikleri, çok iyi tanıdıkları yöreleri, o yö- relerin insanlarını hayat mücadeleleri ve yaşama biçimleriyle yansıtmaya özen göstermişlerdir. (11) Dönem romancıları çoğunlukla toplumcu gerçekçili- ğe bağlı kalarak eserlerini sosyal endişelerle yazmış, romanın sanat yönüyle fazlaca ilgilenmemişlerdir. (IV) Mesela Orhan Kemal, işçi ve gecekondu çevre- lerini; Kemal Bilbaşar, Doğu Anadolu'da ağa-köylü, ağa-memur çatışmalarını; Samim Kocagöz, Talip Apaydın, Mehmet Başaran, Fakir Baykurt, çok ya- kından tanıdıkları toprak insanının yaşantısını; Ta- rik Buğra, kasaba insanını ve hayatını; A. Hamdi Tanpınar ve Hikmet Erhan Bener, kültürlü insanları anlatmışlardır. (M) Estetik yapıyı dışlayıp toplumun sarsıntı dönemlerini romanlaştırmaya, ideolojik bö- lünmelere, politik yönelişlere geniş yer vermişler, bir bakıma toplum yaşayışına ayna tutmuşlardır. 26. Bu parçada anlatımın akışının sağlanabilmesi için aşağıdaki değişikliklerden hangisi yapılma- lıdır? A) III ve IV yer değiştirmelidir. BY III, V'ten sonra getirilmelidir. C) IV ve V yer değiştirmelidir. D) II ve IV yer değiştirmelidir. E) I, V'ten sonra getirilmelidir. 11 ulik Yayıncılık

18. Mesela Karanlığın Sol Eli adlı kitabımdaki ana fikir "bilimsel" bir şey değildir ve teknoloji ile hiç alakası yoktur. Burada, fizyolojiyle ilgili hayal gücü vardır, bedensel bir değişim falan. Çünkü uyduruk dünya Gethen'deki insanların belli bir cinsiyeti yoktur. Zamanın çoğunda cinsiyetsizdirler, ayda bir kez birlikte olurlar, bazen kadın bazen erkek olarak. Bir Gethenli hem bir bebek doğurabilir hem de bir bebeğin babası olabilir. Şimdi, böyle bir şey uydurmak size ister tuhaf ister uygunsuz ister heyecan verici gelsin, bunu kavramak veya roman içinde ima ettiği şeyleri anlamak çok da bilimsel bir zeka gerektirmez. - Bu parçanın ana düşüncesi göz önüne alındığında başına aşağıdakilerin hangisi getirilebilir? A) Bilim kurgu kitaplarını okuyacak kişide bilimle ilgili bir altyapı olması gerekmez B Bazı kitaplarımda bilimin verilerinden yararlanıyorum. Roman dediğimiz şey öncelikle bir kurgudur D) Bilim kurgu yazılarını okurken "Bu mümkün mü?” diye okumamalısınız Her romancının az çok bilimsel gelişmelerden etkilendiği bir gerçektir e E

E YAPI 10. İstanbul'da Boğaziçi'nde, Bir fakir Orhan Veli'yim; Veli'nin oğluyum, Tarifsiz kederler içinde. Rumelihisarı'na oturmuşum; Oturmuş da bir türkü tutturmuşum; Şiirde kullanılan sözcüklerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? 100 A) Birleşik sözcükler belirtisiz ad tamlaması şeklinde oluşmuştur. B) Ek fiil almış adlar vardır. C) Yönelme, bulunma ve belirtme hal eki al- mış sözcükler vardır. 1012* D) Basit, türemiş ve birleşik sözcüklere örnek vardır. E) İyelik eki kullanılmıştır. TEST 1. Aşa dah A) B) C) D E 111 More 2.

23. 1. II. V. DENEMC Antik Yunan filozoflarından olan Epikür, mutluluğun denge ve ılımlılıkta olduğunu savunuyordu. Aşkta mutluluk olmadığını, mutluluğun arkadaşlıktan geçti- ğini savunan Epikür der ki: "Akşam yemeğinde ne ye- diğiniz sizi mutlu etmeyebilir ama kiminle yediğiniz sizi mutlu edebilir. Bir elma, üzerinde yatacağımız bir post ve en önemlisi bir dost, mutluluktur." Henry David'e göre mutluluk, kelebek gibidir. Siz yakalamaya çalıştıkça o kaçar. "Yaşam, çözülecek bir problem değil tecrübe edilecek bir gerçekliktir." diyerek en büyük hastalığa işaret etti: Kuruntu. Bu durumdan kurtulmak ancak mevcut şartların getirdi- ği problemlerin terk edilerek onların deneyim olarak görülmeye başlandığı zaman mümkündür. III. Nietzsche'ye göre mutluluk kısa ömürlüdür. Her an sona erebilir. Nietzsche, mutluluğu ideal tembellik du- rumu şeklinde tanımlamıştır. İnsanın, özgürlüğünü ve kendi fikirlerini kısıtlayan bütün engelleri aşacak bü- yük bir güç ve mücadele ruhuna sahip olarak hayat- tan memnun olabileceğini savunmuştur. Mutlu olmak, zorlukları aşıp hayatı yaşamak için orijinal yollar yara- tarak bu güce sahip olduğunuzu kanıtlamaktır. IV. Buddha'ya göre sonu mutluluğa varan bir yol yoktur. Yol, mutluluğun kendisidir. Mutluluğu bir yere, bir şeye ulaşmaktan ziyade kişinin yaşamakta bulduğu doyum olarak tanımlıyor. Ulaşılması gereken mutlak bir amaç olmadığını söyleyen Buddha, mutluluğu ancak yolcu- luğumuz sırasında bulabileceğimizi öne sürüyor. Stoa felsefesinin kurucusu olan Kıbrıslı Zenon'a göre mutluluk, ölçülü davranmak ve doğaya uygun yaşa- maktır. Doğa, bize doğruyu gösterecektir. Panteist görüşü benimseyen Zenon, doğanın içinde özümüzün olduğunu savunur. Mutluluk, kişinin doğada sade ya- şamasında gizlidir. Yukarıda numaralanmış parçalardan hangisi "Tarih bo- yunca bütün insanların en büyük sorunsalı olan mutluluğa nasıl ulaşılır?" sorusuna cevap vermemektedir? A) I B) II C) III D) IV E) V

BAW 17. Sen gözlerimde bir renk, Kulaklarımda bir ses, Ve içimde bir nefes T Olarak kalacaksın. Zo Yukarıdaki şiir için aşağıdakilerden hangisi söyle- nemez? A) Bir cümle dört dizeye yayılmıştır. B) Yan cümlecik kullanılmıştı. miştly. C) Yüklem; etken ve geçişsiz bir fiildir. D) Tamlayanı düşmüş üç isim tamlaması vardır. E) İsimden türemiş bir sözcük kullanılmıştır.

FO Basit Türemiş 0. Gel seninle resim yapalım. Bir yüz çizelim ince, Küçük, nezleli bir burun Ve gözler zeytin iriliğinde Sonra bir gelincik, ince bir boyun, Soyulmuş bademden daha ak bir ten, Öyle bir yüz ki seher vakti Mutluluk estirsin güneş doğarken Bu dizelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A İlk dörtlükte hâl eki almış tek sözcük vardır. BY Türemiş sözcükler bulunmaktadır. Türemiş ve basit yapılı fiil vardır. DYÇekim eki almış sözcük kullanılmıştır. E) Birleşik yapılı isim bulunmaktadır.

Vin ut diirist in 4. Her şeyi söylemiş, konuşacak hiçbir şeyi kalmamış olanların suskunluğu ne kadar acı ve korkunçtur. Bu cümleyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söyle- nemez? ge A Olumsuz isim cümlesidir. B) Öznesi bir söz öbeğinden oluşmuştur. Belgisiz sıfatlara yer verilmiştir. 7 D) Tamlayanı adlaşmış sifat olan bir isim tamlaması kulla- nılmıştır. Holy opinii E) Bir sözcükte birden fazla ses olayı vardır. bell the = 1, 1111, u lyelik = Bal Sexf onu Celop E addr bial Tabra STAT on 107 Taloyan Sayfaya Geçiniz.

kullanılan zamirin hayı basma. en almıştım. da bilgileniyorum. oy. 6. Aşağıdaki altı çizili söz öbeklerinden hangisi hem tamlayanı hem tamlananı zamir olan bir ad tamlamasıdır? Ik iyelik (A) Benim hayalim futbolcu olmaktı. B Onun kendisi bunları söylemiş. C) Dostlarımın biri bana hediye almış.. D) Kimsenin dediği umrunda değildi. E Bazılarının çabası bu iş için yeterliydi. ku de ça Ka ese kura (M). unut köylc A) I zeng Bu pa dönüş

A e KafaDengi Türkçe Testi 24. Genel olarak Osmanlı hapishanelerinin kaleler, tersaneler, askeri kışlalar gibi başka amaçlarla inşa edilmiş yapıların tadilat yoluyla dönüştürülmesiyle kullanıma açıldığını görmekteyiz. Osmanlı hapishanelerinin mimari sistemi, mahkûmların sınıflandırılmasına uygun olmayan topluluk sistemi şeklinde yapılandırılmıştır. Her ne kadar yayımlanan nizamnameler ile mahkûmların cinsiyet, yaş ve işledikleri suça göre sınıflandırılması düşünülmüşse de bu, tam olarak uygulamaya geçirilememiştir. Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri'nde XIX. yüzyılın ilk yarısından itibaren terk edilen topluluk sistemi, Osmanlı ceza infaz kurumları mimarisinin karakteristik bir özelliğini oluşturmaktadır. Topluluk sistemine uygun yapıların inşa edilmesi, sınıflandırma sistemine göre daha düşük-bir maliyeti gerektirmektedir. Bu parçadan hareketle Osmanlı Dönemi hapishaneleriyle ilgili aşağıdakilerin hangisi söylenemez? A) Suçlular üzerinde caydırıcı bir etkisinin bulunmadığı Parasal faktörlerin mimari seçimler üzerinde belirleyici olduğu C) Mimarlığa ilişkin hususlarda teori ve uygulamada farklar bulunduğu D) Avrupa ve ABD'deki hapishanelerden ayrılan mimari nitelikler taşıdığı 12% E) Genelde farklı amaçla inşa edilen yapıların tutukevi formuna çevrilmesi esasına dayandığı 25. Son yıllarda ağaç işleri endüstrisinde hafif yapılı, ahşap ocası malzemeler ve endüstri ürünü malzemeler ile

TEMPO SERS S i D) Başka mimarlara benzememe gayreti, onu yeni- lik yaratma çabasına yöneltmiştir. E) Mimarlığının son dönemlerinde kendini mimari açıdan tekrar eden yapılar ortaya koymuştur. 33. 1. Ataları asker millet olan Türklerin bugün bile askere gidenlerin törenle gönderilmesi II. Eski Türklerde ölen biri için yemek verilmesi Türklerin İslamiyet'i kabul etmesinden sonra da devam edilmesi III. Hindistan'da düğün öncesi kadınların iştahları- nı azaltmak için sol burun deliğini deldirip bir halka takması IV. 9. yüzyıla kadar devam eden gelenekte, Çinliler kaşlarını alıp ve yerine kaş çizip bunlara 'söğüt yaprakları', 'uzak tepeler' gibi sırdaşı isimler vermeleri V. Okyanus halkı olan Maori halkının bugün bile geleneklerini devam ettirip erkeklerin hem be- denlerini hem yüzlerini, kadınlar ise çene, üst boyun ve dudaklarına dövme yapması Yukarıda numaralanmış ifadelerden hangisi, "Uzun zamandır insanların yaşadığı yerlerde, hiç- bir mekân yalnızca mevcut durumdaki hâliyle al- gılanamaz; geçmiş, gündelik yaşamın rutini içinde mekânın algılanmasına bilinçli ya da bilinçsiz bi- çimde yön verir." cümlesindeki düşünceye örnek olamaz? A) Yalnız III B) Yalnız V D) II ve V C) I ve IV E) III ve IV

7. Bir sanatçının birbirinin devamı niteliğindeki olaylan ele alan romanlarına "sen" ya da "üçleme, dörtleme... gibi isimler verilir, Aşağıdakilerden hangisi Yaşar Kemal'e ait bir roman serisi değildir? A) Dağın Öte Yüzü B) Akçasazın Ağalan C) Yeni Yalan Zamanlar D) Bir Ada Hikayesi E) Kimsecik

ra in, ka 2. Ps â ) EYTED Nedir bu benim çilem Hesap bilmem Muhasebede memurum En sevdiğim yemek imambayıldı Dokunur Bir kız tanırım Çilli Ben onu severim O beni sevmez Oktay Rifat'in Tecelli şiirine ait olan bu dizelerle ilgili aşağıdaki saptamalardan hangisinde bir yanlışlık yapıl- miştir? A) Çekimli fiillerin tamamı geniş zaman kipindedir. B) Ek fiilin geniş zaman kipinin örneği vardır. C) Özneyle yüklemin kaynaşmasıyla oluşmuş birleşik yapılı isim bulunmaktadır. D) işaret zamirine yer verilmiştir. E) Ek fiilin geniş zaman kipinin 3. tekil kişi ekinin düşme örneklenmiştir.

24. 1. Tüm bu özelliklere sahip Beypazarı'na, Ankara'ya yolunuz düşerse mutlaka uğrayın. II. Beypazarı, Ankara'nın 98 km kuzeybatısında yer alan bir ilçedir. III. Bununla birlikte telkåri denilen gümüş işlemecilik, bakırcılık, yerel dokumacılık gibi el sanatları da Beypazarı'nda yaygındır. IV. Türkiye'nin en fazla havuç yetiştiren bölgesinde bulunan bu ilçe, ahşap evleri ve tarihi yapılarıyla ünlüdür. V. Beypazarı ayrıca yetenekli hanımların pişirdiği, Türk mutfağının seçme yemekleri ve Beypazarı kurusu ile de öne çıkmaktadır. Yukarıdaki numaralanmış cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak biçimde sıralandığında baştan ikinci cümle hangisi olur? A) I B) II C) III D) IV E) V

A) Zaman D) Soru B) Miktar E) Durum 3. (1) Bedri Rahmi, Akademi'deki ilk yıllarından sonra resmi- nin temel bilgilerini Paris'te, Andre Lhote'un akademisinde edinmesine karşın onun kübist ve konstrüktif yaklaşımını benimsememiş, Dufy ve Matisse'i kendine daha yakın bul muştur. (II) Paris'ten döndükten sonra Anadolu ve Trakya gezilerinde yaptığı resimler ve İstanbul görünümlerinde Dufy'nin renk ve çizgi anlayışının etkileri görülür. (III) Za- manla bu etkiden sıyrılan Bedri Rahmi, halk sanatını sağlam bir kaynak olarak görmüş; halk sanatından yola çıkarak yeni anlatım biçimleri aramıştır. (IV) Anadolu kilimlerinin geometrik, soyut biçimleri, çini, cicim, heybe, yazma ve ço- rapların bezeme düzeni ve renk uyumlarını kaynak olarak kullanmış, motifin ağırlık kazandığı süslemeci bir tutumla resimler yapmıştır. (V) Çeşitli teknikleri deneyerek gravür, mozaik, heykel ve seramik alanlarında çok başarılı ürünler vermiştir. Bu parçada numaralanmış cümlelerde kullanılan zart- lar ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A. cümlede zaman zarfı, miktar zarfı ve durum zarfı kul- lanılmıştır. B) II. cümlede edat öbeği, zaman zarfı görevinde kullanıl- mıştır. C) III. cümlede zarf - fiil grupları, durum zarfıdır. D) IV. cümlede zarf görevinde kullanılan sözcük yoktur. E) V. cümlede sıfatı derecelendiren bir zarf vardır. 23

39 ve 40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Doğanın, insana özgü kaygılar ve gayeler ile ilgili bir bağlamda algılanması ve bunlardan bağımsız bir bakış açısıyla ele alınması arasında bir ayrım yapmalıyız. Mesela kendilerini gerçekleştirmiş insanlar, doğayı yalnızca kendilerinden değil; bütünüyle insanlardan bağımsız bir şekilde algılamayı daha çok başarır. Bu, yaşadığı doruk deneyimleri sırasında ortalama insan için de geçerlidir. Böyle zamanlarda doğanın orada kendi içinde ve kendisi için var olduğu, belli bir sistem içinde mevcudiyetini sürdürdüğü, insanların amaçlarına yönelik olarak oraya konůlmuş bir oyun alanı olmadığı daha kolay görülebilir. 39. Bu parçaya göre doğayla ilgili aşağıdakilerden hangisi doğrudur? A) Insanın davranışlarını yönlendiren, itici bir güçtür. B) Özellikle ortalama insanın ilgi alanıdır. C) Varlığını bir düzen dâhilinde devam ettirir. D) Insan müdahalelerine ihtiyaç duyar. E) Basit eylemleri benzersiz tecrübelere dönüştürür.