Paragrafta Yardımcı Düşünceler Soruları

de Salep, bazı yabani orkide türlerinin kök yumrularının *** bir dizi işlemden geçirildikten sonra öğütülmesiyle elde cum ediliyor. Salebin bileşiminde, elde edildiği yöreye göre değişen oranlarda glikomannan, nişasta, şekerler, azotlu maddeler ve su bulunur. Salebin etkili madde si glikomannandır. Glikomannanın bir gramı, 200 ml suyu emer. Glikomannan bu özelliğinden dolayı bazı besinlerin, özellikle dondurmanın kıvamını artırmak ve geleneksel hekimlikte kabızlık gibi rahatsızlıkları gidermek, kanın serum ve lipid düzeyini düzeltmek amacıyla kullanılır. Glikomannan besinlerle tüketildi- ğinde suyu tutma özelliğinden dolayı besin emilimini geciktirerek tokluk hissi oluşturur. Kış aylarında içe- cek olarak yararlanılan salebin üretiminde çoğunlukla glikomannan içermeyen çayır salebi kullanılır. Ticari amaçla kullanılan başka bir salep çeşidi olan yayla sa- lebi, 700-1300 m yükseltideki yerlerde yetişir. 34. Bu parçaya dayanarak, saleple ilgili aşağıdaki yar- gilardan hangisine ulaşılabilir? A B) C) 36 34. ve 36. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. D) E) 35. Bu parçaya göre, aşağıdakilerin hangisi salebin, glikomannan içermesi nedeniyle etkili olduğu du- rumlardan biri değildir? Kanın serum düzeyini ayarlama Tokluk hiss oluşturma Kış aylarında içecek olarak kullanılma D) Kabızlık tedavisinde etkili olma C E) Kanda lipid düzeyini ayarlama A) B) Dondurma yapımında kullanılır. Tüm türlerinin besin değeri aynıdır. Kalitesini, yetiştiği bölgenin iklim özellikleri belir- ler. Bazı türlerinin üretimi yapılır. Gıda maddesi olarak tüketimi Türkiye'ye özgü- dür. Bu parçaya göre, salebin kivam artırıcı olarak kul- lanılmasında hangi özelliği etkilidir? A) İçeriğinde şeker bulunması B) Su tutma kapasitesinin fazla olması C) Geleneksel hekimlikte kullanılması D) Bir dizi işlemden sonra elde edilmesi Içeriğindeki maddelerin oranlarının değişmesi PC ba la A S r 3

2. PARAGRAF - X 1. Nábi, hikemi tarzin en önemli temsilcisidir. Hikemi tarz, hakimane söyleyişe önem veren, öğüt ve bilgi vermeyi ilke edinen, amacı okuyucuyu aydınlatmak, okuyucuya yol göstermek olan şiir anlayışıdır. Edebiyatımızda bu tarz, "Näbi ekolü" olarak da geçer. Näbi, eşya ve varlığı sürekli hakimane bir üslupla inceler. Prof. Dr. Mine Mengi'ye göre, "Nabi'nin ekol sahibi oluşu, onun düşünmeye ve düşün- dürmeye ağırlık veren sanat anlayışıyla ilgilidir." Nabi'nin bu hikemi tarz şiir anlayışının oluşmasında yaşadığı dönem koşullanının etkisi vardır. Abdülkadir Karahan bu konuyu şöyle açıklar: "Denilebilir ki Nâbî; çağının huzursuzluk ve hükümet yönetiminden başlayarak çeşitli meslek erbabi arasında yaygınlaşan zulüm, hile, yalan, rüşvet, mala. aşın rağbet, riyakarlık, her işe, menfaate bağlılık gibi kötü huylanın toplumu kemirmesi karşısında; fikir ve hikmetin gölgesinde rahat ve dağdağasız yaşamak iç arzusuyla dolu bir şahsiyettir." Raunt LR20D12T027 Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Tartışmacı anlatımdan yararlanılmıştır. B) Izlenimler aktanlmıştır. C) Bir kavram tanımlanmıştır. D) Karşılaştırma yapılmıştır. E) Tanık göstermeye yer verilmiştir. Ahmet Haşim'in şiire yaklaşımı, hem klasik edebiyat hem de Milli Edebiyat akımına ayak uyduran şairlerinkinden farklıdır. Saf şiir noktasında Yahya Kemal'le buluşurken birçok konuda ondan uzaklaşır. Yahya Kemal, plastik güzelliğin parıltısına kapılarak yüzeysel yapıyla uğraşır- ken Haşim, derin yapının magmasina inmiştir şiirlerin- de. Kendisinden sonra gelen şairler içinde, Necip Fazıl Kısakürek ve Ahmet Muhip Dıranas'ın onu diğerlerine oranla daha iyi anladığı söylenebilir. Anılan şairlerin şiir dokulan da Ahmet Haşim'le örtüşmektedir. Bu parçadan yola çıkarak "Ahmet Haşim" ile ilgili ola- rak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Yahya Kemal'in şiirinin biçim ve mana unsurlarından etkilenmiştir. B) Bazı şairlerin şiirlerinde onun şiirine özgü özellikler gö- rülmektedir. C) Aynı çağda yaşamış bazı şairlerden farklı bir şiir anlayı- şı benimsemiştir. D) Şiirlerinde görünenin altındaki derin manaları işlemiştir. E) Şiir anlayışı, Milli Edebiyat sanatçılarından farklıdır. TÜRKÇE TEST-27 3. (1) Ütopya, gerçekleşmesi olanaksız tasarı ya da düşünce biçiminde tanımlanmaktadır. (II) Bu ütopyalanın kimi sıra- dan, herkesin hayal edebildiği gibi; kimi ise özgündür. (III) Herkesin kendine özgü bir ütopyası olduğu söylenebilir. (IV) Işte, herkesin ruh dünyasında var olan bu kavram, şairler için özel bir yere sahiptir. (V) Çünkü şiir, somut dün- yadan sık sık uzaklaşıp kendisine soyut dünyalar kuran bir sanattır. Bu parçanın anlamlı bir bütün oluşturabilmesi için hangi cümlelerin birbiriyle yer değiştirmesi gerekir? A) I ve III B) Il ve Ill C) Il ve IV D) Il ve V E) Ill ve V Ang 4. Akşamın ilerleyen saatlerinde, acılara sığınak olan, düşün- celere liman olan mavi bir deniz, sevimli yüzünü bize gösterir. Bütün bu kavramlar; kadın, akşam, deniz ve şair, hüzünden anlamayan, yalnızca maddeyle ilgilenen insana yabancıdır. Çünkü bu tür insanlar, şairi böyle hayallenme- leri için "budala", kadini ise yalnızca genç bir kadın olarak değerlendirir. Böyle bir değerlendirme, somut dünyanın gözlüğünden çıkmıştır. Oysa anlam gözlüğünden bakıldı- ğında kadın gençliği için değil, içinde taşıdığı hüzün için güzeldir. Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Sanatçı, gecede saklı güneşin ışığını ilk hisseden, dev- rim dalgasının kokusunu ilk duyumsayandır. B) Derinliği kazmak ve görünenin altındaki derinliğe ulaş- mak için şiirin anlam katmanlarına inmek gerekir. C) Şiiri bir kaliba sığdırmak zor ama toplumsal olaylar el- bette şiiri tetikler. Deba D) Bir şiirin ifade ettiği derin manalan anlayabilmek için şairin hayatını bilmek gerekir. E) Okur, okuduğu şiirde kendi yaşamına değen, dokunan bir şeyler bulmalıdır. Yaprak Test RPIM ğıdaki gib sayıları ankli - or. lar ile E

8. 8-9. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Zenofobi, yabancı korkusu-nefreti anlamında olup kişinin yabancılardan ya da bir şekilde kendisinden farklı olan insanlardan korkmasına ve nefret etmesine verilen addır. Değişik olanın tehlikeli olduğu düşüncesiyle oluşan bir korkudur. Bu korku, korkunun nesnesiyle karşı karşıya kalan hastanın aşırı bir kuruntuya kapılmasına yol açar. Zenofobi iki türde kendini gösterir. Birincisi bir topluluğun içinde olan ama o topluluğun bir parçası sayılmayan bir gruba karşı duyulan korkudur. Bu genellikle göçmenler ya da azınlıklar olur. Zenofobinin bu türü göç ve en kötü durumda soykırım gibi vahşi ve saldırgan tepkilere de yol açabilir. İkincisi ise temelde kültüreldir ve bu durumda korkunun nesnesinin, yabancı sayılan kültürel farklılıkları- dır. Bütün kültürler dış etkilere maruz kalmaktadır ancak kültürel zenofobi genellikle belli şeylere yönelmiştir: Başka dillerden gelen sözcükler, içinde yaşanılan toplum tarafın- dan benimsenmeye başlanmış tutumlar gibi. TÜRKÇE TEST-28 Bu parçada aşağıdaki sorulardan hangisinin yanıtı yoktur? A) Zenofobinin meydana gelmesindeki etkenler nelerdir? B) Zenofobi hangi biçimlerde ortaya çıkar? C) Zenofobi, hangi tepkilere neden olmaktadır? D) Zenofobi kişinin ruhsal durumunu nasıl etkiler? E) Zenofobi tüm korkuların ana kaynağı mıdır? 9. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır? A) Açıklama C) Betimleme Öğrenci No E) Tanık gösterme B) Tartışma C) Öyküleme Cevaplar ort le" disi- Uc 2 değinmesi ip sanatçıları mesi Yaprak Tes

ayi stur. ne sme la 3. En sadık dostumuz, gölgemizdir; o bile yoldaşlık etmek için güneşli havaları bekler. Bu cümlede aşağıdakilerden hangisinin belirtildiği savunulabilir? A) Dostların kötü zamanlarda ortaya çıktığının B Kusursuz dostun olmayacağının C) Her şeye bahane bulan insanların gerçek dost ola- mayacağının D) Sadık dostları sadece güneşin ortaya çıkardığının E) Her yönden güvenilir dostların bulunabileceğinin kavrama testi ünive

5 Yanlış bir inanışla büyütülüyoruz. "Ağlama, ağlamak zayıflık belirtisidir." diye. Bu özellikle erkek çocuklara söylenir. Oy- saki ağlamayı öğrenmek de insanın erdemlerinden biri değil midir? Bu erdemi çocuk okuyarak da kazanabilir. Bu konu- da Kemalettin Tuğcu'nun üzerine yoktur. Kemalettin Tuğcu, okurlarını ağlatarak büyüten bir yazardır. Yoksul insanların, zavallı çocukların hikâyelerine karıştıkça taşıdığınız kalbin acılara duyarlı yanları konuşacak ve ağlayacaksınız. Başka- larının yaşadıklarına ağlayabilen insanların yüreği ne kadar incelmiştir. Hangi kötülük, hangi zorbalık geçer onların yöre- sinden? Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? A) Kemalettin Tuğcu'nun eserlerinin yüreğe seslendiğine B) Ağlamayı bilen insanların kötülükten uzak olacağına Kemalettin Tuğcu okurlarının hepsinin duygusal yapıda olduğuna D) Ağlamayı bilmenin insanın erdemlerinden biri olduğuna E) Kemalettin Tuğcu'nun ele aldığı konuların okuyucunun kalbini yumuşattığına

2. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yansıma bir sözcük kullanılmamıştır? A) Kapının gıcırtısı beynimize işledi. B) Gök gürültüsü beni her zaman korkutmuştu. C) Üzerindeki gömlek tiril tirildi. D) Arabalar vızır vızır geçiyordu sokaktan. E) Köpek havlamaları bütün gece sürdü.

abejon 2. Nefes almak ve uyumaktan sonra en sık yaptığım eylem ertele- mektir. Bir buçuk yıl önce Prokrastineyşın kitabını satın aldığım gün ilk 30 sayfasını okudum. Gerisini sonra okurum diye bırak- tim. Ertelemek, aslında kendimi sabote etmek) Bunu biliyorum. Ama kurtulmak için çözümü hep sonralara bırakıyorum. Beni çö- zülmemiş problemler yığınıyla baş başa bırakıyor. Mükemmeli- vetçi olmamdan mı kaynaklanıyor bu acaba? Belki de... En bü- yük hayalim erken kalkıp yürüyüş yapmak. Ama bunu son bir yıl- dır başaramadım. Bunları söyleyen birinin, erteleme konusunda aşağıdakilerden hangisini yapması beklenebilir? A) Kurtulmak için atacağı adımları hep gelecekteki bir güne öte- leme B) Bir uzmandan yardım alıp yaşamını bir düzene sokma C) Kendi hayatının sorumluluğunu alma yolunda irade ortaya koyma D) İşleri erteleme davranışına kararlı bir şekilde dur deme E) Davranışlarına etki eden birinden aldığı tavsiyeleri uygula- ma

2. (1) Hayat mücadelesinde yorgun düştüğünü hisseden insanlar vardır. (II) Ya da tam aksi bir şekilde bitmek bilmeyen bir enerjiyle hayata asılıp önüne geleni ezip geçenlere şahit oluruz. (III) Hayata anlam veremeyip kafası karışanlar veya çok fazla anlam yükleyip içinden çıkamayanlar, başkaları tarafından anlaşılmamaktan şikâyet edenler veya insanları anlayamamaktan dert yananlar... (IV) Hep birlikte yeniden düşünmeliyiz: Biz, aslında neyiz? (V) Peşinden koştuğumuz ne varsa gözden geçirmeliyiz; lüzumsuz meşgaleler ve mesnet- siz saplantılarla, hakka ve hakikate gözlerini kapayan insanların neden çığ gibi arttığını tartışmalıyız. NOOY Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili aşağı- dakilerden hangisi yanlıştır? A) I. cümlede, kişisel görüşe dayalı bir saptama yapıl- mıştır. B) II. cümlede, kendisinden önceki yargıya bir ekleme yapılmıştır. C) III. cümlede, insanların yenilgi ve başarısızlığı vur- gulanmıştır. D) IV. cümlede, insanların neyi sorgulaması gerektiği belirtilmektedir. E) V. cümlede, tartışılması gereken sorunlarla ilgili ör- nekler verilmiştir.

25. Edebiyat yaşamımda olmazsa olmazlarım yok mu? Elbette var benim de kimi ilkelerim. Her konuda kalem A oynatmadığımı söylemeliyim en başta. Okurlarımın ilgisini çekecek ve onları cezbedecek konular bulmayı önemserim. Çünkü kanaatimce bir yazar, her ne kadar üslup yönünden yetkin olsa da kapsam bağlamında yazım ortamına kendine has bir şeyler ve buna bağlı olarak yenilik getirmek mecburiyetindedir. Şunu da söylemeden geçemeyeceğim: Yazar okurlarını saracak bir konuyu ortaya koymak zorunluluğunda olsa da söyleyiş yönünden kılı kırk yarmalı, dili işleyerek kullanmalıdır. Bu parçada konuşan sanatçı aşağıdakilerin hangisiyle nitelendirilemez? A Içerik farklılığını sağlama amacı gütmektedir. By Anlatımını titizlik anlayışıyla oluşturmaktadır. C) Üslup özgünlüğüne ulaşmak için çaba göstermektedir. Bazı yazınsal prensipleri bulunmaktadır. Albenisi olan içeriklerle eser verme isteği taşımaktadır.

26. Anne karnındaki bebeğin parmak izi iki ila altıncı ay arasında gelişir. Bu süreçte derideki orta tabaka, parmak uçlarındaki iç ve dış tabakalara kıyasla daha hızlı büyür. Bu deri zamanla büzüşerek çıkıntılardan oluşan parmak izini meydana getirir. Parmak izinin desenini fetüsün hareket ederken etrafındaki şeylere dokunma şekli belirler. Geçmişte nesneleri tutmamızı kolaylaştırdığı düşünülmüş olsa da son araştırmalar, parmak izinin bu özel yapısının pürüzsüz yüzeyleri kavramayı zorlaştırdığını ancak dokunma hassasiyetini oldukça geliştirdiğini gösterdi. Bu parçada parmak iziyle ilgili aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir? A) Fiziksel yapısının nasıl oluştuğuna B) Yapısının kişiye özgü olduğuna C) Oluşumunun başlangıç evresine D) Kişiye ne tür bir fayda sağladığına E) İşlevine dair yanlış bir kabule E) Işlevine dair yanlış izni olmaksızın HOTHERHOR azılı izni olmaksızın ılamaz.

8. Son yıllarda arama motorlarına alternatif olarak keşif motorları ön plana çıkmaya başladı. Keşif motorları, sizi aradığınız sözcüklerle ilgili sitelere yönlendirmek yerine, o konuyla ilgili bilgiyi size doğrudan sunuyor. Bunu yapabilmek için aramayla ilgili bilgiyi sonuç sayfasında +sunan bilgi kutucukları kullanılmaya başlandı bile. İnternetteki devasa bilgi denizinde aradığınızı bulmanın ne kadar zor olduğu düşünüldüğünde keşif motorları kullanıcılar için iyi haber. Öte yandan bu durum, ağ sayfası sahiplerinin pek de hoşuna gitmiyor çünkü kullanıcı, ağ sayfasına uğramadan içeriklere ulaşabiliyor. Keşif motorlarının kullanımı yaygınlaştıkça her geçen gün daha az kişi sonuç sayfasındaki ağ sayfalarına tıklıyor. Bu parçadan aşağıdakilerin hangisine ulaşılamaz? A) Kullanıcıya pratik çözümler sunan keşif motorları ağ sayfaları için tehdit oluşturur. B Kullanıcılar, internet alanındaki kolaylığını göz önünde tutar. C) Ağ sayfalarının daha fazla içerikler üretmesi gereki D) Keşif motorları internet süresini kullanıcılarınınkinan E) Ağ sayfası kullanım için nitelikli n bilgiye ulaşma öncelikleri keşif motoru farklıdır. rusy vazifazni maksızın

12. Hiçbir yapıt, hayata ayna tutmadıkça, aldatıcı sanat ol maktan kurtulamaz. Aşağıdaki cümlelerin hangisi bu cümleye anlamca en yakındır? A) Her yapıt, gerçek sanatçının düş gücüyle yeniden bi- çimlenir. B) Bir yapıtın kalıcı olması, gerçeği yorumlamasına bağ- lıdır. C) Sanat eserleri, yaşanmış gerçek olaylan aktarır. D) Bir yapıt, gerçeği anlattıkça, bize yeni şeyler katar. E) Sanat eseri, gerçeği yansıttığı müddetçe, yanıltıcı ol- maktan uzaklaşır. ▷ Doğru ▷ Yanlış

9. Bir Hitit kenti olan Ankuva'nın yerine sonraları Frigya kenti olan Ankyra kurulmuş. Söylenceye göre Frigya kralı Gor- dias'ın oğlu Midas, bir gün bozkırda bir gemi çapasına rastlamış. Frigcede "capa" demek olan Ankyra, bu yeni kentin adı olmuş. Bozkırın ortasında gemi çapasının ne işi olduğu, araştırmacıların kafasını kurcalamış. Buranın bir zamanlar bir iç deniz olduğu görüşleri ortaya atılmış. Oy- sa bunu Ankyra sözcüğünün diğer anlamlarında aramak gerek. Ankyra'nın bir diğer anlamı da "yol kesen" demek. Gemileri durdurmak için kullanılan demirlere benzetme ya- pılarak "yol kesen" denmişti buraya. "Yol kesen" ise böl- gede güvenlik amaçlı yapılan kaleydi. Onların çevresinin bir yerleşim yerine dönüşmüş olması daha olası görünü- yor. Selçuklu Dönemi'nde üzüm bağlarından dolayı Farsça "üzüm" demek olan "engür" sözcüğünden yola çıkılarak kente Engürü adı verildiği de anlatılanlar arasında. Anka- ra Kalesi halka angaryayla yaptırıldığından buraya angar- ya adından yola çıkılarak Ankara dendiğine dair bir rivayet de var. Bu parçada Ankara ile ilgili olarak aşağıdakilerden han- gisine değinilmemiştir? A) Tarihte farklı uygarlıkların etkisinde kaldığına B) Adını kaleyle ilişkilendiren farklı görüşlerin olduğuna C) Denizle bağlantısını gösteren kanıtların ortaya çıktığına D) Adının nereden geldiğine yönelik farklı görüşlerin ol- duğuna t E) Adının kökenini aynı sözcüğün farklı anlamlarıyla iliş- kilendiren görüşlerin olduğuna

3. Kitap bilgi birikiminin vazgeçilmez bir parçası olup insan gelişimine en çok katkı sağlayan araçtır. Geçmişte birçok büyüğümüz, başarılarının birçoğunu kitap okuma sayesin- de kazanmışlardır. Osmanlı Devleti'nin birçok hükümdarı kitap okuma sayesinde çoklu zekâ alışkanlığı kazanmış olup pratik zekâları sayesinde birçok başarıya ulaşmışlardır. Maalesef günümüzde insanların çoğu bilgi gereksinimine ihtiyaç duymamaktadır. Bunun en büyük sebeplerinden biri gelişen teknolojinin yanlış kullanılması sonucu oluşan han- tallıktır. Yani Türkiye açısından, birçok gencimiz televizyon ve oyun bağımlısı hâline gelip bilgiye eksik kalmışlardır. Gelişmiş toplumların çoğu kitap okuma alışkanlığı sayesin- de bugünkü konumlarını elde etmişlerdir. Aşağıdakilerden hangisi bu parçadan çıkarılabilecek bir yargı değildir? A) Kitap okumak kişinin başka alanlardaki başarısını da olumlu etkilemektedir. B) Çağımızda bilgiyi kazanma yollarında değişiklikler ol- muştur. C) Çağdaş toplumlar kitap sayesinde bugünkü seviyeleri- ne ulaşmışlardır. D) Gençlerimizin kitap okumaları için teknolojiyle olan iliş- kisini kesmek gerekir. E) Teknoloji bağımlılığı yüzünden gençlerimizin kitaba olan ilgisi azalmıştır.

27 "Sanatçı da asalak gibi çocukluğundan beslenir." önem- li bir saptama. Geriye dönüp baktığınızda en saf, en masum ve en az kirlenmiş yıllarımız çocukluğumuzdur. Bu yüzden sanatın beslendiği bir anakara gibidir ço- cukluk. İnsan belleğine en son giren en önce çıkar diye bir bilgi vardır nörolojide. Aşağıdakilerden hangisi bu sözleri söyleyen bir ya- zarın düşüncesi olamaz? A) Yıllar geçtikçe yakın zaman olaylarını daha çabuk unuturuz. B) Çocukluk yılları zannedildiğinden çok daha zengin ve şaşırtıcıdır. C) Geçmiş giderek kristalize olur ve tüm ayrıntıları net şekilde hatırlanır. D) Geleceğe dair belirsizliğin olduğu dönemlerde geçmişe sığınılır. E) Edebiyat dünyasındaki masumluğun başlangıcı çocukluğumuzdaki saflıktır.

1. "Edebiyat toplumun aynasıdır." sözünü çok duy- muşuzdur. Peki, nasıl bir aynadır bu? Her şeyi bütün çıplaklığıyla gösteren; söylenemeyenle- ri, üstü örtülenleri ve görmezden gelinenleri korkusuzca dile getiren bir ayna. Baktığımızda bize sadece kendimizi değil, bizimle aynı kül- türde nefes alan, aynı acı ve hüzünleri, aynı mut- luluk ve sevinçleri paylaşan insanları gösteren bir ayna. Aynaya karşı tutulan bir aynada iç içe geçmiş sonsuz sayıda ayna görüleceği gibi son- suz sayıda hayat gösteren bir ayna. Öyle bir ay- na ki aynaya nereden baktığımıza göre göre- ceklerimiz değişmekte, ayna bakışımıza göre bi- ze farklı hayatlar ve yüzler göstermekte. Böyle- ce edebiyat sadece toplumun aynası olarak kal- mayıp dünyaya dair hem tanıdık hem de yaban- ci manzaralar sunan bir "pencere" görevi gör- mektedir. Bu parçadan edebiyatla ilgili olarak 1. Yaşananları en sade hâliyle aktarır.X II. Her insanın kendini bulacağı yaşamları ak- tarır. III. İnsanı yeni bir insan hâline getirir. IV. Farkındalık sağlayarak yaşananları bize yan- sıtır. yargılarından hangilerine ulaşılamaz? A) Yalnız III B) I ve II D) I ve IV E) III ve IV C) II ve III