Paragrafta Yardımcı Düşünceler Soruları

insanın içini dökmeden edemediği dakikalar olur. Bir dost, bu da- kikalarda erişilmez bir değer kazanır. Ama her şey, bir dosta söy- lenmez ki! Hele bir insan bir yazarsa, içinin gizli kıvrımlarını gör- mesini biliyorsa bu işi masanın başına geçip kalemi eline almadan edemez. İşte günlük dediğimiz, yazarın kendi kendisi ile alçak sesle konuşmasından başka bir şey olmayan, o günü gününe tu- tulmuş hatıralar, bu iç dökme ihtiyacından doğmuştur. Böyle bir yazar, kendisi için günlüğünü tutar. Bu bakımdan, sessiz bir ko- nuşma olan bu çeşit günlükleri bir edebiyat türü saymaya imkân yoktur. Bu parçada, 1. Günlük türünün ortaya çıkmasını neye bağlıyorsunuz? 11. Dostlara söylenemeyen şeylerin yazılmasının sakıncası var mıdır? III. Günlüklerin yazınsal tür sayılmamasının nedeni nedir? IV Kişisel yaşamı konu alan türler tarihe tanıklık edebilir mi? sorularından hangilerinin cevabı yoktur? A) Yalniz II Nollyelv B) I ve C) II ve IV D) II ve IE)Yalnız IV 5. II. yüzyılda Roma İmparatorluğu'nun zulmü

C) Detaylarda kurallarından olan tek etki ve odak ihmal ediyor gözükse de bütünlüğü korumada başarılı oluyor. D) Okuduğu çizgi romanlarla seyrettiği filmlerle karmaşık hayat içerisinde kendilerine yer edinmeye çalışan kah- ramanları, dışlanmışlık duygusu ile okurlarına sunuyor. E) Kişileri ve olayları anlatırken ana mekânların, başka- rakterlerin üzerinde yoğunlaşması onun romanlarında merakı, gerilimi, sürükleyiciliği ön plana çıkarıyor. alanlardan biri de sosyal 1343 2. ---- Günümüzde insanın kendine medya Ozellikle fotoğrafların ön plana çıktığı paylaşım si- teleri, görselliğin son derece önemli olduğu çağımızda bu iş için Çünkü fotoğraf dünyanın her köşesinde anlaşı- lan tek dildir ve bütün ülkeler ve kültürler arasında sanlık ailesini birbirine bağlar. Fotoğrafın diliyle dünyanın bir ucundaki Norveçli bir kadının günlük yaşantısından Hindistanlı bir moda tasarımcısının kreasyonlarına kadar olabilirsiniz. birçok konu hakkında Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden han- gisi getirilemez? A) fikir sahibi B) bulunmaz Hint kumaşı C) köprü kurarak D) biçilmiş kaftan E) ayna tuttuğu Ortaöğretim G

. (1) Türkiye farklı çevrelerin birlikte yaşadığı, karşı- laştığı, bazen de çatıştığı bir coğrafyadır. (II) Gös- terime yeni giren dizi, bu grupları ve bu çevrede yaşayan insanları anlatıyor. (III) Dizi, sinematog- rafik unsurlarıyla büyüleyici ama asıl başarılı yönü ülkenin sosyolojik karşılaşmalarına bu kadar derin- likli yaklaşabilmesi. (IV) Diziyi izleyen herkes, ken- dini o karşısında gördüğü, çatıştığı insanın yerine koyarsa senaristin rüyası gerçekleşecek. (V) Uma- rim bu coğrafyada da hayat, dizideki gibi uzlaşarak sürer gider. Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili ola- rak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) I cümlede bir saptama yapılmıştır. B) II. cümlede içerikle ilgili bilgi verilmiştir. C) III. cümlede olumlu eleştiriler sıralanmıştır. D) IV. cümlede koşula bağlılık söz konusudur. E) V. cümlede gelecekle ilgili bir varsayım cümlesi vardır.

B B B 38. Yerin çamurunda sürünürken bile ta göklerde kahraman ruhların yüceliğini görmekten geri kalmam. Yaptıklarımın değilse bile düşüncelerimin düzgün olması, hiç olmazsa bu önemli yanımın bozulmadan işlemesi bana çoktur bile. Ba- caklarım tutmazken irademin sağlam kalması az şey de- ğildir. Yaşadığımız çağ, öylesine bozulmuş ki erdemin ya- şanması şöyle dursun tasarlanması bile bir hayli zor. Yal- nız okul sözlüğünde kalmışa benziyor erdem. Bu parçadan aşağıdakilerden hangisine varılamaz? A) Ne kadar zor durumda olursak olalım, hiçbir zaman ya- şama sevincimizi kaybetmemeliyiz. B) Ruhumuzun yüceliğinin farkında olmalıyız. CY Yaptıklarımız olumsuz olsa bile düşüncelerimiz olum- Au olmalıdır. D) Yaşadığımız çağda erdemli yaşamak mümkün olmadı- ğı gibi bunu düşünmek bile çok zor. E) imkânlarımızın sınırlı olması düşüncelerimizin de sınır- li olmasına yol açar.

33-34. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Bebekler iki yaşına geldiklerinde artık yürüyebilen, düşü- nebilen, konuşabilen, akıl yürüterek tutarlı davranışlar gös- termeye başlayan birer minik insan hâline gelirler. Bu yaşta insanların isimlerini bilirler, basit şarkıları ezberleyebilirler hatta bir önceki gün ve bir önceki hafta içinde olanları hatır- layabilirler. Ancak tüm bunları zaman içinde unuturlar. Ha- fızaları bir iki önemli görüntü dışında tamamen silinir. Bilim insanları tecrübelerimizi saklayan hafızamızın, beynimizde anı veya öykü şeklinde organize olduğunu ileri sürüyorlar. Bu görüşe göre üç yaşından küçükler, bu yeteneğe sahip değil. Hikâye ve anılarını anlatamıyorlar daha doğrusu hikâ- yenin kurgusunu yapıp kişileri yerlerine oturtma yeteneğine ancak üç yaşından sonra sahip olabiliyorlar. İnsanlar, üç yaşından önce zaman, yer ve karakter kavramlarını anlaya- mıyorlar. Üç yaşından küçükler çok düzgün konuşabildikleri; anlayış, seziş ve hafıza yeteneklerine sahip oldukları hâlde tüm olanları bir bütün içinde şekillendiremiyorlar, bunu ileride anlatabilecek bir hikâyeye dönüştürüp hafızaya kaydedemi- yorlar. Bir başka deyişle hafızamız, hayatta ne yaptığımızı ve ne yapıldığını kavramaya başladığımız 3-4 yaşlarında çalışmaya başlıyor ve daha önce olan olayları hatırlamamız mümkün olmuyor. 33. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisi kişilerin üç yaşından önceki yaşantıları hatırlayamama sebebi- dir? A) Yer, zaman, karakter kavramlarını anlayamayıp yaşa- nanları birleştiremeyerek öyküleştirememeleri B) Zihnin bazı kavramları unutmasıyla bunları daha sonraki yıllarda bir araya getirememeleri C) Karmaşık olan olayları üç yaşına kadar sıraya koyama- yıp bunları hatırlayamamaları D) Bir öykünün nasıl kurgulandığına yönelik birikime sahip olmamaları E) İletişim kurma yetisine sahip olmadıklarından her şeyi unutup anımsayamamaları

22. Keşanlı Ali Destanı giriş müziği ile başlar, manzum sözlerle sonuçlanır. Eserin "Birinci Bölüm" başlığının altında yer alan "Takdim"de sahnede görünen Hidayet, makamsız sesiyle şarkı söyleyerek bir kağıda basılmış resimli şarkı sözlerini seyircilere uzatır, bir ara durur. Seyirciye bakarak "Haydi başlasın oyunumuz." der ve "Sinekli Dağın Efesi Keşanlı Ali Destanı"nın Ali'nin fizik özelliklerini veren ilk dörtlüğünü okumaya başlar: "Morgol gömlek giyerdi Gümüş köstek takardı Hafif şehla bakardı Yaktı mı kalpten yakardı" Böyle bir girişle Hidayet, sahnelenecek oyunu seyircilere takdim işini yerini getirir. Hidayet'ten sonra söz alan Şerif: "Hoş dostum diye başlayım söze Hoş olsun beyler kıssamız size Şu suret Keşanlı Ali'yi gösterir Destanı var işte her yerde söylenir" söyleyişiyle dikkatleri oyunun başkişisi Ali üzerinde toplar. Bu arada devreye giren koro, "Edelim meclise bir kıssa beyan Kıssadan hisse ala arif olan" beyitiyle seyircilere bir hikâye takdim edileceğini haber verir. Bu parçadan, Keşanlı Ali Destanı'yla ilgili aşağıdaki tespitlerden hangisi yapılamaz? A) Şerif'in, oyunun başkişisi Ali'ye dikkatleri toplarken kullandığı "Hoş dostum diye başlayım söze" ifadesi. Karagöz oyunu ve meddah hikâyesi benzeridir. B) "Şarkı sözlerini seyircilere uzatır" ifadesi, oyunun epik tiyatroya has bir teknikle kurgulandığını gösterir. C) Oyun kişilerinin kimlikleri ön plana çıkarılırken onların ağız özelliklerinin verilmesine de özen gösterilmiştir D) Orta oyununda olduğu gibi müzik eşliğinde tanıtım yapılmaktadır. E) Koronun hikâye takdim edileceğini haber verirken söylediği beyit, tarzı ve kullandığı "kissa" sözcüğü geleneksel tiyatro ile kurulan bağı göstermektedir.

38. Japonya Toplum 5.0'a hazırlanıyor. Bu teknolojiyle birçok çevresel ve sosyolojik sorunun üstesinden gelecek. Her tür alan- da verimliliği artırarak yeni pazarlar oluşturacak ve canlı bir ekonomik toplum gerçekleştirecek. Bu yeni teknolojiyle yapıla- bilecek uygulamalardan bazıları şunlar: Artan yaşlı nüfusun bakımı için uzaktan sağlık ve takip yönetimi, ulaşım ve nakliye araçlarının insansız bir teknolojiyle işlemesi; akıllı sensörlerle yolları, köprü ve barajları kontrol etme; nakitsiz ödeme için blokchain uygulamasına geçme. Sosyal kredilendirme puanıyla bireyler toplumda davranışlarına göre belirlenecek.. Daha birçok yeni nesil uygulamayla Japonya Toplum 5.0'a tüm ülkelerden önce geçmeyi planlıyor. Bu parçada Japonya ile ilgili aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? Toplum 5.0 uygulaması için hazırlıklar yapıldığına B) Sonraki dönemler için nakitsiz ödemeye geçileceğine + C) Toplum 5.0'a dünyada en önde girmeyi planlandığına + Toplum 5.0 uygulamasıyla birçok problemin çözüleceğine + EXYeni teknolojilerin hayatın birçok alanında kullanılacağına

4 9. Türk damak tadının eşsiz örneklerinden biri de Türk kahvesidir. Osmanlı Dönemi'nde Anadolu'ya giren ve pişirme yöntemi, kokusu ve köpüğüyle kendine özgü bir kimlik kazanan "Türk kahvesi", bu isimle de dünyaya açıldı. Misafir ağırlama, dinî bayramlar, sohbetler ve kız isteme gibi merasimlerin olmazsa olması hâline gelen Türk kahvesi, başlı başına bir kültür oluşturdu. Türkiye'de yetişmeyen bir ürün olduğu hâlde pişirme yöntemiyle dünyaca meşhur olan Türk kahvesinin tadının koruma altına alınması ve gelecek nesillere de sağlıklı bir şekilde aktarılması amacıyla İzmir Ticaret Odası tarafından coğrafi işaretle korunması için 2012 yılında Türk Patent ve Marka Kurumuna başvuruda bulunuldu. Bu parçadan Türk kahvesiyle ilgili olarak, I. Osmanlılar tarafından keşfedilip tüm dünyaya yayılmıştır. 11. Türk kültürü içinde kendine özgü bir yer edinmiştir. L H. Rişirme şekli ve tadı, Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından koruma altına alınmıştır. yargılarından hangileri çıkarılabilir? A) Yalnız I B) Yalnız C) Yalnız III D) I ve II EI ve III tonguç kampüs 11,

7. 8. Aşağıdaki parçalardan hangisi "Algı; dışsal nesnelerin bilincinde olma, onları kavrama ve sentezleme yeteneğidir." düşüncesine uzak düşmektedir? A) Algı sayesinde bireyin çevresiyle ilişkileri çeşitlenmektedir. Birey, bilen bir varlık olarak algıların onlardan yeni çalıştırdığında cisimleri sınıflandırır ve bütünler oluşturabilir. B) Insantarda algı, bilinçli bir tanıma çabasının parçasıdır. Bu bakımdan nedenlerin bilgisine erişebilecek seviyededir. İnsan, son tahlilde, algılarını organize eden akıllı bir varlıktır. Algida bir şeye dikkati yönelterek onun bilincine ulaşma söz konusudur. Dış âlemin tanınmasında algı olmazsa olmazdır. D) Algının niteliği bakımından söylenebilecek olanlar sınırlıdır. Algıya geniş nitelikler yüklemek birçok soruna yol açmaktadır. E Algrama; var olana ilişkin sınırlar ve dış dünya hakkında bilgi, duyu organlarından gelen malumat, farkına varma, bilincinde olma ya da duyu verilerinin alınmasıdır. Algı, var olan her şeyin var olma tarzlarını ilgilendiren kapsamlı bir süreçtir. yılla Ba ya A

2. (1) Edebiyatla bilim arasında farklı şekillerde ilişki söz konusudur, bu ilişkinin temelinde her ikisinin de insan etkinliği olması vardır. (II) Edebiyat da bilim de insana yöneliktir, insan içindir. (III) Edebiyat ve bilim birbirinden farklı yöntemler kullanır. (IV) Ede- biyat kendi alanındaki üretiminde öznel bir bakışla güzelliğe ulaşmayı, kişiye estetik zevk kazandırmayı amaçlar; bilim ise deney, gözlem, araştırma vb. yön- temlerle gerçeğe ve doğru bilgiye ulaşmayı amaçlar. (V) Edebiyat öncelikle fizik, kimya, biyoloji gibi de- neysel bilimlerle doğrudan ilişki içindeyken psikoloji, sosyoloji, tarih, felsefe gibi sosyal bilimlerle dolaylı bir ilişki içindedir. Numaralanmış cümlelerden hangisinde bir bilgi yanlışı vardır? A) I B) II C) III D) IV E) V 9. Sınıf Kazanım Değerlendirme Sınavı -3 2

21221209 31. Türkiye'de kemik bir tiyatro seyircisi var ancak asla yeterli değil. Tiyatronun ülke nabzını tutabilmesi için seyircinin daha çok artması lazım. Ancak şu hususu da belirtmeden geçemeyeceğim: Bizim tiyatro seyircisinin en kötü yanı, temsil esnasında sürekli telefonunu kontrol etmesi. Ah bu akıllı telefonlar, ah! Bu parçada aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir? A) Akıllı telefonların tiyatro seyircisinin dikkatini dağıttığına B) Tiyatronun ülke gündeminden düşmediğine C) Tiyatro seyircisinin temsilin hakkını vermediğine D) Tiyatroyu sürekli takip eden bir izleyici kitlesi olması gerektiğine E) Geniş kitlelere seslenemeyen tiyatronun etkisiz kalacağına as sä A 8

21221209 27. Bu görselden hareketle aşağıdaki çıkarımlardan hangisi yapılamaz? A) Öğretmen, grupları dolaşarak süreci izler. B) Ortam, öğrenci merkezli olarak düzenlenmiştir. C) Öğrenciye iş birliği yap mesajı verilmektedir. DÖğretmen aktif, öğrenci pasif konumdadır. E) Ortam, dersin nasıl işleneceğine yönelik bir ileti barındırmaktadır. 29. Bulas günc kon bili üs B C

20. Edebi türler içinde roman, hikâye, tiyatro vb. türlerin çoğunlukla insan ilişkilerine yöneldiği bilinmektedir. İnsan topluluklarının yapısı, gelişmesi, olaylar karşısında tepki ve tutum- ları ise toplum biliminin alanına girmektedir. Dolayısıyla edebiyat bize toplum hayatındaki dalgalanmaları, gelişme ve olgunlaşmayı gös- termektedir. Yazarların kaleme aldıkları edebi eserler aracılığı ile bir toplumun yapısı, kültü- rel gelişimi ve geçirdiği değişimler hakkında ipuçları elde etmekteyiz. -----. Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? A) İnsanların iç dünyalarında meydana gelen gelişmeler toplum biliminden çok, psiko- lojinin ve edebiyatın konusudur B) Oedenle toplum bilimini öğrenmeden oman, hikâye, tiyatro gibi türlerde eser yazmak çok zordur C) Sonuç olarak psikoloji, farklı bir bilim alanı olmanın yanında bazı edebî türlerin de ilgi alanlarından biridir D) Öte yandan edebiyat, tarih ve toplum bi- limi arasında birçok bakımdan yakın ilişki söz konusudur E) Bu nedenle psikoloji, insanın bireysel yön- lerini ele alırken onun diğer bireylerle olan ilişkiler düzlemini de sorgular final dergisi 21. Kuy torlu ama lums deği ve d Orha Ana kat Yuse onu yapı duğ Bu nin B) C DY 22. Ses asılı dön yaz gün sizli büt vira ilk hiç dun Bu dak

31. Bir kişilik testini tamamlayanlara tamamen rastgele seçimle yz iyi ve kötü notlar verilmiş, lyi not alanlar, testi inandırıcı ve genel olarak geçerli bulmuş. Tesadüfen kötü notlar alanlar ise testi hiç de önemli bulmamış. Böylesi bir çarpıtma neden oluyor? Neden başarıları kendi icraatımız olarak yorumlarken başarısızlıklarımızın suçunu hep başkalarının üzerine atıyoruz. Bu konuyla ilgili çok teori var ama en basit açıklama şu olsa gerek: Kendimizi böyle daha iyi hissediyoruz ve böylece kendi kendimize verdiğimiz zarar normalde belirli sınırlar içinde kalıyor. Dikkatli olun. Öngörülemez tehlikeler barındıran modern dünyada kendine hizmet eden ön yargı kolaylıkla felaketlere yol açabilir. Bunun iyi bir örneği kendini "Evren'in Efendisi" diye adlandırmayı pek seven Richard Fuld'du. Bu parçadan hareketle aşağıdaki yargıların hangisine ulaşılabilir? A) Başarısızlığın kaynağını başkalarına yüklemek yaygın bir tutumdur. B) Sadece başarıları dikkate alma, hayatta var olabilmek için yeterlidir. 2 C) Kişi, bir başkasını eleştirmeden önce o davranışın nedenini sorgulamalıdır. D) Insanın en büyük çıkmazı hatalarını kabullenmeyi reddetmesidir. E) Toplumun her kademesinde kendini iyi hissetmek isteyenler başkalarını suçlarlar.

Türkçe 27. Nasrettin Hoca, bir gün kırlarda dolaşırken bir leylek görmüş. Bu, leyleği ilk görüşüymüş Hoca'nın. O nedenle de hayvanın çok uzun gagası ile bacaklarını çok yadırgamış; bu işe çok şaşırmış; bu işte bir terslik, bir tuhaflık, bir yanlışlık olduğunu düşünmüş ve artık nasıl başardıysa yakalamış leyleği. Cebinden çıkardığı çakısıyla bir güzel kesmiş zavallının gagasının, bacaklarının büyük bir bölümünü. Sonra da karşısına geçip bakmış ve demiş ki keyifli keyifli: "Hah şöyle! Şimdi kuşa benzedin işte!" Bu parçada Nasrettin Hoca'nın leylekle ilgili yaptığı eylem aşağıdakilerden hangisidir? A) Doğaya uyumunu güçleştiren unsurları azaltmak B) Benzerlerinden ayırt edici bir nitelik kazandırmak C) Fazlalıklarından arındırarak yeniden tasarlamak D) Biçimsel farklılıkları ortadan kaldırarak önemsizleştirmek 118 E) Hareket etme kabiliyetinde genişlik sağlamak

YK B B 32. Sanatçı dediğin uçlarda, kutuplarda değil merkezde yaşayan olmalı; herkesin gördüğü yüzeyi değil, yüze- yin altında kalanları anlatmalı. Karanlık bir tünelden bahsetmemeli, tünelin sonundaki ışıktan bahsetmeli- dir. Toplumu ayrıştıran değil, bir araya getiren olmalı. Bugünü anlatırken geçmişin takıntılı, saplantılı konula- rında çıkmazları değil; geleceğin coşkulu akan ırmak- larında insanlığı, iyiliği anlatmalıdır. Bu parçanın yazarı; I. halkla iç içe olan, II. görülmeyeni sezdiren, III. umut aşılayan, TV evrensel değerlerden bahseden, V. alçakgönüllüğünü koruyan niteliklerinden hangisini sanatçıda olması gere- kenler arasında belirtmemiştir? A) I B) II C) III D) IV E) V E