Paragrafta Yardımcı Düşünceler Soruları

24.-25. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Kendime şair diyemeyeceğim çünkü bu çok iddialı bir nitelendirme olur. Fakat iyi bir bestekâr ve güfteci yani söz yazarı olduğumu söyleyebilirim. Bazı aşılmaz bestelere sahip olduğumu söyleyenler, kendimi bu hasletle nitelendirme cüretinde bulunmama neden oluyorlar. Birçok beste ve güftemin milyonlar tarafından kabul görmesi de beni bu noktada tevazudan uzaklaştırıyor. Halk tarafından bu ölçüde kabullenilen eserler günümüzde pek yok. Gerçi eskinin önemli eserleri de şimdi ilgi görmüyor maalesef! Galiba yaşlandık artık. Bizim kuşağın üzerinden kaç kuşak daha geçti, sayamadım. Her yeni kuşakla bize ve müzik geçmişimizdeki şaheserlere ilgi - azaldı. Hatta "Z Kuşağı" diye tabir edilen ve nevi şahsına münhasır bir gençlik tarafından neredeyse yok sayılıyoruz. Bu noktada onlara tamamen haksızlık da yapmak istemiyorum zira bu gençlerin yaşadığı dünya ile bizimki aynı değil. Bize ait olan manevi hususlar, onlar için bir şey ifade etmiyor. Onlar teknolojiyle kuşatılmış durumdayken bizim duygu dünyamızı yansıtan motiflere duyarlı değiller. Onların yaşamında yeri olmayan ve artık kullanımdan düşmüş olan hususlar, Z Kuşağı'nın kalbinde hiçbir titreşime vesile olmuyor. Onların dinlediği, okuduğu ve izlediği hiçbir şey de benim ilgimi çekmiyor. Onlarla oturup iki cümle sohbet dahi edememenin huzursuzluğunu yaşadım çoğu kez. 24. Bu sözleri söyleyen bestekârın düşüncesi, aşağıdaki ifadelerin hangisiyle daha çok ilişkilendirilebilir? A) Özerk yaklaşım B) Empati eksikliği C) Jenerasyon çatışması D) Benlik karmaşası E) Teknolojik bunalım

20. (1) İnsan hep sevmek, sevilmek ister. (II) Bu duygula- rı yaşadığı zaman kendini daha huzurlu hissedeceğini bildiği içindir belki. (III) Halil Cibran'ın "Aranızda sev- me gücünün uçsuz bucaksız olduğunu hissetmeyen var mı?" sözünden yola çıktığımızda sevgi hissinin bizi bambaşka yerlere sürüklediğini görebiliriz. (IV) Bu bağ- lamda annenin evladına duyduğu sevgiyi ele alırsak bu his gerçekten de uçsuz bucaksızdır, deriz. (V) Hiçbir karşılık, hiçbir fayda gözetilmez. (VI) Çünkü bir anne sevgiyi bir yerden görüp öğrenmez, kendi içinden gel- diği gibi hissedip yaşar ve yaşatır. Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle baş- lar? A) II B) III COR D) V E) VI

TYT/ Türkçe 37-38. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Estetik; bir beğeni düzeni ve bu beğeniyi somutlaştıran ya da somutlaştıracak olan kurallar dizgesidir, özgün bir birleştirme bi- çimidir. Bu özelliklerin yanı sıra sanatçının düşün evreninde ya- ratma alışkanlığını, yeteneğini ve ustalığını belirleyen koşulları da kapsar. Sanatçı, "belli bir estetiğe yerleşmiş sanatçı" olarak tanımlanmamak için her yapıtında bir önceki yapıtta ulaştığı us- talığını, estetiğini aşabilmeli ve yeni bir estetiğe ulaşabilmelidir. Dış dünyadan algıladıklarını kendi duygu ve us gücüyle yeniden yaratmalıdır. Sanat yapıtlarının değerlendirilmesi, yorumlanıp anlaşılması için birtakım estetik yargılarda bulunabileceğimiz nesnel "Öölçütler" ya da "ölçünler" var mıdır? Varsa nelerdir? Sa- nattaki güzel, her sanatta değişik görünümler altında bulunur ve yine her sanat; güzeli kendi bakış açısı, olanakları, yöntemleri ve teknik olasılıklarına göre belirler ya da biçimler. 37 Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisine ulaşıla- bilir? A) Estetik, her sanat dalı için farklı bir ölçüt gerektirir çünkü her sanat dálının güzeli arayışı ve ortaya koyuşu farklıdır. B) Sanatçılar, hayatları boyunca sadece benimsedikleri bir estetik alanına yerleşerek eserlerini bu çerçevede verirler. (C) Estetiğin bir kurallar dizgesi olduğunu düşünenler yanıl- maktadırlar; estetik, kuralsızlık demektir. D) Estetik, sadece sanatçının güzellik anlayışı ile sınırlıdır; ya- ratma alışkanlığını, yeteneğini, ustalığını kapsamaz. E) Estetiği ölçmek için nesnel veriler her zaman gözetilmiştir, estetiğin iç yapısı bunun aksine müsaade etmez.

1 39-40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. 2 (1) Uyarlama; uyumlulaştırmak, uydurmak, düzeltme 1- uygun ve elverişli hâle getirmek, çevirmek gibi anlamlara gelir. (II) Uyarlamada bir ürün kapsamlı b şekilde yeniden ele alınır. (III) Uyarlama neredeyse her alanda karşımıza çıkar: televizyon, sinema, müzikaller, dramatik oyunlar, çizgi romanlar... (IV) Uyarlama, kültürel olarak oluşturulmuş bir eserin aslıyla doğrudan bir ilişki içindedir. (V) Yani hiçbir uyarlama orijinal metni tam olarak ortadan kaldırmaz (VI) O esere yeni bir yüz, yeni bir kılıf giydirerek eser yaşamasını hatta uyarlaması yapılan eserin tekrar gözden geçirilmesini, yorumlanmasını ve anlamsal olarak zenginleştirilmesini sağlar. Yapıtın biçimsel ve içeriksel olarak tamamen değişmediği II. Farklı sanat dallarında görüldüğü III. Yapıtların daha çok tanınmasını sağladığı Bu parçadan uyarlamayla ilgili olarak yukarıda verilenlerden hangileri çıkarılamaz? A) Yalnız B) Yalnız II Yalnız D) I vell E) II ve III 30-- Lin 39.

00 28. Bir Japon otomobil firması, bazı ülkelerdeki Menpa ortaklarından sürekli yeni model arabaların ithalled talepleriyle karşılaşmaktadır. Ancak tecrübeler, bu isteklerin hatalı olduğunu ortaya çıkarmıştır. Bu ülkelerdeki personelin eğitim eksikliği ve yedek parça üretimindeki teknolojik engeller, bu arabaların teknik desteğinde sorunlar ortaya çıkarmakta ve kısa süre tine sonra pazar kaybı sorunuyla karşılaşılmaktadır. nabisliomib Pumps Pollips syson. Bu bilgilere göre benzer sorunu yaşayanlara örnek olarak 1. Aynı marka ve modelde iki araba alan ve birini diğeri için yedek parça olarak kullanan bir antika araba koleksiyoncusu II. Teorik bilginin uygulamaya nasıl aktarılacağını öğrenmeye çalışan yeni mezun bir öğrenci dalieranalipong neiemidan Çocuğun eğitimine destek olması amacıyla 35. B bilgisayar alan ancak yazılımın çocuğunun kullanmasını engelleyecek kadar karmaşık olduğunu fark eden baba verilenlerden hangileri sayılamaz? A) Yalnız I B) Yalnız IT C) I ve II D) I ve M E) Ilve-toned (0 plomibusy

TYT/ Türkçe 13. "Kafes, han, kervan! Şadırvan! Gümüş tepsilerde rakseden sultan! Mihrace, padişah, Bin bir yaşında bir şah. Minarelerden sallanıyor sedef nalınlar, Burunları kınalı kadınlar Ayaklarıyla gergef dokuyor Rüzgârlarda yeşil sarıklı imamlar ezan okuyor!" "Piyer Loti" başlıklı şiirinde Nazım Hikmet, ülkemize olan sevgisi ve düşkünlüğü ile tanınan Fransız yazar Pierre Loti'yi kastederek "İşte Frenk şairinin gördüğü Şark!" söz- leriyle oryantalizmi ana hatlarıyla tanımlar. Nazım Hikmet şiirini: "Lakin Ne dün Ne bugün Ne yarın Böyle bir Şark yoktu Olmayacak!" dizeleriyle bitirir. ("Şark: Doğu) Bu parçadan hareketle Nazım Hikmet, Pierre Loti ile ilgili olarak hangi noktayı vurgulamak istemiştir? A) Sanat anlayışında biçimsel ögelerin ağır bastığını B) Farklı toplumlara ön yargıyla yaklaştığını C) Doğu'ya dair izlenimlerinin pek de gerçekçi olmadığını D) Türk toplumunu tanımaya çalışmadığını E) Hayata karşı fazla iyimser bir tutuma sahip olduğunu

E) V cümle, bağımsız bağlı cü Bo BI 9. •B (1) Amacı erdemdir felsefenin. (II) Ama bu öyle medresenin söylediği gibi Kaf Dağı'nın ardında de- ğildir. (III) Tersine, ona yaklaşanlar; onu güzel, be- reketli ve çiçekli bir ova içinde görürler. (IV) Onu, dünyadan uzak bir kayalıkta dikenler içinde koyan-D lar, erdemle uzaktan yakından ilgisi olmayanlardır. (V) Erdem, insan zevklerinin süt annesidir. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangi ikisi yapıca diğerlerinden farklıdır? A) I. ve II. B) II. ve IV. C. ve V. D) IV. ve V. E) II. ve III. 86

TYT 34. Gazetech M Yazar: Bu iki kitabin sinema filmine dönüşmesine senar- yoda söz sahibi olmak koşuluyla "Evet." derim Sine- mayla edebiyatın farklı sanat dallan olduklarının farkın- dayım, yine de görüşümü bildirebileceğim bir çalışma olmasını tercih ederim. Gazeteci: Yazar: - Şu anda kimler oynasin isterim bilemiyorum ama oyuncuların tiyatrodan gelmelerini ve fiziki açıdan aile fertlerimi bana hatirlatmalarını arzu ederim. Çok ince ve zarif bir adam olan dedemi kilolu birinin yahut çok beyaz tenli, sarışın kadınlar olan ninemi ve anneanne- mi esmer oyuncuların canlandırmasını, sırf romantik nedenlerle arzu etmem ama sahne dili de bambaşka bir şeydir. Yönetmene fazla karışmamak lazım. Bu diyalogda boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisi sırasıyla getirilmelidir? A) Hangi romanlarınızın filme uyarlanmasını ister- siniz? II. Romanların nostaljik atmosferini aktarmada özel bir mekân ya da oyuncu öneriniz olur mu peki? B) 1. Veda ve Umut romanlarınızın diğer eserleriniz den daha fazla sinematografik öge banndirma- sını nasıl değerlendiriyorsunuz? II. Veda ve Umut romanlar arzun bir dönemi ele ali- yor. Bu noktada devamlılığı sağlamak adına bir karakterin gençliğini de yaşlılığını da aynı oyun- cunun canlandırmasını ister misiniz? C) 1. Veda ve Umut romanlannin sinemaya aldanima- si için görüşmeler yapıyor musunuz? II. Sembolik rollerde de olsa ailenizden birinin ve- ya bizzat kendinizin filmde yer almasına sıcak bakar misiniz? D) Veda ve Umut romanlarının hangi koşulda filme uyarlanmasını istersiniz? II. Romanlardaki karakterleri canlandıracak oyun- cularla ilgili tercihleriniz var mı? E) 1. Veda ve Umut romanlarının film olmasryla ilgili ailenizin tutumu nedir? II. Romanların filme uyarlanmasıyla ilgili anlaşma- larınızda oyuncu seçimleriyle alakalı bağlayıcı maddelere yer veriyor musunuz?

3. Güneşin altında hediye paketinin kurdelesini çözme- ye çalışırken iyice terlemişti, göğsünden çift sıra terler akıyordu. O da gömleğinin düğmelerini çözerek biraz olsun serinlemek istedi. Derken saçını da çözüp ırma- ğın buz gibi suyunu yüzüne çarptı. Bu esnada zihni de durmuyor, bulmacada gördüğü soruyu çözmek için uğraşıyordu. Bu parçada "çözmek” sözcüğü aşağıdaki anlamlar- dan hangisine karşılık gelecek şekilde kullanılma- mıştır? A Saçı açmak. BY Düğmeyi iliğinden açmak. Düğümlü, bağlı veya sarılı bir şeyi açmak. + D) Bir şeyin gizli noktasını bulup açıklamak, sonuca bağlamak. (₂ Bir problemde aranan sonucu, belli ögeler yardı- mıyla ortaya çıkarmak.

ler bir er- TÜ- az ini O- ak de la 31- e ideal Süre: 22 - 24 dakikadır. 6. Edebiyatımızda içerik oluşturmada define gibi bir yazardır o. Tarzını, üslubunu, dilini, öz Türkçesini en sevdiğim kalemlerden biridir. Özellikle şairane denemelerine bayılırım. Okuyanın içine sinen içe- rikler vardır o denemelerde; muhatabını hayata, sevgiye ve umuda kışkırtan konular... Hikâyelerin- den aynı tadı alıyor muyum? Galiba buna cevabım "hayır" olacak. Ancak bu, onu değerli bir yazar say- mamı engellemez hiçbir zaman. Bir de kişisel öz- gürlükler konusunda takındığı tavır vardır onun; bu da ayakta alkışlanmaya değerdir. Her zaman, her şartta bireyin hür iradesinden yana tavır almıştır o. Bu parçadan, sözü edilen sanatçıyla ilgili aşağı- dakilerden hangisi çıkarılamaz? A) Muhatabını umuda ve sevgiye götüren yazılar yazdığı B) Kişisel özgürlükler konusundaki tavrının eserle- rinden hissedildiği C) Hikâyelerinde denemeleri kadar başarılı olama- dığı D) Her zaman insanın özgürlüğünden yana bir tavır takındığı E) Denemelerinde şiir havasının hissedildiği

8. Galata Köprüsü, sabahlan canlı ve serindir, ışık içindedir. Canlı ve atik bir şekilde işe giden insanlarla aynı ruh hâlin- dedir. Akşamüstlerine doğru şişman, yorgun, vurdumduy- maz bir insan haline gelir. Üstünde esen serin meltemlere karşı göğsünü açmış gibidir. Sonra birdenbire şairleşir. Süleymaniye'den kırmızı, mor, san, turuncu bir akşam baş- ladı mı köprüden geçenler altın yaldızlı bir ışık içinde yü- zerler. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur? A) Niteleyici sözcükler BY Benzetme yapma C) Mecazlı söyleyiş DYKişisel duygular W E) Abartılı anlatım

ESEN 4. Önce kahvaltı için domates ve biber topladık. Ağustos ayın- da olmamıza karşın yakmayan bir güneş altında ovalara ve gökyüzüne baka baka kahvaltı yaptık. Fatmalar burayı al- dıklarında yaşlıca üç söğüt ağacından başka ağaç yokmuş. Birkaç yıl içinde bir kulübeyi andıran bu evi yapmışlar, bu ağaçları dikip bu sebzeleri yetiştirmişler. Beni her seferin- de çıldırtan bir görüntü burada da karşıma çıktı: O yaşlıca üç söğüt ağacı bu ayda da hâlâ çok canlıydı. Onların ara- sından sokulan dingin yaz göğü ve birkaç öbek bulut... Ne çok sevindim. Hem yaşam dediğin böyle şeylerle göz gö- ze gelmiyorsan nedir ki? Bu parçanın anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Öznellik söz konusudur. B) Tahminde bulunulmuştur. C) Öykülemeye başvurulmuştur. D) Betimlemelerden yararlanılmıştır. E) Benzetme yapılmıştır.

9. Biber acıdır ama kimileri çok acı biber yemekten hoşlanır. lar; acıdan ağızlanı yandığı, yüzlerine ateş bastığı, gözlerin- den yaş geldiği hâlde yine de acı biber yemekten ayrı bir tat alırlar. Kara gülmeceden alınan tat da biberden alınan tat gibi acı verir, göz yaşartır. Kara gülmece de güldürür ama kahkaha attırmaz, hatta yüz ve karın kaslarını bile pek kıpırdatmaz. Bu parçanın anlatımında düşünceyi görünür kılmak için aşağıdakilerden hangisine başvurulmuştur? A) Kişileştirmeye B) Yinelemelere C) Betimlemeye D) Somutlamaya E) Örneklemeye

32. Eldeki verilere göre Türkçenin Arap alfabesiyle yazımı 11. yüzyılda başlamıştır. Arapça olarak kaleme alınan ve 1073 tarihinde tamamlanan Divanü Lugati't-Türk, içerisinde epe- yi Türkçe cümle ve kelime barındırmaktadır. Karahanlı Dö- nemi'nde yazılmış olan bu eserdeki Türkçe kelime ve cüm- leler, tarihinden emin olunan ve Arap harfleriyle yazılmış olan ilk metinler olarak kabul edilebilir. Anadolu sahasın- da Arap harfleriyle yazılmış olan ilk Türkçe eserin hangisi olduğu veya Arap harfli ilk Türkçe eserin hangi tarihte ya- zıldığı meselesi epeyi tartışmalıdır fakat genel kanaat Ana- dolu'da Türkçenin Arap harfleriyle yazımına 13. yüzyılın sonlarında başlandığı yönündedir. Bu parçadan Divanü Lügati't-Türk ile ilgili olarak aşağı- dakilerden hangisi kesin çıkarılabilir? A) 11. yüzyılda yazılmaya başlanan eser tamamen Türk- çe kelimelerden oluşmaktadır. B) Eserdeki Türkçe ifadeler tarihte yazıya geçirilen ilk Türk- çe kelimelerdir. C) Eser Türkçede Arap harfleriyle yazılan ilk Türkçe eser mahiyetindedir. D) Karahanlı Dönemi'nde yazılan eser, 11. yüzyılda tamam- lanmıştır. E) Eser Kaşgarlı Mahmut tarafından Araplara Türkçe öğ- retmek için kaleme alınmıştır.

4-A at 0:0 D Türkçe 35-36. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Ölüm ve hasret iliklerime kadar işliyor kitapta. Ama beni boğmuyor asla. Olüm temalı çok kitap okudum ve hepsinde kasvet ve sıkıntıyla dolup okumayı yarıda kestim Ölümü, şairin farklı bir açıdan tuttuğu büyüteçten okuduğum bu kitapsa gerçekten bir ağıt gibi. Hafif hüzünlü ve ölenin ardından gözyaşı döken biri kadar savunmasız. Kitap boyunca şairin karısının ölümü karşısındaki dizelerinin inceliği altında ezilip aşkın sonsuz hâline şahit oluyorum. "Neden kimse sana benzemiyor?" diyerek "sevmenin" altını çizerken şair, beni de sayısız duyguya hapsediyor. 35. Bu paraçada sözü edilen kitapla ilgili olarak aşağıdakilerin hangisi çıkarılamaz? Yazarının yaşadıklarından beslenmiştir. B Yoruma açık şiirlerden oluşmuştur. Duygusal ögeler üzerine temellenmiştir. Benzerlerinden farklı bir düzey yakalamıştır. + E) Duyguları harekete geçiren bir anlatıma sahiptir. 36. Bu parçadaki altı çizili ifadeyle söz konusu kitabın yazarıyla ilgili anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A-C A Konuyu ayrıntılarıyla ele aldığı B) Yazma yönteminde değişiklik yaptığı C) Aşılagelmiş bir konuyu irdelediği D) Özgün bir tarza sahip olduğu E) Duyguları yüksek perdeden dillendirdiği +

1. Ali, Barış, Cenk, Demir, Emrah, Fırat ve Gökhan adlı sporcuların katıldığı atletizm yarışmalarında cirit atma. gülle atma, çekiç atma, koşu ve uzun atlama dallarında oyunlar düzenlenmiştir. Her dala en az 2, en fazla 3 spor- cunun katıldığı oyunlarla ilgili şunlar bilinmektedir: ✓ Bir sporcu en fazla üç dalda yansımıştır. ✔ Koşu dalında yalnız Barış ve Emrah yarışmıştır. ✔ Cenk yalnız gülle atma dalında yarışmıştır. ✓ Emrah ve Fırat, uzun atlama dışında bir yarışmaya daha birlikte katılmışlardır. ✔ Cirit atma dalında yarışan üç kişiden biri Ali, diğeri Demir'dir. ✔ Fırat'ın yarıştığı hiçbir dalda Gökhan yarışmamıştır. Bu bilgilere göre, cirit atma dalında 1. I. Barış, II. Emrah, III. Fırat, IV. Gökhan adlı sporculardan hangileri yarışmış olabilir? - A) Yalnız I B) Yalnız II C) I ve IV D) I, III ve IV E) I, II, III ve IV (2010-ALES) INFORMAL YAYINLARI K Kara Kutu YAY: Kara Kutu YAYI